Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/846 E. 2022/20 K. 11.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/846 Esas
KARAR NO : 2022/20

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/08/2013
KARAR TARİHİ : 11/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle;12.01.2009 tarihinde … Ticaret Odasına kaydolan … A.Ş.’nin 16.000.000 TL’lik sermayesi içinde müvekkilinin 19000 adet pay sahibi bulunduğunu; diğer hissedarlar arasında … A.Ş.’nin 40000 adet pay sahibi bulunduğunu, … A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı …’ın şirketi temsilen … A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı, …’ın ise Yönetim Kurulu üyesi olarak yer aldığını, müvekkili …’nin de Yönetim Kurulu Başkanı ve dava dışı …’nin Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yaptıklarını, … 7. Noterliğinden … tarihinde … yevmiye ile gönderilen ihtarname ile davalı …’ın yönetim kurulu başkanlığı ve …’ın da yönetim kurulu üyeliği görevinden istifa etmekle şirketi yönetimsiz bıraktıklarını, taraflarınca gönderilen 12/06/2013 tarihli ihtarname ile 14/06/2013 tarihinde gerçekleşen olağanüstü genel kurul ile yeni yönetim seçilebildiği; davalı …’ın, yönetim kurulu başkanı olarak görev yaptığı … A.Ş.’nin Suçatı HES projesi için seçtiği müteahhit firma olan dava dışı Hitit İnş. Ltd. Şti. tarafından iş avansı alınıp şantiyenin terk edilmesine rağmen, teminat mektubunu paraya çevirmediğini, müteahhit firma olarak belirlenen … Ltd.Şti., … A.Ş.’nin bu aşamada tek faaliyet konusu olan … projesinin inşası için gerekli olan 3.860.00,00-TL iş avansını ve geçici hak ediş bedellerini müvekkillerinin hissedar olduğu …A.Ş.’den aldığını ve fakat sözleşmesinde yer almayan işin fen ve teknik bakımdan ihtiyaç bulunmayan ek maliyet getirecek projelerin yapılmasının zorunlu olduğunu belirterek bir takım haksız taleplerinin yerine gelmemesi üzerine 2011 yılı Mart ayı başında inşaat çalışmalarını durdurarak şantiye alanını terk ettiğini, davalı …’ın Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptığı dönemde görevlerini gereği gibi yerine getirmemesi sebebiyle, şirketin içine düştüğü ekonomik sıkıntılar neticesinde, şirket hakkında iflas yolu ile takip olmak üzere çok sayıda icra takibi başlatıldığını, davalı Yönetim Kurulu Başkanı …’ın, müvekkili … ile imzaladığı 20/12/2011 tarihli sözleşmeye aykırı davranarak 2.000.000,00 USD ödeme borcunu yerine getirmeyerek şirketi zarara uğrattığını, davacı müvekkili …’nin sermaye koyma borcunu yerine getirdiği gibi, 20/12/2011 tarihli protokol akdedilirken şirket yönetim kurulu tarafından protokolde belirtilen işlerin realize edilmesi için görevlendirilen şirket genel müdürü … ve şirket vekili … tarafından, davalı şirketin Yönetim Kurulundaki üyelerinin istifa etmesi üzerine şirket idaresinin yürütülmesi sırasında talep edilen şirketin üçüncü kişilere olan borç bedellerinden bugüne kadar toplamda 1.524.260,37 TL ödeme yaptığını, EPDK’ya tevdi edilen 3.158.016,00-TL bedelli teminat mektubunun bankadan alınması için banka tarafından şart koşulan şahsi kefaletin müvekkili … tarafından verildiğini, davalı Yönetim Kurulu Başkanı …’ın şirketin faaliyet konusu olan … projesi için kaynak yaratma çabası içine girmediğini, hareketsiz kalarak adeta şirketin en büyük değeri olan EPDK lisansının süresinin dolmasını beklemeye başladığını, diğer davalının da bu zararlandırıcı fiile iştirak ettiğini, müvekkili tarafından EPDK lisansı gereği faaliyette bulunularak … projesinin devamının sağlanması için yeni krediler alınması amacıyla şahsi kefalet dahi verilebileceği yönetim kuruluna bildirilmişken, davalı tarafından inşaat faaliyetlerinin devamı için kredi alınarak kaynak yaratılması işlemlerinin hiçbir şekilde yapılmadığını, davalının, bu denli büyük bir projenin tamamlanması için tüm süreci tek başına yöneten bir yönetim kurulu başkanı olarak gerekli önlemleri ve tedbirleri almadığından şirketin faaliyet konusu olan … projesinin tamamlanmasına kendi ihmal ve kusuru ile engel olarak şirketin en değerli varlığı olan EPDK lisansının kaybedilmesi tehlikesini yaratarak şirketi bu yönü ile de zarara uğrattığını, davalı …’ın da eşi …’ın bu zarar verici faaliyetlerine iştirak ettiğini, davalıların basiretsiz ve ihmali bu davranışları sebebiyle şirketin en büyük değeri olan EPDK lisansının yılsonu itibarıyla süresinin dolacağını ve şirketin faaliyet gösterecek bir konusunun kalmayacağınu, bilirkişi kurulu marifetiyle yapılacak inceleme sırasında şirketin EPDK lisansının şirketin en önemli malvarlığı olduğunun, bu lisansın korunması için yapılması gerekli işlemlerin kolaylıkla tespit edilebileceğini, davalılardan …A.Ş.’yi temsilen … A.Ş. Yönetim Kurulu’nda bulunan yönetim kurulu başkanı … ve …’ın istifa ederek şirketin yönetimsiz kalmasına neden olduklarını; davalıların, davacıya yönelttiği haksız ithamlardan ibaret talepleriyle ilgili tahkim davası ile şirketteki hisselerini devredip sorumluluklarından kaçmaya çalıştıklarını, davalıların ihmali, kusurlu ve zararlandırıcı faaliyetleri sebebiyle müvekkilerin hissedar olduğu … A.