Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/613 E. 2023/422 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/613 Esas
KARAR NO : 2023/422

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 23/09/2021
KARAR TARİHİ : 24/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı aleyhine 14.09.2020 tarihinde … 9. İcra Müdürlüğü’nün … Esas numarasıyla ilamsız icra takibi başlattıklarını, ödeme emirlerinin 05.11.2020 ve 10.12.2020 tarihlerinde tebliğ edildiğini, borçlunun 12.11.2020 ve 11.12.2020 tarihlerinde borca itiraz ettiğini, takibin durdurulduğuna dair kendilerine bildirim yapılmadığından kesinleştirme talebinde bulunduklarını, dairece talebin 02.12.2020 tarihinde kabul edildiğini, kesinleştirme talebinin kabulüne rağmen kesinleştirilmeyen takibe ilişkin … 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nde şikayet yoluna başvurduklarını ancak borçlunun itiraz dilekçesinin hukuka uygun olduğunun anlaşıldığını, yapılan itirazın haksız ve hukuka aykırı olup iptalinin gerektiğini, taraflar arasında müvekkili firmaya ait pazarlama araçlarına anlaşmalı fiyatlardan ikmali ile alınan akaryakıt, … Ekipmanı kullanım ve paket bedellerinin ödenmesine ilişkin 06.04.2018 tarihinde … Müşteri Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmenin 6. Maddesi kapsamında davalının uğrayacağı zarar, ziyan ve alacakların teminatı olarak … Bankası’nda 10.000 TL limitli … Hesabı açıldığını, Mart ayında başlayan Covid-19 pandemisi ile müvekkilinin pazarlama faaliyetlerinin olumsuz etkilendiğini, müvekkili firma Yönetim Kurulu Başkanı tarafından 28.03.2020 tarihinde pazarlama faaliyetlerinin durdurulması kararı alındığını, mücbir sebep varlığı olan salgının biteceği tarih öngörülemediğinden sözleşmenin sürdürülmesi imkanı kalmadığını, mücbir sebep halinde TBK md.138’de açıkça fesih hakkı öngörüldüğünü, davalı firma tarafından hazırlanan … Müşteri Sözleşmesi md.12/7 ile de taraflara tek taraflı fesih imkanı tanındığını, verilen durdurma kararının hemen ardından 30.03.2020 tarihinde mail yoluyla sözleşmenin feshi talebinde bulunulduğunu, davalı firmanın sözleşmeye devam edilmesi aksi halde … hesabının boşaltılacağı yönünde tehditvari bir tutum sergilediğini, 07.05.2020 tarihinde “…” hizmeti adıyla cezai şart niteliğini haiz 10.000 TL tutarında fatura düzenlendiğini, 13.05.2020 tarihinde … 2. Noterliği … Nolu İhtarname ile faturaya itiraz ettiklerini, davalı firmanın 22.05.2020 tarihli Cevabi İhtarname ile “sözleşmenin ihbar öneli süresine uyulmadığı sebebiyle ilgili faturanın kesildiği ve … limitinin iptal edildiği” belirtildiğini, 22.05.2020 tarihinde müvekkili firmaya ait … hesabından 10.000 TL çekildiğini, ilgili faturanın cezai şart taşıdığının ortada olduğunu, sözleşmede cezai şarta ilişkin hiçbir hüküm bulunmamakta olup keyfi şekilde düzenlenen fatura ile kesinti yapılmasının hukuka ve sözleşmeye aykırı olduğunu, taraflar arasındaki ilişkinin ticari işletmeleriyle ilişkili olması sebebiyle dava şartı Arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, 22.04.2021 Arabuluculuk Son Tutanağı ile anlaşma sağlanamadığını ifade ederek borçlunun … 9. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine 20%’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında 06.04.2018 tarihinde 2+2 yıl süreli… Müşteri Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme ile müvekkili şirket tarafından davacı şirketin araçlarına akaryakıt ikmali ve seçmiş olduğu ek hizmetlerin sunulacağını, buna karşılık davacının almış olduğu akaryakıt ve hizmet bedellerini müvekkili şirkete ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, davacı şirket tarafından 30.03.2020 tarihinde gönderilen fesih yazısının, sözleşmenin “Süre” başlıklı 4. Maddesinde yer alan ihbar önceli süresi içinde yapılmadığından ötürü … Müşteri Sözleşmesi’nin iki yıl daha uzadığını, davacı şirketin 28.03.2020 tarihli Ortaklar Kurulu Kararı ile Covid-19 salgını sebebiyle ticari faaliyetlerini durdurması akabinde 30.03.2020 tarihinde sözleşmenin sona erme tarihi olan 06.04.2020’den itibaren sözleşmenin yenilenmesini istemediğini bildirdiğini, sözleşmenin “Süre” başlıklı 4. Maddesi uyarınca sözleşme süresinin bitiminden en geç otuz gün önce yenilenmeyeceği yazılı olarak ihbar edilmediği taktirde kendiliğinde iki yıl daha uzayacağını, davalının sözleşme yenilenme tarihi olan 06.04.2020’den yedi gün önce sözleşmenin yenilenmeyeceğinin bilgisini iletmesinin otuz günlük ihbar öneli süresine aykırı olduğunu, süresi içinde bildirim yapılmadığı için ahde vefa ilkesine uygun bir şekilde sözleşmenin uzamış olduğunun davacı tarafından zımnen kabul edildiğini, Covid-19 salgını sebebiyle davacı şirketin 28.03.2020 tarihli Ortaklar Kurulu Kararı ile ticari faaliyetlerini 3 ay süre ile geçici olarak durdurmasının mücbir sebebe bağlı olarak sözleşmeyi haklı nedenle fesih imkanı sağlamadığını, Covid-19 salgınının başlı başına genel anlamda mücbir sebep hali teşkil etmediğini, salgının yarattığı ekonomik düzenden yalnızca 3 ay süreyle geçici olarak etkilenen davacı şirketin salgının genel anlamda mücbir sebep yarattığını öne sürerek sözleşmeyi feshetmesinin dürüstlük ilkesine aykırı olduğunu, sözleşme devam etmekte iken davacının … kredili limit hesabını 06.05.2020 tarihinde iptal ettiğini, “Kredi Limiti Değişiklik Yazısı”nın banka tarafından müvekkili şirkete iletildiğini, bu durumun taraflar arasında akdedilen sözleşmenin feshini düzenleyen 8. Maddeye açıkça aykırılık teşkil ettiğini, sözleşmenin ihlal edilmesi ile müvekkili şirketin fesih bedeli faturası düzenleme yetkisi kazandığını, sözleşmeye ve hukuka uygun olarak 07.05.2020 tarihli … nolu KDV dahil 10.000,05- TL bedelli “… Sözleşme Fesih Bedeli” başlıklı faturayı davacı şirkete ilettiğini, davacı şirket noter kanalıyla gönderdiği ihtarname ile faturaya itiraz etse de davacı şirketin … limit hesabını kapatması sebebiyle faturanın sözleşmeye uygun olarak düzenlendiğini, müvekkili şirket tarafından keşide edilen … 24. Noterliğinin … tarihli … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesinde sözleşme yenilememe ihbarının yasal süre içinde yapılmadığını, sözleşmenin iki yıl daha uzadığını, … kredili limit hesabının kapatılmasının müvekkili şirkete fesih imkanı verdiğini ve bu sebeple faturanın keşide edildiğinin belirtildiğini, … 9. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına yapılan itirazın hukuka uygunluğunun ortada olduğunu ifade ederek davanın esastan reddini talep etmiştir.
