Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/849 E. 2023/145 K. 28.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/849 Esas
KARAR NO : 2023/145

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/09/2016
KARAR TARİHİ : 28/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’nun babası …’nun vefatı üzerine babasınınn … Limited Şirketindeki %33 hissesine baba bir anne ayrı kardeşi olan … ile birlikte miras yoluyla sahip olduğunu, şirketin diğer ortağı davalı … ile müvekkili arasında … 15.Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı Limited Şirket Pay Devri sözleşmesi yapıldığını, müvekkilinin açıkça kandırılarak şirketin gerçek değeri yerine sermaye miktarına göre nominal hisse bedeli üzerinden işlem yapıldığını, bunun yanında aynı hisse devri sözleşmesine ilişkin şahitlerin de imzalamış olduğu adi yazılı bir sözleşme yapılarak müvekkilinin annesi … adına kayıtlı taşınmaz üzerindeki … Bankası … Şubesinden … şirketi kredileri için verilen ipoteğin kaldırılma şartına bağlı olarak geçersizlik şartı eklendiğini, sözleşmedeki bu şartın dahi sözleşmenin esas itibariyle ipotek kaldırmak amacıyla yapıldığını ve gerçek bir hisse devri iradesi olmadığını göstermekte olduğunu, bu sözleşmede sadece şirketin pasifinde kayıtlı olduğu bildirilen 255.000,00 TL’nin varlığı dahi şirketin gerçek değerinin gizlendiğini ve müvekkiline ödenmesi gereken gerçek hisse bedelinin ödenmediğini, müvekkili aleyhine önemli bir hak kaybına neden olduğunun tespit edildiğini, müvekkili …’nu baskı altında ve aldatmak suretiyle yapılan sözleşmenin yapılış şartları göz önüne alındığında bir bağlayıcılık oluşturmadığını, davalının ortağı bulunduğu … şirketinin aktiflerinin, yıllık cirosu ve bilançoları dahilinde şirket hisselerinin gerçek değerinin bilirkişi marifetiyle tespit edilmesini, ayrıca murisin ödemiş olduğu sermayenin de gerçek değerinin hesaplanmasını talep ettiklerini, müvekkilinin annesi …’a ait “… ili, … ilçesi, .. Mah. 1152 ada, 40 parselde” bulunan ve şirketin kredi teminatı olarak kullandığı taşınmaz üzerinde davalı şirketin faydalanması için ipotek tesis edildiğini, müvekkilinin annesine ait taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması için şirket değerinin düşük gösterildiği pay devir sözleşmesinin imzalanması yönünde baskılar yapıldığını, müvekkilinin zor durumda bırakıldığını, baskı ve tehdit altında gerçek iradesini yansıtmayan bir sözleşmeye imza atmak zorunda kaldığını, müvekkilinin annesi …’ın hiçbir karşılık almadan kendisine ait taşınmazı ayrılmış olmasına rağmen birlikte yaşamaya devam ettikleri merhum …’nun şirketteki %33 ortaklığı nedeniyle şirkete finans sağlamak amaçlı olarak şirket lehine ipotek tesis ettiğini, davalı şirketin çoğunluk hissesi sahibi …’ın yapılan bu iyiniyetli davranışı merhumun ölümünü takiben şirketi ele geçirmek adına kendi çıkarları doğrultusunda kötüye kullandığını, taraflar arasında yapılan sözleşme bağlayıcılığı olmayan, edimler arasındaki dengesizlik ve müvekkilin aldatılması sebebiyle geçersiz bir sözleşme olduğunu, ayrıca müvekkilinin içinde bulunduğu zor durumdan faydalanılarak ve baskı altına alınarak yapılan sözleşme sonras, murisin babasının kullandığı cep telefonu ve cep telefonu numarası dahi şirket malı sayılarak müvekkile teslim edilmeyip, müvekkilin babasının arkadaşları ile olan irtibatının kopmasının manevi anlamda da şahsında üzüntü yarattığını, söz konusu hukuka aykırılıkların … 38.Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalıya ve söz konusu şirkete bildirilmiş olup söz konusu ihtar … Şirketine 13.06.2016 tarihinde ve diğer davalı …’a 11.06.2016 tarihinde tebliğ edildiğini, bu ihtarın karşılığında müvekkilinin mağduriyetinin herhangi bir şekilde giderilmediği gibi cevap olarak … 23.Noterliği’nin … tarihli ihtarnamesi ile itiraz edildiğini, davalının açıkça temerrüde düştüğünü belirterek, davanın kabulü ile davalının yetkilisi bulunduğu …Şirketinin gerçek hisse değerinin tespiti sonucu hesaplanacak müvekkilinin miras payına düşen %16,5 hisse bedeline karşılık (sözleşme ile yapılan önceki 7.425,00-TL devir bedeli mahsup edilerek) fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL olarak temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkile ödenmesine, bilirkişi raporu ile birlikte alacağın daha fazla çıkması durumunda fazla miktarın faiz başlangıçları ile muhtemel zamanaşımı meselesinin HMK.nun 107.maddedeki belirsiz alacak davası prensiplerine göre (arttırılan alacaklar için de zamanaşımı dava tarihi ile birlikte kesilmiş olur) ve ihtarname ile temerrüde düşmüş oldukları da dikkate alınarak karara bağlanmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … Ltd Şirketi ile ilgili olarak … %55, … %33 … %6, …%6 hisse oranı ile şirket ortağı iken …’nun 24.12.2016 tarihinde vefat ettiğini ve 30.12.2016 tarihli mirasçılık belgesi gereği geriye oğulları … ve … kaldığını, … mirasçılık belgesi dikkate alınarak …’nun %16.5, …’nun %16.5 şirket ortağı olarak tescil ve ilan edildiğini, … Şirketi… grubu seyahat acentesi olup çahşması ve faaliyetlerinin devamının … ve …teminat ve kefalet sunulması esasına dayandığını, şirket mal varlığı bulunmadığı için söz konusu teminatların ortaklar tarafından karşılandığını ve riskin paylaşıldığını, …’nun vefatı öncesi söz konusu teminatların temini için şirket ortağı … ve … tarafından ayrı ayrı gayrimenkul teminatı sunulduğunu, …Bankası … Şubesine de 1,000,000.00 TL …, 1,000,000.00 TL’de … müteselsil kefil olup kredi sözleşmesi imzaladıklarını, ancak …’nun vefatı sonrasında davalı …’ın ülke ekonomisinin içinde bulunduğu durum, turizm sektöründe yaşanan ciddi kriz sonucu şirketin mali durumu, nakit sıkıntısını dikkate alarak davacı tarafa ait şirket hisselerini devir almak yönünde hiç bir talep veya girişimde bulunmadığını, ancak davacı tarafın … tarafından şirkete teminat olarak sunulan annesi …’ın üzerine kayıtlı … konutun üzerindeki ipoteğin kaldırılması, yurt dışına yerleşmek isteği ve ipotek-kefalete ortak olmamak gerekçeleri ile ortaklıktan ayrılmak istediğini tanıklar üzerinde ısrarla belirtmesi ve …’a hisselerini satmak için ciddi baskı ve taciz uygulaması neticesinde kabullenmek durumunda kaldığını, davacı tarafın ortaklık hissesini devretme konusundaki ısrarlı talebi ve baskısı neticesinde tanıklar ve şirket ortakları huzurunda toplantılar yapıldığını ve bu toplantılarda şirket kar payı ve değerinin tespitine yönelik olarak şirket muhasebe kayıtları ve belgelerinin davacı tarafça incelenmek suretiyle değerlendirmeye tabi tutulduğunu ve yine bizzat davacı tarafından yapılan değerlendirmeler sonucunda şirketin pasifinde kayıtlı kar payı olarak 255.000.00 TL’nin şirketin toplam sermaye değeri olarak da 45.000.00 TL tespit edildiğini, şirketin kar payı tespitinde mali piyasa, şirket borçlarının dikkate alındığını ve tespitin bu doğrultuda yapıldığını, kaldı ki aynı toplantıda şirket ortağı …’ın davacı tarafından