Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/763 E. 2021/949 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/763 Esas
KARAR NO : 2021/949

DAVA : Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/01/2020
KARAR TARİHİ : 14/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; … ve şirket yetkilisi …’nın, davalı şirkette çalıştıktan sonra, davalı şirket ile anlaşarak davalı şirkette çalışırken davacı şirketi kurduğunu ve şirketi kurduktan sonra da bir ay boyunca davalı şirkette çalışmaya devam ettiğini, kendisi ile birlikte, tüm haklarıyla beraber 9 kişi davalı şirket … çalışanları da davalı şirketten ayrılıp, davacı şirkette çalışmaya başladıklarını, davacı şirketin 2 ortağı dahil olmak üzere toplam 9 personelinin davalı …’un talebi ve onayı ile tüm hakları ile davacı şirkete geçtiklerini, tazminat haklarında ise davalı … ile yazışmalar ve tanıklarla da ispat edileceği üzere, kendilerindeki kıdem süresinin tazminatının da davacı şirketten işten çıkarılma halinde verileceğinin kabul edildiğini, bu durumunun dahi daha şirketin kuruluş aşamasında bile davalı ile alt işveren üst işveren ilişkisi kurulduğunu ispat ettiğini, davalı şirket …, …davacı şirket…’de çalışmaya başladığında maaşının yarısını fatura karşılığı davalı şirket … davacı şirkete ödediğini, üst işveren olan davalının asıl işini devredemeyeceği halde asıl işlerini de davacı şirkete yaptırdığını, davalı şirketin davacı şirketi alt departmanı gibi çalıştırdığını ve alt işveren olan davacı şirkete, emir ve talimatlarla işi nasıl yapacağını bildirdiğini, davalı şirket, davacı şirkete verdiği işin 3.parti olarak yapan şirket ve şahıslara ne kadar ücret verileceğinin sözleşmelerde düzenlendiğini, ayrıca 3.parti olarak yapan şirket ve şahısların hangisinin hangi işi yapıp yapamayacağını bildirildiğini, davacı şirketin sadece davalı şirketin onayladığı işleri yapabildiğini, davalı şirketin, davacı şirketin tanıtımlarına engel olduğunu ve davacı şirketin faaliyet alanlarına engel olarak gelir elde etmesine engel olduğunu, davalı şirketin alt yüklenicisi olan … davalı şirketin projesini yaparken, davalı şirket … adına verilen nakit hediyelerle ilgili olarak, davacı şirket … ye …’ya nakit ödeme yaptırttığını, sonrasında kendi ödemesi gereken gelir vergisi yükünü davacı … üzerine yıktığını, davalının müdahaleleri sonucu davacı şirketin etkilendiğini ve kar oranı dahil olmak üzere, kendi ticari, hukuki ve finansal özgürlüğünün ortadan kalktığını, bu şekilde alt işveren üst işveren ilişkisini de aşan bir şekilde davacı şirketin, davalı şirketin departmanı haline geldiğini, üst işveren davalı şirketin, davacı şirkete aynı faaliyet alanında yapılan işleri alt işveren olarak yaptırırken tablet v.b. çok sayıda ekipman aldırdığını, neyi alıp alamayacaklarını bildirdiğini, kendilerinin yurtdışından onay alamadıkları için kendi işlerini yaptırdıkları davacı şirkete ödeme yapmadığını, davalının 2018 yılında fatura kesmesini telefonlara çıkmayarak ve fatura kesilecek konularda bilgi vermeyerek engellediğini, davalının, davacı şirketin hiç bir kusuru olmadan ve sözleşmeyi sona erdirmeden davacıyı ticari ve finansal açıdan güç duruma düşürdüğünü beyan ile davalının tek taraflı olarak işleri kesmesi sonucu, davalının taleplerini karşılamak için alınan kadrolu personelin SGK primlerinin ödenememesinden kaynaklanan zararın; davalının tutumu nedeniyle vergi borçlarının ödenememesinden ötürü uğranılan zararın; alt işverenin işçi alacaklarından üst işverenin sorumlu olması nedeniyle işçi alacaklarından doğan ve bir kısmı yargıya intikal etmiş olan zararların; davalı üst işverenin davacı alt işverene yaptırdığı işlerden dolayı 3.