Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/595 E. 2022/447 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/595 Esas
KARAR NO : 2022/447

DAVA : Alacak (Tellallık Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/09/2021
KARAR TARİHİ : 16/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Tellallık Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili sunmuş olduğu 17/09/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin yürütmekte olduğu simsarlık faaliyetleri kapsamında Türkiye’de yerleşik satıcılar ile başta Portekiz, İspanya ve Avusturya olmak üzere Avrupa’nın birçok ülkesinde yerleşik alıcılar arasında muhtelif malzemelerin satışının konu edildiği sözleşmelerin kurulmasına aracılık ettiğini, davacı bu minvalde Türkiye’de yerleşik … ve … A.Ş ile Portekiz’de yerleşik dava dışı alıcı … (“alıcı” veya “…”) arasında değişik tarihleri kapsayan medikal malzemelerin satışının konu edildiği sözleşmelerin kurulmasına da aracılık ettiğini, Davacının anılan şirketler arasında yürüttüğü simsarlık faaliyeti, 2020 yılının Ağustos ayında başladığını ve 30.03.2021 tarih ve … sayılı Proforma Fatura içeriği ürünlerin satışının konu edildiği “Mutabakat Zaptının” imzalanmasına kadar devam ettiğini, müvekkilinin yürütmüş olduğu simsarlık faaliyeti neticesinde; 30.03.2021 tarih ve … sayılı Proforma fatura ile toplam 25.712.780,00-Euro tutarında 277.976.000 adet “Nitril Muayene Eldiveninin 15.03.2021 – 31.07.2021 tarihleri arasında 6 parti halinde davalı tarafından dava dışı …’ya satılarak sevkiyatının yapılması öngörüldüğünü, anılan proforma faturayı teminen davalı satıcı ile dava dışı alıcı Medika’nın arasında alıcı olan davacı müvekkili (SİMSAR) imzaladığı bir “Mutabakat Zaptı” düzenlendiğini, anılan “Mutabakat Zaptı” ile sözü geçen proforma fatura ürünlerin belirlenen şartlar çerçevesinde satılıp dava dışı alıcıya sevkiyatı kararlaştırıldığını, simsarlık hizmeti kapsamında davalı şirketin, davacı şirkete; her bir eldiven için KDV hariç 0,0065 Euro aracılık ücreti ödemesi kararlaştırıldığını, proforma faturada satışı öngörülen toplam 43 konteyner içeriği emtianın, ilk dört partisini oluşturan 23 konteynerlik bölümü, davalı tarafından, dava dışı alıcıya gönderildiğini, bedelleri de davalı tarafça tahsil edildiğini, İşbu ilk dört partiyi oluşturan 23 konteyner içeriği emtialara ilişkin davacı müvekkilinin hak kazandığı simsarlık ücreti; kesmiş olduğu komisyon faturasına istinaden davalı tarafından ödendiğini, Portekiz’de yerleşik dava dışı alıcı Medika ise işbu simsarlık ilişkisinin herhangi bir tarafında yer almadığını, başka bir ifade ile işbu simsarlık sözleşmesinin davacı müvekkili ile davalı arasında kurulduğunu, tarafların yazılı mutabakatına bağlanan proforma fatura uyarınca, 5. parti ürünlerin en geç 30.06.2021 tarihine kadar son partiyi oluşturan ürünlerin ise en geç 31.07.2021 tarihine kadar sevkiyatı kararlaştırılmasına aracılık ettiğini, Davacı – müvekkilinin peşin simsarlık ücretinin bir kısmının ödendiğini, ancak dava konusu kısmının ödenmediğini, Bunun üzerine Beyoğlu … Noterliği aracılığı ile keşide edilen 06.08.2021 tarihli ihtarnamede proforma faturada son iki parti konusu 128.000.000 adet eldivenin birim fiyatının proforma faturada 0,0925 Euro olarak belirlendiği, taraflar arasındaki anlaşmaya ve süregelen uygulamaya göre davacının her bir eldiven için 0,0065 Euro aracılık ücretine hak kazandığı, böylece davacının son iki parti tutarı 128.800.000 adet eldiven nedeniyle net 837.200,00-Euro ve bunun %18’i oranında KDV ilave olmak üzere toplam 987.896,00-Euro alacağının tahakkuk ettiği belirtilmiş ve anılan tutarın ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3 gün içerisinde davacının banka hesabına yatırılması ihtar edildiğini, ihtarnameye rağmen davalı tarafından borcun ödenmediğini, Proforma Faturada ilk dört partiyi oluşturan ürünlere ilişkin