Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/802 E. 2023/192 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/802 Esas
KARAR NO : 2023/192

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/12/2021
KARAR TARİHİ : 14/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkil … Şti. ile … A.Ş. arasında 14.10.2019 tarihinde ekte sunduğumuz fuar katılım sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre …. tarihleri arasında müvekkilin de katılacağı …. Fuarının gerçekleştirileceği kararlaştırıldığını, ancak bu fuar pandemi nedeniyle … tarihine ertelendiğini, buna rağmen, Fuar’ın açılmasına yaklaşık 10 gün kala, … tarihinde Fuar’ın Mayıs 2022’ye ertelendiği bildirildiğini, ancak davalı şirketin … tarihlerinde düzenlenen gıda fuarı ile 8-12 Eylül tarihleri arasında düzenlenen …ve yine zamanda… gibi düzenlenen sektörel fuarların yapılabilmesi, pandemi nedeni ile davalının erteleme gerekçesinin dayanaktan yoksun olduğunu apaçık ortaya koyduğunu, ayrıca, fuarların pandemi nedeniyle ertelenmesinde karar mercii olan T.O.B.B’nin de fuarların ertelenmesine ilişkin bu yönde bir kararı veya tavsiyesi söz konusu olmadığını, bu bakımdan davalı tarafın haklı sebep olmaksızın tamamen keyfi nedenlerle Fuar’ı ertelemesi hakkın kötüye kullanımı olduğunu, Fuar kapsamında müvekkil şirket tarafından, sayılanlarla sınırlı olmamak üzere, sergilenmesi için yüksek bütçeli koleksiyonlar ve fuar stantları hazırlandığını, kiralanan alanların ücreti ödenmiş, seyahat ve konaklama rezervasyonları gerçekleştirildiğini, başka bir deyişle, fuarın kararlaştırılan tarihte gerçekleştirilmemesi sebebiyle müvekkil nezdinde yüksek boyutlarda maddi zarar ve kâr kaybı meydana geldiğini, Müvekkil nezdinde doğan ve doğacak doğrudan ve dolaylı tüm zararlardan davalı sorumlu olduğunu, tüm bu sebepler nedeniyle, müvekkil tarafından …. 9. Noterliği’nden …tarih Yev. No:… ile sözleşmeden döndüğümüzü ve sözleşme gereği davalı tarafa ödenen 78.679,03-TL nin ödeme tarihinden itibaren ticari temerrüt faiziyle ödenmesi talep edildiğini, kötü niyetli olan davalının, ihtarnameye … 9. Noterliği nden … tarih Yev. No: … ile çekmiş olduğu ihtara cevap yazısında katılımcılara, Fuar katılım sözleşmesinin 2. Maddesine göre sözleşmeyi tek taraflı fesih hakkından vazgeçildiğinin aynı zamanda fuar alanının dava dışı üçüncü bir firma tarafından kiralanmış olması nedeniyle organizasyonun ancak 2022 yılı Kasım ayında yapılabileceğinin belirtildiğini, davalı tarafın, her ne kadar Fuar Katılım Sözleşmesi’nin 2. Maddesine göre davalının tek taraflı iradesiyle sebep göstermeksizin fuarı erteleyebileceği ve bu durumun katılımcıya sözleşmeyi fesih hakkını vermediği beyan etmişse de, haklı bir sebep olmaksızın sözleşme taraflarından birinin keyfi olarak, edimini yerine getirmekten imtina etmiş olmasının apaçık hakkın kötüye kullanımı olduğunu, somut olaya bakılacak olursa, davalının 2021 yılı içerisinde birden fazla fuar düzenlediğini, müvekkilin de katılım sağlamak istediği … fuarı söz konusu olunca pandemiyi bahane ettiği, uzun süre boyunca haklı bir sebep göstermeksizin …’ın da onayını almaksızın ötelediği fuarın zorunlu olarak dava dışı bir organizasyon şirketi tarafından yapılacağının bildirilmiş olması ve halihazırda Mayıs ve Kasım 2022 fuarlarının da yine dava dışı üçüncü bir organizasyon şirketi tarafından gerçekleştirilmek üzere kiralamaların yapıldığı da dikkate alındığında, davalının 2022 yılı içinde de … fuarını gerçekleştiremeyeceği anlaşıldığını, müvekkilin üç yıl içinde gerçekleştirilen ve gerçekleştirilecek olan … fuarına katılmayarak, davalının ne