Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/176 E. 2021/420 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/176 Esas
KARAR NO : 2021/420

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 21/06/2005
KARAR TARİHİ : 27/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 21/06/2005 tarihli dava dilekçesinde; Davalının … adresinde kurulu bulunan yaklaşık 570 işçi çalıştıran … vergi dairesine bağlı vergi mükellefleri arasında en fazla KDV ödeyen ve en yüksek vergi matrahına sahip 18 milyon dolara yakın ihracatı ile gerek ülke, gerek bölge ekonomisine büyük katkıları olan bir şirket olduğunu, müvekkilinin ise, söz konusu şirketin hissedarları arasında yer aldığını, şirket hakim hissedarı ….’nın 12.11.2003 tarihinde vefat ettiğini, geriye mirasçı olarak eşi …, müvekkili … ve …’nın kaldığını, …’nın vefatından sonra, müvekkili şirketçe bilinen en son adresine tebligat yapmayarak müvekkili şirket karar alma mekanizmasından uzaklaştırır mahiyette kararların alındığı 10.02.2004 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında, müvekkilince tebligat yapılmayarak şirket sermayesini arttırıldığı ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı kararların alındığı 03.05.2004 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında, müvekkiline tebligat yapılmayarak şirket mal varlığının planlı bir şekilde tasfiye edilmesine sebebiyet verecek tarzda kararların alındığı 08.06.2004 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararın iptali talepli olarak ikame etmiş oldukları davalar derdest olmakla birlikte, davalı şirketin 21.03.2005 tarihli olağan genel kurul toplantısında, toplantı çağrı merasimine uyulmaması, toplantının yapılacağı Ticaret Sicil Gazetesinden öğrenilerek toplantıda hazır bulunması için gönderilen vekillerin toplantının yapılacağı şirket merkezine alınmaması, dava konusu genel kurulda objektif iyi niyet kurallarına ve şirket ana sözleşmesine aykırı kararlar alınması nedeni ile mahkemeye müracaatla davalı şirketin 23.03.2005 tarihli genel kurul toplantısında alman kararların iptalini talep zarureti hasıl olduğunu, 21.03.2005 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısına davetin usulüne göre gerçekleştirilmediğini, müvekkili tarafından davalı şirketin tüzel kişiliğine ve yönetim kurulu üyelerine … lö.Noterliğinin …tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile tebligat adresi bildirilerek genel kurul vs. hususlarındaki bildirimlerin esasen şirket kayıtlarında mevcut olan … adresine yapılmasının talep edildiğini, ancak davalının yönetim kurulu tarafından gerek söz konusu adrese, gerek başkaca adrese genel kurul tarihine ilişkin her hangi bir bildirim, tebligat yapılmadığım, böylelikle müvekkilinin genel kurul toplantısına katılmasına engel olunmaya çalışıldığını, müvekkilinin vekillerinin genel kurula alınmaması genel kurulun iptalini gerektirir bir durum teşkil etmediğini, 21.03.2005 tarihli genel kurulun yapılacağını Ticaret Sicil Gazetesinden öğrenen müvekkilinin söz konusu toplantıda kendisini temsil etmek üzere …’ı … 13.Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu vekaletnamesi ile yetkilendirerek, azınlık haklarından yararlanmak sureti ile TTK 348 maddesi gereğince şirket hesaplarının denetlenmesini temin açısından özel denetçi atanmasına karar verilmesini genel kuruldan gündem değişikliği vapmak sureti ile istenmesini talep ettiğini, ancak, 21.03.2005 tarihinde genel kurulun yapılacağı şirket merkezinin bulunduğu … adresine giden … içeri alınmayarak geri çevrildiğini, işbu durumun … tarafından Jandarma Karakoluna müracaatla … tarihli tutanak ile tespit ettirildiğini ve şirket yönetim kurulu başkanı …’dan şikayetçi olunduğunu, hakkında şikayette bulunan … özellikle şirket hakim hissedarı Rahmi Akıncı’nın vefatından sonra şirkette hakim konuma geldiğini ve