tespit ve talep edilen 255.000.00 TL kar payının hissesi oranında kendisine ödenerek şirketten ayrılmayı teklif ettiğini, ancak davacı tarafın yurt dışında yaşayacağını ileri sürerek teklifi kabul etmediğini, bu tespit sonrasında davacı taraf ile davalı müvekkili arasında sözleşme tanzim edildiğini, mutabakatın sözleşmeye döküldüğünü ve 7.425.000 TL şirketin noter devrine esas Ticaret Sicilinde kayıtlı nominal %16.5 pay değerinin 42.075.00 TL şirketin kar payı isim ve itibar değeri 10.599.74 TL davacı kıdem, ihbar ve SGK dan doğmuş alacakları 10.000.00 TL davacı şahsi alacağı olmak üzere toplam 70.599.74 TL şirketten alacağının tespit edildiğini ve yine sözleşmede dökümü yazılı kabulündeki borçları alacağından mahsup edilerek 30.124.34 TL’nin …’na nakden ve defaten ödendiğini, davacı tarafın aynı sözleşmenin 5.maddesi ile kar payı ve şirket değeri konusunda mutabık olduğunu, kendi istek ve iradesi ile sözleşme tanzim ettiğini, şirketten hiçbir alacağımn kalmadığını, şirketi ve …’ı sureti umumiyete ibra ettiğini, şirket ile ilgili hiçbir dava açmayacağını, alacak iddiasında bulunmayacağını beyan ve kabul ettiğini, davacı tarafın aynı sözleşmenin 7.maddesi ile şirket kredileri için teminat olarak annesi …tarafından verilen ipoteğin kaldınlacağını, aksi takdirde protokolün geçersiz olacağını beyan ve kabul ettiğini, yani davacının sözleşmede öncelikle annesinin evinin üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını istediğinin görüldüğünü, aslında davacının ortalık hissesini satmak istemesinin özündede ipotek vermeme iradesinin ortaya çıktığını, davacı …’nun annesi …‘a ait ipoteği kaldırmak ve yurt dışında yaşamak amacı ile kendi istek ve baskısı ile ortaklıktan ayrılması zaten mali krizde olan şirkete 90.000 USD ek teminat yükü ve ek ipotek bulma zorunluluğu getirdiğini ve şirketin nakit sıkıntısı sebebiyle personel maaşlanında ve giderlerde azalmaya gittiğini, ayrıca …Bankası … Şubesi Müteselsil Kredi Sözleşmeşi kefaletini 2,000,000.00 TL’den 2,500,000.00 TL’ye çıkarttığını, dava konusu şirkette konum itibariyle 2.kat ve peşin satışa kapalı bir konumda olduğu için piyasaya yönelik ve kredili çalışılmakta olduğunu, bu yüzden şirket alacakları daima fazla görünmekte ama ödeme günleri mevcut alacağın hepsi toplanamadığı için daima nakit riski taşınmakta olduğunu, …değerlendirme merkezinin şirket mevcut ortaklık yapısında değişim nedeniyle 20 Ekim 2016 tarihinde … nolu referans numarası ile ek teminat talebinde bulunduğunu, yani ortaklık yapısındaki değişim nedeniyle şirketin yeniden değerlendirilmeye tabii tutulduğunu ve davalı … tarafından halihazırda şirketin faaliyetlerine devam edebilmesi için 290.000.00 USD…’ya, 350.000.00 TL …Yollarına teminat mektubu verilmiş olup bu teminatlar için şirket ortağı …’ın …Bankası … Şubesi ile 2.500.000 TL tutarlı kefalet senedi imzaladığını ve … Caddesi No:…’daki evini de ipotek vermek durumunda kaldığını, davacı tarafın davaya konu talebinin dayanağını aldatma olarak ileri sürmekte ve kendisinin şirketin gerçek değeri ve kar payı konusunda aldatıldığı ve ipotek tehdidi ile devretmek zorunda kaldığını ileri sürmekte olduğunu, davacı …’nun şirkette 2012 yılından bu tarafa şirket muhasebe elemanı olarak çalıştığı gerçeği olduğunu, kendisinin şirketin mali durumu, piyasa koşulları ve finansal daralmayı en iyi bilenlerden olduğu için kendi isteği ile ve annesinin evi üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına yönelik tacizi