Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/465 E. 2022/679 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/465 Esas
KARAR NO : 2022/679

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 09/07/2021
KARAR TARİHİ : 20/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili sunmuş olduğu 09/07/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; … Şti olarak ticari faaliyetine başlayan şirketin 25/07/2016 tarihli ticaret sicil gazetesinde ticaret unvanını …Tic Ltd Şti’ olarak değiştirerek tescil ve ilan ettiğini, …Tic Ltd Şti ortakları tarafından 27/06/2016 tarihinde hisse devri gerçekleştirdiğini, iş bu sözleşmenin …, …, … ile … arasında imzalandığını, hisse devri sonucunda şirket ortaklık yapısının 3.300 TL karşılığı 66 pay …’ya, 3.300 karşılığı 66 pay …’ya 3.400 TL karşılığı 68 pay …’ya şeklinde olmasına karar verildiğini, 27/06/2016 taihinden dava tarihine kadar olan süreçte davacı … ile diğer ortaklar arasında ilişkinin çekilmez bir hal aldığını, 2016 yılından beri ortaklar genel kurulu toplantısı yapılmadığını, kar dağıtımının gerçekleştirilmediğini, uzun süreden beri şirket denetçisi atanmadığını ve 23/03/2019 tarihinde şirket yönetim kurulu üyeleri/şirket ortakları toplanarak şirketin kapatılmasına, /tasfiyesine oy birliği ile hazırlanan tutanakla karar verilmiş olmasına rağmen halen şirket amacını gerçekleştirecek bir faaliyette bulunmasa da aktif göründüğünü, davacının ikametgahının Suudi Arabistan’da olması nedeniyle tam anlamıyla şirket faaliyetlerini denetlemek ve bilgi almak noktasında eksik kalmasına neden olduğunu ve şirket ortaklığından ayrılma talebinin bulunduğunu bildirerek; öncelikle TTK hükümleri uyarınca davacının haklı sebeplerle bedelsiz olarak ortaklıktan çıkarılmasına, mahkeme aksi kanaatte ise şirket ortaklığının tasfiyesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi, tensip zaptı, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş olup, davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili şirketin hissedarlarından olduğunu, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü tüm iddiaların haksız ve yasaya aykırı olduğunu, davalı şirket ortaklar kurulunun en son 25/03/2019 tarihinde toplandığını ve şirket faaliyetlerinin sona erdirilmesine ve şirketin tasfiyesine karar verildiğini, bu kapsamda şirketin uzun yıllar genel kurulu toplantıya çağırmaması gibi bir durumunun söz konusu olmadığını, bu nedenle davacının TTK madde 636/2 maddesine dayanarak şirketten çıkartılma talebinin kabul edilemeyeceğini, 25/03/2019 tarihli toplantıda şirketin faaliyetlerine son verilmesi ve tasfiyesine karar verilmiş ise de tasfiye işlemi ancak şirket aktiflerinin şirket pasiflerini eksiz karşılaması halinde gerçekleştirilebilecek bir durum olduğunu, şirket aktiflerinin şirket borçlarını/pasiflerini karşılamaması halinde şirketin kapatılması/tasfiyesinin mümkün olmadığını, 2020 yılı sonu itibariyle şirketin birikmiş geçmiş yıl zararları toplamının 58.370,55 TL olduğunu, aynı zamanda şirketin ortaklara borçlar hanesinde şirketin ortaklardan Mustafa Tatlıcı’ya borcu bulunduğunu, şirketin geçmiş yıl zararları ile ortaklara borçları bulunurken tasfiye edilmesinin mümkün olmadığını, davacının iddiasının aksine davalı şirkette dağıtılabilir kar bulunmadığını bildirerek; davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, davalı şirketin ticari defter ve kayıtları ve dosya incelenerek davacının ortaklıktan çıkarılmasının mümkün olup olmadığı, ortaklıktan çıkması durumunda ortaklık payının ne olduğunun karar tarihine en yakın piyasa rayiç değeri ile hesap edilmesi, şirketin tasfiyesinin gerekip gerekmediğinin tespiti açısından bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, ibraz edilen 13/05/2022 tarihli bilirkişi raporunda; davalı şirketin 31/03/2022 tarihli bilançosuna göre TTK m.376 hükmü yönünden borca batık durumda olması sebebiyle TTK 634/5 hükmü gereği davalı şirketin feshini talep edebileceği, davalı şirketin özvarlığı payı, negatif(692.805,73:10.000 x3.300)= 225.625,89 TL ye isabet ettiği için davacının TTK. M641/1 hükmüne göre davalı şirketten herhangi bir ayrılma akçesi ödenmesi talebinde bulunamayacağı, 31/03/2022 tarihli bilançosunda geçmiş yıllar karı bulunmadığından davacının davalı şirketten geçmiş yıllar karlarından mütevellit herhangi bir alacak talebinde bulunamayacağı bildirilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 531. maddesinde; haklı sebeplerin varlığı halinde, şirket sermayesinin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden pay sahiplerinin şirketin feshine karar verilmesini isteyebileceği, mahkemece fesih yerine, davacı pay sahiplerine, pay bedellerinin karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenmesi suretiyle davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme de karar verebileceği öngörülmüştür.
