Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/348 E. 2019/793 K. 26.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2014/348 Esas
KARAR NO: 2019/793

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ: 22/06/2010
KARAR TARİHİ: 26/09/2019

Sarıyer … Asliye Hukuk Mahkemesinin 23/12/2010 tarih ve … Esas, … Karar sayılı görevsizlik ilamı ile İstanbul Kapatılan … Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilen dosyanın… Esas sayılı sırasına kaydedildiği, anılan Mahkemenin faaliyetlerinin durması neticesinde de İstanbul Kapatılan … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı sırasına kaydedilen dosyanın daha sonra da İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin de faaliyetlerinin durması sonucunda bu kez İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesine aktarılan dosya Mahkememizin … Esas sayılı sırasına kaydedilmiş olup, Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Müvekkilinin 03/01/2009 tarihinde … plakalı ticari taksiye aldığı müşterilerini … AVM’ye getirdiğini, güvenlik görevlisininin girişte bulunan demir bariyerin kumandasına bastığını ve yol verdiğini, bariyer üzerine geldiğinde güvenlik görevlisinin elindeki kumandaya dikkatsizlikle basarak kaldırdığını, bariyerin müvekkilinin aracına çarparak hasar meydana getirdiğini fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 7.500,00-TL maddi, 10.000,00-TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizin 05/04/2011 tarihli celsesinde: “Dava dilekçesinde 7.500,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminat talep edilmesine rağmen harcın 7.500,00 TL maddi tazminat üzerinden yatırıldığı anlaşıldığından, davacı vekiline eksik yatırılan 10.000,00 TL manevi tazminata ilişkin harcı tamamlaması için duruşma gününden 10 gün öncesine kadar kesin süre verilmesine, kesin süre içerisinde harcı tamamlamadığı takdirde manevi tazminat yönünden açılan davanın harç tamamlanıncaya kadar işlemden kaldırılacağı hususunun davacı vekiline ihtarına,” karar verildiği ve 11/04/2011 tarihinde 148,50-TL harcın yatırıldığı anlaşılmıştır.

SAVUNMA /
Davalı …A.Ş.vekili cevap dilekçesinde ve özetle; davaya yetki yönünden itiraz ettiklerini, müvekkilinin ticari bir işletme olduğunu, zamanaşımı defi olduğunu, davacı tarafın %100 kusurlu olduğunu iddia ettiği … isimli şahsın davaya dahil edilmediğini, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, harca tabi değerin tamamlatılmasına, davanın usul ve esas yönünden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş.vekili cevap dilekçesinde özetle; dava açıldığında davalı olarak … olarak belirtildiğini ancak bu unvanda gerçek veya tüzel kişi olmadığını, … Alışveriş Merkezi’nin yönetimi sağlayan ve müvekkili olan şirketin …A.Ş.olduğunu, açılan davaya üstlendiklerini, müvekkili şirkete karşı husumet yönetilemeyeceğini, husumetin bu dava için gayrimenkul maliklerine yöneltilmesi gerektiğini, …’in müvekkil şirket tarafından istihdam edilmediğini, davanın esastan reddi gerektiğini, manevi tazminatın uygun illiyet bağı olmadığını, davaya konu olayda uygun illiyet bağı ve zarar şartlarının mevcut olmadığını bu nedenle davanın reddi gerektiğini, davanın müvekkil şirketin sigorta şirketi olan …. ve olayı gerçekleştiren …’e ihbar edilmesini, davanın öncelikle husumet yokluğundan ardından zarar ve uygun illiyet bağı şartlarının noksanlığından haksız fiilin şartlarının tamam olmaması nedeniyle esastan reddini, avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin davacıya tahmilini talep etmiştir.

DELİLLER:
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, Sarıyer Sulh Ceza Mahkemesi’nin… esas sayılı dosyası celbedilmiş, davacının sosyal ekonomik durumuna ilişkin araştırma yaptırılmış, davacının kullandığı aracın trafik kaydı celbeldilmiş, davacıya ait tüm tıbbi tedavi evrakları celbedilmiş, davacıya dava konusu kaza nedeniyle rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığına dair … kayıtları celbedilmiştir.
