Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/33 E. 2023/514 K. 13.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/33 Esas
KARAR NO : 2023/514

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 18/01/2021
KARAR TARİHİ : 13/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 18/01/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle, 12.08.2018 tarihinde … ilçesinden … istikametine doğru giden araçta bulunan müvekkilin, meydana gelen Trafik Kazasında nedeniyle yaralandığını, söz konusu kazanın … plakalı sayılı araç sürücüsü …’ın asli kusuru neticesinde meydana geldiğini, kazada alkollü de olduğu anlaşılan … kusurlu bulunduğunu, hakkında … Asliye Ceza Mahkemesi … E. Sayılı dosya ile dava açıldığını, dosyanın halen devam ettiğini, Müvekkil … meydana gelen trafik kazası sonucu yaralanarak hastaneye kaldırıldığını, kazanın ilk günleri bilinci kapalı kaldığını ve Türkiye’de hiç yakını olmayan müvekkilin ablası ve yeğeni …’ dan ona refakat etmek üzere geldiğini, seyahat edebilir hale gelene kadar Türkiye’de tedavi gören müvekkil sonrasında …’ da tedavi gördüğünü, müvekkilin kazada kafatası beyin travması yaşadığını, yüz kemiklerinde kırıklar meydana geldiğini, çarpışmanın müvekkilin tarafından olması sebebi ile patlayan camlardan yüzünde çok sayıda kesik oluştuğunu, Müvekkilin bu kaza sebebi ile uzunca bir süre iyileşemediğini, çok büyük acılar yaşamış ve sonrasında sol kulagında kalıcı işitme kaybı meydana geldiğini, kalıcı işitme kaybı teşhisinden sonra operasyonla müvekkile işitme cihazı takıldığını, söz konusu işitme cihazının da müvekkilin duymasını tam sağlayamamış ve sol kulağında çınlama, denge problemleri yaşamakta ve iş hayatı ve özel hayatında sorunlarla karşılaştığını, … çalışma bakanlığının müvekkile %30 engelli raporu tanzim ettiğini, Müvekkil bu orana itiraz ettiğini ve bakanlık 2021 Şubat ayında rapor için müvekkilin tekrar doktor kontrolünden geçmesi için randevu verdiğini, Müvekkilin ana okulu öğretmeni olduğunu, özellikle çocuklarla ilgilenirken sorunlar yaşadığını, tüm bu başına gelenler sebebi ile psikolojisinin bozulduğunu, işitme kaybını kaldıramadığını ve halen psikiyatrik tedaviler gördüğünü, diğer yandan karşı tarafın kazadan sonra, müvekkille geçmiş olsun demek için dahi iletişim kurmadığını, yaşadığı zorluklara ne maddi ne manevi herhangi bir desteği olmadığını, hayatına hiçbir şey olmamış gibi devam ettiğini, Müvekkilin bu kaza sebebi ile tedavi masrafları olduğunu, ona refakat etmek için yurt dışından gelen refakatçilerinin masrafları olduğunu, Maluliyet oranı belirlendiğinde buna ilişkin iş gücü kaybının da ortaya çıkacağını, davalı sigortaya gerekli başvurular yapıldığını, dava şartı Arabuluculuk kurumuna başvuru yapıldığını, tüm bu başvuruların olumsuz sonuçlandığını, Müvekkilin trafik kazası sonucu yaşamış olduğu acıların telafisinin mümkün olmadığını, bir nebze de olsa telafisi için ve tarafları ekonomik ve sosyal durumu, davalıda yaratacağı caydırıcılık etkisi ve karşı tarafın kusur derecesi de dikkate alınarak davalı … ve araç sahibi …’dan 50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini, Manevi tazminat miktarı belirlenirken karşı tarafın kusur derecesi de dikkate alınıldığından talep edilen manevi tazminat tutarından indirim yapılmaksızın aynen hüküm altına alınmasına, 1.000,00 TL tutarında maddi tazminatın yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar …, … vekilinin 11/02/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle, Huzurdaki davada, İstanbul Mahkemeleri yetkili değildir. Yetkili mahkeme, davalıların yerleşim yeri sınırlarında yer alan … Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, bu sebeple davanın usulden reddi gerektiğini, diğer yandan 6100 Sayılı HMK m. 107’de alacaklının, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabileceği düzenlendiğini, davacının her ne kadar işbu davayı belirsiz alacak davası olarak ikame etmiş olsa da kendisinin, talep ettiği ulaşım ve tedavi giderlerini belirleyebilecek durumda olduğundan