Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/219 E. 2022/793 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/378
KARAR NO : 2022/799

DAVA : Menfi Tespit (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/06/2021
KARAR TARİHİ : 22/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkil … ile …’ın … ilindeki … A.ş. yetkilileri ile görüşerek kargo işi yapmak üzere … … ‘de, müvekkil ise … ili … ilçesinde … işletmesinin şubesini açmak üzere görüşme yaptıklarını, davalı şirket yetkilileri ile görüşme sonrası şube açmakta anlaştıklarını, orada görüşme sonrası 40.000 dolarlık bonoyu hem …’a hemde müvekkil …’a başta teminat olmak üzere bonoyu imzalattıklarını, bunun üzerine Kahramanmaraş iline geldikten bir müddet sonra …, davalının istedikleri evraklar için çalışmalara başladıklarını, …’ın tüm eksiklikleri hazırladıktan sonra davalı şirketin 3 adet araç rehni, noterden borç tanıması da yapılarak tüm bu diğer teminatları da vererek … de … KARGO şirketinin şubesini açtığını, 2019 yılında şube olarak işyerini çalıştırdığını, müvekkilin de … iline geldikten sonra bir kaç yerden kendince araştırma yaptığında iyi şeyler duymadığı için şube açma fikrinden vazgeçtiğini, davalı şirketin istediği hiçbir hazırlığı yapmadığı gibi diğer teminatları da vermediğini, davalı şirketin de müvekkile şube açma yetkisi vermeyeceklerini açıkladığını, tüm bunlara … olayların başından sonuna kadar her şeye şahit olduğunu, …’ın şube açıp çalışmaya başladıktan sonra günlük yapılan ciroların İstanbul şirketine ödemelerini ilk başta 3 gün sonra başladığı için davalı şirketin yıl sonu …’a asılsız cezalar kestiğini, haksız şart niteliğinde 85.000 TL borçlandırdığını, oysa ki …’ın ticari kayıtlarda 60,000 TL alacaklı konumda olduğunu, davalı şirketin evveliyatından beri bu zamana kadar şube açtırdıkları bir çok insanı bu şekilde mağdur ettiğini, haksız olarak şube verdikleri şahıslardan para tahsil edildiğini, davalının ticari hayatında hep kötü niyetli olarak ticaretine devam ettiğini, bunun en yakın kanıtının da şube açtırdıkları … olduğunu, davalı şirketin, müvekkilin iyinetle şube açmak için görüştükleri sırada teminat olarak vermiş olduğu vade tarihi ve tanzim tarihi yazılı olmayan 40.000 dolar bedelli bonoyu kötüniyetli olarak bononun boş kısımlarını doldurarak … 33.İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında 89.872,77 TL Kısmi icra takibine başladığını, buradaki bedelin … ile davalı arasındaki hukuki uyuşmazlık olduğunu, müvekkilin bu bonodan herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkilin davalı ile herhangi bir ticari ilişkisi olmadığını, müvekkilin herhangi bir borcu yokken borcu varmış gibi gerçeğe aykırı müvekkile karşı icra takibine başlanmasının açıkça kötü niyetli olduğunu, kötü niyetli olan davalıdan … 33.İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası takibe konu alacağın % 20’si nisbetinde kötü niyet tazminatının davalıdan alınmasını, bu nedenlerle … 16. İcra Hukuk Mahkemesinin … E. Sayılı dosyasında borçlu olan … yönünden Kambiyo takibinde takibin iptaline karar verildiği için takibe konu bononun kambiyo senedi vasfına haiz olmadığından kefilin sorumluluğunun adi kefalet hükümlerine tabi olduğu, borçlu …’a karşı davalı şirketin icra takibi yahut dava yollarını tüketerek varsa alacağı hüküm altına alınması ve bu yönde tüm tahsil imkanları tüketilmeden müvekkilin sorumluluğuna gidilemeyeceğinden, … 33.İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasındaki takibin öncelikle bu sebepten iptaline karar verilmesini, kabul edilmediği takdirde davalı şirketin ticari defterlerinin ibrazının istenilmesini, müvekkilin söz konusu … 33.İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespitine, davalının açıkça kötüniyetli olması sebebiyle, … 33.İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından takibe konu alacağın % 20’si nisbetinde kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak müvekkile verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Müvekkil Şirket ile dava dışı acente sahibi … arasında acentelik sözleşmesi imzalandığını, akdedilen bu sözleşme ve ekleri neticesinde Müvekkil Şirket tarafından işletilen şubenin, Acente olarak işletmesine bırakıldığını, dava dışı … tarafından ödenmesi gerekirken ödenmeyen acentenin kendi personeline ait kıdem tazminatı, aylık ücreti (maaşları) ve personel yemek ücreti, vadesi geçmiş süspan ve hatta acentenin faaliyetinde kullandığı araçların bakım ve tamir giderleri veya bu araçlar nedeniyle kesilen idari para (trafik cezaları), sürücü maliyeti gibi giderler acentenin sorumluluğunda olan bedeller olduğunu, gerek Acentelik Sözleşmesi hükümlerine uygun olarak gerekse de Acentenin vermiş olduğu muvafakatname uyarınca acente ödemez ise Müvekkil Şirket tarafından ödenmekte daha sonrasında ise acentenin hesabına borç kaydedilerek hak edişinden kesildiğini, ancak taraflar arasında hali hazırda acentelik ilişkisinin sona ermiş olması ve Müvekkil Şirket nezdinde herhangi bir hak ediş alacağı kalmaması sebebi ile borçlarına karşılık davacının kefil olduğu icra takibine konu kambiyo senedi Müvekkil Şirkete teslim edildiğini, inceleme neticesinde de senedin veriliş tarihi ve diğer tüm özellikleri ile değerlendirildiğinde kambiyo senedine özgü özellikleri taşıdığının açıkça görüleceğini, davacının kefil olduğu Acentenin, … ile Müvekkil Şirket arasında akdedilmiş olan sözleşme, pek çok konuyu ve bu kapsamda taraflara düşen hak ve yükümlülükleri tafsilatlı olarak düzenleyen bir acentelik sözleşmesi olduğunu, müvekkil Şirketin, bağımsız olarak şubelerini acente olarak işletmek üzere tacirlere devretmek ve işi kendi maaşlı personelleri yerine kendi işi gibi benimseyerek kar elde etme gayesi ile çalışacak acentelere bıraktığını, bu bağlamda kurulu bir düzeni, tüm demirbaş ve mefruşatı ile şubesini ve kasasını, o şubede kullanılacak araçları, müşteri portföyünü, tüm networkünü, ticari bilgi ve deneyimini (know-how), ticari marka ve logosunu ve benzeri tüm imkanları süresiz acentelik sözleşmesi ile acentenin kullanımına bıraktığını, sektöre yeni taşımacıların kazandırılması niteliğindeki bu işbirliğini uzun dönem devam ettirmeyi amaçlayan müvekkilin, acentelik sözleşmelerini süresiz olarak akdetmekte ve keyfi fesih ve suiistimaller ile işbirliğinin zedelenmesini önlemek için de sözleşmede koruyucu hükümler öngörüldüğünü, zira acentelik ilişkisinin sözleşmenin her iki akit tarafı için de kazanç sağlayan bir ilişki olduğunu, uzun dönem devam etmesi her iki tarafın da menfaatini doğrudan ilgilendirdiğini, işin gerektirdiği şekilde işi ve işyerini ve çalışan personel sayısını ayarlama ve organize etme sorumluluğu da Acentelik Sözleşmesi hükümleri gereği acentenin kendisine ait olduğunu, bağımsız tacir niteliğini haiz acentenin bu iddialarının hukuk düzenince korunmayacağını, davacının, kefil olurken acentelik sözleşmesine ilişkin tüm sorumluluklarının farkında olması gerektiğini, bununla birlikte davacının … 33.İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile takibe konu ettiği bononun düzenleme yerinin eksik olması sebebi ile bononun unsurlarının eksik olduğunu ve belgenin bono olarak kabul edilemeyeceğini iddia etse de bu husus kabul edilemeyeceğini, zira takibe konu bonoda davacı …’un adresi olarak “… ” ilinin idari birim olarak yer aldığını, bilindiği üzere bonoda eğer, “düzenlenme yeri” gösterilmemişse “senette adı yazılı kimsenin adının yanında yazılı olan yerin düzenlenme yeri sayılacağını, dolayısı ile davacının adının yanında adres yazılı olduğundan iddiaların son derece haksız olduğunu, davacının, dava dışı … ile birlikte bonoya imza attığı ve Türk Borçlar Kanunu md. 589 uyarınca uyarınca kefil olarak işbu borçtan sorumlu olduğunu, müvekkil şirkete dava dışı acente borcuna karşılık verilen kambiyo senedine karşı yaptığı haksız itirazın yalnızca Müvekkil Şirketin alacağına kavuşmaya engel olma çabasından ibaret olduğunu, icra takibine konu senedin tüm unsurları ile kambiyo senedini haiz şartları taşıdığını, davacıların yaptığı tüm itirazların haksız ve kötü niyetli olduğunu, dolayısı ile %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, icra takibinin durdurulması talebinin de reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; … 33. İcra Müd. … E. Sayılı icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir.
