Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/97 E. 2023/908 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/97 Esas
KARAR NO : 2023/908

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 08/02/2023
KARAR TARİHİ : 30/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından ibraz edilen 08/02/2023 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin 10/11/2015 tarihli pay devir sözleşmesi ve 11/11/2015 tarihli Genel Kurul toplantısında gerçekleşen devir sonucu davalı şirkete ortak olduğunu, şirket ortaklığının yapısının 2.000-TL …, 6.000-TL …, 2.000-TL …’den oluştuğunu, daha sonra 03/02/2016 ve 03/05/2016 tarihli Genel Kurul toplantılarında yapılan pay devirleri ile ortaklık yapısının 8.000-TL, …, 2000 TL- … olduğunu, 14/09/2017 tarihli … deki sermaye arttırım ilanına göre de ortaklık yapısının %99,26 268.000-TL …, 2.000-TL …’dan oluştuğunu, davalı şirkette 10/11/2015 tarihinden sonra 2016-2017 ve 2019 yıllarında Genel Kurul Çağrı usulüne uyulmadığını, 01/06/2017 tarihinde gerçekleştirilen toplantıda sermaye artırımına gidildiğini, en son 03/05/2016 tarihinde müvekkiline çağrı yapılmaksızın sermaye artırımına gidildiğini, yapılan Genel Kurul Toplantılarının çağrı usulü, toplantıda alınan kararlar ve sermaye artırımına ilişkin kararların usule uygun yapılmadığı için yok hükmünde olduğunu, Genel Kurul Toplantısı ve alınan tüm kararların yokluğuna karar verilmesini ve genel kurul kararlarının iptaline, bunun mümkün olmaması halinde pay sahibi olan müvekkilinin davet edilmediği Genel Kurula katılma, asgari oy gibi vazgeçilmez haklarını sınırlandırılan veya ortadan kaldırılan Genel Kurul kararlarının batıl olduğunu, müvekkilinin Genel Kurul’a ait bilgi ve belgelere erişim sağlamadığını ve toplantıda alınan kararlara karşı kararını bildiremediği ve itiraz edemediğini, davanın 3 aylık hak düşürücü süreye tabi olmadığını, pay sahibi olan müvekkilinin iştirak etmediği 22/04/2019 tarihli Genel Kurulda yapılan ibranın da hukuken kabul edilebilir olmadığını, şirket yönetiminde olanların, müdürlerin ibrasına ilişkin alınacak kararlarda oy kullanamayacağını, 01/062017 sermaye artırımına ilişkin Genel Kurul toplantısında alınan kararların dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini, müvekkilinin yokluğunda alınan kararlarının yoklukla, mümkün olmaması halinde butlanına karar verilmesi ve yönetimin ciddi bir zararın doğmasına sebep olabilecek herhangi bir faaliyette bulunmaması adına ihtiyati tedbir talebinde bulunarak, davanın kabulüne, genel kurul toplantısı ve kararlarının yokluğunun tespiti, haksız ve mesnetsiz yapılan sermaye artırımının geriye etkili şekilde yokluğunun tespitine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi, tensip zaptı tebliğ edilmiş olup, davalı vekili tarafından ibraz edilen 02/03/2023 tarihli cevap dilekçesinde; Genel kurul toplantılarına çağrılarının tamamen usulüne uygun yapıldığını, … ve davacıya PTT gönderileri ile usulüne uygun çağrıda bulunduklarını, bu kapsamda 01/06/2017 tarihinde yapılan Genel Kurul toplantısına ait çağrı ilanının da 17/04/2017 tarihinde … de yayınlandığını, davacıya 19/04/2017 tarihinde yapılan gönderi ile … daki adresine bildirimde bulunduklarını, 25/08/2017 tarihinde yapılan Genel Kurul toplantısının da 26/07/2017 tarihli … de yayınlandığını, davacıya toplantı çağrısının 27/07/2017 tarihli barkod no. Su ile yapıldığını ve davacının … adresine teslim edildiğini, 22/04/2019 tarihinde yapılan Genel Kurul toplantısının da 26/07/2017 tarihli … de yayınlandığını, davacıya toplantı çağrısının 27/07/2017 tarihli yapıldığını ve davacının … adresine teslim edildiğini, 