Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/615 E. 2022/83 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/573 Esas
KARAR NO : 2022/177

DAVA : Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 09/09/2021
KARAR TARİHİ : 16/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 09/09/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkil ile davalılar … Limited Şirketinin ortak olduklarını, müvekkilin … 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile dava ikame ettiğini, mahkemenin usul yönünden red edildiğini ve arabulucuya başvurulduğunu, müvekkilin 13/05/2014 tarihli ortaklar genel kurul kararı ile diğer ortakların paylarını devir aldığını, müvekkilin …’da yaşadığını, şirketi davalılardan …’ın temsil ettiğini, davalılardan … müvekkilime telefon açarak kendisinin ve diğer davalı …’in hisselerini satacaklarını şirketin iyi para kazandığını 5 adet aracının olduğunu bu araçların kredi borcunun bulunmadığını A 1 belgelerin mevcut olduğunu şirketin hiçbir borcunun olmadığını bildirince müvekkilin hisseleri almak istediğini, müvekkilin 13/05/2014 tarihinde şirketi aldığını, ancak kendisine söylendiği gibi 5 aracın teslim edilmediğini, teslim edilen 1 aracın hasarlı olarak teslim edildiğini, aracın banka kredisi ile alındığı ve kredi borcunun olduğunun anlaşıldığını, şirketin …belgesinin olmadığı 27/05/2013 tarihinde iptal edildiğinin ortaya çıktığını, şirketin borca batık olduğu envanterinde şirket temsilcinin söylediği gibi sermayesinin olmadığı ve herhangi bir araç bulunmadığı bulunan bir aracında hasarlı olduğunu müvekkilin sonradan öğrendiğini, müvekkilin ayrıca şirketin satın aldığı araç kredisini ödediği gibi hasarlı aracı da tamir ettirdiğini, şirketin kağıt üzerinde mevcut olduğunu ve hiçbir ekonomik faaliyetinin mümkün olmadığını, bu nedenlerle 13/05/2014 tarihli şirket hisse devir işleminin iptaline, müvekkilin devir işlemi nedeni ile davalı …’a ile ödemiş olduğu 160.000 TL ‘nin davalı …’e ödemiş olduğu 10.000 TL’sinin 13/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, müvekkilin ödemiş olduğu 50.000TL araç kredisinin ödeme tarihlerinden itibaren hesaplanacak reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, müvekkil tarafından ödenen 18.000 TL vergi borcunun ödeme tarihleri itibarı ile hesaplanacak reeskont faizi birlikte davalılardan tahsiline, aracın tamiri için harcanan 8.000 TL’nin müvekkil tarafından ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin 30/11/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 20.03.2013 tarihinde aralarında yapılan sözleşme ile hisselerin devir edildiği, müvekkilin hastalığı nedeni ile … tarihinde … Noterliğinin … yevmiye numaralı devir sözleşmesi yapıldığını, davanın 15.05.2019 tarihinde açılması gerekirken 09.04.2020 tarihinde açıldığını, dava açma süresinin zamanaşımına uğradığını, davanın zaman aşımı nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkil ile davalı arasında 20.02.2013 tarihinde yapılan sözleşme ile hisselerin satıldığını, müvekkilin hastalığı nedeni ile …tarihinde … Noterliğinin … yevmiye numaralı devir sözleşmesi devr edildiğini, devir bedelinin müvekkile ödenmediğini, müvekkilin gerekli vekaletnameleri verdiğini, şirketin fiili idaresi davacı ile diğer hissedarlara bırakıldığını, … Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu vekalet ile müvekkil tarafından gerekli işlemlerin yapılması için araçlara rehin konulması konusunda diğer hissedar …’e vekalet verildiğini, …’nin daha sonra azl edilmesi hususu müvekkilin bilgisi dışında olduğunu, araçların belgelerinin devirden 4 ay sonra iptal edildikleri dava dilekçesi ile öğrenmiş bulunduklarını, hisse devrinden 4 ay sonra belgelerin iptal edilmiş olması müvekkili sorumluluk altına sokmasının mümkün olmadığı gibi hisse devir aşamasında belgelerin mevcut olduğunun ispatı olduğunu, bu nedenlerle davanın zamanaşımı nedenile reddine, esasa girildiğinde davanın esastan reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin 10/12/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı dava dilekçesinde müvekkilin şirket içindeki payını devir aldığını iddia etmişse de, bu iddiası hukuki dayanaktan yoksun olup gerçeği yansıtmadığını, zira müvekkil şirkettin kendi hisselerini satmadığını, kendisinin hala daha …Limited Şirketi’nin ortaklarından olduğunu, davacının iddiasını kanıtlayacak bir delil sunmadığı gibi, Ticaret Sicil Gazetesinde de müvekkilin hisselerini devrettiğine dair herhangi bir kayıt bulunmadığını, davacının 13/05/2014 tarihli genel kurul kararıyla müvekkilin şirket hisselerini devraldığını öne sürdüğünü, davacının davasını 09.04.2020 tarihinde açmış olduğunu, zamanaşımına uğramış olan davanın reddi gerektiğini, bu nedenle davacının haksız davasının reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz celse ara kararı gereğince celbi istenen … 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E., … K. Sayılı dosyasının Uyap sistemi üzerinden dosyamıza eklendiği görüldü.
