Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1031 E. 2018/404 K. 17.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/1031 Esas
KARAR NO : 2018/404
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 17/09/2014
KARAR TARİHİ : 17/04/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili tarafından verilen 10/03/2011 havale tarihli dava dilekçesi ile; davacı firma yetkilisi … ile irtibata geçilerek kendisini … olarak tanıtan ve …Şti ünvanlı firması bulunduğunu belirten şahıs pamuk ipliği almak istediğini, başlangıçta 9.000.00 TL tutarında çek karşılığında iplik verildiği, çek gününde bankadan tahsil edildiği, verilen çekin gününde tahs,il ve bazı gayrimenkullerin de tapuda devrini müteakip, … ile kendisini … olarak olarak tanıtan kişi, Kahramanmaraş’a giderek davacıyla tanışmıştır. …, davacıdan çalışanı olduğunu söylediğini, …, … ve… adlı şahıslara, …Noterliği’nin 28/03/2008 gün, … yevmiye vekaletiyle, … adına taşıt alım ve trafik işlemlerini takip için yetki verildiği, …,…’in isteğiyle, … ve…’e de…Noterlğinin 12/05/2008 gün ve … yevmiye vekaletiyle adına motorlo-motorsuz araç alım/tescil işlemlerini takibe yetki verildiği, … ve … Şti. Adına, …Bankası, … Bankası, …bank, …bank ve … Bankası, … şubelerinde hesap açıldığı, davaya konu çeklerin yasal süresinde muhattap bankaya ibrazında karşılığının bulunmaması üzerine keşideci şahsa icra takibinin başlatıldığı, …’nın mernis kayıtlı yerleşim yeri olan …’daki adresine tebligat yapıldığı, tebligatı alan gerçek Hasan Kaya, kaybettiği nüfus cüzdanına kendi resminin yapıştırılarak bu şekilde bankalarda hesap açıldığını fark ettiği, … adlı kişi, dava dışı, …’nın kimlik bilgilerini kullanarak piyasadan haksız kazanç elde edildiği, gerçekte … adına düzenlenen nüfus cüzdanını hernasılsa elde eden kişi, …’in ismini nüfus cüzdanından çıkartarak kendini resmini yapıştırdığı, banka ve diğer resmi kurumlara verilen seri numarası aynı olmasına rağmen kayıt numarası ve yetki memurunun adı değişik olan 19/10/2007’de verildiği yazılı üç ayrı nüfus cüzdanı bulunduğu, …’daki merkezi, …’ya nakledildiği, değişikliği dair, 04/12/2007 tarih ve 6 sayılı OKK, …Noterliği’nin 04/12/2007 gün ve … yevmiye ile onaylanıp Ticaret Sicili Gazetesinin 11/12/2007 gün, 6955 sayılı nüshasının 470. Sayfasınd yayımlandığı, …’in vergi levhasında, …’da 2005 yılından beri faaliytette olduğunu gösterir şekilde sahte kayıt olduğu, banka müşterinin müraacatıyla piyasa araştırmasında şirketin Merkezi Bankasına bildirilmiş ve çeklerinin ve çek keşide yasağının bulunmadığı, karşılıksız çek keşide etmek temayülünün bulunmadığı, müşterinin işyeri ziyaretinin olumlu, piyasa istihbaratının olumlu olduğunu, cari hesap çalışması yapıldığı, referanslı geldiği ve şubeye verimli olma olasılığının yüksek olduğundan çek karnesinin verilmesinin uygunluğunu rapor ettiğini, …’ın nüfus cüzdanında 3. bir şahsın resmi yapıştırılarak : …Bankaası … şubesinde … nolu hesap açılmış ve çek karnesi alındığı, …’ın adı kullanarak çek karnesi alan şahsın gerçek kimliği de bilinmediği, alınan çeklerden 7 adedi, … ve …cirosuyla davacıya teslim edildiği, …isimli şahıs, …ünvanıyla, …, … adresinde, 15/04/2008 günü,…Dairesi şubesinde… nolu hesabından çek karnesi aldığı, bu şahsa ait çeklerden 22 tanesi … ve … Tekstil’in cirosuyla davacıya intikal ettiği, … adlı şahıs, …adresinde, … Vergi Dairesi …sicilde kayıtlı olarak 01/03/2007 günü faaliyete başlayan, … ünvanlı işyeri sahibi gözüktüğü, …… Bankası …Şubesinde,… nolu çek hesabı bulunmakta olduğu, bu şahısa ait 2 adet çek … ve …’in