22/04/2019 tarihinde yapılan genel kurul toplantısına ait çağrının da 27/03/2019 tarihli … de yayınlandığını ve davacının … adresine 01/04/2019 tarihli gönderi ile bildirildiğini, TTK ve yerleşik Yargıtay içtihatları gereği, GK kararlarının iptali için geçerli üç aylık hak düşürücü sürede davacının bu hakkını kullanmadığını, diğer şirket ortağının sermaye arttırılması gereğini 21/02/2017, 23/02/2017 ve 02/03/2017 tarihlerinde elektronik posta yoluyla davacıya bildirildiğini, davacının hak düşürücü süre geçtikten sonra kötü niyetli olarak dava açtığını kötü niyetli davanın usulden reddi gerektiğini, davacının … 6. Noterliğinden … tarihli ihtarname ile sermaye artırımına ilişkin Genel Kurul Kararının kaldırılmasını talep ettiğini, davacının bu tarih itibariyle öğrenmiş olduğu kabul edilse dahi huzurdaki davayı 3 aylık hak düşürücü süreden sonra 08/02/2023 açtığından davanın reddinin gerektiğini, davacının çağrı prosedürüne aykırılığın ana sözleşme ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu ayrıca ispat etmesi gerektiğini, çağrı usulüne uyulmamış olmasının Genel Kurul iptali dışında yokluk sebebi olmadığını, sermaye artırımına ilişkin alınacak kararlarda oybirliği gerektiğine dair ana sözleşmede hüküm bulunmadığını, alınan kararın toplantı karar nisabına uygun alındığını, artırım öncesi ortaklık yapısının 8.000-TL …, 2.000-TL … şekilinde olduğunu sermaye oranı dikkate alındığında yasada aranan toplantı ve karar nisabına uyulduğunu, davacının sermaye artırımının sebebe dayanmadığını ve iyi niyet kurallarına göre yapılmadığı yönündeki iddialarının gerçek dışı olduğunu, davacıya gönderilen elektronik postalar ile vergi ve piyasaya olan borç dökümlerinin gönderildiğini, bankalara yapılan kredi başvurularından da sonuç alınamadığından sermaye artırımına gereksinim duyulduğundan davanın ve ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 24/08/2023 tarihli bilirkişi raporunda; davalı şirkete ait sermaye artış kararının alındığını, 01/06/2017 tarihli genel kurul öncesi davalı şirketin 31/122016 ve 31/05/2017 tarihli bilançolarının incelenmesi sonucu davalının 260.000-TL lik sermaye artışının gerekçesi olarak davalı tarafından ileri sürülen vergi ve piyasa borçlarına ilişkin olarak davalının sermaye artırım öncesi mali verilerinin incelenmesi soncu davalı şirketin borçlarını ödeyebilecek tutarda dönen varlıklar varlığı bulunduğundan belirtilen genel kurul tarihi itibariyle sermaye artış ihtiyacı bulunmadığı kanaatinde olduklarını, 01/06/2017 de alınan genel kurul kararı ile yapılan sermaye artırımı neticesi, sermaye artırım öncesi 31/05/2017 tarihi itibariyle pay sahiplerinden … ün %80 hisse, 8.000-TL olan sermaye payının, 01/06/2017 tarihli genel kurulda alınan sermaye arttırımı kararı ile 268.000-TL ye çıkarılması ile toplam hissenin %99,25 ine yükseldiği, …’ın arttırım öncesi 2.000-TL olan %20 hisse pay tutarının sermaye arttırımına katılmaması sebebi ile aynı pay tutarında kalması ile %0,75 ‘e gerilediğini, davanın konusunu sadece 01/06/2017 ve 25/08/2017 tarihli genel kurulda alınan kararların oluşturduğu, davacı vekilinin “…. 