Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/726 E. 2023/362 K. 09.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/726 Esas
KARAR NO : 2023/362

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/11/2021
KARAR TARİHİ : 09/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 10/11/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle, Müvekkilin annesi müteveffa … aleyhine 20.08.2015 düzenleme, 20.04.2017 ödeme tarihli ve rakam ile 180.000,00-TL yazı ile yüz seksen TL bedelli bono, takip dayanağı gösterilerek … 24. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası ile davalı tarafça kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, alacaklı vekilinin 19.04.2021 tarihli yenileme talebi ile icra dosyası 02.09.2021 tarihinde … 24. İcra Müdürlüğünün … Esas numarasına kaydedildiğini, takibe konu bono incelendiğinde de görüleceği üzere bono metninde davalı alacaklıya ödenmesi gereken bedel yazı ile “Yüzseksen Türk Lirası” olarak yazmaktadır. Rakam ile yazılan bedel ise “180.000,00 Türk Lirası olduğunu, somut olayda da bonoda yazı ve rakam ile belirtilen bedeller arasında farklılık bulunduğunu, bonoda yer alan imzanın müteveffa …’na ait olmadığını, Müvekkilin annesinin hiçbir zaman böyle bir bonoya imza atmadığını, davalının kötüniyetli olarak takip başlattığını, bonoda yer alan imzaya ayrıca ve açıkça itiraz ettiklerini, Müvekkilin davalıya hiçbir borcu bulunmadığını, davalı yanın takibe konu bono üzerinde yer alan imzanın müteveffa …’na ait olmadığını bilmesine ve rakam ile yazılı bedeli görmesine rağmen haksız ve kötü niyetli olarak icra takibi başlatıldığını, Müvekkilin cebri icra tehditi altında borçlu olmadığı bir miktarı ödemeye zorlandığını, bu nedenlerle davalı aleyhine açılan menfi tespit davasının kabulü ile davacı müvekkilin davalıya … 24. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında hem imzanın murise ait olmaması hem de bonodaki imza murise ait olsa bile bono bedeli 180.000,00-TL değil 180,00-TL olduğundan Borçlu olmadığının tespitine, davalı aleyhine takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak koşuluyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin 09/02/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle, Yargılama aşamasında miras bırakan … tarafından düzenlenen taahhütname ve dinletilecek tanık beyanlarıyla da kanıtlanacağı gibi; dava dilekçesinde ileri sürülenin aksine miras bırakan ile davalı arasında taşınmaz alım satımı ve borç para verilmesine ilişkin sözlü anlaşma olduğu, bu anlaşma uyarınca taşınmaz alım satımının gerçekleştiği, ayrıca miras bırakan tarafından alınan borcun ödenmesinin teminatı olarak davaya konu kambiyo senedinin boş olarak davalıya verildiği, teminat senedinin doldurulmasına ilişkin yanlar arasında 20.08.2015 tarihli protokol düzenlendiği, alınan borcun sözleşmede belirlenen sürede ödenmemesi üzerine davaya konu kambiyo senedinin alacaklı yanca doldurularak 02.08.2017 tarihinde icra takibine konu edildiği, davalı ile miras bırakan arasında yine benzer şekilde alınan bir borcun ödenmesine ilişkin başka bir anlaşma ve açık senet olduğu da, anlaşılacağını, yargılama aşamasında yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda da dava konusu senetteki borçlu imzasının miras bırakana ait olduğu ortaya çıkacağını, öte yandan; davaya konu senedin doldurulmasına ilişkin yanlar arasındaki protokol hükümleri gerekse TTK ‘nun 676. Maddesinin uygulamasına ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/827 E. 2019/689 K. Sayılı kararı göz önüne alınarak yapılacak değerlendirmede davacının ileri sürmüş olduğu senet metnindeki rakam farklılıklarına yönelik savların yerinde olmadığı da anlaşılacağını, bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE,
Dava; Sahtelik iddiasına dayalı menfi tespit talebine ilişkindir.
Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti, senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir (YHGK’nın 26.04.2006 tarih ve 2006/12-259 Esas-2006/231 Karar sayılı kararı)
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun; “Yazı veya imza inkârı” başlıklı 208. maddesi; “(1)Taraflardan biri, kendisi tarafından düzenlendiği iddia edilen bir belgedeki yazı veya imzayı inkâr etmek isterse, sahtelik iddiasında bulunmalıdır; aksi hâlde belge, aleyhine delil olarak kullanılır. (2) Bir belgenin sahteliği iddia edildiğinde, belgenin mahkemeye verildiği tarih yazılıp mühürlenerek, saklanması için mahkemece gerekli tedbirler alınır. (3) Bir belgenin sahteliğini iddia eden kimse, bunu aynı mahkemede ön sorun şeklinde ileri sürebileceği gibi, bu konuda ayrı bir dava da açabilir. (4) Resmî bir senetteki yazı veya imzayı inkâr eden tarafın bu iddiası, ancak ilgili evraka resmiyet kazandıran kişiyi de taraf göstererek açacağı ayrı bir davada incelenip karara bağlanabilir. Asıl davaya bakan hâkim, gerekirse bu konuda imza veya yazıyı inkâr eden tarafa, dava açması için iki haftalık kesin bir süre verir”; “Yazı veya imza inkârının sonucu” başlıklı 209. maddesi; ”(1) Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz. (2) Resmî senetlerdeki yazı veya imza inkâr edildiğinde, senetteki yazı veya imzanın sahteliği, ancak mahkeme kararıyla sabit olursa, bu senet herhangi bir işleme esas alınamaz. (3) Senede dayanılarak verilmiş olan ihtiyati tedbir, o senet hakkındaki sahtelik iddiasından etkilenmez ve gerektiğinde senet sahibi haklarının korunması için yeni tedbirler talep edebilir” “Sahtelik incelemesi” başlıklı 211. maddesi ise;“(1) Bir belgenin sahteliğinin iddia edilmesi durumunda, bu hususta karşı tarafın açıklamaları da dikkate alınarak, aşağıdaki sıra ile inceleme yapılarak öncelikle karar verilir: a) Hâkim, yazı veya imzayı inkâr eden tarafı isticvap ettikten sonra bir kanaat edinememişse, huzurda bu kişiye yazı yazdırıp imza attırmak suretiyle elde ettiği belge ve diğer delilleri değerlendirir. Hâkim, sahtelik konusunda başka bir incelemeye gerek duymadan karar verebilecek durumda ise gerekçesini açıkça belirtmek suretiyle, senedin sahteliği hakkında bir karar verir. İsticvap için mahkemeye davet edilen taraf, belirtilen günde hazır bulunmadığı takdirde, inkâr etmiş olduğu belgedeki yazı veya imzayı ikrar etmiş sayılır; bu husus kendisine çıkartılacak davetiyede ayrıca ihtar edilir. b) (a) bendi hükmüne göre yaptığı incelemeye rağmen, hâkimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamışsa, bilirkişi incelemesine karar verir. Bilirkişi incelemesinden önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar, ilgili yerlerden getirtilir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir” şeklinde düzenlemeler içermektedir. Buna göre, 6100 Sayılı HMK’nın 211/a. maddesine göre yapılan incelemeye rağmen hâkimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamış ise 6100 Sayılı HMK’nın 266. ve devamı maddelerine göre çözümü özel veya teknik bilgi gerektirdiğinden bilirkişi incelemesine karar verilir. Aynı Kanunun 211/b. maddesine göre bilirkişi incelemesinden önce mevcutsa o tarafa ait karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar ilgili yerlerden getirilir. Bilirkişi o mahkemede elde edilen yazı ve imzalarla inceleme yapar. Bu husus maddenin gerekçesinde “…Bilirkişi incelemesinde, bu yazı ve imzalarla mahkemece elde edilen yazı ve imzalar esas alınır. Bilirkişi inceleme için gerekli görürse kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir…” şeklinde açıklanmıştır. Bu hükümden anlaşılacağı üzere takibe dayanak senedin sahteliğinin bilirkişi raporu ile ispatlanması gerekir. Bilirkişi incelemesinde kullanılacak belgeler mahkeme veya bilirkişi huzurunda alınan imza örnekleri ve mukayeseye esas belgelerdir.
İmza incelemesinde öncelikle senedin düzenleme tarihinden öncesine ilişkin borçluya ait olduğu muhakkak olan karşılaştırmaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişi tarafından mukayeseye esas alınmalıdır. Yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi sebeple farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır. Nitekim bu ilkeler, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.10.2019 tarihli ve 2017/12-2692 E., 2019/1003 K. sayılı kararında da benimsenmiştir.
Mahkememizin 15/11/2022 tarihli ara kararı gereği, İcra takibine konu dosyada mevcut bono aslı üzerinde inceleme yapılıp dosyada celp edilen imza asıllarının irdelenerek takibe konu senet üzerindeki imzanın Muris …’na ait olup olmadığı konusunda rapor alınmasına karar verilmiş olup, Bilirkişi …’un 22/02/2023 tarihli raporunda, İnceleme konusu 20.08.2015 düzenleme tarihli 20.04.2017 ödeme günlü alacaklısı … borçlusu … olarak görünen rakamla 180.000TL’lık yazı ile “Yüzseksen”TL’Tik senet aslındaki imzaların …’nun eli ürünü olduğu kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Mahkememizce alanında uzman bilirkişiden alınan usulüne uygun olarak tanzim edilmiş raporda dava konusu edilen senetteki imzanın davacının murisi olan …’na ait olduğu tespitine yer verildiği anlaşılmakla, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Davanın Reddine,
Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 179,90-TL’nin, peşin alınan 3.167,75-TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.987,85‬-TL nispi karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına,
Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Davalı taraf, reddedilen davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 28.823,87 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Karar kesinleştiğinde taraflarca yatırılan gider avanslarından arta kalan kısmın HMK 333 maddesi gereğince derhal yatıran tarafa iadesine,
Dair, Taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.. 09/05/2023

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır