Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/666 E. 2023/583 K. 18.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/666 Esas
KARAR NO : 2023/583

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/09/2022
KARAR TARİHİ : 18/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 06.03.2019 tarihinde müvekkile ait … plakalı araç ile yine aynı mevkide seyir halinde olan davalı sigortalı şirket ile sigortalanmış … plakalı araç arasında maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğinin belirtildiğini, Karayolları Trafik Kanunu madde 99 Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorunda olduğunu, Müvekkilin davalı-borçlu sigorta şirketine başvuru yapıldığı, sigorta şirketi kanunun emrettiği 8 iş günü içerisinde ödemekle zorunda olduğu tazminatı ödemediğini, müvekkilin haklarını(tazminatını) sebepsiz yere ödemeyerek ihlal ettiğini, ödemekle zorunlu olduğu tazminatı sürümceme de bırakarak sebepsiz zenginleşmeye gittiğini, tahsil edilmesi gereken tazminat alacağı yasal süresinde tahsil edilemediğini, alacağın zamanında tahsil edilememesinden ve yasal faizi aşan zararın ortaya çıkmış olması sebebiyle aşkın zarar talebimize ilişkin huzurdaki davayı açma zarureti doğduğunu, davalı tarafça sigortalanan araç %100 kusurlu bulunduğu , müvekkilin kusursuz olduğu dikkate alındığında müvekkili zarara uğratmak maksadıyla herhangi bir ödeme yapmadığını, bunun üzerine … sayılı dosyası ile Değer Kaybı bedelinin tazminatı talep edildiğini, dosyanın …numarasıyla karar verildiğini, bu kararda; Başvuru sahibinin ıslah ile artırılmış talebinin kabulü ile; talep edilen 4.500,00 TL değer kaybı tutarının 09/12/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte … Sigorta A.Ş.’den alınarak başvuru sahibine verilmesine, başvuru sahibi tarafından ödenmiş olan 100,00 TL başvuru ücreti ve 650,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplamda 750,00 TL yargılama masrafının …A.Ş. Den alınarak başvuru sahibine verilmesine, Başvuran kendini vekille temsil ettirdiğinden, AAÜT’e göre 4.080,00.-TL vekalet ücretinin … A.Ş.’den alınarak başvuru sahibine verilmesine,5684 sayılı Sigortacılık Kanunu 30/12. Maddesine 6327 Sayılı Kanunun 58. maddesiyle eklenen son cümle hükmü saklı kalmak kaydıyla, ihtilaf konusu miktarın, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin 12. Fıkrasındaki yasal sınırın altında olduğundan kesin olarak karar verildiğini, müvekkilin borcu tahsil etmek amacıyla 12.03.2019 tarihinde borçluyu temerrüde düşürdüğünü ancak borcunu 14.04.2021 tarihinde icra kanalı ile tahsil edebildiğini, Müvekkilin davalıdan talep ettiği değer kaybı tazminatının temerrüde düşürdüğü tarihteki alım gücü ile tahsil edeceği tarihteki alım gücünün de aynı olmayacağını, müvekkilin zarara uğrayacağını, dosyada tahsil edilen faiz oranı ile alacaklı müvekkilin zararını karşılar nitelikte bir bedel olmadığını, müvekkilin alacağını zamanında tahsil edememesinden kaynaklanan belirsiz olan munzam zararının şimdilik 500,00 TL’sinin davalıdan avans faizi ile tahsilini,
yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı araç, müvekkil şirket tarafından … numaralı trafik poliçesi ile sigortalı olduğunu, aynı kaza nedeniyle müvekkil şirkete karşı Sigorta Tahkim Komisyonu’nun… esas numaralı dosyası ile değer kaybı tazminatı talepli başvuru yapıldığını, söz konusu tahkim yargılaması sonunda müvekkil şirket aleyhine 4.500 TL tazminata hükmedildiğini, hükmedilen tutarın tüm ferileri ile birlikte 13.04.2021 tarihinde … 7. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına ödendiğini, ödeme ile müvekkil şirket zarara dair her türlü hukuki sorumluluğunu yerine getirdiğini, işbu dosya ile tarafları ve talepleri aynı olan tahkim kararı olduğunu, Müvekkil şirketin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlü olduğunu, buna göre hasar aşamasında hasar onarım bedeli olarak; … 25. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına hasar tazminatı olarak 1958 TL, 11.04.2019 tarihinde 6.250 TL hasar tazminatı, Gerçekleşen kaza 3 araçlı bir kaza olduğundan diğer dava dışı araca 1.711 TL hasar tazminatı, … 7. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına 6.065,73 TL değer kaybı tazminatı, Onarım için parça tedariği yapan şirketlere ödeme yapıldığını, müvekkil şirket azami limiti olan 43.000 TL üzerindeki zararlardan sorumlu olmadığını, konu olan kazanın 3 araçlı bir kaza olduğunu, dosya kapsamında garame hesabı yapılmasını, davacı tarafın munzam zararı somut delille ispatlamadığından munzam zararın oluştuğu söylenemeyeceğini, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, başvurunun reddi, yargılama gideri ve de vekalet ücretinin ise karşı tarafa yükletilmesi talep etmiştir.
DELİLLER:
Mahkememizin 10/01/2023 tarihli celse ara kararı gereği, davacı tarafça talep edilen 12/03/2019 tarihi ile tahsil tarihi 14/04/2021 tarihi arasında ve Sigorta Hakem Heyeti tarafından faiz başlangıç tarihi olarak kabul edilen 09/12/2020 ile tahsil tarihi 14/04/2021 tarihi arasında seçenekli olarak munzam zarar hesabının yapılmasının istenmesine, bilirkişi raporunda TBK’nın 122/1 maddesinde düzenlenen munzam zarara ilişkin hesabın Yargıtay kararları uyarınca istenilen tarihler arasında gerçekleşen yıllık enflasyon artış oranı, bu oranın eşya fiyatlarına yansıma durumu, mevduat ve Devlet tahvillerine verilen faiz oranları, Türk Lirası karşısında döviz kurlarına ilişkin değişiklikler irdelenerek bu süreler içerisindeki para değerinin düşmesi, alım gücü azalması nedeniyle alacaklının maruz kaldığı zarar miktarının yukarıda değinilen unsurların toplanıp, ortalamaları bulunarak rapor alınmasına, Bilirkişi …’in 31/03/2023 tarihli raporunda, tüm bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi ve 6100 sayılı HMK’nın 266/c.2 hükmü uyarınca bilcümle hukuki takdir ve tavsif sadece Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, belirlenen kriterlere göre yapılan hesaplamalar doğrultusunda munzam zararın 09.12.2020-14.04.2021 dönemi esas alındığı takdirde 267,53 TL, 12.03.2019-14.04.2021 dönemi esas alındığı takdirde 1.835,05 TL olduğu kanaatine varıldığını bildirdiği görüldü.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, davacı tarafın alacağını geç tahsil etmesi nedeniyle munzam zararının davalıdan avans faizi ile tahsili istemli açtığı davadır.
Munzam zarar, borçlu temerrüte düşmemiş ve borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan durum arasındaki farktır. Munzam zarardan sorumluluk, borçlunun temerrüte düşmekteki kusuruna dayanan bir sorumluluk olup kural olarak munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüte uğrayan asıl alacağının varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faizi ile karşılanmayan zararını, zarar ile borçlunun temerrütü arasındaki uygun illiyet bağını ispat etmekle yükümlüdür.
