Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/726 E. 2023/444 K. 30.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/726 Esas
KARAR NO : 2023/444

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/12/2020
KARAR TARİHİ : 30/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 11/12/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle, TTK m. 795/2 deki düzenlemeyle üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce ibraz edilen çekin de, ibraz günü ödenmesi zorunlu kılındığını, 6273 sayılı Kanunla 5941 sayılı Çek Kanununda yapılan değişiklik sonucu, Kanuna eklenen geçici 1 madde ile ileri tarihli çekin üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce ödenmek için muhatap bankaya ibrazının, 31.12.2017 tarihine kadar geçersiz olacağı düzenlendiğini, 05.12.2017 tarihli ve 30261 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “7061 sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 100 üncü maddesi ile 5941 sayılı Çek Kanunu’nda yer alan ve 31.12.2017 tarihinde sona erecek olan çeklerin üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce ödenmek için muhatap bankaya ibrazı yasağı 31.12.2020 tarihine uzatıldığını, buna göre 31.12.2020 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersiz sayılacağını, diğer bir ifadeyle çek, üzerinde yazılı keşide tarihinden önce ödenmesi için bankalara ibraz edilemeyeceğini, bu tarihe kadar ileri düzenleme tarihli çeklerin üzerinde yazılı keşide tarihinden önce bankalara ibraz edilmesi halinde muhatap bankalarca ödeme ve karşılıksız işlemleri dahil herhangi bir işlem yapılmayacak ve bu konudaki mevcut uygulama devam ettirileceğini, uygulama, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 795 inci maddesinde yer alan “Çek görüldüğünde ödeneceğini, buna aykırı herhangi bir kayıt yazılmamış hükmünde olduğunu, düzenlenme günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan çek, ibraz günü ödenir.” hükümlerine de geçici süre ile istisna getirdiğini, görüldüğü üzere, Çek Kanunu kapsamında dahi varlığını koruyan çekin görüldüğünde ödeneceği kuralı, 31.12.2020 tarihine kadar askıda olduğunu, zira anılan tarihe kadar çekin hamili tarafından üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihinden önce yapılan ibraz geçersiz olacağını, ibraz olmaksızın çek ödenemeyeceğine göre geçersiz ibrazın anlamı, ibrazın yapılamayacağı ve bankanın hesapta karşılık olsa bile ödeme zorunluluğunun bulunmadığını, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihinden önce ibraz edilen çekin karşılığının kısmen veya tamamen ödenmemiş olması hâlinde, bu çekle ilgili olarak hukukî takip yapılamayacağını, ileri düzenleme tarihli çekle ilgili olarak hukukî takip yapılabilmesi için, çekin üzerindeki düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve karşılıksızdır işlemine tabi tutulmasının şart olduğunu, bir çekin, düzenlendiği yerde ödenecekse on gün; düzenlendiği yerden başka bir yerde ödenecekse bir ay içinde muhataba ibraz edilmesi gerektiğini, ödeneceği ülkeden başka bir ülkede düzenlenen çek, düzenlenme yeri ile ödeme yeri aynı kıtada ise bir ay ve ayrı kıtalarda ise üç ay içinde muhataba ibraz edilmesi gerektiğini, çekin süresi içinde ibraz edilmesi halinde alacak muaccel hale geldiğini, çekin yasal ibraz süresinden önce veya sonra bankaya ibraz edilmesi durumunda muhatap banka çekin üzerine “karşılıksız” şerhini koyamaz, eğer koyarsa bu kayıt herhangi bir hukuki sonuç doğurmaz. Yine süresinde çek ibraz edilmez ise kambiyo senetlerine özgü takip yollarına başvurulamayacağını, takibe konu çekin keşide tarihinin bulunduğu kısımda yer alan paraf/imza müvekkil eli ürünü olmadığını, çekte müvekkil imzasının taklit edilmek üzere tahrifat yapıldığını, 07.05.2019 olan keşide tarihi çizilmek suretiyle 07.03.2019 tarihi yazıldığını, alacaklı olduğunu iddia eden ve müvekkil hakkında takip başlatan … A.