Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/644 E. 2021/872 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/234 Esas
KARAR NO : 2021/875

DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/03/2018
KARAR TARİHİ : 23/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili sunmuş olduğu dava dilekçesi özetle; Müvekkilinin davalı … ile 10.02.2011 tarihinde imzalanan Acentelik Sözleşmesi gereğince “…” adresinde acentelik faaliyetletine başlandığını, müvekkili ile davalı şirket arasında imzalanan 10.02.2011 tarihli acentelik sözleşmesi ve ekinde yer alan Cari Hesap Sözleşmesi’nde acentenin kar elde etmesi amaçlanarak bir takım kalemlerin ve hak edişlerin müvekkiline ödeneceğinin belirtildiği, buna göre 10.02.2011 tarihinde imzalanan Acentelik Sözleşmesi’nin ekinde yer alan ve taraflarca imzalanan Acentelik Sözleşmesi Ek Protokolü Cari Hesap Sözleşmesi’nin Acentelik ücretinin hesaplanması başlıklı 4. Maddede “İş bu sözleşmenin temel mantığı acentenin ciro artışına dayalı olarak kazanç elde etmesidir, bu amaçla acenteye bağımsız tacir sıfatıyla devredilecek … Kargo şubesinin devir tarihi itibarıyla aylık gideri tespit edilecek ve bu gider devir sonrasında da … Kargo tarafından Acenteye düzenli olarak ödenecektir, aynı şubenin devir cirosunda, devir tarihinden sonra yaşanacak artıştan Acenteye pay verilmesi suretiyle de Acentenin performansına dayalı olarak kar elde etmesine imkan sağlanacaktır, dolayısıyla Acente devir cirosunda artış sağlayamazsa gelir elde edemeyecek, ancak masrafları … Kargo tarafından sağlandığı için ciro artışı oluşmasa dahi zarar etmeyecektir, bu temel mantık çerçevesinde … Kargo tarafından acenteye yapılacak ödemeler şu esaslarla belirlenecektir, devre konu … Kargo şubesinin devir tarihi itibarıyla giderleri, ana başlıklar itibarıyla aşağıdaki kalemlerden oluşmaktadır, personel özlük hakları, iaşe ve SSK giderleri, Kira, aidat ve stopaj giderleri, basılı evrak, kırtasiye ve poşet giderleri, yakıt giderleri, elektrik, su, telefon ve ısınma giderleri, Acentelik sözleşmesinde belirlenen sigorta primleri, araçların ve demirbaşların bakım ve onarım giderleri, Acentenin fiilen çalıştığı herhangi bir takvim ayında tutanak altına alınan devir cirosunda artış ortaya çıkarsa Âcenteye masraflarına ilave olarak acentelik ücreti ödenecektir.” denildiğini, imzalanan acentelik sözleşmesinin ekinde yer aları Cari Hesap sözleşmesinin 4. maddesinde 7.madde halinde sayılan ve ödeneceği belirtiler masraflar acentelik dönemi süresince müvekkiline ödendiğini, Acentelik Sözleşmesinin 7. Maddesinde var olan demirbaş ve meşrufatların mülkiyet hakları … Kargo’da kalacağı ancak kullanım haklarının acentede olacağı belirtilmesine rağmen faturalandırılarak müvekkiline satışının yapıldığını, acentelik sözleşmesinde sözleşme tarihinden önceki işçi alacaklarından davalı şirketin sorumlu olduğu belirtilmesine rağmen personel tarafından açılan davalarda ödenen ücretlerin şirket tarafından karşılanmadığını, sonuç olarak gider kalemleri artmasına rağmen davalı şirket tarafından güncel tutarların altında ödeme yapılması neticesinde müvekkilinin birim ciro sürekli artmasına rağmen zarar etmiş olduğunu, ticari faaliyeti yerine getiremez hale geldiğini, davalı … Kargo tarafından imzalanan sözleşmede “ciro artmasa dahi zarar etmeyeceği yönündeki taahhüt” ödeneceği belirtilen gider kalemlerinin ödenmemesi neticesinde yerine getirilmeyerek cirosunun sürekli artan müvekkilinin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini ve … 13. Noterliği, … tarih, … yev. no.lu