ile kefalete ve ipoteğe dolayısıyla riske ortak olmak istemediğini belirterek kendi isteği ile ayrıldığını, yani davacı tarafın aldatıldığı iddiasının gerçekleri yansıtmadığını, mahkemeyi aldatmaya yönelik bir taktik olarak kullanıldığını, zira kendisinin hem şirkette mali eleman olması, şirket kayıtlarını bizzat tutması, hem vefat sonrası şirketin tüm mali verilerini şirketten alıp İncelemesi, inceletmesi hem de annesinin evi üzerindeki ipoteği kaldırma kaygısı içerisinde hareket ederek şirket hisselerini sattığını, davacı tarafin şirket hisselerini satmadaki öncelikli gerekçelerinden birisi ve ön şartının annesine ait evin üzerindeki ipoteğin kaldırılması olduğu hem sözleşme hem de kendi dava dilekçesindeki beyanları ile sabit olduğunu, davalı müvekkilinin içinde bulunduğu nakit sıkıntısı ve şirket ortağı …’nun vefatı sonrası şirket geleceğinin ve müşteri portföyünün belirsizliği nedeniyle hisseleri almak istemediğini, davacı tarafın bu konuda ciddi bir baskı ve taciz uyguladığını ve müvekkilince vefat eden ortağa olan vefa ve kitlenen şirket faaliyetinin devamı için bu hisseleri alma durumunda kaldığını, şirket değeri ve kar payının bizzat şirket muhasebecisi olan davacı tarafından tespit ve deklere edildiğini, borç alacak hesabının yine kendisi tarafından yapıldığını ve bedelin tespit edildiğini, davacının bu konuda oldukça ısrarcı ve hızlı davranmış olmasının sebebinin anne ayrı baba bir kardeşi tarafından …adına kayıtlı ve … tarafından şirkete ipotek olarak sunulan konut ile ilgili dava olabileceği düşüncesi olduğunu, zira …’nun söz konusu konut ile ilgili miras muvazaası iddiasında bulunmakta ve muris muvazaası sebebiyle tapu iptal ve tescil davası açarak yasal miras hakkının korunmasını talep etmekte olduğunu, davacının mal kaçırma ve aldatma amacı ile hareket etmiş olabileceğini, şirket hissesini kendi istek ve iradesi ile hiçbir baskı altında kalmadan, aksine hissenin devri için kendisinin baskı uygulayarak, şirket muhasebecisi olma sıfatıyla ve devir öncesi tüm mali kayıtlan temin ederek incelemiş olması sıfatıyla devrettiği, bu hususların tanık beyanları ve belgeler ile sabit olduğunu belirterek, davacının haksız, hukuka aykırı, mesnetsiz ve haksız kazanca yönelik davasının reddi ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
… 23.Asliye Hukuk Mahkemesinin…esas sayılı dosyası celp edilerek, incelenmiştir. Davacısının …, davalının … olduğu, ölüme bağlı tasarruf tenkis davası olduğu, anlaşılmıştır.
Davalı vekili şirkete ait bilanço ve muhasebe evraklarını ibraz etmiş, incelenmiştir.
… 24.Asliye Hukuk mahkemesinin … esas sayılı dosyası celp edilerek, incelenmiştir. Davacı … tarafından davalı … Limited Şirketi aleyhine açılan alacak davası olduğu, 27/03/2018 tarihinde karara çıktığı, davanın reddine karar verildiği, anlaşılmıştır.
Deliller toplandıktan sonra dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Bilirkişi 02/10/2017 tarihli raporunda; davacı ile davalı arasında noterde düzenlenen Limited Şirket Pay Devir Sözleşmesinin Türk Ticaret Kanunu uyarınca hüküm altına alınan şekillere uygun olarak düzenlendiğini, davacının irade sakatlığına ilişkin iddialarının takdir ve değerlendirmesinin mahkemeye ait olduğunu, mahkeme tarafından davacıya pay bedeli ödenmeye karar verilmesi durumunda davacının gerçek defter değeri üzerinden hesaplanan pay bedelinin önceden ödenen 7.425,00-TL mahsup edildikten sonraki tutarının 108.871,97 TL olduğunu, belirtilmiştir.