simsarlık ücreti aşağıda detayları verilen faturalara istinaden davalı tarafından davacı müvekkilimize ödediğini, müvekkilinin nihai alacağı toplam 987.896,00-Euro olduğunu bildirerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000 Euro alacaklarının temerrüt tarihi olan 10/08/2021 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4-a maddesi uyarınca devlet bankalarının bir yıl vadeli mevzuata uyguladığı oranda faizi ile birlikte davalı tarafından davacı müvekkiline ödenmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi, tensip zaptı, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş olup, davalı vekili sunmuş olduğu 02/11/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişkiye ve teamüle istinaden davacının verdiği hizmetlerin bedelini davalıya fatura ettiğini, fatura bedellerinin de davalı tarafından davacıya muntazaman ödendiğini, sonrasında da davacı tarafından davalıya herhangi bir hizmet verilmediğini, satıcı davalı ile dava dışı alıcı arasında 4 parti mal sevkiyatı gerçekleştiğini, tüm sevkiyatlarda satıcı tarafından sevkiyatların yapılıp dava dışı alıcıdan sevkiyat konusu mal bedeli tahsil edildiğinde, davacıya fatura karşılığı komisyonu ödendiğini, alıcıya yapılan iş bu 4 parti satış ve sevkiyat dışında herhangi bir mal satışı ve sevkiyatının gerçekleşmediğini, bu nedenle davacının başkaca bir alacağının doğmadığını, müvekkilinin davacıya ticari ilişkiden kaynaklanan bir borcu bulunmadığını bildirerek; davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, ticari defter ve kayıtları ve dosya incelenerek mali müşavir bilirkişi tarafından rapor düzenlenmesine karar verilmiş olup, ibraz edilen 11/01/2022 tarihli raporda; Davacı ve davalının 2021 Takvim yılına ait incelenen defter ve belgelerinin sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, Davacı ve davalının, husumete konu faturaları ticari defterlerine işledikleri ancak fatura dönemlerinde aynı fatura adedi ve tutarında BA-BS beyanı ile beyanda bulunmadıkları, 15.09.2021 tarihli “Arabuluculuk Son Tutanağı”nda taraflar arasında anlaşma sağlanmadığı, Davacının, … 23.Noterliği … Tarih … Yevmiye Nolu İhtarname ile davalıyı 13.08.2021 tarihinde temerrüde düşürdüğü, Davacı ve davalının ticari defterlerinde davaya konu husumete ilişkin 6 fatura için 1.144.210,60 Euro karşılığı 11.367.984,42 TL. fatura tanzim edildiği, fatura bedellerinin tamamının tahsil edildiği, Davacının talebi olan; Mutabakat Zaptına konu edilen 1-30/Haziran 2021 ile 1-31/Temmuz 2021 tarihlerinde yapılacak sevkiyatlara ilişkin davalının kayıtlarında satışa rastlanmadığı, Davacının davaya konu ettiği alacak talebine ilişkin davalının kayıtlarında satışa rastlanmadığı, davacının davaya konu ettiği alacak talebine ilişkin satışın gerçekleştirildiğine ilişkin davalının ticari defter kayıtlarında kayda rastlanılmayan sevkiyatların “128.000.000 adet medikal eldiven bedeli olan 11.914.000,00 Euro’nun komisyon bedeli 837.200,00 Euro olduğu” bildirilmiştir.
Davacı vekili sunmuş olduğu 28/01/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile 20.000,00 Euro üzerinden açmış oldukları davayı 967.896,00 Euro arttırarak, 987.896,00 Euro alacaklarının temerrüt tarihi olan 10/08/2021 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4-a maddesi uyarınca devlet bankalarının bir yıl vadeli mevzuata uyguladığı oranda faizi ile davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesini talep etmiş, ıslah harcını da yatırmıştır.
Dava, simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan komisyon alacağının tahsili istemine ilişkindir.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 520/1. Maddesinde, Simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı sözleşme, olarak düzenlenmiştir. TBK’nın 521/1. Maddesine göre simsarın ücrete hak kazanabilmesi için, yaptığı faaliyet sonucunda sözleşmenin kurulması gerekir.
