Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/533 E. 2023/810 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/533 Esas
KARAR NO : 2023/810

DAVA : Tazminat (Ticari Nitelikteki Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 21/07/2022
KARAR TARİHİ : 01/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Nitelikteki Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, … adresinde, davalı … tarafından altyapı çalışmaları esnasında müvekkil şirket … A.Ş.’nin kabloları hasara uğratıldığını, hasarın ardından, müvekkil şirket teknik elemanlarınca durum tutanakla tespit edilmiş, akabinde hasarın giderilmesi için gerekli çalışmalar yapılmış olduğunu, hasara ilişkin “Hasar Tespit Tutanağı” dava dilekçemizin ekinde sunulduğunu, Müvekkil şirket malzeme gideri, işçilik gideri ve işletme zararı olmak üzere toplam 3.926,69 TL zarara uğratıldığını, Uyuşmazlığın arabuluculuk yoluyla çözümlenmesi için müvekkil şirket tarafından arabuluculuk yoluna başvurulmuş olup, arabuluculuk görüşmesi sonrasında … Arabuluculuk Bürosunun … büro dosya numarası; … dosya numarasıyla 13.04.2022 tarihli anlaşamama tutanağı düzenlendiğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla, 3.926,69 TL tutarındaki alacağımızın, hasar tarihi olan 08.07.2020 tarihinden itibaren başlayan T.C. Merkez Bankası’nın kısa vadeli avanslar için öngördüğü avans faizi ile birlikte davalıdan müştereken tahsiline, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle, Müvekkil idare … 2560 sayılı Kanun ile … yürütmek ve bu amaçla gereken her türlü tesisi kurmak, kurulu olanları devralmak ve bir elden işletmek üzere, … bağlı olarak, kurulmuş, müstakil bütçeli kamu tüzel kişiliğini haiz bir kuruluştur. …. personeli 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine tabi olduğunu, davacı tarafın, dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıalarla esasen ortada bir hizmet kusuru olduğunu iddia ettiğini, nitekim huzurdaki dava her ne kadar davacı yan tarafından sigortalısına ödenen tazminatın müvekkil idareden rücuan tahsiline ilişkin olarak başlatılan icra takibine itirazın iptali davası olsa da, ortada davacı yan sigortalısının uğradığı iddia edilen bir zarar ve bu zararın oluşumunda müvekkil idarenin hizmet kusurunun bulunduğu iddiası konusu olduğunu, dolayısıyla öncelikle ele alınıp çözülmesi gereken uyuşmazlık, tazminat ödemesine neden olan hasarın oluşumunda müvekkil idarenin hizmet kusurunun bulunup bulunmadığına ilişkin olduğunu, davalı idarenin hizmet kusuru nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemi niteliğindeki davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektigi sonucuna varılmıştır denilerek her ne kadar zararın tazmini için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali için adli yargıda dava açılmış ise de ortada bir hizmet kusuru iddiası bulunduğundan, bu iddianın araştırılması gerektiği, bunun da ancak idari yargıda çözüme kavuşturulabileceği gerekçesiyle davanın idari yargıda görülmesi gerektiğine karar verildiğini, Müvekkil idare aleyhine açılan huzurdaki dava ile benzer nitelikteki davalarda da iyukarıda değinilen Uyuşmazlık Mahkemesi kararı doğrultusunda kararlar verildiğini, Müvekkil idare … 2560 sayılı Kanunla kurulu bir kamu tüzel kişisidir ve bütün hizmet, görev ve işlemlerini bu kanun kapsamında yerine getirdiğini, dolayısıyla davacı tarafın uğradığını iddia ettiği hasarın meydana gelmesinde müvekkil idarenin herhangi bir hizmet kusurunun bulunup bulunmadığı, Uyuşmazlık Mahkemesinin yukarıda değinilen kararı gereğince idari yargıda görülerek çözüme bağlanması gerektiğini, davacı şirket meydana gelen hasarda müvekkil idarenin kusurlu olduğunu, bunun delilinin de dava dosyasına sunulan fotoğraf ve tutanaklar olduğunu ileri sürdüğünü, davacı vekili dava dilekçesinde hasar tutanağının davacı şirket personeli tarafından tek taraflı olarak tutulduğunu açık biçimde ifade ettiğini, dava dilekçesinde tebliğ edilen mezkûr tutanakta her ne kadar “Belirtilen adreste …. Firmasınca kanal bağlantı kazısı esnasında kepçe ile yeraltı hattını kırmak suretiyle hasar verilmiştir.” denmişse de mezkur hasarın müvekkil idare tarafından meydana getirilmediğini, nitekim aynı tutanakta hasarı meydana getirenin … A.