Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/318 E. 2018/894 K. 12.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/318 Esas
KARAR NO : 2018/894
DAVA : Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR : RED
KARAR TARİHİ : 12/09/2018
Mahkememizde görülmekte olan destekten yoksun kalma tazminatı davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; 27/06/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasında sürücü…’a ait … plakalı kamyonun davacıların oğlu … yönetimindeyken frenin boşalması sonucu aracın hakimiyetini kaybettiğini ve dereye yuvarlanan araçta öldüğünü, kazada aracın yolcusu …’ın yaralandığını, aracın meşrubat dağıtımı yaptığını, tutanağa göre sürücünün kusurlu bulunduğunu, ancak yolun eğimli ve virajlı olduğunu, aracın frenlerinde arıza oluştuğunu, kaza noktasına 200 m kala frenlerinin tutmadığının sürücü tarafından anlaşıldığını, yanındakiyle birlikte araçtan atlamayı düşündüklerini, arızanın nedeninin belli olmadığını, yüksek vitesle rampa aşağı inmeye bağlı kanaat oluşturulsa da yükün haddinden fazla olmasından veya rutin bakımlarının yapılmamasından da olabileceğini, aşırı sıcak havada yolun asfaltının kayganlaşmış olduğunu, sürücünün kusurunu ortadan kaldırabileceğini, aracın takografının hasar gördüğünü, tüm nedenlerin ihtimale dayalı olduğunu, …’ün ölümüyle davacıların destekten yoksun kaldıklarını, … plakalı aracı 23/03/2012 başlangıç tarihli Trafik sigortasının… Şirketi tarafından sağlandığını, 24/03/2012 başlangıç tarihli zorunlu sigortasının ise… A.Ş tarafından sağlandığını beyan ederek çocuklarını yitiren davacıların 6100 Sayılı Yasanın 107. Maddesi uyarınca toplanacak delillere göre maddi destekten yoksun kalma ve maddi tazminat yönlerinden her biri için 7.000 TL olmak üzere toplan 14.000 TL’nin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davalılardan sigorta şirketleri için limit dahilinde kalmak üzere reeskont faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı… vekili cevap dilekçesinde ve özetle; … plakalı aracın … nolu ve 24/03/2012/2013 vadeli ZMMS poliçesinin kendilerince temin edildiğini, 225.000 TL poliçe limitiyle sorumlu olduklarını, davacıların davasının dayanaksız olduğunu, olaydaki kusurlu sürücünün anne ve babası olan davacıların talepte bulunamayacaklarını, kazanın alkollü içkinin etkisiyle meydana gelip gelmediğinin araştırılması gerektiğini, destekten yoksunluk hesabının uzman bilirkişi tarafından yapılması gerektiğini beyan ederek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde ve özetle; … plakalı aracın 23/03/2012/2013 vadeli Birleşik Kasko Sigorta Poliçesini temin ettiklerini, İhtiyari Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesinin ZMMS poliçesinin limitinin üzerindeki durumlarda devreye girdiğini, genel şartların teminat dışında kalan haller bölümüne göre aracı sevk ve idare edenin uğrayacağı zararlar nedeniyle ileri sürülen taleplerin teminat dışı olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı… vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Huzurda görülen davaya konu trafik kazasının 27.06.2012 tarihinde Antalya’nın Kumluca İlçesinde vuku bulduğunu, bu düzenleme karşısında, yetkili mahkemenin Kumluca Mahkemeleri olduğundan, İstanbul mahkemelerinde açılmış olan davanın Yetkisizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının her ne kadar dava dilekçesinde kazanın “aracın freninin boşalması sonucu” meydana geldiğini iddia etmiş bundan dolayı müvekkilini sorumlu