Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/170 E. 2023/838 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/170 Esas
KARAR NO : 2023/838

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/03/2023
KARAR TARİHİ : 09/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından ibraz edilen 09/03/2023 tarihli dava dilekçesinden özetle; Müvekkilleri hakkında …. İcra Dairesinin … nolu takibi ile kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığını, yapılan icra takibi ile müvekkillerinin senetten haberdar olduklarını, söz konusu senet incelendiğinde; senedin A4 kağıdına bilgisayar ile yazılmış olduğu, keşidecinin … olduğu, yine senedin ön yüzünde davacı …’ın isim ve imzasının mevcut olduğunu, keşide tarihinin 20/07/2017, vade tarihinin ise 09/12/2022 olarak yazıldığı, lehdarının ise … olduğu anlaşıldığını, İcra dosyasında alacaklı gözüken … Bank A.Ş’nin ise son hamil olduğunun anlaşıldığını, ciro işleminin senedin arkasına mı yoksa, alonj ile yapılıp yapılmadığının da belli olmadığını, eğer alonj üzerine ciro yapılmış ise, bu cironun dava konusu senede ait olduğuna dair bir açıklamanın da söz konusu olmadığını, senedin lehdarı davalı …’ın müvekkili …’ın kardeşi olduğunu, müvekkili …’ın ise oğlu olduğunu, müvekkillerinin birinin oğlu ve birinin kardeşi olan lehdar …’a keşide tarihinde çok yüksek bir bedel olan parayı kesinlikle almadıklarını, senette imza edip vermediklerini, bu açıdan davacıların ne lehtara, ne de hamil olduğu anlaşılan davalı bankaya borçları bulunmadığını, icra takibini öğrendikten sonra müvekkillerinin durumu araştırdığını ve davalı banka tarafından hile ile iradeleri sakatlanarak, kendilerinin hiç bir ilgisi ve bilgisi olmadan senedin banka tarafından kendilerine imza ettirildiğini anladıklarını, müvekkillerinin davalı bankaya doğrudan hiç bir borçlarının bulunmadığını, davalı …’nın, … adına, davalı bankada 30/06/2017 tarihinde kıymetli maden hesabı sözleşmesi açtığını, ayrıca yine … Bank A.Ş ile genel kredi sözleşmesi imzaladığını, davalı …’nın, 19/07/2017 tarihinde … hesabından kullanılmak üzere, diğer davalı bankaya kredi başvurusunda bulunduğunu, davalı bankanın taşınmaz ipoteğinin yanı sıra, davalı …’dan iki tane kefil istemesi nedeniyle, davalı …’nın, babası ve abisi olan müvekkillerinden altın kredisi kullanacağını ve bankanın iki kişi kefil istediğini söyleyip, kredi sözleşmesi için davacılar abi ve babadan kendisi için kefil olmasını talep ettiğini, müvekkillerininde bu talebi kabul ederek, kredi sözleşmesi için davalı …’a kefil olmaya karar verdiklerini, Kefalet sözleşmesi için davalı banka yetkilileri tarafından kendilerine gösterilen yerlere imza atmalarının istenmesi üzerine, kendileri kredi sözleşmesine kefil oldukları düşüncesi ile banka tarafından işaret edilen noktalara imza atıp, bankadan ayrıldıklarını, icra takibi sonrası yapmış oldukları araştırmalarda, müvekkilleri ile davalı banka arasında yapılmış usule uygun olarak yapılmış bir kefalet sözleşmesi olmadığının anlaşıldığını, ayrıca davalı …’ın kullandığı kredi ile davacılara imza ettirilen kefalet sözleşmesinin bağlantılı olmadığının anlaşıldığını, söz konusu sözleşmeler imza edildiğinde; mevcut ve geçerli bir borcun söz konusu olmadığını, ayrıca, müvekkillerinin eşlerinin rızası alınmadan söz konusu sözleşmelerin imza edilmiş olduğunu, yine söz konusu kefalet sözleşmeleri eğer var ise , TBK’nun 583. Maddesinde öngörülen şekil şartlarına uygun olarak düzenlenmediğini, bu açıdan icra takibine konulan senedin kefalet sözleşmesi ile alakası bulunmadığı gibi kefalet sözleşmelerinin geçersiz olduğunun anlaşılmakta olduğunu, davalı banka davacılara hiç bir bilgi vermeden, ne imza ettirildiğini açıklamadan müvekkillerine boş senet imzalattığını ve sonradan bu senetleri doldurup, icra takibi yaptığının anlaşıldığını, senedi düzenleyen müvekkillerinin değil, bizzat bankanın kendisinin olduğunu, davalı bankanın aynı gün, kredi aldığı için imza attığını sanan davalı …’a ve krediye kefil olduğunu düşünen davacılara attırdığı imzalar ile senedi müvekkillerinin iradesi ve bilgisi dışında davacılara imzalatmış olduğunu ve davalı …’dan alınan imza ile kendisine ciro ettirerek, kendisini iyi niyetli hamil gibi göstermeye çalıştığını, dava konusu senedin şekli, klasik senet görünüşünde olmaması ve ayrıca A4 kağıdına bilgisayar yazısı ile yazılması hususları nazara alındığında, müvekkillerinin özellikle olayın farkına varmaması için senet için A4 şeklinin tercih edildiği anlaşıldığını, davanın kabulü ile 20/07/2017 düzenleme tarihli, 09/12/2022 ödeme tarihli, 600.000,00 TL bedelli, keşidecisi … ve …, lehdarı … ve hamili … Bank A.