Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/657 E. 2020/705 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/657 Esas
KARAR NO : 2020/705

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 18/05/2018
KARAR TARİHİ : 19/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesi özetle; müvekkili şirkette sigortalı …’nun … Hastanesindeki tedavisine ilişkin 21.695,71 TL’yi 27/11/2017 tarihli fatura ile hastane provizyon onayı verilerek ödendiğini, müvekkili şirket tarafından ödenen 21.695,71 TL’nin %50’lik kısmı olan 10.847,86 TL sağlık sigortası genel şartları müşterek sigorta madde 12 uyarınca tedavi masraflarının birden fazla sigortacı tarafındantemin edilmiş olunması durumunda bu masrafların sigortacılar arasında teminatları oranında paylaştırılacağı bildirilmiş ise de davalıya yapılan başvuruların sonuçsuz kaldığını bildirmekle 10.847,86 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile yargılama gider ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılarak tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi özetle; davacının sigortalısının tedavisi için yapılan harcamaları müşterek sigorta hükümlerine göre rücu etmek hakkının bulunmadığını, davacının ödediği tazminatın geçirilen operasyonlarla uyumlu ve rayice uygun olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğini ve bu nedenle %50 oranında rücu taleplerinin miktar bakımından kabul edilebilir olmadığını, sigorta tazminatı ödeme yükümlülüğünün ancak sigorta şirketine yapılan ihbardan 45 gün geçmekle muaccel olacağını bildirmekle davanın reddini, yargılama gider ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Mahkememizce … Hastanesi’ne müzekkere yazılarak … tarihli fatura ve…tarihli faturanın kim tarafından ödendiğini bildirir bilgi ve belgelerin dosyamız arasına alındığı görüldü.
Mahkememizce davalı … Sigortaya müzekkere yazılarak davacı ile dava dışı …’nun başvurusuna ilişkin dosyanın ve özel sağlık sigorta poliçesine ilişkin bilgi ve belgelerin dosyamız arasına alındığı görüldü.
Mahkememizce davacı … Sigorta A.Ş.’ye müzekkere yazılarak dava dışı …’na ilişkin özel sağlık sigorta poliçesi ile davalı … şirketine başvuru yapıldığına dair bilgi ve belgelerin dosyamız arasına alındığı görüldü.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; müşterek sigorta kapsamında ödenen tedavi gideri bedelinin, ödeyen sigorta şirketi tarafından, müşterek sigorta şirketinden rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili 17/01/2020 tarihli dilekçesi ile mahkeme kararını istinaf etmiştir.
… BAM 45. Hukuk Dairesinin 2020/1488 esas, 2020/106 karar sayılı 14/10/2020 tarihli kaldırma ilamı dosyamız arasına alınmıştır.
6102 sayılı TTK ‘nun 1466. maddesinde ”Bir menfaat birden çok sigortacı tarafından aynı zamanda, aynı süreler için ve aynı rizikolara karşı sigorta edilmişse, yapılan birden çok sigorta sözleşmesinin hepsi, ancak sigorta olunan menfaatin değerine kadar geçerli sayılır. Bu taktirde sigortacılardan herbiri, sigorta bedellerinin toplamına göre sigorta ettiği bedel oranında sorumlu olur.
Sözleşmelere göre sigortacılar müteselsilen sorumlu oldukları taktirde, sigortalı uğradığı zararlardan fazla bir para istemeyeceği gibi, sigortacılardan her biri yanlız kendi sözleşmesine göre ödemekle yükümlü olduğu bedele kadar sorumlu olur. Bu halde ödemede bulunan sigortacının diğer sigortacılara karşı haiz olduğu rücu hakkı, sigortacıların sigortalıya sözleşme hükümlerine göre ödemek zorunda oldukları bedeller oranındadır.” belirtilmektedir.
6098 sayılı TBK ‘nun 62/2 maddesinde ”Tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişi, bu fazla ödemesi için, diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip ve zarar görenin haklarına halef olur” hükmü yer almaktadır.