Ş.’nin gelir kaybına uğradığını belirterek, davalıların ihmali ve kusuru ile gerçekleşen zarar doğurucu işlemler sebebiyle müvekkilinin uğradığı gelir kaybı olmak üzere doğrudan zararlara ilişkin mahkemece konusunda uzman bilirkişi heyeti marifetiyle yapılacak bilirkişi incelemesi ile tespit edilip hesaplanarak belirlenecek tazminat miktarından şimdilik 1.000,00 TL’nin her bir zararlandırıcı işlemin gerçekleştiği tarihten başlamak üzere işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen … 6.Asliye Ticaret Mahkemesi … esas sayılı dosyasında davacılar vekili dava dilekçesinde ve özetle; … A.Ş.’nin 16.000.000 TL’lik sermayesi içinde müvekkillerinden …’nin 19000 adet, Aslı Ekşi’nin ise 400 adet pay sahibi bulunduğunu; diğer hissedarlar arasında … A.Ş.’nin 40000 adet, …’nin 19.000 adet, …’nin 1.600 adet pay sahibi bulunduğunu, … A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı …’ın bu şirketi temsilen … A.Ş.’nin yönetim kurulu başkanı, …’ın yönetim kurulu üyesi, …’nin yönetim kurulu başkan yardımcısı, …’nin yönetim kurulu üyesi olduğunu, … 7. Noterliğinden … tarihinde … yevmiye ile gönderilen ihtarname ile davalı …’ın yönetim kurulu başkanlığı ve …’ın da yönetim kurulu üyeliği görevinden istifa etmekle şirketi yönetimsiz bıraktıklarını, 27/12/2012 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında …’nin yönetim kuruluna aday göstermediğini ve diğer hissedarlar tarafından gösterilen adaya da olumlu oy vermediğini, 12/06/2013 tarihli ihtarname ile 14/06/2013 tarihinde gerçekleşen olağanüstü genel kurul ile yeni yönetimin seçilebildiğini; yönetim kurulunu oluşturan davalıların şirketi zararlandırıcı işlemlerde bulunduklarını, … Şirketi’nin EPDK’dan aldığı lisans ile … projesini gerçekleştirmek için kurulduğu, projenin gerçekleştirilmesi için seçilecek müteahhit konusunda tarafların ihtilaf yaşadıklarını, davalı …’ın … projesi için …Ltd Şti’ye referans olduğunu, hatta bu firma ile çalışılmasını şart koştuğunu, dava dışı …Ltd. Şti. tarafından iş avansı alınıp şantiyenin terk edildiğini, hatta … 5 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı davası ile sözleşmenin feshi talepli dava açtığını, davalıların ise dava dışı şirket şantiyeyi terk etmesine rağmen teminat mektubunu paraya çevirmediklerini, nihayet mahkeme tarafından teminatın paraya çevrilmemesi amacıyla tedbir konulduğunu, davalıların hareketsiz kalarak, kurulu eylemleri ile tek amacı … projesini tamamlamak olan … şirketini iflasın eşiğine getirdiklerini, şirketin içine düştüğü ekonomik sıkıntılar neticesinde, şirket hakkında iflas yolu ile takip olmak üzere çok sayıda icra takibi başlatıldığını, davalıların şirketin faaliyet konusu olan … projesi için kaynak yaratma çabası içine girmediklerini, hareketsiz kaldıklarını, şirketin en büyük değeri olan EPDK lisansının süresinin yıl sonunda dolacağını, ortaklarca konulan sermaye de ek işler ve işçi ödemeleri için harcanmasına rağmen mevcut kaynakların yetersiz kaldığını, müvekkilleri tarafından EPDK lisansı gereği faaliyette bulunularak … projesinin devamının sağlanması için yeni krediler alınması amacıyla şahsi kefaletler dahi verilebileceği yönetim kuruluna bildirilmişken, davalılar tarafından inşaat faaliyetlerinin devamı için kredi alınarak kaynak yaratılması işlemlerinin hiçbir şekilde yapılmadığını, şirket öz kaynaklarının heba edildiğini, davalıların kendi ihmal ve kusurlu hareketleri nedeniyle şirketin en değerli varlığı olan EPDK lisansının kaybedilmesi tehlikesini yaratarak şirketi bu yönü ile de zarara uğrattıklarını, davalılardan … A.Ş.’yi temsilen … A.Ş. Yönetim Kurulu’nda bulunan yönetim kurulu başkanı … ve …’ın istifa ederek şirketin yönetimsiz kalmasına neden olduklarını; davalılar … ve …’nin, diğer davalı … ile imzaladıkları protokolden bahisle … A.Ş.’deki hisselerini devrederek sorumluluktan kaçmaya çalıştıklarını, davalıların ihmali, kusurlu ve zararlandırıcı faaliyetleri sebebiyle müvekkilerin hissedar olduğu … A.Ş.’nin gelir kaybına uğradığını belirterek, davalıların ihmali ve kusuru ile gerçekleşen zarar doğurucu işlemler sebebiyle müvekkillerinin uğradığı gelir kaybı olmak üzere doğrudan zararlara ilişkin mahkemece konusunda uzman bilirkişi heyeti marifetiyle yapılacak bilirkişi incelemesi ile tespit edilip hesaplanarak belirlenecek tazminat miktarından şimdilik 1.000,00 TL’nin işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı … San. ve Tic. A.Ş. Temsilcisi sıfatıyla … A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dışı … Elektrik Üretim A.Ş.’nin %50 hissesinin … Şirketi’ne, diğer %50 hissesinin ise …, …, … ve …’ye ait olduğunu, müvekkilinin şirket orağı olmadığını, Şirketi yönetim kurulunun istifa etmeden önceki dönemde …(yönetim kurulu başkanı), …(yönetim kurulu başkan yardımcısı), …(yönetim kurulu üyesi) ve …(yönetim kurulu üyesi)’den oluştuğunu, şirketin … ve …’ın müşterek imzaları ile temsil ve ilzam edildiğini, … A.