Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/191 E. 2021/998 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/191 Esas
KARAR NO : 2021/998

DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/03/2021
KARAR TARİHİ : 22/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirkete ait … plaka sayılı araç davalı sigorta şirketi tarafından … poliçe numarası ile sigortalandığını, 25/05/2017 tarihinde … ili, … ilçesi, … Mah. … adresindeki şantiyede müvekkiline ait … plakalı çekici ile … plaka sayılı dorseye sürücüsü … olan … plakalı çekici ile … dorse plakalı tır çaptığını, meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin aracının maddi hasara uğradığını, meydana gelen trafik kazası sebebiyle müvekkili aracında meydana gelen toplam 69.000,00 TL’lik hasarın olay tarihinden sonra davaya konu aracın götürüldüğü servis raporu ve Motorlu Kara Taşıtları Birleşik Kasko Sigorta Poliçesi yapan … Sigorta A.Ş’nin eksper raporunda belirtildiğini, kazanın hemen sonrasında tutulan 25/05/2017 tarihli ifade tutanağının sigorta şirketine ibrazı ile hasar dosyası açıldığını ancak hasar miktarının müvekkili şirkete ödenmediğini, hasar dosyasına ilişkin olarak 01/07/2017 tarihinde sigortadan aracın onarımının yapılması için onay yazısının geldiğini, sigortanın onay yazısına ilişkin aracın tamirinin başlandığını ancak eksik evrak olduğu gerekçesiyle davalı sigorta şirketi dosyayı yeniden incelemeye aldığını, sigorta şirketi müvekkile ait araçta çalışan sürücünün … vatandaşı olması sebebiyle dosyayı yeniden incelemeye aldığını, şoför … sınıfı ehliyet sahibi ve geçici kimlik belgesine sahip olduğunu sürücünün Türkiye’de araç kullanabilmesi için yasanın aramış olduğu şartları taşıdığını bildirerek müvekkil şirket aracından meydana gelen 69.000,00 TL’lik servis ücretinin kaza tarihi olan 25/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava konusu trafik kazası ile ilgili olarak kazaya karışan araç maliki şirketlerden … A.Ş müvekkil şirket sigortalısı …Şti’ye … 2. ATM’nin … E. Sayılı dosyası ile dava açıldığını, müvekkil şirketin dosyada ihbar olunan sıfatına haiz olduğunu, daha önce açılmış dava olduğundan ve halen derdest olduğundan dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, hem kazaya karışanların açacağı davalarda hem de sigorta şirketlerine açılacak davalarda zamanaşımı süresinin 2 yıl olduğunu, dava konusu kazanın 25/05/2017 tarihinde meydana geldiğini, davanın ise 16/03/2021 tarihinde açıldığını, davacı tarafından işbu davanın zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığını, davanın zamanaşımından reddinin gerektiğini, … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından sigortalandığını, müvekkil şirketin Kasko Sigorta Poliçesinden sorumluluğu poliçe teminatıyla ve poliçe limitiyle sınırlı olduğunu, davacının talebinin poliçe teminat dışında kalan zararlardan olması sebebiyle reddinin gerektiğini bildirerek öncelikle davanın derdestlik sebebiyle dava şartı yokluğundan reddine, sigortalı aracın rehin hakkı bulunduğundan aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine, 2 yıllık zamanaşımı süresinde olmadığından reddine, poliçe teminatı dışında kalan zararlardan doğan zararlardan olduğundan davacının davasının esas reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe;
Dava, davacı şirkete ait araçta meydana gelen hasarın kasko poliçesi kapsamında davalıdan tahsiline ilişkindir. Davalı taraf derdestlik, husumet ve zamanaşımı itirazında bulunmuştur.