Ş. ‘ nin TAKİP TARİHİ 25.03.2019 olduğunu, bu tarih (25.03.2019) itibariyle, davalının müvekkil hakkında takip başlatma hakkı olmadığnı, çekin keşide tarihinden önce bankaya ibrazının mümkün olmadığını, dava konusu çek kambiyo senedi vasfında olmadığını, kambiyo takibine konu yapılmasının da yasal olarak olanaklı olmadığını, takibe konu çekte tahrifat yapan şüpheli/şüpheliler aleyhinde … Cumhuriyet Başsavcılığı’ na (… Cumhuriyet başsavcılığı kanalı ile) resmi belgede sahtecilik suçu nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğunu, müvekkil aleyhinde başlatılan takibin iptali ve taliki istemi ile … 7. İcra Hukuk Mahkemesi … E. -… K. sayılı dosyasına konu dava açıldığını, öncelikli olarak incelenen yetki itirazı dikkate alınarak … 1.İcra Müdürlüğünün yetkisizliğine ve dosyanın talep halinde Nöbetçi Adana İcra Müdürlüğü ‘ ne gönderilmesine karar verildiğini, süresinde dosyanın yetkili … icra müdürlüğüne gönderilmesi talep edilmediği için davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, bu nedenlerle dava konusu çekin keşide tarihi üzerindeki tahrifat ve paraf/imza inkarımız nedeniyle , müvekkil hakkında başlatılan takibin tensip ile birlikte dava sonuçlanıncaya kadar tedbiren durdurulmasına, teminat karşılığında vezneye yatan paranın davalıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, … 1.İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasına dayanak çek (… Bankası A.Ş. … şb.,… çek nolu,07.05.2019 keşide tarihli) ve başlatılan takip nedeniyle müvekkilin borçlu olmadığının tespitine, çeki yasal süresinden önce bankaya ibraz etmekte ve takip başlatmakta kötü niyetli olan davalının asıl alacağın %20 ‘sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ile %10 ‘ u oranında para cezası ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı üzerine tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin 29/12/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle, Müvekkil şirket … A.Ş.’nin davada iyi niyetli olduğunu, taraflarına husumet yöneltilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, Müvekkil şirket 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu kapsamında yetkili olarak faktoring hizmeti verdiğini, bu hizmet kapsamında müşterilerin faturalı alacaklarını ve bu alacaklarına istinaden verilen kıymetli evrakları hizmet bedeli karşılığında temlik ve teslim alarak bedel ödemesi yaptığını, müvekkilin yurt sathında hizmet vermekte olan saygın bir faktoring şirketi olduğunu, her yaptığı işlemde hukuka ve yasalara uygun davrandığını, çek üzerindeki vade tarihinde bir değişiklik bulunduğunu, üzerinde paraf bulunduğunu, bu parafın da keşideci tarafından değiştirildiğine karine olduğunu, ilgili paraf için müvekkil şirketin imza incelemesi yapması, parafın keşideci değil de kim tarafından atıldığının tespitinin yapılması hukuken mümkün olmadığını, dolayısıyla süresinde çekteki imza ve parafta görünen tarihe göre çek bankaya ibraz edildiğini, çek kambiyo vasfına haiz olduğunu, Müvekkilin yasalara ve usule uygun olarak çekin meşru hamil olduğunu, Müvekkil şirket söz konusu çeki ilgili yasal düzenlemeler çerçevesinde faktoring sözleşmesi imzalayarak iktisap ettiğini, bu husus ile ilgili olarak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 801. Maddesi gereğince; madde 801’de “Cirosu kabil bir çeki ödeyecek muhatap, cirolar arasında düzenli bir teselsülün var olup olmadığını incelemekle yükümlü ise de cirantaların imzalarının geçerliliğini araştırmak zorunda değildir.” denildiğini, HGK kararlarının yanında 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun ilgili maddesinin yorumundan da anlaşılacağı üzere müvekkil şirketin ciro silsilesinde yer alan imzaların geçerliliğini araştırmak gibi bir yükümlülüğü ve zorunluluğu olmadığını, aksi bir durumun kıymetli evrakların tedavül kabiliyetini zorlaştıracak ve ticaret hayatında aksamalara sebebiyet vereceğini, Müvekkil şirket tarafından ne faktoring sözleşmesinin yapıldığı tarih olan