… Cumhuriyet Başssavcılığının … soruşturma, …karar sayılı kararında müşteki vekilinin dilekçesinde özetle; Müşteki …’nin 13/05/2014 tarihinde … Ltd. Şti. Şirket müdürü şüpheli … ile şirket ortağı şüpheli …’den devir aldığını, devir öncesinde şüphelilerin şirketin kar ettiğini söyleyerek müştekiyi ikna ettiklerini, şirkete ait … plakalı aracı faal ve kusursuz diyerek devrettiklerini, zaman içerisinde aracın kaza yapmış olduğunun anlaşıldığını, şüphelilerin beyanlarının aksine şirketin piyasa borçlu olduğunu, şüpheli …’in şirket vekilliğinden azledilmesine rağmen 05/02/2013 tarihinde şirkete ait … plakalı aracı 3. Kişiye rehin verdiğini, şüphelilerin sahte işlemlerle ve müştekiye karşı yalan beyanlarla müştekiyi dolandırdıkları iddia edildiğini, şüphelilerin devir işleminden önce şirketin kar ettiğini söylemelerinin basit yalan niteliğinde olduğunu, müştekinin şirketin kar-zarar durumunu, bilanço ve defterlerini, araçların trafik tescil kayıtlarını inceleme olanağı olduğunu, şüpheli …’in vekillikten azledilmesine rağmen şirkete ait aracı rehin vermesinin yetkisiz temsil niteliğinde olduğunu, şikayete konu tüm iddiaların özel hukuk uyuşmazlığı mahiyetinde olduğunu, dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarının unsurlarının oluşmadığının anlaşıldığından; olayla ilgili kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği görülmüştür.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Dava;şirket hisse devir işleminin iptali ile tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf, davalıların şirketin iyi para kazandığını, A1 belgeleri mevcut 5 adet aracının bulunduğunu, bu araçların kredi borçlarının bulunmadığını beyan ettiğinden …Taşımacılık Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nden hisseleri devraldığını, ancak 5 adet aracın bulunmadığını, şirketin bir adet aracının bulunduğu ve o aracın da hasarlı olduğunu, şirketin borca batık olduğunun anlaşıldığı, davalıların hileli davranışlarda bulunarak gerçekleri gizleyip yanılgıya düşürdüğünü beyan etmiştir. Davalı …, TBK m.147 uyarınca talebin zamanaşıma uğradığını beyan ederek zamanaşımı defi ileri sürmüş, devir bedellerinin ödenmediğini beyan ederek davanın redini talep etmiştir.
Zamanaşımı açısından yapılan değerlendirmede; somut olayda ortaklık sözleşmesinden kaynaklanan bir alacağa ilişkin uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın hisse devir sözleşmesinin iptaline ilişkin olduğu ve TBK m. 147 hükmünün somut olaya uygulanamayacağı sonucuna varılarak zamanaşımı definin reddine karar verilmiştir.
… 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …E. sayılı dosyası ile 11/11/2015 tarihinde davalılar aleyhine hisse devir işlemi iptaline ilişkin dava ikame edildiği, mahkemece talep sonucunun açıklanmaması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, kararın kesinleştiği görülmüştür. Yine davacı tarafından … 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…E. Sayılı dosyası ile dava açıldığı, bu davanın da arabuluculuk dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verildiği görülmüştür.
Dosya kapsamından, 21/03/2013 tarihli 8283 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 895. sayfasında … 5. Noterliğinin … tarihli … yevmiye numaralı hisse devir sözleşmesi ile şirket ortaklarından …’nun 20 pay hisessinin, …’ın 60 pay hissesinin davacı tarafından devir alındığının ilan edildiği, … Noterliği’nin … tarihli … yevmiye numaralı hisse devir sözleşmesi ile davalı …’a ait 320 pay hisseyi davacının devraldığı, davacının 09/06/2014 tarihinde münferiden şirketin yetkilisi olduğu, 20/02/2013 tarihinde davacı tarafından hisselerin devralındığı, … tarihinde … Noterliği’nin … yevmiye numaralı tasdiki ile resmi olarak hisselerin devredildiği anlaşılmıştır.
Davalı … vekili tarafından 16/03/2022 tarihinde sunulan 20/02/2013 tarihli sözleşmenin incelenmesinde; davalıların hisse satıcısı olarak imzasının bulunduğu, 71.000,00 TL ödeme alındığının düzenlendiği anlaşılmıştır. Yine davalı … vekili tarafından sunulan tutanakta; davalı … ve davacı …’nin imzasının bulunduğu, tutanakta 07/03/2013 tarihinden itibaren sorumlulukların … ve …e ait olduğunun tutanak altına alındığı görülmüştür.
