Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/441 E. 2021/744 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/441 Esas
KARAR NO : 2021/744

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 04/02/2015
KARAR TARİHİ : 12/10/2021

Mahkememizdeki Tazminat davasının mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin eşi …’ın 13.07.2012 tarihinde meydana gelen kazada hayatını kaybettiğini, meydana gelen kazada kazaya sebebiyet veren aracın bulunamadığını ve eylemin faili meçhul olarak kayıtlara geçtiğini, müvekkilinin alınan bilirkişi raporunda asli kusurlu bulunduğunu, araç sürücüsünün hafif oranda kusurlu ve aynı zamanda 2918 sayılı Kanun’un 81 ve 82.maddelerinde yer alan “olay mahallinde durmamak suretiyle gerekli tedbirleri almama, yetkililere bildirmeme” hükümlerine uymadığı kanaatine varıldığını, mahkemece alınacak yeni raporda müteveffanın kusursuz, araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunun anlaşılacağını, kaza öncesindde ailesinin geçimini sağlamakla yükümlü müteveffanın, ölmeden önce ailenin tüm giderlerini temin ederek kimseye muhtaç etmeyecek şekilde hayatlarını idame ettirmekte olduğunu bildirerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik müvekkili için 5.000 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren başlayarak işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu belgelerin incelenmesi sonucu, gerek kaza tespit tutanağında ve gerekse … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Haz. Sayılı dosyasından alınan 02.01.2013 tarihli Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi kusur raporu uyarınca kaza anında alkollü olan müteveffa …’ın kazanın meydana gelişinde %100 oranında kusurlu olduğu ve plakası tespit edilemeyen aracın ise kusursuz olduğunun tespit edildiğini, Güvence Hesabı’nın sorumluluğunun plakası tespit edilemeyen aracın kusuru oranında sınırlı olduğunu, … Hesabının tazmin etmekle yükümlü olduğu zararların, zarar-kusur ilişkisine bağlı olup zararların kusur oranında karşılanması gerekliliğinin esas olduğunu, açıklanan sebepler ve savcılık dosyasından kusura ilişkin alınan 02.01.2013 tarihli Adli Tıp Kurumu raporu uyarınca plakası tespit edilemeyen aracın kazanını meydana gelmesinde kusursuz oluşu sebebiyle davanın müvekkili kurum yönünden reddini gerektiğini, davaya konu destekten yoksun kalma tazminatının uzman bilirkişilerce hesaplanması gerektiğini, 5684 sayılı Sigortacılık Kanununa dayanılarak hazırlanan 15.08.2007 tarih ve 26614 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 01.01.2006 tarihinde yürürlüğe giren Aktüer Yönetmeliği ‘nin 15. maddesinde Hazine Müsteşarlığı nezdînde tutulan sicile kayıtlı olmadan Aktüer meslek unvanının kullanılamayacağı ve ilgili hesapların yapılamayacağının belirtildiğini, söz konusu tazminat hesaplaması yapılırken Hazine Müsteşarlığı’nın 2010/4 sayılı Genelgesi’ne uygulanması gerketiğini, yapılacak yargılama neticesine aleyhe hüküm kurulması halinde, … Hesabı’nın sorumluluğu kaza tarihi itibariyle vefat hallerinde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası teminat limiti ile sınırlı olduğunu, 13.07.2012 tarihinde meydana geldiği belirtilen kazaya ilişkin vefat halinde teminat limitinin kişi başına 225.000 TL ile sınırlı olduğunu, … Hesabı’nın sorumluluğunun kaza tarihindeki poliçedeki teminat limitini aşamayacağını, davacı tarafın olay tarihinden itibaren avans faizi talebinin haksız olup, ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini bildirerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizin 2015/129 esas 2017/497 karar sayılı 12/06/2017 tarihli mahkeme ilamında davanın davanın kabulüne 18.280,37 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bu miktara dava tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine dair karar verilmiştir.
Mahkeme ilamının davalı vekili tarafından istinaf edilmesi neticesinde dosya İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2019/1314 esas 2021/1020 karar sayılı 28/05/2021 tarihli kaldırma ilamı kapsamında dosya mahkememizin 2021/441 esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Dava konusu kazaya ilişkin kusur durumunun tespiti amacıyla İstanbul ATK Trafik İhtisas Daire Başkanlığına gönderilen dosyaya 23/08/2021 tarihinde tanzim olunan raporda özetle;
OLAY : 13.07.2012 günü saat 23.30 sıralarında kimliği belirsiz sürücü sevk ve idaresindeki plakası belirsiz araç ile … kod no’lu devlet karayolunu takiben … istikametinden … yönüne doğru seyir halinde iken kaza mahalline geldiği sırada, seyrine göre sağ taraftan kaplamaya girmek sureti ile karşıya geçmek isteyen yaya …’a idaresindeki aracın ön kısımları ile çarpması sonucu dava konusu kaza meydana gelmiştir.