Ş. olan kambiyo senedi nedeniyle davalılara müvekkillerin borcu olmadığının tespitine, hile ve aldatma ile müvekkili hakkında icra takibi başlatıldığından Mahkemece takdir edilecek teminat mukabilinde yahut teminatsız olarak … 19. İcra Dairesinin … nolu takip dosyası ihtiyati tedbir kararı verilerek takibin durdurulmasına ve konulmuş hacizlerin kaldırılmasına, bu talebe uygun görülmediği takdirde; teminat mukabilinde yahut teminatsız olarak… 19. İcra Dairesinin …nolu takip dosyası ihtiyati tedbir kararı verilerek, icra veznesine girecek paranın davalıya ödenmemesine, konulmuş olan hacizlerin kaldırılmasına ve neticeten haksız icra takibinin durdurulmasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, bu dava sebebiyle uğramış olduğumuz zararların yasa gereği alacağın yüzde yirmisinden az olmamak kaydıyla kötü niyetli davalılardan alınarak müvekkillerine verilmesini, vekalet ücretinin ve sair yargılama giderlerinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılara usule uygun dava dilekçesi, tensip zaptı tebliğ edilmiş olup, davalı … A.Ş vekili tarafından ibraz edilen 21/03/2023 tarihli cevap dilekçesinden özetle; Müvekkili … A.Ş.nin kredi müşterisi olan davalı … lehine davacılar … ve …’ ın müteselsil kefaletiyle kredi kullandırıldığını, kredi geri ödemelerinin gerçekleşmemesi nedeniyle, borçluya ait kredi hesaplarının kat edilmek zorunda kalındığını ve müvekkili banka alacağının muaccel hale geldiğini, hesabın kat edildiği ve borcun ödenmesi gerektiği hususları … 48. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye nolu numaralı hesap kat ihtarnamesi ile borçlulara gönderilmiş olduğunu, ama borcun yine de ödenmediğini, bunun üzerine, müvekkili banka alacağının tahsili amacıyla yasal takip işlemlerine başlandığını, kullandırılan kredilerin geri ödenmesi amacıyla, kredi ödeme vasıtası olarak müvekkili bankaya ciro edilen senedin, ödenmesi gereken 09.12.2022 tarihinde ödenmemesi üzerine söz konusu senet 13.12.2022 tarihinde protesto ettirildiğini, takibe konu bono, yasanın aradığı tüm şekil şartlarına uyan, kayıtsız şartsız borç ikrarını içeren kambiyo vasfında bir bono olduğunu, davacıların, müvekkili bankaya herhangi bir borçlarının bulunmadığını iddia etmiş ise de itiraza konu senedin, kredilerin geri ödenmesi amacıyla kredi ödeme vasıtası olarak müvekkili bankaya ciro edildiğini, dolayısıyla bono borcunun ifası için düzenlendiğini, müvekkili bankaya diğer davalı … tarafından ciro edilen 20.07.2017 tanzim, 09.12.2022 vade tarihli, keşidecilerinin davacılar … ve … olduğu senedin ödenmesi gereken 09.12.2022 tarihinde ödenmemesi üzerinde işbu senedin protesto ettirilmiş olduğunu, protestoya rağmen borcun ödenmemesi sebebiyle borçlular hakkında … 19. İcra Müdürlüğünün…Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, müvekkili banka ile davacılar arasında usulüne uygun bir kefalet sözleşmesinin bulunmadığı iddiası gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafın usulüne uygun bir kefalet sözleşmesinin olmadığını, davacıların eşlerinini rızası alınmadan söz konusu kefalet sözleşmelerinin imza edildiğini iddia etmişse de, kefalet sözleşmelerinin yasaya ve usule uygun olarak akdedildiğini, haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddine, icra takibi davadan önce açılmış olmakla İİK 77/2 maddesi gereğince davacının tedbir talebinin reddine, davacı aleyhine %20 den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … tarafından ibraz edilen 05/04/2023 tarihli cevap dilekçesinde; hakkında açılan dava ile davacılar 20/07/2017 düzenleme tarihli, 09/12/2022 ödeme tarihli, 600.000,00 TL bedelli, keşidecisi … ve …, lehdarı … ve hamili … Bank A.