… 33.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının celbinin ardından dosyanın incelenmesinden, davalı alacaklı … Şirketi tarafından dava dışı … ve davalı …’a karşı takip dayanağı 19.02.2019 düzenleme tarihli , 15.03.2019 vade tarihli 40.000 USD bedelli örnek -10 kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılacak takipte ödeme emrinin düzenlendiği, ödeme emrinde şimdilik 89.872,77 TL yönünden tahsil talebinde bulunulduğu, takibin davacı tarafından 07/06/2021 tarihinde 130.635,22 TL ödenmesi ile infaz edildiği anlaşılmıştır.
… 33.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası arasında bulunan
… 16. İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas – … Karar sayılı dosyasının incelenmesinden, … tarafından davalı şirket aleyhine, takip dosyasındaki senetteki imzaların müvekkiline ait olmadığı, borcu kabul etmediği, faizin kabul edilmediği , komisyonun talep edilmediği, düzenleme yeri bulunmayan bononun kambiyo vasfını taşımadığından iptali gerektiği istemiyle açılan davada mahkemece takibe dayanak bonoda düzenleme yeri gösterilmemiş olup, keşideci borçlulardan …’un adresi olarak “… ” ilinin idari birim olarak yer aldığı, diğer keşideci borçlu davacı …’ın isimlerinin yanında herhangi bir idari birimin mevcut olmadığı, Yargıtay içtihatlarından da anlaşılacağı üzere; bonoda yetki belirlenirken, ödeme yerinin bulunmaması halinde tanzim yeri esas alınmakta, açıkça tanzim yeri bulunmaması halinde de TTK hükümlerine göre borçlunun isminin yanındaki yer tanzim yeri olarak kabul edilerek yetki belirlendiği, somut olayda takibe dayanak bonoda isimlerinin yanında idari birim yazılı olmayan davacı borçlu yönüyle İİK’nun 170/a maddesi uyarınca, bonoda tanzim yerinin bulunmaması nedeniyle takibin iptaline karar verildiği, hükmün, Tarafların Kararı İstinaf Etmemesi Üzerine, 29/01/2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin 15/12/2021 tarihli celse ara kararı gereği, Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, davalının ticari defter ve kayıtları ve dosya incelenerek, davalı ile davacı ve dava dışı … arasındaki ticari ilişkinin irdelenmesi, ayrıntılı cari hesap kayıtlarının tespiti ile takip tarihi itibariyle davalının davacı ve dava dışı …’tan alacaklı olup olmadığı varsa miktarının nelerden ibaret ve ne kadar olduğu konusunda rapor alınmasına karar verilmiş olup, Bilirkişi Mali Müşavir …’ın 21/04/2022 tarihli ön raporunda özetle, Davalı ile davacı ve dava dışı … arasındaki ticari ilişkinin irdelenmesi, ayrıntılı cari hesap kayıtlarının tespiti ile takip tarihi itibariyle davalının davacı ve dava dışı …’tan alacaklı olup olmadığı; … 33.İcra Müd. … E dosyanın takip tarihi 26/12/2019 tarihi olduğunu, tevdi edilen görevlendirme kapsamında davalı vekiline 29/03/2022 tarihinde mail ile ulaşılmış olduğunu, rapor tarihine kadar herhangi bir cevap alınamadığını, … ve davacı …’un cari muavinleri, … ile çalışılan yılların Ocak ve aralık e defter beratları, envanter defteri noter tasdikleri, Alacakları varsa işbu alacağın dayanağı olan faturalar ve diğer belgelerin pdf halinin sunulması gerektiği görüş ve kaanatine varılmıştır.