Mahkememizce dava konusu celp edilen … 9. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; dosya davalısı … Şti. tarafından davacı … A.Ş. Aleyhine 666,46 Tl asıl alacak, 17,73 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 684,19 TL alacak ile 10.000,00 TL asıl alacak 255,28 TL ihtarname masrafı, 318,84 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 10.574,12 TL alacağın tahsili amacıyla takip başlatıldığını, borca itiraz edildiği, süresinde davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafın adresi itibari ile mahal mahkemesine talimat yazıldığı, Mali müşavir ve Sektörel bilirkişi vasıtasıyla inceleme yapılarak feshin haklı olup olmadığı, mücbir sebep ve TBK 138. Şartlarına dayanak tespitlerin bulunup bulunmadığı noktasında davacı ticari defter ve kayıtları incelenerek rapor alınmasına karar verildiği, bilirkişilerin sundukları 04/04/2022 tarihli raporlarında;
Taraflar arasında 06/04/2018 tarihli 2+2 yıl süreli … Müşteri Sözleşmesi düzenlendiği,
Sözleşme 12. maddesi Mücbir Sebep; PO veya Müşteri’nin Mücbir sebepten dolayı yükümlülüklerini yerine getirmemeleri durumunda sorumlu tutulmayacaktır.
Mücbir sebepten etkilenen taraf için durum ya da vakıanın ilgili tarafın kontrolü dışında olacak, mücbir sebep vakası kesintisiz olarak 4 hafta devam ederse, her bir taraf seçimi kendisinde olmak üzere, ilgili diğer tarafa yazılı bildirimde bulunmak şartıyla sözleşmeyi feshedebilir.
Davacı Ticari defterleri:
Davacı şirkete ait, tarafımızca incelenen 2020 yılı ticari defterleri yerinde ıbraz edilmiş, (1 İK m.70/son-72/3) ticari defterlerin takdiri delil sayılabileceği kanaatine varılmıştır.(Ek-1)
Dava konusu alacağa ilişkin faturaların davacı şirket ticari defterlerinde 06.05.2020 tarih, 111 Yevmiye no ve 07.05.2020 tarih 112 Yevmiye no ile kayıt altına alındığı, (Ek-2)
Faturanın ilgili dönem Mayıs 2020 BA (Alış Bildirimi) Bildirim Formu ile bağlı … Vergi Dairesine bildirimde bulunulduğu,(Ek-3)
Davacı tarafa ait … Bankası … Nolu hesaptan 27.05.2020 tarihinde davalı taraf … hesabına 10.000 TL ve 666,51 TL çıkış işleminin olduğu,
Davacı ticari defter kayıtlarında davalı taraf ile borç alacak ilişkisinin kalmadığı,
Değerlendirme:
Türkiye’de COVİD-19’un hızla bulaşmasının oluşturduğu risk karşısında İçişleri Bakanlığı 16.03.2020 tarihinde 81 İlin valiliğine gönderdiği genelgesi ile başlamıştır. Bu düzenlemelerle birlikte birçok işveren geçici veya uzun süreli olarak faaliyetini durdurmak durumunda kalmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) “Aşırı İfa Güçlüğü” başlıklı 138. maddesi aşağıdaki düzenlemeyi içermektedir:
Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkı yerine fesih hakkını kullanır.
Taraflar arasında düzenlenen Sözleşmenin 12. maddesi “Mücbir Sebep”; PO veya Müşteri’nin Mücbir sebepten dolayı yükümlülüklerini yerine getirmemeleri durumunda sorumlu tutulmayacaktır.
Mücbir sebepten etkilenen taraf için durum ya da vakıanın ilgili tarafın kontrolü dışında olacak, mücbir sebep vakası kesintisiz olarak 4 hafta devam ederse, her bir taraf seçimi kendisinde olmak üzere, ilgili diğer tarafa yazılı bildirimde bulunmak şartıyla sözleşmeyi feshedebilir.
Yukarıda detaylı olarak belirtilen sonucu davacının satışlarının Covid-19 hastalığı nedeniyle tamamen durma noktasına (%0,01, %0,06’lara kadar ) gerilediği, Ortalama çalışan sayısında değişiklik olmamasına rağmen işçilerin kısmi süreli çalışma şeklinde çalıştırıldığı, Covid 19 un etkilerini tamamen göstermeye başladığı 2020 nisan ayı itibariyle % 422 azalışla 277ye kadar gerilediği, devamı aylarda 2020 mayıs ayında 245 gün, 2020 haziran ayında 209 a kadar gerilediği,
Davacının 30/03/2020 tarihinde davalı tarafa sözleşmenin iptaline ilişkin taleplerini dilekçe ile bildirdikleri tespit edilmiştir.