davanın hukuki yarar yokluğundan reddedilmesi gerektiğini, davacının tüm iddialarının asılsız ve mesnetsiz olduğunu, öncelikle belirtmek gerekir ki, davacı ile davalı … arasındaki ceza davası istinaf aşamasında olduğunu, ortada müvekkil aleyhine kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmadığını, Mahkemece bu raporlar dikkate alınacak olursa, özellikle belirtmek gerekir ki kaza olayının gerçekleştiği ve tarafların bulunduğu yer ile hiçbir ilgisi bulunmayan farklı bir ülkenin … bakanlığı tarafından tanzim edilen bir engelli raporunu kabul etmediklerini, bir an için işitme kaybı teşhisinin geçerli olduğunun kabul edilse dahi bu kaybın gerçekten de bahse konu kazaya bağlı olarak meydana gelip gelmediği hususunun da tartışmalı olduğunu, seyahat edebilir duruma gelecek kadar iyileşen ve refakatçiye ihtiyacı kalmayan davacının, tam olarak hangi gerekçe ile yurt dışında tedavi gördüğü de anlaşılamadığını, davalıların kusurlu olduğunun kesin bir yargı kararı ile ortaya konsa dahi, davacının keyfi olarak yurt dışına gitmesi sebebiyle yaptığı ulaşım giderleri ile yurt dışındaki tedavi giderlerinin davalılardan talep edilmesi hakkaniyete uygun düşmediğini, davanın reddine ve yargılama giderlerinin davacı aleyhine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … ŞİRKETİ’nin 01/03/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle, Davacı tarafın müvekkil şirketten sürekli maluliyet tazminatı talebinde bulunduğu, özürlülük raporu alınması için … Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk yazısı talep ettiğini, davacının sevki ile ilgili hastaneden alınan raporda; Davacının özür oranının %0 (sıfır) olduğu, İşitme kaybı mevcut olsa da bunun kaza ile ilişkisinin tespit edilemediği, Raporun süresiz olarak hazırlandığı tespitlerine yer verildiğini, davacının devam eden talebi üzerine mübrez tedavi evrakı medikal firmaya gönderildiğini, yapılan inceleme sonucunda; davacının devam eden talebi üzerine mübrez tedavi evrakı medikal firmaya gönderilmiştir. Yapılan inceleme sonucunda “Kişide mevcut (sol kulakta işitme kaybı) sekeli ile 12.08.2018 tarihinde geçirdiği kaza arasında nedensellik bağı kurulamamıştır. Kişinin trafik kazası nedeniyle oluşan yaralanması 27.02.2020 tarihli raporda kayıtlı bulgulara göre;20.02.2019 tarihli ve 30692 sayılı Resmi Gazete ile yürürlüğe giren ‘Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik’ hükümlerince %0 oranında engelliliğe neden olacak niteliktedir.” şeklinde görüş alındığını, görüldüğü üzere davacı tarafından sunulan raporda da, 18.03.2020 tarihli medikal firma raporunda da davacının kazaya bağlı sürekli maluliyeti bulunmadığı tespit edildiğini, mevcut işitme kaybı ile kaza arasında da illiyet bağı kurulamadığını, açıklanan nedenlerle davacının sürekli maluliyet tazminatına yönelik haksız istemlerinin reddini, aksi halde kazaya bağlı özür oranının “illiyet bağı da değerlendirilmek sureti ile” Adli Tıp Kurumunca tespit edilmesini, 01.06.2015 tarihli ZMS Sigortası Genel Şartları A.5.c maddesi ile; “Sürekli Sakatlık Teminatı: Üçüncü kişinin sürekli sakatlığı dolayısıyla ileride ekonomik olarak uğrayacağı maddi zararları karşılamak üzere, bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek teminattır.” hükmü getirildiğini, bu durumda maluliyet tazminatı zararının, 01.06.2015 yürürlük tarihli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının ekinde yer alan esaslara göre belirlenmesi gerektiğini, aksi bir hesaplamanın kanuna ve genel şartlara aykırı olacağını, İlgili tazminat taleplerinin, Trafik Sigortası Genel Şartları A.5.b maddesi gereği, sağlık gideri teminatı kapsamında olduğunu ve sağlık gideri teminatının ise SGK’nın sorumluluğunda bulunduğunu, Madde lafzından açıkça görüldüğü üzere Genel şartların A.5.b’ de düzenlenen sağlık gideri teminatına; kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedavi giderleri ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler de dahil edildiğini, zira sürekli sakatlık raporu alıncaya kadar zarar