göstermiş ise de bu durumun trafik kazası tespit tutanağı vesair belgeler ile uyuşmamakta ve gerçeği yansıtmadığını, aracın rutin muayenesinin yaptırılmış olup, buna ilişkin bilgi ve belgelerin ilgili kurumdan istenmesini talep ettiklerini, yol boyunca dizelenen trafik uyarı levhaları mütevaffa tarafından dikkate alınmadığını, bahsi geçen tüm uyarı levhalarına riayet edilmiş olsa idi kazanın meydana gelmesinin neredeyse imkânsız olduğunu, davacı tarafından da bildirilmiş olan soruşturma dosyası veya huzurdaki dava ile yapılacak olan keşif ve ardından hazırlanıp dosyaya ibraz edilecek olan bilirkişi raporları ile müvekkilin kusursuzluğunun ortaya çıkacağını beyan ederek davanın yetkisizlik nedeniyle usul yönünden reddine, sayın mahkeme aksi kanaatte ise, kaza tespit tutanağı dahil dosya kapsamındaki tüm delillerle müvekkile atfı kabil herhangi bir kusur bulunmadığından, kazanın oluşumunda müteveffanın kendi ihmal ve kusuru sonucu olduğu hususundaki kanıtlarımızın incelenmesine ve açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir:
Davacı ( destekten yoksun kaldıklarını iddia eden ebeveynler), desteği olduğunu iddia ettiği çocukları tek taraflı trafik kazası sürücüsü olan oğulları …’ ün 27.06.2012 tarihinde trafik kazası nedeni ile ölmesi sonrasında ölenin desteğinden yoksun kalındığı iddiası ile davalı sigorta şirketlerinden ve davalı gerçek kişi işletenden maddi ve davalı gerçek kişiden manevi tazminat talep etmektedir.
Davalı taraf genel mahiyette sorumluluklarının bulunmadığı savunmasıyla davanın reddini savunmuştur.
Dava; ölen desteğin ebeveynlerin haksız fiil olan trafik kazası nedeni ile sorumluluk ilkesi çerçevesinde davalı taraftan destekten yoksun kalma maddi ve manevi tazminatı isteyip isteyemeyeceğine dairdir.
Bilirkişilerden rapor alınmış; (* Bilirkişiler; …, … ve … tarafından hazırlanan 07/11/2016 tarihli bilirkişi raporunda; Hukuki durumun ve delillerin takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere 27/06/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde vefat eden …’ün davacı anne-babası ile davalı sigorta şirketi arasındaki uyuşmazlık noktaları yönünden; dava konusu trafik kazasının meydana gelişinde … plakalı aracın sürücüsü ve davacıların murisi …z’ün %100 oranında tam kusurlu olduğunu, hukuki durumun değerlendirilmesi ve delillerin takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22/02/2012 tarih ve 2011/17-787 Esas 2012/92 Karar Sayılı kararında belirtildiği üzere … plakalı araç sürücüsü müteveffa …z’ün %100 kusurlu olsa bile destekten yoksun kalan davacı anne-babasının zarar gören üçüncü kişi konumunda olduğu kabul edilerek davacı anne-baba yönünden maddi tazminat hesabı yapıldığını, davacı …’ün nihai ve gerçek maddi zararının (40.562,33 TL) olduğunu, davacı …’ün nihai ve gerçek zararının (38.258,91 TL) olduğunu, davalı… A.Ş yönünden temerrüt başlangıç tarihinin 04/10/2013 tarihi ve davalı… yönünden ise 27/06/2012 kaza tarihi olduğunu, temerrüt faizi nev’inin işleyecek faiz olduğu yolunda sonuç ve kanaat getirmişlerdir. * Bilirkişiler; …, …ve … tarafından hazırlanan 29/05/2017 tarihli bilirkişi ek raporunda; Hukuki durumun ve delillerin takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere 27/06/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde vefat eden …’ün davacı anne-babası ile davalı sigorta şirketi arasındaki uyuşmazlık noktaları yönünden; dava konusu trafik kazasının meydana gelişinde … plakalı aracın sürücüsü ve davacıların