Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/37 E. 2021/999 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/37 Esas
KARAR NO : 2021/999

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/01/2021
KARAR TARİHİ : 22/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 19/01/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; … A.Ş’nin 13/03/2021 tarihinde … A.Ş, … Ltd. Şti, …, … ve … arasında kurulduğunu, …, esasen … ile … arasında %50-%50 bir ortaklık olduğunu, diğer üç gerçek kişi …’nın sahibi olan ailenin mensupları olduğunu, eski TTK gereği ortaklık sayısını 5’e tamamlamak için kurucu pay sahipleri arasında yer aldıklarını, …’nın kurucularından …ın lojistik sektöründe tanınan ve yoğun bir ticari ilişki ağı olan bir kişi olduğunu, kendisinin …’nın kuruluşundan itibaren yönetim kurulu üyesi, yönetim kurulu başkan yardımcısı ve başkan vekili olarak tayin edildiğini, …ın bu başarısı üzerine ve ancak …’in 2001 krizi sonrasında yaşadığı mali sıkıntılar nedeniyle, …’e ait hisselerin, 2002 yılında …’ya satıldığını, bunun üzerine şirketin pay yapısının 29/04/2002 tarihli şirket genel kurulunda değiştirildiğini, …’nın … ve …’in o zaman ki yönetim kurulu üyesi olduğunu, … ve …’in organizasyonlarının tümden birleştirildiğini, …ın bu sözleşme ile … faaliyetlerine göre aynen devam ettiğini, şirketin sektördeki yerini kuvvetlendirdiğini, danışmanlık sözleşmesinin hem taraflar arasında bir danışmanlık ilişkisi kurmak üzere, hem de …ın paylarının devri bedeli yerine akdedildiğini, …, …a toplu bir pay devir bedeli ödemek yerine, şirketin gelecekteki karlarından sürekli olarak %5 danışmanlık ücreti ödemesi yapmayı kabul ettiklerini, … şirketinin globaldeki başkan yardımcısı …’in, …a gönderdiği anlaşma teklif şartlarını düzenleyen metinde ortak girişimin son bulmasına ve payların devrine karşılık …’ a tazminat niteliğinde …’nın Türkiye’deki vergi öncesi karının %5’i tutarında yıllık ödeme yapılmasını teklif ettiğini, tarafların sözleşmeyi süre ile sınırlandırmadıklarını, süresiz olduğunun düzenlendiğini, 30/11/2006 tarihli genel kurul toplatısında …’nın tasfiyesine karar verildiğini ve 06/12/2006 ‘da TTSG’de yayınlandığını, …’nın kurucularından …, 10/04/2000 tarihinde … A.ş. adında bir şirket daha kurduğunu, … 19/04/2002 tarihli genel kurulda unvanını … Hizmetleri A.Ş. Olarak değiştirdiğini, … de 26/07/2006 tarihli genel kurulunda unvanını … A.Ş. olarak değiştirdiğini, bu süreçte tüm dünyada …, …’na satışı gerçekleştiğini, …, … tüm aktif ve pasifleri ile birlikte bünyesine kattığını, Türkiye özelinde ise bu durumun unvan değişikliği ile gerçekleştirildiğini, davacı …, İngiliz Virgin Adalarında yerleşik olduğunu, davacı şirketin, 30/11/2004 tarihinde Türkiyede yerleşik …a tüm yönetim yetkilerini içerir bir vekaletname verdiğini, … ile … arasında 18/03/2002 tarihli Danışmanlık Sözleşmesi feshedilerek … ile … arasında bir danışmanlık sözleşmesi imzalandığını, …ın … şirketini yönetmeye devam ettiğini, … ticaret hacminde ciddi bir yükseliş meydana geldiğini, … tüm personeli ve ticari ilişkilerinin tasfiye sonrasında … kaydırıldığını, … yapılarındaki değişiklikler sonucunda ve taraflar arasındaki ilişkinin kurumsal bir yapıda ilerlemesi için 10/12/2004 tarihinde … ile … arasındaki sözleşme feshedilerek yerine …ın kontrolündeki davacı … İle … arasında tamamen aynı içerikte bir danışmanlık sözleşmesi imzalandığını, …ın … ile … arasında akdedilen danışmanlık ilişkisini bizzat yerine getirdiğini, …ın sözleşmede düzenlenen ve davalı tarafından talep edilen tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, …ın günlük operasyonlardan