Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/418 E. 2023/232 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/418 Esas
KARAR NO : 2023/232

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 08/10/2020
KARAR TARİHİ : 23/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından 4. Asliye Ticaret Mahkemesine verilen 18/10/2020 tarihli dava dilekçeside; müvekkili banka tarafından davalının imzaladığı kredi sözleşmesine istinaden kredi kullandırıldığını, davalının kullandırılan krediyi geri ödememesi üzerine hesabın kat edildiğini, hesap kat ihtarının davalıya tebliğ edildiğini, ihtara rağmen borcunu ödemeyen davalı hakkında 21/03/2013 tarihinde … 5. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile icra takibine geçtiklerini, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, hesap kat ihtarnamesi ekinde gönderilen hesap özeti davalı yönünden kesinleştiğini, itiraza konu alacağın miktarının tespiti bakımından müvekkili bankanın defter ve kayıtlarında bilirkişi incelemesi yapılması halinde alacağın varlığı ve miktarının doğrulanacağını, davalının borca itirazının sadece takibi sürüncemede bıraktırıp alacağın geç tahsil edilmesini sağlamaya yönelik olduğunu, davalı tarafından müvekkili banka aleyhine Mahkememize ait … esas sayılı dosyasından davada kredi borcuna karşılık rehin edilen senetlerin iadesi talepli dava açtığını, davalının bu dosyada yargılama boyunca müvekkili bankaya kredi borcu bulunup bulunmadığı, varsa ödeme tarihleri, borcun neticelenip neticelenmediğini, varsa bakiyesini açıklaması ve beyanda bulunmasının talep edildiğini ancak hiçbir şekilde davacıların böyle bir açıklama yapmaktan kaçındıklarını, davalının kendisine ait olduğunu iddia ettiği hisse senetlerini, müvekkilinden kullandığı kredi ile satın almış ve bunun karşılığında müvekkili banka lehine rehin hakkı tesis edildiğini, davalının müvekkilinden aldığı krediyi geri ödemeyerek yanlış ve yanıltıcı iddialarla dayanaksız ve haksız şekilde geri ödemediği kredi ile satın aldığı hisse senetlerinin iadesini talep ettiğini, davalının Türkiye’de ikamet etmediğini, hacze kabil herhangi bir hak ve alacağına da bugüne kadar rastlanmadığını bu nedenle davalının davacısı olduğu … 5 ATM nin … esas sayılı dosyası ile müvekkili bankadan senetlerin iadesi ile hak alacak talebinde bulunduğunu, davalının … 5 ATM nin …esas sayılı dosyasındaki hak ve alacaklarının haczi için teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ettiklerini, beyan ederek öncelikle davanın … 5.ATM nin …(bozma sonrası …) esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini, davalı hakkında ihtiyati tedbir niteliğinde ihtiyati haciz kararı verilmesini, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla itirazın iptaline takibin devamına, davalının haksız itiraz etmesi nedeni ile %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalı vekili tarafından ibraz edilen cevap dilekçesinden özetle; HMK madde 167/1 hükmünün uyarınca yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacı ile birleşen bu dosyanın tefriki ile yargılamanın yeni bir esas numarası verilerek ayrılan dosyanın yeni esası ile görülmesini 13 yıllık esas yönü ile bitmiş usulü bozma sebebi ile bitmek üzere olan davanın davacı yanın hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırı olarak açtığı yeni bir dava ile birlikte görülmesinin haklı davalarının tam da davalının amaçladığı şekilde çok daha uzun süreceğini, birleşen itirazın iptali