ihtanamesi ile Acentelik Sözleşmesin 38. maddesinde yer alan haklı nedenle fesih şartlarının gerçekleşmiş olduğundan sözleşme haklı nedenle müvekkili tarafından feshedildiğini, müvekkili tarafından Acentelik Sözleşmesi sürecinde her ay davalı şirkete sunulan hak ediş dosyası ve faturalarının ve müvekkiline avalı şirket tarafından ödenen ücretlerin hesaplanması neticesinde haklılıklarının ortaya çıkacağını, Acentelik Sözleşmesi süresi içerisinde ödenmeyen masrafların, müvekkilden tahsil edilen demirbaş ücretlerinin, sözleşme tarihinden önceki döneme ilişkin ödenmesi gereken işçilik alacaklarının ve ödenmeyen hak edişlerinin müvekkiline ödenmesinin istenilmesiyle dava açma zorunluluğunun oluştuğunu, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla 10.02.2011 tarihli Acentelik Sözleşmesi gereğince 100.00TL sözleşmede belirtilen ve ödenmeyen masrafların, 100.00 TL müvekkilinden tahsil edilen demirbaş bedellerinin, 100.00 TL ödenmeyen hak edişler, 100,00TL acentelik sözleşme tarihinden önceki döneme ilişkin davalı tarafından ödenmesi gereken işçilik alacakları olmak üzere toplam 400 TL’nin işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesi özetle; Davacının belli ve belirlenebilir taleplerine ilişkin olarak davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasına hukuken imkan bulunmadığını, davanın açıldığı tarihte talep konusunun miktarının taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise belirsiz alacak davası sağlamayacağını, bu nedenle eksikliğin giderilmesinin gerektiğini, taraflar arasında akdedilen acentelik sözleşmeleri gereği müvekkili şirket ticari defter ve kayıtlarının kesin delil niteliğinin haiz olduğunu, davacının delil listesinde kendi ticari defterlerini delil olarak göstermiş ise de davada müvekkili şirket defter ve kayıtlarının kesin delil niteliğinin haiz olup yalnızca ve başlı başına dikkate alınmasının gerektiğini, davanın konusunu oluşturan alacak taleplerinin dayanağını teşkil eden Acentelik Sözleşmelerinin 40 hükmü uyarınca, “Madde 40- Uyuşmazlıkların çözümü: “Acente” ile “…. Kargo” arasında çıkacak çekişmelerde “… Kargo’nun defter ve kayıtları geçerli ve kesin delil olacaktır, Akit tarafların her ikisi de tacir olmakla işbu hüküm HMK 193 uyarınca da bir delil sözleşmesi hükmü olup sözleşmenin taraflarını bağlamaktadır. Dolayısıyla müvekkili Şirket ticari defter ve kayıtları kesin delil olarak değerlendirilmek ve karşı tarafın ticari defter ve kayıtlarının dikkate alınmamasının gerektiğini, tanık deliline başvurulmasına muvafakatlerinin bulunmadığını, karşı tarafın delil listesinde tanık deliline başvurma isteğini belirttiğini, ancak karşı tarafın dava dilekçesinde belirtilmiş hususlar zaten tutanaklardan, ticari defter ve kayıtlardan ve sair yazılı delilden rahatlıkla tespit edilebilecek mevzular olduğunu, davacının tanık dinletilmesi talebinin reddedilmesini talep ettiklerin, müvekkili şirket tarafından yapılacak haklı feshin bertaraf etme çabası ile davacı tarafından Acentelik Sözleşmesi ve ekleri haksız olarak feshedildiğini, davacının Sözleşme koşullarına aykırı ve taraflar arasındaki sadakat yükümlülüğünü ihlal eder tutum ve fiillerinden dolayı davacının Acenteliğinde müvekkili şirket yetkililerince yapılan denetimler sonucu tutulan tutanaklarla acenteye ait ihmal ve aykırılıkların tespit edilmiş olduğunu, müvekkili şirket tarafından yapılacak haklı feshi bertaraf etme çabası ile müvekkilinden önce davranılmak istenircesine gerçeğe aykırı tespitlerin feshe gerekçe yapılmaya çalışıldığını, müvekkili şirket tarafından … 