Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/313 E. 2022/124 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/313 Esas
KARAR NO : 2022/124

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/04/2017
KARAR TARİHİ : 24/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili sunmuş olduğu 28/04/2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin elektrik piyasası sektöründe toptan satış alanında faaliyet göstermek üzere kurulmuş olup bu faaliyetini EPDK’dan aldığı lisansla sürdürdüğünü, davalı idarenin sahibi bulunduğu 4 farklı tarife grubunda bulunan tesislerinin elektrik enerjisi tesisatının serbest piyasadan daha ekonomik olarak tedarik edilebilmek için 447 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında 22.10.2015 tarihinde … ihale kayıt numaralı Serbest Tüketici Durumundaki Tesisler İçin Elektrik Temini ihalesi yapıldığını, ihaleyi kazanan müvekkili şirketin işi üstlendiğini ve müvekkili şirket ile davalı idare arasında 24/12/2015 tarihli Mal Alımına Ait Sözleşmenin imzalanarak yürürlüğe girdiğini, davalı ile imzalanan sözleşme doğrultusunda müvekkili şirketin 01/01/2016 tarihinden itibaren davalı idarenin tesislerinin ihtiyacı olan elektrik enerjisi temin etmeye başladığını, davalı idare 26/01/2016 tarih ve …sayılı yazıyı müvekkili şirkete göndererek yapılacak hesaplamaların yazıda belirtilen tabloya göre yapılması gerektiğini istediğini, davalı tarafından gönderilen hesaplama tablosu doğrultusunda müvekkili şirketin davalı tesislerine temin ettiği elektrik enerji bedeline ilişkin olarak son ödeme tarihi 18/02/016 Ocak ayı tüketimlerine ait 209 adet faturayı davalı idareye gönderdiğini, bu faturaların davalı idarece ödenmeyerek iade edildiğini, davalı idarenin EPDK tebliğini ileri sürerek taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine aykırı olarak ödemeden imtina etmesinin yasal dayanağının bulunmadığını, aynı tebliğin istisna getiren geçici 3.maddesine de aykırı bir durum oluşturduğunu, EPDK’nın kuruluş kanununun verdiği yetki ile Türkiye’de enerji piyasası alanında kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip ve bu kanun ile kendisine verilen görevleri yerine getirmek üzere kurulmuş bir kurum olup, görevlerini yerine getirirken yasanın kendisine verdiği yetkiye dayanarak yönetmelik ve tebliğler yayınlayarak genel düzenleyici kurallar koyduğunu, EPDK’nın bu çerçevede tarifeleri belirleme yetkisine de sahip olduğunu, davalı idarenin EPDK tebliğ hükümlerini dikkate almadığını, davalı idarenin müvekkili şirket tarafından yapılan 18/04/2016 tarihli başvurusuna karşılık …tarih ve … sayılı yazısında PSH bedelinin ödenmesine imkan bulunmadığının bildirilmiş olması nedeniyle huzurdaki davayı ikame etme zorunluluğu hasıl olduğunu bildirerek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davalıya teslim edilen ürün bedellerinden davalının ödemeyi kabul etmediği PSH bedeli olan 4.613.354,30 TL 4830.403,77 TL KDV olmak üzere toplam 5.443.758,07 TL alacağın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi, tensip zaptı , duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş olup, davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili idarenin … numaralı Serbest Tüketici Konumundaki Tesisler İçin Elektrik Enerjisi Temini ile serbest piyasadan enerji tedarik ihalesi sonucunda, … A.Ş ile 24/12/2015 tarihinde sözleşme imzaladığını, ve işe başlandığını, yüklenicinin sözleşme konusu işi 24/12/2016 tarihinde tamamladığından teminatı da 08/03/2017 tarihinde iade edildiğini, belirtilen süre içinde müvekkile tahakkuk eden KDV dahil 5.443.758,07 TL alacaklarının aylık olarak düzenlenen her fatura tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte ödenmesinin talep edildiğini, elektrik piyasasının tam olarak oturmamasından dolayı üç ayda maliyet kalemlerinde değişiklikler yapıldığını, bu değişikliklerden müvekkili idarenin etkilenmemesi için ihale dökümanında tedarikçi ile