zaman gerçekleştireceği belirsiz olan fuarını beklemek müvekkil açısından katlanılması zor bir durum yarattığını, dürüstlük kuralının yanı sıra ticari hayatın gerekleri bertaraf edildiğini, 2020 yılında yapılması kararlaştırılan fuarın tarihinin belirlenmesi süreci adeta davalının insafına kaldığını, aynı zamanda müvekkilin 2020 yılından bu yana ödemiş olduğu fuar bedeli davalı tarafından müvekkile iade edilmeyerek, yedinde tutulmaya devam edildiğini, müvekkilin katılacağı fuar organizasyon masraflarına harcanmak yerine keyfi bir şekilde kullandığını, bu durum da davalının açıkça kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, özetle müvekkilin iş bu sözleşmeye belirsiz bir süre için bağlı kalınmasının beklenilmesi hakkaniyete, kanuna ve hukuka aykırı olduğunu,… ile davalı tarafça yapılan ana protokol ve eklerinden, davalının tek taraflı fuar tarihini değiştiremeyeceği, fuarın geciktirilmesi durumunda dahi, katılımcıların ödediği bedelin iade edileceği kararlaştırıldığını, müvekkil ve müvekkil gibi fuara katılım sağlayacak bütün şirketlerin tamamı … üyesi olduğunu, esasında …. tarafından planlanan … fuarlarının organize işlemleri davalı tarafa verildiğini, … bütün üyelerinin menfaatini korumak ve fuarın planlanıldığı şekilde yürütülmesi için davalı taraf ile ana ve ek olmak üzere protokoller imzalandığını, … ile davalı taraf arasında akdedilen 06.12.2005 tarihli Protokole ek protokol no:8 sözleşmesinin madde3/f.2 de ” …, söz konusu fuarın belirlenecek tarihlerde açılmasını sağlamakla yükümlüdür. Karşılıklı mutabakat ile fuar tarihinin değiştirilmesi durumu ve mücbir sebepler dışında, … Fuarı belirtilen tarihte gerçekleştiremez ise, işbu fuar katılım koşulları gereğince, katılım belgesi imzalayan firmalara o güne kadar gerçekleştirmiş oldukları ödemeleri aynen iade etmekle ve … ‘ın fuarın gerçekleştirilememesi nedeniyle uğradığı zararları tazmin etmekle yükümlüdür. …, bu hususu peşinen kabul kabul etmiştir. ” somut olayda davalı taraf her ne kadar pandemiyi bahane etmişse de yine aynı tarihlerde bizzat kendisi tarafından organize edilen fuarların bulunduğu ve gerçekleştirildiği noter kanalıyla tespit edildiğini, dosya içerisine ek olarak sunulduğunu, … ile karşılıklı mutabakatın da gerçekleştirilemediği de dikkate alındığında davalının fuar tarihini değiştirmiş olması sözleşmeye aykırı olup, kötüniyetli olduğunu gösterdiğini, yine aynı ek protokolün 6. Maddesinde “Ayrıca …, katılımcı firmalarla imzalayacağı katılım sözleşmelerinin işbu sözleşme hükümlerine uygun olacağını kabul etmektedir. Katılım sözleşmelerinde işbu sözleşme hükümlerine aykırılık, çelişki bulunması halinde ilgili maddeler yok hükmündedir. ” müvekkil ile davalı taraf arasındaki katılım sözleşmesinin 2. Maddesinin yok hükmünde olduğu açıkça belirtildiğini, ayrıca, ek protokolün 7. Maddesinde de katılımcı firmalara … ile yapılacak toplu duyuruların, anketlerin, Komitenin bilgisi ve onayı dahilinde yapılacağını ve bu yazışmalarda Komitenin yazılı onayının alınacağı taahhüt edilmişse de davalı taraf bu maddeyi de ihlal ettiğini, bahsi geçen Ek Protokolün süresinin 2020 yılı fuarını kapsayacak şekilde uzamış olduğunu ve sözleşmenin 2021 yılı için de uzatılması durumunda yine uygulanacağı, ek protokol madde 9 da düzenlendiğini, … fuarını dernek üyeleri adına planlayan …. davalı taraf ile yapmış olduğu protokollerde, esasında fuar tarihinin tek taraflı olarak değiştirilemeyeceği, bu maddenin ihlali durumunda katılımcıların mağdur olmaması için ödenen bedellerin iadesinin gerektiği açıkça düzenlendiğini, davalı tarafın haksız şekilde sözleşme