talepli ….4. Asliye Ticaret Mahkemesinin… Esas sayılı dosyanın somut olayda var olan, gerekçeler sebebiyle de reddini talep ettiklerini, müvekkilinin davacı bankaya bir TL dahi borcu olmadığını, davacının iddia ettiğinin aksine müvekkili …’in karşı yan alacak iddia eden davacı bankaya keşide ettiği …tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile “…Bankaya bir borcu olduğunu iddia ve talep etmekte iseniz bu borcun kaynağının müvekkilinin bankanızdan aldığı kredileri gösterir belgeleri bankanız ile müvekkil arasında imzalanan sözleşmeleri, borç ile ilgili yaptı iseniz hesap kat bildirimlerini , ödeme taleplerinizi, hesap ekstrelerini ,müvekkilinin bankanıza olan ana para borcunu…” olarak düzenlendiğini, bir güven kuruluşu olan idareden aldığı ruhsat ile faaliyet gösteren TTK uyarınca basiretli tacir ilkesine göre hareket etmesi zorunlu olan birleşen davanın davacısı bankanın alan ihtarname ile müvekkilinin bir borcu olduğunun iddia edildiğini, yazılı olarak borç bedelinin bildirilmesinin açıkça kendilerinden yazılı talep edilmesine karşın bir alacak iddiasında bulunmadığını ve sessiz kaldığını, karşı yan bankanın bu talebe karşın sessiz kalmayıp 8 gün içinde bir borç varsa bunu yazılı olarak bildirmesi gerektiğini, gönderilen bu ihtarname ile aynı zamanda TTK 23.3 de açıklanan bir teyit mektubu vasfına sahip olduğunu ve TTK 23.3 de açıklanan bir teyit mektubu vasfına sahip olduğunu bu hüküm uyarınca sessiz kalan bankanın bu ihtarnameden 16 yıl geçtikten sonra itirazın iptali davası açmasının hakkın kötüye kullanılması yasağının ve güven ilkesinin ihlali olduğunu 29/04/2005 tarihinde 1 TL borç olduğu yönünde bir hak, iddia, talep ve açıklamada bulunmayan ve tamamıyla sessiz kalan bankanın 16 yıl geçtikten sonra dava açmasının MK madde 2’ye aykırı olduğunu, karşı yan bankanın iddia ettiğinin aksine, tebliğ edildiğinini iddia ettikleri hesap kat ihtarı müvekkilinin hiçbir zaman oturmadığı, ikamet etmediği, muhtarlıkta kaydı olmadığı ve çalışmadığı, karşı yan bankaya kesinlikle adresi olarak bildirmediği müvekkilinin adresi olmayan bir iş merkezinin muhtarlığına yasal ve geçerli bir tebligatın sonuçlarına sahip olmayan yok hükmünde ve usulsüz tebligat vasfına haiz olduğunu, usulsüz tebligat ile kat ihtarının tebliğ edildiğini ve bu ihtara cevap verilmediği yönünde gerçek dışı iki iddiada bulunduğunu bu kat ihtarına dayanak alacağın iddia ettiğini, kat ihtarına karşı karşı kat ihtarının taraflarına icra dosyası içinde görülür görülmez hemen ertesi gün yasal süresi içinde noterden cevap verildiğini, … 5. İcra Dairesinin … E sayılı dosyasından 05/01/2006 tarihinde haberleri olduğunu, icra dosyasında bir gün sonra 06/01/2006 tarihinde borca itiraz edildiğini aynı gün bu icra dosyasında … adresine yapılan tebligatın müvekkili ile ilgisi olmaması sebebiyle … 7. İcra Mahkemesinin … E sayılı dosyasında taraflarından dava açılarak usulsüz tebligat sebebiyle usulsüz tebligatın iptali ve tebligatın tebliğ tarihinin 05/01/2006 olarak değiştirilmesi talepli dava açıldığını, davanın kabul edildiğini, karşı yan bankanın itirazın iptali konulu takip talebinin ise 2003 yılına ait olduğunu davacının alacak iddiasının 2003 yılında başlattığı takip talebine dayalı itirazın iptali davası olduğundan davacının alacak iddiasının ayrıca 2 yıllık veya 5 yıllık veya 10 yıllık zamanaşımı sürelerinin üçünü de çoktan aştığını her haliükarda 2003 yılından itibaren 18 yıl geçmiş olduğunu 1 yıllık hak