Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/50 E. 2023/562 K. 05.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/50 Esas
KARAR NO : 2023/562

DAVA : Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 20/01/2022
KARAR TARİHİ : 05/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili sunduğu dava dilekçesi özetle; Davacı vekilleri tarafından mahkemeye verilen dilekçede, müvekkiline ait… adresinde bulunan taşınmazın, … Sigorta A.Ş. tarafından kobi paket sigorta poliçesi ile sigortalandığı, 08.08.2021 tarihinde meydana gelen yer kayması sebebiyle müvekkiline ait sigortalı taşınmazda hasar meydana geldiği ve müvekkil şirketin meydana gelen olayda bir kusurun olmadığı, hasarın meydana geldiği kısmın arka tarafında perde duvar olması sebebiyle, insan hayatına zarar gelmemesi için tehlike oluşturacağından şirket tarafından hızlıca müdahale edilerek hasarın onarımının yapıldığı, meydana gelen onarımı için yapılan başvuruya, sigorta şirketi tarafından verilen cevapta, meydana gelen hasarın yer kayması, sel/su baskını neticesinde meydana gelmediği ve oluş şekli bakımından poliçe teminatları kapsamında olmadığından bahisle sigorta tarafından karşılanamayacağının beyan edildiği ve arabuluculuk başvurusu yapıldığı, bundan da sonuç alınamadığından, zararın karşılanması yönünde dava açıldığı beyan edilmiştir. Davalı tarafça mahkemeye verilen savunma dilekçesinde özetle; davacı şirketin Kobi Paket Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğu, davâcı şirket tarafından meydana gelen hasarla ilgili olarak yapmış olduğu müracaatın değerlendirildiği ve eksper raporunda, sigortalı işyeri önünde beton zeminde zemin malzemesinin mutat kullanım ve yağmurların etkisiyle düşey yönde oturma (çökme) şeklinde zararın meydana geldiği, kendilerine müracaat yapılmadan davacı şirket tarafından onarım faaliyetine başlandığı ve hasarın detaylarını inceleme imkanı kalmadığından önceye ait fotoğraflar üzerinden incelemelerin gerçekleştirildiği ve derinliği fazla olan zeminin layıkıyla dolgu yapılmadığının tespit edildiği ve olayda davacının kusuru olduğu, meydana gelen olayın sigorta kapsamında kalmadığı ve teminat dışı kaldığı ve davanın reddi yönünde talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi özetle; müvekkili şirket nezdinde … numaralı poliçe ile müvekkili şirket nezinde kobi paket sigorta poliçesi ile sigortalı olduğu, incelemelerde alınan eksper raporunda sigortalı riziko işyeri önünde olan beton zeminde zemin malzemesinin mutat kullanım ve yağmurların etkisiyle düşey yönde oturma (çökme) şeklinde zararın meydana geldiği, ilgili zemin ve benzeri derinliği yüksek olan ve dolgu yapılması gereken zeminlerde dolgu malzemesinin serpme sıkıştırma yöntemiyle sıkıştırılarak 30 cm kalınlıkta bir serilip silindirle sıkıştırma işlemi yapılması gerektiği, müvekkili şirkete başvuru yapmadan önce davacılar tarafından onarım faaliyetine başlandığı, davanın usulden reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