bedelinin iadesinden kaçınmak için, fuar katılım sözleşmesinin 2. Maddesine dayanmasının esasında hukuki temelinin olmadığının, yine bu davalı tarafın bu tutumunun hakkın kötüye kullanımını teşkil ettiğini, davalı tarafın sözleşmenin her ne kadar feshedilemeyeceği yönünde bir diretmesinin olsa da müvekkilin kanundan kaynaklanan sözleşmeden dönme hakkının bulunduğunun sabit olduğunu, hal böyleyken davalı tarafın keyfi bir şekilde bedel iadesinden kaçınması nedeniyle tarafımızca işbu davayı açma zorunluluğu hasıl olduğunu, bu nedenlerle sözleşmeden döndüğümüzün ve borçlu olmadığımızın tespitini, davalı tarafa ödenen fuar katılım bedelinin fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000-TL ‘sinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle müvekkile iadesine, yargılama giderleri ve karşı vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafın dava dilekçesi müvekkil şirkete 20/12/2021 tarihinde tebliğ edildiğini, söz konusu …- … belirlenen tarihleri arasında gerçekleştirilmek üzere planlandığını, müvekkil şirket tarafından gerekli başvurular yapıldığını, fuarın bu tarihte gerçekleştirilmesi için gerekli tüm hazırlıklar tamamlandığını, ancak Covid 19 Pandemisinin ortaya çıkması ile birlikte ülkemizde alınan önlemlerin ilk başında fuarcılık faaliyetlerinin durdurulması geldiğini, Ticaret Bakanlığı tarafından alınan karar ile ülkemiz genelinde yapılacak olan tüm fuarlar 16 Mart 2020 tarihinden 01 Eylül 2020 tarihine kadar durdurulduğunu, hal böyle olunca müvekkil şirkette ülkemizde faaliyet gösteren diğer tüm fuar firmaları gibi söz konusu virüsün etki ettiği Ticari hayata göre önlem ve düzenlemeler içinde bulunarak ilgili fuarı için Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne (TOBB) gerekli başvurular yapılmış olup 2022 tarihine katılımcı firmaların ve stk’ların talebi ile ertelediğini, bu durum müvekkil açısından mücbir sebep teşkil ettiğini, Müvekkil şirketin faaliyetleri bizzat devlet kararıyla durdurulduğunu, Müvekkil şirket bu süreçte çok önemli maddi kayıplar yaşadığını, Pandemi süreci ve bu kapsamda alınan önlemler en başta müvekkil şirketi mağdur ettiğini, Ticaret Bakanlığının kararı yalnızca yaz dönemi kapsamına rağmen, yaz döneminde yapılacak olan fuarlar kış dönemine ertelendiğinden ve STK’lar ve sektör temsilcileri ile yapılan görüşmelerde uyuşmazlığa konu olan fuarın 2022 tarihinde yapılmasında mutabakat sağlandığından dolayı, fuar bu tarihe ertelendiğini, Fuarın düzenleneceği tarihte sürekli değişiklik yapılmış olmasının söz konusu olmadığını, Yurt dışı katılımcı ile alım gruplarının pandemi sebebiyle ülkelerinden teşvik alamaması , dünya birinciliğine oynayan fuarımızın diğer dünya fuarlarıyla rekabet avantajını koruyabilmesi ve de özellikle avrupalı alım gruplarının , seyahat kısıtlamaları ve pandemi koşulları sebebiyle fuara gelmeyeceklerini bildirmiş olmaları vb. sebeplerle fuar sektör temsilcileri ile de mutabık kalınarak bir sonraki dönem olan tarihine ertelendiğini, davacı ile müvekkil şirket arasında imzalanmış olan Fuar Katılım Sözleşmesi ikinci maddesi incelendiğinde zaten müvekkil şirketin gerekli görmesi halinde fuar tarihini değiştirme hakkı olduğu, bu durumun katılımcıya fesih hakkı vermeyeceği görüleceğini, Fuar katılım sözleşmesinin ikinci maddesi bu kadar açıkken, bedel iadesi mümkün olmayacağını, bununla birlikte Fuarın ertelenmiş olması davacının fuara katılma yükümlülüğünü ortadan kaldırmadığını, davacının hem ödeme yükümlülüğü hemde fuara katılma yükümlülüğü devam ettiğini, taraflar arasındaki fuar katılım sözleşmesinin hükümleri açık