müvekkili koruyacak tedbirler alındığını, davacı tarafından sözleşme sonrası gönderilen 209 adet fatura incelendiğinde fatura içeriklerinin 6051 sayılı kurul kararına uygun olmadığının görüldüğünü, anılan kararda Psh bedelinin 01/01/2016 tarihinden itibaren ulusal tarifeden çıkarıldığı, yüklenicinin faturalara yansıttığını, Psh kaleminin müvekkili idare muayene heyetince uygun görülmeyerek reddedildiğini, uygun görülmeyen 209 adet faturanın davacı tedarikçiye iade edildiğini, davacı tarafın faturaları ihale dökümanıma göre yeniden düzenleyerek müvekkiline gönderdiğini, muayene kabul heyetince uygun görülen faturaların Şubat/2016 dönem faturaları ile birlikte ödendiğini, davacı tarafın sözleşmenin 7 ve 25.maddelerine göre Psh bedelinin içinde olduğu her şey dahil teklif verdiğini, 2015 yılı son çeyreği elektrik faturalarında bulunan hizmet bedellinin bazılarının 01/01/2016 tarihinden itibaren faturalardan çıkartıldığını, serbest piyasadan elektrik alımında teknik alt yapıyı görevli dağıtım şirketi olduğundan hizmet bedellerinin tedarikçi üzerinden görevli dağıtım şirketine aktarıldığını, enerji fonu, TRT Payı ve …’nin de davacı şirket üzerinden ilgili kurumlara aktarıldığını, davacıya sadece aktif enerji bedeli kaldığını, sözleşmeye göre aktif ve reaktif enerjinin tedarik edilecek asıl mal olduğunu, müvekkiline ait ilk mal teslimatının 31/01/2016 tarihinde yapıldığını, EPDK tarifelerinin 01/01/2016 tarihinde değiştiğini, yeni tarife ile Edaş’lara ödenecek iletim, Psh ve sayaç okuma bedellerinin ikame olarak dağıtım bedeli adı altında birleştirildiği, bu tarife değişikliğine karşın sözleşmenin 44.maddesi ile gerekli düzenlemenin yapıldığını, 01/01/2016 tarihinden itibaren geçerli tarifelerde Psh kaleminin bulunmadığını, ayrıca davacının toptan elektrik satış lisansına sahip şirket olduğunu, bu nedenle ikili anlaşma sözleşmesinde EPDK’nın 30/12/2015 tarihli Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkındaki Tebliğ’in hükmünün olmadığını bildirerek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda; ” serbest elektrik tüketicisi niteliğindeki davalı … tesislerinde maddi açıdan en uygun elektrik enerjisi sağlanması için davacı ile 24/12/2015 tarihli ikili sözleşme imzaladığı, davacı şirketin müşterilerine karşılıklı anlaşılan iskonto üzerinden indirimli elektrik enerjisi satan tedarikçi şirket olduğu, iskontolu elektrik satışında … kamu ihaleleri kanununa göre ihale düzenlendiği, sözleşme bedelinin birim fiyat üzerinden belirlendiği, birim fiyatlı sözleşmelerde ön veya kesin projelere ve bunlara ilişkin mahal listeleri ile birim fiyat tarifelerine dayalı olarak idarelerle hazırlanmış cetvelde yer alan her bir iş kaleminin miktarı ile yüklenici tarafından bu iş kalemleri için teklif edilen birim fiyatlarının çarpımı sonucu bulunan tutarların toplamı üzerinden sözleşme yapıldığı, …’nin 2015 senesi için belirlediği 690.231.287 kw tüketim için uygun birim fiyat belirlenmesini istediği, en uygun fiyatı davacı şirketin tüm elektrik bedellerinin toplamı olarak 0.29422 TL kw olarak vererek ihaleyi aldığı, tarafların aralarında akdettikleri sözleşmede ve eki teknik şartnamede psh bedeli alınmayacağına yönelik herhangi bir maddenin bulunmadığı, EPDK’nun 13/12/2018 tarihli cevabi yazısında davacının 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 3.maddesine göre görevli tedarik şirketinin dağıtım ve perakende satış faaliyetlerini ayrıştırması kapsamında kurulan ve son kaynak tedariği yükümlüsü olarak kurum tarafından yetkilendirilen tedarik şirketi olduğu, bu kapsamda EPDK tarafından davacıya 20 yıl süreliğine tedarik lisansı verildiği, buna rağmen görevli tedarik şirketi görevi verilmediğinin bildirildiği, 30/12/2015 tarih, 29578 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren perakende enerji satış fiyatlarının düzenlenmesi hakkında tebliğin geçici 3.maddesinde bu tebliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce imzalanan ikili anlaşmalarda düzenlemeye tabi perakende satış hizmeti bedelinin aynen veya belirli oranda uygulanacağının belirtilmiş olması ve enerji bedelinin düzenlemeye tabi aktif enerji bedelinden bağımsız belirlenmiş olması durumunda geçerli olmak üzere bu sözleşmeler kapsamındaki perakende satış hizmet bedelinin 31/12/2017 tarihini geçmemek kaydıyla 0.7233 krş /kw olarak belirlendiği EPDK nın hazırladığı bu tebliğe uygun olarak tebliğin yürürlüğe girmesinden önce imzalanmış sözleşmelerde 31/12/2017 tarihini geçmemek kaydıyla psh bedelinin 0.7233 krş/kw olarak alınacağının açıkça belirtildiği, bu tutarın 31/12/2017 tarihini geçmemek kaydıyla referans alınabileceği, taraflar arasında akdedilmiş bulunan ikili anlaşmanın 30/12/2015 tarihinden önce imzalandığı, bu ikili anlaşmada enerji fiyatının düzenlenen enerji fiyatından tamamen bağımsız olarak belirlenmiş olduğu, EPDK tarafından belirlenen psh bedelinin aynen ödeneceğine veya belirli bir oranda ödeneceğine yer verilmiş olduğu, davacı tarafın sözleşme süresi boyunca davalı tarafa elektrik faturalarında tüketilen elektrik enerjisi ve 0.7233 krş/kw birim fiyat üzerinden psh tahakkuk ettirmesinde bir sakınca olmadığı, mevzuat değişikliği ile psh bedeli ile ilgili olarak kayıp kaçak, psh bedeli , psh sayaç okuma bedeli, iletim ve dağıtım bedelerinin dağıtım hizmetleri adı altında birleştirilmesi uygulamasının yapıldığı, davacı şirketin görevli tedarikçi şirket olmasa da EPDK mevzuatına yönetmelik ve tebliğlere uygun hareket etmek zorunda olduğu, taraflar arasındaki ikili anlaşmada psh hakkında olabilecek değişikliklerin uygulanacağının imza altına alındığı, sözleşmede ve davacı tedarikçi şirketin uygulamalarında iskonto ibaresinden bahsedilmediği ve perakende aktif enerji birim fiyatının sabit alındığı dikkate alındığında bu durumun ikili anlaşmada enerji bedeli düzenlemeye aktif enerji bedelinden bağımsız belirlendiği, bu durumda tebliğin 3.maddesi uyarınca davacı tarafın davalı tarafa elektrik faturalarında tüketilen elektrik enerjisi ve 0.7233 krş/kw birim fiyat üzerinden psh uygulamasında bir sakınca olmadığı, davacının talep edebileceği miktarın 5.444.420,14 TL olduğu, 5.443.758,07 TL’lik talebi ile bağlı bulunduğu, dava tarihinden önce davalının temerrüde düşürülmediği, dava tarihi itibariyle avans faizi işletilmesi gerektiği hüküm vermeye elverişli, denetime açık bilirkişi kök ve ek raporu ile anlaşıldığı” gerekçeleriyle Davanın kabulüne, 5.443.758,07 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen karar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3 Hukuk Dairesinin 2019/1956 E, 2021/1123 Karar sayılı ilamı ile kaldırılmış olup, kaldırma kararında “…Karar tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı HMK’nın “Tahkikatın sona ermesi” başlıklı 184. maddesi “(1) Hâkim, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir. (2) Mahkeme tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder” hükmünü; “Sözlü yargılama” başlıklı 186. maddesi ise “(1) mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatle mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir. (2) Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir.” hükmünü amirdir.
Somut olayda, 07.03.2019 günlü oturumda bilirkişi ek raporunun beklenmesine karar verildiği, 30.05.2019 tarihli son oturumda ise davalı vekilinin hazır olmadığı, ek rapora karşı itirazlarını celse arasında sunmuş olduğu, talepleri hakkında olumlu-olumsuz karar verilmeden ve tahkikatın bittiği bildirilmeksizin ve sözlü yargılama aşaması uygulanmaksızın yargılamaya son verilmiş, dava sonuçlandırılmıştır.
Yukarıda açıkladığı üzere Hukuk Muhakemeleri Kanunu 118-186. maddelerinin açık ve emredici hükümlerine rağmen davacı tarafın hukuki dinlenilme hakkını sınırlar mahiyette, tahkikatın tümü hakkında açıklama yapma hakkı ve süresi tanınmaksızın karar verilmesi doğru değildir. (Yargıtay 4. HD, 2015/13019 E- 2017/6062K…).