Ş. İle … Ltd. Şti isimli şirket çalışanlarınca meydana getirildiği belirtildiğini, Müvekkil idare … Dairesi Başkanlığı’na mezkur adreste müvekkil idare tarafından herhangi bir çalışma yapılıp yapılmadığının sorulduğunu, … Başkanlığının … tarihli ve … sayılı yazısında;”İlgi yazı ekindeki başvuru evrakları incelendiğinde, söz konusu hasarların oluştuğu 2020 tarihinde … Şube Müdürlüğü Mesuliyet Sahası içerisinde 2017 yılı … Başkanlığı İçme suyu ve Atık su Yapım Bakım ve Onarım İşi kapsamında yüklenici firmamız olarak … A.Ş. İle … Şti iş ortaklığı firmasının çalıştığı anlaşılmıştır.” dediğini, Müvekkil idarenin işbu yazısından da anlaşılacağı üzere, müvekkil idarenin davacı şirketin kablolarında meydana gelen hasara sebep olacak herhangi bir eylemi söz konusu olmadığını, müvekkil idarenin, hasarın meydana gelmesine sebebiyet veren kusurlu ya da kusursuz herhangi bir davranışı, eylemi bulunmadığını, bu nedenle huzurdaki dava konusu hasar iddiası ile ilgili olarak müvekkil idareye atfedilecek bir kusur ve buna bağlı olarak yüklenecek bir sorumluluk veya husumetin söz konusu olmadığını, Müvekkil idare ile hasara sebep olduğu bizzat davacı tarafın delillerinden anlaşılan … A.Ş. İle … Ltd. Şti isimli şirketlerle imzalanan ihale sözleşmesi ve eki niteliğindeki Yapım İşleri Genel Şartnamesinin 25/4’üncü maddesi; “Yapım işlerinde yüklenici ve alt yükleniciler, yapının fen ve sanat kurallarına uygun olarak yapılmaması, hileli malzeme kullanılması ve benzeri nedenlerle ortaya çıkan zarar ve ziyandan, yapının tamamı için işe başlama tarihinden itibaren kesin kabul tarihine kadar sorumlu olacağı gibi kesin kabul ve onay tarihinden itibaren de on beş yıl süreyle müteselsilen sorumludur. Bu zarar ve ziyan genel hükümlere göre yüklenici ve alt yüklenicilere ikmal ve tazmin ettirilir. Ayrıca haklarında 4735 sayılı Kanunun 27’nci maddesi hükümleri uygulanır” hükümleri düzenlendiğini, aynı şartnamenin 9/10’uncu maddesinde ise; “İş yeri ve çevresindeki bölgede yeterli güvenlik önleminin alınmaması sebebiyle doğabilecek hasar ve zararın ödenmesinden yüklenici sorumludur” hükmü düzenlendiğini, anılan hükümlerle bizzat davacı şirket tarafından düzenlenen hasar tutanağında hasara sebep olduğu açıkça belirtilen … A.Ş. İle … Ltd. Şti isimli şirketlerin eylemlerinden dolayı müvekkil idareye sorumluluk izafe edilemeyeceği, söz konusu şirketlerin müvekkil idare ile imzaladığı ihale sözleşmesi ve eki olan Yapım İşleri Genel Şartnamesi hükümleriyle böylesi hasarlarda tüm sorumluluğun kendilerine ait olacağını kabul ettiği açık olduğundan huzurdaki davada müvekkil idareye sorumluluk izafe edilemeyeceğini, ayrıca davacı vekili, müvekkil idarenin tam olarak hangi eylemi ile söz konusu hasara sebebiyet verdiğini açıklamadığı gibi, işbu hasara sebebiyet veren eylemi ispatlar bir delil sunmadığını, davacı vekili huzurdaki davada, dava dilekçesi ekinde hasar iddiasına ilişkin herhangi bir delilin tarafımıza tebliğini sağlamadığını, esasen davacı tarafın davasını dayandırabileceği bir delil de bulunmadığını, bu aşamadan sonra davacı tarafın sunacağı deliller 6100 sayılı HMK’nun ilgili maddeleri gereğince iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağına tabi olacağından davacı vekilince herhangi bir