düşürücü süre yanında ayrıca zamanaşımı itirazlarının sebebiyle zamanaşımı süresinin de somut olayda çoktan geçtiğinin açık olduğunu, davacının itirazın iptali davasının gerek zamanaşımı ve gerekse hak düşürücü sürelerinin çoktan geçmiş olması sebebiyle kabulünün hukuken ve kanunen mümkün olmadığının açık olduğunu davacı/ davalı bankanın itirazın iptali davasının önce 1 yıllık hak düşürücü sürenin üzerinden 14 yıl geçmesinin ve hak düşürücü sünenin yanında 2 yıllık zamanaşımı süresinin üzerinden de 18 yıl geçmesi sebebiyle zamanaşımı yönünden reddini talep ettiklerini, davacının itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığından hak düşürücü sürenin geçmesi sebebiyle davanın reddine karar verilmesini, itirazın iptali davasının zamanaşımı süresi geçtikten sonra 2013 yılından buyana 18 yıl geçtikten sonra açılması sebebiyle zamanaşımı itirazı sebebiyle reddine karar verilmesini, davacının açtığı itirazın iptali davasının hakkın kötüye kullanılması yasağına, MK madde 2’ye davacıya gönderilen ihtarnameler ile borç varsa bildirilmesinin istenmesine karşın borç bildirilmeme vakıasına, çelişkili davranma yasağına güven ilkesine, TTK madde 23.3’e TTK madde 18’e aykırı olmanın yanında ayırca kasıtlı şekilde hatalı adres göstermek ve 13 yıldır devam eden ana davadaki haklarını daha da geciktirmek amacıyla açık kötü niyetle açılması sebebiyle yasa gereği %20’den aşağı olmamak üzere İİK madde 67 uyarınca tazminat kötü niyet tazminatı ödemesine mahkum edilerek, kötü niyet tazminatının müvekkili davalı lehine ödemesine karar verilmesine, yargılama masraf ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, ibraz edilen 28/01/2022 tarihli raporda: Davacı bankanın, takip tarihi 24/03/2003 itibarıyla davalı kredi borçlusu …’dan 10.624.412,89-TL alacağı bulunduğu, davacının tespitlerimiz altında talep ettiği 10.435.974,10-TL lik talebiyle ile bağlı olduğu, davacı bankanın, 24/03/2003 takip tarihinden borç tamamen ödenen kadar 10.251.266,78TL. Matrah üzerinden %56 oranda temerrüt faizi ve faizin %5’i oranda temerrüt faizi ve faizi ve faizin %5’i BSMV vergisinin istenebileceği, tarafların masraf, ücreti vekalet, tazminat ve benzeri diğer taleplerinin ise mahkemenin takdirleri içinde kaldığını bildirmişlerdir.
Mahkememizce 14.04.2022 tarihli ara kararında;“davalının bilirkişi raporuna yaptığı itirazların değerlendirilmesi, … sayılı hesabın dava dışı …’ye ait olduğu, … nolu hesabın ise davalıya ait olduğu, her iki hesaptan kaynaklı alacağın davalıdan talep edildiği, … E. sayılı dosya içinde bulunan SPK raporu ve Yargıtay 11.HD’nin bozma ilamı kapsamında dikkate alınması gerektiği bildirilen son bilirkişi raporu, ek raporu ve dosya içindeki ayrık rapordaki … ve … hesaplarının birleştiğinin tespiti dikkate alınarak …’e ait 85721 nolu hesaptan Bankaya borç olup olmadığı varsa miktarının ne olduğu, Kredi sözleşmesinin 41.1 ve 41.2 maddeleri uyarınca … ‘ın suret sözleşmede adresinin olmadığı anlaşıldığından sözleşmede … ‘a ait adres olup olmadığının tespiti yapılarak kat ihtarının usulüne uygun şekilde tebliğ edilip edilmediğinin tespiti ile davalının temerrüt tarihinin belirlenmesi sözleşmenin 36. Maddesi uyarınca talep edilebilecek temerrüt faizinin ne olduğunun tespitinin yapılması ve takip tarihinden sonra dava tarihine kadar yapılan ödeme, tahsilat var ise bunlarında BK 100. Maddesine göre hesap edilerek dava tarihi itibari ile alacağın tespiti açısından Mahkememizce celse arasında resen seçilecek yeni bir heyetten bilirkişi raporu alınmasına” karar verilmiş olup, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 23/11/2022 tarihli bilirkişi raporunda; Kat ihtarı ekindeki hesap özetinde …. nolu hesap …’ye ait gözüktüğü bu hesaba ait borç miktarının 5.967.312,-TL olduğu görülmektedir. 