tarihinde ne de çekin bankaya ibraz tarihi olan tarihe kadar geçen sürede davacının iddia ettiği üzere paraf üzerindeki imzanın davacıya ait olup olmadığı bilinmediğini, bu açıdan çeki iktisap nedeni ortada olmakla iyi niyetli 3. kişi olduğumuz anlaşıldığını, Müvekkilin çekteki imzaların ve parafların sahteliğini anlamasının mümkün olmamasının yanında sahteliği araştırma zorunluluğu olmadığını, Müvekkil şirketin uzun yıllardır bu iş alanında hizmet verdiğini ve müvekkilin birçok müşterisi bulunduğunu, buna istinaden davacının iddia ettiği üzere çek üzerindeki imzanın, parafın davacıya ait olup olmadığının müvekkil şirket tarafından bilinmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkil şirketin iş bu davada iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu, davacı tarafın imzanın, parafın kendisine ait olmaması nedeniyle müvekkil şirkete karşı menfi tespit davası açması hukuki dayanaktan tamamen yoksun olduğunu, davacı vekilince müvekkil şirketin kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin talep edildiğini, Müvekkil şirketçe tüm işlemler usul, yasa ve sözleşmeye uygun gerçekleştirildiğini, Müvekkil şirketin kötü niyetli olduğu hususunun kabulünün mümkün olmayıp davacının kötü niyet tazminatı ve alacağın yüzde onu oranında para cezasına karar verilmesi talebi hukuka aykırı olup talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, bu nedenlerle Hukuki ve maddi dayanaktan yoksun açılan davanın ve tedbir talebinin reddini, itiraz edilen tutar üzerinden %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, alacağın %10 u tutarında para cezasına hükmedilmesini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Mahkememizin 14/06/2021 tarihli talimat yazısı doğrultusunda, … 12. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı vekaletname aslının mahkememize gönderilmesi istenilmiş olup, … 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin …Talimat yazısı ile … yevmiye numaralı vekaletname aslının mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
… Büyükşehir Belediyesinden istenen … ait imzalı belge asıllarının bir örneğinin müzekkere ekinde mahkememize gönderildiği görüldü.
Mahkememizce 11.11.2021 tarihli yazımız gereği, Takibe konu çekte keşideci olan dosyamız davacısı … TC kimlik numaralı …’ın keşideci olduğuna ilişkin yazı ve imzalarının davacı … TC kimlik numaralı …’a ait olup olmadığının tetkik ve tespitleri yapılarak rapor alınmasına karar verilmiş olup, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 07/02/2022 tarihli raporunda, İnceleme konusu çekte keşide tarihi bölümünde atılı paraf imzanın teşhise götürecek önemli karakteristik materyal ve yazı unsuru içermeyen, tersimi basit, taklidi kolay imza olması nedeniyle söz konusu imzanın aidiyetinin, bu meyanda sorulduğu üzere …’ın eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği kanaatine varıldığını bildirdikleri görüldü.
Mahkememizin 30/03/2021 tarihli talimat yazısı doğrultusunda, davacı …’ın dava konusu … Bankası A.Ş … şubesine ait 07/05/2019 keşide tarihli, 50.000,00 TL bedelli, … nolu çekin üzerindeki paraf imzanın kendisine ait olup olmadığı konusunda isticvap edilmesine, karar verilmiş olup,
… 1. Asliye Ticaret Mahkemesince usulüne uygun davetiye çıkardığı, davacı …’ın davete uyarak belirlenen gün ve saatte duruşmada hazır bulunduğu, davacı … 10/06/2021 tarihli beyanında, okunan çek bilgilerinin olduğu belirtilen paraf imzasının tarafına ait olmadığını bildirdiği görülmüştür.
Mahkememizin 18/06/2021 tarihli talimat yazısı doğrultusunda, …’a (TCKN: …) davetiye ile mahkemenize celbi ile imza incelemesine esas alınacak oturarak, ayakta, sağ ve sol el ile imza örneklerinin alınmasına karar verilmiş olup, … 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/09/2021 tarihli duruşması ile davacı asilin oturarak ve ayakta, sağ ve sol el ile imza ve yazı örnekleri alınarak mahkememiz dosyasına gönderildiği görülmüştür.
