Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/194 E. 2023/521 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/185 Esas
KARAR NO : 2023/522

DAVA : Alacak (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/06/2021
KARAR TARİHİ : 15/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 10/06/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle : Müvekkili …’in … uyruklu olduğunu, …Tic.ltd Şti.’nin %40 hissedarı olduğunu, müvekkili ile davalı arasında geçen şirket ortaklığının 25 yılın üzerinde olduğunu, müvekkilinin daimi olarak yurt dışında ikamet ekmekle birlikte şirket ile bağlarını fiili olarak koparmadığını, şirkete bil fiil hizmet etmiş ve etmeye devam etmekte olduğunu, davalının, şirket kuruluşundan itibaren şirketi yönetim ve temsile yetkili kişi olarak şirket müdürlüğü yapmış olduğunu, davalının iyi niyetli olmadığını, müvekkilinin şirket hissedarı olması sebebiyle ödemesi gereken kar paylarını ödemediğini, davalının müvekkillinin kar payını kullanarak dava konusu ettikleri taşınmazı satın almış olduğunu, bu taşınmazları yarı nispetindeki hissesinin müvekkiline ait olduğu halde tamamını adına tescil ettirmiş olduğunu, bu gayrimenkulü habersiz bir şekilde 3.650.000 USD’ ye 23.12.2014 tarihinde satmış olduğunu ve müdürlüğünü yaptığı şirketin kayıtlarına işlemiş olduğunu, 1.260.000 USD …’nın … Bankası …. Şubesi … numaralı hesabına gönderilmiş olduğunu, geri kalanıda alıcının kendi hesabından(… Bankası … şubesinden) parayı çekilmiş ve davalıya 2.390.000 USD elden verilmiş olduğunu, bu tutarı …’nın bankada kiraladığı kasaya koymuş olduğunu, müvekkiline 1.825.000 USD verilmesi gerekirken 1.500.000 USD ödeme yapılmış olduğunun … tarafından kayıtlara geçirilmiş olduğunu, davalı tarafından 1.500.000 USD verildiğinin ikrar edildiğini, müvekkili tarafından alınan 1.500.000-USD ödemeye ilişkin herhangi bir belge olmamasına rağmen müvekkilinin iyi neyitli olarak ödemeyi inkar etmemiş olduğunu, borcun muaccel olduğunu ve davalının “Kalan 325.000 USD” yi müvekkiline ödememiş ve borçlunun temerrüdüne düşmüş olduğunu, satışın Amerikan Doları olarak yapılmasının, davalının kendi himayesinde bulunan kayıtlara American Dolar olarak yazması alacaklarının 325.000 American Doları olduğunun kesin göstergesi olduğunu, davalı …’nın şirket evraklarında sahtecilik yapmış olduğunu ve hakkında Özel Belgede Sahtecilik Suçu için … Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu, davalı …’nın dava konusu ettikleri gayrimenkul haricinde halen üzerine kayıtlı gayrimenkuller için … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyasıyla, inançlı sözleşmeden kaynaklı tapu iptal ve tescili davası ve yine müvekkilinden habersiz bir şekilde satılmış olduğunu, ödeme yapılmayan gayrimenkuller içinde … 19. Asliye Hukuk Mahkemesi…Esas sayılı dosyasıyla da inançlı sözleşmelerden kaynaklı alacaklı davası açmış olduğunu, davalı …’ya müvekkilinin şirketteki hissesini sahte imza ile yapılan Genel Kurul Kararı ile hem eşini ortak etmiş olduğunu, hemde müvekkilinin hissesini önemli derecede düşüren kararlar almış şirket müdürünün sorumluluğu bakımından tazminat ve haklı sebeplerle şirketten çıkma istemi ile 1. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı dosyasıyla dava açılmış olduğunu, taraflar arası görüşmelerde 1/2 hissesinin müvekkiline ait olduğunun sürekli söz ile tekraren beyan etmiş olduğundan bahisle davanın kabulü ile alacakları olan 325.000 Amerikan Dolarının aynen gayrimenkul satışı tarihinden fiili ödeme tarihine kadar devlet bankalarının America Dolar ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile müvekkiline ödenmesine, yargılama ve harç giderlerinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle : Davacı tarafın türk vatandaşı olmadığını, davacının sunmuş olduğu belgelerin babası tarafından imzalanıp imzalanmadığının kesin olmadığını, davacının iddialarını kabul etmediğini, davacının isminin belgelerde farklı geçtiğini, zamanında evlerin şirket üzerine alınmasının babasından talep edilebileceğini, … vatandaşı olması sebebiyle evlerin yarısının kendisine devredilemediği