01/06/2017 sermaye artırımına ilişkin genel kurul toplantısında alınan kararların dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği, zira müvekkilinin ortaklık payının azaldığı …”yönündeki iddiasının değerlendirmeye alınmadığı, zira genel kurul kararlarının dürüstlük kurallına aykırılığının genel kurul kararlarının iptal sebeplerinden birisi olduğu , oysa huzurdaki davanın 08/02/2023 tarihinde ikame edilmiş olduğu göz önüne alındığında dava konusu kararların iptal edilebilirliğinin TTK m. 445. Hükmündeki 3 aylık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğundan hareketle mümkün olmadığını kaldı ki dava dilekçesinin sonuç bölümünde dava konusu kararların iptal edilebilirliğinin değil yoklukla malul olduğunun tespitinin talep edildiğini, somut uyuşmazlıkta çağrının usulsüz yapıldığına dair bir bulguya rastlanılmadığını, ibra kararının 25/08/2017 tarihli genel kurulda değil, 01/06/2017 tarihli genel kurulda alındığını 01/06/2017 tarihli genel kurulda alınan ibra kararı bakımından herhangi bir yokluk veya butlan sebebine rastlanılmadığını, 01/06/2017 tarihli genel kurul toplantısında alınan artırım kararının yokluğuna veya butlanına yol açacak herhangi bir sebebe rastlanılmadığını,25/08/2017 tarihli genel kurul toplantısında alınan artırım kararının yokluğuna veya butlanına yol açacak herhangi bir sebebe rastlanılmadığını, her ne kadar heyette yer alan mali bilirkişi tarafından davalı şirketin olağan genel kurul tarihi olan 01/06/2017 itibariyle sermaye artırım ihtiyacı bulunmadığı kanaatine varılmış ise de bu olgunun artırım kararının yokluğuna veya butlanına değil iptal edilebilirliğine yol açacak bir olgu olduğunu, ancak somut uyuşmazlıkta iptal davasının tabi olduğu 3 aylık hak düşürücü sürenin geçmiş bulunduğunu, davacının dava dilekçesinin sonuç bölümünde dava konusu kararların iptal edilebilirliğinin değil yoklukla (bu mümkün olmazsa butlanla) malul olduğunun tespitinin talep edildiğini, görüş ve kanaatlerini bildirir raporlarını ibraz etmişlerdir.
Davacı, 01/06/2017 tarihli ve 25/08/2017 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların, çağrının usulüne uygun yapılmaması nedeniyle yok hükmünde olduklarını, Mahkemenin aksi kanaatte olması durumunda alınan kararların dürüstlük kuralına aykırı olması sebebi ile butlanına karar verilmesini talep etmiştir.
6102 sayılı TTK’nun 622. Maddesinin yollaması ile Anonim şirketlerde Genel Kurul Kararının butlanına ilişkin kararların Limited şirketlerde de kıyasen uygulanacağı konusu düzenleme konusu yapılmıştır.
TTK’nun; genel kurul toplantılarına çağrının şekline ilişkin 414 maddesi uyarınca; genel kurul toplantıya esas sözleşmede gösterilen şekilde şirketin internet sitesinde ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlanan ilanla çağrılır. Pay defterinde yazılı pay sahiplerine toplantı günü ve gündem ile ilanın çıktığı yahut çıkacağı gazeteler iadeli taahhütlü mektupla bildirilir.
TTK’nun 446/1-b bendi uyarınca; toplantıya katılsın yahut katılmasın, olumsuz oy kullanmış olsun yahut olmasın, çağrının usulüne uygun yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini ileri süren her pay sahibi genel kurul kararının iptalini dava edebilir. Çağrının usulsüzlüğü tek başına iptal sebebi değilse de; dava hakkının kazanılması için yeterlidir.
TTK.’nun 446. maddede belirtilen kişilerin kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olarak genel kurul kararları aleyhine iptal davası açabilecekleri, butlanı düzenleyen 447. maddesinde ise; (1) Genel kurulun, özellikle; a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararların batıl olduğuna yer verilmiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yerleşmiş içtihatlarında belirtildiği üzere TTK’nın 447. maddesindeki butlan şartlarının resen gözetilmesi, butlan halinin bulunmadığı sonucuna varılması halinde de TTK’nın 445. maddesindeki iptal edilebilirlik şartlarının incelenmesi gerektiği, yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatlarında TTK’nın 447. maddesindeki butlan hallerinin dar yorumlanması gerektiği, her kanuna aykırılık halinin butlan yaptırımına tabi olmadığı açıkca belirtilmiştir.
