Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/491 E. 2023/439 K. 30.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/466 Esas
KARAR NO : 2023/476

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/06/2022
KARAR TARİHİ : 06/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 22/06/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle, Davalı şirket ile müvekkil şirket arasında 05.02.2020 tarihinde Ürün Tedarik Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme kapsamında müvekkil şirket tedarikçi olarak davalı şirkete ürün teslimine devam ederken bir süre sonra davalıdan ödeme alamamaya başladığını, davalı şirket ödemelerini yapmamasına rağmen yeni ürün taleplerini sürdürmeye devam ettiğini, iş ilişkisinin bozulmaması adına ürün tedarikine devam eden müvekkil şirket için bu durum bir süre sonra sürdürülemez hale geldiğini, Müvekkil şirketin tüm iyi niyetli taleplerine rağmen alacağı olan bedeller davalı şirket tarafından ödenmediğini, bunun üzerine sözleşme kapsamında düzenlenen ve bedeli ödenmeyen faturalar yönünden davalı şirket aleyhine 04/10/2021 tarihinde … 26. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin ise takip açıldıktan hemen sonra 08/10/2021 tarihinde müvekkil şirkete 290.000 TL haricen ödeme yaptığını, ardından kalan bedelin tahsilini geciktirmek için 11.10.2021 tarihinde herhangi bir borcu olmadığından hareketle takibe itiraz ettiğini, davalının bir yandan müvekkil şirkete herhangi bir borcu bulunmamakta olduğunu beyan ederek takibe itiraz etmesi diğer yandan 290.000 TL ödeme yapması başlı başına yaptığı itirazın haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, davalının itirazı üzerine, dava şartı arabuluculuk kapsamında yapılan 22.11.2021 tarihli son oturumda da davalı şirket ödeme talebimizi kabul etmediklerini beyan ettiğini, bu sebeple arabuluculuk süreci anlaşamama ile sonuçlandığını, borca itirazın haksız olduğunu, sunulan faturalar ve davalının online sisteminden elde edilen cari hesap ekstresinin hemde müvekkile ait hesap ekstresinden ve diğer belgelerden de anlaşılacağı üzere müvekkil şirketin davalıya muhtelif tarihlerde mal satışı yaptığını, bunlara ilişkin olarak da icra takibi dosyasında da bulunan faturaları kestiğini, gönderilen bu faturalara hiçbir biçimde itiraz edilmediğini, davalının takip tarihinden sonra 08/10/2021 tarihinde yapmış olduğu 290.000 TL’lik tek ödeme , asıl alacağın tespiti açısından TBK hükümleri gözetilerek mahsup edilmiş ve harca esas değer 301.617 TL olarak tespit edildiğini, bu nedenlerle davanın kabulü ile … 26. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılmış olan itirazın iptaline ve icra takibinin devamına, davalının itirazı haksız ve kötüniyetli olduğundan davalı aleyhine 20% den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine ,yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin 11/08/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle, Dava dilekçesi ve delil listesinin HMK’nın emredici hükümleri gereğince usulüne uygun olmadığını, yasaların emredici hükmü gereği davacı dava dilekçesinde iddia ve beyanlarını ispat ile mükellef olduğunu, delillerini sunması gerektiği halde dava dilekçesi içinde, davaya konu olayı ve taleplerini ispatlayan yeterli belge ve delil sunmadığını, Müvekkil Şirket, Türkiye’ nin ilk yapı marketi olarak uzun süredir perakende sektöründe faaliyet göstermekte olup, davacı, müvekkil şirketin mağazalarında satılmak üzere ürün tedarik ettiği firmalarından biri olduğunu, Müvekkil şirketin sat-öde (satıştan ödemeli), pl, konsinye ve toplu alım şeklinde ürün tedarik ettiği birden farklı tür tedarik sözleşmesi tipi olduğunu, davalı müvekkil ile davacı, sözleşme tipinin gerek ticari koşullarla ilgili ilk sayfaları, gerekse metin bölümlerini birlikte değerlendirdiklerini, bu farklı sözleşme türü/yöntemleri arasından, davacının özgür iradesiyle benimsediği, satıştan ödemeli ödeme yöntemi seçilerek sözleşme imzalandığını, bu sözleşmeye göre, taraflar arasında çalışma ve ödeme şeklinin, satıştan ödemeli ve 30 gün şeklinde olacağı kararlaştırılmış olup, bu sisteme göre, ay içinde satılan ürünlerin ödemesi, satıldığı ayın son günü vade kabul edilmekte ve bu tarihten 30 gün sonra sadece satılan malın ödemesi yapıldığını, davacı tarafça düzenlenen faturaların vadelendirmeye esas teşkil etmeyeceği, vade ve ödenecek tutarın ise sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde uygulanacağı taraflar arasındaki sözleşme ile tartışma dışı olduğunu, taraflar arası sözleşmenin 3.27 maddesine göre; davalı müvekkil şirketin, satış devir hızları arzulanan seviyeye ulaşmayan, üretimden kaldırıldığı için devamı ve satışı olmayan ürünleri veya mevsimsel ürünleri, nakliye bedelleri de SATICI’ ya ait olmak üzere iade etme ve bedellerini SATICI’ nın piyasada geçerli olan son satış fiyatı üzerinden geri fatura etme hakkına sahip olduğu, SATICI’ nın bu hususu kabul ve taahhüt ettiği kararlaştırıldığını, Ticari ilişki sözleşmeye uygun devam etmekte iken, davacı tarafından … 26. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile yapılan takibe itiraz edildiğini, davacının bu kez de, itirazın kaldırılması için Mahkemeye başvurduğunu, davalı müvekkil şirketin kendilerine borcu bulunmadığını, davacının icra takibine konu ettiği alacak alacaklının hesabına ödenmiş olup, bu durum davacının da kabulünde olduğunu, davacının huzurdaki davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, icra takibinden sonra davadan önce borcun ödenmesi halinde artık dava açmakla sağlanan sonuç elde edildiğini, davacının dava açmakta hukuki yararı olmadığından davanın reddi gerektiğini, itirazın iptali davasının, takip talebine itiraz edilen alacaklının, itirazın tebliğ tarihinden itibaren bir sene içerisinde borçluya karşı açtığı bir eda davası olduğunu, eda davası ile yalnız maddi hukuka ilişkin bir talep hakkının yerine getirilmesi istenir ve bu çeşit davalara, maddi hukuk anlamında bir talep hakkı esas teşkil ettiğin, bu çerçevede, eda davalarında davacının talep sonucu, davalının bir şeyi yapmaya ya da bir şeyi vermeye veya bir şeyi yapmamaya mahkum edilmesi olduğunu, her davada olduğu gibi, itirazın iptali davasında da davacının (alacaklının) bu davayı açmada hukuki yararı bulunması gerektiğini, davadan önce borcun ödenmesi halinde artık dava açmakla sağlanan sonuç elde edilmiş olacağından davacının dava açmakta hukuki yarar olmayacağını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, davacının, taraflar arasında sözleşmeler yokmuşçasına, … 26. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile alacağından bahisle icra takibine geçerek, davalı müvekkil şirkete ödeme emri gönderdiğini, davalı müvekkil şirketin, taraflar arasındaki sözleşmeye göre, tahakkuk etmiş borcu bulunmadığından borca itiraz edildiğini, taraflar arasındaki ilişkinin uzun süredir devam ettiğini, davacının iade alınmayan ürünlerin mülkiyetinin davalıya geçeceğinin bilindiğini, tarafların, davacının ürünlerinin davalı firmada satışa sunulmasına ilişkin sözleşmeyi imzaladıklarını, davacının, sözleşmenin 3.27 ve 3.28. maddelerini de sözleşmeyi imzalamış olması nedeniyle bildiğini, her iki tarafın da tacir olan ve tarafların hür iradeleriyle imzaladıkları ve hatta davacı tarafından irade fesadı ve/veya dürüstlük kuralına aykırılığa dair itiraz ileri sürülmediğini, uzun yıllardır davalıya mal tedariki yapan davacının imzaladığı sözleşmeyi bilmediğini, uygulanmasından haberdar olmadığı ve kendisine zorla imzalattırıldığı gibi algısı hem basiretli tacir olma yükümlülüğüne hem de ticaretin olağan akışına aykırı olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin 15.maddesinin delil sözleşmesi niteliğinde olduğunu, davacı tarafça mahkemeye sunulan sözleşmede yer aldığı şekliyle, bu sözleşme ile ilgili her türlü uyuşmazlıkta …’in resmi defter ve kayıtları ile bilgisayar kayıtlarının HMK 193.madde uyarınca münhasıran geçerli, bağlayıcı ve kesin delil olacağı kararlaştırıldığını, bu nedenle davacının kendi resmi defter ve kayıtları ile bilgisayar kayıtlarının davasının delili olarak mahkemeye sunması hukuken mümkün değildir, bu nedenle bu belge ve kaytılar üzerinden hukuki durum tespiti yapılamayacağını, bu nedenle davacının delillerine itiraz ettiklerini, alacağın likit olmadığını, bu nedenle icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, davacının dava dilekçesinin sonuç ve talep kısmında icra inkar tazminatı talep ettiğini, gerekçesi hakkında herhangi bir açıklama yapmadığı gibi, bu talebini destekleyecek ve ispat edebilecek delil de bildirmediğini, dava dilekçesinde borçlu tarafından icra takibine kötüniyetli olarak itiraz edildiği de iddia edilmediğini, davacının böyle bir iddiasının bulunmadığını, likit alacaktan bahsedilmek için, alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması bu sayede de borçlunun ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda bulunması gerektiğini, bu nedenlerle davanın açılmamış sayılmasına, davacının davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesi talep etmiştir.