Ş. Senet nedeniyle kendisine borçlu olmadıklarının tespitini istediğini, açılan davaya bir diyeceğinin olmadığını, davacıların kendisine dava konusu senedi, ne de başka bir neden ile senet vermediklerini, kendisinin de borç vermediğini, ayrıca bu senedin kendi eline hiç geçmediğini, diğer davalı bankaya kesinlikle bu senedi ciro ederek vermediğini, bankanın bu senedi nereden nasıl bulmuş olduğunu bilmediğini, kendisinin 19/07/2017 tarihinde altın kredisi çekmek için diğer davalı bankaya başvuru yaptığını, kredi taksitlerini ödemeye de 2017 yılı Ağustos ayında başladığını, kayıtlardan bu durumun anlaşılacağını, yaklaşık iki kilo altın aldığını, bunun sebebininde genç bir girişimci olduğunu, dükkanı çevirmek için krediye ihtiyaç duyduğunu, ailesinin de kendisine verecek parası olmadığından mecburen kredi kullandığını, senet denilen ve banka tarafından gösterilenin A4 kağıdına yazılmış, matbu, basılı olmayan kağıt parçasının, ne kendisi ne de davacıların bu senetteki bilgileri ve ifadeleri yazamayacağını, bu senedin sahte olarak oluşturulduğunu düşündüğünü, davacıların kesinlikle kendisine senet vermediklerini, kendi eline geçmeyen senedin bankaya verme durumunun imkansız olduğunu, ciro yapıldığı iddia edilen imzanın kendi imzasına benzediğini, ancak kendisinin olup olmadığından emin olmadığını, bankada kredi çekerken ve başvuru esnasında bir çok yere imza attırdıklarını, eğer bu senedin arkasında ki imzanın kendisinin olsa bile kendisini aldatarak senedin arkasına hile ile banka görevlileri tarafından attırıldığını, bankanın yetkili, iyi niyetli hamil olması için bu senedin öncelikle kendi eline geçmesi gerektiğini, hakkında açılan davayı kabul ettiğnii, kendisinin davacılardan dava konusu senedi almadığını, kendilerine de borç vermediğini, senedi davalı bankaya da vermediğini, söz konusu senedin hile ile alınarak işleme konulduğunu, Mahkemece gereğinin yapılmasını talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamının ve delillerin değerlendirilmesi sonucunda; davalı … ile davalı … A.Ş arasında akdedilen kredi sözleşmesini davacılar … ve …’ın müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıkları banka tarafından hesabın kat edildiği, kullandırılan kredilerin ödenmesi amacıyla senet verildiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı, Hakim ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi’nin 25/11/2021 tarihli 1232 numaralı kararı ile 26/09/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 5. Maddesinin birinci fıkrası uyarınca;
1)13/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. Maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinden,
2)22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ila 969. Maddelerinden,
3)19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’ndan (142.maddesinde düzenlenenler hariç),
4)23/02/2006 tarihli ve 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’ndan,
5)21/11/2012 tarihli ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu’ndan,
6)06/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’ndan,
7)20/06/2013 tarihli ve 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri,
Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun’dan, kaynaklanan ve Asliye ticaret Mahkemesinin görev alanına giren ticari davalara ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı kapsamında gelecek işlere; İstanbul Adliyesi için 6,7,8 ve 9 numaralı Asliye Ticaret Mahkemelerinin bakmasına, bu kapsamda görülmekte olan dava ve işlerin iş bölümüne dayanılarak mezkur mahkemelere gönderilmemesine, 15/12/2021 tarihinden itibaren gelecek yeni dava ve işlerin ise anılan ihtisas mahkemelerine tevzi edilmesine karar verildiği, ilke kararı kararı gereğince davaya bakmakla Mahkememizin görevli bulunmadığı, görev incelemesinin yargılamanın her aşamasında Mahkemece resen yapılması gerektiği anlaşıldığından HMK 114/1-c maddesi gereğince Mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, mahkememizin görevsizliği nedeni ile davanın reddine dosyanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde görevli İstanbul 6,7,8,9 numaralı Asliye Ticaret Mahkemelerinden birine tevzi edilmek üzere gönderilmesine,
2-HMK 331.maddesi uyarınca harç ve masrafların görevli mahkemede nazara alınmasına,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 09/11/2023

Başkan
E-imzalıdır.
Üye
E-imzalıdır.
Üye
E-imzalıdır.
Katip
E-imzalıdır.