Davacı taraf, şirketine ait … plakalı aracının davalı sigorta şirketi tarafından … numaralı poliçe ile sigortalandığını, 25/05/2017 tarihinde şantiyede trafik kazası meydana geldiğini ve müvekkili şirket aracının zarara uğradığını, davalı tarafın zararlardan sigorta poliçesi kapsamında sorumlu olduğunu iddia ederek meydana gelen zararın tazminini talep etmiştir. Davalı taraf, trafik kazasının meydana gelmesinden itibaren 2 yıllık süre geçtiğinden alacağın zamanaşımına uğradığını beyan ederek zamanaşımı def’i ileri sürmüş, olayın sigorta poliçesi teminatı kapsamına girmediğini beyan ederek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Aktif husumet açısından yapılan değerlendirmede; rehin alacaklısı … tarafından mahkememize … plakalı araca ilişkin alacağı ve rehni bulunmadığı bildirildiğinden davacının aktif husumet ehliyetinin bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Derdestlik itirazı yönünden yapılan değerlendirmede; … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasının tarafları ile mahkememiz dosyasının tarafların farklı olduğundan derdestlik bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Dosya kapsamından, davacı ile davalı sigorta şirketi arasında, başlangıç tarihi 13/04/2017, bitiş tarihi 13/04/2018 olan “Birleşik Kasko Sigorta Poliçesi” düzenlendiği, 25/05/2017 tarihinde trafik kazasının meydana geldiği, 25/05/2017 tarihinde sigortalı tarafından olayın davalıya ihbar edildiği, ekspertiz talebi üzerine 28/08/2017 tarihinde ekspertiz raporunun düzenlendiği, davacı tarafından dosyaya delil olarak sunulan … tarafından davacıya gönderilen 31/11/2017 tarihli mailde hasar dosyasının reddedildiğinin davacıya bildirildiği, davalı şirket kazada sigortalı … plakalı aracı kullananın …’un … vatandaşı olduğu ve ehliyetinin dış ülkelerden alındığını, ülkemizde geçerli olabilmesi için 6 aydan sonra ülkemiz sürücü belgesi ile değiştirmesi gerektiğini, değiştirildiğine dair evrak sunulmadığı ve ehliyetinin geçersiz olması sebebi ile 12/12/2017 tarihinde ödeme talebini reddettiği, davacı tarafından TTK m.5/A uyarınca 14/02/2020 tarihinde zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğu, arabuluculuk sürecinin 02/06/2020 tarihinde sona erdiği, iş bu davanın ise 16/03/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır .
Uyuşmazlık, davada uygulanması gereken zamanaşımı süresinin ne olacağı, hasar başvuru sürecinin 2019 yılının Aralık ayına kadar devam etmesinin zamanaşımını etkileyip etkilemeyeceği ve nihai olarak dava konusu alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktalarındadır. Türk Ticaret Kanunu’nun 1420. maddesinde; “sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482. madde hükmü saklı kalmak üzere sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her halde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zaman aşımına uğrar.” hükmü düzenlenmiştir. Zamanaşımının başlangıcı muacceliyet tarihidir. Türk Ticaret Kanunu’nun 1427. maddesi gereğince, sigorta tazminatı veya bedeli, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her hâlde 1446’ncı maddeye göre yapılacak ihbardan kırkbeş gün sonra muaccel olur. Somut olayda, kazanın gerçekleştiği tarih olan 25.05.2017 tarihinde davalı sigorta şirketine ihbarda bulunulduğundan, TTK‘nın m.1427/2. fıkrası gereğince ihbardan kırkbeş gün sonra istem muaccel olacağından dava konusu tazminat talebinin 10.07.2017 tarihinde muaccel olduğu, davalı tarafından 12/12/2017 tarihinde ödeme talebinin belge sunulmaması nedeniyle reddedildiği, dolayısıyla davanın en geç 12.12.2019 tarihinde açılması gerektiği ancak davacı tarafından bu sürelerden sonra 2 yıllık zamanaşımı süresinin bitiminden sonra 14/02/2020 tarihinde arabuluculuk yoluna başvurulduğu ve davanın 16/03/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmakla tazminat talebinin TTK m.1420 uyarınca zamanaşımına uğradığı kanaatine varılmıştır. Dosya içeriğinden davacı tarafın iddia ettiği gibi hasar sürecinin 24/12/2019 tarihine kadar devam ettiği anlaşılsa da davalının KTK m.88 ve kasko poliçesi hükümleri uyarınca hasarın teminat kapsamında olup olmadığını değerlendirmek için gerekli olan belgelerin ibraz edilmesini talep ettiği, davacı tarafından talep edilen belgelerin sunulmadığı, hasar sürecinin davacının eksik belge sunmasından kaynaklı olarak uzadığı, davalıdan kaynaklanmadığı, hasar sürecinin uzamasında davalıya yüklenebilecek bir kusur bulunmadığı sonucuna varılarak hasar sürecinin uzamasının zamanaşımı süresine bir etkisi olmadığı kanaatine ulaşılmıştır. Nitekim dosya kapsamında zamanaşımını durduran veya kesen bir sebep tespit edilememiştir.