şahıs şirket ve kişilere olan çek ödemelerinden oluşan zararın; davalı üst işverenin davacı alt işverene yaptırdığı işlerden dolayı yapılan yatırımların, davalının yaptırımları nedeni ile şirketin finans durumunun bozulması neticesi kredi kullanılması ve oluşan banka ve kredi borçlarına dair zararların; ciro kaybının; 3.şahıs şirket ve kişilere olan borçlarından oluşan zararın; davalı şirketin sözleşmeye aykırı ve zarar verici fiilleri ve muvazaaalı işlemleri nedeniyle şirketin marka değerinde oluşan zararın, davalı üst işverenin davacı alt işverene, kamu ve özel ihalelerine girme teklif detayları ve fiyatlarla ilgili yaptırdığı işlemler ve bazı ihalelere girme izni vermemesi sonucu oluşan ihale ve ticari faaliyet kaybı zararının davalıdan tazminini ve zararların bilirkişi incelemesi sonucu belirlenecek olan tazminat ile davalı tarafa ödetilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya bakmaya İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, bu nedenle öncelikle davacının yetki yönünden reddinin gerektiğini, davacının gerçek zarar miktarını belirlemiş iken, 1.000 TL üzerinden harç yatırmasının yerinde olmadığını, öncelikle eksik harcın ikmal edilmesi gerektiğini, arabuluculuk süreci gereği gibi tamamlanmadığından davanın bu yönü ile de reddi gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşmede delil şartının belirlendiğini, bu nedenle davacının sunduğu delillerin dikkate alınmaması gerektiğini, davanın iş hukuku ve ticaret hukuku disiplinlerinden kaynaklı bir kısım iddiaları içerse de, davcının iş hukukuna ait esas-alt işverenlik müessesine dayandırdığı taleplerinin ticaret hukuku disiplininde karşılığının bulunmadığını, taraflar arasındaki ticari ilişkinin davacının iddiaları gibi bir departmanlık yada alt-üst işverenlik ilişkisi olmadığını, istisna akdinden doğan bir ilişki olduğunu, davacının tamamen bağımsız bir şirket olduğunu ve iddia edildiği gibi davalı şirketin bir departmanı olmadığını, aralarında organik bir bağda bulunmadığını, davacının müvekkili şirketin alt işvereni olmadığını, davacı çalışanlarının münhasıran müvekkili şirketin işini yapmadığını, davacının bir çok firmaya daha iş yaptığını ve personellerini bu firma işleri için de kullandırdığını, davacı çalışanlarının müvekkili şirkete ait iş yerinde de hiç bir zaman çalışmadıklarını, aynı şekilde müvekkili işçilerinin de davacının işyerinde hiç çalışmadıklarını, müvekkilinin davacıdan talep ettiği işin işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olmadığını, taraflar arasında alt-üst işverenliği düzenleyen bir sözleşmede olmadığını, bu hususun davacıya gönderilen 06/08/2019 tarihli ihtar ile de sabit olduğunu, davacının iddia ettiği şekilde emir ve talimat verilmesinin, denetim yetkisinin gerektiği şekliyle kullanılmasının alt işverenlik ilişkisi yaratmayacağını, davacının talep kalemlerinin müvekkilinden talep etmesinin mümkün olmadığını, taleplerin mesnetsiz olduğunu, beyan ile davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Dava dosyası …11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …Esas … Karar sayılı 22/10/2020 tarihli yetkisizlik kararı gereği mahkememize gönderilmiş ve 25/12/2020 tarihinde mahkememize tevzi edilerek … Esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Dava, davacı şirketin davalı şirketin alt işvereni departmanı olarak davalı şirketin iştigal konusu işleri yapması nedeni ile SGK borçları, vergi borçları, işçi alacağı, ücüncü kişiler ile olan ticari ilişkilerinden dolayı ödemelerinden doğan borçlar, yatırım zararları, ticari ilişkilerin bozulması nedeni ile banka borçlarından doğan zararları, ciro kaybı zararı ve marka değerinde oluşan zararların davalıdan tazmini istemine ilişkindir.