Sonuç Olarak Davacının defterleri üzerinde yapılan incelemelerde; Defterlerin usulüne uygun düzenlendiğini, zamanında tasdiklerinin yapıldığı, sahibi lehine delil olma niteliğinde olduğu, davacı alacaklının kendi ticari kayıtlarında davalıdan alacağının bulunmadığı, Davacının ortalama 40 olan çalışan sayısında değişiklik olmadığı, çalışanların kısmi çalışma şeklinde dönüştüğü, ancak çalışılan gün sayılarının; Ocak 2020 de 1228 iken Şubat 2020 de 1220, mart 2020 de 1169 ve pandeminin yada Covid 19 un etkilerini tamamen göstermeye başladığı 2020 nisan ayı itibariyle % 422 azalışla 277 ye kadar gerilediği, devamı aylarda 2020 mayıs ayında 245 gün, 2020 haziran ayında 209a kadar gerilediği,
Satışlarının ise 2020 Mart ayında 1.031.353,24 TL iken 2020 Nisan ayında Covid-19 hastalığı nedeniyle tamamen durma noktasına %0,01 artışla 1.033.074,43 TL ye yükseldiği,
Taraflar arasında düzenlenen sözleşme gereğince mücbir sebepten etkilenen tarafın diğer tarafa yazılı bildirimde bulunmak şartıyla sözleşmeyi feshedebileceği,
Davacının 30/03/2020 tarihinde davalı tarafa sözleşmenin iptaline ilişkin taleplerini dilekçe ile bildirdiği,
Davalı tarafın davacı taraf adına 06/05/2020 tarihinde 666,46 TL ve 07/05/2020 tarihinde 10.000,00 TL bedelli faturalar düzenlediği, 27.05.2020 tarihinde davacı tarafa ait … Bankası hesabından davalı taraf hesabına 10.000 TL ve 666,51 TL çıkış işleminin olduğu, Mücbir sebebin davacının işletmesi dışında meydana geldiği, karşı konulması mümkün olmayan hale dönüştüğü, sözleşmede de bu duruma yer verildiği, davacının sözleşmeyi fesih şartlarının tam olduğu, davalı tarafından sözleşmenin fesih tarihinden sonra düzenlenen fatura ve faturaya ilişkin tahsil edilen 10.6635,51 TL’nin sözleşme şartlarına uygun olmadığı kanaatindeyiz.Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, davalı ticari defter ve kayıtları ve dosya incelenerek sözleşmenin 12. Maddesindeki mücbir sebep hükmü, sözleşmenin 4. Maddesindeki süre başlıklı hükmü, sözleşmenin 6.1 ve fesih başlıklı 8. Maddesi hükümleri ile dosya kapsamında sözleşme hükümleri de gözetilerek feshin haklı olup olmadığı ile TBK 138. Madde şartlarının somut olayda oluşup oluşmadığı ve tarafların talimat raporuna karşı beyan ve itirazları da irdelenerek takip tarihi itibariyle varsa davacı alacağının tespiti için rapor tanzimi amacıyla mali müşavir, Akaryakıt uzmanı, Finans uzmanı akademisyene dosyanın tevdi edildiği, bilirkişi heyetinin sunduğu 09/01/2023 tarihli raporda;
Davacı Kutlu Optik şirketinin, davalı … Sözleşmesi’nin ilk 2 yıllık süresinin son bir ayından önce fesih bildiriminde bulunmadığı ve bundan dolayı sözleşmenin 2 yıllık süre için uzadığı,
Davacı ve davalı şirketler arasında akdedilen sözleşmenin 30.03.2020 tarihinde davacı Kutlu Optik şirketi tarafından yapılan fesih bildirimi ile feshedildiği,
Covid-19 salgını ve ülkemizdeki etkileri dikkate alındığında, salgının sözleşmenin 12. maddesinde sayılan şartları sağlayacak şekilde; mücbir sebep niteliğinde olduğu,
Covid-19 salgını ve ülkemizdeki etkileri dikkate alındığında, davacı … şirketinin 30.03.2020 tarihinde yapmış olduğu fesih bildiriminin TBK md. 138 “aşırı ifa güçlüğü” kapsamında olduğu kabul edilebileceği tespit edilmiştir.
