Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/738 E. 2023/300 K. 25.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/720 Esas
KARAR NO : 2023/303

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/10/2022
KARAR TARİHİ : 25/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile 28/12/2021 tarihinde müvekkili şirkete ait … plakalı araç ile davalıdan sigortalı … plakalı aracın çarpışması şeklinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazada … plakalı aracın kusurlu olduğunu, müvekkilinin ise kazada kusurunun bulunmadığını, Karayolları Trafik Kanunu 99.maddesine göre sigortacıların, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorunda olduklarını, müvekkilinin 28/12/2021 tarihinde davalı-borçlu sigorta şirketine başvuru yapılmış olmasına rağmen sigorta şirketi kanunun emrettiği 8 iş günü içerisinde ödemekle zorunda olduğu tazminatı ödemediğini ve müvekkilinin haklarını sebepsiz yere ödemeyerek ihlal ettiğini, dolayısı ile sebepsiz zenginleşme yoluna gittiğini, müvekkilinin borcu tahsil etmek amacıyla 12/01/2022 tarihinde borçluyu temerrüde düşürdüğünü, ancak borcunu tahkim kararı ve yapılan takip ile 18/05/2022 tarihinde tahsil edebildiğini, dosyada tahsil edilen faizin de alacaklı müvekkilinin zararını karşılar nitelikte bir bedel olmadığını, Türk Borçlar Kanunu’nun 122/1. maddesinde aşkın zarara istinaden “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı gidermekle yükümlüdür” denildiğini, Yargıtay HGK’nın 10.11.1999 gün ve …Sayılı kararında, “munzam zarar sorumluluğu kusura dayanan borçlu temerrüdünün hukuki bir sonucudur ve alacaklının zararının faizi aşan bölümüdür. Borçlu para borcunun vadesinde ödemediğinde (temerrüt) oluştuğunda sözleşme veya yasada belirlenen gecikme faizi ödeme yükümü altına girer şeklinde vurgulama yapıldığını, emsal yargıtay kararlarında da borcun tahsil edilmesini engelleyen borçlunun munzam zararı karşılamakla yükümlü olduğuna karar verildiğini”, müvekkilinin uğradığı zararın daha fazla artmaması adına dosyanın bilirkişiye gönderilmesini talep ettiklerini beyan ile müvekkilinin alacağını zamanında tahsil edememesinden kaynaklanan belirsiz olan munzam zararının şimdilik 500,00 TL’sinin davalıdan avans faizi ile tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile müvekkilinin sorumluluğunun poliçe teminat limitleri ile sınırlı olduğunu, askın zararın poliçe teminatı kapsamında olmadığını, davacının munzam zarara ilişkin iddiasını ispatlayamadığını, davacı tarafından talep konusu edilen kazaya ilişkin tüm zararının karşılandığını, 3.301,69 TL değer kaybı ve 13.156,30 TL maddi hasar ödemesi yapıldığını, müvekkili şirketin KDV yönünden sorumluluğunun bulunmadığını, değer kaybı taleplerinin yerinde olmadığını, başvurucuya ait aracın daha önce birden fazla kez hasara uğradığını, müvekkili şirketin kazanın meydana gelmesinde bir kusuru bulunmadığını, tüm bu nedenlerle davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Dava,davalı sigorta şirketinden ZMMS poliçesi bulunan aracın davalıya ait araç ile kaza yapması sonucunda davacının aracındaki hasar ve nedeni ile oluşan hasar ve değer kaybı zararının geç ödenmesinden doğan munzam zararın tahsili istemine ilişkindir.
Dava konusu trafik kazasının 23/12/2021 tarihinde, davacıya ait … plaka sayılı araç ile davalıdan sigortalı … plakalı aracın çarpışması şeklinde meydana geldiği, davacı tarafça kazanın ve dolayısıyla zararın davalıdan sigortalı araç sürücüsünün kusuru nedeniyle meydana geldiğinden bahisle davalıdan zararın tazmininin talep edildiği, ödeme yapılmadığından, 14/02/2022 tarihinde Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurulduğu, Komisyon tarafından 26/04/2022 tarihinde 3.301,69 TL değer kaybının ve 16.458,00 TL hasar tazminatının 09/02/2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsili ile davacıya ödenmesine karar verildiği, hükmedilen miktarın … 18. İcra Dairesinde takibe konulduğu ve tahsil edilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafça, 23/12/2021 tarihinde meydana gelen değer kaybı zararına ilişkin tazminat alacağının 18/05/2022 tarihinde tahsil edilmiş olması ve komisyon kararı ile hükmedilen faizi aşan zararın ortaya çıkmış olması sebebiyle aşkın zarar talebinde bulunulmuştur.
Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkilinin borcu tahsil etmek amacıyla 12/01/2022 tarihinde borçluyu temerrüde düşürtüğünü, ancak borcunu tahkim kararı ile 18/05/2022 tarihinde tahsil edebildiğini, müvekkilinin davalıdan talep ettiği değer kaybı tazminatının temerrüde düşürdüğü tarihteki alım gücü ile tahsil edeceği tarihteki alım gücünün de aynı olmayacağını ve müvekkilinin zarara uğrayacağını, tahsil edilen faizin de alacaklı müvekkilinin zararını karşılar nitelikte bir bedel olmadığını beyan etmiştir.
Munzam zarar, borçlu temerrüte düşmemiş ve borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan durum arasındaki farktır. Munzam zarardan sorumluluk, borçlunun temerrüte düşmekteki kusuruna dayanan bir sorumluluk olup kural olarak munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüte uğrayan asıl alacağının varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faizi ile karşılanmayan zararını, zarar ile borçlunun temerrütü arasındaki uygun illiyet bağını ispat etmekle yükümlüdür.
Huzurdaki dava da; talep konusu değer kaybının sebebi trafik kazası 23/12/2021 tarihinde meydana gelmiş, davacı tarafça beyan edilen 28/12/2021 tarihli davalıya başvurusuna ilişkin evrakların dosya kapsamında mevcut olmadığı, davacı tarafça yaptırılan ekspertiz incelemesi sonucunda araçta oluşan değer kaybının 14.042,00 TL olduğunun rapor edildiği, davacı tarafça davalının temerrüde düşürüldüğü iddia olunan 12/01/2022 tarihine ilişkin dosya kapsamında bir delil bulunmadığı, dosya kapsamında mevcut bilgi ve belgelere göre davacının 14/02/2022 tarihli Sigorta Tahkim Komisyonu başvurusunda “müvekkili adına kayıtlı … plakalı aracın … Sigorta Şirketine Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı … plakalı araç ile karışmış olduğu kazada hasarlandığını, araçta hasar ve değer kaybı meydana geldiğini beyan ile başvuru yapılmasına rağmen tazminatın tarafından ödenmediği iddiası ile 3.301,69 TL değer kaybı ve 16.458,00 TL hasar bedelinin ve 826,67 TL ekspertiz ücretinin ödenmesi” talep ettiği, dosya kapsamında yaptırılan inceleme neticesinde davacının aracında oluşan değer kaybının 3.301,69 TL olduğunun tespit edildiği, 26/04/2022 tarihli sigorta tahkim komisyon kararında anılan değer kaybı bedelinin 09/02/2022 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte sigorta şirketinden tahsiline karar verildiği, davacının alacağının varlığını ispatlayamadığı ve komisyon tarafından hükmolunan tazminatın 18/05/2022 davalı tarafça davacıya ödenmiş olduğu anlaşılmakla; Türk Borçlar Kanununu 122. maddesinde, zararın temerrüt faizinden fazla olduğu takdirde munzam zarar talep edilebileceğinin düzenlendiği, Yargıtayın yerleşik kararlarına göre, munzam zararın olası bir zarar olmadığı, davacının iddia ve talep ettiği gibi muhtemel kar ya da karşılanan kısmı aşan zarar varsa bu husus inandırıcı bir biçimde kanıtlanabilirse ve de davalının kusuru/temerrüdü ile zarar arasında illiyet bağı kurulabilirse, bu koşullarda munzam zarar talep edilebileceğinin hüküm altına alındığı, davacının da somut bir zarardan söz etmediği, davacının muhtemel kar mahrumiyetine dayandığı, bu hususun munzam zarar kapsamı dışında olduğu, salt ülkenin ve piyasanın içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan olan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı ve somut bir biçimde iddia ve ispat etmediği müddetçe, TBK nun 122. maddesi kapsamında munzam zararın kanıtı olarak ileri süremeyeceği ve anılan şartlar sebebiyle ortaya çıkan olumsuzlukların alacaklı zararı olarak kabul edilemeyeceği, dolayısıyla TBK nun 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan aşkın zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlaması gerektiği ve davacının munzam zararın oluştuğu ikna edici bir biçimde kanıtlayamadığı, munzam zarar talep edilebilmesinin koşullarının oluşmadığı, davacının munzam zarar talep etme şartlarının ve munzam zararının oluşmadığı kanaatine varılmış davacının davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye harç olan 99,20 TL nın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesap olunan 500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. Maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede İSTİNAF YOLU açık olmak üzere karar verildi. 25/04/2023

Katip Hakim
e-imzalıdır e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”