Bilirkişi heyetinin 29/12/2022 tarihli bilirkişi talimat raporu özetinde; Davacı vekilleri tarafından mahkemeyet verilen dilekçede, müvekkiline ait …adresinde bulunan taşınmazda meydana gelen hasarla ilgili olarak, taşınndazın … Sigorla A.Ş. tarafından kobi paket sigortâ poliçesi ile sigortalandığı, 08.08.2021 tarihinde meyana gelen yer kayması sebebiyle müvekkiline ait sigortalı taşınmazida hasar meydana geldiği ve müvekkil şirketin meydana gelen olayda bir kusurun olmadığı, ancak davalı sigorta şirketi tarafından meydana gelen hasarın poliçe kapsamına girmediğini beyan ederek, ortaya çıkan hasarın bedetinin karşılanması yönüne gitmediğinden dolayı açılan dava dosyası ile ilgili olarak bilirkişi heyetimizce dosyasındaki bilgi ve belgeler ile mahallinde yapılanı incelemeler mneticesinde aşağıdaki kanaatlere varılmıştır. Bilirkişi heyetimizce davaya – konu taşınmazla ilgili olarak mahallinde yapılan tüm inceleme, gözlem ve tespitler ile dosya içeriğinde bulunan fotoğrafların incelenmesi neticesinde;
Davaya konu olan taşınmazın bulunduğu alanın genel jeolojik yapısının güncel alüvyonlardan oluştuğu ve dere alüvyonu niteliğinde kum, çakıl, silt ve killi siltten, müteşekkil bir Hitolojik yapıya sahip olduğu anlaşılmıştır. Davacıya ait taşınmazın bulunduğu yer konumu itibariyle, incelemeler kısmındaki Google earth resimlerinde de görüleceği dere yatağının delta birikimi oluşturduğu çanak içerisinde kalmaktadır. Bina içerisinde yapılan inçelemelerde, bina zemininde yeraltı şuyunun zeminden uzaklaştırılması amacıyla bir havazun mevcut olduğu ve bu havuzda bulunan dinamo ile bina tabanına gelen sular, bina dışındaki yağmar suyu rögarına tahliye edilmektedir. Hasarın yani çökme olayının meydana geldiği beton kaplanan alanda ve çevresinde yapılan incelemelerde, binada herhângi bir ötelenme yada zemininde oturma yada kayma-heyelan benzeri bir oluşuma rastlanmamıştır. Çökmenin olduğu zeminin Kuzey tarafındaki perde betonda herhangi bir ötelenme, kayma yadü heyelan neticesi bir deformasyona rastlanmamıştır. Düşey yönde bir deformasyon tespit edilmemiştir. Hasarın meydana geldiği beton alanının batı kısmında geçen asfalt yolda da herhangi bir heyelan yada çökmeye ait bir bulguya rastlanmamıştır. Yapılan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde hasar meydana gelen alanda bir heyelan yada yer kayması olmadığı loka bir alanda çökmenin olduğu kanaatine varılmıştır. Zemin dolguları ve beton kaplaması yapıldığından dolayı ne kadar derinlikte bir çökmenin olduğu tespit edilememiştir. Beton zemindeki çökmenin bina zemininden sürekli su boşaltması yada dolgu malzemesinden yada her ikisinin etkisiyle olabileceği kanat edilmiştir. Davaya konu sigortalı yerde meydana gelen zararın yer kayması veya heyelan ile oluşmadığı kanaatine heyetimizce varılmış olup, yer kayması riskinden bağımsız olarak, binanın metot olarak oturmasından ileri geldiği görüşü oluştuğundan; yangın sigortası genel şartlarına göre teminat kapsamında olmadığı görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Bilirkişi heyetinin davaya konu taşınmazla ilgili olarak mahallinde yapılan tüm inceleme, gözlem ve tespitler ile dosya içeriğinde bulunan fotoğrafların ile jeolojik raporun 02/06/2023 tarihli talimat ek rapor incelenmesi neticesinde; Mahallinde ve uydu fotoğrafları üzerinde yapmış olduğumuz değerlendirmelerde; davaya konu hasar gören taşınmazın bulunduğu saha, Güneybatıdaki yüksek dağlardan gelen vadideki dere akış güzergahının yaklaşık 200 metre Batısında ve etki düzlemi dışında kalmaktadır. Hasar gören taşınmazın otopark alanı, dere vadisi tarafından gelebilecek sel güzergahı dışında ve tabii zemin kotundan 4-4,5 metre yüksekte kalmaktadır. Karayolu kenarından gelen suların da davaya konu taşınmazın otopark sahasını basarak burada su yükü oluşturması mümkün