Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/650 E. 2022/367 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/650 Esas
KARAR NO : 2022/367

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 16/11/2020
KARAR TARİHİ : 25/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 17.11.2012 tarihinde dava dışı …’in idaresindeki … plakalı araç ile seyir halinde iken yol çalışmasından dolayı yolun tamamen toprak yığınla olması ve sürücünün bunu fark etmeden devam ederek ön kısımları ile toprak yığınına çarpması sonucu meydana gelen tek taraflı trafik kazasında araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, savcılık soruşturmasında alınan rapora göre araç sürücüsünün kusurlu bulunduğunu, ceza yargılamasının devam ettiğini, müvekkilinin yaralanmasının maluliyetine neden olduğunu, kalıcı iş göremezlik oranının tespiti ile bu orana denk gelen maddi zararının davalıdan tazminini talep ettiklerini, sigorta şirketine dava konusu taleplerini içeren yazılı başvuru yaptıklarını, arabuluculuk başvurusunun anlaşamama olarak neticelendiği diğer hususlarla birlikte belirtilerek belirsiz alacak davası olarak açtıkları maddi tazminat talepleri bakımından sonradan arttırılmak üzere 100,00 TL kalıcı iş göremezlik maddi tazminatının 07.09.2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari kredilere uygulanan avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 05/05/2021 havale tarihli beyan dilekçesi ile dava değerini toplamda 60.974,24 TL bedele yükselttiğini beyan etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava açılmadan önce sigorta şirketlerine başvuru şartı bulunduğunu, yargılama öncesi davacı vekili tarafından müvekkili şirkete yapılan başvuru üzerine değerlendirme yapıldığını, ödeme yapılması için eksik evrakların istendiğini, ancak evraklar temin edilmeden dava açıldığını, davanın dava şartı nedeniyle usulden reddini talep ettiklerini, kazanın 17.11.2012 tarihinde meydana geldiğini, 2 yıllık zaman aşımı süresinin 17.11.2014 tarihinde dolduğunu, kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın sürücüsü e işletenine davanın ihbar edilmesini talep ettiklerini, müvekkili şirkete yaptığı ödemeler için arara neden olanlara rücu etme hakkı tanındığını, davacı tarafın delillerinin tebliğ edilmediğini, kusur tespitinin Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden tespit edilerek karar verilmesini, maluliyet durumunun tespiti için Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinden rapor alınmasını, maluliyet tazminatının uzmanlarca hesaplanmasını, hesaplanan tazminat miktarı üzerinden müterafik kusur indirimine gidilmesi gerektiğini, araçta yolcu konumunda bulunan davacının zararın doğmasını veya artmasını engellemek için emniyet kemeri vs. gerekli önlemleri aldığının ispat edilemediğini, hesaplanacak tazminat üzerinden hatır taşıması indirimine gidilmesi gerektiğini, somut olayda taşımanın araç sürücüsü ve işleteninden ziyade davacının yararına olduğu ve bu taşıma için herhangi bir ücret ödemediğini, müvekkilinin bakıcı giderinden sorumluluğu bulunmadığını, tedavi gideri teminatı kapsamında SGK’ye bırakıldığını, SGK tarafından davacıya ödenmiş veya rücuya tabi ödenen tazminat miktarlarının tespit edilerek ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, hem asıl alacak, hem avukatlık ücreti, yargılama giderleri ve harç açısından sorumluluğun poliçe teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, davacının ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edebileceğini, ödeme yapılması için eksik evrakların istendiğini, müvekkilinin temerrüdünden bahsedilemeyeceğini savunarak haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
Davacının maluliyet oranının tespiti amacıyla … ATK 2. İhtisas Kurulunca 03/11/2021 tarihinde tanzim olunan bilirkişi raporunda özetle; dosyadaki mevcut tıbbi belgelere göre; … oğlu 1955 doğumlu …’ın 17.11.2012 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası bildirilmemekle Grup 1 kabul olunarak: Gr1 VII( 12Aa……………….10)A%14 E cetveline göre %17.2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 4 aya kadar uzayabileceği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları ile celp edilen delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla aktüer ve makine mühendisi bilirkişiye tevdii edilen dosyaya 21/03/2022 tarihinde tanzim olunan bilirkişi raporu dosya arasına alınmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; 17/11/2012 tarihli trafik kazası nedeniyle davacının kalıcı maluliyete dayalı bedensel zararlarının tazminine dair açmış olduğu tazminat davasıdır.
Kazada kum yığını ile kamyonetin ön kesimleri ile yaşanan ilk sadme ve akabindeki savrulmalar sırasında davacının kamyonetten dışarıya fırladığına dair tespit, beyan bulunmadığı, yaralanmasının sağ kol bölgesinde kırık şeklinde belirginleştiği, meydana gelen çarpışmada etkili olan hatalı bir davranışı, sürücüye-direksiyona fiziki müdahalesi vb. etkili rolü, kazaya engel olabilmek adına alabileceği herhangi bir tedbir bulunmadığı, kendi can güvenliği ve sağlığına göstermesi gereken azami dikkat ve özen gereği emniyet kemeri kullanması durumunda da davacının benzer şekilde yaralanabileceği, emniyet kemeri hususunun zararın doğmasında ve artmasında etkili bir faktör olmadığı, yaralanması ile sonuçlanmasında illiyet bağı bulunmadığı hükme elverişli teknik kusur raporunda tespit edilmekle ortak kusur indirimi şartları olayda gerçekleşmemiştir. Yine aynı raporda kazazede yolcu davacı …’ın hadisenin meydana gelmesinde, yaralanması ile sonuçlanmasında, dava konusu zararın doğmasında ve artmasında atfı kabil kusurunun bulunmadığı tespit edilmiştir.