Ş. tarafından … projesi kapsamında bugüne kadar yapılan 17 Milyon TL’den fazla harcama yapıldığını, ancak yapılan bu işlemler ile ilgili hiçbir yönetim kurulu kararı alınmadığını; yapılan bu işlemlerin hepsinin davacı …’nin tek taraflı irade beyanı ve kararları ile yapıldığını, firmanın karar defterinin bomboş olduğunu, vekil eden …’ın yönetim kurulu üyesi olarak kusurlu davranışlarla zarara sebep olabilecek herhangi bir işleminin kesinlikle olmadığını, yönetim kurulu başkanlığı görevini üstlenen vekil eden …’ın, dava dilekçesinde belirtildiği gibi şirketi fiilen işlemez hale getirmek ve ortaklara zarar vermek amacıyla görevinden istifa etmediği; davacı … tarafından yapıldığı belirtilen işlemler ve …’nin yönetim kurulunu işlemez hale getirmiş olması nedeniyle, sadece kâğıt üzerinde kalan yönetim kurulu görevinden haklı nedenlerle istifa ettiğini, davacı …’nin … A.Ş.’de %50 hissedar olan … A.Ş.’nin hisselerini satın almak için bu firma ile 20/12/2011 tarihli bir protokol imzaladığını; bu protokol kapsamında davacının hiçbir taahhüdünü yerine getirmediği gibi, bu protokol ile yükümlendiği edimini de yerine getirmediği için 20/12/2011 tarihli protokol ile hakem tayin edilen… nezdinde … E. sayısına kayıtlı olarak tahkim davası açıldığını; davanın konusunun …A.Ş.’nin sahip olduğu %50 hissenin devri ile bu hisse devir bedelinin ödenmesi olduğunu, davacının, tahkim davasında yapmış olduğu haksız girişimler ile edimlerini yerine getirmekten kaçınamayacağını anlayınca, akla ve mantığa uymayan hayal ürünü iddialar ile huzurdaki davayı açtığını, … A.Ş.’yi iflasın eşiğine getiren borçlandırıcı işlemlerin bizzat davacı tarafından yapıldığını, her türlü kararı tek başına alan, diğer yöneticileri ve ortakları yok sayan, vekil Eden …’ı şantiye sahasına dahi sokmayan, şirketi dilediği gibi borçlandıran ve batağa sürükleyen davacı …’nin, dava konusu iddialarda bulunmaya ve dava açmaya hiçbir şekilde hakkının bulunmadığını, davacının … Ltd. Şti. ile ilgili işlemlere ilişkin iddialarının iftira niteliğinde bulunduğunu; her şeyden önce müteahhit firma seçiminin … tarafından yapılmadığını; müteahhit firmanın, işin teknik sorumlusu olan davacı ve şu an onun emri altında bulunan genel müdür … tarafından seçildiğini; müteahhit firma ile imzalanan sözleşmede vekil eden …’ın imzasının dahi bulunmadığını; teminat mektuplarının nakde çevrilmesinden kaçınma iddiasının da gerçek olmadığı; teminat mektuplarının nakde çevrilmemiş olmasının sebebinin, dava dilekçesinde bahsedilen ve müteahhit … Ltd. Şti. firması tarafından açılan davada verilen ihtiyati tedbir kararı olduğunu, …’nin beyanında olduğu gibi … A.Ş. hakkında birçok icra takibinin başlatıldığını ve borçlar ödenmediği için firmanın iflasına yönelik davalar açıldığını; ancak bunların anılan tahkim davasının açılmasından sonra, yani vekil eden …’ın şirketten fiilen ayrılma iradesini ortaya koymasından ve yönetim kurulundaki görevinden istifa etmesinden sonra doğduğunu; bu borçlanmaların hepsinin, davacının tek taraflı işlemleri ile yapılmış borçlanmalar olduğunu, … 13. ATM’nin … E. sayılı iflas talepli dava dosyasının 10/07/2013 tarihli celsesinde 251.766,60 TL bedelin ödenmesi için depo emri gönderildiğini ve bu bedelin vekil eden … tarafından ödenmesi gerektiği beyanına karşın, söz konusu borcun firma iflas etmesin diye, hiçbir sorumluluğu olmamasına rağmen …A.Ş. tarafından ödendiğini, 2.000.000 USD ödeme borcu ile ilgili iddia çerçevesinde de davacı tarafın, … A.Ş.’nin hissedarı olan … A.Ş. ile vekil eden …’ı birbirine karıştırdığı; çünkü davacının gündeme getirmiş olduğu 20/12/2011 tarihli protokolün tarafının vekil eden … olmadığını; bu bağlamda 2 Milyon Dolar ilave sermaye konulması mevzuunun ise …’nin iddia ettiği gibi hisse devrinin ön koşulu olmadığını; 20/12/2011 tarihli protokolün hiçbir yerinde hisse devri için bir ön koşul yahut şartın bulunmadığı; …’nin protokol ile yüklenmiş olduğu edimlerini yerine getirmekten kaçınmak amacı ile kendince ön koşul ve şartlar oluşturduğunu, 20/12/2011 tarihli protokolün 2. maddesi 2. paragrafı ve 4. maddesindeki düzenleme ile 21/07/2010 tarihli ek sözleşme hükümleri ile birlikte, … Üretim A.Ş.’nin her türlü işleminin davacı tarafından yapıldığına ilişkin birçok belge bulunduğunu, dava dilekçesinde oluştuğu iddia edilen zararlardan vekil eden …’ın herhangi bir sorumluluğunun olmasının hukuken mümkün olmadığını, şirketi dilediği gibi borçlandıran ve batağa sürükleyenin davacının kendisi olduğunu, davacıya keşide edilen ve davacı tarafından dikkate alınmayan ihtarnameler bulunduğunu belirterek haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen … 6.Asliye Ticaret Mahkemesi …esas sayılı dosyasında Davalı … vekili cevap dilekçesinde, davacıların davalılardan … ve …’ın eşi olduklarını, aynı konuda davalı … tarafından müvekkili hakkında …46.Asl.Tic.Mah…. E.sayılı dosyasında dava açıldığını, … A.Ş.ile ilgili tüm işlemlerin davalı … tarafından yerine getirildiğini, müvekkilinin … A.Ş.’de hissedar olmadığını, kusurlu bir davranışının bulunmadığını, haklı nedenlerle yönetim kurulu başkanlığından istifa ettiğini, tüm icra takiplerinin bu istifadan sonra yapıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Birleşen … 6.Asliye Ticaret Mahkemesi … esas sayılı dosyasında Davalı … vekili cevap dilekçesinde ve özetle, müvekkilinin …A.ş.’de hissedar olmadığını, zarara konu edilen hiçbir işlemde imzasının bulunmadığını, şirketin zarara uğratıldığı iddiasına konu tüm eylemlerin davalı … tarafından gerçekleştirildiğini savunmuştur.