cirosuya davacıya geçtiği, … şahsı ve şirketi adına davalı bankadan aldığı çeklerle piyasadan mal satın altığı, çeklerin bankaya ibrazında karşılıksız çıkmasıyla, davalı bankanın basiretli tacir gibi hareket ederek, kendisine çek karnesi verilmesi bankacılık açısından mümkün olmayacak kişi ve firmalara çek teslim etmesi nedeniyle ağır kusuru bulunduğu, fazlaya ilişkin haklarımızın talep ve dava hakkı kalmak kaydıyla davalı bankanın, basiretli bir tacir gibi hareket etmeyip ve gerekli araştırma yapılmadan vermiş olduğu çekler nedeni ile, davacının oluşan zararının şimdilik 10.000.00 TL çekin ibraz günü olan 28/10/2008 tarihinden itibaren ticari faiz, yargılama gideri ve vekalet ücretini ödemesi yönünden karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı … Bankası vekili tarafından verilen 23/05/2011 havale tarihli cevap dilekçesi ile; Davacı… Şti. Davalı banka yasal takip borçlularından olduğu, yasal takip dosyası …AŞ’ye devrolduğu, … AŞ ile davalı banka arasında akdolunan temlik sözleşmesi uyarınca iş bu alacaklı ilgili her türlü dava ve takibin muhatabı … AŞ olacağı, bu itibar ile iş bu davada davalı bankaya husumet yönetilemeyeceği, davacı yanca davalı banka hakkında ileri sürülen iddia ve taleplerin çek karnesinin tevdii aşamasında basiret özen ve yükümlülüğünün yerine getirilmemesi, bir başka deyişle haksız fiil olgusuna dayandırılmış olduğu anlaşıldığı, tazminat konularda davalarda dava tarihi itibari ile zararın varlığı dava şartı olduğundan, mevcut bir zararın bulunmaması halinde tazminat talepli dava ikamesi mümkün olmadığından şartı nedeni ile usulden reddi gerektiği, davacının tüm iddia ve taleplerş haksız ve mesnetsiz olup, beyana dayalı soyut iddialar ile davalı banka sorumluluğuna gidilmeyeceği, açıklanan tüm neden ve sunulacak deliller ile de sabit olacak haklı itirazlarının kabulü ile, davacının haksız ve dayanaksız davasının ve tüm tazminat taleplerinin reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı (Temlik Alan) vekili tarafından verilen 28/03/2011 havale tarihli cevap dilekçesi ile; Davalı …Bankası,…Tekstil borçlu grubu alacaklarının… Şirketi’ne temlikname ile temlik ettiği, bankla ile … şirketi arasında yapılan temlik sözleşmesi gereği, alacak temlik alındığı için alacakla ilgili her türlü dava ve takipte … Varlık’ın muhattap olduğu, bu sebep ile dosyaya ve duruşmalara temlik alan sıfatı ile kabülleri ile, yapılacak her türlü tebligatın temlik alan vekili olarak tebligat yapılmasını, davacının bankaya yönelttiği dava mesnetsiz olup, davacı şirketin zararında bankanın bir kusuru bulunmamakla birlikte, kusuru isnad edilebilecek bir iliyet bağı da bulunmadığı, bankaya isnad edilen kusuru ve tazminat talebini kabul etmediklerini, bu nedenle davanın reddi, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacıya tahmili, ilk itirazların davanın esasına girilmeden değerlendirilmesi, alacağın temlik edilmesi sebebi ile temlik alan sıfatı ile varlık yönetim şirketi olarak davaya ve duruşmalara kabulüne karar verilmesini talep etmişlerdir.
D E L İ L L E R /
Davalının Gider Tablosu Örneği, Faaliyet Belgesi,Vergi Beyannamesi örneği,Ruhsat Örnekleri, Sermaye Arttırım Örneği, Vergi Levhası Örneği, … ve …e ait Nüfus Cüzdanı Örneği , …’a ait imza beyannamesi örneği, …’ye ait ikamet Senedi örneği getirtilerek dosya içine alınmıştır.
G E R E K Ç E /
Dava: sahte isimler kullanan kişiler tarafından keşide edilen çekler nedeniyle uğranılan zararını giderilmesi için çek hesabı açan banka hakkında maddi tazminatın ödetilmesi istemine ilişkindir.
