Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/647 E. 2023/714 K. 17.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/647 Esas
KARAR NO : 2023/714

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 02/10/2023
KARAR TARİHİ : 17/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkili … Şirketinin … iştirak şirketi olduğunu, Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılarak, müvekkil şirketin pay sahiplerinin, pay oranlarının ve miktarlarının sorulması halinde sermayesinin tamamının …ait olduğu görüleceğini, müvekkili şirket ile davalı şirketler arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi olduğu, müvekkili şirketin davalı şirketlerden ilaçlama hizmetleri kapsamında hizmet aldığını, hizmet çerçevesinde müvekkilinin davalılara ait işçiye emeklilik nedeni ile kıdem tazminatı ödemesini yapmak mecburiyetinde kaldığını, davanın hukuki niteliği itibari ile kendine has özellikleri olan bir sözleşme türü olduğu, ibraz edilen Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere TBK 146. gereğince 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu dava süresi içerisinde açıldığını, müvekkili şirket ile davalılar arasında akdedilen sözleşmelerde müvekkili şirketin kıdem tazminatı ödeme yükümlüsü olmamasına rağmen belirtilen ödemeleri yaptığını, davalıların yüklenici şirket konumunda olduğu, müvekkili şirketin ödediği kıdem tazminatının tamamında sorumlu, zira dava dışı işçilerin çalıştıkları döneme ilişkin “ilaçlama çalışmalarında görevlendirilecek personel temini hizmeti alım işi hizmet alımı sözleşmesinin idari ve teknik şartnamelerinde “yüklenici işçileri ile idarenin doğrudan ilişkisinin bulunmadığı bu nedenle yüklenicinin iş kolu sosyal sigorta mevzuatı, diğer kanun ve yönetmeliklerden doğan yükümlülükleri yerine getirmekle mükellef olduğunun açıkça belirtildiği, SGK, İK, İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı Kanunu, 1593 S. Umumi Hıfzı sıhha Kanunu ve ek tadilleri hükümleri ile bu kanunlarda ileride çıkabilecek mevzuatlar ile yapılacak değişikliklerde işveren sıfatıyla doğabilecek tüm hukuki sorumlulukların yükleniciye ait olduğunun açıkça ve ayrıca düzenlendiğini, düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere davalıların ödenen kıdem tazminatından sorumlu olduğunu, … no ile arabuluculuk başvurusu yapılmışsa da görüşmelerde olumlu bir netice elde edilemediğini, davanın kabulünü, müvekkili şirket tarafından ödenen 71.918,92 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini, yargılama ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/A maddesinin 1. Fıkrasında; ” (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” düzenlemesi yer almaktadır. Anılan maddede 28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle yapılan değişiklikle menfi tespit davalarının da arabuluculuk dava şartına tabi olacağı kararlaştırılmış olup, somut olayda davacının talebinin konusu bir miktar para olan takibe konu çek nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istendiğinden arabuluculuk dava şartının gerçekleşmiş olması gerekmektedir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun 18/A-2 maddesinde ise; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.
” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda; dava, tazminat davası olup, davadan önce arabuluculuğa başvurulduğuna dair bir beyan veya son tutanak örneğinin dava dilekçesi ve ekinde yer almadığı, bunun üzerine 6325 sayılı kanunun 18/A-2 maddesi uyarınca davacı vekiline, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderildiği, davacı vekili tarafından herhangi bir beyanda bulunulmadığı, böylece davadan önce arabulucuya başvurulmadığının anlaşıldığı, 28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanunun 31 maddesi ile değişik TTK’nın 5/A maddesi uyarınca tazminat davaları açısından da zorunlu arabuluculuk durumunun söz konusu olduğu ve davacının arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı anlaşılmakla 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun m.18/A-f.2 hükmü gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Dava şartı yokluğundan davanın usulden REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1228,20-TL harçtan mahsubu ile bakiye 958,35-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; tarafların yokluğunda, tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK. 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi.17/10/2023

Katip
e-imzalı

Hakim
e-imzalı

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”