Birleşen … 6.Asliye Ticaret Mahkemesi … esas sayılı dosyasında Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle, … A.Ş.’nin dava dışı … A.Ş.’ye temsilen yönetim kurulu başkanı … tarafından yönetildiğini, müvekkillerinin kusurlu bir davranışının bulunmadığını, sermaye koyma borcunu yerine getirdiklerini, diğer davalının … A.Ş.ile müteahhit firma arasındaki çekişmede kusurlu davranıp teminat mektubunu nakte çevirmediğini, ve şirketin iflasa sürüklendiğini, zarar isteminden müvekkillerinin sorumlu tutulamayacağını, TTK.nun 553.maddesindeki koşullarının müvekkili açısından gerçekleşmediğini savunmuştur.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Asıl ve birleşen davalar; yönetici sorumluluğu nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Asıl ve birleşen davalarda uyuşmazlık konusu olan hususlar; dava dışı … Anonim Şirketi’nde yönetim kurulu başkan ve üyeleri olarak görev yağmış bulunan davalıların, kusurlu eylemleri ile şirketi zarara uğratıp uğratmadıkları, şirket ortağı olan davacıların doğrudan zarar nedeniyle tazminat alacaklarının varlığı ve miktarına ilişkindir.
Dava dışı … Elektrik Üretim Anonim Şirketi’nin sicil kaydı getirtilerek incelenmiş, şirketin önce limited şirket olarak kurulduğu, daha sonra statü tadili ile esas sözleşmesini değiştirerek anonim şirkete dönüştüğü, bu hususun 11/11/2010 tarihinde sicile tescil ve 23/11/2010 tarihinde ilan edildiği, şirket ortaklarının 40.000 adet pay ile … San ve Tic A.Ş., 19.000 adet pay ile …, 19.000 adet pay ile … , 1.600 adet pay ile … ve 400 adet pay ile … olduğu, şirketin ana faaliyet konusunun elektrik enerjisi üretmek amacıyla tesis kurmak, işletmek devreye almak olduğu, şirket ana sözleşmesinin 23 maddesi ile, ortaklar arasındaki uyuşmazlıkların tahkim yolu ile çözüleceğinin kararlaştırıldığı, sözleşmenin geçici 1 ve 3 Maddeleri ile ilk üç yıl için …’ın yönetim kurulu başkanı, …’ın yönetim kurulu üyesi, …’nin yönetim kurulu başkan yardımcısı, …’nin yönetim kurulu üyesi olduklarının, … ve …’nin müşterek imzaları ile şirketi en geniş şekilde temsil ve ilzama yetkili bulunduklarının kararlaştırıldığı, asıl ve birleşen davalılar … ve …’ın … 7. Noterliğinin … yevmiye sayılı … tarihli istifa dilekçesi ile yönetim kurulundaki görevlerinden istifa ettikleri; ancak bu hususun 05/02/2013 tarihinde sicile re’sen tescil edildiği, 12/02/2013 tarihinde de ilan edildiği, 14/06/2013 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan karar ile şirket B gurubu hissedarı … Şirketi’nin aday gösterdiği … ve … ile Şirket A grubu hissedarları …, …, … ve… tarafından aday gösterilen …ve …’nin üç yıl süre ile yönetim kurulu üyeliklerine seçilmelerine karar verildiği, 17/06/2013 tarihli yönetim kurulu kararı ile …’nın yönetim kurulu başkanlığına, …’in yönetim kurulu üyeliğine, …’in yönetim kurulu başkan yardımcılığına, …’nin yönetim kurulu üyeliğine seçilmelerine, şirketin … ve …’nın müşterek imzaları ile en geniş şekilde temsil ve ilzam edilmesine karar verildiği, dava dışı şirketin mahkememizce yapılan yargılama sırasında, … 6 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… esas, … karar sayılı 25/02/2015 tarihli kararı ile dava dışı şirketin iflasına karar verildiği, kararın Yargıtay 23 Hukuk Dairesi’nin 2015/3822 esas, 2016/2818 Karar Sayılı, 02/05/2016 tarihli kararı ile bozulduğu, mahkemece dosyanın 2016/1051 esasına kaydedildiği, bozmaya uyulduğu ve yapılan yargılama sonucunda 2018/871 karar sayılı ve 09/10/2018 tarihli karar ile şirketin 03/10/2018 günü saat 16:18 itibariyle iflasına karar verildiği, bu kararın Yargıtay 23 Hukuk Dairesi’nin 2019/76 esas, 2019/5189 Karar Sayılı, 09/12/2019 tarihli ilamı ile onandığı, kararın 02/03/2020 tarihinde kesinleştiği, iflas tasfiyesinin … 3 İflas Müdürlüğü’nün … iflas sayılı dosyasında yürütülmeye başlandığı, ancak bu dosyanın daha sonra ilk iflas kararı üzerine açılan … iflas sayılı dosya ile birleştirildiği, iflas tasfiyesinin halen …3 İflas Müdürlüğü’nün.. iflas sayılı dosyası üzerinden yürütüldüğü anlaşılmıştır.
Mahkememizin 2014/846 esas sayılı dosyası ile birleşen … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı davasında; davacının pay sahibi sıfatıyla açtığı davada, dava dışı … şirketinin yöneticisi olan davalı …’nin kusurlu eylemleri nedeniyle şirketi zarara uğrattığı iddia olunarak, bu zararın tespiti ile dava dışı … Şirketi’ne ödenmesinin talep edildiği, mahkememizde devam eden yargılama sırasında dava dışı … Şirketi’nin iflasına karar verildiği ve iflas kararının kesinleştiği anlaşılmış, TTK’nun 556/1 fıkrasının 2.cümlesi(Eski TTK 309 maddesi) uyarınca dava açma hakkı öncelikle iflas idaresine ait olduğundan, dava dışı şirket iflas idaresinin davayı takip edip etmeyeceğinin belirlenmesi gerekeceğinden, birleşen … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …esas sayılı dosyası iş bu dosyadan tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmiştir.