Sarıyer…Sulh Ceza Mahkemesine ait … esas sayılı dosyasının, İstanbul … Sulh Ceza Mahkemesi’ne tevzii ile …Yeni esasını aldığı, gelen dosyada yapılan incelemede; sanığın…, suçun tedbirsizlik ve dikkatsizlik nedeni ile yaralamaya sebep olmak suçu olduğu, güvenlik görevlisi sanık hakkında taksirle yaralama suçundan, dava konusu kazanın bariyer sistemindeki zafiyetten kaynaklandığından bahisle beraat kararı verildiği, kararın 03/02/2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davalı …A.Ş. tanığı …talimat mahkemesinde alınan beyanında “Ben olay tarihinde … Güvenlik ve Danışma Hizmetlerinde vardiye amiri olarak görev yapıyordum, bana gelen ihbar üzerine kazayı güvenlik kamerasından gördüm, olayı bizzat görmedim, kazanın tam oluş şekli hakkında bir bilgiye sahip değilim, ben kaza olduktan sonra olay yerine gittim, şoförün burun bölgesinde hasardan dolayı kanama vardı, Avm içerisinde bulunan sağlık ekipleri ilk müdahaleyi yaptılar, kendi taksisi ile hastaneye gitti, kazaya ilişkin kamera kayıtlarımız İstanbul’da mevcuttur, mahkeme dosyasına bu görüntüler sunulmuştur.” beyanında bulunduğu görülmüştür.
Davalı … A.Ş. tanığı … mahkememizce alınan beyanında; “Ben davalı … A.Ş.’de genel müdür olarak görev yapmaktayım, olayın olduğu tarihte davalı şirkette operasyon müdürü olarak göre yapıyordum … Avm’de girişlere güvenlik sağlamak için bolart denilen bir sitemi satın almak üzere…Şirketi ile anlaşma yaptık anlaşma kapsamında sistem 24/12/2008 tarihinde … Avm kuruldu, 27/12/008 tarihinde sistemin çalışması ile ilgili talimat hazırladım ve Avm’nin güvenliğinden sorumlu şirkete teslim ettim talimatta sistemin hangi saatlerde devrede olacağı açıkça belirtilmişti 3/01/2009 tarihinde saat 17.00 civarında olayın meydana geldiği tarafımıza bildirildi o esnada yaptığımız araştırmada sistemin pasif durumda olması gerekirken personel hatası sonucu aktif hale geldiği ve kazanın olduğunu öğrendim olayın olduğu tarihte sistem henüz garanti kapsamında idi sistemin kesin kabulü 24/12/2008 tarihinde yapılmıştı, olay öncesi ve sonrası güvenlik şirketi tarafından tarafımıza herhangi bir arıza bildirimi yapılmamıştır olayın meydana geldiği kapıda sistemin sabah 10.0 ile akşam 22.00 arasında pasif olması diğer saatlerde aktif olması daha doğrusu 22.00 ile 02.00 arasında sinemaya gelenler için kontrollü şekilde açılıp kapatılması 02.00 den sabah 10.00 a kadar aktif olması gerekir talimatımızda bu şekilde idi.Alışveriş merkezinin güvenlik hizmetleri … A.Ş. tarafından yerine getirilmekte olup olayın meydana geldiği kapıdaki güvenlik …in elemanıdır bizimle ilgisi yoktur biz hizmeti …ten satın almıştık sistemin periyodik bakımı ne sıklıkta olduğunu hatırlayamıyorum olay meydana geldikten sonra yaptığımız kontrolde sistem çalışır vaziyette idi herhangi bir arıza yoktur.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı … Yönetim A.Ş tanığı … mahkememizce alınan beyanında; “Ben davalı … Parkta güvenlik müdürü olarak görev yapmaktayım, Avm’nin giriş kapılarında güvenliğin sürekli kişilerle sağlanmaması amacı ile bolart sitemi değiğimiz bir sitemin bostancıoğlu şirketinden sözleşme ile satın aldık sistem 24/12/2008 tarihinde avm nin araç giriş noktalarına yerleştirildi bolartların yerleştirildiği yerler dış mekanlardır bolartlar teslim alındıktan sonra operasyon müdürü 27/12/2008 tarihinde bolartların kullanımı ile ilgili talimat yayınladı talimatı bilgi amaçlı bize de gönderdi talimat AVM nin güvenlik işini yapan … yetkilisine gönderildi, 03/01/2009 tarihinde saat 17.00 civarında dava konusu olay meydana geldi olayın meydana geldiğinde normal olarak bolartların pasif halde bulunması gerekiyordu ancak söz konusu olay meydana gelmiş bolartın ne şekilde açıldığı konusunda bilgim yok olaydan sonra olay yerine gittiğimde ilk