Hükümsüzlük halleri, yokluk ve butlan olarak iki alt kategoride ele alınabilir. Kavram olarak yokluk, bir hukuki işlemin doğabilmesi için öngörülen ve kurucu nitelikte olan emredici hükümlere aykırılık halidir. Bu aykırılık, işlemin unsurlarında eksikliğe yol açar ve işlemi yokluk ile sakat hale getirir. Yok sayılan işlem, şeklen dahi meydana gelmemiştir. Yokluk, bunu ileri sürme konusunda hukuki menfaati bulunan herkes tarafından her zaman ileri sürülebilir ve tespit ettirilebilir. Hâkim tarafından da re’sen dikkate alınır. Mahkemenin vereceği tespit hükmü bu durumu açıklayıcı niteliktedir. Yokluk ve butlan arasında sonuçları değil, sebepleri bakımından farklılık bulunmaktadır (Fatih Bilgili, Ertan Demirkapı, Şirketler Hukuku, 2012, 2.Baskı, Ş.190; YHGK’nun 2013/1048 Esas- 2014/430 Karar sayılı kararı).
Davacı tarafından kendisine çağrı yapılmaksızın gerçekleştirildiği iddia olunun 01/06/2017 tarihli genel kurul toplantısına ilişkin çağrı ilanı 17/04/2017 tarihli ticaret sicil gazetesinde yayınlanmış, davacıya da 19/04/2017 tarihinde yapılan gönderi ile … adresinde 28/04/2017 tarihinde … İsimli kişiye teslim edildiğine ilişkin PTT takip belgesinin dosyaya ibraz edildiği, yine 25/08/2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısının 26/07/2017 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği, davacıya toplantı çağrısının 27/07/2017 tarihli gönderi ile Teşvikiye PTT den yapıldığı, tebligatın davacıya 07/08/2017 tarihinde teslim edildiğine ilişkin PTT takip belgesinin dosyaya ibraz edildiği görüldüğünden TTK’ nun 617/3 yollaması ile TTK’ nun 414/1 maddesindeki koşulların gerçekleşmiş olduğu sonucuna varılmıştır. Çağrının hiç yapılmamış olması pay sahibine alınan genel kurul kararlarının yoklukla malul olduğunun tespitini isteme hakkı verirken çağrının usulüne göre yapılmaması halinin iptal davası açma hakkı verdiği, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da belirtilmiştir.
01/06/2017 tarihli ve 25/08/2017 tarihli genel kurul toplantısına çağrının yapılmadığı veya usulsüz yapıldığı ispat edilmediğinden davacının bu genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğu talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafından 01/06/2017 ve 25/08/2017 tarihli genel kurul toplantısında alınan sermaye arttırımı kararlarının dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil ettiği ve ortaklık payının azaltılmasına yol açtığı yönündeki iddiasının ise genel kurul kararlarının dürüstlük kurallarına aykırılığının iptal davasında ileri sürülebilecek sebeplerden biri olduğu, davalı şirketin genel kurul tarihi itibari ile sermaye arttırım ihtiyacı bulunmasa bile bu durumun kararın yokluğuna veya butlanına değil iptal edilebilirliğine yol açacak bir sebep olduğu, iptal davası açabilmek için TTK nun 445. Maddesinde belirlenen 3 aylık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu, davacının kararların iptalini değil yokluğunun ve butlanının tespitini talep ettiği, butlan ve yokluğa ilişkin ileri sürülen sebeplerin davacı tarafından ispat edilemediği anlaşıldığından açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar yasası uyarınca belirlenen 269,85-TL karar harcından başlangıçta yatırılan 179,90-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 89,95-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince belirlenen 17.900-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayacak olan avansın ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341. Maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 30/11/2023

Başkan …
E-imzalıdır.
Üye …
E-imzalıdır.
Üye …
E-imzalıdır.
Katip …
E-imzalıdır.