olup, davacının genel hükümleri dayanak göstererek müvekkil şirketten işbu sözleşmede kararlaştırılan bedelin iadesini talep edemeyeceğini, davacının genel hükümleri dayanak gösterebilmesi için, taraflar arasında imzalanmış bir sözleşmenin bulunmaması yada uyuşmazlığa ilişkin sözleşmede herhangi bir düzenlemenin bulunmaması gerektiğini, ancak fuar katılım sözleşmesi uyarınca davacı taraf müvekkil şirketten bedel iadesini talep edemeyeceğini, Fuar Katılım Sözleşmesindeki bu maddeler fuarcılık sektörünün kendi özel yapısı gereği konulmuş maddeler olduğunu, Fuarcılık sektörü uzun vadeli planlar ve çalışmalar gerektiren bir sektör olduğunu, bu sektörde planlar günler, haftalar değil aylar belkide yıllar öncesinden yapıldığını, davacı tarafından imzalanmış sözleşmedeki açık hükümler kapsamında davacının sözleşme bedelinin iadesi yönündeki talebinin kabulünün mümkün olmadığını, bu nedenlerle davacının taleplerinin tartışmaya mahal vermeyecek şekilde hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bu nedenle davacının hukuki dayanaktan yoksun olan davasının reddinine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Mahkememizin 23/02/2022 tarihli celse ara kararı gereği, tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, ticari defter ve kayıtları, sözleşmeler, tutanaklar ve dosya incelenerek pandemi koşulları kapsamında davalının fuar ertelemesi ve fuar yapmaktan kaçınmasının haklı olup olmadığının sektörel anlamda değerlendirilmesi, sonraki süreçte davalının fuarı ertelemesinin tespiti ile bu nedenlerin davacı için bağlayıcı olup olmadığı, davalının pandemi mücbir nedeniyle yapamadığı sürenin tespiti, sözleşme hükümleri kapsamında sektörel ve mali açıdan değerlendirme yapılarak sözleşmeden dönme şartlarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi konusunda rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişiler Organizatör …, Borçlar Hukukçusu … ve Mali Müşavir … ‘nun 04/06/2022 tarihli raporunda özetle, Davacı şirketin, Türk Ticaret Kanunu’na göre tutulması gereken ticari defterlerini yasal süreleri içerisinde tasdik ettirdiği, yevmiye defterlerinin kapanış tasdikini de yasal süresi içerisinde yaptırdığı dolayısıyla davalı şirketin ticari defterlerinin sahibi lehine delil olma özelliğini taşıdıkları görüldüğü, davacı şirket defter ve belgelerine göre; dava tarihi (13.12.2021) itibariyle davacı şirketin, davalı şirketten; vermiş ve ödemiş olduğu çekler dolayısıyla 78.679,03 TL alacak bakiyesi verdiği anlaşıldığını, daha açık bir ifadeyle, sözleşme ve protokol bakımından değerlendirildiğinde; Davacı tarafın Davalı taraf ile aralarındaki Fuar katılım protokolü gereğini olması gerektiği gibi, Davalı tarafın gerek pandemi koşulları gerekse de başka sair nedenlerden dolayı yerine getiremediği görüldüğünü, davacı tarafın da bu katılımın gerçekleşeceği varsayımı ile yapmış olduğu harcama ve bir takım hazırlıklar yapmış olduğu göz önüne alındığında ve ayrıca karşı tarafın da sözleşmeyi gereği gibi yerine getirememesi nedeniyle cari hesaplarda da tespit edildiği üzere 78.679,03 TL yi Davalı taraftan talep edebileceği görüş ve kanaatine ulaşılmakla; davacı tarafın, Sözleşme gereği ödenen 78.679,03 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faiziyle birlikte alacak talebinde bulunmuş olup, söz konusu bu alacağın Fuar katılım protokolünden kaynaklı doğmuş fuara katılım için ödenen ücretin tahsili olduğu görüldüğü, davacının talep ettiği 78.679,03 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faiziyle birlikte Davalı’nın sorumlu bulunduğu sonuç ve kanaatine varıldığını bildirmişlerdir.