Yargıtay Hukuk genel Kurulunun 04.02.2020 tarih 2017/543 esas ve 2020/64 sayılı ilamında;”…
Simsarlığın önem ve yararı şu şekilde açıklanmaktadır: Bir akdin yapılması için tarafların birbirleriyle buluşmaları gerekir. Fakat bu buluşma her zaman kolay bir şekilde olmaz; hatta çoğu zaman bazı zorluklarla karşılaşılabilir. Mesela taraf olacakların birbirlerini tanımamaları, ayrı ayrı mahallerde bulunmaları, aynı dili konuşmamaları gibi sebepler onların birbirini bulmalarına ve sözleşmeyi yapmalarına mâni olabilir. İşte çeşitli sebeplerden ötürü bir araya gelemeyen kimseleri birbirlerine yaklaştırmak hususunda aracılık yapmayı kendilerine meslek edinen şahıslardan müteşekkil bir sınıf olup eski zamanlardan beri mevcuttur. Zamanımızda iş âleminin zaruri kıldığı ihtisaslaşma ve iş bölümü dolayısıyla simsarlık mesleği ticaret hayatının vazgeçilmez bir unsuru hâline gelmiştir. Simsarlık sözleşmesi, simsar ile iş sahibi arasında haklar ve borçlar meydana getirmektedir. Kanun’un 521-525. maddeleri arasında sadece simsarın ücret alacağı düzenleme konusu yapılmıştır. Simsarlık sözleşmesi ile ilgili diğer hususlarda, 520/2. maddesinin yollaması gereği vekâlete ilişkin TBK’nın 502. ve devamı hükümleri uygulama alanı bulacaktır. Simsarın ücrete hak kazanma zamanı ve giderlere ilişkin alacağını düzenleyen TBK’nın 521. maddesine göre “simsar, ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır” Böylece simsar, sözleşme konusu hizmetin bir akdin kurulmasıyla sonuçlanması durumunda ücrete hak kazanmaktadır. Simsar söz konusu hizmeti yerine getirmezse ücret alacağı elde edemeyecektir. Ancak sözleşmede aksi kararlaştırılabileceği gibi işin niteliğinden de aksi sonuca varılabilir. Simsarın ücret alacağının doğumu için şu şartların birlikte gerçekleşmesi gerekir:
a) Simsarın aracılık ettiği asıl sözleşmenin iş sahibi (vekâlet veren) ile üçüncü kişi arasında kurulması gerekir. Bu şart, iş sahibinin, kendisine teklif olunan üçüncü kişilerle sözleşme yapmayı sebepsiz olarak reddetmesi hâlinde de gerçekleşmiş sayılmalıdır. Ücret alacağının doğumu için, bu sözleşmenin ifa edilmesi gerekli değildir. Taraflar, asıl akit kurulmamış olsa bile, ücret ödenmesini kararlaştırabilecekleri gibi ücretin, sözleşmenin ifa edilmesi durumunda ödeneceğini de kararlaştırabilirler.
b) Asıl sözleşmenin kurulması ile simsarın faaliyeti arasında nedensellik ilişkisi bulunmalıdır. TBK bu şartı, “yaptığı faaliyet sonucunda” sözleriyle ifade etmiştir (m. 521/1). Bu şartın aksi de kararlaştırılabilir.
c) Anılan Kanun’un 523. maddesinde (BK m. 407) düzenlenen ve simsarın ücret ve giderlere ilişkin alacağının kaybı sonucunu doğuracak durumlardan birinin gerçekleşmemesi gerekir. (Yavuz, C.: Borçlar Hukuku Dersleri Özel Hükümler, 9. Baskı, İstanbul 2011, s. 604 vd). Anılan mevzuat hükümlerinde kanun koyucu tellallık sözleşmesinin genel hatlarını çizmiş olup tarafların sözleşme serbestisi ilkesi gereği bu sınırlar dâhilinde hukuki ilişkilerini şekillendirebileceği açıktır…” şeklinde içtihat oluşturulmuştur.