28.01.2022 tarihli bilirkişi raporu davacı kayıtları yerinde incelenerek hazırlanmıştır. Heyetimiz raporunun hazırlanması için de, heyet üyesi … tarafından da davacı kayıtları keşfen incelenmiştir. Rapor içeriğinde detaylı olarak açıklandığı şekilde; … tarafından 04.03.2003 tarihinde yine hisse senedi alımı amacıyla 4.216.000.-TL tutarında kredi kullanılmıştır. Kullanılan kredi için alınan hisse senetlerinin SPK tarafından düzenlenen rapor çerçevesinde değerinin 1.843.387.-TL’ye ve teminat açığının oluştuğu anlaşılmıştır. Davalı eşi … tarafından 06.03.2003 tarihinde yapılan hisse senetleri virmanıyla, teminat açığı giderilmiş, 2.447.340.-TL değerinde hisse senedi mevcudu sağlanmıştır. Böylelikle …’nin toplam portföy değeri 4.290.727.-TL oluştur. 06.03.2003 tarihinde kredi tutarı faiz ile birlikte …’nin borcu 4.222.734 TL.’ye baliğ olmuştur. Buna göre …’nin yapılan virman işlemiyle birlikte teminat fazlası oluşmuştur. Mevcut hisse senetleri ise 4.290.727 TL’lık tutar kredi kapatılmasında kullanılmıştır. Açıklamalar çerçevesinde, … adına vekili tarafından yapılan virman işlemiyle birlikte …’nin teminat açığı giderilmiş, hisse senetlerinin satımı yoluna gidilerek hisse senetlerinin alımından kaynaklanan kredi borcu kapatılmıştır. Böylelikle …’ye ait herhangi bir kredi borcu kalmadığı gibi yatırım hesaplarında da hisse senedi bulunmamaktadır. Bu durumda, kat ihtarında gözüken 5.967.312,- TL kredi borcunun …’ye ait olduğu itirazının gerçekle bir ilgisi bulunmamaktadır. Davacı banka kayıtlarına göre söz konusu borç davalıya ait bulunmaktadır. Davalı vekili tarafından bahsedilen (vadesiz mevduat) hesapla ilgili bir borç söz konusu değildir. Davacının, davadışı …’nin hisse senedi mevcudunun kredi borcundan fazla bakiye arz etmesi ve mevcut hisse senetlerinin satımı suretiyle kredi borcunun kapatılması nedeniyle …’den bir kredi alacağı olmayıp, kat ihtarına konu toplam 10.208.105,-TL. kredi borcunu tamamı davalıya ait bulunmaktadır. Kat ihtarnamesi davalıya, “…Muhatap tevziat saatlerinde adreste bulunmadığından bina yöneticisi …’e haber verilip haber kağıdı kapısına yapıştırılarak … Mahalle Muhtarına 12.03.2003 – tarihinde tebliğ edildiği şerh olunur.20.03.2003” Adres 2 ” şerhiyle 12.03.2003 tarihinde tebliğ edildiği sabit bulunmaktadır. Tebliğ tarihine göre, temerrüt tarihinin 17.03.2003 olarak tespitinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Kat ihtarı davalıya 12.03.2003 tarihinde tebliğ edildiği sabit olup, temerrüt tarihi buna göre hesaplanmıştır. Ödeme emrinin tebliğ tarihi ile, temerrüt tarihinin bir ilgisi bulunmamaktadır. Davalı … ve dava dışı …’nin … A.Ş. ve …A.Ş. hesap ekstrelerinde görüldüğü üzere dava dışı …’nin yatırım hesabından hisse senedi satışı sonrası 05.03.2003 tarihinde 4.807.666.-TL ve 06.03.2003 tarihinde 4.216.000.-TL kredi kapaması işlemi yapıldığı ve kredi borcunun bulunmadığı, davalı … hesabından ise hisse alışı sonrasında 05.03.2003 tarihinde 5.967.312.-TL ve 06.03.2003 tarihinde 4.240.793.