Asıl davada mahkememizce mahkememizce davacı vekiline; husumetin … San ve Tic A.Ş.’ye mi …’a mı yöneltildiğini açıklaması için kesin süre verilmiş, davacı vekili 18/12/2013 havale tarihli dilekçesinde; davacı hem …şirketi’ni temsilen yönetim kuruluna seçilen …’a hem de …’ne ayrı ayrı yönelttiklerini beyan etmiştir.
Birleşen davada davacılar vekili, 09/04/2014 tarihli ön inceleme celsesinde davayı hem …’a hem de … A.Ş.’ye karşı açtıklarını beyan etmişlerdir.
Asıl ve birleşen davalarda ileri sürülen tahkim itirazı, tahkim şartının ortaklar arasında ortaya çıkacak uyuşmazlıklar için öngörüldüğü, eldeki davanın ise yönetici sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkin olduğu, tahkim görevinin yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre geniş yorumlanmasının mümkün olmadığı anlaşılmakla reddedilmiştir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, dava dışı … A.Ş.’nin ve davalı …Şirketi’nin sicil kayıtları, … 28 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …esas, …karar sayılı sayılı iflas istemli dosyası, … 26 İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı, 28 İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı, 3 İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı ve 24 İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyaları, … 5 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dava dosyası, … 6 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…E.sayılı dosyası, … 13.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyaları, … A.Ş.’nin vergi ve SGK kayıtları, bu şirket aleyhine …, … ve … icra dairelerinde başlatılan takiplere ilişkin takip dosyaları, … ile … arasındaki protokol dosya arasına alınmıştır.
Mahkememizce dosya içeriği deliller ile … Üretim A.Ş. Ve davalı …A.Ş.’nin uyuşmazlık konusu döneme ilişkin ticari defter ve kayıtları ile dayanağı belgeleri üzerinde dava ve birleşen davadaki iddia ve savunmaların değerlendirilmesi, davacı ve birleşen davacıların zararlarının varlığı, miktarı, davalıların ayrı ayrı sorumluluklarının tespiti yönünden bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir.
15/11/2016 teslim tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davalı şirket tarafından, … A.Ş.’ne 4.000.000,00 TL tutarındaki iştirakin 2010 yılında gerçekleştiği ve iştirak payının 2012 yılsonu itibarıyla tamamen ödenmiş olduğu gibi gerek asıl, gerekse birleşen dava tarihleri itibarıyla da tamamen ödenmiş durumdaki 8.000.000,00 TL’lik iştirak payının kendi ticari defterlerinde raporlanmış durumda bulunduğu; davalı şirket ticari defterlerinde dava tarihi itibarıyla ayrıca, dava dışı şirketten alacak olarak raporlanan bakiyenin asıl dava tarihi itibarıyla 421.881,03-TL, birleşen dava tarihi itibarıyla ise 426.941,02-TL olduğunun görüldüğü; anılan alacak bakiyesinin en son 24/03/2015 tarihi itibarıyla ise 650.906,31 TL’ye ulaşmış durumda göründüğü; dava dışı şirket ticari defterlerinde raporlanan borç tutarlarının ise, yukarıda tespit edilen tutarlardan gerek asıl, gerekse birleşen dava tarihi itibarıyla tespit edilenlerle uyumlu bulunduğu; ayrıca dava dışı şirket kayıtlarında davacı … tarafından şirkete uzun vadede geri alınmak üzere sağlandığı anlaşılan ek kaynağın 24/03/2015 tarihi itibarıyla ulaştığı tutarın ise 1.571.232,01 TL düzeyinde bulunduğu; …6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.02.2015 tarihli ve … E. – … K. sayılı kararıyla dava dışı şirketin 25/02/2015 günü saat 17:30 itibarıyla iflasına hükmedildiğinin görüldüğü; iflas talepli davada dava dışı şirketin borçlu olduğu firma tarafından yapılan takipte toplam 94.032,86-TL tutarındaki alacağın tahsili talebine, davalı (işbu davada dava dışı şirket) tarafından itiraz edilmediği için takibin kesinleştiğinin anlaşıldığı, dava dışı şirket ile ilgili olarak sunulan ticari defter ve kayıtlar ile finansal tablolardan hareketle yapılan analizlere göre; davalı şirketin iflas tarihine kadar geçen süreçte raporlanan herhangi bir faaliyet gelirinin bulunmadığı; dolayısıyla da sürekli Dönem Net Zararı raporlandığının görüldüğü; bu bağlamda, dava dışı şirketin ödenmiş sermayesinin yitirilmiş durumda görünen bölümünün %7,7 oranında ve 1.236.838,45 TL tutarında olduğu; dava dışı şirketin 2012 yılından iflas ettiği tarihe kadar geçen süreçte analize tabi tutulan varlık ve kaynak yapısındaki seyre göre, yeterli bir Net Çalışma Sermayesi tahsis edilmeden faaliyetlerin sürdürüldüğünün anlaşıldığı; bu süreç içerisindeki faaliyet giderlerinin ise, ağırlıklı olarak davacı olmak üzere, davacı ile davalı şirket tarafından borç olarak sağlanan kaynaklar ile karşılandığının anlaşıldığı; dava dışı şirketin toplam varlıkları içerisinde ağırlıklı payın “Yapılmakta Olan Yatırımlar” başlığı altında izlenen … Projesi olduğu görülmekle birlikte, gelinen aşama itibarıyla iflasına karar verilmiş durumdaki dava dışı şirketin en son raporlanan bilanço verilerine göre raporlanan kaydi yatırım tutarları kadar varlık değeri bulunduğundan söz edebilmenin finansal yönden olanaklı görünmediği; bu bağlamda değerlendirme yapılabilmesi için teknik yönden yapılacak tespit ve analizlerin anahtar nitelikte