görenin çalışma gücündeki kayba bağlı giderler, sağlık gideri olarak kabul edilerek SGK’nın sorumluluğuna dahil edildiğini ve bu kapsamda sigorta şirketlerinin ve … hesabının sorumluluğuna son verildiğini, davacının ilgili tazminat kalemlerine yönelik bir talebinin bulunması halinde reddine karar verilmesini, bilindiği üzere KZMSS sigortası ile işletenin veya araç sürücüsünün kusurlu davranışı bu tür sigorta ile teminat altına alındığını, maddi giderler için geçerli olan teminat her halükarda verilecek bir teminat olmadığını, KZMSS sigortası kapsamında müvekkil sigorta şirketinin sorumluluğu sigortalısının kusuru oranında olduğunu, kaza tespit tutanağında motosiklet sürücüsünün hız kurallarına riayet etmediği, sürücünün araç hakimiyetini kaybetmesi nedeni ile kazanın oluşumunda pay sahibi olduğu tespit edildiğini, kaza tespit tutanağı incelendiğinde, davacının seyahat etmekte olduğu motosiklet sürücüsünün alkollü olduğunun görüldüğünü, bu durumun kişinin beceri ve reflekslerini sekteye uğratacağı dikkate alındığında davacının müterafik kusuru tespit edileceğini, yine kaza tespit tutanağında, davacının seyahat etmekte olduğu motosiklet sürücüsünün ehliyetinin bulunmadığının görüldüğünü, bu nedenlerle davacının kazaya bağlı gelişen bir sürekli sakatlığı tespit edilemediğinden buna yönelik haksız istemlerin reddini, her durumda özürlülük oranının kaza tarihinde yürürlükte bulunan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre tespit edilmesini, Geçici iş göremezlik tazminatına ve geçici bakıcı giderine ilişkin haksız istemlerin reddini, kazanın meydana gelmesindeki kusur oranlarının bilirkişi aracılığı ile tespitini, Tazminat hesaplaması yapılması durumunda davacının müterafik kusuru bulunduğu dikkate alınarak makul oranda indirim yapılmasını, Müvekkil şirketin yargılama masrafları ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi zararın davalılardan tahsiline ilişkindir.
Mahkememizin 24/11/2021 tarihli celse ara kararı gereği, dosyanın ATK’ya sevkine, davacının muayenesinin yapılarak Özürlülük Ölçütü Ve Sınıflandırılması Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporu Yönetmeliği Hükümleri dikkate alınarak maluliyetin tespitine karar verilmiş olup, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 04/11/2021 tarihli raporunda, Kişinin 22.10.2021 tarihli muayenesinde sol kulak total işitme kaybı saptandığı, ancak kişiye ait olay tarihli görüntüleme tetkiklerinin kurulumuzca yapılan incelemesinde kaide kırığı bulgusu saptanmadığından mevcut işitme kaybının olay ile illiyetinin bulunmadığı, … ve … kızı 01/12/1976 doğumlu …’ın 12.08.2018 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanmasının, 03/08/2013 tarih, 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği ile bu yönetmelik kapsamında yer almayan bölüm, cetvel ve listeler için, 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmamış olduğundan sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 3 (üç) aya kadar uzayabileceği görüş ve kanaatine varıldığını bildirdikleri görülmüştür.
Mahkememizin 01/02/2022 tarihli celse ara kararı gereği, kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken yönetmeliğe göre rapor tanzimi için dosyanın ATK’ya sevkine karar verilmiş olup, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 04/04/2022 tarihli raporunda, Kişinin 22.10.2021 tarihli muayenesinde sol kulak total işitme kaybı saptandığı, ancak kişiye ait olay tarihli görüntüleme tetkiklerinin kurulumuzca yapılan incelemesinde kaide kırığı bulgusu saptanmadığından mevcut işitme kaybının olay ile illiyetinin bulunmadığı, Paşa ve Melek kızı 01/12/1976 doğumlu …’ın 12.08.2018 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanmasının, 30.03.2013 tarih, 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre değerlendirildiğinde; Kişinin tüm vücut engellilik oranının %0 (yüzdesıfır) olduğu, İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 3 (üç) aya kadar uzayabileceği görüş ve kanaatine varıldığını bildirdikleri görülmüştür.