-TL kredi kullanımı işlemi gerçekleştiği davacıya kredi borcunun bulunduğu anlaşılmaktadır. … ve … hesaplarının birleştirilmesi söz konusu olmayıp, davacı kayıtlarında keşfen yapılan incelemede … adına vekili tarafından yapılan hisse senetlerinin virmanı suretiyle …’nin teminat açığının giderildiği, kredi borcunu fazlasıyla karşılayacak tutarda hisse senedi mevcudunun bulunduğu, hatta yapılan satış sonrası kredi borcu tahsilatından sonra kalan nakit fazlasının … hesabına aktarıldığı, bunedenle … kredi borcunun kapatılmış olduğu, sadece davalı …’in katlarına kontu olan tonlam 10.208 105 – TL kredi borcimmun mevcint olduğu görülmüştür. Kat ihtarından ve takip tarihinden sonra hisse senedi satışlarından, hisse senedi temlik ve kapitalize edilen faizler toplam 7.664.343,53 YTL tahsilat sağlanmış olup, tahsilatın anaparaya mahsubu ile davacı banka kayıtlarında tasfiye olacaklar hesabına aktarılan kalan anapara borcu 2.543.761.-TL olarak gözükmektedir. İş bu heyet raporundaki borç tespiti, söz konusu veriler dikkate alınarak hesaplanmıştır. Davalı …tarafından … tarihinde … 2. Noterliği … yevmiye numarası ile dava dışı …’e; “…A.Ş. nezdinde adıma hesap açtırmaya, açılacak hesabımla ilgili olarak hisse senedi alıp satmaya, hisse senedi ve nakit virman talimatı vermeye, repo yapmaya, hisse senetlerinin rüçhan hakkını kullanmaya, hesabımla ilgili havalelerle ilgili işlem yapmaya, kredi kullanmaya ve kapatmaya, hesap ekstresi almaya, para çekmeye, ahzu kabza, gerekli evrak ve belgeleri imzalamaya, başkalarını da tevkil, teşrik ve azle mezun ve yetkili olmak üzere … oğlu 1969 doğumlu …’i vekil tayin ettim.” Şeklinde vekalet vermiş olup, görüleceği üzere vekaletnamede kredi kullanma yetkisi de verilmiştir… Bankası’ndan kredi sağlanmasına matuf olmak üzere … tarafından imzalanan 21.01.2002 tarihli yazı ile genel kredi sözleşmesi bulunmaktadır. Verilen vekaletnameye istinaden kredi kullanımı davacı bankadan yapılmış olup, rapor içeriğinde detaylıca açıklandığı üzere kullanılan krediler nedeniyle davalı yan davacı bankaya borçlu bulunmaktadır. Davacı yan açtığı icra takibinde, asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren %156 oranında temerrüt faizi istemiştir. Ancak, heyetimizce istenebilecek temerrüt faiz oranı %63,75 olarak belirlenmiştir. TBK. 88. Ve 120. Md. ticari davalarda uygulanmasına imkan bulunmamaktadır. Genel işlem şartı vasfında olan banka genel kredi sözleşmelerinin ise TBK’nın emredici ve kamu düzeninden olan hükümleri karşısında değerinin olmadığı, maddi vakıada kredili Menkul kiymet işlemleri sözleşmesinin 13. Maddesinde taraflarca belirlenecek olan faiz oranının boş olduğu, yani kararlaştırılmadığı, Genel işlem koşulları 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girdiğinden, dava konusu olaya uygulanamayacağını bildirmişlerdir. Davacı bankanın, kendi kayıtlarında tahsilatları anaparaya mahsubu, davacının tahsilatları TBK. 100. Md. göre mahsubu hakkını bertaraf etmediği, dolayısıyla temerrüt tarihinden sonraki tahsilatları öncelikle faize mahsup ederek faiz talebinde bulunabileceği kanaatinde olduklarını Takip tarihinden sonra 25.06.2003 tarihinde yapılan toplam 7.664.343,53 TL tahsilatın TBK 100. Md. göre mahsubu suretiyle, 08.10.2020 dava tarihi itibariyle davacı alacağı 08.10.2020 dava tarihi itibariyle Asıl alacak Faiz BSMV TOPLAM (TL) 4.494.030,05 – 50.255.895,42 -2.512.794,77 57.262.720,24 52.768.690,19 YTL/1,05 Takip tarihinden sonraki tahsilatların TBK. 100. Md. göre mahsubu suretiyle, davalının dava tarihi 08.10.2020 itibariyle, davacıya olan borç tutarı 57.262.720,24 TL olarak hesaplanmıştır.
