Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/367 E. 2022/342 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/367 Esas
KARAR NO : 2022/342

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 31/12/2020
KARAR TARİHİ : 27/10/2021 (Birleştirme karar tarihi)

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili tarafından …. 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin ….Esas sayılı dosyasına ibraz edilen dava dilekçesinde; müvekkili …’in 30/04/2014 tarihinde beyin kanaması geçirdiğini bunun sonucu felç olduğunu, hareket ve bilinç kaybı düzeyinin %100 olduğunu, göbekten beslendiğini, yaşam destek ünitesine bağlı yaşadığını, … Şti’yi 2006 yılında kurduğunu, hisselerinin %99’unun müvekkiline ait olduğunu, şirketin müdür ve sahibi iken felç geçirdiğini bunun üzerine …’in, müvekkilinin %99 hissesinin bulunduğu … Ticaret A.Ş. Şirketine ait sicil kayıtlarının incelenmesinin istediğini, yapılan inceleme sonucunda dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarının işlendiğinin öğrenildiğini, kısıtlının abisi … ve yeğeni olan …’in müvekkili … imzalamış gibi ortaklar kurul karar defterini imzalandığını, sahte genel kurul kararı düzenlendiğini, sahte olarak düzenlenen genel kurul kararını noterden onaylatıldığını, sahte genel kurul kararı ile İTO’na başvuru yapıldığını ve alınan şirket kararlarının tescil ve ilan ettirdiklerini, müvekkilinin imza atmasının mümkün olmadığını ancak …’in ….A.Ş.’ ye müdür olmasını sağlayacak şirketi temsil etmek üzere imza sirküleri düzenlediğini, müvekkili adına sahte imza ile …’in kendisini müdür tayin ettiğini, aynı şeklide sanki müvekkili imza atmış gibi imza attığını ve oğlu …’i müvekkilinin %99 hissedarı olduğu …A.Ş. ‘ye müdür yaptığını, … ve …’in sahte imzalar ile şirkete müdür olduğunu, … karar nolu, 15/12/2014 tarihli toplantıya katılanların … ve … olan … 37 Noterliğince onaylanan … tarihli … yevmiye numaralı … nolu toplantı tutanağı üzerindeki imzaların müvekkiline ait olmadığını, … ve babası …’in hazırladıkları sahte genel kurul kararlarını, imza sirküleri çıkarmak için kullandıklarını, … ve … sahte karar defterini kullandığını ve geçersiz imza sirküleri düzenlediklerini, … 4 Noterliğinin … tarihli … yevmiye numaralı imza sirküleri çıkardıklarını ancak bu imza sirküsünde bulunan imzaların müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin sahibi olduğu şirket adına 17/08/2015 tarihinde genel kurul toplantısı yapıldığını, toplantı tutanağında … adına olan imzanın müvekkiline ait olmadığını, …’in 17/08/2015 tarihli sahte genel kurul kararını kullanarak … 9 Noterliğinden … tarih, … yevmiye numaralı imza sirküleri çıkardığını, müvekkilinin sahibi olduğu şirketten davalı şirketin sahte müdürlerinin haksız kazanç elde ettiklerini, elde ettikleri haksız kazanç ile ev kadını … (müdür …’in karısı) adına çok değerli gayrimenkuller aldıklarını, hiçbir geliri olmayan ev hanımı olan …’in 3 yıl içerisinde 6 ile 7 milyon TL arasında gayrimenkul sahibi olduğunu, … ve …’in … bulunan boya malzemeleri ve …’ın …. Ana Bayii olmasından faydalandıklarını