değildir. Şayet bu durum oluşuyorsa, otopark alanının havuz niteliğinde yapılmış lazımdır ki bu durumda proje ve uygulamada hata aramak gerekir. Eğer otopark alanında havuz şeklinde su birikiyorsa, otopark sahasında deşarj problemi olduğu ortaya çıkmaktadır. Çünkü söz konusu saha, tabii zemin kotundan 4 metre üst kotta bulunmakta ve buradaki suların tabii zemin kotuna tahliyesi basit bir su tahliye konusudur. Bu alanda meydana gelen çökme ya da oturmayı su yüküne bağlamak mümkün değildir. Aynı sahaya nakliye kamyonları da giriş çıkış yapmakta ve malzeme indirip yüklemektedir. İkinci husus, söz konusu alüvyon zeminin yani tabii zeminin suya doygun hale gelerek yer altı suyunun akış hızını artırmasına bağlamak ta mümkün değildir, Çünkü böyle bir yeraltı suyu hareketi sadece lokal olarak bir alanda meydana gelemez, yeraltı suyu akış güzergahı boyunca devamlılık arz etmesi gerekir. Bina ve eklentilerde de hasar meydana getirmesi gerekir. Davaya konu alan ve çevresinde yapılan incelemelerde, bitişik parselde, tabii zemin kotunda bulunan alanlarda böyle bir hareketlenmeyi gösterir herhangi bir duruma rastlanmamıştır. Ayrıca hasar gören sahanın içerisindeki dolgunun suya doygun hale gelerek malzemenin yıkanarak akışa geçtiği belirtilmektedir ki buda mümkün değildir. Çünkü suni dolgu zeminin Kuzey tarafı 4,5 metre yüksekliğinde perde betonla Doğu tarafı 55 S otomotivin hizmet binası ile, Batı tarafı sanayiye giden karayolu ile çevrili vaziyette olup, bu durumda dolgu içindeki zeminin bir tarafa kaymasından bahsedilemez. Tabii zeminde bir hareketlenme olması halinde, bunun etkileri sadece otopark alanındaki 450 metrekarelik alanda meydana gelmeyip, perde betonda, hizmet binasında, hemen bitişiğindeki sanayi bağlantı yolunda, Kuzeydeki bitişik parselde etkilerinin olması gerekirdi. Dava konusu alanda ve çevrede yapılan incelemelerde, perde betonda herhangi bir gerilme çatlağı ya da deformasyon izlenmemiş, hasar gören beton zeminin bitişiğinden, Batı kısmından geçmekte olan asfalt yol güzergahında, herhangi bir çökme, oturma ya da kayma izlerine rastlanmamıştır. Perde betonun Kuzey tarafında tabii zemin kotundaki bitişik parselde de böyle bir deformasyona rastlanmamıştır. Bilirkişi heyetince dosya içeriğindeki bilgi ve belgeler ve mahallinde yapılan incelemeler neticesi, önceki raporda belirttiğimiz ve fotoğrafları da mevcut olduğu üzere, hizmet binası içerisinde tabii zemin kotu seviyesinde, zemin suyunu motopompla yol kenarındaki su rögarına terfi eden su pompaları bulunmaktadır. Bu pompalar sürekli olarak bina taban seviyesinden yeraltı suyu çekmekte, suyla birlikte ince kum, silt malzemeleri de beraberinde çekebilmektedir. Su çekilen kuyulardan birinin, çöken beton kısmın altında ve bitişiğinde olması, çökmenin buna bağlı geliştiğini destekler mahiyettedir. Dolayısıyla meydana gelen çökme olayında zeminden su çekilen kuyuların etkisi olabileceği kanaati kök raporumuzda da belirtilmiştir. Netice olarak, davaya konu otopark sahasında meydana gelen hasarın, kök raporumuzda da belirttiğimiz üzere lokal bir zemin çökmesi- oturması olduğu kanaatimizdir. Sigortalı yerde meydana gelen hasarın sel su baskını, yer kayması veya heyelan ile oluşmadığı kanaatine heyetince varılmış olup, binanın mutad olarak oturmasından ileri geldiği görüşü oluştuğundan; kök raporumuzda da belirtildiği üzere yangın sigortası genel şartlarına göre teminat kapsamında