göründüğü; teknik yönden yapılan inceleme sonucunda; Şirketin üretim lisansının kaybedilmesi ile karşı karşıya olduğu, EPDK’nın tesisler için vermiş olduğu inşaat bitirme süresinin dolduğunun tespit edildiği; eğer yatırım hiçbir suretle gerçekleştirilmez ise lisans süresi boyunca üretim kaybından dolayı maddi kaybın Tablo-14 te görüleceği üzere 181.440.509,73 USD olup, yıllık faizleri olacağının da ayrıca dikkate alınması gerektiği; ayrıca yüklenici firmaya ödenen avansın da yaptığı hak edişlerden arta kalan kesiminin geri iade edilmediği; geri iade etmediği avans tutarının da 3.240.885,52-TL olup, yasal faizi birlikte maddi kayıp oluşturduğu; yüklenici firmaya işe başlarken verilen 3.860.000,0- TL avansa karşılık alınan aynı miktardaki teminat mektubunun Şirket merkezindeki kasada olduğu, ama yüklenicinin işi bırakıp gitme tavrına karşılık teminat mektubunun nakde çevrilmediği, bu yüzden Şirketin zarara uğratıldığının tespit edildiği; verilen avans geri alınsaydı bu para ile piyasa borçlarının ödenmiş olacağı ve Şirket aleyhine iflas istemiyle davalar açılmamış olacağı; hatta bu projenin en önemli yapısı olan 1.kademe Regülatör inşası bitirilmiş, enerji tünelinin demiryolu altından geçişi de çok rahat bir şekilde bitirilmiş olacağı; Devlet Demir Yolları Teşkilatının bu dönemde proje sahasından geçen hattı bakım onarıma almış olduğu, demir yolu trafiğinin durdurulmuş olmasının da çok önemli fırsat olarak çıkmış durumda gözüktüğü; ancak yüklenicinin işi bırakıp gitmesi sebebiyle enerji tünelinin demir yolu altından geçişinin gerçekleştirilemediğinin anlaşıldığı; yüklenici firma tarafından Şirkete verilen 5.500.000,00 USD teminat mektubu yüklenicinin sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemesinden dolayı yine sözleşme hükümleri gereğince mektubun nakde çevrilmesi gerekir iken nakde çevrilmediğinin anlaşıldığı; bu sebepten dolayı Şirketin zarara uğratıldığı; proje yatırımı devam ettirilemediği için Şirket ortaklarının tüm sermayesinin de yok olduğunun anlaşıldığı; genel itibariyle; finansal ve teknik yönlerden ayrıntılı olarak sunulan tespit ve analizlere dayalı olarak, şirketin ortaklarınca tamamen ödenmiş durumdaki 16.000.000 TL tutarında sermayesi bulunmasına rağmen, nakit ihtiyacının sürdüğü ve ek kaynağa olan gereksinmesinin artarak sürdüğünün anlaşıldığı; taraflar arasındaki ilişki ve sürecin genel yapısına odaklanıldığında ise, gözlenen yönetim zaaflarından, şirketin gereksinmesi olan paranın zamanında sağlanmamış olmasından ve buna bağlı olarak da fiilen doğduğu anlaşılan şirket zararından her iki tarafın da kusurlu olabileceği belirtilmiştir.
Taraf vekillerinin rapora itirazları nedeniyle mahkememizce, itirazların cevaplandırması, belirlenen zarar ile davacı, davalılar ve birleşen davacıların eylemleri arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı, bu zarardan sorumlu olup olmadıkları, sorumlu iseler miktarının belirlenmesi yönünden ek bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir.
05/12/2017 teslim tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; gerek asıl dava, gerekse birleşen dava kapsamında taraf vekillerince sunulan itirazların, işbu ek rapor içerisinde uzmanlık alanları itibarıyla ayrı ayrı ve ayrıntılı olarak değerlendirildiği; gerek kök rapor, gerekse ek rapor aşamasında işletme-muhasebe finansman ve teknik uzmanlık alanları itibarıyla mahkemenin takdirlerine sunulan tespit, analiz ve değerlendirmeler bir bütün olarak dikkate alındığında, dava dışı … A.Ş.’nin uğradığı zararın, işletmenin teknik süreçlerinin yönetimi ile ilgili sorunlar nedeniyle ortaya çıktığının değerlendirildiği; dava tarihi itibarıyla şirket zararının finansal yönden tespit edildiği gibi 20.144.776,17 TL olduğu ve bu zararın yönetim sorunları ve hatalarından kaynaklandığının Sayın Mahkemece de benimsenmesi halinde sorumlulukların tespitinin önem kazandığı; kök raporumuzda, gözlenen yönetim zaaflarından, şirketin gereksinmesi olan paranın zamanında sağlanmamış olmasından ve buna bağlı olarak da fiilen doğduğu anlaşılan şirket zararından her iki tarafın da kusurlu olabileceğinin değerlendirildiği, gelinen aşama itibarıyla ve bilirkişi kurulunun teknik üyesince kök rapor aşamasında sunulu tespit ve analizler yanında, ek rapor aşamasındaki değerlendirmeleri dikkate alındığında ise, dava dışı şirketin temel işletme ve yönetim fonksiyonları itibarıyla gözlenen zaaflara bağlı olarak oluştuğu değerlendirilen zarardan, yönetim kurulu başkanı konumundaki davalı …’ın sorumlu olduğu sonucuna ulaşılabileceği, dava dışı … A.Ş.’nin uğradığı zarardan dolayı tazminatın da ancak şirkete ödenmesinin talep edilebileceği belirtilmiştir.
Yargılama sırasında İstanbul bu dosya ile birleştirilen … 1 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası( bu davanın 11/02/2022 tarihli ara karar ile iş bu dosyadan tefrikine karar verilmiştir) ile ilgili olarak davacı isteminin değerlendirilmesi, ayrıca asıl ve birleşen diğer dava yönünden taraf vekillerinin ek rapora itirazlarının ve tazminatın kendilerine ödenmesine ilişkin taleplerinin değerlendirilmesi yönünden ek bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir.