aniden gelişen kazalara kadar, uzun yıllar boyunca ve sürekli olarak, geniş bir danışmanlık hizmeti verildiğini, davalı şirketin genel müdürleri ve diğer üst düzey yöneticileriyle piyasaya ilişkin, işletmesel ve iktisadi değerlendirmeler yapıldığını, yeni iş ortaklıkları ve iş imkanı önerileri getirdiğini, davalı …’in, ihtarnamesinde uzun bir süredir müvekkil şirket tarafından hizmet sunulmadığını, sözleşmedeki hiçbir yükümlülüğün ifa edilmeksizin pasif şekilde yürürlükte kaldığını ifade ederek sözleşmeyi haklı nedenlerle feshettiğini bildirdiğini, müvekkil tarafça ihtarnameye, feshin hem sözleşmeden hem de kanundan kaynaklı sebeplerle geçersiz olduğu, taraflar arasındaki ilişkinin salt bir danışmanlık ilişkisinden ibaret olmadığı, 2014 yılından bu yana danışmanlık ücretinin ödenmediği sebepleriyle itiraz edildiğini, davalı tarafa sözleşmenin ayakta ve yürürlükte olduğu, bu sebeple sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğinin ihtar edildiğini, davalı şirketin, düzenlenen ihtarnameye … 13. Noterliği vasıtasıyla… tarihli … yevmiye numaralı ihtarname ile cevap verdiğini, davacı müvekkil şirkete veya …a herhangi bir temerrüt ihtarı yapılmadığını, aksine davalı tarafın 2014 ödeme yılından bu yana danışmanlık ücretini ödemeyerek temerrüt halinde olduğunu, bu nedenlerle taraflar arasındaki 20/12/2004 tarihli Danışmanlık Sözleşmesinin davalı tarafından feshinin geçersizliğinin tespitine, 2005-2013 ödeme yılları arasındaki danışmanlık ücretinin hesaplanması ve bakiye alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile ileride artırılmak kaydıyla 1.000,00 TL davacı müvekkile ödenmesine, 2014 ila 2019 yılları danışmanlık ücretlerinin hesaplanarak temerrüt ihtarı tarihi olan 13/07/2020 ‘den itibaren işletilecek ticari temerrüt faizi ile birlikte hesaplanması ve tamamının ileride artırılmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL’nin davacı müvekkile ödenmesine, 2020 yılı danışmanlık ücretlerinin hesaplanarak dava tarihinden itibaren işletilecek ticari temerrüt faizi ile birlikte hesaplanması ve tamamının ileride arttırılmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL davacı müvekkile ödenmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin 02/03/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının 19.01.2011 tarihi öncesine ilişkin taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacı tarafından taraflar arasındaki 20.12.2004 tarihli Danışmanlık Sözleşmesi’nin haksız olarak feshedildiği ve sözleşme’ye konu alacaklarının Davalı Müvekkil tarafından eksik veya hiç ifa edilmediği iddiası olduğunu, davacının iddialarına karşı esas hakkındaki itirazların saklı kalması kaydıyla, taraflar arasında akdedilen 20.12.2004 tarihli Sözleşme’nin hukuki niteliği, hizmet sözleşmesi niteliğinde olduğunu, davacının sözleşmeden doğan 19.01.2011 tarihinden öncesine ilişkin alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının iddialarını kabul anlamına gelmemek ve esas hakkındaki itirazlarımız saklı kalmak kaydıyla, davacının haklı olduğu varsayıldığında dahi davacının 19.01.2011 tarihi öncesine ilişkin her türlü alacağının zamanaşımına uğradığını, davacı tarafından davalı müvekkile, danışman listesi sözleşmenin imza tarihi olan 20.12.2004 tarihini takip eden 5 gün içerisinde sunulduğunu, davalı müvekkil tarafından …ın danışman olarak tayin edilmiş olsa da, davacı tarafından davalı müvekkile çok uzun sürelerdir herhangi bir danışmanlık hizmeti verilmediğini, davalı müvekkil’in atadığı danışmanın dava tarihi itibariyle davacı nezdinde danışman olarak çalışıp çalışmadığı hakkında herhangi bir somut delilin dosyaya ibraz edilmediğini, dava her ne kadar davacı … tarafından ikame edilmiş olsa da, arabuluculuk görüşmelerine dahi davacıyı temsilen …ın katıldığını, bu doğrultuda …ın davacı … Şirketini temsile yetkisinin olduğunu gösterir güncel belgelerin dosyada mevcut olmadığını, bununla birlikte, davacının hali hazırda aktif bir şirket olup olmadığı ve 2014 yılından itibaren ticari faaliyetlerde bulunup bulunmadığının da meçhul olduğunu, … A.