Davacı bankanın merkez şubesi ile davalı … arasında bila tarihli 9 milyon TL limitli genel kredi sözleşmesi akdedildiği, dava dışı … müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile genel kredi sözleşmesini imzalamış olduğu, davacı bankanın … 24 Noterliğinin … tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi ile hesabı kat ederek 07/03/2003 tarihi itibari ile 10.251.088-TL borcun 3 gün içinde ödenmesini talep ettiği, böylece banka alacağının muaccel hale geldiği görülmüştür.
Dava konusu kredi sözleşmesinin düzenlendiği tarihte 4389 sayılı Bankalar Kanunu yürürlükte olduğundan somut olayda bu kanun hükümlerinin uygulanması gerekir. 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nda zamanaşımı süresi 10 yıl olarak düzenlenmiştir. Taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesi uyarınca kullandırılan krediye ilişkin borcun ödenmemesi üzerine hesabın 07/03/2003 tarihinde kat edilmesiyle alacak muaccel hale gelmiş, 818 yılı BK 125.maddesi (TBK 146. maddesi uyarınca) 10 yıllık zamanaşımı süresinin işlemeye başlamıştır.
Zamanaşımını durduran, kesen sebepler, zamanaşımı sürelerinin hesabına ilişkin konularda kanunun zamanaşımına ilişkin genel hükümleri uygulanmaktadır (Kılıçoğlu, Ahmet Mithat: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2005, s. 345). Borçlar Kanunu’nun 128. maddesine göre zamanaşımı süresi, alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren işlemeye başlar. Ancak bazı alacakların nitelikleri ya da alacaklı ile borçlu arasındaki ilişkinin özel niteliği zamanaşımı süresinin işlemesini haklı göstermeyebilir. Bu mantıktan hareket eden Borçlar Kanunumuz, zamanaşımını durduran ve kesen sebeplere yer vermiştir (Kılıçoğlu, s.651). Zamanaşımının durması demek, o ana kadar işlemiş olan zamanaşımı süresinin işlediği noktada durması, buna yol açan sebebin ortadan kalktığı andan itibaren kaldığı yerden işlemeye devam etmesi demektir. Zamanaşımının kesilmesi (kat’ı) ise, borçlunun veya alacaklının ya da hâkimin belli fiillerinin sonucu olarak işlemiş bulunan zamanaşımı süresinin yanması ve kesilmeye neden olan olaydan itibaren yeni bir zamanaşımı süresinin işlemeye başlamasıdır. Zamanaşımının kesilmesi için, zamanaşımının işlemekte olması gerekir. Zamanaşımı süresi dolmuşsa, zamanaşımının kesilmesi söz konusu olmaz. Zamanaşımını kesen sebepler BK’nın 133. (TBK m. 154) maddesinde gösterilmiştir. TBK’nın 154.maddesinde “Zamanaşımının Kesilmesi” başlığında; “Aşağıdaki durumlarda zamanaşımı kesilir; 1. Borçlu borcu ikrar etmişse, özellikle faiz ödemiş veya kısmen ifada bulunmuşsa ya da rehin vermiş veya kefil göstermişse. 2. Alacaklı, dava veya def’i yoluyla mahkemeye veya hakeme başvurmuşsa, icra takibinde bulunmuşsa ya da iflas masasına başvurmuşsa” şeklinde düzenleme mevcuttur. İlgili maddeye göre zamanaşımı: borçlunun bir fiili ile, alacaklının bir fiili ile, yargılama ve takibe ilişkin bir işlemle veya yargıcın emir ve hükmüyle kesilebilir. Alacaklının fiilleri ise dava açması, defî dava zımnında mahkemeye müracaat etmesi, hakeme başvurması, icra takibine başvurması veya iflas masasına başvurması şeklinde gerçekleşmektedir. Alacaklının bir mahkemede alacağıyla ilgili dava açması zamanaşımının kesilmesi için yeterli olup, davanın niteliği önem arzetmemektedir. Ayrıca dava açıldıktan sonra hakimin duruşma esnasında veya dosyada yaptığı her işlem ve hüküm ile tarafların her işlem ve eylemi sonunda zamanaşımı yeniden kesilir, süre tekrar işlemeye başlar.