müvekkilinin …’ya bildirim yapmaksızın genel kurul toplantıları düzenlemek ve şirket sermaye rhiktarım arttırmak süreti ile şirketteki konumunu güçlendirdiğini^ müvekkilinin söz hakkim kullanmasına engel olmakla ayrıca ana sözleşme gereği olarak kurucu ortaklara dağıtılması gereken temettüleri dağıtmayarak şirket bünyesinde muhafaza etmeye devam ettiğini, müvekkilinin vekili … genel kurulun yapılacağı şirket merkezine alınmayarak müvekkilinin TTK hükümleri gereği azınlık haklarından yararlanmasına haksız ve hukuka aykırı şekilde engel olunduğunu, sırf bu durumun dahi genel kurulun iptali için tek başına yeterli bir sebep teşkil ettiğini, Yönetim Kuruluna 4 üyenin seçilmesi usul, yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırılık arz ettiğini, şirket ana sözleşmesinin Yönetim Kurulu başlıklı 10. maddesi “Şirketin işleri ve idaresi umumi heyet tarafından TTK hükümleri dairesinde hissedarlar arasından seçilecek 5 üyeden teşkil olunacak idare meclisi tarafından yürütülür” hükmüne havi olduğunu; Bu düzenlemeden de rahatlıkla anlaşılabileceği üzere davalı şirketin yönetim kurulunun en az 5 kişiden oluşmasının gerektiğini; Ancak, dava konusu genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyeliğine …, …, … ve … olmak üzere 4 ortak seçildiğini, işbu durumun şirket ana sözleşmesine aykırılık arz etmekte olduğu gibi, davalı şirket yönetim kurulunun kötü niyetinin ve ne olursa olsun kanununun ve şirket ana sözleşmesinin dışına çıkmak pahasına müvekkili şirket yönetiminin dışında tutarak haklarını haleldar etmenin gayret ve çabasının açık bir göstergesini teşkil ettiğini, 2004 yılı net karının ortaklara dağıtılmayıp şirket bünyesinde olağanüstü yedeklere ayrılması şirket ana sözleşmesine aykırılık teşkil ettiğini, şirket ana sözleşmesinin Kar Taksimi başlıklı 28. maddesi “Şirketin umumi masrafları ile muhtelif amortisman bedelleri gibi şirketçe ödenmesi veya ayrılması zaruri olan miktar hesap senesi sonunda tespit olunan gelirden indirildikten sonra geriye kalan miktar safı karı teşkil edeceğini, bu surette meydana gelecek safı kardan %5 kanuni ihtiyat akçesi ve geriye kalan miktardan da %5 itfa edilmemiş hisse senetlerinin bedelleri ödenen kısma birinci temettü verilmesine yetecek miktarda ayrılacağını, bundan sonra geriye kalan miktar için %10 kuruculara, %10 ihtiyati yedek akçeye ayrılacağını, safı karın geri kalan kısmının tamamının veya bir kısmının şirket işlerinin veya genel durumun icabına göre özel veya fevkalade ihtiyat olarak ödenmesine genel kurul karar verebilir” hükmüne havi olduğunu; Dolayı sı ile şirket net karının olağanüstü yedeklere ayrılabilmesi için öncelikle kurucuların %10’luk payının ayrılması gerektiğini, ancak 21.03.2005 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısında şirketin 2003 yılma ilişkin net karının olağanüstü yedek akçelere ayrılmasına ilişkin karar alınırken şirket karından kurucu payları ayrılmadan ve şirket ana sözleşmesinin genel kurula verdiği yetki de aşılmak sureti ile şirket karının tamamının sermayeye eklenmesine karar verilmiş olup, bu durumun usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, Yönetim Kuruluğu Üyeliğine Halit Ziya Akıncı ve Merve Akıncının seçilmeleri usul ve yasaya aykırılık arz ettiğini, Genel kurulda bizzat hazır olmayan paydaşların yönetim kurulu üyeliğine seçilebilmeleri bu göreve aday olduklarına ilişkin genel kurul toplantısı yapılmadan önce imzası noterden onaylanmış yazılı bildirimde bulunmaları şartına bağlı olduğunu; Zira “Sermaye Şirketlerinin Genel Kurul Toplantıları ve Bu Toplantılarda Bulunacak Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Komiserleri Hakkında Yönetmelik’in 15. maddesinin “b” bendi “Yönetim Kurulu üyeliklerine genel kurul toplantısında bizzat hazır bulunmayanların seçilmeleri bunların bu göreve aday olduklarını seçimden önce imzası