Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/611 E. 2023/452 K. 30.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/611 Esas
KARAR NO : 2023/452

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 23/09/2021
KARAR TARİHİ : 30/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 23/09/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle, 02.03.2021 tarihinde müvekkilimin yolcu olarak içinde bulunduğu sürücüsü … olan araç ile …’dan … istikametine giderken, … Kavşağında üzerinde … plakalı aracı ile seyir halindeyken, kusurlu şekilde hareket eden …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın kendisine arkadan çarpışması sonucu müvekkilim … ağır şekilde yaralandığını, kaza tespit tutanağından ve daha sonra … Cumhuriyet Başsavcılığı Talimat Bürosu ve … Merkez Cumhuriyet Başsavcılığı … Soruşturma numaralı dosyasında alınan sorgulardan da anlaşılacağı üzere karşı araç sürücüsü … kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğunu, Müvekkilin kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusuru bulunmadığını, Müvekkillerin söz konusu kaza sebebiyle uğramış olduğu zararın tazmini sebebiyle … Sigorta’ya ve … Sigorta’ya ayrı ayrı başvuruda bulunmuş ise de müvekkillerimin zararları davalı tarafından giderilmediğini, Müvekkilin, TTK hükümleri uyarınca dava şartı arabuluculuğa başvurulduğunu, davalılar ile ihtilaf konusu edilen hiçbir konuda anlaşılamaması üzerine iş bu davanın açılma zarureti hasıl olduğunu, bu nedenlerle kazaya karışan … plakalı aracın sahibi …’in gayrimenkul ve araçları varsa tespit edilerek 3. kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için ihtiyati tedbir-ihtiyati haciz kararı verilmesini, davalı asil adına UYAP ortamında menkul ve gayrimenkul sorgulaması yapılarak adlarına kayıtlı gayrimenkul ve menkuller üzerine ihtiyati tedbir-ihtiyati haciz konulmasını, Müvekkilin … için 1000 TL Maddi Tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen, tahsiline 20.000 TL Manevi Tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile sigorta şirketleri hariç olmak üzere davalı asillerden müştereken ve müteselsilen tahsiline, toplam 21.000 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve her türlü yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalılardan (manevi tazminat için sigorta şirketleri hariç) Müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … SİGORTA A.Ş. vekilinin 14.10.2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle, Davacı yan tarafından sadece maddi tazminat talep edilmiş olduğunu, hangi kalemlerin talep edildiğinin belirtilmediğini, davacı yan tarafından birden fazla alacak kalemi/tazminatı (tedavi gideri, sürekli ve geçici kazanç kaybı, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar, geçici iş göremezlik tazminatı, maluliyet tazminatı, bakım ve bakıcı gideri ve maddi tazminat) talep edildiğini, tek bir dava değeri belirlendiği görülerek maddi tazminat talebi ile açıldığını, bu durumun usul hukukuna aykırı olduğunu, davacı tarafa kesin süre verilerek netice ve talep kısmında hangi alacak kalemlerini istediğini, hangi kalem için ne kadar harç yatırdığının açıklatılmasını, aksi taktirde davanın hmk m.115/2 maddesi hükmünce usulden reddini, davacı tarafın işbu dava öncesinde Müvekkil Şirkete arabuluculuk sürecinde başvuru yapıldığını, başvuru sürecinde ibraz edilen evraklar eksik olduğunu, eksik belgelerin tamamlanması amacıyla Müvekkil Şirket tarafından 18.06.2021 tarihinde e-mail gönderildiğini, davacı yan tarafından eksik hususlar giderilmediğini, dava konusu hasara ilişkin Müvekkil Şirket nezdinde … nolu hasar dosyası açıldığını, kazaya karışan … plaka sayılı araç müvekkil şirket nezdinde 11/12/2020 – 11/12/2021 tarihlerini kapsayan … poliçe numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, Müvekkil şirketin sorumluluğu poliçe teminatı ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranı ile sınırlı olduğunu, bedeni zarar halinde maddi tazminat talepleri şahıs başına geçerli olan teminat limiti ile sınırlı olduğunu, Müvekkil şirketin sorumluluğu Genel Şartlarda üzerine aldığı sorumluluk olduğunu, kazazedenin kazaya sebep olan sigortalı veya sürücüden Borçlar Kanunu gereğince talep edebileceği tüm tazminatları değil, bu tazminatlardan bir kısmı olan ve Genel Şartlarda belirlenmiş tazminatları karşılama yükümlülüğünde olduğunu, Müvekkil Şirket kazaya karışan aracın ZMMS Poliçesini düzenleyen şirket olduğunu, Müvekkil Şirketin sorumluluğu poliçe limitleri dahilinde sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında olduğunu, dava konusu kazaya karışan davacı yanın sürücüsü olduğu … ve Müvekkil Şirket nezdinde sigortalı … plaka sayılı araçların kazanın meydana gelmesindeki kusur oranları Kaza Tespit Tutanağında net olarak belirtilmediğini, dava konusu kazanın meydana gelen kazada… plaka sayılı aracın KYTK. 52a.; 57a., b-5.; 84h. Maddeleri uyarınca kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğunu, davacının kaza sırasında gerekli önlemi alsaydı yaralanmanın bu boyutlara varmayacağının aşikar olduğunu, bir nevi yaralanmasına kendi kusurunun sebebiyet verdiğini, davacı yanın kaza sırasında emniyet kemeri takmadığını, bu nedenle hesaplanacak olan tazminattan %20 müterafik kusur indirimi yapılmasını, maluliyet raporunun 20.02.2019 tarihli erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkında yönetmelik’e uygun olarak alınmasını, Maluliyet rapor alınmasına karar vermesi halinde maluliyet oranının 20.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren ve daha önce yürürlükte olan yönetmelikleri yürürlükten kaldıran Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik’e uygun olarak tespit edilmesini, 20.02.2019 tarihli Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik’e uygun olarak rapor düzenlenmek üzere dosyanın Adli Tıp Kurumu 3. İhitsas Dairesi’ne gönderilmesini, davacı yan tarafından açılan davada talep edilen tazminat kalemleri açık ve net şekilde belirtilmemiş olduğundan davanın reddine karar verilmesini, Müvekkil Şirketin sorumluluğu ZMMS Genel Şartları uyarınca Geçici İş Göremezlik ve geçici iş göremezlik boyunca bakıcı gideri tazminatını ihtiva etmediğini, bu tazminatların sadece SGK’dan talep edilebileceğini, dolayısıyla, şirketten talep edilemeyecek bu tazminat için hesaplama kabul edilemeyeceğini, bu nedenle başvuran tarafın geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, geçici dönem bakıcı giderinin talep edilebilmesi için de geçici dönem boyunca tüm bakımların bedel karşılığı yapıldığının ispatı gerektiğini, davacı tarafın bu gideri yaptığına dair bir delili, mevcut değildir bu sebeple bu bakım işleminin aile ve yakınları tarafından gerçekleştiğinin kabulü gerektiğini, kalıcı dönem bakıcı giderinde ise davacının bakıcıya ihtiyaç duyduğunun usulüne uygun maluliyet raporu ile ispat edilmesi gerektiğini, davacı tarafın gerek kalıcı dönem gerekse geçici dönem bakıcı gideri talep hakkı bulunmadığını, trafik kazalarına teminat sağlayan zorunlu sigortalarda, münhasıran bu teminatın karşılığı olarak Hazine Müsteşarlığınca sigortacılık ilkeleri çerçevesinde maktu veya nispi olarak belirlenen tutarın tamamı sigorta şirketleri ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14. Maddesinde düzenlenen durumlar düzenlenen durumlar için … Hesabı tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna aktarıldığını, aktarım ile sigorta şirketlerinin ve güvence hesabının bu teminat kapsamındaki yükümlülüklerinin sona erdiğini, anılan mevzuatlar kapsamında sigorta şirketlerinin prim aktarımı yapmama insiyatifi bulunmamakta olup aksi düzenlenmediğini, keza 6111 Sayılı Yasa ve trafik kazaları nedeniyle ilgililer sunulan sağlık hizmet bedellerinin