delil sunulmasına da muvafakatlerinin bulunmadığını, davacı şirket dava dilekçesinde her ne kadar hasarın meydana geldiği tarihten bahsetmemişse de bizzat kendileri tarafından hazırlanan hasar tutanağında hasarın 08.07.2020 tarihinde meydana geldiği anlaşıldığını, hasar tutanağının davacı şirket yetkilileri tarafından tek taraflı olarak düzenlenerek müvekkil idarenin meydana gelen olay hakkındaki görüşlerine ve itirazlarına yer verilmemiş olması nedeniyle bu tutanağın müvekkil idareye sorumluluk izafe etmek bakımından tek başına yeterli olmayacağı yönündeki itirazlarımızı tekrarla, tutanağın düzenlendiği tarih olan 08.07.2020 itibariyle davacı şirketin meydana geldiği belirtilen hasarı öğrenmiş olduğunun kabulü gerektiğini, davacı şirket her ne kadar söz konusu hasar iddiası ve tazminat talebiyle ilgili olarak dava dilekçesinde belirttiği gibi arabululculuk başvurusunda bulunmuş ve işbu başvuru süresince Arabuluculuk Kanunu’nun ilgili maddesi gereği başvuru tarihinden son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar zamanaşımı kesilmekte ise de, davcının yaptığı arabuluculuk başvurusunun 13.04.2022 tarihinde anlaşamama ile sona erdiği, davacı tarafından aynı tarihte düzenlendiği belirtilen tutanaktan anlaşıldığı ve bu tarihten sonra zamanaşımının tekrar işlemeye başladığı, huzurdaki davanın UYAP kayıtlarına ve mahkeme tensip tutanağına göre 21.07.2022 tarihinde ikame edildiği ve dolayısıyla davanın açıldığı tarih itibariyle davacının huzurdaki dava ile ileri sürdüğü talep haklarının zamanaşımına uğradığını, belirtilen adresler mezkûr şirketlerin … Ticaret Odası nezdinde tutulan ticaret sicil kayıtlarında görünen adresleri olduğunu, davacının, meydana geldiğini ileri sürdüğü zararın kim tarafından meydana getirildiğini, sorumluluğun ve kusurun kimde olduğunu açık biçimde ispat etmesi gerektiğini, davacı, huzurdaki davada meydana geldiğini iddia ettiği hasarın kimin kusurlu davranışı neticesinde meydana geldiğini ispatlamadığını, Müvekkil idare açısından tazminat sorumluluğunun doğması için, tazminat talep edilenin, zarara neden olayda kusurunun olması; tazminat talep edilen hasar ile fiili arasında illiyet bağının bulunması gerektiğini, idare …’nin davacının iddia ettiği adreste hiçbir faaliyeti bulunmadığını, davacı her ne kadar meydana geldiği iddia olunan hasarda müvekkil idarenin sorumluluğunun bulunduğunu iddia etmekte ise de hasara uğradığı iddia olunan altyapı tesislerinin mevzuata uygun bir biçimde tesis edilip edilmediğinin araştırılması, bunun için de bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, her ne kadar müvekkil idarenin herhangi bir çalışması ya da eylemi söz konusu olmasa da dava konusu hasarlı altyapı tesislerinin mevzuata uygun bir biçimde tesis edilmemiş olmasının, hasarın meydana gelmesinde birinci dereceden etkili olacağı, bu durumun, hasarla doğrudan bağlantılı bir illiyet bağına sebebiyet vereceğini, müvekkil idarenin huzurdaki dava konusu hasara sebebiyet veren bir eylemi bulunmadığını, davacı tarafından dosyaya sunulan hasar tutanağında hasara sebebiyet verenin … A.ş. ile …Ltd. Şti olduğu açıkça belirtildiğini, müvekkil idarenin işbu şirketlerle ihale ilişkisi bulunmakta ise de söz konusu şirketlerin hasarın gerçekleştiği mahalde kazı yapmak için … altyapı koordinasyon müdürlüğünden ruhsat alıp almadığının araştırılması gerektiğini, Müvekkil idareye karşı ikame edilen benzer nitelikteki pek çok davada davacıların altyapılarına hasar verildiği iddiası ile müvekkil idareden tazminat talep edildiğini, davada, davacının hasarın meydana geldiğini iddia ettiği tarihte, hasarın meydana geldiği adres bakımından… kazı ruhsatı alınıp alınmadığı hususunun öncelikle belirlenmesi gerektiğini, belirtilen tarih ve