DELİLLER:
Mahkememizin 01/11/2022 tarihli celse ara kararı gereği, taraflar arasındaki sözleşmenin 15. Maddesi ile delil sözleşmesi kapsamında davalı ticari defter ve kayıtlarının kesin delil teşkil ettiği dikkate alınarak davalı taraf defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılıp, taraf iddia ve savunmaları da değerlendirilerek icra takibine konu faturalardan kaynaklı olan ürün tedarikinin davacı tarafça davalıya sağlanıp sağlanmadığı, faturalardan kaynaklı alacağın mevcut olup olmadığı, mevcut ise miktarının takip tarihi itibari ile ne kadar olduğu, davalı tarafça davacıya takip tarihinden sonra yapılan ödemeler var ise, TBK m. 100 uyarınca tenzil edilmesi ve dava tarihi itibari ile mevcut alacak miktarının tespit edilmesine dair rapor alınmasına karar verilmiş olup, Bilirkişi …’in 28/02/2023 tarihli raporunda özetle, Dava konusu icra takibinin dayanağı, ilki 04.12.2020 tarihinde, sonuncusu ise 02.03.2021 tarihinde düzenlenen toplam 478.144,26 TL tutarındaki 286 adet fatura olduğu; davacı şirket ticari defterlerindeki kayıtlara göre 04.10.2021 takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan 477.993,20 TL alacaklı olduğu; taraflar arasında akdedilen sözleşmenin “Vade ile İlgili Açıklamalar” maddesine göre muacceliyet tarihinin tespit edilmesine imkân veren herhangi bir belge bulunmadığı görüş ve kanaatine varıldığını bildirdiği görülmüştür.
Mahkememizce celp edilen … 26. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasında; davacı/alacaklının 534.630,34-TL’nin tahsiline ilişkin icra takibine geçtiği, davalı 11/10/2021 tarihli dilekçesi ile takibe, borca, faize ve borcun tüm ferilerine itirazı üzerine takibin durduğu, alacaklı tarafça, takipten sonra borçlu tarafından yapılan 290.000 TL’lik harici ödemenin icra müdürlüğüne bildirilmesi üzerine 02/06/2022 tarihi itibari ile kapak hesabının yapılarak 334.415,06 TL bakiye alacağın kaldığı anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE,
Dava, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında, faturaya dayalı alacağın tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Dosya incelendiğinde, taraflar arasında 05.02.2020 tarihinde ürün tedarik sözleşmesinin imzalandığı; bu sözleşme kapsamında davacı şirketin tedarikçi olarak davalı şirkete ürün teslimine devam ederken bir süre sonra davalıdan ödeme alamamaya başladığı; davalı tarafın borcunu ödemeye yanaşmaması üzerine icra takibi başlatıldığı; takip açıldıktan sonra davalı tarafın, davacı tarafa 08/10/2021 tarihinde 290.000 TL haricen ödeme yaptığı, ayrıca 11.10.2021 tarihinde herhangi bir borcu olmadığından hareketle takibe itiraz ettiği; davacı tarafça bunun üzerine davalının takip tarihinden sonra 08.10.2021 tarihinde yapmış olduğu 290.000 TL’lik ödemenin, TBK hükümleri gözetilerek mahsup edildiği ve harca esas değerin 301.617 TL olarak gösterildiği, davalı tarafça ise tarafların, sözleşmede ödeme yöntemini, satıştan ödemeli olarak kararlaştırdıkları, bu sözleşmeye göre, taraflar arasında çalışma ve ödeme şeklinin, satıştan ödemeli ve 30 gün şeklinde olacağı kararlaştırılmış olduğu, bu sisteme göre, ay içinde satılan ürünlerin ödemesi, satıldığı ayın son günü vade kabul edilmekte ve bu tarihten 30 gün sonra sadece satılan malın ödemesinin yapıldığı, yani ödemenin, ürünün satışına bağlanmış durumda olduğu, bu nedenle davalının satmadığı ürünün bedelini davacıya ödemesinin mümkün olmadığı, davacı tarafça düzenlenen faturaların vadelendirmeye esas teşkil etmeyeceği, vade ve ödenecek tutarın ise sözleşmede kararlaştırıldığı; davalı şirketin, satış devir hızları arzulanan seviyeye ulaşmayan, üretimden kaldırıldığı için devamı ve satışı olmayan ürünleri veya mevsimsel ürünleri, nakliye bedelleri de satıcıya ait olmak üzere iade etme ve bedellerini satıcının piyasada geçerli olan son satış