Davacı vekilinin, davasını ıslah ettiği ve ıslah harcını yatırdığı anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, taraflar arasında imzalanan fuar katılım sözleşmesinin sona erdiği iddiası ile ödenen fuar katılım bedelinin iadesi istemine ilişkindir.
6098 sayılı T.B.K yürürlüğe girmesinden evvel, mevzuatımızda uyarlama kurumuna ilişkin bir düzenleme olmamakla birlikte, taraflar arasındaki sözleşme koşullarının daha sonra önemli ölçüde değişmesi halinde değişen bu koşullar karşısında (Clausula Rebüs Sic Stantibus -beklenmeyen hal şartı- sözleşmenin değişen şartlara uydurulması ) ilkesi bağlamında ve M.K. 2. maddesinden de yararlanılmak suretiyle sözleşmenin yeniden düzenlenmesinin mümkün bulunduğu ve karşılıklı sözleşmelerde edimler arasındaki dengenin bozularak “işlem temelinin çökmesi” halinde M.K. 1, 2 ve 4’üncü maddelerinden yararlanılması gerektiğine dair öğreti ve uygulamada yerleşik bir kabul mevcut iken 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren TBK’nın 138 nci maddesi ile bu husus yasal bir düzenlemeye de kavuşturulmuştur. Aşırı ifa güçlüğü başlıklı bu yeni düzenleme, öğreti ve uygulamada sözleşmeye bağlılık (ahde vefa) ilkesinin istisnalarından biri olarak kabul edilen, “işlem temelinin çökmesi”ne ilişkindir. Ancak az yukarıda ifade edildiği üzere “sözleşmeye bağlılık” ilkesi esas olup, sözleşmeye müdahale müessesesi istisnai nitelikte bir kurum olmakla yasa koyucu tarafından da bu kurumun uygulanması ancak anılan madde de belirtilen dört koşulun birlikte gerçekleşmesine bağlanmıştır. Bunlar; sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü durum ortaya çıkması, bu durumun borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkması, yine bu durumun sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirmesi ve borçlunun borcunu henüz ifa etmemiş olması veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olması halidir. Bu dört koşulun birlikte gerçekleşmesi halinde ise borçlunun, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme hakkı bulunmaktadır.
Bu konuda Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.11.2019 ve 2017/13-515 Esas, 2019/1233 Karar sayılı ilamına baktığımızda; “Kurulmuş bir sözleşmede sonradan ortaya çıkan bazı olgular nedeniyle değişiklik yapılabilmesi, bugün çağdaş tüm hukuk sistemlerinde kabul edilen, beklenmeyen hâl (emprevizyon) veya clausula rebus sic stantibus kuramının koşullarının gerçekleşmiş olması hâlinde mümkün görülmektedir. Bu kuramın, borçlunun şartları ne olursa olsun mutlaka akde sadık kalmasını zorunlu gören, bir bakıma artık eskimiş olarak nitelendirilebilecek ahde vefa veya pacta sunt servanda kuramını sınırlamak için konulduğu benimsenmektedir.