Davada, aldatmaya dayalı irade sakatlığı nedeniyle hisse devir sözleşmesinin iptali istenmektedir. Bu durumda Türk Borçlar Kanunu’nun aldatma ve irade sakatlığına ilişkin hükümlerinin somut olaya uygulanması gerekir. Türk Borçlar Kanunu’nun 36. maddesinde; taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile sözleşme ile bağlı olmadığı, 39. maddesinde; yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan tarafın, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılacağının düzenlendiği görülmüştür. Somut olayda; yukarıda açıklandığı üzere davacının ilk olarak 20/02/2013 tarihinde 80 pay hisseyi resmi olarak devralarak ortak olduğu, bu tarihten sonra ortak olarak şirketin durumundan haberdar olabileceği ve ortak sıfatıyla bilgi edinme ve inceleme hakkını kullanabileceği, dolayısıyla iddia olunduğu gibi aldatma söz konusu olsa bile şirketin kendisine bahsedildiği gibi olmadığını tespit edebileceği ve aldatmayı öğrenebileceği, davacının şirket ortağı iken aldatılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacının daha sonra 13/05/2014 tarihinde şirkete ait 320 pay hisseyi daha resmi olarak devraldığı, davacının ortak olduğu şirketteki hisselerini arttırdığı, davacının 09/06/2014 tarihinde münferiden şirketin yetkilisi ve müdürü olduğu, davacının iddia ettiği gibi şirketin ilk hisse alımında iyi durumda olduğu, Ulaştırma Bakanlığı’nın 19/09/2014 tarihli yazısı ile davacının aldatmayı öğrendiği kabul edilse dahi davacının sözleşmeyle bağlı olmadığını ve hisse devir işleminin iptali istemini ilk olarak … 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… E. sayılı dosyası ile ileri sürdüğü, bu davanın 11/11/2015 tarihinde açıldığı, dolayısıyla her halükarda davacının aldatmayı öğrendikten sonra TBK m.39 uyarınca sözleşme ile bağlı olmadığını 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde bildirmediğinden sözleşmeyi onamış kabul edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Bu nedenle hisse devir işleminin aldatma nedeniyle iptaline ilişkin istem reddedilmiştir.
Davacının tazminat talepleri açısından yapılan değerlendirmede; davacının şirket kredi ve vergi borçlarına karşılık yaptığı ödemeyi ve şirket aracının tamiri için yaptığı masrafı talep ettiği, esasında davacının hisse devrinin iptali halinde ortaklık sürecinde şirket adına yaptığı ödemelerin iadesini talep ettiği, dolayısıyla hisse devrinin iptali istemi mahkememizce reddedildiğinden buna bağlı olan bu istemlerin de reddi gerekmektedir. Ayrıca, şirket aracının hasarlı olduğunun, tamirinin gerektiğinin, bu hasara davalıların sebebiyet verdiğinin davacı tarafından ispatlanmadığı, davalıların araca zarar verdiğine dair dosyada somut bir delil bulunmadığı, dolayısıyla şirkete ait aracın tamirine ilişkin masrafın davalılardan talep edilemeyeceği, vergi borçlarına ilişkin olarak ise; kamu idaresinin amme alacağını 6183 sayılı Kanunun 35. maddesi çerçevesinde kamu borçlusu şirketten tahsil edemeyeceğini değerlendirerek ortağa yönelmesi, ortağın takibe maruz kalması ve bunun üzerine ödeme yapması halinde ancak ödeme yapan ortağın diğer ortaklara kendi sorumlu oldukları dönem için rücu isteminde bulunabileceği, somut olayda davacı tarafından yapılan vergi ödemelerinin önce şirketten talep edilmesi gerektiği, vergi ödemelerinin rücusuna ilişkin koşulların oluştuğu kanıtlanamadığından şirket adına yapılan ödemelerin davacı tarafından davalılara rücu edilemeyeceği, şirkete ait kredi borçlarının ödenmesinden de şirketin sorumlu olduğu, nitekim kullanılan kredinin şirket aracına ilişkin olduğu, davalıların bir sorumluluğunun bulunmadığı anlaşıldığından davacının kredi ödemelerini davalılardan talep edemeyeceği sonucuna varılmıştır. Bu nedenlerle de davacının tazminat istemlerinin reddi gerekmektedir.
Tüm bu açıklanan nedenlerle; davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 80,70 TL’nin, peşin alınan 4.201,07 TL harçtan mahsubu ile fazla harç olan 4.120,37 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesap olunan 25.670,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalılara verilmesine,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. Maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; davacı asil, davacı vekili, davalı … ve davalı … vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/03/2022

Katip …
E-imzalıdır.

Hakim …
E-imzalıdır.