Nitekim İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/1492 E. 2018/1221 K. Sayılı; “Sigorta poliçesinin düzenlenme tarihi ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK nun 1420. maddesinde zamanaşımı düzenlenmiştir. Düzenlemede “Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482’nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her halde rizikonun gerçekleştiği tarihten altı ay geçmekle zamanaşımına uğrar. Diğer kanunlardaki hükümler saklıdır “ ifadelerine yer verilmiştir. Bu alacağın muacceliyet tarihi ise, TTK nun 1427/1. madde hükmü yollaması İle 1446. maddesi hükmü uyarınca yapılacak ihbar borcunun doğduğu tarihten itibaren olacaktır.1446 . maddede, sigorta ettirenin rizikonun gerçekleştiğini öğrenince durumu gecikmeksizin sigortacıya bildireceği, 1427/2. fıkrada ise, sigorta tazminatı ve bedelinin , rizikonun gerçekleşmesine müteakip ve riziko İle ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmalar bitince ve herhalde 1446 ‘ncı maddeye göre yapılacak ihbardan 45 gün sonra muaccel olacağı belirtilmiştir.Bu durumda, davacı sigortalının ,davalı sigorta şirketine ihbarı en geç 12.03.2015 tarihinde yaptığı kabul edilse dahi ,yasa gereğince 45 gün sonra yani 27.04.2015 tarihinde muaccel olan tazminat talebinin iki yıl sonra olan 27.04.2017 tarihinde zamanaşımına uğramasına rağmen davacı davasını 2 yıllık zamanaşımı süresinden sonra 08.12.2017 tarihinde açmıştır. Davacı müvekkilinin oyalandığını iddia etmiş ise de, davacı, sigorta şirketinin tazminat talebini red tarihi olan 15.05.2015 tarihinden itibaren dahi iki yılık süre içinde dava açmamıştır. Yukarıda ifade edildiği üzere, sigorta ilişkisinden doğan her türlü talep hakkı iki yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Zamanaşımı süresini değiştiren sözleşme hükümleri geçersizdir. Zamanaşımın başlangıç tarihi alacağın muaccel olduğu tarihtir. TTK 1420/2’de, diğer kanunlardaki hükümler saklı tutularak , zamanaşımı süresi İle ilgili olarak başka kanunlarda farklı bir düzenleme yapılabileceği öngörülmüştür. Nitekim , 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 109. maddesinde TTK 1420 ‘den daha değişik bir düzenleme mevcuttur. Ancak söz konusu düzenleme somut uyuşmazlığa ilişkin değildir.” şeklindeki ilamı da aynı yöndedir.
Tüm bu açıklanan nedenlerle; sigorta ilişkisinden doğan dava konusu talebin zamanaşımı süresinin dolduğu sonucuna varılarak zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Zamanaşımı nedeniyle davanın REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 59,30 TL’nin, peşin alınan 1.178,35 TL harçtan mahsubu ile fazla harç olan 1.119,05 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın reddedilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi m.13/4 gereğince hesaplanan 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından belgelendirilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. Maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair; tarafların yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/12/2021

Katip
¸¸

Hakim
¸¸