noterden onaylanmış yazılı beyanda bulunmalarına bağlıdır.” hükmüne havi olduğunu; Ancak, davalı şirketin 21.03.2005 tarihli olağan genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyeliğine seçilen … ve … toplantıda bizzat hazır bulunmadıkları gibi ( söz konusu şahıslar o tarihte eğitimleri için Amerika’da bulunmaktadır) yönetim kurulunda görev almak istediğine ilişkin imzasını noterden onaylanmış yazılı beyanda da bulunmadığım, iş bu nedenle de 21.03.2005 tarihli olağan genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin karar usul ve yasaya aykırılık arz etmekte olup, yapılacak yargılama neticesinde iptaline karar verilmesi gerektiğini belirterek davalı şirketin 21.03.2005 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların iptalini karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili tarafından verilen 23.09.2005 havale tarihli cevap dilekçesinde, Dava dilekçesinde tarih bulunmayıp, açılış tarihini belirten bir bilgide verilmediğinden 3 aylık hak düşürücü süre geçmişse, davanın öncelikle bu nedenle reddi gerektiğini, bu konudaki beyan haklarını saklı tuttuklarını, dava dilekçesinde ileri sürülen hususlar yerinde olmayıp, genel kurul toplantısı tamamen Türk Ticaret Kanunu’nun ve Ana Sözleşmenin gereklerine uygun olarak yapıldığını, müvekkili şirketin hisse senetlerinin tamamı hamiline yazılı olup, bu tip hisse senetlerine sahip şirketlerin uyması gereken tüm kurallara uyulduğunu, dava dilekçesinde ileri sürülen hususların yasal dayanaktan yoksun olup, davacının Türk Ticaret Kanununda yeri olmayan özel bir uygulama talep ettiğini, yapılan işlemlerle talep edilen unsurları kanundaki şartlarla karşılaştırıldığında davacının taleplerinin yerinde olmadığını, Yönetim Kuruluna 4 üye seçilmesi ana sözleşmeye uygun olup, bu husustaki itirazın neye dayandığının anlaşılmadığını, kuruculara ilişkin %10’luk payla ne amaçlandığının da anlaşılamadığını, tamamı hamiline yazılı hisseye çevrilmiş olan paylar nedeni ile kurucu hissesi namıyla da pay kalmayalı çok uzun yıllar olduğunu, Yönetim Kurulu Üyesi seçiminde de bir usulsüzlük olmadığı gibi, kanunda bulunmayan koşulların yönetmelikle eklenmesi esasen normlar hiyerarşisine göre mümkün olamayacağından bu iddianın da dayanaksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; Davacının hamiline yazılı hisse senetlerine sahip olduğu, toplantıya davetin TTK 368 maddesine uygun olarak yapıldığı, hamiline yazılı hisse senetlerinin şirkete tevdii edilip toplantı gününü bildirilmesi açısından talepte bulunulmadığı, davanın açıldığı tarih itibari ile de hamiline yazılı hisse senetlerinin tevdii edilmemiş olduğu, şirketin hisse senetlerin hamiline yazılı olduğunun ana sözleşmenin 7. maddesinde ve … 27 ATM’nin … esas, … karar sayılı kesinleşmiş ilamından anlaşıldığı, davacının çağrı usulüne uyulmaması sebebiyle TTK 381 maddesine göre GK toplantısının iptalini talep edemeyeceği, 21.03.2005 tarihli GK toplantısında alınan 1-2-3-4-6-7 nolu kararlarının kanuna objektif iyi niyet kurallarına aykırı olmadığı, YK ve denetçilerinin ibrasına ve YK üyelerine TTK 334-335 maddeleri gereğince yetki verilmesine ilişkin kararların ise, oy hakkından yoksun kişilerin oy kullanması sonucu alınmış olması sebebiyle yoklukla malul olduğu, yok hükmündeki kararların TTK 381 maddesindeki iptal hükümlerine tabi olmadığı ilgili olan herkesce hak düşürücü süreye bakılmaksızın her zaman dava konusu edilebileceği mahkemece de re’sen yokluk durumunun araştırılması gerektiği anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne, davalı şirketin 21.03.2005 tarihli genel kurulda alınan yönetim kurulunun ibra edilmesi ve yönetim kurulu üyelerine TTK 334 ve 335 maddeleri gereğince yetki verilmesine ilişkin kararlarının yoklukla malul olduğunun tespitine, diğer kararların iptali isteminin reddine karar verilmiştir.
