Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/712 E. 2021/148 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/712 Esas
KARAR NO : 2021/148

DAVA : İtirazın iptali
DAVA TARİHİ : 21/11/2019
KARAR TARİHİ : 25/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili sunmuş olduğu 21/11/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalılar … ve …’ın karı-koca olduklarını, diğer davalı …’in de bu iki davalının yakın arkadaşı olup paravan şirket kurduklarını ve birlikte hareket ettiklerini, davalıların kayıt üzerinde olan fakat fiiliyatta ve faliyette olmayan … Ltd Şti’ni kurduklarını, müvekkili …’ın genç, tecrübesiz, saf ve iyi niyetli bir kişi olduğundan davalıların müvekkilinin iyi niyetini kullanarak davalılardan …’a ait olan 18.200 hisseyi müvekkiline devrettiğini, 18.200 hissenin parasal değeri 455.000 TL’yi müvekkili tarafından haricen ve nakden davalı …’a ödendiğini, noterlikçe düzenlenen ve onanan bu alma ve ödeme işleminin genel kurul müzakere defteri ile limited şirket pay defteri sözleşmesine aynen yazıldığını, davalıların müvekkilini aldatarak davalılardan …, borçlusu Müvekkili … olan 28/06/2016 tanzim tarihli ve 320.000 TL bedelli 01/011/2016 ödeme tarihli senedi aldıklarını, bu senedi … 25 İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında icra takibine koyduklarını, müvekkilinin icra takibindenden sonra aldatıldığını ve dolandırıldığını anladığını, icra takibine itiraz etmek istemiş ise de süresinde itiraz edilmeden takibin kesinleştirildiğini ve müvekkilinin taşınır ve taşınmaz mallarının haczedildiğini, müvekkilinin hisse devri yapılan şirketin kağıt üzerinde varmış gibi gösterilen bir hayali şirket olduğunu üzüntü ile öğrendiğini, müvekkilinin davalılardan olan 455.000 TL alacağının tahsili için … 23 İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davalılar aleyhine icra takibi başlattıklarını, davalıların icra takibine itiraz ettiğini, müvekkilinin zor durumda olduğunu bildirerek: davalıların … 23 İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, %20 den aşağı olmamak üzere borçlular aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, müvekkilinin … 25 İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasından kaynaklanan 320.000 TL borcunun olmadığının tespiti ile müvekkili aleyhine yapılan takibin iptaline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce davanın menfi tespit davası olduğu, zorunlu arabuluculuk kapsamında kaldığı, davacının arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun m.18/A-f.2 maddesi ile HMK 114/2 ve 115/2 maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Bölge 13.Hukuk Dairesinin 2020/538Esas ve 2020/796 Karar sayılı ilamında “…Davacının tek bir dava dilekçesi ile birbirinden bağımsız birden fazla asli talebi hakkında ayrı ayrı değerlendirme yapılması gerekmektedir. TTK’nın 5/A maddesine göre davacının asli taleplerinden olan itirazın iptali davası arabuluculuk dava şartına tabidir. Davacı bu talebi ile ilgili olarak arabuluculuk dava şartını yerine getirmeden dava açtığından 6325 sayılı kanun 18/A maddesi gereğince herhangi bir işlem yapılmaksızın dava, dava şartı yokluğundan reddedileceğinden bu dava yönünden HMK 114/2 ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden red kararı verilmesi usul ve yasaya uygundur.Ancak, davacının asli taleplerinden olan menfi tespit davasına gelince, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 13.02.2020 T.2020/85-454 E.K. Sayılı kararında;” İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu’nun kararı 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 35/3-4 maddelerine uygun olarak verildiğinden ve incelenen evrakın kapsamından söz konusu uyuşmazlığın ticari nitelikteki menfi tespit davalarından kaynaklandığı anlaşılmış olup bu tür davaların temyiz incelemesini yapma görevi Dairemize ait olduğundan, talebin Dairemizce görüşülüp değerlendirilmesine karar verilmiştir. HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK m. 32 uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir. Ancak yukarıda açıklandığı gibi menfi tespit davaları sonucunda verilen hükümler esasa yönelik olarak cebri icraya konu edilip infaz edilemeyeceğinden, ticari davalarda arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün amaçsal yorumundan Yasa Koyucu’nun bilinçli olarak menfi tespit davalarını arabuluculuk dava şartına tabi tutmadığı anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklanan nedenlerle 7155 sayılı kanunun 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK’na eklenen 5/A maddesi gereğince TİCARİ NİTELİKTEKİ MENFİ TESPİT DAVALARINDA DAVA AÇILMADAN ÖNCE ARABULUCULUĞA GİDİLMESİNİN ZORUNLU OLMADIĞINA VE ARABULUCUYA GİDİLMİŞ OLMASININ BİR DAVA ŞARTI OLMADIĞINA,” uyuşmazlığın bu şekilde giderilmesine 13.02.2020 gününde oybirliğiyle ve 5235 sayılı kanunun 35/4 maddesi gereğince kesin olarak karar verilmiştir. Yukarıda yazılan Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin kararı ile, Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Daireleri arasındaki ticari mahiyetteki menfi tespit davalarının arabuluculuk başvuru şartına tabi olup-olmadığına ilişkin farklı kararların verilmesine yönelik uyuşmazlık giderilmiştir. Söz konusu Yargıtay19.HD.’nin kararı, uygulamada birliğin sağlanması için Dairemizcede benimsenerek görüş değişikliğine gidilmiştir. Buna göre ticari nitelikteki menfi tespit davalarında TTK’na eklenen 5/A maddesi gereğince DAVA AÇILMADAN ÖNCE ARABULUCULUĞA GİDİLMESİ ZORUNLU OLMADIĞINDAN, bu talep hakkında da dava şartı yokluğu nedeniyle usulden red kararı verilmesi hatalı olmuştur. Mahkemece yapılacak iş HMK’nın 110. Maddesine göre davaların yığılması şeklinde açılan itirazın iptali davası ile menfi tespit davasının tefriki ile itirazın iptali davasında arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle usulden red kararı vermek, menfi tespit davası yönünden ise dava değeri üzerinden harç eksikliği ikmal edildikten sonra taraf delillerinin toplanarak oluşacak sonuca göre karar vermek olmalıdır…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Mahkememizin 2020/451 E.sayılı dosyasında 26/11/2020 tarihli celsesinde davacının … 23 İcra Müdürlüğünün …E.sayılı dosyasındaki itirazın iptali talebine yönelik açtığı davanın bu dosyadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydına karar verilmiş, dosya Mahkememizin 2020/712 Esasına kaydedilerek yargılamaya bu dosya üzerinden devam olunmuştur.
Davacı yanca davalılar aleyhine … 23.İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasından başlatılan icra takibine yapılan itiraz için itirazın iptali davası açıldığı, 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren ve 03/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddeye göre :
MADDE 5/A- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle ile
“Dava şartı olarak arabuluculuk”
MADDE 18/A- (1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir.
Tüm dosya kapsamının ve delillerin değerlendirilmesi sonucunda; İstanbul 13.Hukuk Dairesinin 2020/538 Esasa ve 796 karar sayılı ilamı doğrultusunda davanın itirazın iptali davası olduğu, zorunlu arabuluculuk kapsamında kaldığı, davacının arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı, anlaşıldığından;6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun m.18/A-f.2 maddesi ile HMK 114-2 ve HMK 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gerekli olan 59,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalılar … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341.maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 25/02/2021

Başkan …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Katip …
E-İMZALI

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.