Tüm dosya kapsamı, dava dilekçeleri, mahkemenizin 12.06.2017 tarihli gerekçeli kararı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 28.05.2021 tarihli kaldırma kararı, bilirkişi raporları, Dairemizce hazırlanmış müşterek rapor, İTÜ tarafından hazırlanan müşterek rapor, olay yeri inceleme raporu ve kaza tespit tutanağı incelendiğinde kazanın yukarıda “OLAY” kısmında açıklandığı biçimde gerçekleştiği anlaşılmış olup; yerleşim yeri dışındaki yolda, gece vakti aydınlatma bulunmayan mahalde yaklaşan aracın varlığını dikkate almaksızın karşıya geçmek isteyerek can güvenliğini tehlikeye düşüren yayanın asli kusurlu olduğu, olay yeri her ne kadar yerleşim yeri dışında olsa da kavşak mahalli oluşu sebebiyle olay mahalli zemini üzerindeki fren izi tespitlerinden de anlaşılacağı üzere bu alana asgari hızla tedbirli bir şekilde giriş yapmayan vasıta sürücüsünün de tali kusurlu olduğu heyetimizce mütalaa edilmiş ve İTÜ Makina Fakültesi Öğretim Üyeleri tarafından hazırlanan müşterek rapordaki kusur oranlarına iştirak edilerek aşağıda belirtilen kanaate varılmıştır. Mevcut verilere göre;
Kimliği belirsiz sürücü idaresindeki plakası belirsiz araç ile yerleşim yeri dışındaki devlet yolunu takiben seyri sırasında hızını far ışığı altındaki görüş mesafesini kontrol altında tutacak şekilde ayarlayıp, olay mahalli kavşağa asgari hızla tedbirli şekilde yakalaşması gerekirken bu hususlara özen göstermeyip geçiş yapmak isteyen yayaya çarpması sonucu meydana gelen olayda tali kusurludur.
Müteveffa yaya …, olay mahalli yerleşim yeri dışı devlet yolu üzerinde gece vakti, aydınlatma bulunmayan mahalde yaklaşan aracın varlığını dikkate almayıp kontrolsüz bir şekilde karşıya geçmek isteyerek kendi can güvenliğini tehlikeye düşürmüş olup, bu aracın sadmesine maruz kalması sonucu meydana gelen dava konusu olayda asli kusurlu bulunmuştur.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; davacının murisi …’ın yaya olarak bulunduğu sırada 13.07.2012 tarihinde plakası tespit edilemeyen bir aracın … karayolu üzerinde çarpması sonucunda meydana gelen kaza neticesi ölümüne dayalı olarak açılmış olan destekten yoksun kalma tazminat davasıdır.
Soruşturma aşamasında, kusur bilirkişi raporunda meçhul araç sürücüsü nün KTK’nın 52.a, 81. ve 82. maddelere göre tali kusurlu, yayanın ise KTK’nın 68. maddesine göre asli kusurlu olduğu tespit edilerek bildirilmiş, sonrasında ATK trafik ihtisas dairesinden alınan raporda müteveffa yaya tam kusurlu kabul edilmiş, sürücüsü ve plakası meçhul araç sürücüsü kusursuz bulunmuş, mahkememizce İTÜ Makine Fakültesi Öğretim Üyelerinden oluşan heyetten alınan kusur raporunda ise müteveffa yaya %75, meçhul araç sürücüsü %25 kusurlu olduğu tespit edilmiş olup istinaf kaldırma ilamına uyularak kusur raporları arasındaki çelişki giderilmesi için dosya ATK Genişletilmiş Uzmanlar Komisyonu’na sevk edilmiştir. Hükme elverişli bu raporda, olayda kimliği belirsiz sürücünün %25 oranında kusurlu olduğu, müteveffa yaya …’ın %75 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizin kaldırma ilamı öncesindeki kararı davacı vekili istinaf etmemiştir. Davacı vekili önceki kararın doğru olduğundan bahisle davalının istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir. Dolayısıyla artık davalı lehine usuli kazanılmış hak meydana gelmiştir. Önceki karara dayanak kusur oranı ile kaldırma ilamı sonrası alınan hükme elverişli ATK Genişletilmiş Uzmanlar Komisyonu raporundaki oranların aynı olması, davalı lehine önceki karardaki miktarın usuli kazanılmış hak teşkil ettiği ve kazaya sebep olan aracın ticari olduğu tespit edilemediği hususları dikkate alınarak davanın kabulü ile 18.280,37 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile 18.280,37 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 1.248,73 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 27,70 TL + 62,50 TL ıslah harcından oluşan toplam 90,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.158,53 TL harcın davalıdan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL peşin harç ile 62,50 TL ıslah harcından oluşan toplam 90,20 TL harcın davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; müzekkere, posta, tebligat ve bilirkişi ücretlerinden oluşan toplam 2.520,38 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK. 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 12/10/2021
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”