yardım işlemleri yapılıyordu kazanın meydana gelmesinden önce bize herhangi bir arıza bildirimi olmadı kazadan sonra yaptığımız kontrolde herhangi bir arıza tespit etmedik, biz güvenlik görevlilerine bolartların kullanımı ile ilgili eğitim vermedik ancak güvenlik şirketi personeline bu eğitimi verdiği duyduk.Avm’nin güvenlik hizmeti … güvenlik tarafından sağlanmakta olup olay esnasında kapıda duran güvenlik …in elemanıdır adı …’dir … ile bağlantısı yoktur.Avm’de güvenlik ile ilgili kontrollerimizde herhangi bir aksama tespit ettiğimizde yazılı olarak güvenlik şirketini ikaz ederiz, olay tarihinden önce bolartların talimata aykırı şekilde kullanıldığı şekilde tespitimiz olup olmadığını hatırlayamıyorum çok yeni olmuştu, Avm yönetimi olarak prosedürler belirlenip uygulanması güvenlik şirketine ait olup güvenlik şirketinin elemanlarının çalışma prensipleriyle ilgili talimat vermemiz uygun değildir ancak bizim talimatlarımıza aykırı bir durumu söz konusu olduğunda uyarırız … elemanları ile ilgili olan ilişkiler görevin detayıdır ayrıca Avm olarak denetim şirketinden belirli aralıklar ile rapor alırız güvenlik şirketi ile ilgili bolarttan kaynaklı herhangi bir rapor tarafımıza iletilmedi.Bolartların kumandaları Avm tarafından … güvenlik şirketinin yöneticilerine teslim edilmiştir … tarafından kimlere teslim edildiği bize bildirilmedi.” beyanında bulunduğu görülmüştür.
Dava konusu kaza nedeniyle davacının yaralanmasının geçici ve sürekli iş göremezliğe sebep olup olmadığının tespiti için dosya ATK’ya tevdii edilmiş, İstanbul Adli Tıp Kurumu … İhtisas Kurulu’nun 30/12/2013 tarih ve … Karar sayılı raporunda; İbrahim oğlu 1983 doğumlu …’ de mevcut septum deviasyonu arızası ile 03.01.2009 tarihinde maruz kaldığı olay arasında illiyet bağı kurulamadığı cihetle maluliyet tayinine mahal olmadığı görüşü bildirilmiştir.
Dava dosyasının bilirkişi … ve Dr. …’a tevdi ile meydana gelen kazada tarafların kusuru, davacının yaralanması ile meydana gelen olay arasında illiyet bağı kurulup kurulamayacağı yönünden değerlendirme yapılarak rapor alınmasına karar verilmiş, 21/03/2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; davacı… nin atfı kabil kusurunun bulunmadığı, olay sırasında bahse konu bariyerin kumandasının, davalı…’in çalışanı dava dışı…’de bulunduğu ve bu şahıs tarafından kumanda edildiği, dosyaya konu olayda davalı … ve dava dışı çalışanının herhangi bir kusurlarının bulunmadığı, Davalı …Yönetimi’nin, asgari güvenlik önlemlerini almadan kurdurduğu bariyer sistemini işletmesi nedeni ile tam kusurlu (%100) bulunduğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce, dava dosyasının İstanbul ATK’ya gönderilerek tevdii ile kusur oranının tespiti, Sulh Ceza Mahkemesindeki raporla mahkememiz dosyasında alınan rapor arasındaki çelişkinin giderilmesinin ve alınacak ATK raporunda daha önce kurumun ihtisas dairesince meydana gelen bu kaza ile davacının yaralanması arasında illiyet bağı bulunmadığına dair 30/12/2013 tarihli rapor düzenlendiği hatırlatılarak bu kaza ile davacının yaralanması arasında kazanın oluş şekli de incelenerek illiyet bağı kurulup kurulamayacağı konusunda da açıkça görüş bildirilmesi istenilmiş; İstanbul Adli Tıp Kurumu … İhtisas Kurulu’nun 25/05/2016 tarih ve …Karar sayılı raporunda;… oğlu … doğumlu …’nin 03.01.2009 tarihinde geçirdiği araç içi trafik kazası sonucu meydana geldiği bildirilen arızasının 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı resmi gazetede yayımlanan çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit işlemleri yönetmeliği hükümlerinden yararlanılmak suretiyle ve meslek grup numarası grup 1 (bir) kabul olanarak; Gr1 IV(9…….0)A %3, E cetveline göre %2.2 (yüzdeikinoktaiki) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı bildirilmiştir.