… 5.İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takip dosyasıyla davacı Anadolubank tarafından davalı … aleyhine genel kredi sözleşmesine dayalı olarak 21/03/2003 tarihinde toplam 10.435.974.106.182-TL üzerinden ilamsız icra takibi yapılmış, icra takibinin yapıldığı 21/03/2003 tarihi itibari ile zamanaşımı kesilmiş ve bu tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlamıştır.
Davalı … 5. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasından gönderilen ödeme emrinin kendisine yasaya uygun olarak tebliğ edilmediğini takipten 05/01/2006 tarihinde haberdar olduğunu iddia edilerek tebligatın usulsüzlüğünün tespiti açısından … 7. İcra Hukuk Mahkemesinin …Esas sayılı dosyası ile icra memur muamelesini şikayet etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda 04/07/2017 tarihli 2006/1122 Esas 2017/839 Karar sayılı ilam ile şikayetin kabulüne, borçlu …’in ödeme emrini 05/01/2006 tarihinde öğrenmiş sayılmasına karar verilmiştir. … 7 İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas …Karar sayılı ilamı Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 22/10/2018 tarih 2018/169 Esas 10269 karar sayılı ilamı ile onanmış kararın onama durumunda karar düzeltme süresi sonunda 09/07/2020 tarihinde kesinleşmiş olduğu görülmüştür.
Davalı borçlu tarafından 06/01/2006 tarihinde icra takip dosyasına itiraz dilekçesi sunulmuş aynı zamanda … 7. İcra Hukuk Mahkemesine tebligatın usulsüzlüğünün tespiti ve tebliğ tarihinin 05/01/2006 tarihi olarak belirlenmesi için dava açılmış yapılan yargılama sonucunda ödeme emrinin tebliğ tarihinin 05/01/2006 tarihi olduğu tespit edilmiş, … 7. İcra Hukuk Mahkemesinin …Esas sayılı dosyasından verilen 2017/839 karar 09/07/2020 tarihinde kesinleşmiştir. İİK 67/1 maddesinde ödeme emrine itiraz dilekçesinin tebliğinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davasının açılacağının düzenleme konusu yapılmıştır. Borçlunun ödeme emrinin tebliğ tarihine ilişkin şikayetine yönelik yargılama 09/07/2020 tarihinde kesinleşmiş olduğundan davacı alacaklı tarafından bu tarih itibariyle ödeme emrinin itiraz edildiği öğrenildiğinden bir yıllık hak düşürücü süre 09/07/2020 tarihinden itibaren başlayacağından davacı tarafından da itirazın iptali davası 08/10/2020 tarihinde açılmış olduğundan davalının hak düşürücü süre itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
… 7. İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile yargılama devam ederken … 5. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasının kaybolması üzerine davalı borçlu … tarafından dosyanın ihya edilebilmesi için … 11. İcra Hukuk Mahkemesine 03/03/2011 tarihinde dava açılmış, … 11. İcra Hukuk Mahkemesinin… Esas – …karar sayılı kabul kararı Yargıtay 12. Hukuk Dairesi Başkanlığınca bozulması üzerine … 11. İcra Hukuk mahkemesinin …E sayılı numarasını almış bu dosya üzerinden yapılan yargılama sonucu 2015/1266 Karar sayılı ilamı ile şikayetin kabulüne karar verilerek … 5. İcra Müdürlüğüne ait … e sayılı dosyanın ihyasına karar verilmiş, kararın Yargıtay onamasından geçerek 09/10/2017 tarihinde kesinleşmiştir.