41. Noterliği marifetiyle Muhataba gönderilen 20.10.2017 tarih ve 30605 yevmiye nolu ihtarname ile tek tek gerekçeleri belirtilmek suretiyle acentelik sözleşmesinin müvekkili Şirket tarafındarı tek taraflı feshedildiğini, ihtarnamede faaliyet gösterilmiş olan bu dönem içerisinde 22.09.2017 tarihinde müvekkil şirket yetkilileri tarafından kasa bülteni üzerindeki veriler doğrultusunda yapılan günlük kasa nakit ve süspan kontrolleri sonucunda, 61.156,21TL tutarında toplam 751 adet faturarın birimde bulunmadığı ve ibraz edilmediğinin, tahsil olduğu halde tahsil gösterilmeyip oluşan nakdin genel müdürlük hesabına yatırılmadığını ve acentenin özel işleri için kullanıldığını müvekkili şirket aleyhine kasa bülteninde toplam 61.156.21.TL açık olduğunun tespit edildiğini, kasa açığının işlemiş olduğu acente müdürü şahsının imzasının havi tutanaklar ile de sabit olduğunu, tarafla imzalanmış olan Acentelik Sözleşmesi ve eklerine aykırılık oluşturmakta ve sözleşmenin … Kargo lehine haklı nedenle fesih sebebi doğurmakta olduğunu, “Acentenin”, ücret alıcıdan ve peşin ödeme taşımalarına ilişkin taşıma ücretlerini ve tahsilatı yapılmak üzere kendisine gönderilen faturaları, “… Kargo” hesabına gününde tahsil edeceği ve “… kargo” tarafından belirlenip kendisine bildirilen banka hesabına en geç yönetmelikte belirtilen tahsilat gününde yatıracağı, bu sürenin kesin vade olduğunu, meydana gelecek Acente kusuruna dayalı gecikmelerde, sayısına bakılmaksızın, “… Kargo’nun haklı nedenle fesih hakkı doğacağı ve haklı nedenle fesih hakkı kullanılmasının geciken her gün için, söz konusu geciken bedelin 0,1 gecikme cezası uygulanarak acentelik ücretinden kesileceği” olarak düzenlendiğini, davacının dilekçesinde yer aları tüm iddialarının yersiz olduğunu, davacının, dava dilekçesinde uygulamayla bağdaşmayan ve zerre hiçbir ilintisi bulunmayan ve hatta basiretli tacirden beklenmeyecek derecede bilgisiz ve ilgisiz ifadelere yer verdiğini, davacı ile Müvekkil Şirket arasında akdedilmiş olan sözleşmenin pek çok konuyu ve bu kapsamda taraflara düşen hak ve yükümlülükleri düzenleyen bir Acentelik Sözleşmesi olduğunu, müvekkil Şirketin, bağımsız olarak şubelerini acente olarak işletmek üzere tacirlere devretmek ve işi kendi maaşlı personelleri yerine kendi işi gibi benimseyerek kar elde etme gayesi ile çalışacak acentelere bırakmakta olduğunu, bu bağlamda kurulu bir düzeni, tüm demirbaş ve mefruşatı ile şubesini ve kasasını, o şubede kullanılacak araçları, müşteri portföyünü, tüm networkünü, ticari bilgi ve deneyimini, ticari marka ve logosunu benzeri tüm imkanları süresiz acentelik sözleşmesi ile acentenin kullanımına bıraktığını, Sektöre yeni taşımacıların kazandırılması niteliğindeki bu işbirliğini uzun dönem devam ettirmeyi amaçladıklarını, müvekkilinin acentelik sözleşmelerini süresiz olarak akdetmekte ve keyfi fesih ve suistimaller ile işbirliğinin zedelenmesini önlemek için de sözleşmede koruyucu hükümlerin öngörüldüğünü, acentelik ilişkisi sözleşmenin her iki akit için de kazanç sağlayan bir ilişki olduğunu, uzun dönem devam etmesinin her iki tarafın da menfaatini doğrudan ilgilendirmekte olduğunu, işi ve işyerini ve çalışarı personel sayısını ayarlama ve organize etme sorumluluğu da Acentelik Sözleşmesi hükümleri gereği acentenin kendisine ait olup bağımsız tacir niteliğini haiz acentenin bu iddialarının hukuk düzenince korunmayacağı ortada olduğunu, davacının acentelik sözleşmesi akdederken basiretti tacir olarak tüm sorumluluklarının farkında olması gereğini, taraflarca sarih olarak kabul edilen hüküm