İtirazlar üzerine bilirkişiden ek rapor alınmıştır. Bilirkişi 11/02/2019 tarihli ek raporunda; davacı ve davalı itirazları değerlendirilmesi sonrasında yapılan ayrıntılı incelemeler sonucunda hesaplamalarda herhangi bir değişmenin söz konusu olamayacağını, mahkeme tarafından davacıya pay bedeli ödenmeye karar verilmesi durumunda davacının gerçek defter değeri üzerinden hesaplanan pay bedelinin, önceden ödenen 7.425,00-TL mahsup edildikten sonraki tutarının 108.871,97-TL olduğunu, belirtilmiştir.
Davacı vekilinin, raporda tespit edilen bedel üzerinden davasını ıslah ettiği ve ıslah harcını yatırdığı, anlaşılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgeler, toplanan deliller, … 23.Asliye Hukuk Mahkemesinin …esas sayılı dosya içeriği, … 24.Asliye Hukuk mahkemesinin …esas sayılı dosyası, bilirkişi rapor ve ek raporu ile tüm dosya kapsamından; davacı, babası …’nun vefatı üzerine babasının … Limited Şirketindeki baba bir anne ayrı kardeşi olan … ile birlikte miras yoluyla sahip olduğu %33 hissesinden kendisine düşen hisseyi şirketin diğer ortağı davalı …’a devri ile ilgili yaptığı … 15.Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi sırasında açıkça kandırılarak şirketin gerçek değeri yerine sermaye miktarına göre nominal hisse bedeli üzerinden işlem yapıldığı, baskı ve tehdit altında gerçek iradesini yansıtmayan bir sözleşmeye imza atmak zorunda kaldığını iddia etmiş ise de; bu iddiasını ispatlayamadığından, davanın reddine karar verildiği, davacı vekili 31.07.2019 tarihli dilekçesi ile mahkeme hükmünü isnaf ettiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinden verilen 2020/869 esas, 2022/962 karar sayılı, 20/09/2022 tarihli kararında ” Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İstinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararının, HMK.’nun 353(1)a-3 uyarınca usulden kaldırılmasına, 1-Kararı veren mahkemenin görevsiz olması nedeniyle HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, 2-HMK’nın 20. Maddesi uyarınca, taraflardan birinin, görevsizlik kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde istinaf incelemesine konu kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, ” karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin görevsizlik kararı gereği dosya mahkememize gönderilmiş olup, mahkememizin 2022/849 sayılı esasına tevzi olunarak yargılamaya devam olunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, devredilen limited şirket hisselerinin devir tarihindeki gerçek pay değeri tespit edilerek aradaki farkın ödenmesi istemine ilişkin olup, uyuşmazlığın temeli, gabin şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.
… 15. Noterliğinin … tarih, … yevmiye numaralı Limited Şirket Pay Devri sözleşmesi ile davacının … Limited Şirketindeki hisseleri davalı …’a devredilmiştir.
Davacı taraf, baskı ve aldatma sonucu edimler arasında aşırı nispetsizlik yaratıldığı iddiası ile devre konu hissenin gerçek değerinin belirlenerek kendisine ödenmesi istemiyle eldeki davayı açmıştır.
Limited şirket hisse devri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 595. Maddesinde düzenlenmiş olup anılan bu hüküm dikkate alınmaksızın eldeki davada taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümüne imkân bulunmadığı açıktır. Zira, davaya konu pay devrinin ne şekilde ve hangi koşullarda geçerli olacağı hususlarının incelenip değerlendirilmesi gereklidir.