tahsiline ilişkin usul ve esaslar hakkında yönetmelik uyarınca prim aktarımı hak ve tercih olmaktan öte bir yükümlülük/zorunluluk olarak düzenlendiğini, nitekim müvekkil şirketin anılan yönetmelik gereği aktarımlar yapmaya başladığını, dolayısıyla KTK 98. Maddesi ve 6111 sayılı yasanın geçici 1. Maddesi kapsamında müvekkil şirketin geçici iş göremezlik ve geçici iş göremezlik süresi boyunca bakım gideri tazminatı bakımından sorumluluğu bulunmadığını, davacı tarafın kalıcı dönem bakıcı gideri talep edebilmesi için yerleşik Yargıtay kararları gereğince kalıcı maluliyet oranının %70 ve üzerinde olması gerektiğini, dosyaya sunulan herhangi bir rapor olmadığını, bu sebepten dolayı davacının Kalıcı dönem bakıcı gideri talep etme hakkı bulunmadığını, geçici dönem bakıcı giderinin talep edilebilmesi için de geçici dönem boyunca tüm bakımların bedel karşılığı yapıldığının ispatı gerektiğini, davacı tarafın bu gideri yaptığına dair bir delili, mevcut olmadığını, bu sebeple bu bakım işleminin aile ve yakınları tarafından gerçekleştiğinin kabulü gerektiğini, şirketin Sorumluluğu ZMMS Genel Şartları gereğince hiçbir şekilde Geçici İş Göremezlik tazminatını ihtiva etmediğini, bu tazminatların sadece SGK’dan talep edilebileceğini, dolayısıyla, şirketten talep edilemeyecek bu tazminat için hesaplama kabul edilemeyeceğini, bu nedenle başvuran tarafın geçici iş göremezlik tazminatı talebinin reddine karar verilmesini, davacı tarafın dava dilekçesinde kaza tarihinden itibaren faiz talebinde bulunduğunu, talebin tamamen yasal dayanaktan yoksun olduğunu, Müvekkil Şirketin faizden sorumlu tutulabilmesi için öncelikle temerrüte düşürülmesi gerektiğini, kusurlu olduğunun tespiti halinde tazminat hesabı için davacı gerçek gelirinin tespiti gerektiğini, ancak; başvuru dilekçesinde gelir ile ilgili hiçbir delile dayanılmadığını, bu sebeple davacının gelir konusunda delil sunma hakkı olmadığını, gelir durumunun tanıkla ispatlanmasının mümkün olmadığını, bu sebeple davacının gelir ile ilgili delil ve beyanlarına şimdiden itiraz etiklerini, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında; tazminat hesaplaması yapılırken malul kalan kişinin belgelendirilen vergilendirilmiş gelirinin dikkate alınacağı, vergilendirilmiş gelir için herhangi bir belge sunulamaması durumunda ise hesaplamanın asgari ücret kullanılarak yapılacağı belirtildiğini, bu nedenle davacının gelirinin tespitinde SGK kayıtları, vergi kayıtlarının esas alınması gerektiğini, Kökleşmiş Yargıtay içtihatlarında da gelirin resmi kayıtlarla ispatlanması aksi halde asgari ücretin tazminat hesabına esas alınması gerektiğinin belirtildiğini, Uyuşmazlık konusu kaza CMK kapsamında uzlaşmaya tabi bir suç olduğunu, dosyanın savcılık aşamasında uzlaştırmacıya gönderilmiş olma ihtimali bulunduğunu, Uzlaşmaya ilişkin Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 253. Maddesinin 19. Fıkrası ile uzlaşma sürecinde anlaşılması durumunda tazminat davası açılamayacağı açılmış olsa bile feragat edileceği düzenlemesi getirildiğini, Uzlaştırma CMK Madde 253 uyarınca uzlaşma sağlanması durumunda tazminat davası açma hakkı sona erdiğinden öncelikle savcılık dosyası kapsamında uzlaşma sağlanıp sağlanmadığının tespiti için kazaya ilişkin soruşturma ve kovuşturma dosyasının celp edilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle eksik evrak ile başvuru yapılarak başvuru şartı yerine getirilmediğinden davanın usulden reddine, davacı tarafından netice ve talep kısmında hangi alacak kalemlerini istediğini, hangi kalem için ne kadar harç yatırdığı belirtilmemiş olduğundan davanın HMK m.115/2 maddesi hükmünce usulden reddini, usule ilişkin itirazlarımızın reddi halinde, esasa ilişkin itirazlarımızın kabulü ile davanın reddine, kusur durumu gözetilerek bu hususlarda indirim yapılmasına, sgk nezdinde alınmış bir ödeme olup olmadığının