Mahkememizde açılan işbu dava, davalı bankanın … Şubesinde, …Şti, …, …, …, …, …, … adına alınmış bulunan sahte kimlik ve belgeler ile şirket kurmak ve şirket ve şahıslar adına açılan çek hesaplarından alınan sahte çeklerin bulunduğu çek karnelerinin tanzim edildiği, bu çeklerin çeşitli ticari alım satımlar ile davacı şirkete ciro yolu ile intikal ettiği, davacı yana verilen çeklerin sahte kimlikle açılan hesaplardan keşide edilemesi sebebi ile, tahsilatları yapılamadığını, davalı bankanın çek hesabı açılırken yapması gereken usulüne uygun olarak araştırmaları yapmadığı, bu sebep ile, yaklaşık 100-103 adet çekin karşılıksız çıkması sebebi ile, davacı şirketin zarara uğradığını belirterek oluşan zararın tespit ve davalı bankadan tazmini için, usulüne uygun olarak çek hesabı açılması için gerekli inceleme ve araştırma sonucu çek hesabı açma koşulları oluşmadığı iddiası ile açılan tazminat davasıdır.
“Davalı bankanın zaman aşımı itirazının incelenmesinden ,dava konusu çeklerle ilgili, çeklerin tahsilinin tamamen imkansız hale geldiğini,subute ermesinden sonra, dava konusu çek hesabının usulsüz açıldığı iddiası ile yerleşik yargıtay içtihatlarına göre banka aleyhine dava açılabileceği ,henüz çeklerin asıl sorumluları hakkında yapılmış ve semeresiz kalmış bir takip bulunduğu iddia ve ispat edilmediği gibi dava konusu çeklerin sahteliği iddia edildiğinden, davalı banka yönünden zamanaşımı süresinin zararın doğmasından itibaren başlayacağı göz önünde bulundurularak davalı yanın zamanaşımı itirazının REDDİNE,
Davalı bankanın ünvanındaki maddi hatanın davacı tarafından düzeltilmesi mümkün olduğundan, davalı ünvanındaki eksikliğin husumet itirazı olarak ileri sürmesinin hakkın kötüye kullanmak olduğu anlaşıldığından davalı yanın husumet itirazının REDDİNE” ilişkin gerekçeleri ile reddedilmiştir.
Mahkememizde açılmış bulunan işbu davada, taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu çek hesaplarının bankacılık mevzuatı gereğince, davalı bankaca yasal araştırmalar yapılıp yapılmadığı ve usulüne uygun olarak gerekli belgelerin dosyaya sunulup sunulmadığı, bankanın çek hesaplarını usulüne uygun olarak açıp açmadığı noktalarında toplanmıştır.
Mahkemece tarafların gösterdiği deliller toplanmış, davalı yanın zamanaşımı ve husumet itirazları red edilmiş, ceza dosyası örneği incelenmiş ve yapılan yargılama sonucunda; davacının dava konusu çeklerle ilgili olarak yasal müracaat haklarını kullanıp sonuçsuz kaldığını kanıtlayamadığı, banka aleyhine dava açılabilmesi için öncelikle gerçek çek hesabı açtıran kişilerin ve imzaları olanların tespiti sonrasında davacının bu kişilere karşı dava, icra takibi hakkını kullanarak sonuçsuz kalması gerektiğinden somut olayda bu koşulların oluşmadığı belirtilerek zamansız açılan davanın usul yönünden reddine karar verilmiştir.
Mahkememizle birleşen İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinin 19/11/2012 tarih ve … esas … karar sayılı kararı temyiz edilmiş, Yargıtay …Hukuk Dairesinin 23/12/2013 tarih … esas … karar sayılı ilamıyla bozulmuştur.
Yargıtay bozma ilamında; “Dava, sahte isimler kullanan kişiler tarafından keşide edilen çekler nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi için çek hesabı açan banka hakkında tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkili ile iş ilişkisi içinde olan dava dışı … Şti. ve ortakları tarafından düzenlenen çeklerin ciro yoluyla müvekkiline devredildiğini, çek hesaplarının sahte kişiler adına açılması nedeniyle müvekkili tarafından bedellerinin tahsil edilmesinin mümkün olmadığının anlaşıldığını, davalı bankanın eylemi nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını, bankanın kusurlu olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmış, mahkemece yapılan yargılama sonunda, yukarıda değinilen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak davacı vekili, gerek dava dilekçesinde, gerekse duruşmadaki beyanlarında, sahte isimlerle çek hesapları açıldığını, keşideci ve lehdar isimlerinin sahte olduğunu iddia ettiğini ve dosya içindeki çek örnekleri içeriğinden, davacı tarafça kullanılacak yasal müracaat imkanının bulunmamasına göre, işin esasına girilerek, davalı bankanın sahte isimler kullanan kişiler adına çek hesabı açmasında kusurunun bulunup bulunmadığının, davacının müterafik kusuru da araştırılmak suretiyle tespiti gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA,”denilmektedir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun olan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı kapsamı ve tarafların dosyaya sunduğu belge ve bilgiler incelenmek üzere dava konusu çek hesabının açılmasında davalı bankanın kusurunun bulunup bulunmadığı, varsa sebepleri ve kusur oranının tespiti ile bu kusur oranına göre; davacının delilleri de değerlendirilerek oluşan zararın belirlenmesi ve hesaplanması yönünden bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir.