Uyuşmazlık çerçevesinde üzerinde durulması önem arz eden bir diğer husus ise, aşkın (munzam) zararın ispatı olup esasen aşkın zararın ispatına ilişkin yükümlülük, bu zararın varlığını iddia eden alacaklının üzerindedir. Bu bağlamda aşkın (munzam) zarar alacaklısı, TBK’nın 122. maddesine dayalı olarak tazminat talebinde bulunabilmesi için öncelikle kaynağı ne olursa olsun evvela bir alacağı olduğunu, borçlunun temerrütte bulunduğunu, illiyet bağını ve bu alacağını tahsil edememesinden veya geç ödeme yapılmasından doğan ve duruma göre malvarlığında azalma veya engellenen kazançlardan oluşan zararını kanıtlamak durumundadır.
… zararın talebinde varlığı iddia olunan zararın, yine alacaklı tarafından yasal ispat vasıtalarıyla somut, inanılır ve açık bir biçimde ispatlaması gerekir. Başka bir anlatımla alacaklı tarafça aşkın (munzam) zarar olgusu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 194. maddesi gereğince ispata elverişli şekilde somutlaştırılarak ileri sürülen iddianın ispatı için gerekli tüm deliller somut olarak ortaya konulmalıdır. Bu itibarla salt ülkenin ve piyasanın içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan olan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı olarak ileri sürülen aşkın (munzam) zarar talebi, alacaklının bu sebeple zarara uğradığını açık ve somut bir biçimde iddia ve ispat etmediği müddetçe, TBK’nın 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın kanıtı olarak ileri sürülemez ve anılan şartlar sebebiyle ortaya çıkan olumsuzluklar alacaklı zararı olarak kabul edilemez. Dolayısıyla TBK’nın 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan aşkın zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerekir. Başka bir anlatımla yüksek enflasyon, dolar kurundaki artış, serbest piyasadaki faiz oranlarının yüksek oluşu, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, davacıyı ispat yükünden kurtarmayacağı gibi herhangi bir ispat kolaylığı da sağlamaz. Bu itibarla ülkenin içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan hareketle ileri sürülen soyut ve varsayıma dayalı zarar iddiaları hükme esas alınamaz (Uygur, s. 816).
Türk Borçlar Kanununu 122. maddesinde, zararın temerrüt faizinden fazla olduğu takdirde munzam zarar talep edilebileceğinin düzenlendiği, Yargıtayın yerleşik kararlarına göre, munzam zararın olası bir zarar olmadığı, davacının iddia ve talep ettiği gibi muhtemel kar ya da karşılanan kısmı aşan zarar varsa bu husus inandırıcı bir biçimde kanıtlanabilirse ve de davalının kusuru/temerrüdü ile zarar arasında illiyet bağı kurulabilirse, bu koşullarda munzam zarar talep edilebileceğinin hüküm altına alındığı, davacının da somut bir zarardan söz etmediği, davacının muhtemel kar mahrumiyetine dayandığı, bu hususun munzam zarar kapsamı dışında olduğu, salt ülkenin ve piyasanın içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan olan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı ve somut bir biçimde iddia ve ispat etmediği müddetçe, TBK nun 122. maddesi kapsamında munzam zararın kanıtı olarak ileri süremeyeceği ve anılan şartlar sebebiyle ortaya çıkan olumsuzlukların alacaklı zararı olarak kabul edilemeyeceği, dolayısıyla TBK nun 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan aşkın zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlaması gerektiği ve davacının munzam zararın oluştuğu ikna edici bir biçimde kanıtlayamadığı, munzam zarar talep edilebilmesinin koşullarının oluşmadığı, davacının munzam zarar talep etme şartlarının ve munzam zararının oluşmadığı kanaatine varılmış davacının davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Bkz. Yargıtay H.G.K.’nun : 2021/11-938 Esas ve 2022/401 Karar sayılı ilamı)
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince takdiren 179,90 TL karar ve ilam harcından başlangıçta yatırılan 80,70 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince dava değeri üzerinden takdiren 500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 13. fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.560,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-HMK 333 maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde kullanılmayan avansın yatıran tarafa iadesine,
Dair, Davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 18/07/2023

Katip
e-imzalı

Hakim
e-imzalı

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”