Mahkememizce, dava dosyasının İstanbul ATK …İhtisas dairesine gönderilerek dosyaya sunulan 25.05.2016 tarihli raporda mahkememizce istenilen kusur oranı konusunda rapor ve görüş bildirilmediği ayrıca 8. maddede illiyet bağı kurulamadığı belirtilmesine rağmen sonuç kısmında mevcut belgelere göre denilerek maluliyet oranı takdiri yapıldığı, bu haliyle mahkememizce istenen olay ile sonuç arasında illiyet bağı kurulması hususunun açıklanmadığı belirtilerek bu konuda kesin açık ve net görüş bildirilmesinin istenilmiş, İstanbul Adli Tıp Kurumu … İhtisas Kurulu’nun 04/10/2017 tarih ve … Karar sayılı raporunda; Kurulumuzun 30/12/2013 tarihli ve … karar nolu mütalaasında; İbrahim oğlu … doğumlu …’de mevcut septum deviasyonu arızası ile 03.01.2009 tarihinde maruz kaldığı olay arasında illiyet bağı kurulamadığı cihetle maluliyet tayinine mahal olmadığının belirtildiği, Mahkemenizce sorulması üzerine Kurulumuzun 25/05/2016 tarih ve … karar nolu mütalaasında; İbrahim oğlu … doğumlu …’nin 03.01.2009 tarihinde geçirdiği araç içi trafik kazası sonucu meydana geldiği bildirilen arızasının 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı resmi gazetede yayımlanan çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit işlemleri yönetmeliği hükümlerinden yararlanılmak suretiyle ve meslek grup numarası grup 1 (bir) kabul olanarak;Gr1 IV(9…….0) A%3, E cetveline göre %2.2 (yüzdeikinoktaiki) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağının belirtildiği, dava konusu kaza nedeniyle burunda çoklu kırık oluşturan travmanın septal deviasyona neden olabileceği, ancak şahsın olay öncesinde herhangi bir KBB muayenesi olmaması ve septal deviasyonun toplumda sık görülen bir patoloji olduğu cihetiyle; İbrahim oğlu, 2… doğumlu …’de saptanan septal deviasyon ile dava konusu yaralanma arasında tıbben kesin olarak illiyet bağı kurulamayacağı görüşü bildirilmiştir.