sorgulanmasına, davacı yanın temerrüt tarihinden işleyecek faiz talebinin reddine, müvekkil şirket temerrüde düşmediğinden, dava tarihinden itibaren taraflar açısından yasal faiz uygulanmasını, aleyhe hüküm kurulmaması halinde, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin 15/12/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle, Müvekkilin dava dilekçesinde bahsi geçen tekirdağ ilinde veya dilekçede mevcut adreste hiçbir şekilde ikamet etmediğini, müvekkilin adresinin… olup 03/12/2021 tarihinde yapılan tebligat dışındaki tebligatlar açıkça usulsüz tebligat niteliğinde ve dosya kapsamından görüleceği üzere iade edildiğini, dava dilekçesinin müvekkile 03/12/2021 tarihinde tebliğ edildiğini, davacının dava dilekçesinde kazanın oluş biçimi ve belirtmiş olduğu sair hususların gerçeği yansıtmadığını, davacı yan tarafından haksız ve usule aykırı olarak açılan davanın öncelikle usulen reddine aksi halde esastan reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafından açılan dava TBK 72. Maddesi, zamanaşımı hükümleri gereği 2 ve 10 yıllık zamanaşımına tabi olup olayda 2 yıllık zamanaşımına ilişkin hükümler uygulanması gerektiğini, zamanaşımı yönünden davanın usulen reddine karar verilmesi gerektiğini, ilk olarak davacı yanın açmış olduğu davanın yetki bakımından yetkisiz mahkeme olan … 5. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde açıldığını, Trafik kazası (haksız fiil) nedeniyle açılan davalarda birden çok yetkili mahkeme olduğunu, davanın haksız fiil (Trafik Kazası) nedeniyle açılan tazminat davası olduğunu, haksız fiilden doğan davalarda yetki HMK’nun 16. Maddesinde “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.”şeklinde açık şekilde belirtildiğini, somut olayda genel yetkili mahkemenin HMK’nın 6. Maddesinde belirtilmiş olan davalı gerçek ya da tüzel kişinin yerleşim yeri mahkemesinin genel yetkili olduğunu, somut olayda davalının yerleşim yerinin Bolu olduğunu, bu nedenle … Mahkemelerinin yetkili olduğunu, yetkisizlik kararı verilmesi ve davanın yetkili mahkeme olan … Asliye Hukuk Mahkemeleri nezdinde görülmesi gerektiğini, Trafik kazalarından kaynaklanan tazminatlar için, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanun’un (KTK) 97. Maddesinde 26.4.2016 tarihinde yapılan değişiklikle, zarar görenlerin dava açmadan önce ilgili sigorta şirketine söz konusu zararla ilgili başvuru yapması gerektiğini, bu başvurunun mahkemelerce dava şartı olarak değerlendirilerek, başvuru yapılmadan açılan tazminat davaları “dava şartı yokluğu” nedeniyle usulden reddedilmesi gerektiğini, somut olayda kazaya karışan müvekkile ait … plakalı aracın … Sigorta tarafından sigortası yapıldığını kazanın gerçekleştiği sırada … plakalı aracın ZMSS mevcut olduğunu, bu sebeple, davacının öncelikle kaza nedeniyle maddi zarar kalemlerinin tahsili amacıyla sigorta şirketine gerekli evraklar sunularak başvurulması ve ilgili sigorta başvurusu sonucunda diğer davalı sigorta şirketinden zararın tazminini talep etmesi gerekirken usule uygun bir sigorta başvurusu yapmadan doğrudan dava açma yoluna gitmiş olmasından dolayı dava şartı mevcut olmadığını, bu nedenlerle davanın dava şartı ve hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddi gerektiğini, olayda davacı … ait …plakalı araçla, davalı müvekkil …’ in sevk ve idaresindeki … Sigorta şirketince ZMSS’si yapıldığı … plakalı araç kazaya karıştığını, kaza tespit tutanağında dahi davacının aracına arkadan çarpılması gibi bir durumun olmadığını, arkadan çarpmaya ilişkin beyana ve diğer aleyhe hususlara açıkça itiraz ettiklerini, dava dilekçesi ile kazaya ilişkin olarak İddia edilen hususların tamamen gerçeğe aykırı olduğunu, bu bakımdan davacının, kazanın davalının dikkatsizliği ve kusuru nedeniyle gerçekleştiği iddiasının tamamen yersiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının kusur atfettiği hususların tamamının mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun iddialardan ibaret olduğunu, kazanın davacının Karayolları Trafik Yönetmeliğine aykırı hareketleri sonucunda meydana gelmiş olduğunu, ilgili kazanın meydana gelmesindeki tek kusurlu davacının kendisi olduğunu, Müvekkilin ilgili olayın meydana gelmesinde hiçbir kusurunun bulunmadığını, davacı taraf aracının aşırı hızlı olması, kavşakta geçiş üstünlüğüne dikkat etmemesi yine aracını hiçbir trafik uyarı, işaret ve tabelasına uymadan dikkatsiz ve kontrolsüz sevk ve idare etmesi ve kaza esnasında ihlal ettiği sair hususlar nedeniyle davacının kendi kusuru sonucu kaza meydana geldiğini, ilgili kaza sonucunda müvekkil ve eşi ağır şekilde yaralandığını, ilgili kazaya ilişkin olarak … CBS tarafından yürütülen … sor. dosyasında alınan trafik bilirkişisi tarafından 16/09/2021 tarihli kusur raporunda da davacı …’nun: “yolda geçiş önceliğine uymaması nedeniyle meydana gelen yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasında 2918 sayılı ktk madde 57/1-a bendi ve sürücü asli kusurlu hallerinden olan madde 84/ h bendine göre tek taraflı olarak kusurludur.” şeklinde tek kusurlu olduğuna ilişkin kanaate vardığını, ilgili kusur raporundan da açıkça görüleceği üzere kazanın meydana gelmesinde tek kusurlu davacı …’nun kendisi olduğunu, raporda davalı müvekkil …’in kusursuz olduğunun açık şekilde vurgulandığını, davacının dava dilekçesinde talep ettiği 20.000,00 TL’lik Manevi Tazminat miktarı fahiş olup, hakimin özel halleri göz önünde tutarak karar verirken eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alıp hakkaniyete göre vermesi gerektiğini, manevi tazminatın ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmediğini, zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerektiğini, davalı tarafın talep ettiği 20.000,00 TL’lik manevi tazminat miktarı, fahiş olduğunu, yine müvekkilin kusurunun da bulunmadığı gözetilerek bu talebin reddi gerektiğini, kaza ile ilgili … Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldığını, açıkça görüleceği üzere müvekkil yada dosyada diğer şüpheli olan davacı hakkında henüz iddianame dahi düzenlenmediğini, Müvekkil ve eşi ilgili kaza nedeniyle davacıdan şikayetçi olduğunu, bu nedenle kazaya ilişkin soruşturma ve ceza yargılamasının mevcut davada bekletici mesele yapılması gerektiğini, bu nedenlerle davacı yanın haksız ihtiyati tedbir-haciz talebinin reddine, … CBS … sayılı soruşturma dosyası ve ceza yargılamasının bekletici mesele yapılmasına, davanın usulden ve esastan reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Mahkememizin 15/12/2021 tarihli celse ara kararı gereği, Dosyanın ATK Trafik İhtisas Dairesine sevki ile meydana gelen trafik kazasındaki kusur oranlarının oransal olarak belirlenmesine karar verilmiş olup, Trafik İhtisas Dairesinin 11/01/2022 tarihli raporunda, Sürücü …’nun %85 (yüzde seksen beş) oranında kusurlu olduğu, Sürücü …’in %15 (yüzde on beş) oranında kusurlu olduğu kanaatine varıldığı görülmüştür.
Mahkememizin 02/03/2022 tarihli celse ara kararı gereği, Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller , soruşturma dosyası ve dosya incelenerek ATK raporu ile soruşturma dosyasında alınan rapor arasında çelişki oluştuğundan çelişkinin giderilmesi kusur durumunun nihai olarak tespiti konusunda rapor alınmasına karar verilmiş olup, Bilirkişilerin …, …, …’nin 06/04/2022 tarihli raporunda, … plaka numaralı otomobilin sürücüsü, davacı …’nun hatalı sevk ve idaresinin, birinci (asli) derecede takdiren % 85 (yüzde seksenbeş) oranında etkili bulunduğu, davalı sigorta şirketine Trafik sigortalı, … plaka numaralı otomobilin maliki ve sürücüsü, davalı …’in hatalı sevk ve idaresinin ise, ikinci (tali) derecede ve takdiren % 15 (yüzde onbeş) oranında etkili olduğu kanaatine varıldığını bildirmişlerdir.