4473 sayılı yasanın 43. Maddesinde – (Değişik : 23/1/2008-5728/117 md.);Bir doğal veya sosyal felaket nedeniyle ya da başka herhangi bir sebeple belgelerin yok olması veya kaybolması hâlinde dava zamanaşımı süresi dosya kovuşturma işlemlerine devam edecek ölçüde tamamlanıncaya kadar işlemez. Ancak, dosyanın yok edilmesine veya kaybolmasına kasten sebebiyet verilmemiş olması hâlinde bu durma süresinin beş yıldan fazla olamayacağı düzenleme konusu yapılmıştır.
Alacaklının …sayılı takip dosyasındaki zamanaşımını kesen en son işlem tarihi 18.03.2005 tarihinde yapılmış olup, 10 yıllık zaman aşımı süresi bu tarihten itibaren yeniden işlemeye başlamıştır. İcra dosyasının kaybolması sebebi ile 4473 sayılı yasanın 43. Maddesine göre ihya davası açılmış olduğundan ve ihya davası açılmış olması sebebi ile dosyanın kavuşturma işlemlerine devam edecek şekilde tamamlanıncaya kadar zamanaşımı süresinin işleyemeyeceği durma süresinin 5 yıldan fazla olmayacağı düzenleme konusu yapıldığından 10 yıllık zamanaşımı süresine 5 yıllıkta ihya davası durma süresi eklendiğinde davacının 15 yıl içerisinde icra takip işlemini kesen her hangi bir işlemi yapmış olması gerekmektedir. Davacı alacaklının icra takip dosyasında zamanaşımını kesen en son işlem tarihinini 18/03/2005 tarihi olduğu bu tarih itibari ile hisse senetlerinin sermaye arttırımlarından kaynaklanan yavruları ile birlikte satılarak paraya çevrilmesi amacıyla … Aş’ ye talimat yazılmasını talep ettiği, icra müdürlüğünce 18/03/2005 tarihi itibari ile talebin reddine karar verildiği, 18/03/2005 tarihinden 10 yıllık zamanaşımı ve 5 yıllık da ihya davasının açılması sebebi ile durma süresi eklendiğinde 15 yıllık sürenin bitim tarihinin 18/03/2020 tarihi olduğu, davacı tarafından davanın zamanaşımı süresi geçirildikten sonra 08/10/2020 tarihinde açıldığı, 24/06/2020 tarihi itibari ile de dava şartı olan arabuluculuğa müracaat ettiği, arabulucuğa başvurma tarihi ve davanın açıldığı tarih itibariyle zamanaşımı süresinin geçirildiği anlaşıldığından davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, davalının kötü niyetli takip yaptığı ispat edilemediğinden kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine,
2-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca belirlenen karar harcı 179,90TL ‘nin peşin alınan 126.040,35-TL harçtan mahsubu ile fazla harç olan 125.860,45‬-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın reddedilen kısmı üzerinden üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 342.359,74-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı tarafından aşağıda dökümü yapılan 176-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 23/03/2023

Başkan
E-imzalıdır.
Üye
E-imzalıdır.
Üye
E-imzalıdır.
Katip
E-imzalıdır.

Davalı Yargılama Gideri
Posta Gideri : 176-TL