adres bakımından alınan bir kazı ruhsatı yok ise müvekkil idarenin söz konusu hasarın ve huzurdaki davanın muhatabı olamayacağını, davacının müvekkil idareden meydana gelen hasar nedeniyle talep ettiği tazminat miktarı kabul edilemeyeceğini, davacı tarafın müvekkil idareden işçilik bedeli adı altında tazminat talep etmesi usul ve yasa ile yüksek mahkemenin yerleşik içtihatlarına aykırıdır. talep edilen malzeme bedellerinin afaki olup olmadığı hususu araştırılması gerektiğini, işletme zararı adı altında talep edilen bedelin soyut ve hiçbir delile dayanmadığını, davacının montaj ve işçilik bedeli talebinin karşılanması durumunda, mükerrer bir ödeme söz konusu olacağını, bu nedenle söz konusu talebin reddi gerektiğini, davacı, onarımları, yeraltı arıza onarım hizmet alımı yoluyla arızaların nitelik ve niceliğine ve kimin hasarı oluşturduğuna bağlı olmaksızın yüklenicisine bedel ödediğinden, davacı hasarın giderilmesi için özel olarak işçi tutmadığı ve harcama yapmadığını, bu nedenle davacı tarafın esasen müvekkil idareden işçilik bedeli adı altında bir bedel talep etmesi söz konusu dahi olamayacağını, bu nedenle davacının taleplerinin reddi gerektiğini, Müvekkil idareye karşı açılmış olan benzer nitelikli davalarda hasar bedeli adı altında montaj ve işçilik giderlerinin talep edilemeyeceği karara bağlandığını, davacı tarafın, talep ettiği tazminata ek olarak, hasarın meydana geldiğini iddia ettiği tarihten itibaren işletilmek üzere T.C. Merkez Bankasının kısa vadeli avanslar için öngördüğü avans faizi talep ettiğini, davacı tarafın işbu talebi usul ve yasa ile yüksek mahkeme içtihatlarına aykırı olduğunu, müvekkil idare usule ilişkin itirazlarımızda da açıkça vurgulandığı üzere tacir değil, kamu tüzel kişiliğini haiz, müstakil kanunu olmakla birlikte …’ne bağlı bir kamu kurumu olduğunu, eylem ve işlemlerinde kâr odaklılığı değil kamu hizmeti ve kamu yararı gözetildiğini, her ne kadar gelirlerinin önemli bir bölümü abonelerine sağlanan su, atıksu ve kanalizasyon hizmetleri karşılığında kesilen faturalardan kaynaklanmakta ise de söz konusu gelirler, yürütülen hizmetlerin devamlılığının sağlanması için kullanıldığını, bu nedenle müvekkil idareye tacir sıfatının yüklenmesi söz konusu olamayacağı gibi, yürütmekte olduğu kamu hizmeti esnasında üçüncü kişilerin uğradıklarını iddia ettikleri zararlardan dolayı talep edilen tazminatlarda avans faizi talep edilemeyeceğini, bu nedenle davacının müvekkil idareden talep ettiği faiz oranının reddi gerektiğini, davacı tarafın hükmedilmesini talep ettiği tazminata olay tarihinden itibaren faiz istemesi hukuka aykırı olduğunu, Müvekkil idarenin davacıya kesinleşmiş bir borcu olmadığını, dolayısıyla idarenin temerrüdü söz konusu olmadığından ancak dava tarihinden sonrası için faiz istenebileceğini, bir kısım davacı taraf delilleri arasında “…” isimli bir evrak bulunmakta olduğunu, söz konusu belgede davacının işbu davaya konu ettiği alacak kalemlerine ilişkin bilgiler yer aldığını, buna göre davacı taraf mezkur adreste meydana gelen hasarla ilgili olarak müvekkil idareden 2.812,97-TL “işçilik gideri”, 917,39-TL “malzeme gideri” adı altında toplam 3.730,36-TL zarara uğradığını iddia etmekte, ancak dava dilekçesinde3.578,58-TL ettiğini, İdarenin aleyhine davacı şirket tarafından açılan bazı davalarda dinlenen tanıkların davacı tesisatlarının olması gereken derinlikte olmadığı, tesisatın haritalandırılmadığı, genelde yeterli derinlikte olmadığı ve aksine yüzeyde olduğu yönünde beyanlarda bulundukları görüldüğünü, davacı tarafından yapılan tesisat imalat işinin mevzuatına uygun olup olmadığının herhangi bir tereddüde yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi gerektiğini, Müvekkil idareye karşı açılan benzer