uyarınca acente döneminde acentenin işçisi olarak çalışan personele ait alacakların tamamından acentenin sorumlu olduğunu, davacının birtakım davalar neticesinde ödeme yaptığını iddia ettiğini, bu hususta ispat yükünün davacıya ait olduğunu, bu anlamda ispata muhtaç hukuki mesnetten yoksun iddiaların reddinin gerektiğini, bu hususta müvekkili şirkete ihbar edilmiş bir dava da bulunmadığını, yargılama esnasında ortaya çıkacak nedenlerle haksız davanın reddini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davacı ile davalı arasındaki acentelik sözleşmesi kapsamında davacı acentenin sözleşme süresince davalılar tarafından ödenmeyen masraf, demirbaş ücretleri, işçilik alacakları ve ödenmeyen hakedişlerin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememiz 07/05/2019 tarihli duruşma ara kararı uyarınca dosyanın bilirkişi heyetine tevdine karar verilmiş olup dosyamız mali müşavir bilirkişi Şenol Kaya, taşıma kargo sektör bilirkişisi Selahattin Doğan’a tevdi edilmiş, taraf defter ve belgeleri ve dosya üzerinden inceleme yapıp, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesi kapsamında sözleşme süresince davalı tarafından davacıya ödenmeyen masraf, demirbaş ücreti, işçilik alacağı ve ödenmeyen hakediş tutarı bulunup bulunmadığı, varsa miktarına ilişkin rapor düzenleme istenilmekle, bilirkişi heyeti tarafından 06/11/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle;” Davalının 2011-2012-2013-2014-2015-2016-2017 ve 2018 yıllarına ait listelenen ticari defterlerin TTK hükümlerine uygun tutuldukları anlaşılmakla, dolayısıyla delil vasfında bulunduğu görülmekle birlikte, delil kabiliyetlerinin mahkemenin takdirinde olduğu, davalının muhasebe kayıtlarının davacının muhasebe kayıtları ile karşılaştırılması ve varsa farkların incelenmesi ve irdelenmesi açısından davacının ticari defterlerinin (Adana da) talimatla incelenip/ıncelenmemesi hususunun Mahkeme’nizin takdirinde olduğu, daha sonra imzalanan Cari Hesap Sözleşmesi Ek Protokolü île bir çok uygulamada değişiklikler yapılmışdığı, en önemlisi de acentenin tespit edilen masraf kalemlerinde güncelleme ve artış talep etmeyeceğine dair olduğu, mahkeme’nin davacının alacaklı olduğunu kabulü halinde, 2017 yıl sonunda davalının davacıyı takip ettiği muhasebe kayıtlarına göre; Davalının 320 hesapta – 2.656,78 TL alacaklı, 340 hesapta ise 5.888,13 TL borçlu olmak üzere, davalının davacıya 3.231,35 TL borçlu olduğu, 2018 yılında davalının davacıyı takip ettiği muhasebe kayıtlarına göre; Davalının 128 hesapta – 3.856,78 TL alacaklı, 340 hesapta ise 5.888,13 TL borçlu olmak üzere, davalının davacıya 2.031,35 TL borçlu olduğu, davacı acentelikte çalışan 4 kişi personellerin 21 günlük maaşlarının davalı … tarafından ödenmesi gerektiği, davalıdan 4.494,00 TL maaş ödeme yükümlülüğünün davacı tarafından ödenmesi talep edildiğinden davalının 2.031,35 TL davacıya olan borcundan – 4.494,00 TL ücret ödemesi mahsup edilmesi halinde davalının davacıya borçlu olmayacağı mütalaa edildiği, davalı tarafından davacının alacağından mahsup edilen 31.07.2017 tarih,… no.Iu 4.520,58 TL demirbaş faturasının davacının muhasebe kayıtlannda var olup olmadığının talimat dosyası ile incelenmesi gerektiği düşünülmekle birlikte Mahkeme’nin takdirinde olduğu, açık hesapta davalı tarafından davacının alacağından mahsup edilen 30.06.2017 tarih, … no.Iu 159,20 TL demirbaş faturasının davacının muhasebe kayıtlarında var olup olmadığının talimat dosyası ile incelenmesi gerektiği düşünülmekle birlikte Mahkeme’nin takdirinde olduğunu” rapor etmişlerdir.