Mahkememizin 15/11/2022 tarihli ara kararı gereği, Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, ceza dosyasında yapılan tespitler kapsamında kazanın oluşum şekli ile kusur durumunun oransal olarak belirlenmesi ve davacının iyileştirme gideri talebi yönünden hesap yapılması yönünden dosyanın bilirkişiye tevdi istenilmiş olup, Aktüerya bilirkişisi …, Tıp Uzmanı … ve kusur bilirkişisi ..’ın 27/02/2023 tarihli raporunda özetle, Dava konusu olayda davalı …’ın %75 oranında asli kusurlu olduğu, Dava dışı sürücü …’un olayda ?4 25 oranında tali kusurlu olduğu, Davacının talep konusu ettiği tedavi giderlerinin tamamını belgeli olması, bu konudaki Yargıtay kararlarına göre 2918 sayılı Kanun’un 98. maddesinde değişiklik yapan 6111 sayılı Kanun’un 59. Maddesine göre belgeli tedavi giderlerinin tamamında SGK’nın sorumlu olması nedeniyle davacı tarafından ibraz edilen belgeli tedavi giderlerinden davalıların sorumluluklarının söz konusu olmayacağı, davacının belgesiz tedavi gideri olup almadığının ve parasal tutarlarının dosyada mevcut belgelere göre belirlenmesinin mümkün olmaması nedeniyle davalıların işbu dava kapsamında sorumlu oldukları tedavi giderinin belirlenemediği, davalıların 9675 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre belirlenen zarar tutarından %20 hatır taşıması indirimi yapılması sonucu yapılan hesaplamaya göre davacı …’nın; a)Geçici iş göremezlik dönemindeki maddi zararı * 2.700,00 € olup, bunun Kaza tarihindeki TL karşılığının 21.148,29 TL, Dava tarihindeki TL karşılığının 24.423,39 TL, olduğu, ATK tarafından kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümlerine göre davacının maluliyet oranı 0 olarak belirlendiğinden, davacının sürekli iş göremezlik dönemi için maddi zararını söz konusu olmayacağı, Davacının yukarıda belirlenen maddi zararları zorunlu trafik sigorta poliçesindeki limit içinde kalmakta olup, Manevi tazminat taleplerinin zorunlu trafik sigorta poliçesi kapsamında olmaması nedeniyle manevi tazminattan sigorta şirketi dışındaki araç sürücüsü ve işletenin sorumlu olacağı, Davalı sigorta şirketinin 25.09.2019 tarihinden önce temerrüde düştüğü belirlenememiş olup, Araç sürücüsü ve işleten bakımından temerrüdün 12.08.2018 olay tarihinde gerçekleşmiş olacağı, Sigortalı aracın kullanım şeklinin hususi gözüktüğü görüş ve kanaatine varıldığının bildirdikleri görülmüştür.
… Asliye Ceza Mahkemesine yazılan müzekkereye yanıt verildiği ve mahkemenin … esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davalılardan …’ın sanık, davacının katılan olduğu, Olay günü saat 00.40 sıralarında … İlçesi … Mahallesi … Sokak’ta sanık …’ın idaresindeki … plakalı otomobil ile katılan …’un idaresindeki … plakalı motosiklet arasında meydana gelen çift taraflı maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazasında sanığın birinci derecede kusurlu olduğunun tespit edildiği, sanığın yapılan alkol ölçümünde 174 promil alkollü olduğu ve sanığın alkolün etkisi ile kazaya sebebiyet verdiği, motosiklet sürücüsü katılan …’un alınan adli raporuna göre vücutta kemik kırığı oluşacak şekilde ağır (6) derecede yaralandığı; motosiklette yolcu olarak bulunan katılan …’ın alınan adli raporuna göre vücutta kemik kırığı oluşacak şekilde ağır (4) derecede yaralandığı; sanığın yanında yolcu koltuğunda bulunan katılan …’nın vücutta kemik kırığı oluşacak şekilde orta (2) derecede yaralandığı, sanığın bu haliyle üzerine atılı TCK’nın 89/4. Maddesinde düzenlenen taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçunu işlediği sabit olup, sanığın 1. Derecede asli kusurlu olması, yaralanan kişi sayısının fazlalığı, katılanlarda meydana gelen kemik kırıklarının ağır derecede olması nedeniyle takdiren alt sınırdan uzaklaşılarak hapis cezası ile cezalandırılmasına, alkolün etkisiyle araç idare edemeyecek olmasına rağmen araç kullanması ve hız sınırını aşması nedeniyle birden fazla bilinçli taksir halinin bulunduğu kanaatiyle takdiren yarı oranında bilinçli taksir hali nedeniyle cezasında artırım yapılmasına sanığın taksirinin yoğunluğu ve taksire dayalı kusurunun ağırlığı dikkate alınarak TCK’nın 53/6. maddesi uyarınca takdiren 6 ay süre ile sürücü belgesine el konulmasına, neticeten 1 yıl 10 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, kararın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin 2021/2345 Esas ve 2021/3289 Karar sayılı ilamı ile onandığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, maddi olaya ilişkin kesinleşmiş ceza mahkemesi dosyası, ATK raporu, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ilişkin tespitler uyarınca, Olay günü saat 00.40 sıralarında … İlçesi … Mahallesi … Sokak’ta davalı …’ın idaresindeki … plakalı otomobil ile katılan …’un idaresindeki … plakalı motosiklet arasında meydana gelen çift taraflı maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazasında sanığın birinci derecede kusurlu olduğunun tespit edildiği, davalı …’ın yapılan alkol ölçümünde 1.74 promil alkollü olduğu ve sanığın alkolün etkisi ile kazaya sebebiyet verdiği, davacının, davalı …’ın aracında yolcu konumunda olduğu, mahkememizce kusura ilişkin alınan raporda ve ceza mahkemesince alınan raporlarda kazanın meydana gelmesinde davalı …’ın tam kusurlu olduğunun tespit edildiği, mahkememizce alınan ATK raporunda kaza tarihinde yürürlükte bulunan 30.03.2013 tarih, 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre tüm vücut engellilik oranının %0 (yüzdesıfır) olduğu, İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 3 (üç) aya kadar uzayabileceği görüş ve kanaatine varıldığı, ATK raporu doğrultusunda alınan aktüerya bilirkişi raporunda ise davacının talep edebileceği geçici iş göremezlik bedelinin 24.423,39 TL olacağının tespit edildiği, davacı tarafça kısmi dava açıldığı ve tahkikatın bitirilmesine kadar davanın ıslah edilmediği anlaşılmakla taleple bağlılık kuralı gereğince davacının maddi tazminat isteminin kabulü ile, 100,00 TL’nin davalı sigorta yönünden temerrüt tarihi olan 27/09/2019 tarihinde, diğer davalılar yönünden 12/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine dair karar vermek gerekmiştir.
Davacının manevi tazminat talebi açısından yapılan değerlendirmede ise; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 56’ncı maddesinin 1’inci fıkrasına göre hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Aynı maddenin 2’nci fıkrası uyarınca, ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. Hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı olan manevi tazminatın miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/06/2004 gün ve 13/291-370 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminatın miktarını takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli tarafların kusur durumları gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 4’üncü maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hâkimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Somut olay yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde; davacının yaralanmasının ağırlığına ve olayın meydana geldiği tarihe göre duyduğu elem ve üzüntü sebebiyle manevi tazminatın koşulları oluştuğu anlaşılmakla, davacı ile davalılar … ve …’in dosya kapsamından anlaşılan sosyal ve ekonomik durumları, davalının 174 promil alkol ile araç kullandığı dikkate alındığında sürüş güvenliğinin olmadığını bilebilecek durumda iken onun kullandığı araca binen davacının müterafik kusurunun bulunmuş olması birlikte değerlendirildiğinde manevi talebinin kısmen kabulüne, 15.000,00 TL’nin davalılar … ve …’dan olay tarihi olan 12/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile , davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Davacının maddi tazminat isteminin kabulü ile, 100,00 TL’nin davalı sigorta yönünden 27/09/2019 tarihinde, diğer davalılar yönünden 12/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabul kısmen reddi ile , 15.000,00 TL’nin davalılar … ve …’dan olay tarihi olan 12/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile , davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
Maddi Tazminat Açısından;
Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 179,90-TL nispi karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 174,20-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 5,70-TL nispi karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yatırılan 174,20-TL peşin harç ile 59,30-TL başvurma harcı olmak üzere 233,50‬-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 3.933‬,00-TL posta masrafı ile bilirkişi ücreti ve 2.190‬,00 TL ATK ücreti olmak üzere toplam 6.123‬,00 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. Maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.360,00 TL arabuluculuk giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 100,00-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca yatıran tarafa iadesine,
Manevi Tazminat Açısından;
Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 1.024,65-TL nispi karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 174,20-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 850,45‬-TL harç bedelinin davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın kabul edilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalılar … ve …, kendilerini vekille temsil ettirdiğinden, davanın reddedilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdiren 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak işbu davalılara verilmesine,
Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde HMK 333 Maddesi gereğince taraflara iadesine,
Dair, Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 13/06/2023

Katip
E-imzalıdır.

Hakim
E-imzalıdır.