29/01/2019 teslim tarihli bilirkişi ikinci ek raporunda özetle; gerek asıl dava gerekse birleşen ilk dava kapsamında taraf vekillerince önceki ek rapora sunulan beyan ve itirazlarının da işbu ikinci ek rapor içerisinde uzmanlık alanları itibarıyla ayrı ayrı ve ayrıntılı olarak değerlendirildiği, gerek kök rapor gerekse önceki ek rapor aşamasında öncelikle teknik yönden sunulan tespit ve değerlendirmelerde bir değişikliğin söz konusu olmadığı, yine muhasebe finansman uzmanlık alanı ile hukuki uzmanlık alanları itibarıyla önceki raporlareu sunulu tespit ve değerlendirmelerin öz itibarıyla değişmediği gibi zararın oluşumuna ilişkin ayrıntılı açıklamalara da rapor ekinde tekrar ve ayrıca yer verildiği, önceki ek raporda da belirtildiği üzere; dava tarihi itibarıyla şirket zararının finansal yönden tespit edildiği çerçevede 20.144.776,17-TL olduğu ve bu zararın yönetim sorunları ve hatalarından kaynaklandığının mahkemece de benimsenmesi halinde sorumlulukların tespitinin önem kazandığı, önceki raporlarda muhasebe-finansman ve hukuki uzmanlık alanları itibarıyla, fiilen doğduğu anlaşılan şirket zararından her iki tarafın da kusurlu olabileceği yönündeki görüşlerinde bir değişikliğin söz konusu olmadığı, bilirkişi kurulunun teknik üyesince gerek kök rapor gerekse ek rapor aşamasındaki değerlendirmeleri çerçevesinde tespit ve görüşlerinin de mahkemenin takdirinde bulunduğu, dava dışı … A.Ş.’nin uğradığı fiili zarardan dolayı tazminatın ancak şirkete ödenmesinin talep edilebileceği yönündeki görüşülerinin de korunduğu, ayrıca II. birleşen dava kapsamında ise, davacı konumunda bulunan ve diğer davalarda davalı konumundaki şirket vekilince sunulu dava konusu talep çerçevesinde öncelikle vurgulanması gereken hususun, daha önce de belirtildiği üzere; dava konusu zararın ağırlıklı olarak ve öz itibarıyla, yapılan “ödemeler ya da harcama tutarlarının” kaydedilip raporlandıkları tarihlerdeki toplamından değil, bu ödeme ya da harcama tutarlarının, muhasebe sisteminde sonuç itibarıyla yansıdığı “Yapılmakta Olan Yatırımlar” kaleminin muhtemel satış değerindeki değer kaybından oluştuğu; dolayısıyla da Birleşen II. Davada davacı konumundaki şirket vekili tarafından ifade edildiği gibi asıl davada davacı konumundaki davalının kusurundan kaynaklanan zararların bulunup bulunmadığı ve bunların çeşit ve fonksiyonel türleri itibarıyla tespitinin de doğal olarak, mali denetim prosüdürleri kadar faaliyet denetimi prosedürlerine de muhtaç göründüğü, bir an için gerek asıl dava gerekse birleşen davalar kapsamında, zararların kaynaklandığı süreçler bazında olmak üzere ve gerek çeşitleri gerekse fonksiyonel türleri itibarıyla maliyet ya da giderlerin tespit ve bunlarla ilgili ilgili tüm taraflar itibarıyla karşılaştırmalı sorumluluk analizine dayalı denetimin prosedürlerinin bilirkişi inceleme sınırları içerisinde gerçekleştirilebileceğinin bir an için kabulü halinde dahi, bilirkişi kurulunca böyle bir sürecin gerçekleştirilmesinin olanaklı bulunmadığı belirtilmiştir.
Taraf vekillerinin ikinci ek bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmesi bakımından üçüncü ek bilirkişi ek raporu alınmış; 23/03/2021 teslim tarihli bilirkişi üçüncü ek raporunda; ikinci ek rapordaki görüş ve kanaatler tekrar edilmiştir.
Asıl ve birleşen davalar mülga 6762 Sayılı TTK’nun; 309/1 maddesine dayalı yönetici sorumluluğu nedeniyle tazminat istemlerine ilişkindir. Yukarıda da değinildiği üzere; dava dışı … Elektrik Üretim Anonim Şirketi’nin getirtilerek incelenen sicil kaydı kapsamından; asıl ve birleşen davalarda davalı olarak gösterilen … San ve Tic A.Ş., … Şirketi’nin yöneticisi olarak seçilmemiş, şirket ana sözleşmesinin geçici üçüncü maddesi ile … doğrudan yönetim kuruluna seçilmiştir. Davalı …dava dışı şirkette B grubu hissedar olarak sadece ortak sıfatını haizdir. Yönetici sıfatı bulunmayan bu davalıya karşı asıl ve birleşen davalarda, yönetici sorumluluğuna dayalı tazminat talebi bakımından husumet yöneltilemez. Bu gerekçe ile asıl ve birleşen davacıların bu davalıya karşı açtıkları tazminat davalarının pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Gerek olay tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 309/1 maddesi, gerekse 6102 Sayılı TTK’nun 553 ve 551/1 maddeleri uyarınca; anonim şirket pay sahipleri şirketin uğradığı zararlar nedeniyle, tazminatın şirkete verilmesini talep etmek koşuluyla sorumluluk davası açabilirler. Anılan hükümlere göre; kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. Pay sahibi hem doğrudan hem de dolayısıyla zarara uğradığında yönetici sorumluluğu hükümleri kapsamında tazminat talep hakkını haizdir. Şirketin doğrudan zararı, pay sahibinin dolaylı zararıdır ve pay sahibi şirketin doğrudan, kendisinin dolaylı zararının tazmini talebiyle açtığı davada; bu zararın kendisine ödenmesini talep edemez.