Mahkememizce bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş ve ek rapor düzenlenmesine karar verilmiş olmakla, dosyamız yeniden bilirkişi heyetine tevdi edildiği, 06/12/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle;”Davalının 2011-2012-2013-2014-2015-2016-2017 ve 2018 yıllarına ait listelenen ticari defterlerin TTK hükümlerine uygun tutuldukları anlaşılmakla, dolayısıyla delil vasfında bulunduğu görülmekle birlikte, delil kabiliyetlerinin Mahkemenin takdirinde olduğu, davacının ibraz ettiği 2011 yılına ilişkin ticari defterinin (işletme defteri) noter açılış onamalarının süreleri içinde yaptırılmış olduğunun tespit edildiği, Davacının 2012-2013-2014-2015-2016 ve 2017yıllarına ait ilişkin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerinin TTK hükümlerine uygun tutulmadıkları anlaşılmakla (kebir ve envanter defterleri ibraz edilmediğinden), yasal ticari defterlerinin birbirini teyit ettiğini söylemenin mümkün olmadığı görülmekle, delil kabiliyetleri sayın mahkemenin takdirinde olduğu, davalı ile davacı arasında 2011-2017 yılları arasında yoğun ticari ilişki olduğunun davalının ticari defterlerinden anlaşıldığı, davalının yerinde yapılan incelemede, 2017 yıl sonunda davalının davacıyı takip ettiği muhasebe kayıtlarına göre; Davalının 320 hesapta – 2.656,78 TL alacaklı, 340 hesapta ise 5.888,13 TL borçlu olmak üzere, davalının davacıya 3.231,35 TL borçlu olduğu, 2018 yılında davalının davacıyı takip ettiği muhasebe kayıtlarına göre; Davalının 128 hesapta – 3.856,78 TL alacaklı, 340 hesapta ise 5.888,13 TL borçlu olmak üzere, davalının davacıya 2.031,35 TL borçlu olduğu, davacı acentelikte çalışan 4 kişi personellerin 21 günlük maaşlarının davalı … tarafından ödenmesi gerektiği, davalıdan 4.494,00 TL maaş ödeme yükümlülüğünün davacı tarafından ödenmesi talep edildiğinden davalının 2.031,35 TL davacıya olan borcundan – 4.494,00 TL ücret ödemesi mahsup edilmesi halinde davalının davacıya borçlu olmayacağını” rapor etmişlerdir.