ve kendilerine …Aş isimli şirket kurduklarını, kurdukları … Aş ile müvekkilinin sahibi olduğu … İnşaatın … Ana bayiliği yetkilini kullandıklarını, sattıkları her malı …Aş ismiyle sattıklarını, …. Boya genel merkezinden gelen ikramiyeleri uhdelerine geçirdiklerini belirterek Sağlık Bilim Kurulundan ya da konusunda uzman bilirkişi heyetinden veyahut Adli Tıp Kurumundan davaya konu ortaklar kurulu kararının alındığı tarihler itibariyle davacı kısıtlının hareket ve imza kabiliyetinin olup olmadığının anlaşılması için delil tespiti şeklinde rapor alınmasını, … ve …’in … İnşaat …Tic. Ltd. Şti’deki müdürlüklerini ürettikleri sahte ortaklar kurulu kararı ve bu sahte ortaklar kurulu kararının kullanması ile oluşturulmuş olması nedeniyle, … Tic. Ltd. Şti’nin sahte olarak alınan 15/12/2014 tarihli ve 17 numaralı Ortaklar Kurulu Kararı, … tarihli ve … numaralı Ortaklar kurulu kararı, …tarihli ve … numaralı ortaklar kurulu kararı , … tarihli ve … numaralı ortaklar kurulu kararının yok hükmünde olduğunun tespiti, … ve … tarafından sahte ortaklar kurulu kararı ve bu sahte ortaklar kurul kararının kullanılması ile …Tic. Ltd. Şti’nin müdürlüklerinin oluşturulmuş olması, kısıtlı davacının … Şirketinin sahte müdürleri … ve … hakkında dolandırıcılıktan suç duyurusunda bulunması, haklarında tazminat davası açmış olmasının menfaat çatışması oluşturması ve şirketin %99 unun hissedarının davacı kısıtlı olması nedeniyle, … İnşaat … Ltd. Şti’ye kısıtlının (Davacı …’in) kayın biraderi …’ın dava sonuçlanıncaya kadar şirkete kayyım atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun şekilde dava dilekçesi, tensip zaptı, duruşma gün ve saatini bildirir tebligat yapılmış olup, cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Müdahale talebinde bulunan … ve … vekili müdahale dilekçesinde; müvekkili …’in … Ltd. Şti,’nin yetkili müdürü olduğunu, …’in ise hem şirkette payı hemde yetkili müdür sıfatının olduğunu, görülmekte olan iş bu davanın şirket aleyhine açıldığını, müvekkillerine husumetin yönetilmediğini, davacının taleplerinin derdestlik sebebiyle reddi gerektiğini, aynı konu ve taleplerle ilgili … 5. Asliye Ticaret Mahkemesine ait …Esas sayılı dosyasında yargılama yapıldığını, davacının talepleri hakkında … 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin kesinleşmiş bir kararının bulunmadığını, öncelikle davanın derdestlik yönünden reddini, mahkeme aksi kanaatte ise davanın … 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep etmişlerdir.
… 18 ATM nin …Esas …karar sayılı 05/04/2021 tarihli ilamı ile; dosyanın Mahkememizin 2020/786 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş, Mahkememizin 2020/786 Esas sayılı dosyasının 27/05/2021 tarihli duruşmasında, “Birleşen … 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E.sayılı dosyasının bu dosyadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydına, yargılamanın yeni esas üzerinden yürütülmesine” karar verilmiş, … 18 ATM nin … Esas sayılı dosyası mahkememizin 2021/367 Esas sayılı numarasını almış yargılamaya bu dosya üzerinden devam olunmuştur.