murisi …z’ün %100 oranında tam kusurlu olduğunu, hukuki durumun değerlendirilmesi ve delillerin takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22/02/2012 tarih ve 2011/17-787 Esas 2012/92 Karar Sayılı kararında belirtildiği üzere … plakalı araç sürücüsü müteveffa …’ün %100 kusurlu olsa bile destekten yoksun kalan davacı anne-babasının zarar gören üçüncü kişi konumunda olduğu kabul edilerek davacı anne-baba yönünden maddi tazminat hesabı yapıldığını, davacı …’ün nihai ve gerçek maddi zararının (60.236,77 TL) olduğunu, davacı …’ün nihai ve gerçek zararının (55.620,68 TL) olduğunu, ZMSS teminat limiti aşılmış olduğundan… Şirketi tarafından düzenlenen İMM Kasko poliçesinin işlerlik kazandığını ve davacıların hesaplanan maddi zarar tutarlarının KASKO poliçesi kapsamında talep edebileceklerini, Düzce 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/247 Esas sayılı dosyası kapsamında dava dışı eş ve çocuk yönünden hüküm kurulan 225.000,00 TL tutarındaki teminat tutarının infaz edilip davalı… A.Ş tarafından ödenmiş olması durumunda bakiye teminat limiti kalmayacağından iş bu davada davacı olan … ve …’ün davalı… A.Ş’den talep edebileceği maddi zararın bulunmadığını, davalı… Şirketi yönünden temerrüt başlangıç tarihinin 27/05/2014 dava tarihi olduğunu, temerrüt faizi nev’inin yasal faiz nev’inden işleyecek faiz olduğu yolunda sonuç ve kanaatlerini bildirmişlerdir. ) teknik değerlendirmeler yapılmıştır.
Davacı taraf murisi oğlu müteveffa sürücü …’ ün olayda gerekli dikkat ile sürüş yapmadığı, hızını mahaline hava şartları- yol şartlarına ve trafik şartlarına uygun halde tutmadığı, teknik arıza yokken geçebileceği genişlikteki yolda uyarı levhalarına uymadan hızlı ve dikkatsiz araç kullanması sonrası can güvenliğini kendinin tehlikeye düşürdüğü değerlendirilmekle 2918 S KTK m 52- a-b kuralını ihlal ettiği anlaşılmış bu nedenle % 100 oranında tam kusurlu olduğu kabul edilmiştir.
Haksız fiil olan trafik kazasında davacıların ölen oğlunun kusuru ile davalılar açısından zarar ile fiil arasındaki illiyeti kestiği değerlendirilmiştir.
2918 Sayılı Kanun gereğince; destekten yoksun kalan hak sahibinin sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri kapsam dışıdır hükmü bulunmaktadır.
Sorumluluk hukukunun en önemli amacı, kişinin mal varlığında iradesi dışında meydana gelmiş eksilmeyi ayni veya nakdi olarak gidermektir. Zararın tazminini talep etmek hakkı doğrudan zarar görene tanınmıştır. Doğrudan zarar görenin dışında üçüncü bir kişinin tazminat talebinde bulunma hakkı, kural olarak yoktur. Bu sebeple sözleşme dışı sorumluluk hukukunda üçüncü bir kişinin maruz kaldığı yansıma zararı, prensip olarak, tazmin edilemez niteliktedir. Zira sorumluluk hukukunun temel kurallarından birini, tazminat talebinde bulunabilecek olan kişi veya kişilerin sadece doğrudan zarara uğrayanlar olması oluşturur.
Bu kurala 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 45. maddesinin ikinci fıkrasında “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde, onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir” denilmek suretiyle mağdurun ölümü sonucunda yansıma zararına uğrayan kişilerin zararlarının tazmin edilmesine istisnai de olsa imkân tanınmıştır. Böylece ölüm ile sonuçlanan haksız fiil nedeniyle; ölenin yardımından, desteğinden mahrum kalanların tazmin edilmesini talep edebilecekleri bir zararları olduklarını kabul etmiştir.
Benzer düzenleme 6098 Sayılı TBK 49- 64 maddelerinde de düzenlenmiştir.