nitelikteki pek çok davada, hasara uğrayan altyapı tesislerinin yürürlükteki mevzuat ile fen ve sanat kaidelerine aykırı olarak inşa edildiği bilirkişi raporları ile tespit edilerek neticede meydana gelen hasardan müvekkil idarenin sorumlu tutulamayacağı veya işbu aykırılıklar nedeniyle davacının da kusurlu olabileceği, dolayısıyla müterafik kusura vurgu yapılarak davaların reddine veya kısmen kabulüne karar verildiğini, davacı tarafın hasara uğradığını iddia ettiği altyapı tesislerini mevzuata ve fen sanat kurallarına aykırı olarak tesis etmiş olması durumunda hasarın meydana gelmesinde bu durumun belirleyici etken olacağı, hatta kusurun ağırlığına göre hasarın meydana gelmesinde kurulabilecek tek illiyet bağı olması imkan dahilinde olduğunu, hal böyleyken, böylesi bir tespit durumunda müvekkil idarenin davacının uğradığı zararlardan sorumlu tutulmasının düşünülmediğini, müterafik kusur olgusuna dair emsal mahkeme kararları bilahare dosyaya sunulacak olduğunu, davacı şirketin hasara uğrayan altyapı tesislerini mevzuata ve fen ve sanat kurallarına uygun olarak tesis edip etmediğinin araştırılmasını, müterafik kusurun bulunup bulunmadığı hususunda keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasını, bu nedenlerle öncelikle yargı yolunun caiz olmadığı itirazımızın kabulü ile, mahkemenizin görevsiz olması nedeniyle davanın usulden reddini, davanın öncelikle usule ayıkırılık ve husumet itirazlarımız ile davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı olmaması nedeniyle reddini; davanın …Tic. A.ş İle …Tic. Ltd. Şti’ne İhbarını, davacının davasının esastan ve tümüyle reddini, davacının faiz isteminin tümüyle reddini,
davacının talep ettiği faiz oranının reddini, davacının yargılama masrafı ve avukatlık ücreti isteminin reddini, yargılama masraflarının davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan…Tic. A.Ş vekilinin cevap dilekçesinde özetle, Davacının davaya konu iddia ve taleplerini kabul anlamına gelmemekle birlikte, huzurdaki dava, davacının zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrenmesinden itibaren 2 yıllık yasal süre içerisinde açılmadığından, zamanaşımı itirazda bulunduklarını, davacının zamanaşımına uğramış olan talepleri ile davanın zamanaşımından reddi gerektiğini, davacının iddialarına konu hasarı gösterir yegane deliller davacının kendisi tarafından tek taraflı olarak düzenlenmiş tutanak olduğunu, oluşturulma şekilleri bakımından bu tutanaklar yalnızca davacının iddialarının tespitini sağlamakta olduğunu, bunlara delil niteliği atfedilmesi mümkün olmayacağını, söz konusu hasar tutanaklarının doğruluğu ve isabetliliği, toplanacak deliller ve yapılacak bilirkişi değerlendirmeleri sonucunda ortaya çıkacağından, davacının “delillerine” itiraz ettiklerini, dosyanın mevcut halindeki bilgi ve belgelerden, söz konusu zarara davacının kendi eylemleri ile sebep olup olmadığı anlaşılmadığını, söz konusu tutanaklardan, davacının kendi altyapı tesislerini mevzuata uygun bir şekilde döşeyip döşemediğinin tespiti mümkün olmadığını, davacının kendisine yüklenen yükümlülüklerini yerine getirmeden, gerekli güvenlik önlemlerini almadan altyapı tesis etmiş olması halinde, bu sebeple bir zarar meydana gelmiş olması mümkün olmadığını, müvekkil şirket …, uzun yıllardır … ve … bağlı olarak kamu yararına faaliyet gösteren, köklü ve güvenilir bir şirket olup, idarenin denetim ve gözetimi altında yükümlülüklerini büyük bir titizlikle ve tüm yönetmeliklere uygun şekilde yürüttüğünü, Müvekkil şirket, işin ifası esnasında kendisine tebliğ edilen teknik şartnameye tamamen uymakta, kanuni bütün yükümlülüklerini yerine getirdiğini, dolayısıyla davacının iddia ettiği zararların, davacının kendi altyapısını mevzuata aykırı şekilde tesis