Mahkememizin 07/06/2022 tarihli ara kararı gereği, Dosyanın ATK’ya sevki ile davacının muayenesinin yapılarak kaza nedeniyle maluliyete uğrayıp uğramadığı, uğramış ise sürekli iş göremezlik oranı ile geçici iş göremezlik süresinin Erişkinlere İlişkin Engellilik Değerlendirmesi Hakkındaki Yönetmelik Hükümlerine göre tespiti konusunda rapor alınmasına karar verilmiş olup, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu 12/12/2022 tarihli raporunda, … ve … oğlu, 17/01/1962 doğumlu, …’nun 02.03.2021 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı yaralanması, 20.02.2019 tarihli 30692 sayılı Resmi Gazetede Yayınlanan Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik kapsamında değerlendirildiğinde; Kas İskelet Sistemi, Tablo 1.7’ye göre % 5, % 5, Balthazard formülüne göre tüm vücut engel oranı % 10 olarak tespit edildiğine göre; Kişinin tüm vücut engellilik oranının %10 (yüzdeon) olduğu, İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 1,5 (birbuçuk) aya kadar uzayabileceği kanaatine varıldığı görülmüştür.
Mahkememizin 21/02/2023 tarihli celse ara kararı gereği, tazminat taleplerine ilişkin olarak hesaplama yapmasının istenilmesine karar verilmiş olup, Bilirkişi … ‘ın 09/03/2023 tarihli raporunda özetle, 02.03.2021 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalıların 915 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre davacı …’nun; Geçici iş göremezlik dönemine ait maddi zararının 575,46 TL, Sürekli iş göremezlik dönemine ait %10 maluliyeti ile ilgili maddi zararının 25.964,66 TL. olduğu, Davacının sakatlık teminatı kapsamında olan geçici ve sürekli iş göremezlik zararı poliçe limitleri içinde kalmakta olup, manevi tazminattan Sigorta Şirketinin sorumluluğunun söz konusu olmayacağı, Başvuru tarihine göre Sigorta Şirketi bakımından temerrüt tarihi 21.06.2021 olarak belirlenmiş olup, Araç sürücüsü bakımından herhangi bir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın temerrüdün 02.03.2021 olay tarihinde gerçekleşmiş olacağı, Dava dilekçesinde yasal faiz talep edildiği görüş ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi zararın davalılardan tahsiline ilişkindir.
Dosya incelendiğinde, Davalı … vekilinin yetki itirazında bulunduğu ve taraf vekillerinin zamanaşımı itirazında bulundukları görülmüş olup, ön inceleme aşamasında yetki itirazı açısından davacının Sarıyer ilçesinde ikamet etmesi, davanın haksız fiilden kaynaklanması ve HMK m.6 uyarınca haksız fiil halinde zarar görenin yerleşim yerinde de davanın açılabildiği gözetilerek reddine, Zamanaşımı defi açısından ise, kazanın 02/03/2021 tarihinde meydana geldiği, davanın da aynı yıl içerisinde açıldığı, KTK hükümleri uyarınca zamanaşımı süresinin 2 yıl olması nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, 02/03/2021 günü saat 16:30 sıralarında sürücü … sevk ve idaresinde bulunan …plaka sayılı otomobil ile … karayolunu takiben Araç İlçesi istikametinden Kurubenzinlik kavşağı istikametine doğru seyri sırasında kaza mahalli adalı kavşak noktasına geldiği esnada sola dönüş manevrası ile sol tarafında bulunan kavşak koluna katılmak için karşı yön bölümüne girdiği anda idaresindeki aracın sağ yan kısımları ile karşı yön bölümünden, … karayolunu takiben seyirle gelen ve düz istikamette hareket halinde olan sürücü … sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı otomobilin ön kısımlarının çarpışması sonucu bahse konu trafik kazası meydana geldiği, meydana gelen kazaya ilişkin olarak tarafların kusur durumlarının tespiti açısından ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan 11/01/2022 tarihli raporda, davacı …’nun %85 (yüzde seksen beş) oranında kusurlu olduğu, davalı …’in %15 (yüzde on beş) oranında kusurlu olduğu kanaatine varıldığının belirtildiği, taraf itirazları üzerine tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller , soruşturma dosyası ve dosya incelenerek ATK raporu ile soruşturma dosyasında alınan rapor arasında çelişki oluştuğundan çelişkinin giderilmesi kusur durumunun nihai olarak tespiti konusunda rapor alınmasına karar verilmiş olup, Bilirkişilerin …, …, …’nin 06/04/2022 tarihli raporunda, …plaka numaralı otomobilin sürücüsü, davacı …’nun hatalı sevk ve idaresinin, birinci (asli) derecede takdiren % 85 (yüzde seksenbeş) oranında etkili bulunduğu, davalı sigorta şirketine Trafik sigortalı,…plaka numaralı otomobilin maliki ve sürücüsü, davalı …’in hatalı sevk ve idaresinin ise, ikinci (tali) derecede ve takdiren % 15 (yüzde onbeş) oranında etkili olduğu kanaatine