Desteğin destekte bulunduğu kişinin murisi olması veya aynı aile içerisinde yer alması şart değildir. Önemli olan desteğin para, hizmet veya ayni olarak sürekli, düzenli ve karşılıksız bir şekilde desteklediği kişiye yardımlarda bulunmasıdır.
İş bu davada davacının ölenin ebeveynleri olduğu anlaşılmaktadır.
Bir kişinin başka bir kişiye desteği olup olmadığı fiili duruma göre belirlenecektir. Bir kişiye fiilen sürekli ve düzenli olarak bakan veya hayatın olağan akışı içerisinde o kişiye bu şekilde bakma olasılığı çok yüksek olan kişi, o şahsın desteğidir (Gökyayla, K. E.: Destekten Yoksun Kalma Tazminatı, Ankara, 2004, s. 25).
Desteğin yasal bir zorunluluktan kaynaklanıp kaynaklanmadığı desteğin varlığını tespit açısından önemli değildir (Gürsoy, K. T.: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatı”, AÜHFD., 1972, C.:29, s. 147). Desteğin destek olunana yaptığı yardımın kanuni veya sözleşmeden doğan bir borcun ifası niteliğinde olmasına da gerek yoktur. Desteklenen kişinin tazminat isteme hakkına sahip olabilmesi için, destek sayılan kimsenin ya fiilen ilgiliye bir yardımda bulunması, bakması veya ileride böyle bir yardım veya bakma olasılığının ciddi bir biçimde mevcut olması gerekir (Gürsoy, s. 146). Nitekim Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu`nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının, desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.11.2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Davacılar üzerinde doğan zararın niteliği de belirlenmelidir: Davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdikleri zarar murisin ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte muris üzerinde doğan bir zarardan ayrı ve salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Böyle bir zararın murisin kendisinin sahip olacağı hakla bir ilişkisi olmadığı gibi doğrudan murisin zararıyla bağlı ve onunla sınırlı bir zarar da değildir. Murisin ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur. Buradaki zarar, mirasçıların salt bu sıfatla devraldıkları murislerinin uğradığı ve ondan intikal eden bir zarar da değildir. Talep edilen destek zararı, ölenin değil üçüncü kişilerin üzerinde doğan dolaylı ve yansıma yolu ile meydana gelen zarardır.
Bu hâlde üzerinde durulması gereken en önemli husus, desteğin kanuni sorumluluğu gereği kazanın meydana gelmesinde tam veya kısmi kusurlu olmasının, üçüncü kişi durumunda bulunan desteğinden yoksun kalanlara karşı ileri sürülüp sürülemeyeceğidir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 85. maddesi, işleten ve araç işleticisinin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğunu düzenlemiştir. Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş bulunan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu ve araç işletenin sorumluluğunun, sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğu olduğu hususu bilimsel ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Eren, F.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 14. b, s.670; Kılıçoğlu,A.: Borçlar Hukuku Genişletilmiş 17. B, Ankara 2013, s.366 vd). Anılan maddede değinildiği üzere, işletenin nelerden sorumlu olduğu öngörülmüş, 86. maddede ise, işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur hükmü ile işletenin sorumluluktan kurtulma halleri düzenlenmiştir. BK.’nun 44. maddesi hükmüne göre ise zarar gören taraf, zararın doğmasına veya zararın artmasına sebep olmuş ise hâkim zarar ve ziyan miktarını indirebileceği veya zarar ve ziyan konusunda hüküm kurmaktan sarfınazar edebilecektir. Benzer düzenleme TBK m. 55 de yer almaktadır.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ışığında bir motorlu aracın işletilmesinin bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde araç işleteninin bu zarardan sorumlu olacağı düzenlendiğine göre, ilke olarak desteğin ölümünden veya desteğin sürücü olmaması ihtimalinde de işletenin kendi yasal sorumluluğu gereği bizzat işleten sıfatı ile sorumlu olduğu, dolayısıyla davacının yasal mirasçıları olarak ölen destek sürücüsünden talepte bulunma haklarının bulunmadığı, talepte bulunulması halinde bu talebin hukuken hayatın olağan akışına aykırı olacağı bunun sonucu davalıdan kendi desteklerinin sorumluluğu bulunduğu kaza nedeni ile talepte bulunamayacağı kabul edilmelidir.