Ş. (“…”) ile … Limited (“…”), …, … ve …’ın hissedarları olduğunu, … A.Ş. (“…”) 13.03.2001 tarihinde kurulduğunu, 16.03.2001 tarihli TTSG). Davacı yetkilisi olduğu iddia edilen …ın …’daki toplam 1.370 adet hisseye tekabül eden pay oranı %1 olduğunu, … ve …, … ve …a ait hisseler 2002 yılında …’e satıldığını, … Şirketin tek hissedarı olduğunu, taraflar arasında imzalanan Hisse Alım-Satım Sözleşmesinden de görüleceği üzere, … ve aile mensuplarının hisselerine tekabül eden ücret, eski hissedarların Şirkete ve …’e olan borçlarından (340.000,00 Amerikan Doları) mahsup yolu ile ödendiğini, … Limited, …, …, … ve …’nin eşit payda hissedar olduğu …A.Ş.’nin 10.04.2000 tarihinde kurulduğunu, şirketin kuruluş veya devamındaki yıllarda … veya … hisse sahibi/hissedar olmadıklarını, … unvanını 19.04.2002 tarihli genel kurulda … Hizmetleri A.Ş. (“…”) olarak değiştirdiğini, unvan değişikliği 08.05.2002 tarihli TTSG’de tescil ve ilan edildiğini, davalı Müvekkil ise, globalde … … Grubuna satılması akabinde … Hizmetleri A.Ş.’nin (“…”) unvanının 03.08.2006 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde …A.Ş. olarak tescili ile kurulduğunu, …’in tüzel kişiliğinin …’dan farklı olduğunu, … A.Ş. (“…”) ve/veya …, … ve … … (eski unvanı ile …) nezdinde hiçbir zaman hissedar olmadığını, 18.03.2002 tarihinde … ile …arasında Danışmanlık Sözleşmesi (“geçmiş Sözleşme”) akdedildiğini, 10.12.2004 tarihinde … ile … arasındaki geçmiş Sözleşme taraflar arasında imzalanan Protokol (“Protokol”) ile feshedildiğini ve 20.12.2004 tarihinde …’ın yetkilisi olduğu iddia edilen Davacı … ile … arasında yeni bir Danışmanlık Hizmet Sözleşmesi imzalandığını, … ile … arasında akdedilen Danışmanlık Sözleşmesinin feshini düzenleyen 10.12.2004 tarihli Protokol’ün 2. Maddesinde ise; …ın, Sözleşme ile ilgili olarak veya Sözleşmeden veya feshinden kaynaklanan herhangi bir iddia ve talebi olmadığını ve bu nedenle Sözleşmeden doğan herhangi bir husus için … aleyhine dava açmayacağını, tazminat talep etmeyeceğini kabul ettiğini, bunun yanı sıra Sözleşmeden kaynaklanan veya münasebete ilişkin olan mevcut veya bundan sonra doğacak her çeşit, şekil ve mahiyetteki, bilinen veya bilinmeyen her türlü iddia, talep, yükümlülük, dava hakkı, mükellefiyet, sorumluluk, zarar, masraf, vekalet ücreti ve masraflardan … gayri kabili rücu olarak ibra ve azlettiğinin düzenlendiğini, davaya konu Danışmanlık Sözleşmesi ise Davacı … ile … arasında 20.12.2004 tarihinde imzalandığını, davacının vekil sıfatıyla iş göreni olduğu iddia edilen dava dışı …ın Sözleşme’ye taraf olmadığını, dava dışı … …’nın eski hissedarı olduğunu, … ve … farklı tüzel kişiliklere sahip olduğunu, dava dışı … ve/veya Davalı Müvekkilin unvan değişikliği ile kurulduğu … nezdinde herhangi bir zamanda hisse sahibi olmadığını, … yönetiminde yer almadığını, davacının taraflar arasında akdedilen Danışmanlık Sözleşmesi’nin arka planında dava dışı …ın …’daki %1 oranındaki hisselerinin…’e satımına istinaden hak edişlerinin olduğu iddiasının hukuki mesnetten yoksun olduğunu, davacının fiili hizmet dönemine ilişkin sözleşmeden doğan alacaklarının davalı müvekkil tarafından zamanında ve eksiksiz ödendiğini, davacının 