Mahkememiz 26/04/2022 tarihli celse ara kararı gereği, Davalı vekiline bilirkişi ön raporunda belirtilen belgeleri bilirkişinin incelemesine hazır olacak şekilde yerinde inceleme yapılacaksa yerinde inceleme yapılacak yerde, yapılmayacaksa mahkeme kaleminde hazır bulundurması veyahut elektronik ortamdan bilirkişiye ulaştırması bakımından 2 haftalık kesin süre verilmesine, verilen süre içerisinde belgeler ibraz edilmez ise ticari defter delillerine dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının ve HMK m.220/5 uyarınca işlem yapılacağının ihtarına karar verilmiş olup, Bilirkişi Mali Müşavir …’ın 30/06/2022 tarihli ek raporunda özetle, Davalı şirketin 2017,2018,2019,2020 yıllarına ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdikleri yasal süresinde yaptırıldığını, usulüne uygun tutulduğunun görüldüğünü, davalı şirketin incelemeye ibraz edilen 2017,2018,2019,2020 yıllarına ait elektronik ortamda tutulan Yevmiye ve Kebir defterleri ile Envanter defteri 6102 sayılı TTK Madde 64,66 ve VUK madde 220-226 uyarınca ilgili kanun hükümlerine göre yasal süresi içerisinde GİB’na gönderildiği ve beratlarının oluşturulduğu TTK ve VUK hükümleri uyarınca tutulduğunu, HMK 222./2 maddesine göre kesin delil teşkil edip etmediğine ilişkin hukuki değerlendirmenin mahkemeye ait olduğunu, davalı şirket tarafından davalı ile ilgili herhangi bir cari muavin yada alacaklı olduğuna dair bir evrak sunulmadığını, davalı şirketin alacağı dava dışı … olup, … 33.İcra Müd. … E dosyanın 26/12/2019 takip tarihi itibariyle davalı şirketin …’tan olan alacağı 83.794,78 TL olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.
Somut olayda, takip dosyası içerisinde mevcut takibe dayanak bono aslı davacı vekili tarafından mahkememize ibraz edilmiş olup, bono aslının incelenmesinden … ve … adında 2 adet keşidecinin mevcut olduğu görülmüştür. TTK’da bonoyu düzenleyen hükümlerde “düzenleyenden” bahsedilmiş ve keşideci ibaresine yer verilmişse de; eskiden beri süregelen Yargıtay içtihatlarına göre bonoda birden fazla keşidecinin mevcut olması mümkündür. Dava dışı … yönünden bononun iptal edilmiş olması, davalı …’un düzenleyen sıfatı ile sorumluluğunu etkilemeyecektir. Her ne kadar davalı taraf, davacının kefil sıfatıyla borçlu olduğu savunmasında bulunmuş ise de, takibe konu bonoda davacının düzenleyen sıfatının bulunduğu anlaşılmakla kefalete ilişkin hükümlerin nazara alınmasına gerek duyulmamıştır. Kambiyo senetlerinin sebepten soyut olmaları nedeniyle taraflar arasında temel ilişki bulunup bulunmadığının bir önemi bulunmadığından bu yönüyle dahi davanın reddi gerekmektedir. Ancak davalının, davacının kefil olduğu yönündeki savunması ile davacı iddialarının araştırılması açısından yapılan yargılamada ise davacı tarafın, dava dışı … ile davalı arasında borç ilişkisi bulunduğundan bahisle münhasıran davalı ticari defterlerine delil olarak dayanıldığı, bu minvalde davalı ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde davalının, dava dışı …’tan 83.794,78 TL alacaklı olduğunun anlaşıldığı, bu haliyle de davalının sorumluluğunun mevcut olduğu kanaatine varılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 80,70 TL’nin, peşin alınan 1.534,81 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.454,21‬ TL fazla nispi karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 13. fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6- Davalı, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 14.379,64 TL- vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, Davalı vekilinin yüzlerine karşı davacı tarafın yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.22/11/2022

Katip
e-imzalı

Hakim
e-imzalı

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”