Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/480 Esas
KARAR NO : 2023/580
DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 17/07/2023
KARAR TARİHİ : 18/07/2023
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından ibraz edilen 17/07/2023 tarihli dava dilekçesinden özetle; Müvekkilinin … ile davalılar …, …, … … Tarih ve … Sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlanan … Limited Şirketi’ni (VKN: …) kurduklarını, müvekkilinin aksi karar alınıncaya kadar şirket müdürü olarak seçildiğini, ancak müvekkilinin gördüğü lüzum üzerine … 4. Noterliği … tarihli, … yevmiye numaralı istifaname ile müdürlük görevinden istifa ettiğini, Şirket kuruluşundan bu yana, şirket genel kurulu ve ilgili organlar üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmemiş ve gerekli prosedürleri sürüncemede bıraktığını, Şirketin kuruluş amacının gerçekleşmeyeceğini düşünmeleri sebebiyle şirketin faaliyetine devam etmesinde fayda görülmediğinden 15/04/2019 tarihli genel kurul kararıyla şirketin tasfiye haline girmesine karar verildiğini, İşbu karar ile “Şirket Müdürü …’ın tasfiyeye girinceye kadar yaptığı işlemlerden dolayı ibra edilmesine” oy birliği ile karar verildiğini, ancak karar tarihinden bu yana tasfiye işlemlerinin tamamlanmasına ilişkin olarak hiçbir yasal adım atılmadığını ve tasfiye sürecini tamamlanmadığını, tasfiye sürecinin tamamlanmaması gerek Müdür gerekse de ortak olması sebebiyle müvekkilimin hayatında hukuki ve ekonomik belirsizlikler yarattığını, ayrıca bu durum sebebiyle müvekkilinin üzerine düşen sorumlulukların, müvekkilinin hayatını çekilemez hale getirdiğini, Türk Ticaret Kanunu’nun 638. Maddesi uyarınca her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabileceğini, yine Türk Ticaret Kanunu’nun 636. Maddesinde haklı sebeplerin varlığı halinde, her ortağın mahkemeden şirketin feshini isteyebileceğini düzenlenmiş olduğunu, gerek kuruluş amacının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması gerekse de şirket genel kurulunun üzerine düşen sorumluluklarını yerine getirmemesi ortaklık ilişkisinin devamını olanaksız kıldığını, tüm bu hususların müvekkili tarafından … 10. Noterliği … tarihli, … yevmiye numaralı ihtarname keşide edilerek bildirildiğini, Limited Şirketler, ortaklar arasındaki güvene dayalı olarak kurulan ticari şirketler olduğunu, Ortaklardan … tarafından haksız ve kötü niyetli olarak müvekkil aleyhine … 9. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibi yapıldığını, Şirkete mal almak için icra takibinin dayanağı olan senedin müvekkili tarafından tanzim edilerek diğer ortak olan …’e teslim edildiğini, ancak senet karşılığı şirkete mal alınmadığını, İcra takibinin dayanağı olan 88.000,00-TL tutarlı 04/06/2018 tanzim tarihli, 30/12/2018 vade tarihli senet üzerinde malen olduğunun yazılı olduğunu, Müvekkilinin, diğer ortak olan …’ten söz konusu senet karşılığı hiçbir mal teslim almadığını, ancak …, müvekkili aleyhine, aslen hak kazanmış olmadığı sözde alacağı için kambiyo senedine dayalı olarak icra takibi başlattığını, söz konusu icra dosyasında müvekkilinin tüm mal varlığına haciz konulduğunu, Müvekkilinin dosya borcunu haciz tehdidi altında mecburen ödemek zorunda kaldığını, …’in davacı müvekkilinden sözde alacağını bu yolla tahsil ettiğini, söz konusu icra takibi için taraflarınca istirdat davası açıldığını ve davanın halen derdest olduğunu, bu icra takibinin sonucu olarak müvekkilinin diğer şirket ortaklarına karşı güveni kalmamış, güvenini yitirdiğini, Ortaklar arası güven ve iş birliğini zedeleyen davranışlar TTK. Madde 549/4 göre haklı nedenlerle limited ortaklığın sona ermesi nedeni ile Şirket ortaklarının birbirlerine karşı güveni kalmadığından ve artık bu şartlar altında şirketin devamı mümkün olmadığından haklı nedenlerden dolayı şirketin feshi için davayı açmak zorunda olduklarını, davanın kabulüne, Şirket ortaklarının birbirlerine karşı güvenleri kalmadığından ve bu şartlar altında şirketin devamı mümkün olmadığından haklı nedenlerin varlığından dolayı Mecidiyeköy Güzellik ve Sağlık Hizmetleri Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin feshine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava limited şirketin haklı nedenle fesihine ilişkin olup , şirkete husumet yöneltilerek açılması yeterli ve gereklidir. Yargıtay HGK’nın 27.11.2013 gün ve 2013/439 Esas ve 2013/1595 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere; Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, bu kişilerden birinin o davada gerçekten davacı veya davalı olmak sıfatı yoksa, dava konusu hakkın esasına ilişkin bir karar verilemez. Dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir.