etmesinden kaynaklanmış olmasının kuvvetle muhtemel olduğunu, davacının kast ya da ağır kusurunun söz konusu olması halinde, failin fiiliyle zarar arasında illiyet bağı kesilmiş olacağından, müvekkil şirketin bir çalışması esnasında zarar meydana gelmiş olsa dahi, zarar ile müvekkilin eylemleri arasında illiyet bağı kurulamayacağını, davacının kusuru, yaşanan zarar ile müvekkilin eylemleri arasındaki illiyet bağını kesecektir. Bu sebeple müvekkile kusur atfedilmesi veya müvekkilin meydana gelen herhangi bir zarardan sorumlu tutulması mümkün olmayacağını, davacı tarafından talep edilen bedeller fahiş olduğunu, rayicin üzerinde olduğunu, bu bedeller her bir kalem için rayicin üzerinde olmasının yanısıra, işçilik ve montaja ilişkin masrafları da içerdiğini, şirketin genel giderlerine ilişkin ücret ve bedellerin gerçek hasar hesaplamasına dahil edilmesi mümkün olmadığını, davalı idare tarafından dosyaya sunulmuş bulunan Yargıtay kararları ile de ortaya koyulduğu üzere, zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebileceğini, dolayısıyla zarardan bir sorumluluğun doğacağının kabulünde dahi, işçilik ve montaj giderlerinin bu hesaplamaya dahil edilemeyeceğini, davacı tarafından talep edilen tazminat, hasarın meydana geldiğini iddia ettiği tarih itibari ile işletilmiş faizi içerdiğini, ancak ortada kesinleşmiş bir borç olmadığından, davacının faiz talebi hukuki temelden yoksun olduğunu, zarar ile zarara sebep olan olay ve durumlar henüz tespit edilmediğini, illiyet bağı araştırılmamış, bir fail ortaya konulmamış, zararın boyutu ortaya konulmadığını, davacının zarara kendi eylemleri ile sebep olup olmadığı dahi ihtilaflı iken, kesinleşmiş bir borç varmışçasına dava tarihinden önceki döneme yönelik faiz işletilmesi hukuken mümkün olmadığını, bu nedenlerle davacının davasının reddine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan …LTD. ŞTİ. vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı taraf kendilerine ait olan kablo sisteminin müvekkilin yaptığı kazı çalışmaları sonucunda zarara uğradığını belirterek huzurdaki davaları açtığını, davacı tarafın beyanları gerçeği yansıtmadığını, Müvekkil davacı tarafın belirttiği adreste yapmış olduğu çalışmalarda üzerine düşen tüm işleri teknik şartnameye uygun bir şekilde gerçekleşmiş, üstüne düşen sorumluluğu eksiksiz bir şekilde yerine getirdiğini, bu nedenle meydana gelen hasarda müvekkilin kusuru bulunmadığını, meydana gelen hasarda kusurun davacı tarafta olduğunu, davacı tarafça teknik şartnameye uygun imalat yapılmadığını, davacı tarafça çekilen hat nizami bir şekilde döşenmemiştir ve elektrik kabloları yeterli derinlikte olmadığını, ayrıca kazı çalışmaları esnasında kabloyu korumak için kablonun üzeri aralık kalmayacak şekilde kırmızı tuğla, plaka veya cüruf tuğlalarla kapatılıp dolgu malzemesi eklenmesi gerektiğini, bunların üzerine ise kırmızı ikaz bandı veya uyarıcı işaret çekilmesi gerektiğini, kanal kapatılıp üzerine tuğlalar yerleştirilmeli ve tuğlaların üzerine mutlaka kablo olduğu belirtilen uyarı şeridi bulunması gerektiğini, davacı tarafından bu yükümlülüklerin yerine getirilmediğini, alınması gerekli olan önlemlerin alınmadığını, dolayısıyla hasarın meydana gelmesinde kusur davacı tarafın olduğunu, davacı tarafça tek taraflı olarak belirlenen hasar bedeli fahiş olup yasal dayanağı bulunmadığını, bu bedelin kabulünün mümkün olmadığını, davacı tarafça belirlenen hasar bedelinin piyasa şartlarına uygun olup olmadığı ayrıca araştırılması gerektiğini, bunun yanında, davacı taraf yasal mevzuat gereği talep edemeyeceği alacak kalemlerini de icra takip dosyasında talep ettiğini, davacının dışardan işçi tutmadığını ve arızayı kendi personeli ile giderdiğini, davacının montaj bedeli, araç