İstinaf eden vekilince her ne kadar 6102 sayılı yasanın 1466. Maddesinin 6098 sayılı borçlar kanunun 61 ve 62. Maddelerince değerlendirilmesi ve buna göre de talebinin kabulü yönünden talepte bulunmuş ise de; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 1466 maddesinin TTK nun 2. Kısım Sigorta Türlerine İlişkin Özel Hükümler Birinci Bölüm – Zarar Sigortaları Başlığı altındaki A ) Mal Sigortaları kısmında düzenlendiği, genel hükümler kısmında yer almadığı, oysa dava konusunun 6102 sayılı yasanın İkinci Kısmın İkinci Bölümü-Can Sigortalarının C) Hastalık ve Sağlık Sigortası kısmına ilişkin 1511 ila 1520. Maddeleri arasında düzenlenen Sağlık Sigortasına ilişkin olduğu ve 6102 sayılı yasanın 1519. Maddesindeki Hastalık ve Sağlık Sigortasında Uygulanacak Diğer Hükümler başlığı altında sayılan maddeler içerisinde 1466. Maddenin yer almadığı yasada yer verilmeyen bu hükmün bu nedenle Sağlık Sigortaları yönünden uygulanma imkanının olmadığı, ancak: Davacı tarafın, davalı taraf ile doğrudan bir ilişkisinin bulunmaması kendi sigortalısına Hastalık Sigortası Poliçesinden kaynaklı yapmış olduğu hastahane masrafları ödemesinden dolayı genel hüküm içeren Borçlar Kanunun 61 ve 62. Maddelerinin müteselsil sorumluluğuna ilişkin hükümlerinin uygulanması gerektiği yönündeki istinaf talebi de dikkate alındığında ödeme yapmış olduğu kendi sigortalısına halefen talepte bulunduğu buna göre de işletilmesi gereken halefiyet kuralı olacağı sabittir.
Yasal düzenleme bir bütün halinde değerlendirildiğinde, TBK 62. maddede yer alan düzenlemede, müteselsil sorumlunun kendi payına düşenden fazlasını ödemesi halinde, diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip olmakla birlikte, zarar görenin haklarına halef olduğu düzenlemesi, sigorta poliçesindeki sigortalının tüketici olup olmadığının değerlendirilmesi gerekliliğini gösterdiği kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiş ise de; bu hükmünde Zarar Sigortaları bölümünde düzenlendiği, genel hükümler içinde yer almadığı ve 6102 sayılı yasanın 1519. Maddesinde de 1472. Maddesinin uygulanacağına dair herhangi bir atıf bulunmadığı buna göre de bu maddeye atfen bir değerlendirme yapılamayacağı ancak Borçlar Kanunu 61 ve 62 maddesi dikkate alınarak ve yine Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında kararındaki “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklindeki düzenlemede dikkate alınarak görevli mahkeme yönünden değerlendirme yapılması gerekmiştir.
6102 sayılı TTK ‘nun 4/1-(a) maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir.
Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.
Dosya davacısı sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra, Borçlar Kanunu 61 ve 62. Maddeleri yönünden müteselsil sorumluluğa istinade davalıdan talepte bulunmuş olup, aralarında doğrudan 6102 sayılı yasanını 4. Maddesinde tanımlanan şekilde bir ticari ilişkinin bulunmadığı sabittir. Açıklanan nedenlerle 6098 sayılı TBK’nun 62.maddesi, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun ilgili hükümleri uyarınca dava dışı sigortalı gerçek kişi ile davalı … arasındaki ilişki bir tüketici işlemi olduğundan, görevli mahkeme tüketici mahkemesi olacağından Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine, Mahkememiz kararı kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili … Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
2-Mahkememiz kararı kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili … Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik ve yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretlerinin o mahkemenin hükmedeceği, gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği ön görüldüğünden yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretleri konusunda bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, tarafların yokluğunda KESİN olmak üzere karar verildi. 19/11/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”