Bu doğrultuda düzenlenen 24/04/2018 tarihli Bilirkişi Kurulu Raporunda; sahte çek hesabı açılması ve çek düzenlenmesinden dolayı davacının uğradığı maddi zararları davalı bankanın tazmin borcu altında olduğu, davacının zarara uğradığı, sabit ise de; talep ettiği tazminat miktarını kanıtlayan dellilerin dosyaya sunulmadığı, davalı bankanın sahte çek hesabı açılması ve çek düzenlenmesinden dolayı %60 oranında kusurlu olduğu, BK 43/1 maddesi gereğince bu oranda tazminattan indirim yapılabileceği belirtilmiştir.
Davalı vekilinin itirazları konusunda düzenlenen03/05/2016 Tarihli Bilirkişi Kurulu Raporunda; dava dışı … Şti ile şirket ortağı olan gerçek kişiler tarafından davalı bankaya sunulan bilgi ve temlik belgelerinin sahteliğinin İstanbul … Ağır Ceza Mahkemesinin …Esas sayılı dosyasında açılan ceza davasında kanıtlandığı, davalı bankanın, dava dışı çek keşidecilerinin hesap açarak çek karnesi vermeden önce bu kişileri mali ve moralite yönünden tanımak için belli bir süre bankacılık hizmet ve işlemleri konusunda çalışmalar yapması kesin kanıya vardıktan sonra hesap açarak çek karnesi vermesi gerekirken bu konunun yeterince araştırılmadan çek karnesi verilmesinden dolayı kusurlu bulunduğu, kusur oranının %50 oranında olduğunu, davacı şirketin ciro yoluyla aldığı çekleri ciro eden dava dışı … Şti ile ortakları hakkında ve iktisap edilen çeklerin karşılığının bulunup bulunmadığının araştırma ve tespit yükümlülüğünü yerine getirmediği, bu nedenle davacı şirketinde %50 oranında müterafik kusurunun olduğu belirtilmiştir.
20/014/2017 tarihli ek raporda; daha önceki raporlarda belirtilen görüşler tekrarlanmış, tarafların %50 oranında müterafik kusurlarının bulunduğu belirtilmiştir.
Davacı vekili Yargıtay bozma ilamı sonrasında verdiği 25/01/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile; dava konusu çekler hakkında açıklama yapmış ve kusur oranını da dikkate alarak dava değerini ıslah yoluyla artırarak toplam 781.087,00 TL’nin, çeklerin karşılıksız kaldığı tarihten itibaren yürütülecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun … Esas, …Karar sayılı 06/05/2016 tarihli kararı ile “Bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına ilişkin 04/02/1948 tarihli 1944/10-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında değişiklik yapılmasına gerek bulunmadığı ve bozma kararı sonrasında ıslah yapılamayacağı” yönünde karar alınmıştır. Bu durumda; anılan karar ile, Yargıtayca hükmün bozulmasından sonra ıslahın mümkün olamayacağı hüküm altına alındığından ve İçtihadı Birleştirme Kararları ilke kararları niteliğinde olup, uyulması zorunlu olduğundan davacı vekilinin ıslahla değerin artırılmasına ilişkin istemi yerinde görülmemiştir.
Başlangıçta dava 10.000,00 TL tutarlı çek için açıldığından bu değer dikkate alınarak yargılama sonuçlandırılmıştır.
Getirtilerek incelenen İstanbul … Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyasında; davacı şirketin de mağdurlar arasında bulunduğu, yapılan yargılama sonucunda davacı şirkette ilgili olarak sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından yargılanan … hakkındaki davanın tefrik edildiği, … hakkında beraat hükmü kurulduğu belirlenmiştir. Ceza mahkemesince verilen karar henüz kesinleşmemekle birlikte davacı şirket ile ilgili çeklerin, hakkındaki dava tefrik edilen Volkan Varlıoğlu ile ilişkilendirildiği anlaşılmaktadır. Çek keşidecileri sahte kimlikler ve buna göre düzenlenmiş imza sirküleri ile … Şti’nin vergi levhasını kullanarak davalı bankadan çek hesabı açtırarak aldıkları çek karnelerini kullanmışlar, çekleri … Otomotiv adına yaptıkları ticari faaliyetlerinde piyasaya sürerek dolandırıcılık suçunu işlemişlerdir. Sahtecilik iddiaları ceza mahkemesince belirlenmiş olup, davalı banka kullanılarak suçun işlendiği, anlaşılmaktadır.