ve personel bedeli, dağıtılmayan enerji bedeli, süre aşım bedeli , etüd koordinasyon bedeli talep etmesi yasaya aykırı olduğunu, Müvekkilin zarardan sorumlu olabilmesi için meydana gelen zararla müvekkil firmanın çalışması arasında illiyet bağı bulunması gerektiğini, ancak somut durum incelendiğinde illiyet bağı bulunmadığının anlaşılacağını, davacı tarafın herhangi bir kablo sistemine müvekkilce zarar verilmediğini, bu nedenle davanın müvekkile karşı açılamasında hukuki bir dayanak bulunmadığını, bu nedenlerle haksız davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine aksi halde esastan reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 15/02/2023 tarihli celsesinde, davacı tanığı … beyanında, tanığa dava dilekçesi ekindeki hasara dair tutulan tutanaklar gösterildi, tanık beyanen bu tutanakları ben tuttum, ben davacı şirkette o tarihte erişim teknisyeni ve hasarlardan sorumlu kişiydim, o bölgedeki çalışanlarımızın ihbarı üzerine dava konusu yere gittim, … o sırada kanal bağlantı arızası işini yapıyordu, tutanakta yazdığım … şirketi ile … şirketinin çalışanları dava konusu yerde işi yapıyordu, çalışanlardan ben bu şirketlerin isimlerini öğrendim, zaten bu bölgeden ben sorumlu olduğum için bu iki şirket ortaklık şeklinde bölgedeki işleri yapıyorlardı, … adına belirttiğim iki şirket konsorsuyum olarak bu işi yapıyorlardı, bu şirketler işini tamamladıktan sonra ben kanalı kapattırmadım, davacı telekoma ait yer altı borularını kırdıkları için boruları kendi ekiplerimizle tamir ettik, hasara ilişkin tutanak düzenledim, o sırada orada bulunan belirttiğim şirket çalışanları tutanağı imzalamaktan imtina etmişlerdir, özetle … adına çalışan … şirketi ile … şirketi çalışanları hasar vermiştir, dava konusu bölge eski bir bölgedir, standartlara uygun döşeme yapılmıştır dediği görüldü. Aynı celse ara kararı gereği, Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, ticari defter ve kayıtları ve dosya incelenerek davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı varsa miktarının nelerden ibaret ve ne kadar olduğu konusunda rapor alınmasına karar verilmiş olup, Bilirkişi raporunda özetle, 08.07.2020 günü … adresinde, davalı / ihbar olunan şirketler tarafından yapılan kanal bağlantı çalışmaları esnasında, davacı … A.Ş.’ye ait yeraltı güzergahı hasara uğratılmıştır. Dava dilekçesi ve hasar tespit tutanak içeriğinde yer alan … adresine gidilmiş, taraflara ait alt yapı tesislerinin yan yana tesis edilmiş olduğu tespit edilmiştir. Sokak ortasında bulunan davacının rögar kapağı sokak boyunca davacı tesislerinin varlığına dair işaret niteliğindedir. Hasara sebep olan davalı / ihbar olunan şirketlerin alt yapı kazı müsaadesi almadan kazıya başladıkları anlaşılmaktadır. (…Altyapı Koor. Şube Müdürlüğü23.09.2022 kayıt tarihli yazı içeriği) Ruhsat alınmasa bile hasar mahallinde bulunan ek odası ve menholler davacı şirketin alt yapı tesislerine ilişkin işaret niteliği taşımaktadır. Sunulan fotoğraflar ve davalı … vekilinin beyanları kapsamında hasar mahallinde çalışma yapıldığı hususu sabittir. Davalı / ihbar olunanlar eylemi ile hasar arasında illiyet bağı kurulabileceğine kanaat getirilmiştir. Davalı idare/yüklenicisi ihbar olunan şirketlerce çalışma yapılan kanal hat derinliği, davacının yer altı kablo güzergâhından daha fazladır. Davacıya ait yer altı kablo güzergahının tekniğine ve yönetmelik hükümlerine göre olması gerekenden daha yüzeyde olduğuna ilişkin yeter delil bulunmadığından ve tutanağa davalı şirket yetkililerince herhangi bir şerh düşülmediğinden davacı taraf bakımından müterafik kusur şartlarının oluşmadığına kanaat getirilmiştir. Hasar içeriğinin hasara uğrayan yeraltı borularının değiştirilmesi içerikli olduğu, hasarın onarımı için