Mahkememizin 29/03/2022 tarihli ara kararı gereği, … ATM’ye talimat yazılarak davacının ticari defterlerinin ve davacının çeki keşide edip vermiş olduğu kişi yahut firmanın ve … Şti firmasının ticari defterleri incelenerek çeke ilişkin giriş çıkış kayıtları, dayanak belgeler kapsamında davacının keşide ettiği çek karşılığında mal veya hizmet alıp almadığı, alınmış ise ticari defterlerde kayıtlı olup olmadığı, davacının ilk ciranta ile ticari ilişkisinin olup olmadığı, çekin ödeme aracı olarak kullanıldığı ticari ilişki nedeniyle davacının borcunu ödeyip ödemediği, sonuç olarak davacının sebepsiz zenginleşip zenginleşmediğinin tespiti konusunda rapor alınmasına karar verilmiş olup, Bilirkişi …’un 13/06/2022 tarihli raporunda özetle, Davacının yasal defter ve kayıtlarının 213 sayılı V.U.K. hükümlerine uygun tasdik ve kayıtların işlenmiş olduğu, kapanış tasdiklerinin süresinde yapılmış olduğu, 2019 yılları yasal defterlerinin birbiri ile uyumlu olduğu, HMK 222.maddeye göre sahibi lehine delil teşkil edeceği,Dava dışı … Ltd.Şti.nin adres bilgisi olmadığından defter ve kayıtları ile ilgili yerinde incelemesi yapılamadığı, davacının yasal defter kayıtlarında işletme defteri olması nedeni ile defterde çek giriş çıkış kayıtlarının olmayacağı,davacının beyanlarında belirttiği üzere çekin işyeri kira borcu nedeni ile …a verildiği,… ile … ltd şti. arasındaki ticari ilişki olup olmadığının bilinmediği, davacının dava konusu çeki keşide ettiği …ltd şti ile ticari ilişkisi olmadığı, yasal defter kayıtlarında mal ve hizmet alımı ile ilgili belge ve bilgiye faturaya rastlanmadığı, davalı tarafından davacıya çek nedeni ile açılan icra takibinin çek keşide tarihi olan 07/05/2019 tarihinden önce açıldığı,çekin üzerinde bulunan 07/03/2019 tarihli parafın davacı el ürünü olmadığı tespit edildiği,bu yönüyle davacıya mevzuata aykırı takip başlatıldığı, davacı tarafından icra takip dosyasına 09/12/2021 tarihinde 89.545,12tl ödemede bulunulduğu,davacının düzenlediği ve keşide ettiği 50.000,00 TL çek bedeli ile ilgili 07/05/2019 tarihinde sorumluluğu bulunduğu, davacı tarafından ödenen tutarın tamamının geri ödenmesi talebi ile sebepsiz zenginleşmeye neden olacağı, ödediği 89.545,12tl tutardan 50.000,00tl nin düşülmesi ile 39.545,12tl yi ödeme tarihi olan 09/12/2021 tarihinden itibaren yasal faizi geri talep edebileceği değerlendirildiği, tespit, hesaplama, görüş ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE,
Dava, … 1. İcra Dairesinin … E. Sayılı icra takibine konu çekin keşide tarihinde bulunan parafın davacının eli ürünü olmadığı iddiasıyla davacının davalıya karşı çek nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 15/01/2020 tarihli 2019/274 Esas ve 2020/217 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere; HMK’nun 207. maddesi hükmü gereğince senetteki düzeltmelerin keşideci tarafından paraf edilmesi gereklidir. Yani, senette mevcut olan çıkıntı veya senet metni altındaki hak ve silinti ayrıca tasdik edilmemiş ise; inkâr halinde yok hükmündedir. Bu nedenle, senet üzerinde yapılan değişikliklerin geçerli olabilmesi için, düzenleyen tarafından imza veya paraf edilmek suretiyle onaylanması gerekir. İmzaya veya paraf imzasına itiraz halinde ise, mahkemece, yöntemince imza incelemesi yapılmalıdır. Düzeltmenin paraflı olmaması veya imzanın keşideciye ait olmadığının anlaşılması halinde, düzeltme yok hükmünde olup, senedin düzeltme öncesi durumuna göre değerlendirme yapılır. Borçlunun söz konusu itirazları sabit olduğu takdirde; çekin TTK’nun 796. ve 808. maddelerinde (Eski TTK’nun 708. ve 720. maddeleri) öngörülen yasal süreden sonra ibraz edildiği sonucuna varılacak ve İİK’nun 170/a-2. maddesi uyarınca takibin iptaline karar verilebilecektir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13/06/2018 tarihli 2017/19-1630 Esas ve 2018/1186 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere; bir çekin keşide tarihinin değiştirildiği iddiasında, ibraz süresi belirlenirken değişiklikten önceki keşide tarihi esas alınır