2005-2013 yıllarına ilişkin taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını, davacının iddialarının ikrarı anlamına gelmemek kaydıyla, biran için davacının haklı olduğu varsayıldığında dahi müvekkil şirket’e ait yıllara göre kümülatif kar/zarar bilançosu uyarınca müvekkil şirketin 2014 yılından itibaren kar etmediğini, bu sebeple ise davacı lehine herhangi bir ücret tahakkuk edilmediğini, sözleşmenin davalı müvekkil tarafından haklı nedenle ve derhal feshedildiğini, davacının feshin geçersizliğine ilişkin iddialarının kabul edilmediğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz 19/04/2021 tarihli celse ara kararı uyarınca,Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, ticari defter ve kayıtları, sözleşme, deliller ve dosya incelenerek 2004 yılından beri danışmanlık sözleşmesi kapsamında tanzim edilen faturalar, bunun karşılığında ödenen danışmanlık ücreti, davacı tarafından verilen danışmanlık hizmetinin tespiti ve kapsamı, danışmanlık hizmeti verilmiş ise bakiye danışmanlık ücret alacaklarının hesaplanması, hizmet verilmemiş ise bu durumun tespiti ile davacının 3 ayrı döneme ilişkin maddi tazminat taleplerinin değerlendirilerek hesaplanması konusunda rapor alınmasına karar verilmiş olup, Mali Müşavir …, Finans Uzmanı … tarafından ibraz edilen 12/07/2021 tarihli raporunda özetle; 2014-2019 arası ve 2020 tarihleri arasında hizmet verildiğine ilişkin; davacının en son 2014 yılı son faturadan önceki tarihi kapsayan mail yazışması mevcut olup hizmet verildiğine ilişkin başkaca herhangi bir somut delil bulunmadığı, Davacının bu tarihten sonra uzun bir süre sessiz kalması bu tarihe kadar düzenlenen faturalara bir itirazda bulunmaması, bu tarihten sonra da herhangi bir fatura düzenlememesi hususları da birlikte değerlendirildiğinde; davacının danışmanlık sözleşmelerinden kaynaklanan hizmet alacağının ispata muhtaç olduğu, Faturanın ve ticari defterlerin ispat kuvvetine ilişkin yasal hükümler de varılan sonucu desteklemekte olup ticari defterlerde yer aldığı şekliyle davacının alacağının bulunmadığının kabulünün gerektiği, görüş ve kanaatine varılmıştır.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe;
Dava; taraflar arasında akdedilen danışmanlık sözleşmesinin davalı tarafından feshinin geçersizliğinin tespiti ile danışmanlık ücret alacaklarının davalıdan tahsiline ilişkindir.
Dosya kapsamından, davacı ile davalı arasında danışmanlık sözleşmesi akdedildiği, davacının sözleşme kapsamında atadığı yetkili danışmanın dava dışı … olduğu, dava konusu sözleşme akdedilmeden önce dava dışı … ile davalı arasında 18/03/2002 tarihli Danışmanlık Sözleşmesi’nin akdedildiği, bu sözleşmenin dosyaya sunulan tarihsiz protokol ile sona erdirildiği, davacının iddiasının bu sözleşmenin feshinden sonra dava konusu sözleşmenin akdedildiği ve esasen sözleşmenin hem danışmanlık ilişkisi hem de …ın paylarının devir bedelinin ödenmesine ilişkin olduğu yönünde olduğu, 30.11.2006 yılında …tasfiyesine karar verildiği, davalı tarafından … satın alındığı, davalı tarafından keşide edilen 21/01/2020 tarihli ihtarname ile uzun süredir hizmet sunulmadığından ve hizmetler yerine getirilmediğinden sözleşmenin 4. Maddesi uyarınca sözleşmenin feshedildiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık; taraflar arasında akdedilen danışmanlık sözleşmesi kapsamında davacının danışmanlık hizmeti verip vermediği, danışmanlık sözleşmesinin hisse devir bedelinin ödenmesini kapsayıp kapsamadığı, sözleşmenin davalı tarafından feshinin hukuka uygun olup olmadığı ve davacının danışmanlık ücret alacağının bulunup bulunmadığı noktalarına ilişkindir.