Alınan bilirkişi raporlarında da belirtildiği gibi; bankalar güven kuruluşları olup hafif kusurlarından bile sorumludur. Davalı bankanın çek hesabı açarken ve çek karnesi verirken talepte bulunan kişilerle ilgili araştırma yapması, yeterli kesin kanıya vardıktan sonra hesap açarak çek karnesi vermesi gerekmektedir. Somut olayda bankanın keşidecileri yeterince tanımadan hesap açarak çek karnesi vermesinden dolayı kusurlu bulunduğu kabul edilmiştir. Davacının da ciro yoluyla devraldığı çekleri ciro eden dava dışı … Şti ve ortakları hakkında gerekli araştırmaları yapması, ihtisap edilen çekleri karşılığının bulunup bulunmadığını araştırması ve tespit etmesi gerekirken bu konuda gerekli özen ve dikkati göstermediğinden dolayı kusurlu bulunduğu kabul edilmiştir. Tarafların somut olayın özelliğine göre; %50 şer oranında kusurlu oldukları kabul edilmiştir. Sahtecilik eylemi sonucunda davacı şirketin ciro yoluyla devraldığı çeklerin karşılıksız çıkması nedeniyle çek bedellerinin tahsil edilemediği, sahte isimler kullanan kişiler tarafından çek düzenlenmesi nedeniyle davacının zarara uğradığı, çek bedellerinin tahsil edemediği ve ceza dosyası içeriğine göre tahsilinin de mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.
Davacı tarafından verilen ıslah dilekçesinde ciro yoluyla kendilerine intikal eden çek listesi verilmiş, davalı banka aracılığıyla açılan hesaptan keşide edilen ve tahsil edilemeyen çeklerin toplam tutarı 1.346.674,00 TL ve 50.000,00 USD olarak belirtilmiştir. Yargıtay bozma ilamı sonrasında ıslah yapılamayacağı kabul edildiğinden artırılan dava değeri dikkate alınmaksızın davacının 10.000,00 TL lik zararına ilişkin olarak dava sonuçlandırılmıştır. Ceza dosyası içeriği ve mahkememiz dosya kapsamına göre; davacının tahsil edilemeyen sahte çeklerden dolayı oluşan maddi zararının tam olarak tespiti yapılamamış ise de; 10.000,00 TL lik talebin çok üzerinde olduğu kesindir, ve davanın daha fazla sürüncemede kalmaması için davacının ve davalının olayda %50 şer oranda mütereffiken kusurlu oldukları, davacının zararının (fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak) dava konusu olan 10.000,00 TL’lik karşılıksız çeke ilişkin olarak davalı banka tarafından tazmini gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki biçimde hüküm kurulmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Yargıtay bozma ilamı sonrasında ıslah yapılamayacağından ıslahla arttırılan istem yönünden davanın bu nedenle USULDEN REDDİNE,
2-Davanın KABULÜNE,
10.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte davacı yararına davalıdan tahsiline,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 683,10TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline,, peşin alınan harçtan mahsubu ile hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde artan harcın davacıya iadesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 2.180,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen toplam 4.275,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan 4.110,00 TL gider avansından geriye kalan 4,00 TL’nin hüküm kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davalı TEB tarafından yatırılan 250,00 TL gider avansından geriye kalan 130,00 TL’nin hüküm kesinleştiğinde adı geçen davalıya iadesine,
Diğer davalı tarafından yatırılan gider avansı olmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Taraf vekillerinin huzurunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde mahkememize verilecek dilekçe ile Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıklandı.
Başkan
Üye
Üye
Katip

HARÇ BEYANI /
13.318,50 TL PEŞİN HARÇ
683,10 TL. KARAR HARCI
12.635,40 TL. TALEP HALİNDE İADE HARÇ

DAVACI GİDERİ /
169,80 TL İLK GİDER
3.750,00 TL BİLİRKİŞİ ÜCRETİ
356,00 TL POSTA MAS.
4.275,80 TL TOPLAM