Mahkememizce, dosyanın ATK …İhtisas dairesine yeniden tevdi ile … Hastanesinin 15/12/2008 tarihli muayene raporunun kaza tarihi olan 03/01/2009 tarihinden önce tanzim edilmiş olduğu ve dava konusu kaza ile ilgisi bulunmadığı anlaşılmakla, özellikle kaza tarihi olan 03/01/2009 tarihi itibariyle düzenlenen iki adet genel adli muayene raporundaki tespitler dikkate alınarak davacının bu yaralanmasının sürekli iş göremezliği sebep olup olmayacağı, geçici iş göremezliğe sebep olup olamayacağı ve mevcut ise davacının geçici iş göremezlik süresi ile sürekli iş göremezlik süresinin tespitinin istenilmiş, İstanbul Adli Tıp Kurumu … İhtisas Kurulu’nun 27/02/2019-3769 Karar sayılı raporunda; Kişinin dosya kapsamında mevcut grafileri incelendiğinde; 15.12.2008 tarihli nazal grafisinde nazal kemikte kırık, yumuşak dokuda şişlik görüldüğü, 03.01.2009 tarihli nazal grafisinde nazal kemikte kırık hattı görüldüğü, kallus dokusu görülmediği cihetiyle; kişide mevcut sekelin kaza tarihinde oluşan nazal kırık nedeniyle oluşabileceği gibi kaza tarihinden önce oluşan nazal kırıktan da oluşabileceği, ayrıca kişinin kendisinde mevcut yapısal bir patoloji de olabileceğinin bilindiği, tıbben ayrımının yapılamayacağı, kişide mevcut sekelin 03.01.2009 tarihinde oluşan nazal kırık ile illiyetinin tarafınızca kabulü halinde; mevcut belgelere göre İbrahim ve Hatice oğlu 20.12.1983 doğumlu …’nin 03.01.2009 tarihli trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası bildirilmemekle Grup 1 kabul olunarak: Gr1 IV (9…….0) A %3, E cetveline göre: %2,2 (yüzdeikivirgüliki) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin (iş göremezlik süresi) olay tarihinden itibaren 15 (onbeş) güne kadar uzayabileceği bildirilmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; haksız fiile dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konuları, dava konusu kazada tarafların kusur durumlarının ne olduğu, davacının yaralanması ile dava konusu kaza arasında uygun illiyet bağı bulunup bulunmadığı, uygun illiyet bağı mevcut ise davalıların sorumlu olup olmadıkları, davacının maddi ve manevi tazminat alacağının varlığı ve miktarı, noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
Davalılarca ileri sürülen yetki itirazı dava konusu haksız fiilin Sarıyer ilçesinde meydana gelmesi nedeniyle HMK 16. Maddesi gereğince, zamanaşımı def’i ise uzayan zaman aşımı nedeniyle reddedilmiştir.
Dava konusu kaza; davacının sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile … Alışveriş Merkezi ana kapısından giriş yaptığı esnada, üzerinden geçtiği bariyerlerin açılması nedeniyle meydana geldiği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
İstanbul … Sulh Ceza Mahkemesi’nde dava konusu kaza nedeniyle davalı … Güvenlik şirketi çalışanı … hakkında taksirle yaralamaya neden olmak suçundan yapılan yargılama neticesinde; dava konusu kazanın bariyer sistemindeki zafiyetten kaynaklandığı, kazada sanığın taksire dayalı kusurunun bulunmadığından bahisle, sanık hakkında beraat kararı verildiği, kararın 03/02/2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Gerek Sulh Ceza Mahkemesi tarafından alınan kusur raporu gerekse mahkememizce alınan 21/03/2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davalı … çalışanının kusurunun bulunmadığı tespit edilmiştir. Kaldı ki ceza davasında alınan 23/02/2012 tarihli bilirkişi heyet raporunda, kazanın meydana gelişinin bariyer sistemindeki arızadan kaynaklandığı tespit edilmiş, rapor esas alınarak verilen beraat kararı kesinleşmiştir. Buna göre anılan davalı çalışanın kazanın meydana gelişine müessir bir eyleminin varlığından söz edilmeyeceğinden, bu davalının kaza tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı BK’nun 55 maddesi kapsamında sorumluluğuna gidilmesi mümkün değildir. İzah edilen gerekçelerle bu davalı yönünden davanın reddi gerektiği anlaşılmıştır.