Davalı tarafından ileri sürülen zamanaşımı defi açısından yapılan değerlendirmede; davacının talebinin dayanağı olan alacakların, sözleşme hükümleri kapsamında sözleşme yürürlükte olduğu sürece talep edilebilir olduğundan davalı tarafından sözleşmenin feshiyle muaccel hale geldiği sonucuna varılmış olup, muacceliyet tarihi itibariyle TBK m.146 uyarınca zamanaşımı süresinin dolmadığından zamanaşımı definin reddine karar verilmiştir.
Yargılama sırasında yapılan bilirkişi incelemesinde; davacı tarafın 2005 – 2014 yılları arasında tanzim ettiği faturaların davacı alacağı olarak kaydedildiği ve karşılığında stopaj kesintileri ve iade faturaları ile ödemeler neticesinde borç/alacak bakiyesi kalmadığı, 2014 yılından sonrasına davacının faturası veya davalı ödemesi mevcut olmadığı sunulan kayıtlar kapsamında tespit edilmiştir. Bilirkişi raporuna yönelik davacı tarafından usul yönünde itirazda bulunulmuş ise de; görevlendirilen bilirkişilerin uzmanlık alanının farklı olduğu, Mali Müşavir bilirkişinin defter incelemesi yapması için, Nitelikli Hesaplama Uzmanı bilirkişinin de mali veriler ışığında hesaplama yapması için görevlendirildiği, usul ekonomisi nedeniyle davacının masrafının artmaması ve süre kazanmak için bu şekilde görevlendirme yapıldığı, esas itibariyle iki farklı incelemenin tek raporda yapılması halinin söz konusu olduğu anlaşılmakla HMK m.267 hükmüne aykırılık olmadığı sonucuna varılmıştır. Esasa ilişkin itirazlar aşağıda değerlendirilecektir.
Tüm dosya kapsamının ve delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesinde; taraflar arasında Danışmanlık Sözleşmesi’nin akdedildiği, sözleşme kapsamında tedarik zincirleri hizmetlerinin sağlanması konusunda davacının danışman olarak atandığı, sözleşme kapsamında davacının danışmanlık ve planlama, pazar araştırması, reklam, ürün yönetimi konularında davalıya hizmet verme yükümlülüğünü üstlendiği, sözleşmenin 2.1 maddesinde davacı tarafından sunulan hizmetlerin karşılığı olarak sözleşmenin 2.2 maddesinde belirtilen danışmanlık ücretinin davalı tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığı, sözleşmenin 2.2 maddesinde davalının, işbu sözleşmenin devamı süresince …’a Şirketin Türkiye’deki Faaliyetlerinden elde ettiği faiz sonrası işletme karının (“…”) %5’i tutarında brüt ücret ödeyeceği, şirketin faiz sonrası İşletme karının (…) Ek 1’de belirtilen yönteme göre ve Türkiye’de uygulanan Genel Kabul Görmüş Muhasebe İlkelerine uygun olarak hesaplanacağı ve her yıl mart ayında Şirket tarafından finansal sonuçların (tabloların) ilan edilmesinin ardından, … tarafırıdan sunulacak. uygun fatura karşılığında …’a ödeneceğinin düzenlendiği, bu kapsamda davacı tarafından fatura düzenlendiği, bilirkişi incelemesinde davacının 2005-2013 yılı alacaklarını tahsil ettiğinin tespit edildiği, davacı tarafından eksik ödemenin kanıtlanmadığı, finansal tablolar açıklandıktan sonra fatura kesildiği, faturaların karşılığını aldığı, bu dönem içerisinde somut bir itirazda bulunulmadığı ve çekince konulmadığı, ispat yükü üzerinde olan davacının bu döneme ilişkin bakiye alacağı kaldığının ispat edemediği, dolayısıyla davacının talebinin yerinde olmadığı, sözleşmenin 2.3 maddesinde, sözleşmenin 4. maddesi kapsamında feshedilmesi/sona ermesi halinde, …’a ödenecek