Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/857 E. 2023/892 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/857 Esas
KARAR NO : 2023/892

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/12/2022
KARAR TARİHİ : 23/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından ibraz edilen 02/12/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; … 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden davalı şirket aleyhine icra takibinin başlatıldığını, davalı şirket tarafından takibe dayanak faturaların ödendiğinden bahisle icra takibine itiraz edildiğini, davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalı şirket tarafından yetki itirazında bulunulduğunu, davalı şirketin yetki itirazının hukuka ve sözleşme hükümlerine aykırı olduğunu, taraflar arasında Özel Güvenlik Hizmetleri Sözleşmesinin imzalandığını, sözleşmenin 11. Maddesinde “İstanbul Mahkemeleri” nin yetkili kılındığını, sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda HMK’ın 17. maddesi kapsamında İstanbul İcra Dairelerinin ve İstanbul Ticaret Mahkemelerinin yetkili olacağının açık olduğunu, taraflarınca başlatılan icra takibinin yetkili icra müdürlüğünde başlatıldığını, davalı şirketin yetki itirazının reddine karar verilmesini, müvekkili şirketin, Türkiye geneli özel ve kamu kurumlarına Özel Güvenlik Hizmeti verdiğini, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 24.05.2021- 31.12.2021 tarihleri arasında hizmet verilmek üzere Özel Güvenlik Hizmetleri Sözleşmesinin imzalandığını, sonrasında ek protokol ile sözleşme süresinin uzatıldığını, müvekkili şirket tarafından davalı şirkete kusursuz bir şekilde özel güvenlik hizmeti verildiğini, güvenlik hizmeti verilen aylara ilişkin davalı şirket tarafından hakediş usulü uygulanarak hakediş raporlarının hazırlandığını, faturaların karşılıklı mutabakatla düzenlendiğini, fatura içeriği hizmetlerin verilmesine veya fatura tutarlarına ilişkin davalı şirketin herhangi bir itirazı bulunmadığını, ancak davalı şirket ile imzalanan sözleşmede fatura bedellerinin, fatura tarihinden itibaren 30 gün içerisinde ödeneceğinin kararlaştırılmasına rağmen davalı şirket tarafından icra takibine dayanak faturaların ödenmediğini, davanın kabulü ile davalı borçlunun … 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, davalı borçlu aleyhine %20 den aşağı olamamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi, tensip zaptı tebliğ edilmiş olup, davalı tarafından ibraz edilen 17/01/2023 tarihli cevap dilekçesinden özetle; Mahkememizin davaya bakma yetkisinin bulunmadığını, İtirazın İptali davasının nerede açılacağı konusunda İcra İflas Kanunu’nda özel bir yetki kuralına yer verilmemiş olduğunu, Mahkemelerin yetkilerinin ancak Kanun ile belirlenebileceğinin göz önüne alındığında icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde itirazın iptali davasının açılamayacağını, icra takibinde yetkiye itiraz edilmediğini, icra dairesinin yetkisinin kesinleşmiş olsa dahi icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili hale gelmeyeceğini, müvekkili yüklenicinin yapım taahhüdü altında bulunan … Hizmetleri işi müvekkili ile davacı arasında akdedilen 24/05/2021 tarihli Yüklenici Hizmet Sözleşmesi ile davacıya devredildiğini, işbu sözleşme uyarınca davacı firmanın ne icra takibinin başlatıldığını ne de iş bu davanın ikame edildiği tarih itibariyle davalı müvekkilinden sözleşme koşullarınca ödenebilir herhangi bir alacağının bulunmadığını, davacının müvekkilinden cari hesaptan hiçbir hak ve alacağının bulunmadığını, icra takibine ve işbu davaya konu edilen alacağın nakit teminat olduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşme gereği nakit teminat