Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/635 E. 2023/7 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/635 Esas
KARAR NO : 2023/7

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/10/2021
KARAR TARİHİ : 10/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı şirket tarafından müvekkil şirket … Tic. A.Ş’ye karşı … 14. İcra Müdürlüğünün…E. Sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, icra takibine konu çekin haksız ve hukuka aykırı olarak takibe konulduğu, çek üzerindeki imza ve kaşenin müvekkil şirket …. A.Ş’ye ait olmadığını, takip dayanağı yapılan …keşide tarihli, … seri numaralı, 500.000,00 TL bedelli çekin ilk hamilinin … A.Ş’nin göründüğü ve çekin ciro yoluyla …Tic. Ltd Şti’ye verildiğinin görüldüğü, takibe konu çekin üzerindeki imza ve kaşenin müvekkile ait olmaması sebebiyle takibin iptalinin gerektiğini bildirerek davalı aleyhine açılan davanın kabulüne, müvekkilinin davalı yana … 14. İcra Müdürlüğünün… E. Sayılı dosyası sebebiyle borcunun olmadığının tespitine, dava konusu takip dosyasının teminatsız mahkeme aksi kanaatte ise mahkememce uygun görülecek bir teminat mukabilinde mahkeme kararının kesinleşmesine kadar senedin ödenmesini engeller mahiyette ve muhtemel icra takiplerinin durdurulması amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalı aleyhine %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karış tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve tensip zaptının tebliğ edildiği ancak cevap dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava; İİK’nın 72. maddeden kaynaklanan, … 14. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı icra takibine konu çek nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir. Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti, senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir (YHGK’nın 26.04.2006 tarih ve 2006/12-259 Esas-2006/231 Karar sayılı kararı).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun; “Yazı veya imza inkârı” başlıklı 208. maddesi; “(1)Taraflardan biri, kendisi tarafından düzenlendiği iddia edilen bir belgedeki yazı veya imzayı inkâr etmek isterse, sahtelik iddiasında bulunmalıdır; aksi hâlde belge, aleyhine delil olarak kullanılır. (2) Bir belgenin sahteliği iddia edildiğinde, belgenin mahkemeye verildiği tarih yazılıp mühürlenerek, saklanması için mahkemece gerekli tedbirler alınır. (3) Bir belgenin sahteliğini iddia eden kimse, bunu aynı mahkemede ön sorun şeklinde ileri sürebileceği gibi, bu konuda ayrı bir dava da açabilir. (4) Resmî bir senetteki yazı veya imzayı inkâr eden tarafın bu iddiası, ancak ilgili evraka resmiyet kazandıran kişiyi de taraf göstererek açacağı ayrı bir davada incelenip karara bağlanabilir. Asıl davaya bakan hâkim, gerekirse bu konuda imza veya yazıyı inkâr eden tarafa, dava açması için iki haftalık kesin bir süre verir”; “Yazı veya imza inkârının sonucu” başlıklı 209. maddesi; ”(1) Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz. (2) Resmî senetlerdeki yazı veya imza inkâr edildiğinde, senetteki yazı veya imzanın sahteliği, ancak mahkeme kararıyla sabit olursa, bu senet herhangi bir işleme esas alınamaz. (3) Senede dayanılarak verilmiş olan ihtiyati tedbir, o senet hakkındaki sahtelik iddiasından etkilenmez ve gerektiğinde senet sahibi haklarının korunması için yeni tedbirler talep edebilir” “Sahtelik incelemesi” başlıklı 211. maddesi ise;“(1) Bir belgenin sahteliğinin iddia edilmesi durumunda, bu hususta karşı tarafın açıklamaları da dikkate alınarak, aşağıdaki sıra ile inceleme yapılarak öncelikle karar verilir: a) Hâkim, yazı veya imzayı inkâr eden tarafı isticvap ettikten sonra bir kanaat edinememişse, huzurda bu kişiye yazı yazdırıp imza attırmak suretiyle elde ettiği belge ve diğer delilleri değerlendirir. Hâkim, sahtelik konusunda başka bir incelemeye gerek duymadan karar verebilecek durumda ise gerekçesini açıkça belirtmek suretiyle, senedin sahteliği hakkında bir karar verir. İsticvap için mahkemeye davet edilen taraf, belirtilen günde hazır bulunmadığı takdirde, inkâr etmiş olduğu belgedeki yazı veya imzayı ikrar etmiş sayılır; bu husus kendisine çıkartılacak davetiyede ayrıca ihtar edilir. b) (a) bendi hükmüne göre yaptığı incelemeye rağmen, hâkimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamışsa, bilirkişi incelemesine karar verir. Bilirkişi incelemesinden önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar, ilgili yerlerden getirtilir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir” şeklinde düzenlemeler içermektedir. Buna göre, 6100 Sayılı HMK’nın 211/a. maddesine göre yapılan incelemeye rağmen hâkimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamış ise 6100 Sayılı HMK’nın 266. ve devamı maddelerine göre çözümü özel veya teknik bilgi gerektirdiğinden bilirkişi incelemesine karar verilir. Aynı Kanunun 211/b. maddesine göre bilirkişi incelemesinden önce mevcutsa o tarafa ait karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar ilgili yerlerden getirilir. Bilirkişi o mahkemede elde edilen yazı ve imzalarla inceleme yapar. Bu husus maddenin gerekçesinde “…Bilirkişi incelemesinde, bu yazı ve imzalarla mahkemece elde edilen yazı ve imzalar esas alınır. Bilirkişi inceleme için gerekli görürse kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir…” şeklinde açıklanmıştır. Bu hükümden anlaşılacağı üzere takibe dayanak senedin sahteliğinin bilirkişi raporu ile ispatlanması gerekir. Bilirkişi incelemesinde kullanılacak belgeler mahkeme veya bilirkişi huzurunda alınan imza örnekleri ve mukayeseye esas belgelerdir.