kullanılan emtiaların kullanılması gerekli ve hasar onarım bedelinin haddi layığında olduğu, Hesaplamalarda poz numaraları belirtilerek … birim fiyat tarifelerinin dikkate alındığı tespit edilmiş, yukarıda piyasa fiyat kıyaslaması yapılmıştır. Davacı şirketçe dosya kapsamına sunulan “…” firmasınca düzenlenen Günlük Şantiye Defteri ve e-fatura bilgilerinden; Yeraltı güzergahına ilişkin çalışma yapılan … hattı için kullanılan malzeme ve onarımın yapıldığı adresin hasar tespit tutanağında belirtilen adres ile uyumlu olduğu, iş tanımlamalarına ait poz numaralarının … tarafından aynen uygulanmış olduğu, dolayısıyla davacı kurumca hasarın onarımında Özel olarak adam tutulup çalıştırıldığı kanıtlanmıştır. Bu nedenle hasara ilişkin 2.961,02 TL. tutarındaki işçilikt nakliye bedeli hasar toplam tutarına dahil edilerek, Davacı şirketin 965,67. TL. (malzeme bedeli) * 2.961,02 TL. (işçilik*Nakliye Bedeli) – 3.926,69 TL. hasar tazmin talebinin olabileceği, hasara taşeron/yüklenici ihbar olunan firmalar sebep olmuş olsa bile davalı … yetkililerinin yüklenici şirket çalışanları üzerinde gözetim ve denetim yükümlülüğü bulunduğu (3.Hukuk dairesi E.2007/16515 ve K.2007/17740 ve davalı ihbar olunan şirketler arasında imza edilen sözleşme madde 33.3) kanaatine varılarak, 3.926,69 TL. tutarındaki toplam davacı şirket zararından davalı … ile ihbar olunan …A.Ş. ve … Tic.Ltd.Şti. nin sorumlu tutulabileceği görüş ve kanaatine varıldığını bildirdiği görüldü.
Tüm dosya kapsamı ve delillerin değerlendirilmesi neticesinde,
Davacı vekili … adresinde davalı kurumun alt yapı çalışmaları yaptığı sırada müvekkil şirketinin alt yapı kablolarının zarara uğraması sebebiyle 3.926,69 TL tutarındaki hasarın davalıdan alınmasını talep etmiştir.
Davalı taraf ise, davcının davayı açmasında hukuki yararı olmaması sebebiyle davanın reddini talep etmiştir.
Dosya kapsamında bilirkişilerden rapor alınmış, alınan rapor da bilirkişiler , davaya konu yere gittiklerinde taraflara ait alt yapı tesislerinin yan yana olduğu, sokak ortasında davacının logar kapağının olduğu ve hasara sebep olan davalı/ ihbar olunan şirketlerin alt yapı kazı müsaadesi almadan kazıya başladıkları anlaşıldığından davacının adam tutarak hasarı tamir ettiği ve 965,67 TL malzeme + 2.961,02 TL işçilik + nakliye bedeli olmak üzere toplam 3.926,69 TL hasar tazmin talebinin olabileceğinin ve hasara taşeron ihbar firma sebep olsa bile …’nin gözetim ve denetim yükümlülüğünün bulunması sebebiyle hasarda davalı … ile birlikte ihbar olunan …ve …’ın sorumlu tutulacağının rapor edilmesi karşısında davacı taraf, zararının tazminini …’den talep ettiğinden ve raporda da …’nin zarardan sorumlu olduğu belirtildiğinden , davacının davasının kabulü ile 3.926,69 TL haksız fiilin meydana geldiği tarih olan 08/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davanın KABULÜNE, 3.926,69 TL’nin 08/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 269,85 TL maktu karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 87,52 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 182,33 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 80,70 başvurma harcının, 87,52 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Kabul edilen dava değeri ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.926,69 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen 4.440,00-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan 45,50-TL yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına,
7-Arabuluculuk ücreti olan 1.560.00-TL’nin davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
Dair, Taraf vekillerinin yüzlerine karşı HMK 341 maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi.. 01/11/2023

Katip
E-imzalıdır.

Hakim
E-imzalıdır.