alacağının ödenmesinin de taraflar arasındaki sözleşmenin hükümleri gereğince belirli şartlara bağlandığı, davacının geçerliliği çekişmez olan bu sözleşme gereği teminat alacağının ödenebilir olması için gerekli yükümlülüklerini de yerine getirmediğini, davacının sözleşme şartlarında ödenebilir hiçbir hak ve alacağının bulunmadığını, öncelikle yetki itirazlarının kabulü ile yetkisizlik kararı verilmek sureti ile davanın usulden reddine, hukuki yarar bulunmayan davanın usulden reddine, haksız maddi ve hukuki olgu ve dayanaklardan yoksun, kötüniyetli davanın esastan reddine, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, davacının işbu davada haksız ve kötüniyetli olduğunu, İİK 67. Maddesi gereği davacı aleyhine dava konusunun en az %20’si oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı tarafça, davalı ile hizmet sözleşmesi akdedildiği, bu sözleşme kapsamında edimlerini yerine getirmesine rağmen alacaklarının ödenmediği iddiası ile yapılan icra takibinde davalının itirazının iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesinin talep edildiği, davalı tarafça ise davacının herhangi bir alacağının bulunmadığı, ödemelerin yapıldığını, sözleşme kapsamında edimlerin davacı tarafından gereği gibi yerine getirilmediğinden alacağı bloke etme hakları bulunduğundan bahisle davanın reddini talep ettiği görülmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, hizmet sözleşmesi gereğince davacının edimlerini gereği gibi yerine getirip getirmediği, davalı tarafça hak edişlerden yapılan kesintilerin sözleşme ile uyumlu olup olmadığı, nakit kesintisi yapılıp yapılamayacağı ile kesintilerin iade koşullarının oluşup oluşmadığı, buna göre de icra takibine konu alacağın mevcut olup olmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Davalı tarafça, her ne kadar cevap dilekçesinde yetki itirazında da bulunulmuş ise de davalı tarafından sunulan ve kabul edilen hizmet alım sözleşmesinin 14/1 maddesinde ihtilaf halinde İstanbul İcra Daireleri ve Mahkemeleri yetkili kılındığından davalının icra dairesinin yetkisine yapmış olduğu itirazın reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizin 13.04.2023 tarihli 1 No.lu Celsesinde ; Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, 2021-2022 yıllarına ait ticari defter ve kayıtları ile birlikte dosya incelenerek “davacının davalıdan takip tarihi itibariyle alacaklı olup olmadığı, davalının nakit teminat tutma hakkı olup olmadığı, varsa miktarının nelerden ibaret ve ne kadar olduğu” konusunda rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 31/07/2023 tarihli bilirkişi raporunda; Dosya içerisinde yer alan ve tarafların kaşeleri ile üzerinde ıslak imzalar bulunan hem 03.01.2022 tarihli Zeyilnamede (m.5) hem de 01.04.2022 tarihli Zeyilnamede (m.4), Zeyilnamelerden doğabilecek zararlar nedeniyle, davacı-hizmet verenin hakkedişlerinden hakediş bedelinin %10(Yüzde On)’una karşılık gelen tutarın nakit teminat olarak tutulacağının hüküm altına alındığı, ancak davacı vekilinin 27.02.2023 tarihli cevaba cevap dilekçesinde, her iki Zeyilnamedeki imzaların davacının yetkilisi tarafından imzalanmadığının ileri sürüldüğü; Hem 03.01.2022 tarihli Zeyilname hem de 01.04.2022 tarihli Zeyilname davacının yetkilisi tarafından imzalanmamışsa, Sözleşmede hakediş bedelinin %10(Yüzde On)’una karşılık gelen tutarın nakit teminat olarak tutulacağı hüküm altına alınmadığından, bu kesintilerin sözleşmeye aykırılık teşkil edeceğini bildirir rapor ibraz edilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş olup, davacı tarafça rapor karşı yapılan itirazda özet olarak, uyuşmazlığın, müvekkili şirket tarafından düzenlenen faturalardan kaynaklı