Muhalefet Şerhi
Raporda yer alan “Covid-19 salgını ve ülkemizdeki etkileri dikkate alındığında, salgının sözleşmenin 12. maddesinde sayılan şartları sağlayacak şekilde; mücbir sebep niteliğinde olduğu” yönündeki tespite aşağıdaki gerekçelerle katılmamaktayım.
Davacının iddiası, yaşanan salgın nedeniyle sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiği, bu nedenle yapılan fesih bildiriminin haklı nedene dayandığı, dolayısıyla teminat kesintisinin iade edilmesi gerektiği yönündedir.
İfa imkansızlığına ilişkin TBK. m. 136/1 hükmüne göre: “Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer”. Burada söz konusu edilen kusursuz imkansızlığa yol açan durumlar; edimin yok olması gibi maddi, bir sözleşme konusunun yapılamaz hale getiren hukuki veya sözleşme yapılırken öngörülemeyen olağanüstü haller olabilir (Feyzi Necmettin Feyzioğlu, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 1977, C. II, s. 459). Bu durumları ya sorumlu veya borçlunun faaliyet ve işletmesi dışında meydana gelen, genel bir davranış normunun veya borcun ihlaline mutlak olarak kaçınılmaz bir şekilde yol açan, öngörülmesi ve karşı konulması mümkün olmayan mücbir sebep veya borçluya yüklenilmeyen, önceden görülmeyen ve borçlu açısından borcun ihlalini kaçınılmaz duruma sokan olağanüstü hallerdir (Feyzioğlu, s. 219; Erzan Erzurumluoğlu, Türk-İsviçre Borçlar Hukuku Sistemine Göre Borçluya Yüklenemeyen Nedenlerden Dolayı Edimin yerine Getirilmemesi, Ankara 1970, s. 37).
Uygulamada “devlet veya hükümet tarafından kanun, kararname gibi tasarruflarla konulan sınırlamalar, yasaklar, ithalat veya ihracat yasakları” mücbir sebep olarak kabul edilmektedir (Haluk Tandoğan, Türk Mesuliyet Hukuku, Ankara 1961, s. 465). Ancak bu gibi durumların mücbir sebep sayılabilmesi TTK. m. 136/1 hükmü anlamında ifa imkansızlığı olarak değerlendirilebilmesi için geçici nitelikte olmamaları gerekir. Davacının işletmesinin, saha personelinin arabayla müşteri dolaşarak satış ve pazarlama yapan bir işletme olduğu göz önüne alındığında, işyerleri ve ofislerin kapatılmasına ilişkin Bakanlık tarafından verilen (AVM’ler, sinema salonları için verilen kararlar gibi) herhangi bir resmi karar bulunmadığından; devlet tarafından alınan geçici tedbirlerin mücbir sebep şeklinde değerlendirilmesinin mümkün olmadığı kanaatindeyiz.