varıldığının bildirildiği görülmüş olup, alınan son raporda çelişkilerin giderilmiş olduğu ve mahkememizce alınan ATK raporunun desteklendiğinin anlaşılması üzerine kusur oranlarına itibar edilmiş olup aksi yöndeki taraf itirazlarının reddine karar verilerek, meydana gelen kazada davacıda oluşan maluliyet oranının tespiti açısından bu defa dosya ATK 2. İhtisas Kuruluna gönderilmiş olup, kurul tarafından sunulan 12/12/2022 tarihli raporda, meydana gelen kaza sonucunda davacıda oluşan tüm vücut engellilik oranının %10 (yüzdeon) olduğu, İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 1,5 (birbuçuk) aya kadar uzayabileceği kanaatine varıldığının belirtildiği, anılan raporun bilimsel veriler ile davacının kaza sonrasında görmüş olduğu tedavilere ilişkin tedavi evrakları ile uyumlu olduğu kanaatine varılarak hükme elverişli olduğu kabul edilerek aksi yöndeki taraf itirazlarına itibar edilmemiş ve tespit edilen kusur durumu ve maluliyet durumu itibari ile davacının maddi tazminat taleplerine yönelik olarak hesap yapılması için aktüerya bilirkişiden rapor alınmış olup, davacı tarafça, maddi tazminat taleplerinin davalı sigorta şirketi tarafından yerine getirildiği, bu nedenle maddi tazminat talebi açısından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesine, bu talep açısından her iki davalıdan da yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığına dair 22/05/2023 tarihinde dilekçe sunulduğu, davalı sigorta şirketi vekili tarafından da aynı doğrultuda 30/05/2023 tarihinde dilekçe sunulduğu görülmüş olup, konusuz kalan maddi tazminat talebi açısından karar verilmesine yer olmadığına, bu talep açısından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılarak taraf vekilleri açısından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 56’ncı maddesinin 1’inci fıkrasına göre hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Aynı maddenin 2’nci fıkrası uyarınca, ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. Hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı olan manevi tazminatın miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/06/2004 gün ve 13/291-370 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminatın miktarını takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli tarafların kusur durumları gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 4’üncü maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hâkimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Somut olay yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde; davacılar ile davalı …’in dosya kapsamından anlaşılan sosyal ve ekonomik durumlarına, davacının meydana gelen kazanın oluşumunda %85 oranında kusurlu olmasına, davacının yaralanmasının ağırlığına ve olayın meydana geldiği tarihe göre duyduğu elem ve üzüntü sebebiyle manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 5.000,00 TL’nin 02/03/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ‘den alınarak davacıya verilmesine , fazlaya ilişkin istemin reddine, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Davacının maddi tazminat talebi açısından dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,
Davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabul kısmen reddi ile , 5.000,00 TL’nin 02/03/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ‘den alınarak davacıya verilmesine , fazlaya ilişkin istemin reddine,
Maddi Tazminat Açısından;
Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 71,73-TL ile ıslah harcı olarak yatırılan 88,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 20,17-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
Taraf vekilleri lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
Arabuluculuk ücreti olan 1.360,00-TL bedelin davacıdan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,
Manevi Tazminat Açısından;
Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 100,00TL karar ve ilam harcın davalı …’ten tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 5.000,00-TL vekalet ücretinin davalı …’ten tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
Davalı …, duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT m. 13/2 uyarınca 5.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı … ‘e verilmesine,
Manevi tazminat talebi açısından yapılmış bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
HMK’nın 333 maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, Taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 30/05/2023

Katip
E-imzalıdır.

Hakim
E-imzalıdır.