Dosyanın Mali Müşavir Bilirkişi …, SGK Uzmanı Bilirkişi …, Finans Uzmanı Bilirkişi …’e verilerek; dosya ve taraf defter ve belgeleri üzerinde inceleme yaparak, taraflar arasında asıl işveren, alt işveren ilişkisi olup olmadığı, davacının alt işveren olarak davalıya hangi hizmetleri verdiği, sözleşmeye aykırılık nedeniyle davalının grödüğü zarar, kar kaybı ve alacağının olup olmadığı, var ise miktarının ne kadar olduğu hususunda inceleme yaparak rapor düzenlemelerinin istenilmesine karar verilmiş, dosyamız bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler 05/10/2021 tarihli raporlarında; Taraflar arasında alt işveren ilişkininin bulunmadığı, davacının zarar taleplerinin ispata muhtaç olduğu, mahkemenin aksi kanaate olması halinde, sadece SGK tarafından tahakkuk ettirilen tüm prim ve idari para cezalarından ve bunlara işletilen gecikme cezalarından davalının sorumlu tutulabileceğini rapor etmişlerdir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Davacı ile davalı arasında Yıllık İş Görme Sözleşmesi’nin bulunduğu, davacının taraflar arasındaki ticari ilişkinin alt ve üst işverenlik niteliğinde olduğunu iddia eder olduğu ve davalının üst işveren olarak haksız uygulama, kısıtlama ve talimatları nedeni ile alt işveren olarak uğranılan SGK prim, vergi ile kredi borçlarından, üçüncü kişilere olan borçlardan, marka değerinde oluşan kayıp ve ciro kaybından doğan zararın davalı taraftan tazminini talep ettiği; davalının taraflar arasındaki ticari ilişkinin bir departmanlık yada alt-üst işverenlik ilişkisi olmadığını, istisna akdinden doğan bir ilişki olduğunu, davacının iddia ettiği zararlarından sorumlu olmadıklarından davanın reddi gerektiğini savunduğu görülmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, aralarındaki ticari ilişkinin üst-alt işverenlik niteliğinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. İş Kanunda üst-alt işverenlik ilişkisi “bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işlerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisidir”. şeklinde tanımlanmıştır. Kanuni tanıma göre alt ve üst işveren ilişkisinin, işin veya işletmenin gerektirdiği şekilde alt işverene verilen işin, yardımcı iş yada asıl işin bir bölümünde yürütülecek uzmanlık gerektiren bir iş olacağı, işi üstlenen tarafça çalıştırılacak işçilerce yerine getirileceğinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin incelenmesinde; sözleşmenin konusunun ve davacıya yüklenen işin, davalı/… için yapılacak saha çalışması, veri kontrol, veri girişi ve benzeri işler neticesinde elde edilen bilgilerin toplanması işi olduğu; bu işin isim, değişiklik gibi bilgileri …’a bildirilmek sureti ile …’un öngördüğü standartlara uygun olmak kaydıyla, eğitim ve seminerleri … tarafından verilecek ve işgören/davacı tarafça çalıştırılacak personeller ile yürütüleceğinin ve …’un işgören tarafından görevlendirilecek olan personelin her türlü disiplin ve çalışmasını kontrol edeceğinin düzenlendiği, ayrıca işgören/davacının bu sözleşme çerçevesinde yaptığı işler nedeniyle istihdam ettiği personelin, tüm özlük ve alacak haklarını eksiksiz yerine getirmekle yükümlü olduğunun, yükümlülüklerini yerine getirmeyip … aleyhine gelecek her türlü ceza ve tazminat taleplerinin, zarar ve ziyanların bizzat işgören/davacının sorumluluğunda olduğunun sözleşmenin 3.10 maddesinde düzenlendiği görülmüştür.
Davacının 01/07/2019 tarihli ihtarnamesi ile davalıya üst işveren olarak, hukuki bağın usulüne uygun şekilde sonlandırmadığı halde, yükümlülüklerin yerine getirilmediğinden, oluşan ve davamızdaki davacı talebine de konu edilmiş olan, zarar ve tazminatların ödenmesinin ihtar edildiği görülmüştür.
Mahkememizce alanında uzman bilirkişiler vasıtası ile yaptırılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda taraflar arasındaki ticari ilişkinin asıl işveren alt işveren ilişkisi olmadığının tespit edildiği, raporun dosya kapsamı ve bilimsel veriler ile uyumlu, denetime elverişli ve tarafsız olduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler, incelenen kayıtlar ve taraflar arasındaki sözleşmeye göre davacının dava konusu ettiği ve davalıdan tazminini istediği zarar taleplerinin davalı tarafça karşılanacağına dair bir kayıt, belge yada taaahhütün mevcut olmadığı, taraflar arasındaki sözleşmede de bunu düzenleyen bir hüküm de bulunmadığı, aksine taraflar arasındaki iş ve ilişkiden doğan personel primleri, bu yönden meydana gelecek ceza ve tazminatların davalı tarafın sorumluluğunda olduğunun düzenlendiği anlaşılmış, davacı ile davalı arasındaki ticari ilişkinin asıl işveren alt işveren ilişkisi olduğu, davalının bu ilişki kapsamında eksik ve kusurlu ifada bulunduğu, talep konusu edilen zararlarına sebep olunduğu iddialarını ve davacının zararının doğumundan olduğu gibi zararın karşılanmasında da davalının sorumlu olduğuna ilişkin iddiasını, dolayısı ile davasını ispatlayamadığı kanaatine varılmakla, davacının davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesap olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. Maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede İSTİNAF YOLU açık olmak üzere karar verildi. 14/12/2021

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”