Mahkememizin Birleşen 2021/693 Esas sayılı dosyasına ibraz edilen 27/10/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacı …’in vasisi olduğu kısıtlı …’in 30/08/2014 tarihinde beyin kanaması geçirerek felç olduğunu, bitkisel hayatta yaşamını devam ettirdiğini, kısıtlı …’in %99, davacının %1 hisse ile ortak olduğu şirketin ticaret sicil kayıtlarını incelemek için 27/07/2020 tarihinde İstanbul Ticaret odasına başvuru yaptıklarını, kısıtlının abisi olan … ve yeğeni olan …’in kısıtlı imzalamış gibi ortaklar kurul karar defterini imzalayarak sahte genel kurul kararı düzenlendiklerini, aynı genel kurul kararında davacı adına atılan imzalarında sahte olduğunu, alınan sahte genel kurul kararlarını … Ticaret Odasına başvuru yaparak tescil ve ilan ettirdiklerini, yine davalıların kendilerini şirketi temsil etmek üzere imza sirküleri düzenlettirdiklerini, davalıların şirketin yönetimini ele geçirdiklerini ve milyonlarca gelir elde ettiklerini, davacının vasisi olduğu kısıtlı … lehine Mahkememizin 2021/367 Esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını bildirerek; …Tic Ltd Şti’nin sahte olarak alınan … tarihli ve … numaralı ortaklar kurulu kararı ,…tarihli ve …. numaralı Ortaklar kurulu kararı, … tarihli ve … numaralı ortaklar kurulu kararı, … tarihli ve … numaralı ortaklar kurulu kararlarının yok hükmünde olduğunun tespitine, Mahkememizde açmış oldukları 2021/367 E.sayılı dosyası ile iş bu davanın birleştirilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizin 2021/693 Esas Sayılı dosyası ile 2021/367 Esas sayılı dosyası arasında hukuki ve fiili irtibat nedeniyle Mahkememizin 2021/693 Esas sayılı dosyasının Mahkememizin 2021/367 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, yargılamaya daha ileri aşamada bulunan Mahkememizin 2021/367 E.sayılı dosyası üzeriden devam olunmasına karar verilmiştir.
Asıl ve birleşen davada davacılar davalı … Ltd Şti’nin … tarihli … nolu , … tarihli … numaralı, … tarihli … nolu, … tarihli 20 nolu ortaklar kurulu kararının şirkette %99 hisseye sahip …’in bu kararların alındığı tarihte kısıtlı olduğu ve imza atma ehliyetinin bulunmadığı, yine %1 hisseye sahip …’in bu kararların altındaki imzalarının sahte olması sebebi ile yok hükmünde olduğunun tespitini talep etmiştir.
Adli Tıp Kurumundan alınan 11/10/2021 tarihli raporda; “…15/12/2014, 27/01/2015, 17/02/2015, 17/08/2015 tarihleri itibari ile hareket ve imza kabiliyetinin ayrıca bu tarihlerde hukuki işlem ehliyetinin bulunup bulunmadığı sorulan … oğlu, 1968 doğumlu davacı kısıtlı …’in Kurulumuzca 15/03/2021 tarihinde yapılan muayenesi sonucunda elde edilen bilgi ve bulguların yorumlanmasından; fiil ehliyetini müessir ve kişide şuur ve harekat serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecede olan “Organik Mental Bozukluk” saptandığı, tıbbi belgelerin incelenmesinde ilk işlem tarihi olan 15/12/2014’ten yaklaşık 3 ay önce … Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 31/08/2014- 05/09/2014 tarihli epikrizinde ilk defa “Ensefalopati, Beyin ödemi, Ön duvar akut transmural miyokardiyal enfarktüsü, Göğüs ağrısı” teşhisleri konduğu, … Tıp Fakültesi Hastanesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nın 13/05/2015 tarihli, 1839 rapor nolu sağlık kurulu raporunda “beyin hasarı ve disfonksiyonuna ve fiziksel hastalığa bağlı mental bozukluk teşhisi konduğu, hipoksik ensefalopati tanısı ile trakeostomi ve peg açılarak yoğun bakımda takip edilmiş olduğu, eski işlevselliğine dönemediği, öz bakımını yapamadığı, kendi ihtiyaçlarını karşılayamadığı, dış uyaranlara yanıt vermediği, kooperasyon kurulamadığı, vasi atanmasının uygun olduğu, mahkemece dinlenmesinde yarar olmadığı”nın belirtildiği, kişinin musab olduğu Organik Mental Bozukluğunun klinik özellikleri dikkate alındığında işlem tarihlerinde de mevcut olduğu tıbbi kanaatine varıldığı, bu duruma göre; …’in 15/12/2014, 27/01/2015, 17/02/2015 ve 17/08/2015 tarihlerinde fiil ehliyetine haiz olmadığı …”bildirilmiştir.