Somut olayda alınan kök ve ek bilirkişi raporlarında esas itibariyle; dava dışı … … Elektrik Üretim Anonim Şirketi’nin kuruluş amacının … Santrali tesisinin kurulması, devreye alınması ve işletilmesi olduğu, bu amaçla şirkete konulan 16.000.000,00-TL öz sermayenin harcandığı, santral inşaası işi için sözleşme yapılan dava dışı Hitit İnşaat firmasının şantiye sahasını terkettiği, bu şirketten alınan teminat mektubunun nakde çevrilmediği, akabinde de teminat mektubu üzerine tedbir konulduğu, yine bu firmanın avans olarak aldığı ve geri iade etmediği hak edişler bulunduğu, verilen avansların geri alınması ve teminat mektubunun nakde çevrilmesi halinde şirket borçlarının ödenebileceği, hatta HES projesinin en önemli yapısı olan birinci kademe Regülatör inşaası ile enerji tünelinin demiryolu altından geçişi işlerinin de çok rahat bir şekilde bitirilebileceği, şirketin, işletmenin teknik süreçlerinin yönetimi ile ilgili sorunlar, yönetim sorunları ve hatalarından kaynaklandığı, şirketin projenin gerçekleştirilememiş olması nedeniyle uğradığı mevcut ve ileriye dönük net zararının 20.144.776,17-TL olduğu, şirket zararının ortaya çıkmasında hem … ve hem de …’nin kusurlu olabileceği kanaatine ulaşılmıştır. Bilirkişilerce tespit edilen zararın kapsamı ve tutarı tartışılabilir olmakla birlikte, sabit olan, bu zararın “şirket” zararı olduğudur. Başka ifade ile bu zarar doğrudan şirket zararı olduğundan, pay sahipleri açısından ancak dolaylı zarar kabul edilebilir. Asıl ve birleşen davacılar ise dava dilekçelerinde yöneticilerin kusurlu eylemlerinden ötürü şirketin gelir kaybına uğraması nedeniyle kendilerinin de doğrudan zararının ortaya çıktığını iddia etmiş ve tazminatın şirkete değil kendilerine ödenmesini talep etmişlerdir. Oysa izah edildiği üzere bu zarar pay sahibinin doğrudan zararı olmadığından ancak şirkete ödenmesi talep edilebilir. Bu nedenle asıl davada davacının, davalılar … ve …’a karşı açtığı dava ile birleşen davada davacıların, davalılar …, …, … ve …’ye karşı açtıkları davanın reddine karar verilmiştir.
Asıl davada davacı … tarafından zarar bahsi adı altında dava dışı … Şirketi’ne verilen borçlardan bahsedilmiştir. Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan kök ve ek raporlarda asıl davacı … tarafından dava dışı … Şirketi’ne uzun vadede geri alınmak üzere toplam 1.571.232,01-TL ek kaynak sağlandığı, bu ödemelerin dava dışı şirket defterlerinde ortaklara borçlar hesabında kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Bu tutar yönünden davacı, dava dışı şirkete karşı alacak talebini ileri sürebilecektir. Ancak dava dışı şirkete farklı tarihlerde ek kaynak olarak sağlanan bu toplam tutarın doğrudan zarar kalemi adı altında yöneticilerden tahsilin talep edilebilmesi için, yöneticilerin kanun ve ana sözleşmeye aykırı olduğu iddia olunan eylemleri ile şirkete verilen bu borçlar arasında, diğer değişle iddia olunan doğrudan zarar arasında, (kusurdan bağımsız olarak) uygun illiyet bağının mevcut olduğunun ispatlanması gerekmektedir. Somut olayda; 14/06/2013 tarihine dek kendisi de yönetici olan davacı, şirkete sağladığı ek kaynağın sebebini, bu kaynağın sağlanması ile davalı yöneticiye isnad ettiği eylemler arasında uygun illiyet bağı bulunduğunu ispat edememiş, davacının mülga TTK’nun 336 maddesi kapsamında talep edebileceği doğrudan zarar da bulunmadığı tespit edilmiştir.
Asıl ve birleşen davalar belirsiz alacak davası olarak açıldıklarından ve dava değeri her iki dava yönünden 1.000,00-TL olarak belirlendiğinden vekalet ücreti ve harçlar yönünden bu değerler esas alınmıştır.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Asıl davada;
1- Davacının, davalı … San. Ve Tic. A.Ş.’ye karşı açtığı davanın pasif husumet yokluğundan reddine,
2-Davacının, davalılar … ve …’a karşı açtığı davanın reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 80,70-TL nispi karar ve ilam harcından 24,30-TL peşin alınan harcın mahsubuna, bakiye 56,40-TL nispi karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1,2 fıkraları gereğince hesap olunan 1.000,00- TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalılar … ve …’a verilmesine,
5- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3/2, 7/2, 13/2 maddeleri gereğince hesap olunan 1.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren ve red sebebi farklı olan davalı … San. Ve Tic. A.Ş.’ye verilmesine,
6-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
7-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı … San. Ve Tic. A.Ş. Tarafından dava kapsamında yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Birleşen Mahkememizin 2013/258 esas sayılı davasında;
1-Davacıların, davalı … San. Ve Tic. A.Ş.’ye karşı açtığı davanın pasif husumet yokluğundan reddine,
2-Davacıların, davalılar …, …, … ve …’ye karşı açtıkları davanın reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 80,70-TL nispi karar ve ilam harcından 24,30-TL peşin alınan harcın mahsubuna, bakiye 56,40-TL nispi karar ve ilam harcının davacılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1,2 fıkraları gereğince hesap olunan 1.000,00- TL nispi vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalılar … ve …’a verilmesine,
5- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3/2, 7/2, 13/2 maddeleri gereğince hesap olunan 1.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren ve red sebebi farklı olan davalı … San. Ve Tic. A.Ş.’ye verilmesine,
6-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
7-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı … San. Ve Tic. A.Ş. Tarafından dava kapsamında yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
9-Davalı … tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen toplam 9,00-TL yargılama giderinin davacılardan alınarak adı geçen davalıya verilmesine,
10-Davalı … tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen toplam 539,00-TL yargılama giderinin davacılardan alınarak adı geçen davalıya verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı HMK’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 11/01/2022

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır

ASIL DAVADA HARÇ BEYANI /
80,70- TL. KARAR HARCI
24,30- TL. PEŞİN HARÇ
56,40 -TL. KALAN HARÇ

BİRLEŞEN DAVADA HARÇ BEYANI /
80,70- TL. KARAR HARCI
24,30- TL. PEŞİN HARÇ
56,40 -TL. KALAN HARÇ

DAVALI … GİDERİ /
539,00 TL TOPLAM

DAVALI VAHİDE GİDERİ
9,00 TL TOPLAM