Şirketler hukuku bakımından şirketin devamlılığının sağlanılması esas olup; düzenleme uyarınca, ekonomik değer taşıyan şirketin feshi yerine şirketi ayakta tutacak diğer çözüm yollarının hakimce değerlendirilmesi zorunlu kılınmıştır. Hakim şirketi feshetmek yerine fesih talebinde buluna pay sahiplerinin paylarının gerçek değerinin ödenmesine ve şirketten çıkarılmalarına karar verilebilir. Bunun yerine duruma uygun düşen ve sadece davacının değil, diğer pay sahiplerinin ve hatta işçiler gibi bu karardan etkilenebilecek üçüncü kişilerin de kabul edebileceği başka bir çözüme de karar verebilir. Şirketin sona ermesi dışında duruma uygun düşen alternatif bir çözümün bulunması gereklidir. Bu alternatif çözüm, pay sahiplerinin menfaatlerini yeterli bir şekilde koruyacak bir çözüm olmalıdır. Duruma uygun olma şartı yanısıra bu çözümün ilgili tüm taraflarca kabul edilebilir bir çözüm olması gerekir. Burada temel esas, ölçülülük (orantılılık) ilkesidir. Bu alternatif çözüm, feshi talep eden azlık pay sahiplerinin menfaatleri ile şirket tüzel kişiliği ve diğer pay sahiplerinin çıkarlarının korunması arasında bir denge kurmalıdır. Duruma uygun düşen alternatif bir çözüme karar verme konusunda takdir hakkı hakimde olduğundan bu çözüm resen uygulanır. Alternatif çözümlere; kâr dağıtma zorunluluğu, davacı azlık pay sahipleri arasından birinin yönetim kuruluna alınması, sermaye azaltma yolu ile kısmi tasfiye, şirketin işlev görmesini tekrar tesis edecekse, fesih yerine esas sözleşmede daha hafif değişiklikler yapılabilmesi ve hatta dava esnasında tespit edilen ve geçersiz kabul edilen esas sözleşmedeki bir hükmün esas sözleşmeden çıkarılması, şirketin işletmesinin ayrılarak bir yavru şirket kurulması ve bu şirketin paylarının satılmasına karar verilmesi, şirketin bölünmesi vb. Örnekler verilebilir (Prof.Dr Sami Karahan- Şirketler Hukuku, 2.Baskı, Aralık 2013, sf.759 vd).
Tüm dosya kapsamı ve delillerin değerlendirilmesi sonucunda; davalı şirketin 31/03/2022 tarihli bilançosuna göre TTK m.376 hükmü yönünden borca batık durumda olması sebebiyle TTK 634/5 hükmü gereği davalı şirketin feshini talep edebileceği, davalı şirketin özvarlığı payı, negatif(692.805,73:10.000 x3.300)= 225.625,89 TL ye isabet ettiği için davacının TTK. M641/1 hükmüne göre davalı şirketten herhangi bir ayrılma akçesi ödenmesi talebinde bulunamayacağı, 31/03/2022 tarihli bilançosunda geçmiş yıllar karı bulunmadığından davacının davalı şirketten geçmiş yıllar karlarından mütevellit herhangi bir alacak talebinde bulunamayacağı hüküm vermeye elverişli denetime açık bilirkişi raporundan anlaşıldığından; … Ticaret Sicil Memurluğunun … sicil numarasında kayıtlı … Ltd Şti’nin fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru olarak mali müşavir …’in seçilmesine, mali müşavir tasfiye memuru bilirkişiye aylık 2000 TL ücret takdirine, ilk 3 aylık 6.000 TL tasfiye memuru ücretinin ve tasfiye gideri olarak harcanması gereken 6.000 TL’nin davacı yanca 2 haftalık süre içerisinde Mahkememiz veznesine yatırılmasına, davacının şirket ortaklığından çıkarılması talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-…l Ticaret Sicil Memurluğunun … sicil numarasında kayıtlı … Ltd Şti’nin fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru olarak mali müşavir …’in seçilmesine, mali müşavir tasfiye memuru bilirkişiye aylık 2000 TL ücret takdirine, ilk 3 aylık 6.000 TL tasfiye memuru ücretinin ve tasfiye gideri olarak harcanması gereken 6.000 TL’nin davacı yanca 2 haftalık süre içerisinde Mahkememiz veznesine yatırılmasına,
2-Davacının şirket ortaklığından çıkarılması talebinin reddine,
3-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 80,70 -TL’nin peşin alınan 59,30 TL harçtan mahsubu ile eksik harç olan 21,40 TL’nin davalı şirketten tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından aşağıda dökümü yapılan toplam 7.726,95 TL yargılama giderinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
Dair davacı vekili yüzüne karşı davalı yanın yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 20/10/2022

Başkan …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Katip …
E-İMZALI

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.