Davacı ile … plakalı araç sürücüsünün aynı köylü oldukları, birlikte cenazeye gittikleri, davacı ile araç sürücüsü arasında yakın akrabalık ilişkisinin bulunmadığı ve taşımanın ücretli yapıldığına dair dosyaya sunulan bir belgenin bulunmadığı dikkate alındığında hatır taşıması indirimi şartları olayda oluşmuştur.
Zorunlu trafik sigorta poliçesinin düzenlenme tarihi 01.06.2015 tarihinden öncesine ait olduğundan somut olaya 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren poliçe genel şartlarının uygulanma imkanı bulunmamaktadır.
Anayasa Mahkemesinin 2019/40 sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunun 90. maddesine ilişkin verilen iptal kararından sonra verilen Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/3292 E sayılı emsal kararı “…Bu durumda mahkemece, ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellere göre (devre başı ödemeli belirli rant yöntemi, % 1,8 teknik faizle) tazminat hesabının yapılmasına ilişkin olarak KTK’nun 90. maddesinde yapılan değişikliğin Anayasa Mahkemesince iptal edildiği, Dairemiz Yargıtay’da uygulama birliğinin sağlanması yönünde tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınması için içtihat geliştirdiği ancak hesaplamalarda progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle tazminatın hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi için yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir…” şeklinde olduğundan 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren poliçe genel şartlarındaki hesap ilkelerinin uygulanma imkanı da ortadan kalkmıştır.
Her ne kadar 7327 sayı ve 09.06.2021 tarihli Kanunun 18. maddesi ile Karayolları Trafik Kanunun 90. maddesinde: “..c) Sürekli sakatlık tazminatı, ulusal doğum ve ölüm istatistikleri kullanılarak hazırlanan hayat tablosu, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında yüzde 2’yi geçmemek üzere belirlenen iskonto oranı ve sürekli sakatlık oranı esas alınarak hayat anüiteleri ile genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun olarak, hesaplanır..” şeklinde düzenleme yapılmış ise de; anılan yasal düzenlemeden sonra verilen Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 14.06.2021 tarihli 2021/14963 E. 2021/2953 K. ilamı “…. Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı iptal kararı da gözetilerek, tazminat hesaplamalarında 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları’ndaki düzenlemelerin değil Borçlar Kanunu ve Karayolları Trafik Kanunu düzenlemelerinin esas alınması, hesaplamaların TRH 2010 Tablosuna göre ve progresif rant yöntemiyle yapılması ilkeleri Dairemizce benimsendiğinden, tazminat hesap biçimine ilişkin temyiz itirazlarının yerinde görülmemesine göre, davalı vekilinin diğer tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir….” şeklindedir. İş bu kazanın 09.06.2021 tarihli yasal düzenlemeden önce meydana gelmiş olması ve yasal düzenlemeden sonra verilen Yargıtay kararı dikkate alınarak hak sahiplerinin bakiye ömür süreleri TRH 2010 yaşam tablosuna göre, bilinmeyen dönem kazançlar ise Yargıtay kararlarındaki gibi %10 artış ve iskonto esasına (progresif rant yöntemine) göre belirlenerek hesaplama yapılacaktır.
17.11.2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasında; … plaka numaralı kamyonet sürücüsü …’in %50 oranında eşit derecede kusurlu olduğu, Karayolları Genel Müdürlüğü 12. Bölge Müdürlüğü’nün %50 oranında eşit derecede kusurlu olduğu, …plaka numaralı kamyonetin kazazede yolcusu davacı …’ın kazanın oluşumunda, olayın yaralanması ile sonuçlanmasında, zararın doğmasında ve artmasında kusursuz olduğu hükme elverişli teknik kusur raporundan anlaşılmıştır.
Davalının %50 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre bu olayda yaralanan davacı …’ın sürekli (daimi) iş göremezlik dönemine ait %17,2 maluliyeti ile ilgili %20 hatır taşıması indirimli maddi zararının 48.779,39 TL olduğu hükme elverişli aktüer raporundan anlaşılmış olup davacının maddi zararlarının poliçe limitleri içinde kaldığı, dava dilekçesinde arabulucuya başvuru tarihi olan 07.09.2020 tarihinden itibaren faiz talep edilmesi nedeniyle taleple bağlılık ilkesi gereğince temerrüt tarihinin 07.09.2020 olduğu, sigortalı aracın kullanım şekli hususi olduğundan yasal faize hükmedilmesi gerektiği kanaatine varılarak davanın kısmen kabulü ile 48.779,39 TL tazminatın 07/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Yasal, hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeni ile davanın kısmen kabul edilmesi halinde, indirimden dolayı reddedilen kısım yönünden davalı yararına vekalet ücreti takdir edilip edilmeyeceği önem kazanmaktadır. Kısmen reddedilen miktar, Borçlar Kanunu’nun 43, 44 ( TBK 51-52) kaynaklanan bir indirim ise indirim miktarı yasadan kaynaklandığından bu indirim nedeni ile davalı yararına vekalet ücreti takdir edilemeyecektir. Somut olayda da hatır taşıması nedeniyle indirim yapılması nedeniyle davalı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile 48.779,39 TL tazminatın 07/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 3.332,12 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL + 207,92 TL ıslah harcından oluşan toplam 262,32‬ TL harcın mahsubu ile bakiye 3.069,8‬0 TL harcın davalıdan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL peşin harç ile 207,92 TL ıslah harcından oluşan toplam 262,32‬ TL harcın davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan; posta, tebligat, müzekkere ve bilirkişi ücretinden oluşan toplam 2.002‬,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 820,00 TL ATK fatura bedelinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesap olunan 7.141,32 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
7-Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın ve ihbar olunanların yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK. 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 25/05/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”