Nitekim Yargıtay tarafından verilen bir kararda, ülkemizde bir dönem etkisini gösteren bir diğer salgın hastalık olan kuş gribinin, borcun taraflarının tacir olmaları, olayların etkisi ve aralarındaki sözleşme koşulları gereğince mücbir sebep teşkil edemeyeceğine karar verilmiştir (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2015/7538 E. 2016/719 K. sayılı ve 11.02.2016 tarihli kararı). Dolayısıyla davacının yaşanan salgın olayının mücbir sebep olarak değerlendirilmesi gerektiği yönündeki iddiası yerinde değildir. Dolayısıyla yapılan fesih bildiriminin haklı nedene dayanmadığı, davalının uğramış olduğu zararlar ile bu kararlaştırılan cezai şart tazminatlarının davalıya ödenmesi gerektiği açıktır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 8. maddesinde haksız fesih halinde 250 USD ödeneceğinin kararlaştırıldığı görülmektedir. Bunun dışında sözleşmede herhangi bir cezai şart kararlaştırılmamıştır. Davalı tarafından da bu cezai şart miktarını aşan bir zarar oluştuğuna ilişkin herhangi bir delil sunulmamıştır. Bu bakımdan sözleşmede kararlaştırılan 250 USD’lik cezai şart dışında kalan alacağın haksız olarak tahsil edildiği, bu miktarı aşan alacak açısından itirazın iptaline ilişkin davacının talebinin yerinde olduğu sonucuna varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava: Davacıya ait kredi hesabından haksız çekildiği iddia edilen paranın icra takibine konu edilmesi üzerine davalı borçlu şirketin borca, faize ve zamanaşımı itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
Talimat yoluyla alınan bilirkişi heyet raporunda, davacının defterleri üzerinde yapılan incelemelerde defterlerin usulüne uygun düzenlendiği, zamanında tasdiklerinin yapıldığı, sahibi lehine delil olma niteliğinde olduğu, davacı alacaklının kendi ticari kayıtlarında davalıdan alacağının bulunmadığı, davacının ortalama 40 olan çalışan sayısında değişiklik olmadığı, çalışanların kısmi çalışma şekline döndüğü, ancak çalışılan gün sayıları Ocak 2020 de 1228 iken Şubat 2020 de 1220, Mart 2020 de 1169 ve pandeminin ya da Covid 19 un etkilerini tamamen göstermeye başladığı 2020 Nisan ayı itibariyle % 422 azalışla 277 ye kadar gerilediği, devamı aylarda 2020 Mayıs ayında 245 gün, 2020 Haziran ayında 209 a kadar gerilediği, satışların ise 2020 Mart ayında 1.031.353,24 TL iken 2020 Nisan ayında Covid-19 hastalığı nedeniyle tamamen durma noktasına yaklaşarak %0,01 artışla 1.033.074,43 TL ye yükseldiği, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede mücbir sebepten etkilenen tarafın diğer tarafa yazılı bildirimde bulunmak şartıyla sözleşmeyi feshedebileceğinin düzenlendiği, davacının 30/03/2020 tarihinde davalı tarafa sözleşmenin iptaline ilişkin talebini bildirdiği, davalı tarafından 06/05/2020 tarihinde 666,46 TL bedelli ve 07/05/2020 tarihinde 10.000,00 TL bedelli faturaların davacı tarafa düzenlediği, 27.05.2020 tarihinde davacı tarafa ait … Bankası hesabından davalı taraf hesabına 10.000 TL ve 666,51 TL çıkış işleminin olduğu, sözleşmede belirlendiği üzere mücbir sebebin davacının işletmesi dışında meydana geldiği, karşı konulması mümkün olmayan hale dönüştüğü, davacının sözleşmeyi fesih şartlarının oluştuğu, davalı tarafından sözleşmenin fesih tarihinden sonra düzenlenen fatura ile bu faturaya ilişkin tahsil edilen 10.635,51 TL’nin sözleşme şartlarına uygun olmadığı yönünde rapor tanzim edilmiştir.
Uyuşmazlık konusu sözleşme ile davacı …, davalı …akaryakıt alma borcu altındadır. Sözleşmenin 4. Maddesinde kararlaştırıldığı üzere, sözleşme bitiminden 30 gün önce bildirimde bulunulması gerekmektedir. En geç bildirimde bulunma tarihi olan 07.03.2020 tarihinde fesih bildiriminde bulunmayan davacı …., fesih bildirimini 30.03.2020 tarihinde yapmıştır. Davacının; 27.03.2020 tarihinde aldığı “pazarlama faaliyetlerinin 3 ay süre ile durdurulması kararı” ve bir mücbir sebep olarak Covid-19 pandemisini gerekçe göstererek yaptığı fesih bildirimi; pandeminin yayılma hızı, Türkiye’deki etkileri ve sözleşme ile taraflara yüklenen borçların yerine getirilebilirliği bakımından incelenmelidir.