İmza incelemesinde öncelikle senedin düzenleme tarihinden öncesine ilişkin borçluya ait olduğu muhakkak olan karşılaştırmaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişi tarafından mukayeseye esas alınmalıdır. Yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi sebeple farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır. Nitekim bu ilkeler, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.10.2019 tarihli ve 2017/12-2692 E., 2019/1003 K. sayılı kararında da benimsenmiştir.
Mahkememizce 03/02/2022 tarihli duruşma ara kararı ile; yukarıda belirtildiği şekli ile HMK’nın 211/1 maddesi uyarınca davacı şirket yetkililerinin isticvabına karar verilmiş olup mahkememiz 05/04/2022 tarihli duruşmasında davacı şirket yetkilileri … ve … isticvap edilmiştir. Anılan duruşmada şirket yetkilileri tarafından imza inkarı tekrar edilmiş olup mahkememizce davacı şirket yetkililerinin imza örnekleri mahkeme huzurunda alınmıştır.
Mahkememizin 22/09/2022 tarihli ara kararı gereği, dosyanın Grafolog bilirkişi …’a verilerek; dosyada bulunan deliller ve dosya kapsamında bulunan tüm imza örnekleri ve belge asılları incelenerek dava konusu çekin davacı şirket yetkilisi eli ürünü olup olmadığının tespiti konusunda rapor alınmasına karar verilmiş olup, Bilirkişi …’un 31/10/2022 tarihli raporunda özetle, inceleme konusu …bank … Şubesi’ne ait … tarihli … sayılı 500.000TL’lık çek aslındaki birinci ciro … A.Ş.’ne atfen atılı iki adet imzanın …ve …’in elleri ürünü olmadığı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir. Anılan raporun irdelenmesinde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.10.2019 tarihli ve 2017/12-2692 E., 2019/1003 K. sayılı kararında benimsendiği şekilde yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması sonucunda çekteki imzanın davacı şirket yetkililerine ait olmadığının tespit edildiği anlaşılmış olup, raporun bu şekli ile hükme esas alınabileceği kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, …bank … Şubesi’ne ait …tarihli … sayılı 500.000TL’lık çekin lehtarının davacı şirket olduğu, çek üzerinde davacı şirket kaşesi ile ciro işlemi yapıldığı, ciranta sıfatıyla da davacı şirket aleyhine davaya konu icra takibine geçildiği, davacı şirket tarafından ciro işlemine ait imzanın inkar edildiği, mahkememizce alanında uzman bilirkişiden alınan usulüne uygun olarak tanzim edilmiş raporda ciro işlemine ilişkin imzanın davacı şirket yetkililerine ait olmadığı tespitine yer verildiği, çekin sahteliği iddiasının mutlak defilerden olup tüm ciranta ve hamillere karşı ileri sürülebilecek nitelikte olması ve iddianın da ispatlanmış olması nedeniyle davanın kabulüne davacı şirketin takibe konu çek nedeniyle borçlu olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekili ayrıca kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuştur. İİK’nın 72/5 maddesinde “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. ” düzenlemesine yer verilmiş olup, somut olayda davaya konu icra takibinin Uyap ortamından incelenmesi ile görüldüğü üzere davalı tarafça, davacı tarafın imza inkarına rağmen icrai işlemlere devam edildiği, davacıya ait taşınır ve taşınmaz mallar üzerinde haciz işlemleri uygulandığı anlaşılmakla imza inkarı olmasına rağmen takibe devam edilmesi nedenleriyle davalının kötüniyetli hareket ettiği kanaatine varılmakla talep edilen kötüniyet tazminatı talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Davacının, … 14. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına konu çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine,
3-İİK 72/5 Mad. Uyarınca takibe konu asıl alacağın %20’si oranında tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 34.155,00-TL nispi karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 8.538,75-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 25.616,25‬-TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 8.538,75-TL peşin harç ile 59,30-TL başvurma harcı olmak üzere ‬8.598,05‬-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 412,50-TL posta ve tebligat gideri ile 1.200,00-TL bilirkişi gideri toplamı olan 1.612,5‬0-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. Maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk giderinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 73.000,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, Davacı vekilinin yüzlerine karşı davalı tarafın yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.10/01/2023

Katip
e-imzalı

Hakim
e-imzalı

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”