Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/365 E. 2022/411 K. 03.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/365 Esas
KARAR NO : 2022/411

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/05/2022
KARAR TARİHİ : 03/06/2022

Mahkememizdeki Alacak davasının mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında kurulan kira sözleşmesinden kaynaklanan alacak … 28. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibine konu edilmesi üzerine alacak bedeli tahsil edildiğini, ancak geç tahsilat sebebiyle oluşan faiz bedeline ilişkin olarak şimdilik 10.000 TL bedelin davalıdan tahsili ile yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun olarak tebligatın yapıldığı, davalı vekili tarafından süre uzatım talebinde bulunularak görevli mahkemenin İstanbul Sulh Hukuk Mahkemeleri olduğu yönünde beyanda bulunulmuştur.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Ana Dava ve birleşen dava; davacının icra takibine konu ettiği kira sözleşmesinden kaynaklanan kira bedeli alacağının davalı tarafından geç ödenmesi nedeniyle faiz ile karşılanamayan zararın (munzam zarar) tahsiline dair açılan alacak davasıdır.
Y. 3 HD. 25/01/2021 T. 2020/5000 E. 2021/381 K. Sayılı ilamı; “Dava, başlatılan takibe İcra Tetkik Mercii nezdinde yapılan itirazlar ve açılan menfi tespit davası nedeniyle alacağın tahsilinde gecikildiği iddiasına dayalı, alacağın güncellenmesi isteğine ilişkin olup, dava dilekçesinde dava munzan zarar olgusuna dayandırılmış, bilahare denkleştirici adalet ilkesinden hareketle talepte bulunulmuştur . Bilindiği üzere, munzam zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının malvarlığının kazanacağı durum ile temerrüd sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır. Başka bir anlatımla, temerrüd faizini aşan ve kusur sorumluluğu kurallarına bağlı bir zarar biçiminde tanımlanabilir. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 122. maddesinde ; ”Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder” şeklinde düzenlenmiştir. Munzam zarar alacaklısı; öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağının varlığını; bu alacağının geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüd faizi ile karşılanmayan zararını ve miktarını; zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını ispat etmek, zararın ortaya çıkışını belirleyen inandırıcı hükme esas tutulabilecek nitelikte maddi olguları da açıklamakla yükümlüdür. Borçlu, ancak temerrüdündeki kusursuzluğunu kanıtlamakla sorumluluktan kurtulabilir. Buradaki kusursuzluk, temerrüde düşmekteki kusursuzluktur. Yoksa, temerrüde düştükten sonraki aşamada gelişen olaylarda (yargılamanın uzaması vs.) aranan bir kusur değildir. Sorumluluk için borçlunun temerrüde düşmekteki kusurunun varlığı asıldır. ” şeklindedir.
HMK’nın 114. Maddesinde görevin dava şartı olduğu belirlenmiş, 115. maddesinde de dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılacağı ilkesi getirilmiştir. HMK’nın 4. Maddesinin (a) bendinde kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıklara konu olan davalar ile bu davalara karşı açılan davaların Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görüleceği düzenleme konusu yapılmıştır.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 122. maddesinde ; ”Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder” şeklinde düzenlenmiştir.
Davacı ile davalı arasındaki davaya konu temel hukuki ilişki kira sözleşmesi olup uğranıldığı iddia edilen munzam zarar miktarının da TBK nun kira sözleşmesi hükümleri dikkate alınarak kira bedeli üzerinden hesaplanması gerekeceğinden ve TBK 122. Maddesi kapsamında munzam zarara da Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından karar verilmesi gerekeceğinden her türlü kira ilişkisinden doğan davalara bakma görevi Sulh Hukuk Mahkemelerine ait olduğundan ana dava ile mahkememizin 2022/368 Esas sayılı ve 2022/371 Esas sayılı birleşen davalarında mahkememizin ayrı ayrı görevsizliği nedeniyle ana dava ile birleşen 2022/368 Esas sayılı ve 2022/371 Esas sayılı davaların ayrı ayrı usulden reddine, Mahkememiz kararı kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Ana dava ile mahkememizin 2022/368 esas sayılı ve 2022/371 esas sayılı birleşen davalarda Mahkememizin ayrı ayrı görevsizliği nedeniyle bu davaların ayrı ayrı usulden REDDİNE,
Mahkememiz kararı kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
2-HMK’nun 331/2 maddesi gereğince yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
3-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK. 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 03/06/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”