Beklenmeyen hâl kuramı, şöyle açıklanmaktadır: “Akit yapıldığı sırada mevcut bulunan şartlar önemli surette değişmişse taraflar akitle bağlı olmamalıdır. Buna “clausula rebus sic stantibus” (beklenmeyen hâl şartı) denmektedir. Bu görüş öğretide “emprevizyon teorisi” adıyla anılmaktadır. Öğretide, sözleşmenin, yapıldığı andaki durumun değişmeyeceği şeklindeki bir zımni kabul ile yapıldığı, aynen uygulanmasının taraflarca bu zımni şarta bağlı tutulduğu varsayılmaktadır (Tekinay, S.S./Akman, S./Burcuoğlu, H./Altop, A.: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, 7.Bası,İstanbul 1993, s.1005).
Akitlerin ifasını şartların değişmemesine bağlayan fikir (clasula rebus sic stantibus) gerçeğe tam olarak uygun değilse de, ahde vefa prensibine kesin ve sıkı sıkıya bağlılığında her zaman adil olmadığı görülmektedir. Bugün İsviçre-Türk hukukunda çoğunlukla dayanılan esas, uyuşmazlıklara dürüstlük kuralı uyarınca çözüm bulunmasıdır (Oğuzman, K.: Borçlar Hukuku Dersleri,Cilt 1, 4.Bası, İstanbul 1987, s.123; Serozan, R.: Borçlar Hukuku, Genel Bölüm, İfa, İfa Engelleri, Haksız Zenginleşme 3.Cilt, İstanbul 1994, s.164; Kaplan, İ.: Hakimin Sözleşmeye Müdahalesi, Ankara 1987, s.112; Burcuoğlu, H.: Hukukta Beklenmeyen Hal ve Uyarlama, İstanbul 1995, s.4; İsviçre Hukuku için Bkz. Eugen Bucher, Schweizer Isch’es Obligationenrecbt Allgemeiner Teil, 2.Bası, Zürich 1988, s.385 vd. Henri Deschenaux, Le Titre Preliminaire Du Code Civil,Fribourg 1969, s.183).
Taraflar arasındaki sözleşmeyi etkiler şekilde dünya genelinde ortaya çıkan COVİD-19 pandemisi ve bu bağlamda yasa koyucu tarafından alınan önlemler ve bu minvalde yapılan düzenlemelerin sosyal hayat ve doğal sonucu olarak iş hayatına etkileri hukuken meşhur ve maruf vakıalardandır. Bu vakıaların taraflar arasındaki davaya konu olan hizmet ilişkisine etkilerinin yukarıda özetlenen hukukun genel ilkeleri ve yasal düzenlemeler ışığında açılmış bulunan davada mahkemece değerlendirileceği açıktır. Ancak, söz konusu uyuşmazlığın değerlendirileceği yargılama sürecinde yine yukarıda izahı yapılan sözleşmeye bağlılık (Ahde Vefa – Pacta Sund Servanda) ve sözleşme serbestliği ilkeleri ile beklenmeyen hâl (emprevizyon) veya clausula rebus sic stantibus kuramı çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği izahtan varestedir. (Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nin 2021/632E-2021/668K)
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 136. maddesinde “Genel Olarak” madde başlığı altında “Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer.
Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder. Kanun veya sözleşmeyle borcun ifasından önce doğan hasarın alacaklıya yükletilmiş olduğu durumlar, bu hükmün dışındadır.
Borçlu ifanın imkânsızlaştığını alacaklıya gecikmeksizin bildirmez ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almazsa, bundan doğan zararları gidermekle yükümlüdür.
Yeni koronavirüs (Covid-19) salgını Mart 2020 ayından itibaren ülkemizde görülmeye başlanmış ve bu kapsamda hastalığın yayılmasının kontrol altına alınması amacıyla çeşitli tedbirlere başvurulmuştur. Bu tedbirler kapsamında olmak üzere zaman zaman ve ihtiyaç durumuna göre sokağa çıkma yasağı uygulanması, iş yerlerinin kapatılması veya esnek çalışma, düğün törenlerinin ertelenmesi, evden çalışma gibi değişkenlik gösteren tedbirler uygulanmış olup, salgının etkilerinin ve yetkili kurumlarca alınan tedbirlerin halen devam ettiği bilinmektedir.