gerekçesini kabul etmediklerini, davacının şirkete ortak olmadığını, davacı tarafın sunmuş olduğu dilekçe ve eklerde evlerin satış bedelinin yer aldığı belgeler sunmuş olduğunu, ilgili belgelerde evlerin tamamının bedelinin şirkete yatırılmış olduğunu, davacının dava açmak için babasının ölmesini beklediğini, bu yönde niyetinin kötü olduğunu, davacı tarafından belirtilen inanç sözleşmesinin evin satılma tarihinden çok sonra imzalandığının görüldüğünden bahisle davanın reddine karar verilmesini , yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle : Müteveffanın yaklaşık 25 yıllık ortağı olan davacının müteveffa hasta iken huzurdaki dava ile 3 dava daha ikame etmiş olduğunu, davalarının amacının mirasçıların üzerinde baskı kurmak olduğunu, iş bu davanın şirket hissedarları arasındaki ortaklık ilişkisinden ve temettü alacağının ödenmediği iddiasından kaynaklanmakta olduğundan ticari dava niteliğindeki davanın Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, davanın zaman aşımına uğramış olduğunu, davacının yabancı olduğunu , möhuk madde 48 uyarınca teminat yatırması gerektiğini, davacının faiz başlangıç tarihi olarak gayrimenkulün satış tarihinin dikkate alınması yönündeki talebinin hukuka aykırı olduğunu, davalının henüz temerrüte düşürülmemiş olduğunu, davacının iddiasını dayandırdığı müteveffanın imzalamış olduğu el yazısı ile yazıldığı iddia edilen belgenin ispata muhtaç olduğunu, söz konusu metinlerde davacının isminin farklı geçmiş olduğunu, imzaların karşılaştırılması gerektiğini, geçerli bir inanç sözleşmesinin varlığından söz edebilmenin şartlarından birinin de inanç sözleşmesinin bir gerekçeye dayanması gerektiğini, bir gerekçenin olmadığını, davacının şirket nezdinde hiç bir zaman %50 oranında hissedar olmadığından bahisle görev itirazlarının kabulüne, davanın usulden reddine, zaman aşımı yönünden davanın usulden reddine, her halükarda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyanın yapılan incelemesinde; … 26.Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı 14/04/2022 tarihli görevsizlik kararı ile Mahkememize tevzi edildiği ve yargılamaya 2023/185 E.sayılı dosyası üzerinden devam edildiği görülmüştür.
1.1.2019 tarihinde yürürlüğe giren ve 3/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddeye göre :
MADDE 5/A- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle ile
“Dava şartı olarak arabuluculuk”
MADDE 18/A- (1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir.
Davanın açıldığı … 26 Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı ilamı ile davada Asliye Ticaret Mahkemeleri görevli olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden ve dosyanın görevli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesinden önce davaya konu alacak yönünden arabuluculuğa başvurulmadığı, davacı vekilinin 15/06/2023 tarihli oturumda dava ile ilgili arabuluculuğa müracaat etmediğini beyan ettiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı ve delillerin değerlendirilmesi sonucunda; dava konusunun inançlı işlemden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olduğu, davanın 7155 sayılı Kanunun 26. Maddesinde belirtilen yürürlük tarihi olan 01.01.2019 tarihinden sonra açıldığı, davanın alacak davası olduğu, alacak davasının konusunun belirli bir paranın ödenmesine ilişkin olduğu, zorunlu arabuluculuk durumunun söz konusu olduğu ve Asliye Hukuk Mahkemesinde görevsizlik kararı verildikten sonra davacının arabuluculuğa müracaat etmediği, Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2.maddesi de düzenlenmiş olan dava şartının yerine getirilmediği, bu zorunluğa uyulmaması nedeniyle davanın HMK 114-2 ve HMK 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Dava şartı yokluğundan davanın reddine,
2-Davacı tarafından yatırılması gereken 179,90 TL başvurma harcı yatırmadığı anlaşıldığından 179,90 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341.maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/06/2023

Başkan …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Katip …
E-İMZALI

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.