Adli Tıp Kurumundan alınan rapordan da anlaşılacağı üzere kısıtlı …’in iptali istenen ortaklar kurulu kararlarının alındığı tarihlerde imza atma kabiliyetine sahip olmadığı, hukuki ve fiili ehliyeti bulunmamaktadır.
Davalı … Tic Ltd Şti’nin ticaret sicil özetinin yapılan incelemesinde; davalı şirketin 04/10/2006 tarihinde kurulduğu, kuruluş sermayesinin 100.000-TL olduğu 90 paya karşılık 90.000TL nin kısıtlı …e, 10 paya karşılık 10.000-TL nin …’e ait olduğu, 11/04/2008 tarihli hisse devirleri ile şirket sermayesini 99.000-TL ‘ye karşılık gelen %99 ‘nun …, 1.000-TL ‘sine karşılık gelen %1’nin …’e ait olduğu, …’in 10 yıl süre ile şirkete müdür olarak atandığı görülmüştür.
… 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin…Esas … sayılı 27/05/2015 tarihli kararı ile …’in kısıtlılık altına alınmasına, kendisine …’in vasi olarak atanmasına karar verilmiştir.
14/10/2021 tarihli Celsede; Vasi ile kısıtlı arasında açılan dava sebebi ile menfaat çıkar çatışması bulunması sebebi ile kısıtlıyı temsil etmek üzere temsilci atanması konusunda davacıya süre verilmiş isede; … 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 27/08/2020 tarihli celsesinde; vasi …’e kısıtlı adına ve kısıtlının menfaatlerinin korunması amacıyla dava açması ve icra takibi yapması açısından izin ve yetki verildiği anlaşıldığından mahkememizce bu ara karardan rücu edilmiştir.
… 9. Noterliğinin …tarihli … yevmiye nolu Limited Şirket Pay Devri sözleşmesi ile davalı şirket hissedarı …’in şirketteki %1 ‘lik payını …’e devir ettiği, noterlik sözleşmesinin sahte olduğunun davacı … tarafından iddia edilmediği görülmüştür.
6102 sayılı TTK’ nın 595. maddesi gereğince, şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için, ortaklar genel kurulunun onayının şart olduğu ve devrin bu onayla geçerli olduğu, birleşen dosya davacısı şirket hissesini noter sözleşmesi ile devretmiş ise de, devrin davalı şirkete karşı sonuç doğurabilmesi için bu hususta geçerli bir genel kurul kararı alınması gerekmektedir.
Somut olayda, dava konusu … tarih … nolu ortaklar kurulu kararında …in hissesini … 9. Noterliğinin… tarih ve … sayılı hisse devir ve temlik sözleşmesi ile …’e devir ederek ortaklıktan ayrıldığı, bu devrin kabulüne ve delil hususunun şirket pay defterine işlenmesine dair karar oluşturulduğu, kararın altında kısıtlı …, … ve …’in imzalarının bulunduğu, … tarihli … nolu karar ile şirket merkez adresinin nakledilmesine, şirket müdürlüğüne şirket dışından 10 yıllığına …’in atanmasına karar verildiği, kararın altında …, …’in imzalarının bulunduğu, …tarihli … nolu karar ile şirketin ana sözleşmesinin 3. Maddesinin tadil edilmesinin kararlaştırıldığı, karar altında … ve …’in imzasının bulunduğu, … tarihli … nolu karar ile şirkete 10 yıllığına …’in müdür olarak atanmasına karar verildiği, kararın … ve … tarafından imzalandığı görülmüştür.