TTK m. 795/2 maddesinde “Düzenlenme günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan çek, ibraz günü ödenir.” düzenlemesinin mevcut olduğu, ancak 6273 sayılı Kanunla 5941 sayılı Çek Kanununda yapılan değişiklik sonucu, Kanuna eklenen geçici 1 madde ile ileri tarihli çekin üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce ödenmek için muhatap bankaya ibrazının, 31.12.2017 tarihine kadar geçersiz olacağı düzenlendiği, 05.12.2017 tarihli ve 30261 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “7061 sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 100 üncü maddesi ile 5941 sayılı Çek Kanunu’nda yer alan ve 31.12.2017 tarihinde sona erecek olan çeklerin üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce ödenmek için muhatap bankaya ibrazı yasağı 31.12.2020 tarihine uzatıldığının anlaşıldığı, somut olayda, … 1. İcra Dairesinin … E. Sayılı dosyasında davalı tarafından, davacı ile dava dışı …, … Limited Şirketi aleyhine … Bankası … Şubesi … çek no … keşide tarihi 07/03/2019 50.000 TL’lik çekten kaynaklı kambiyo senedine mahsus haciz yolu ile icra takibine geçildiği, davacı tarafça işbu dava ile takibe konu çekin keşide tarihinin esasen 07/05/2019 olduğu, ancak keşide tarihinde tahrifat yapılarak keşide tarihinin 07/03/2019 tarihi olarak değiştirildiğinin iddia edildiği, mahkememizce yapılan yargılamada elde edilen imza ve yazı örnekleri üzerinden keşide tarihinde tahrifat yapılıp yapılmadığı konusunda ilk olarak ATK’dan rapor alınmış olup, alınan raporda inceleme konusu çekte keşide tarihi bölümünde atılı paraf imzanın teşhise götürecek önemli karakteristik materyal ve yazı unsuru içermeyen, tersimi basit, taklidi kolay imza olması nedeniyle söz konusu imzanın aidiyetinin, bu meyanda sorulduğu üzere …’ın eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediğinin bildirilmesi üzerinde bu defa davacıya ait ticari defterler üzerinden inceleme yapılmasına karar verilmiş olup, davacının yasal defter kayıtlarında işletme defteri olması nedeni ile defterde çek giriş çıkış kayıtlarının olmayacağının belirtildiği, keşide tarihinde yapılan paraf imzasının davacıya ait olduğunun ispat yükünün davalı üzerinde olduğu, davalı tarafın ispat yükümlülüğünü yerine getirmediği, böylece dava konusu edilen çekteki keşide tarihinde tahrifat yapılarak keşide tarihinin 07/03/2019 tarihi olarak değiştirildiği iddiasının kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılmakla, keşide tarihinden önce yapılan icra takibi açısından davanın kabulü ile , dava konusu … Bankasına ait … çek numaralı , 07/03/2019 keşide tarihli 50.000,00 TL bedelli çek nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafın diğer talebi ise kötü niyet tazminatı istemine ilişkindir. 2004 sayılı Kanun’un 72 nci maddesi uyarınca menfi tespit davası açan borçlunun tazminat isteme hakkı vardır. Anılan maddenin beşinci fıkrası aynen; “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” hükmünü içermektedir. Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötü niyetli olmasıdır. Başka bir ifadeyle 2004 sayılı Kanun’un 72 nci maddesi hükmüne göre menfi tespit davasının davacı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötü niyetli olması hâlinde, istem varsa davacı (borçlu) lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötü niyetli olması da gerekmekte olup ispat yükü; takibin kötü niyetli olduğunu iddia eden davacı (borçlu) üzerindedir. Nitekim aynı ilkeler, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.03.2010 tarihli ve 2010/19-123 Esas, 2010/154 Karar, 07.12.2011 tarihli ve 2011/13-576 Esas 2011/747 Karar ve 20.03.2013 tarihli ve 2012/19-778 Esas, 2013/250 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Somut olayda davalı tarafın faktoring şirketi olup, keşideci ile hamil arasında başkaca cirantalar olduğundan, keşide tarihinde yapılan tahrifatı bilebilecek durumda olmadığı kanaatine varılarak kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Davanın kabulü ile , dava konusu … Bankasına ait … çek numaralı , 07/03/2019 keşide tarihli 50.000,00 TL bedelli çek nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
Davacının kötü niyet tazminat isteminin koşullar oluşmadığından reddine,
Karar kesinleştiğinde, dosyada mevcut belge asıllarının ilgili kurumlara gönderilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 3.415,5‬0-TL nispi karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 943,37-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.472,13‬‬-TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 943,37-TL peşin harç ile 54,40-TL başvurma harcı olmak üzere 997,77‬-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 470,3‬0-TL posta ve tebligat gideri ile 1.200,00-TL bilirkişi gideri toplamı olan 1.670,3‬0‬-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan masrafın kendi üzerine bırakılmasına,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi gereğince yatıran tarafa iadesine,
Dair, Taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 30/05/2023

Katip
E-imzalıdır.

Hakim
E-imzalıdır.