olmadığı şeklinde görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Davacının taşınmazını davalı sigorta şirketinden kobi paket sigorta poliçesi ile sigortaladığı, taraflar arasında sigorta sözleşmesinden kaynaklanan ilişkinin bulunduğu, dava konusu uyuşmazlığın davacının taşınmazında 08.08.2021 tarihinde meydana gelen hasarın sigorta poliçesi kapsamında olup olmadığına ilişkin olduğu, sigorta poliçesinin 3. Sayfasında sigortalananın yer kayması riskine karşı sigortalandığı ve 30. Sayfasında sigorta poliçesinin yangın ve hırsızlık sigorta genel şartlarına göre düzenlendiği, Yangın Sigortası Genel Şartlar’ın yer kayması klozunun teminat dışında kalan haller içinde “Yer kayması riskinden bağımsız olarak, binanın mutad olarak oturmasından ileri gelen hasarlar,”ın düzenlendiği, yapılan bilirkişi incelemesi sonucu davacının taşınmazında meydana gelen hasarın nedeninin binanın mutad oturmasından ileri geldiğinin belirtildiği, davacı vekilinin uzman görüşü ile bilirkişi raporuna itirazı ile ek rapor alındığı, bilirkişinin uzman görüşünde belirtilen “aşırı yağışlardan dolayı karayolu menfezlerinden geçmeyen suların bastığı, metrekareye22,8 ton su yükü geldiği, söz konusu alana gelen suların dolgu altındaki zemine etki ettiği ve suya doygun hale gelen zeminde yer altı suyunun akış hızını artırdığı ve suni dolgu içindeki malzemenin yıkanarak suyla birlikte akışa geçtiği ve dolgu altındaki boşluk nedeni ile göçme olduğu görüşü” hakkında hasar gören taşınmazın otopark alanının dere vadisi tarafından gelebilecek sel güzergahı dışında ve zemin kotundan 4- 4,5 metre yukarıda olduğu, karayolu kenarından gelen suların iş bu taşınmazı basarak su yükü oluşturmasının mümkün olmadığı, alüvyon zeminin suya doygun hale gelerek yer altı suyunun akış hızını artırması iddiasında ise bu durumun lokal bir alanda meydana gelemeyeceği, yer altı akış güzergahı boyunca devam etmesinin gerektiği, bitişik parselde böyle bir hareketlenmenin bulunmadığı, hasar gören sahanın içerisindeki dolgunun suya doygun hale gelerek malzemenin yıkanarak akışa geçmesinin etrafının 4,5 metre yüksekliğindeki perde beton, 5S otomotiv hizmet binası ve sanayiye giden karayolu ile çevrili olduğundan zeminin kaymasının mümkün olmadığının belirtildiği anlaşılmakla, dosya arasına alınan bilirkişi ek raporunun uzman görüşündeki çelişkileri ortadan kaldırdığı, bilirkişi raporu ve bilirkişi ek raporununda dava konusu taşınmazda meydana gelen çökmenin suni dolgu zeminin mutad oturmasından kaynaklandığının belirtildiği ve raporların gerekçeli, denetime elverişli, hükme esas alınabilir nitelikte olduğu, binanın mutad oturmasından ileri gelen hasarların sigorta teminat kapsamı dışında olduğu anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:( Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere)
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 80,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsil edilerek Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden AAÜT m. 3/2 ve m. 13/3 uyarınca 100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalıya verilmesine,
6-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00-TL bedelin davacıdan tahsil edilerek Hazine’ye irat kaydına,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda HMK 341/4 maddesi gereği kesin olmak üzere karar verildi. 14/07/2023

Katip
e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”