Covid-19 salgını, 11.03.2020 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü tarafından “küresel pandemi” ilan edilmiştir. Ülkemizde ilk vaka da 11.03.2020 tarihinde görülmüş olup Covid-19 kaynaklı ilk ölüm 17.03.2020 tarihinde yaşanmıştır. İçişleri Bakanlığı’nın 16.03.2020 tarihli genelgesi ile birçok işletmenin faaliyetleri geçici bir süreliğine durdurulmuştur. İçişleri Bakanlığı’nın 10.04.2020 tarihli genelgesi ile; Covid-19 salgınının toplum sağlığı ve kamu düzeni açısından oluşturduğu riski yönetme ve hastalığın yayılım hızını kontrol altında tutma amacıyla iki günlük sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir. Bu tarihler itibariyle pandeminin etkileri ülkemizde gündelik hayatı ciddi anlamda etkiler halde gelmiştir. Birçok şirket evden/uzaktan çalışma modeline geçiş yapmıştır.
En geç bildirimde bulunma tarihi olan 07.03.2020 tarihinde ülkemizde pandeminin durumu ile bildirim tarihi olan 30.03.2020 tarihinde pandeminin durumu arasında ciddi değişiklikler olmuştur. 07.03.2020 tarihinden sonra ülkemizde ilk vaka ve ölümün görülmesi, kısıtlamaların ve yasakların uygulanmaya başlaması, öngörülemez kabul edilebilecek bir durumdur. Pandemi, sözleşmenin 12. Maddesinde sayılan şartları sağlayacak şekilde; (i) davacının kontrolü dışında, (ii) davacıya yüklenebilecek nitelikte olmayan ve (iii) davacının gerekli özeni göstermesine rağmen kısmen veya tamamen önlenemeyecek niteliktedir. Bu bakımdan mücbir sebep niteliği taşımaktadır.
Davacının, ticari faaliyetleri 3 ay süre ile durdurma kararı aldığı 27.03.2020 tarihinde sözleşmeden doğan borçlarını ifası konusunda objektif bir ifa imkansızlığı olmasa bile TBK md.138’de tanımlanan aşırı ifa güçlüğünden bahsedilebilecektir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 138. maddesi “Aşırı İfa Güçlüğü” başlıklı hükmü “Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Saha personelinin arabayla müşteri dolaşarak satış ve pazarlama yaptığı bir işletmenin pandemi ve pandemiden kaynaklanan kısıtlamalar sebebiyle akaryakıt ihtiyacının kalmaması, aşırı ifa güçlüğü kapsamında değerlendirilebilir. Davacı şirketin, en geç bildirimde bulunma tarihi olan 07.03.2020 tarihinde sözleşmeyi uzatma iradesini ortaya koymasını takiben salgın süreci, öngörülemeyecek bir hale gelmiştir. Dolayısıyla davacının 30.03.2020 tarihinde davalıya yaptığı fesih bildiriminin TBK md. 138 kapsamında aşırı ifa güçlüğü sebebi olacağı kanaatine mahkememizce varılmıştır.
Talimat dosyasından alınan bilirkişi raporu ile davacı şirkete ait 2020 yılı defterlerin yasal süresi içerisinde açılış ve kapanış tasdiklerinin olduğu, ticari defterlerinin takdiri delil sayılabileceği tespit edilmiştir.