olmadığı, davalı şirket tarafından yapılan haksız düşümlerden kaynaklandığı, davalı şirket tarafından verilen cevap dilekçesinde de icra takibine ve işbu davaya konu edilen tutarın nakit teminat olduğu ve nakit teminatın da ödenebilir durumda olmadığının savunulduğu, bu durumda dava konusu alacak miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, bu tutarın teminat olarak tutulup tutulamayacağı noktasında toplandığı, davalı şirket ile imzalanan 24.05.2021 tarihli ana sözleşmede nakit teminat kesintisi yapılacağına dair bir hüküm bulunmadığı, sözleşmede, müvekkili şirket tarafından 250.000 TL tutarlı kesin teminat mektubu verileceğinin kararlaştırıldığı, sözleşmede kararlaştırılan teminat mektubunun davalı şirkete teslim edildiği, zeyilnamelerin müvekkili şirket yetkilisi tarafından imzalanmadığından aleyhe hükümlerini kabul etmediklerini, bir anlık zeyilnamede yazan aleyhe koşulların geçerli olduğu düşünülse dahi 03.01.2022 ve 01.04.2022 tarihli zeyilnamelerde “İşbu zeyilnameden doğabilecek zararlar nedeniyle HİZMET VEREN’in hak edişlerinden hak ediş bedelinin %10 (yüzde on) ‘una karşılık gelen tutar, nakit teminat olarak tutulacaktır.” hükmü bulunduğu, sözleşmenin 30.06.2023 tarihinde sonra erdiği için zeyilnameden doğan ya da doğması muhtemel olan bir zarar da mevcut olmadığı, keza cevap dilekçesinde de zeyilnameden doğan ya da doğması muhtemel olan bir zarardan bahsedilmediği, dolayısıyla davalı ile akdedilen sözleşme ve zeyilnamelerde teminatın iadesine ilişkin başkaca bir hüküm de bulunmadığından sözleşmenin sona ermesiyle birlikte nakit teminat adı altında tutulduğu iddia olunan fatura tutarlarının müvekkile ödenmesi gerektiği beyan edilmiştir. Davalı tarafın ise cevap dilekçesi ile aynı kapsamda beyanlarda bulunduğu ve davanın reddini talep ettiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında, “…” başlıklı 24/05/2021 tarihinde sözleşme akdedildiği, “Sözleşme Bedeli ve Ödeme Koşulları” kenar başlıklı Sözleşme m.3’ün 3.2.fıkrasında, “….Hizmet Veren işin başlangıcında belirlenmiş olan 250.000,00 TL (İkiYüzElliBin TL) tutarında banka kesin teminat mektubunu Hizmet Alan’a teslim edecektir.” düzenlemesine yer verildiği , bunun yanı sıra dosyada mevcut olup davacı tarafça imzası inkar edilen “…” başlığı ile “Zeyilname No: …; Zeyilname Tarihi: 03.01.2022; …. Zeyilnamenin Konusu: 2022 yılı yeni birim fiyatların belirlenmesi ve süre uzatımı….” olarak akdedilen zeyilname bulunduğu, 03.01.2022 tarihli Zeyilname m.5’te “İşbu Zeyilname’den doğabilecek zararlar nedeniyle, Hizmet Veren’in hakkedişlerinden Hakediş Bedelinin %10 (Yüzde On)’una karşılık gelen tutar, nakit teminat olarak tutulacaktır.” düzenlemesinin mevcut olduğu, yine aynı şekilde davacı tarafça imzası inkar edilen ve davalı tarafça ibraz edilen “…” başlığı ile “Zeyilname No: …; Zeyilname Tarihi: 01.04.2022; …. Zeyilnamenin Konusu: Yeni birim fiyatların belirlenmesi ve keşif revizyonu….” olarak akdedilen zeyilnamenin bulunduğu, işbu 01.04.2022 tarihli Zeyilname m.4’te “İşbu Zeyilname’den doğabilecek zararlar nedeniyle, Hizmet Veren’in hakkedişlerinden Hakediş Bedelinin %10 (Yüzde On)’una karşılık gelen tutar, nakit teminat olarak tutulacaktır.” düzenlemelerinin mevcut olduğu, bilirkişi tarafından yapılan mali inceleme sonucunda da davacı tarafça yapılan işlere dair faturaların her iki taraf defterlerinde de kayıtlı olduğu, kayıtlardaki alacak miktarı açısından farklılığın, anılan zeyilnameler uyarınca hak ediş bedellerinden davalı tarafça yapılan %10 oranındaki nakdi kesintiden kaynaklandığının tespit edildiği, taraflar arasındaki ana sözleşme ve davacı tarafça imzası inkar edilen zeyilnamelerde teminatın iade koşullarına dair bir hükmün yer almadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 31.12.2022 tarihinde sona ereceğinin kararlaştırıldığı, ancak davacı tarafça 30.06.2023 tarihinde davalıya gönderilen e-mail ile sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiğinin bildirildiği, buna göre 30.06.2023 tarihi itibari ile taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi sona erdiğinden, hak edişlerden yapılan kesinti yolu ile temin edilen teminat bedellerinin iadesi konusunda da taraflar arasındaki sözleşme ve zeyilnamelerde bir düzenleme yer almaması da gözetildiğinde genel hükümler uyarınca değerlendirme yapılması gerektiği, davalı tarafça işbu davada aşamalardaki savunmalarında feshin haksız olduğunun ileri sürülmediği gibi teminatın da iade edilmemesinin haklı dayanağı konusunda bir açıklama yapılmadığı, buna göre teminatın iade edilmemesinin haklı bir dayanağı olduğu konusunda ispat yükü üzerinde olan davalının bu yönde bir savunmada da bulunmadığı nazara alındığında, zeyilnamelerin geçerli olması ihtimalinde dahi sözleşme fesih ile sona erdiğinden nakit teminat kesintilerinin de iadesi gerektiği kanaatine varıldığından, zeyilnameler üzerinde davacının imza inkarına yönelik inceleme yapılması gerekli görülmemiş olup, açıklanan nedenlerle davanın kısmen kabulüne, davalının … 1. İcra Müdürlüğünün …E.sayılı dosyasında 173.737,83 TL ve 348.970,89 TL’lik fatura alacaklarına yönelik itirazlarının iptali ile takibin bu miktarlar yönünden devamına, icra takibinden önce davalı tarafın usulüne uygun olarak temerrüde düşürüldüğüne dair delil sunulmadığından, icra takibinde işlemiş faize yönelik itirazın iptali isteminin reddine, asıl alacak miktarının yukarıda izah edildiği üzere iade edilmesi gereken nakit teminat kesintisinden oluştuğundan, likit olduğu kanaatine varılarak toplam asıl alacağın %20 sine tekabül eden 104.551,74 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği şekilde;
1-Davanın kısmen kabulüne, davalının … 1. İcra Müdürlüğünün …E.sayılı dosyasında 173.737,83 TL ve 348.970,89 TL’lik fatura alacaklarına yönelik itirazlarının iptali ile takibin bu miktarlar yönünden devamına, toplam 522.708,72 TL lik asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda ticari temerrüt faizi uygulanmasına, kabul edilen toplam asıl alacağın %20 sine tekabül eden 104.551,74 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar Tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar tarifesi uyarınca belirlenen 35.706,23-TL karar harcından, başlangıçta mahkeme veznesine yatırılan 6.425,18-TL harç ile icra veznesine yatırılan 2.659,97-TL olmak üzere toplam 9.085,15-TL harcın mahsubu ile bakiye 26.621,08-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 9.085,15-TL harç ile davacı tarafından yapılan 6.199-TL (6.000 TL bilirkişi gideri ve 199,00 TL posta gideri) yargılama giderinin, davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 6.137,01‬-TL toplamı olan 15.284,15 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 79.179,22-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davanın reddedilen kısmı üzerinden hesaplanan vekalet ücreti Avukatlık kanunun 13.maddesi uyarınca maktu vekalet ücretinden az olamayacağı gibi reddedilen kısmı da geçemeyeceğinden 9.286,09-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-HMK 333 maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
8-Arabuluculuk ücreti olan 31,20-TL bedelin davacıdan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,
9-Arabuluculuk ücreti olan 3.088,8‬0-TL bedelin davalıdan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 23/11/2023

Başkan
E-imzalıdır.
Üye
E-imzalıdır.
Üye
E-imzalıdır.
Katip
E-imzalıdır.