Yaşanılan salgın hastalık sürecinin olağanüstü bir durum olduğu ve taraflarca öngörülemeyeceği açıktır. O halde genel olarak salgın hastalık sürecinin Türk Borçlar Kanunu’nun 138.maddesinde belirtilen olağanüstü durum olarak kabul edilmesi, Türk Borçlar Kanunu’nun 136.maddesinde belirtilen borçludan kaynaklanmayan imkansızlık sebebi olarak kabul edilmesi gerekir.
Dosyanın incelenmesinde; davacı ile davalı tarafça düzenlenecek fuar için fuar katılım sözleşmesi yapılmış ise de, Covid-19 pandemisi kapsamında fuarın yapılıp yapılmayacağı hususu belirsiz hale gelmiş olup fuarın ertelendiği, belirtilen tarihlerde ifası konusunda borçlunun sorumlu tutulamayacağı değerlendirilmiştir.
Davalı taraf fuarın iptal edilmeyip, ertelendiğini, kısmi ifa imkansızlığı bulunmadığını iddia etmiştir.Her ne kadar imkansızlık geçici nitelikte olup, kural olarak borcu sona ermesine neden olmaz ise de, bu hususta tarafların farazi iradeleri esas alınmalıdır. İfanın muayyen bir zamanda yapılacak olması veya ifa zamanının alacaklı için önem taşıdığı hallerde borcun sona ermesi sonucunu doğurduğu kabul edilmelidir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 136. maddesinde de belirtildiği üzere karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlüdür.
Somut davada taraflar arasında fuar katılım sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşme kapsamında davacı fuar katılımcısı, davalı ise fuar düzenleyicisidir. Taraflar fuar katılım sözleşmesi kapsamında yapılacak olan ….’na katılım konusunda sözleşme imzalanmıştır. Ancak söz konusu sözleşme kapsamında kararlaştırılan fuar davalı tarafça covid 19 pandemisi sebebiyle gerçekleştirilmemiş ve .. tarihleri arasına ertelenmiş, sonrasında 2022 yılına ertelenmiş ve … yılında gerçekleştirilmiş olup davacı tarafça bu fuara katılım sağlanmamıştır. Somut olayda, davacı tarafa erteleme durumları iletilmemiş, yeni fuar tarihi davacı ile müzakere edilmemiştir. Covid 19 pandemisi sebebiyle dünya genelinde ve ülkemizde tüm etkinliklerin kısıtlandığı hususunda ve davalının da kararlaştırılan tarihte edimini elinde olmayan sebeplerle yerine getiremediği hususunda tereddüt yoktur ve bu hususlarda taraflar arasında ihtilaf yoktur. Ancak davacı taraf 21-25 Nisan 2020 tarihlerinde gerçekleşecek olan fuara katılım için davalı ile sözleşme imzalamıştır ve yasal mevzuat gereği de davacının kendisi ile müzakere edilmeden farklı bir tarihte aynı ülkede veya başka bir ülkede düzenlenecek fuara katılmaya zorlanmasının kabul edilmesi hukuken mümkün değildir. Bu nedenlerle davacının sözleşmede belirtilen tarihlerde yapılmayan fuara ilişkin davalı tarafça sözleşmede belirtilen edim yerine getirilmediğinden davacı tarafça ödenen bedelin iadesini talep etmekte hukuken haklı olduğu kanaatine varılmış ve açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davanın kabulüne, 78.679,03-TL’nin 12/11/2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 5.374,56-TL nispi karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 170,78-TL peşin harç ile 1.172,87-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.002,09‬ TL harçtan mahsubu ile 4.372,47‬ TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 170,78-TL peşin harç ile 59,30-TL başvurma harcı ve 1.172,87 TL olmak üzere toplam 1.402,95‬ TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 3.600 TL bilirkişi ve 31,1‬0-TL posta gideri toplamı olan 3631,10 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama masrafı bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 12.588,64-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, Taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 14/03/2023

Katip
e-imzalı

Hakim
e-imzalı

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”