Davacıya ait dosyaya alınan tıbbi tedavi evrakları tek tek incelenmiş, davacının kaza tarihi olan 03/01/2009 tarihinden 17 önce 15.12.2008 tarihinde başka bir nedenle yaralandığı ve bu yaralanmanın, nazal kemikte kırık, yumuşak dokuda şişlik şeklinde olduğu, kaza sonra düzenlenen 03.01.2009 tarihli nazal grafisinde ise yine nazal kemikte kırık hattı görüldüğü raporlanmış, davacının kaza sonrası tüm tıbbi tedavi sürecinin, geçirdiği operasyonun esasen burun meydana gelen yaralanma sonucu ortaya çıktığı iddia olunan septum deviasyonu nedeniyle gerçekleştirildiği anlaşılmıştır. Nitekim dosyada alınan 30/12/2013 tarih ve 14169 Karar sayılı ilk Adli Tıp Kurumu raporunda davacıda mevcut septum deviasyonu arızası ile 03.01.2009 tarihinde maruz kaldığı olay arasında illiyet bağı kurulamadığı cihetle maluliyet tayinine mahal olmadığı görüşü bildirilmiştir. Kurumdan alınan 25/05/2016 tarihli ikinci raporda illiyet bağı hususuna hiç değinilmeksizin sadece maluliyet tespiti yapıldığı görülmüş, Kurumdan alınan 04/10/2017 tarihli üçüncü raporda, dava konusu kaza nedeniyle burunda çoklu kırık oluşturan travmanın septal deviasyona neden olabileceği, ancak şahsın olay öncesinde herhangi bir KBB muayenesi olmaması ve septal deviasyonun toplumda sık görülen bir patoloji olduğu cihetiyle davacıda saptanan septal deviasyon ile dava konusu yaralanma arasında tıbben kesin olarak illiyet bağı kurulamayacağı görüşü bildirilmiştir. Mahkememizce her üç raporda incelendiğinde Kurum tarafından dava konusu kazadan önce meydana geldiği anlaşılan … Hastanesi tarafından düzenlenmiş 15.12.2008 tarihli raporun da incelemeye dahil ediliği anlaşıldığından, bu hususa dikkat çekilerek yeniden rapor tanzim ettirilmiş, Kurum için 27/02/2019 tarihli son raporunda; davacının 15.12.2008 tarihli nazal grafisinde nazal kemikte kırık, yumuşak dokuda şişlik görüldüğü, 03.01.2009 tarihli nazal grafisinde nazal kemikte kırık hattı görüldüğü, kallus dokusu görülmediği cihetiyle; kişide mevcut sekelin kaza tarihinde oluşan nazal kırık nedeniyle oluşabileceği gibi kaza tarihinden önce oluşan nazal kırıktan da oluşabileceği, ayrıca kişinin kendisinde mevcut yapısal bir patoloji de olabileceğinin bilindiği, tıbben ayrımının yapılamayacağı görüşü bildirilerek, kişide mevcut sekelin 03.01.2009 tarihinde oluşan nazal kırık ile illiyetinin tarafınızca mahkememizce kabul edilmesi ihtimaline binaen maluliyet oranı tespiti yapıldığı anlaşılmıştır.
Haksız fiile dayalı, gerek kusur, gerek olağan sebep gerekse tehlike sorumluluğu hallerinde, davacının tazminat talebinde bulunabilmesi için meydana geldiği iddia olunan zarar ile haksız fiil arasında uygun illiyet bulunduğunu ispat etmesi gerekir. Somut olayda davacının kaza tarihi olan 03/01/2009 tarihinden 17 önce 15.12.2008 tarihinde başka bir nedenle yaralandığı ve bu yaralanmanın, nazal kemikte kırık, yumuşak dokuda şişlik şeklinde olduğu, kaza sonra düzenlenen 03.01.2009 tarihli nazal grafisinde ise yine nazal kemikte kırık hattı görüldüğü, davacının kaza sonrası tüm tıbbi tedavi sürecinin ve geçirdiği operasyonun esasen burunda meydana gelen yaralanma sonucu ortaya çıktığı iddia olunan septum deviasyonu nedeniyle gerçekleştirildiği, alınan ilk Adli Tıp Kurumu raporunda davacıdaki septum deviasyonu arızası ile kaza arasında illiyet kurulmadığı, diğer Kurum raporlarında davacıda saptanan septal deviasyon ile dava konusu yaralanma arasında tıbben kesin olarak illiyet bağı kurulamayacağı görüşlerinin bildirildiği de nazara alındığında, davacının davasını ispat edemediği anlaşıldığından, davalı … A.Ş. Yönünden de davanın reddi gerektiği anlaşılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın Reddine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 44,40-TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan tahsiline, peşin alınan 468,05-TL harçtan mahsubu ile hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde artan 423,65-TL harcın davacıya iadesine,
Reddedilen Maddi Tazminat talebi yönünden; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 2.725,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Reddedilen Manevi Tazminat talebi yönünden; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 2.725,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından geriye kalan bakiyenin hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı … A.Ş. tarafından yapılan 60,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
Dair, Davacı vekili ile Davalı … vekillerinin yüzlerine karşı, Davalı … vekilinin yokluğunda tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip …

Hakim …