Mahkememize ait 2011/566 Esas 2016/564 Karar 16/06/2016 tarihli ilamı Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/12944 Esas 2018/6381 Karar sayılı ilamı ile bozulmuş bozma ilamında; “…Dava, anonim şirket genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir. Yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olup, davalı şirketin hamiline yazılı hisse senedi bastırmadığını, yargılama sürecinde verdiği diğer dilekçelerinde ise 03.05.2004 tarihinde yapılan sermaye artırımından önce çıkarılan hamiline hisse senetlerinin müvekkilinin elinde bulunduğunu, 03.05.2004 tarihli sermaye artırım kararından sonra bastırıldığı iddia olunan senetlerin müvekkiline teslim edilmediğini, artırılan sermayenin tamamının ödenip ödenmediğinin ve senet çıkarılıp çıkarılmadığının da belli olmadığını belirtmiştir. Davalı vekili ise müvekkili şirketin hisselerinin tamamının hamiline yazılı olduğunu ve hisselerin senede bağlandığını ve tamamının basılı olduğunu, TTK’nın 360. maddesi gereğince davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığını savunmuştur. Ayrıca, davalı şirketin 03.05.2004 tarihli sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararının iptali için davacı tarafından … 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin… esas sayılı dosyasında açılan davada, mahkemece, 03.05.2004 tarihli genel kurul kararlarının toplantı nisabı sağlanmadan alındığı gerekçesiyle genel kurul kararlarının butlanının tespitine karar verilmiş ve sermaye artırımı kararının butlanını da içeren bu karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. Dosya kapsamında bulunan son bilirkişi raporunda ise, dava konusu genel kurul kararının alındığı 21.03.2005 tarihi itibariyle davalı şirketin hamiline yazılı hisse senetlerinin basılı olduğu ve davacının hamiline yazılı hisse senetlerine sahip olduğu belirtilmiştir.
Dava konusu genel kurul ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 360/3. maddesi gereğince hamiline yazılı hisse senedi sahipleri, hamile yazılı hisse senetlerini toplantı gününden bir hafta önce şirkete tevdie mecburdurlar. Tevdi şartını gerçekleştirmemiş olan pay sahibi genel kurula alınmaz. Bu pay sahibi genel kurula alınmadığından bahisle genel kurul kararlarının iptalini isteyemez. Anılan husus aktif dava ehliyeti ile ilgili olup mahkemece res’en nazara alınması gerekmektedir. Mahkemece, yazılı şekilde, davalı şirketin hisse senetlerinin hamiline yazılı olduğu, davacının da dava konusu genel kurul tarihi itibariyle hamiline yazılı hisse senetlerine sahip olduğu ve davacının 6762 sayılı TTK’nın 360/3. maddesi gereğince hisse senetlerini davalı şirkete tevdi etmediği kabul edilmesine rağmen, davacı tarafından aynı şekilde daha önce açılan davalar emsal gösterilerek davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu kabul edilip işin esası hakkında karar verilmiştir. Oysa, davalı şirketin hisse senetlerinin hamiline yazılı olduğu ve davacının da dava konusu genel kurul tarihi itibariyle hamiline yazılı hisse senetlerine sahip olduğu kabul edildiğine göre davacının hisse senetlerini her bir genel kurul için toplantı gününden bir hafta önce şirkete tevdie mecburdur. Başka bir deyişle davacının aktif dava ehliyetinin her bir genel kurul ve dava için ayrı ayrı aranması gerekmektedir. Bu durumda, mahkemece, anılan husus değerlendirilerek davacının davaya konu genel kurul tarihi ve dava tarihi itibariyle aktif dava ehliyeti olup olmadığı açıklığa kavuşturularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ihtimale dayalı olarak davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu kabul edilip işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru görülmediği…” şeklinde karar oluşturulmuştur
Mahkememizce Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/12944 Esas 2018/6381 Karar sayılı bozma ilamına uyularak açık yargılamaya devam olunmuştur.
Tüm dosya kapsamının ve delillerin değerlendirilmesi sonucunda davacı şirketin hisselerinin hamiline yazılı olduğu, davacının hisse senetlerini genel kurul için toplantı gününden bir hafta önce şirkete tevdi etmediği, 6762 sayılı TTK nun 360/3 maddesi gereğince hamiline yazılı hisse senetlerini toplantı gününden bir hafta önce şirkete tevdi şartının gerçekleştirmemiş olan pay sahiplerinin genel kurula alınamayacağı, bu pay sahibinin genel kurula alınmadığından bahisle genel kurul kararlarının iptalini talep edemeyeceği anlaşıldığından davacının aktif dava ehliyeti olmadığından husumet nedeni ile davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Aktif husumet yokluğundan dolayı davanın reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 59,30- TL harcın peşin alınan 24,40-TL harçtan mahsubu bakiye 34,90-TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 15 günlük sürede temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.27/05/2021

Başkan …
E-imzalıdır.
Üye …
E-imzalıdır.
Üye …
E-imzalıdır .
Katip …
E-imzalıdır.

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.