Davacının davaya dayanak olarak sunduğu 30/03/2021 tarihli mutabakat zaptında alıcı sıfatıyla dava dışı … satıcı sıfatıyla davalı … A.Ş, tanık sıfatıyla da … Şti ‘nin yer aldığı, davacı satıcının pudrasız nitril eldiven tedarik etmeyi beyan ve taahhüt ettiği, alıcı dava dışı şirketin de mutabakat zaptı ekinde yer alan proforma faturadaki ürünleri almayı kabul ettiği, Malezyadan gelen taşıma belgelerinin %90nına karşılık gelen sözleşmenin toplam tutarının %10 unun peşin olarak ödeneceği, %10 peşinat bedelinin en geç 04/03/2021 tarihinde iş günü sonuna kadar ödeneceği, Malezyadan yapılacak taşımanın gecikmesi durumunda satıcının alıcıyı zamanında bilgilendireceğinin kararlaştırıldığı, mutabakat zaptının ekindeki proforma faturada sözleşme konusu ürünlerin 15-31 Mart 2021 , 01-30 Nisan 2021 , 01-31 Mayıs 2021, 01-30 Haziran 2021, 01-31 Temmuz 2021 tarihleri arasında partiler halinde dava dışı satıcıya gönderileceği, peşin ödemenin iade edilmeyeceğinin yazılı olduğu görülmüştür.
Taraflar arasında ilk dört partiyi oluşturan sevkiyatın tamamlandığı ve davalı şirketin bu sevkiyatlara ilişkin simsarlık ücretini aldığı konusunda herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı 1-30 Haziran 2021 ile 1-31 Temmuz 2021 tarihleri de yapılacak olan son iki sevkiyata ilişkin simsarlık ücretinin ödenmediğini iddia etmiş, davalı da son iki sevkiyata ilişkin satışın gerçekleşmediği, dava dışı şirketten herhangi bir ücret alınmadığını, bu sebeple davacı şirketin de herhangi bir alacağı doğmadığını savunmuştur.
Taraflar arasında yazılı şekilde düzenlenmiş bulunan bir simsarlık sözleşmesi bulunmamaktadır. Taşınır malların simsarlığına ilişkin sözleşmelerin geçerliliği yazılı şarta bağlanmamış olduğundan sözlü olarak da simsarlık sözleşmesi kurulabilir. TBK.nun 521.maddesi uyarınca simsarlık ücreti alacağının doğabilmesi için kural olarak asıl sözleşmenin kurulması şarttır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.02.2020 tarih 2017/543 esas ve 2020/64 sayılı ilamında da belirtildiği üzere sözleşmede bu durumun aksi kararlaştırılabileceği gibi işin niteliğinden de aksi sonuca varılabilir.
Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda ibraz edilen raporda; proforma faturada belirtilen 4 parti malın davalı satıcı tarafından dava dışı alıcıya teslim edilip bedeli satıcı davalı tarafından tahsil edildikten sonra davacı şirket tarafından düzenlenen simsarlık ücreti faturalarının bedellerinin davalı satıcı tarafından ödendiği, 5.ve 6. Parti malların sevkiyatının yapılmadığı, bu mallara ilişkin davalı satıcı şirkete herhangi bir ödemenin yapılmadığı tespit edilmiştir.
Davacı ile davalı arasında sözlü şekilde kurulmuş olan simsarlık sözleşmesinde; simsarın ücretinin malların dava dışı alıcıya teslimi ve alıcı tarafından bedelin davalı satıcıya ödenmesinden sonra davacı simsara ödendiği bu şekilde teamül oluştuğu, ücretin nasıl ödeneceği konusunda yazılı bir sözleşme bulunmadığından tarafların uyguladıkları fiili duruma göre davacının simsarlık ücretine hak kazanıp kazanmadığını tespit edilmesi gerektiği, davalının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda; 5.ve 6.parti malların sevkiyatının gerçekleşmediği, satım bedelinin de davalı tarafından tahsil edilmediği anlaşıldığından davacı simsarın komisyon ücretine hak kazanamadığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 80,70 TL’nin, peşin alınan 3.405,60 TL ve ıslah harcı 252.338,75 TL’nin toplamı 255.744,35 TL harçtan mahsubu ile fazla harç olan 255.663,65 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 236.385,94 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 350,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341.maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 16/06/2022

Başkan
E-İMZALI
Üye
E-İMZALI
Üye
E-İMZALI
Katip
E-İMZALI

Harç Beyanı
K.H: 80,70 TL
P.H: 255.744,35 TL
İ.H: 255.663,65 TL

Davalı yargılama gideri: 350 TL

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.