Dava konusu edilen 17-18-19-20 nolu bu karaların altında imzası bulunan %99 pay ile şirket ortağı …’in bu tarih itibari ile imza atacak durumda olmadığı, fiil ehliyetine sahip olmadığı ATK raporu ile belirlendiğinden …’e atfen atılı imzanın …’e ait olmadığı, dava konusu genel kurul toplantısına katılmadığı, %99 pay sahibi …’in katılmadığı, Genel Kurulda alınan kararlardaki oy nisabınında sağlanamadığı, …’in katılmadığı Genel Kurulunda alınan kararların yok hükmünde olduğu, yine bu kapsamda, yok hükmündeki bir işlemin yokluğunun ileri sürülmesinin MK.2.maddesine aykırılık teşkil edip etmeyeceği konusu üzerinde de durmak gerektiği, “Yokluk, hukuki işlemenin kurucu unsurlarının veya kanunen kurucu unsur olarak kabul edilen diğer olguların gerçekleşmemesi halinde söz konusudur. Yoklukla kesin geçersizlik arasında ayrımın gereksiz olduğu veya yokluk hallerinin geçersizlik başlığı altında inceleyenler bulunmakla birlikte bu ayrımın temelde farklılık yaratmadığı ifade edilmektedir. Gerçekten de ortak nokta olarak yoklukla kesin hükümsüzlük, herkes tarafından her zaman ileri sürülür ve hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınır. Hatta yokluğu tespit eden mahkeme kararı, geçersizliğe benzer şekilde, taraf olmasa da herkes için bağlayıcıdır. Ancak bir hukuki işlemin geçersizliğinden bahsedebilmemiz için öncelikle işlemin hukuk dünyasında var olması gerekir. Yok olan bir hukuki işlemin geçerliliği veya geçersizliğinden bahsedilemez. Başka bir ifadeyle geçersizlik veya geçerlilik, ancak hukuki işlem kurulduktan sonra meydana gelebilir. Yoklukta, işlemin hüküm ve sonuçlarının doğması için aranan hukuki olguların eksik olmasını ifade ettiğinden, doğmayan bir geçersizlik halidir. Tüm geçersizlik halleri gibi, hüküm ve sonuçlar kurulmama sebebi ile doğmadığından işlem yürürlükte değildir. Her iki tarafın da bir bağlılığı yoktur. Ancak yoklukla geçersizlik arasında, hukuki sonuçları yönünden aşağıdaki farklılıklar söz konusudur: Geçersiz bir hukuki işlemin sonradan düzeltilmesi veya talili söz konusu olabilir. Yok bir işlem var olmadığından, düzeltilmesi veya talili söz konusu olamaz. Dürüstlük kuralına aykırılık sebebiyle hakkın kötüye kullanılması yasağı geçersizlikte uygulama alanı bulurken, yokluk durumunda uygulama alanı bulmaz. Geçersiz bir işlemin geçersizliğinin ileri sürülmesi dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ediyorsa, geçersizlik düzeltilerek aynen ifaya esas hukuki işlem olarak geçerli kabul edilmesi söz konusu olabilir” (Prof.Dr.O.Gökhan Antalya, BORÇLAR HUKUKU GENEL HÜKÜMLER, 1.cilt İstanbul 2012 s.94-95). yok hükmündeki bir işleme sonradan icazet verilmesi mümkün olmadığı gibi, davacı …’in kısıtlı olması kısıtlının menfaatlerinin korunması gerektiği durumlarda yokluğun ileri sürülmesinin dürüstlük kuralına aykırılık olarak değerlendirilemeyeceği, dürüstlük kuralının yok hükmündeki bir işleme geçerlilik kazandıramayacağı anlaşıldığından dava konusu edilen 17-18-19-20 nolu genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğu sonucuna varılmıştır.
Birleşen dava davacısı … hissesini Noter Sözleşmesi ile …’e devretmiş isede 6102 sayılı TTK nun 595. Maddesi uyarınca; geçerli bir Ortaklar Genel Kurul Onay kararı bulunmadığından …’in hissesini devir etmesi şirkete karşı sonuç doğurmayacağından …’in %1’lik hisse ortağı olarak şirkette pay sahibi olduğu bu davayı açmakta hukuki menfaati bulunduğu ve aktif husumet ehliyetine sahip olduğu sonucuna varılmıştır.