fiyatı üzerinden geri fatura etme hakkına sahip olduğunun savunulduğu, tarafların iddia ve savunmalarından, davacı tarafça tahsili talep edilen faturalara konu malların, davalı tarafça satışının yapılması halinde davacı tarafa ödeme yapılacağının anlaşıldığı, bu nedenle davalı tarafın ticari defterlerinin ve belgelerinin incelenmesi sonucunda fatura konusu mallara ilişkin davacının ödemeye hak kazanıp kazanmayacağının tespit edilebileceğinin anlaşılması üzerine mahkememizce dosyanın Mali Müşavir bilirkişi …’e verilerek; taraflar arasındaki sözleşmenin 15. Maddesi ile delil sözleşmesi kapsamında davalı ticari defter ve kayıtlarının kesin delil teşkil ettiği dikkate alınarak DAVALI taraf defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılıp, taraf iddia ve savunmaları da değerlendirilerek icra takibine konu faturalardan kaynaklı olan ürün tedarikinin davacı tarafça davalıya sağlanıp sağlanmadığı, faturalardan kaynaklı alacağın mevcut olup olmadığı, davalı tarafça davacıya takip tarihinden sonra yapılan ödemelerin TBK m. 100 uyarınca tenzil edilmesi ve dava tarihi itibari ile mevcut alacak miktarının tespit edilmesine dair rapor düzenlemelerinin istenilmesine karar verilmiş olup, aynı celsede dava konusu ticari defter, kayıt ve belgelerin inceleme gününde hazır edilmesi, aksi takdirde ibrazdan ve delille dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının ve delil sözleşmesine ilişkin hükümlerin uygulanmasından vazgeçmiş sayılmasına karar verilerek davacı taraf ticari defterlerinin incelenmesine karar verileceğinin ihtar edilmiş olup, davacı tarafça bilirkişi ücreti ikmal edilmiş ise de, davalı tarafça ticari defter ve kayıtlar sunulmadığından incelemenin yapılamadığına dair tutanak tanzim edilerek davacı taraf ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiştir.
Davacı taraf ticari defter ve belgelerinin mali müşavir bilirkişi tarafından incelenmesi neticesinde takibe konu faturaların davacı taraf ticari defterlerinde usulüne uygun olarak kaydedilmiş olduğu, bunun yanı sıra davalı taraf savunmalarından da fatura konusu malların davalıya teslim edilmiş olduğunun anlaşıldığı, her ne kadar davacı tarafça teslim edilen malların davalı tarafça satılması halinde bedelinin davacıya ödenmesi konusunda anlaşma yapılmış ise de, davalı tarafın usulüne uygun ihtara rağmen ticari defterlerini sunmamış olması, davacı tarafın iddiasını ispat etmek için davalı taraf kayıtlarının incelenmesinden başka bir imkanının bulunmaması birlikte değerlendirildiğinde davacının iddiasını ispat etmiş olduğunu kabul etmek gerekmiş olup, davacı tarafça takipten sonra yapılan ödemelerin TBK 100 maddesi gereği tenzil edilerek açmış olduğu işbu itirazın iptali davasının kabulüne, alacağın likit olması nedeniyle uyuşmazlık konusu alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Davanın kabulü ile, davalının … 26. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin aynen devamına,
Asıl alacağın % 20’si oranında olan 60.323,4‬0-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 20.603,46-TL nispi karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 5.150,87-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 15.452,59‬‬-TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 5.150,87-TL peşin harç ile 80,70-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 5.231,57‬‬-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 65,50-TL posta ve tebligat gideri ile 1.500,00-TL bilirkişi gideri toplamı olan 1.565,5‬0-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. Maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 45.226,38 -TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi gereğince yatıran tarafa iadesine,
Dair, Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.. 06/06/2023

Katip
E-imzalıdır.

Hakim
E-imzalıdır.