Yansıma yoluyla zarar görmüş olan destek tazminatı isteyenlerin, kendisine destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olmaları mümkün değildir. Nitekim BK’nun 44/I. Maddesi ( TBK m. 55 sorumluluk hukuku), hiç kimse kendi kusurundan yararlanamaz ilkesine dayanmaktadır. Zararın artmasına veya doğmasına sebep olan kişi sonuçlarına da kendisi katlanmalıdır. Diğer bir deyişle, nasıl ki desteğin ölümü sebebiyle meydana gelen zararın yansıma yoluyla destek görenleri etkilediği kabul ediliyorsa, desteğin kusurlu davranışlarının da aynı şekilde destek görenlere yansıyacağının kabul edilmesi gerekir. Yine ha keza desteğin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu durumda da yansıma söz konusudur. Zira zarara uğramamak için gerekli özeni göstermeyen veya hatta zararın meydana gelmesini isteyen kimse, bu hareket tarzının sonuçlarına katlanmalı ve bu davranışının zararın meydana gelmesinde oynadığı role, etkisine ve derecesine göre zararı kısmen veya tamamen üzerine almalıdır. Çünkü kendi kusuruyla sebebiyet verdiği ya da artmasına neden olduğu ve ya kusursuz sorumlu olduğu zararın ödettirilmesini istemek Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen doğruluk ve dürüstlük kurallarına aykırı olacaktır.
O halde somut olayda objektif iyi niyet kurallarına (TMK m.2) göre; davacıların murisinin %100 tam kusurlu sayıldığı, kazaya ve zarara kendi kusuruyla sebebiyet verdiği zararın oluşumuna neden olduğu ve ölenin kendi sorumlu olduğu zararının ödettirilmesi meydana gelen kaza sonucu ölümü nedeni ile davacıların talep ettiği destekten yoksunluk tazminatından davalı kazaya karışan araç sigortalısı işletenin destek sürücünün tam kusurunun bulunması karşısında sorumlu olmadığı buna bağlı olarak da davalı sigorta şirketlerinin sorumluluğunun bulunmadığı kabul edilmelidir. Tazminata hükmolunması için aranan yasal şartlar oluşmamıştır. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; davanın reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davacıların davasının reddine,
2-6100 S HMK ve Harçlar Kanunu uyarınca davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre karar ve ilam harcı olan 35,90 TL ‘nin davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 321,06 TL harçtan mahsubu ile Hazine’ ye gelir kaydına, bakiye 285,16 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacılara iadesine,
3- İşbu dava nedeni ile davacılar tarafından yapılan yargılama giderinin uhdelerinde bırakılmasına,
4-İşbu dava nedeni ile davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5- Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve 6100 S HMK gereğince red edilen maddi tazminat yönünden belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile kendini vekil ile temsil ettiren davalılara verilmesine,
6-a-Davacı … açısından; red edilen manevi tazminat yönünden davalı…’a karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve 6100 S HMK gereğince belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacı…’den tahsili ile davalı…’a verilmesine,
b-Davacı … açısından; red edilen manevi tazminat yönünden davalı…’a karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve 6100 S HMK gereğince belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den tahsili ile davalı…’a verilmesine,
7- 6100 S HMK m. 333 uyarınca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacılar vekilinin, davalı… vekilinin, davalı… vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda mahkememize yazılı / sözlü başvuru ile zabıt katibince tutanağa geçirilmek suretiyle kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul BAM’a gönderilmek üzere istinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan tahkikat sonucunda karar verildi. Karar usulen açıklandı, okundu.
Katip
Hakim
¸e-imzalıdır