Bir sübjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu (yani bir davada, davacı ve davalı sıfatının kimlere ait olduğu) tamamen maddî hukuka göre belirlenir. Bu nedenle, bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (sübjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur.
Sıfatın usul hukuku bakımından önemi (usul hukukunu ilgilendiren yönü) şudur: Bir davanın tarafları (veya taraflardan biri) o davada gerçekten (davacı veya davalı olarak) taraf sıfatına sahip değilse, mahkeme, dava konusu hakkın esası (mevcut olup olmadığı) hakkında inceleme yapıp karar veremez. Mahkeme, davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddine karar verir. Bu karar, davanın mesmu olmadığına (dinlenemeyeceğine) ilişkin bir karar olmayıp, gene davanın esasına ilişkin bir karardır (taraf olarak gösterilenlerden birinin taraf sıfatının bulunmadığını tespit eden bir karardır).
Mahkemenin sıfat (husumet) yokluğunu kendiliğinden (re’sen) gözetmesi gerekir. Çünkü, sıfat yokluğu, bir def’i değil, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itirazdır. Hâkim, kendisine sunulan dava malzemesinden (davalı veya davacının bildirdikleri vakıalardan, yani dava dosyasından) bir itiraz sebebinin varlığını (sıfat yokluğunu) öğrenirse, bunu kendiliğinden (re’sen) gözetir.
Taraf sıfatı, usul hukukuna değil, maddî hukuka ilişkin bir sorundur; diğer bütün maddi hukuk sorunlarında olduğu gibi, dava şartı değildir. Taraf sıfatının (davacı bakımından, aktif husumetin; davalı bakımından pasif husumetin) yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için (def’i değil) bir itirazdır. Diğer bütün itiraz hallerinde olduğu gibi, sıfat yokluğu da, ancak dava dosyasından anlaşılabildiği ölçüde hâkim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir (Kuru/Arslan Yılmaz, s. 234- 237). (Emsal Yargıtay 15. H.D. 2016/762 E. 2017/977 K. Sayılı ilamı)
Bir davada taraflardan birinin davacı ya da davalı sıfatının olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerekir. Husumetin ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi, davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir defi de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde resen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur. (Yargıtay 3. HD 03/07/2017 tarih 2016/21937esas,2017/10891 karar sayılı ilamı)
Tüm dosya kapsamının ve delillerin değerlendirilmesi sonucunda; Limited şirketin haklı nedenle feshi istemli davanın şirkete karşı yöneltilmesi germekte olup davalı ortaklara karşı husumet yöneltilemeyeceği, davanın her aşamasında mahkemece re’sen değerlendirilmesi gerektiği anlaşıldığından Davanın pasif husumetten reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın Pasif husumetten reddine,
2- Harç peşin alınmış olduğundan bu konuda yeniden bir karar oluşturulmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kararın tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 18/07/2023
Başkan …
E-imzalıdır.
Üye …
E-imzalıdır.
Üye …
E-imzalıdır.
Katip …
E-imzalıdır.