Davalı şirketin 2020 ve 2021 yıllarında e-defter uygulamasında olduğu, şirketin 2020 ve 2021 yıllarına ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdikleri yasal süresinde yaptırılmış olduğu ve usulüne uygun tutulduğu, HMK 222./2 maddesi kapsamındaki koşulları taşıdığı, davalı tarafından davacıya ilişkin sunulan hesap incelendiğinde, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında 2019 yılı sonunda 5.422,97 TL davacı borcunun 2020 yılına devrettiği, davalı tarafından en son 30.03.2020 tarihinde … faturasının tanzim edildiği, davacının bu faturanın ödemesini yaptığı, davalı taraf 07.05.2020 tarihinde “… Fesih Bedeli” açıklamalı 10.000,05 TL tutarında tanzim ettiği faturaları davacı borcu olarak kaydettiği, 22.05.2020 tarihinde 9.333,54 TL ve 27.05.2020 tarihinde 666,51 TL havale ödemesi açıklaması ile davacı alacağı kayıtlanması neticesinde taraflar arasında borç/alacak kalmadığı, … müşteri nolu hesap incelendiğinde 666,46 TL tutarındaki faturaya ilişkin ödeme kaydı olduğu, 29.05.2020 tarihinde iade fatura ve 21.10.2020 tarihinde ödeme kaydı ile bu hesabın da kapatıldığı mali bilirkişi raporuyla tespit edilmiştir.
Davacı tarafından 10.000 TL tutarındaki faturadan kaynaklı ödenen tutarın faizi ile birlikte ve ihtar masrafları ile birlikte toplam 10.574,12 TL’nin iş bu itirazın iptali davasına konu edildiği görülmüştür.
Sözleşme kapsamda kesildiği iddia edilen faturanın taraf kayıtlarında mevcut olduğu ve ödemesinin yapıldığı tespit edilmiştir.
Davacının … sistemini kapatması sebebiyle davalı tarafından sözleşmenin haklı feshedildiği, bu nedenle davaya konu faturanın tanzim edildiği iddia edilmiş ise de talimat raporundaki covid sürecindeki çalışılan gün sayısındaki düşme, satışların durma noktasına yaklaşması, kısmi zamanlı çalışmaya geçilmesi gibi hususlar ile son rapordaki teknik bilirkişiler tarafından yapılan tespitler gereğince davacı tarafın sözleşmedeki mücbir sebep maddesine ve TBK 138 e göre uygun olarak sözleşmeyi feshettiği kanaatine mahkememizce varılmış olup davalının davacı taraftan kestiği paranın haksız olduğu anlaşılmıştır.
Davacı ve davalı defterlerinde davalının 07.05.2020 tarihinde tanzim ettiği “… Sözleşme Fesih Bedeli” açıklamalı 10.000 TL tutarındaki faturanın her iki taraf kayıtlarında mevcut olduğu, davalı kayıtlarında 22.05.2020 tarihinde 9.333,54 TL ve 27.05.2020 tarihinde 666,51 TL tutarında yapılan tahsilatın davacı alacağı olarak kaydedildiği, davalı tarafından 27.05.2020 tarihinde banka hesabına 10.000 TL ödeme yapıldığı, davalının söz konusu fatura bedelini tahsil ettiği, bu durumun davacı ve davalı kayıtlarında ilgili hesaplara kayıtlandığı tespit edilmiştir.
Mali raporda davacı tarafça ödenen 10.000 TL asıl alacak, taleple bağlı 318,84 TL işlemiş faiz ve 255,28 TL ihtarname masrafı olmak üzere davacının takip tarihi itibariyle toplam 10.574,12 TL alacağının bulunduğu tespit edilmekle talimat raporu ile son teknik bilirkişi heyet raporundaki çoğunluk görüşe itibar edilerek davanın kabulü ile takibin 10.574,12 TL üzerinden devamına, asıl alacak 10.000 TL ye takip tarihinden itibaren yıllık %10 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına (davacının takip talebinde talep ettiği %13,75 oranındaki avans faiz oranını aşmamak kaydıyla), feshin haklı olup olmadığı ile alacağın varlığı ve miktarı yargılama neticesinde belirlendiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile takibin 10.574,12 TL üzerinden devamına, asıl alacak 10.000 TL ye takip tarihinden itibaren yıllık %10 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına (davacının takip talebinde talep ettiği %13,75 oranındaki avans faiz oranını aşmamak kaydıyla), icra inkar tazminatı talebinin reddine,
2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 722,32 TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 124,29 TL harcın mahsubu ile bakiye 598,03 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 124,29 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen toplam 5.930 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Arabuluculuk ücreti olan 1.320 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 24/05/2023

Katip
e-imzalıdır

Hakim
e-imzalıdır