danışmanlık ücretinin, fesih tarihine kadar verilen hizmet süresine oranla hesaplanacağı ve orantılı olarak düşürüleceği, sözleşmenin 4. Maddesinde, sözleşmenin sınırsız süre için yapıldığı, (a), (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen hallerde yazılı fesih bildiriminde bulunulması suretiyle davalı tarafından her zaman sözleşmenin feshedilebileceği, bu fesih bildiriminin derhal sonuç doğuracağının düzenlendiği, sözleşmenin 4. maddesinin (c) bendinde sözleşme kapsamındaki hizmetlerin 4 aylık dönem içerisinde kesintisiz 90 gün veya daha uzun bir süre için engellenmesi halinde sözleşmenin davalı tarafından derhal yazılı bildirimde bulunarak feshedilebileceğinin düzenlendiği, davacı tarafından 2014 yılından beri danışmanlık hizmetinin verilmediği dikkate alındığında davalı tarafından sözleşmenin feshedilmesinin sözleşmenin 4. maddesinin (c) bendi kapsamında hukuka uygun olduğu, danışmanlık hizmetinin verilmemesi ve sözleşmenin davalı tarafça haklı olarak feshedilmesi nedeniyle davacının yukarıda belirtilen sözleşme hükümleri kapsamında danışmanlık ücreti talep edemeyeceği anlaşılmıştır. Davacı taraf taraflar arasındaki hukuki ilişkinin hem danışmanlık hizmeti verilmesine hem de hisse devir bedelinin ödenmesine ilişkin olduğunu iddia etse de sözleşmede hisse devir bedeline ilişkin olduğu yönünde bir düzenleme bulunmadığı, bu iddiayı kanıtlayan yazılı bir delil bulunmadığı, davacının bu iddia yönünden dayandığı … başkan yardımcısı …tarafından gönderilen 01/01/2002 tarihli e-mail, teklif metni tercümesinde ise …’nun … bulunan hisselerinin devir bedeline karşılık 340,000,00 USD ödeme yapılacağı, bu ödemenin grubun ortak girişime olan borçlarından mahsup edileceği ve ayrıca her yıl vergi öncesi karın %5’i oranında tazminat ödeneceği belirtilmişse de daha sonra 20/12/2004 tarihinde akdedilen dava konusu Danışmanlık Sözleşmesi’nde ödenecek bedelin danışmanlık hizmeti verilmesi şartına bağlı danışmanlık ücreti olarak belirlendiği, ödenecek bedelin hisse devri kapsamında her yıl karşılıksız olarak ödenecek bir tazminat ödemesi olarak kararlaştırılmadığı, davacı tarafından sözleşmede yazılı hizmetlerin verilmesi şartına bağlı danışmanlık ücreti olarak kararlaştırıldığı, davacı tarafından bu şartın kabul edildiği, bu durumun tarafların e-mail ve teklif sonrasında bir araya gelerek farklı bir anlaşmaya vardıklarını gösterdiğini, nitekim sözleşmedeki esaslı unsurların ve düzenlemelerin farklı olmasının bu durumu teyit ettiği, dolayısıyla sözleşmenin hisse devir bedelinin parçası olarak akdedilmediği, Danışmanlık Sözleşmesi’nin aksini gösterir yazılı delil bulunmadığı dikkate alınarak davacının iddiasının yerine olmadığı sonucuna varılmıştır. Açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Başvurma harcı peşin alınmış olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan masraflar toplamı 2.077,5‬0 TL yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan herhangi bir masraf bulunmadığından, bu hususla ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın reddedilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 3.000,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair; davacı tarafın yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/12/2021

Katip
E-imzalıdır.

Hakim
E-imzalıdır.