Bunun yanısıra davalı tarafça bilirkişi raporuna itirazda bulunulduğu gözetilerek itirazların değerlendirilmesi için üç kişilik bilirkişi kurulundan rapor alınması gerekirken itirazların değerlendirilmemesi de usule aykırıdır…” şeklinde karar oluşturulmuştur.
Mahkememizce BAM 3.Hukuk Dairesi’nin kararı doğrultusunda davalı tarafın rapora karşı yapmış olduğu itirazların değerlendirilmesi açısından ek bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, ibraz edilen 19/01/2022 tarihli raporda ; Davalı …’nin 2016 Ocak dönemi elektrik faturalarına itirazının PSH Bedeli hususunda olduğu ve başkaca bir kalem için itiraz edilmediği, EPDK’nın 30.12.2015 tarih ve 29578 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Perakande Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ’in Geçici 3 üncü maddesi ve EPDK’nın 14.04.2016 tarih ve …sayılı cevabi yazısından anlaşıldığı üzere, taraflar arasındaki sözleşmenin 30.12.2015 tarihinden önce imzalanmış olması, ikili anlaşma enerji fiyatının düzenlenen enerji fiyatından bağımsız olarak belirlenmiş olması ve sözleşmede PSH bedeli ödeneceğinin kararlaştırılmış olması halinde PSH bedelinin 31.12.2017’ye kadar uygulanabileceğinin (faturalara yansıtılabileceğinin) kararlaştırıldığı, bu sebeple davacı tarafından elektrik faturalarında 0,007233 TL/kWh birim fiyatı üzerinden PSH bedeli uygulanmasında (Taraflar arasındaki sözleşme ve EPDK’nın bu konudaki kararı kapsamında) yanlış bir işlem olmadığı, davacı şirketin PSH bedelini, EPDK ve sözleşme kapsamında talep edebileceği, dolayısıyla, davalı … tarafından ilgili faturaların iade edilmesinin uygun olmadığı, iade edilen faturalardaki PSH bedeli ve bu bedel üzerinden alınan KDV bedelinin de davacı tarafa verilmesi gerektiği, dosya kapsamında, dava konusu iade edilen faturalarla ilgili toplam PSH yekününün 4.613.915,38 TL ve bu bedel üzerinden alınacak KDV değerinin de 830.504,77 olmak üzere toplamda 5.444.420,14 TL asıl alacak bedeli olduğu bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve delillerin değerlendirilmesi sonucunda; davalının, davacı tarafından 2016 yılında düzenlenen elektrik faturasına sadece psh bedeli açısından itiraz ettiği, taraflar arasındaki sözleşmenin 30/12/2015 tarihinden önce imzalandığı, sözleşmede enerji fiyatının düzenlenen enerji fiyatından bağımsız olarak belirlendiği, 31/12/2017 tarihine kadar psh bedelinin ödeneceğinin kararlaştırılmış olduğu, EPDK’nun 30/12/2015 tarih 29578 sayılı perakende enerji satış fiyatlarının düzenlenmesi hakkındaki tebliğin geçici 3.maddesi ve EPDK’nun 14/04/2016 tarihli cevabı yazısı kapsamında davacı tarafından psh bedeli uygulamasının yanlış olmadığı, psh bedeli ve bu bedel üzerinden kdv nin de davalı tarafından ödenmesi gerektiği, psh yekününün 4.613,915,38 TL, kdv bedelinin de 830.504,77 TL olmak üzere toplam alacak miktarının 5.444.420,14 TL olduğu, davalının davadan önce TBK.nun 101.maddesi uyarınca usulüne uygun şekilde temerrüde düşürülmediği, bu sebeple dava tarihinden itibaren avans faizi işletilmesi gerektiği hüküm vermeye elverişli, denetime açık ek bilirkişi raporu ile anlaşıldığından davacının talebi ile bağlı kalınarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulüne, 5.443.758,07 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 371.863,11 TL nispi karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 92.965,78 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 278.897,33 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 92.965,78 TL harç ile, yine davacı tarafından yapılan bozmadan önce 4.796,00 TL, bozmadan sonra 2.560,50 TL olmak üzere toplam 7.356,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 143.062,58 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde, taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.24/02/2022

Başkan …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Katip …
E-İMZALI

HARÇ BEYANI
K.H: 371.863,11 TL
P.H: 92.965,78 TL
B.H: 278.897,33 TL

DAVACI YARGILAMA GİDERİ
BOZMADAN ÖNCE: 4.796,00 TL
BOZMADAN SONRA: 2.560,50 TL
TOPLAM : 7.356,50 TL

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.