TTK’nın 595 maddesi şu şekildedir: ” (1) Esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemler yazılı şekilde yapılır ve tarafların imzaları noterce onanır. Ayrıca devir sözleşmesinde, ek ödeme ve yan edim yükümlülükleri; rekabet yasağı ağırlaştırılmış veya tüm ortakları kapsayacak biçimde genişletilmiş ise, bu husus, önerilmeye muhatap olma, önalım, geri alım ve alım hakları ile sözleşme cezasına ilişkin koşullara da belirtilir. (2) Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için, ortaklar genel kurulunun onayı şarttır. Devir bu onayla geçerli olur.(3) Şirket sözleşmesinde başka türlü düzenlenmemişse, ortaklar genel kurulu sebep göstermeksizin onayı reddedebilir.(4) Şirket sözleşmesiyle sermaye payının devri yasaklanabilir. (5) Şirket sözleşmesi devri yasaklamış veya genel kurul onay vermeyi reddetmişse, ortağın haklı sebeple şirketten çıkma hakkı saklı kalır.(6) Şirket sözleşmesinde ek ödeme veya yan edim yükümlülükleri öngörüldüğü takdirde, devralanın ödeme gücü şüpheli görüldüğü için ondan istenen teminat verilmemişse, genel kurul şirket sözleşmesinde hüküm bulunmasa bile, onayı reddedebilir. (7) Başvurudan itibaren üç ay içinde genel kurul reddetmediği takdirde onayı vermiş sayılır. “
Somut olayda pay devrinin TTK’nın 595 maddesinde belirtilen koşullarda gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Gabin şartları bakımından yapılan değerlendirmede ise, gabin (aşırı yararlanma) TBK’nın 28 maddesinde düzenlenmiştir. Bu madde şu şekildedir : “Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya dasözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir.”
Somut olayda taraflar arasında hisse devrinin şekli koşullarda yapıldığı, ayrıca adi yazılı bir sözleşme daha yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu sözleşmede 7.425.000 TL şirketin noter devrine esas Ticaret Sicilinde kayıtlı nominal %16.5 pay değerinin 42.075.00 TL şirketin kar payı isim ve itibar değeri 10.599.74 TL davacı kıdem, ihbar ve SGK dan doğmuş alacakları 10.000.00 TL davacı şahsi alacağı olmak üzere toplam 70.599.74 TL şirketten alacağının tespit edildiği ve yine sözleşmede dökümü yazılı kabulündeki borçları alacağından mahsup edilerek 30.124.34 TL’nin …’na nakden ve defaten ödendiği, aynı sözleşmenin 7.maddesi ile şirket kredileri için teminat olarak davacının annesi …tarafından verilen ipoteğin kaldırılacağının, aksi takdirde protokolün geçersiz olacağının da belirtildiği görülmüştür. Davacı tarafın, hisse devri öncesinde hisse devrine konu şirkette SGK’lı olarak çalıştığı da yine dosyadaki kayıtlardan anlaşılmıştır. Görevsiz mahkemece alınan bilirkişi ek raporunda ise mahkeme tarafından davacıya pay bedeli ödenmeye karar verilmesi durumunda davacının gerçek defter değeri üzerinden hesaplanan pay bedelinin, önceden ödenen 7.425,00-TL mahsup edildikten sonraki tutarının 108.871,97-TL olduğu belirtilmiş olup davacı tarafça bu bedel üzerinden davanın ıslah edildiği görülmüştür. Tüm bu anlatılan hususların birlikte değerlendirilmesi sonucunda, hisse devir sözleşmesinin yanında davacı ile davalı arasında ayrıca adi yazılı sözleşme imzalandığı, burada davacının annesine ait olup şirket için kullanılan kredi nedeniyle ipotek verilen taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasının şart koşulduğu, bu şartın dava dışı şirket tarafından yerine getirildiği, bunun yanı sıra davacının hisse devrine konu şirkette SGK’lı olarak çalıştığı ve şirketin mali yapısı hakkında bilgi sahibi olduğunun anlaşıldığı, davacının, mevcut borçlarının da alacağından mahsup edildiğinin adi yazılı sözleşmede belirtildiği, böylece davacının hisse devri sonucunda sadece noter senedinde belirtilen 7.425,00 TL bakımından maddi menfaat ettiğinden bahsedilemeyeceği, davacının başkaca menfaatlerinin de adi yazılı sözleşme ile belirlendiği, davacının zor durumda kalması, deneyimsizliği ya da düşüncesizliğinin mevcut olduğunun da davacı tarafça ispat edilemediği anlaşıldığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davanın reddine,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 179,90-TL harçtan, peşin alınan 170,78-TL ve 1.689,00 TL ıslah harcından oluşan toplam 1.859,78 TL harçtan mahsubu ile artan bakiye ve ilam harcı olan 1.679,88 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 17.330,80 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı ayrıca görevsiz mahkemede de kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, Taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.28/02/2023

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”