HMK nun 303 Maddesinde bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerektiği düzenleme konusu yapılmıştır. Davacı Mahkememizde yargılaması yapılan 2020/786 e sayılı dosyada; davalı şirket … Ltd. Şti yanında; …, …, …, … Ticaret Anonim şirketi aleyhine de dava açmış, bu davada … ve …’in müdürlüğünün yokluğunun tespiti ile tazminat talebinde bulunmuş olduğundan HMK nun 303 maddesi anlamında 2020/786 Esas sayılı dosyasında verilen hükmün kesin hüküm oluşturmadığı sonucuna varılarak davalı şirketin bu yöne ilişkin itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve delillerin değerlendirilmesi sonucunda; Asıl ve birleşen davada davanın kabulüne, davalı şirketin … tarihli … nolu …tarihli … nolu , …tarihli … nolu ve … tarihli … nolu kararların altında imzası bulunan …’in bu kararların alındığı tarih itibari ile fiili ehliyetine sahip olmadığı, imza atacak yeterliliğinin bulunmadığı, davacı kısıtlı …’in genel kurul toplantılarına katılmasının mümkün olmadığı, …’in kısıtlı olduğu, kısıtlının hukuki menfaatlerinin korunması gerektiği, bu sebeple alınan kararlara uzun süre sessiz kalınmasının MK. 2. Maddesindeki dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmeyeceği, dürüstlük kuralının yok hükmünde olan işleme geçerlilik kazandıramayacağı anlaşıldığından; davalı şirketin … tarihli … nolu …tarihli … nolu , … tarihli … nolu ve… tarihli 20 nolu kararların yok hükmünde olduğunun tespitine, davalı şirkete münferit imza ile şirket müdürü olarak tüm yetkileri kullanmak üzere yönetim kayyımı olarak 18/03/2021 tarihinde tedbiren … atanmış isede; davacının kayyumun değiştirilmesi talebinin kabulü ile …’ın yönetim kayyumluğu yetkisinin ve münferit imza yetkisinin kaldırılmasına, yerine münferit imza yetkisi ile şirketi temsil etmek üzere yönetim kayyumu olarak tedbiren mali müşavir …’in atanmasına, yönetim kayyumuna aylık 6.000-TL ücret takdirine, 3 aylık toplam 18.000-TL kayyum ücretinin peşin olarak davacı tarafından Kayyuma ödenmek üzere mahkeme veznesine yatırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Asıl davada;
1-Davanın kabulüne, davalı şirketin …tarihli … nolu … tarihli … nolu , … tarihli … nolu ve … tarihli … nolu kararlarının yok hükmünde olduğunun tespitine,
2-Davalı şirkete münferit imza ile şirket müdürü olarak tüm yetkileri kullanmak üzere yönetim kayyımı olarak atanan …’ ın yönetim kayyumluğu yetkisinin ve münferit imza yetkisinin kaldırılmasına, yerine münferit imza yetkisi ile şirketi temsil etmek üzere yönetim kayyumu olarak tedbiren mali müşavir …’in atanmasına, yönetim kayyumuna aylık 6.000-TL ücret takdirine, 3 aylık toplam 18.000-TL kayyum ücretinin peşin olarak davacı tarafından Kayyuma ödenmek üzere mahkeme veznesine yatırılmasına,
3-…’in şirkete Münferit imza yetkisi ile şirketi temsil etmek üzere yönetim kayyumu olarak atandığının Ticaret Sicil Memurluğunda tescil ve ilanına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 80,70-TL’nin, peşin alınan 59,30-TL harçtan mahsubu ile eksik harç olan 21,40-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 137,5‬0-TL yargılama giderinin, davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5.100-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Birleşen davada;
1-Birleşen davada davanın kabulüne,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 80,70-TL’nin, peşin alınan 59,30-TL harçtan mahsubu ile eksik harç olan 21,4‬0-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 77,5‬0-TL yargılama giderinin, davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5.100-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekili ile Feri Müdahil vekillerinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 12/05/2022

Başkan …
E-imzalıdır.
Üye …
E-imzalıdır.
Üye …
E-imzalıdır.
Katip …
E-imzalıdır.