Mahkememiz 04/02/2020 tarihli duruşma ara kararı uyarınca önceki bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmaması nedeni ile dosyanın mali müşavir bilirkişi … ,taşıma bilirkişisi …, taşıma bilirkişisi …’a verilerek,taraf defter ve belgeleri ve dosya üzerinden inceleme yapıp, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesi kapsamında, sözleşme süresince davalı tarafından davacıya ödenmeyen masraf, demirbaş ücreti, işçilik alacağı ve ödenmeyen hakediş tutarı bulunup bulunmadığı, var ise miktarının ne kadar olduğuna dair gerekçeli rapor düzenlemesine karar verilmiş olmakla, bilirkişi heyeti tarafından 20/07/2020 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle;” Davacı … ile davalı .. Şirketi’nin esas anlaşmazlık konusu olan alacakların tespiti ile hesap uyuşmazlıklarının belirlenmesi Mali bilirkişi tarafından kısmen değerlendirilebilmiştir. Acente sözleşmesinde davalı …Anonim Şirketi’nin kayıtları esas kabul edilir denilmekle beraber bütün mali kayıtların incelenmesi talebinin kabulü, bilirkişilik görev alanı dışında bir husus olup takdir mahkemenindir, davacı … ve davalı …Anonim Şirketi tarafından acentelik sözleşmesi karşılıklı olarak feshedilmiştir. Dosya incelendiğinde …Anonim Şirketi’nin fesih gerekçeleri ispat edilebilirken davacı …’in gerekçelerinin ispatına rastlanılmamıştır, davacı …’in davalı …Anonim Şirketi aleyhinde tanık dinletme talebinin kabul ya da reddi konusu, bilirkişilik görev alanı dışında bir husus olup takdir mahkemenindir, davalı …Anonim Şirketi’nin davanın reddi ve her türlü masraf ile giderlerin davacı …’e yükletilmesi istemi, bilirkişilik görev alanı dışında bir husus olup takdirin mahkemede olacağını” rapor etmişlerdir.
Mahkememiz 13/10/2020 tarihli ara kararı uyarınca Bilirkişi kurulu tarafından dosyaya sunulan raporun, bilirkişilere yapılan görevlendirmeye ilişkin incelemeyi içermemesi ve yapılan görevlendirme doğrultusunda rapor hazırlanmamış olması ve hüküm kurmaya elverişli olmaması nedeni ile dosyanın önceki bilirkişi kuruluna verilerek, taraf defter ve belgeleri ve dosya üzerinden inceleme yapıp, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesi kapsamında, sözleşme süresince davalı tarafından davacıya ödenmeyen masraf, demirbaş ücreti, işçilik alacağı ve ödenmeyen hakediş tutarı bulunup bulunmadığı, var ise miktarının ne kadar olduğuna dair gerekçeli rapor düzenlemesine karar verilmiş olmakla, bilirkişi heyeti tarafından 05/02/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle;” Raporumuz içerisinde yapılan açıklamalar muvacehesinde, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesi kapsamında sözleşme süresince davalı tarafından davacıya ödenmeyen masraf, demirbaş ücreti, işçilik alacağı ve ödenmeyen hak ediş tutarını gösteren detay alt hesap görülmediğinden taraflar arasındaki acentelik sözleşmesi kapsamında sözleşme süresince davalı tarafından davacıya ödenmeyen masraf, demirbaş ücreti, işçilik alacağı ve ödenmeyen hak ediş tutarı bulunup bulunmadığı, varsa miktarına ilişkin rapor düzenlenemediği, davalı ve davacı yanın 2011 ve 2017 yılları arası çalışmaları yedi yıl gibi uzun bir süreyi kapsadığı, hakediş hesaplama, masraf yansıtma, acenteye yaptığı masraflar için yapılan ödemeler, faturalama periyotları vb. bilgilerin aylık düzenlendiği düşünüldüğünde, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesi kapsamında sözleşme süresince davalı tarafından davacıya ödenmeyen masraf, demirbaş ücreti, işçilik alacağı ve ödenmeyen hak ediş tutarı bulunup bulunmadığı, varsa miktarına ilişkin rapor düzenlenebilmesi için ilgili bilgi ve belgelerin alt detaylarının düzenlenerek (bilgi ve belgeleriyle) sunulması gerektiğini” rapor etmişlerdir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Davacı ve davalı arasında 10.02.2011 tarihli Acentelik Sözleşmesinin ve Acentelik Sözleşmesi Ek Protokolü Cari Hesap Sözleşmesi’nin akdedildiği, sözleşmenin davacı tarafça 18.10.2017 tarihli noter ihtarı ile feshedildiği, davalı tarafın da davacıya 20/10/2017 tarihli fesih ihbarını göndermiş olduğu, feshe gerekçe olarak 61.156.21.TL tutarındaki kasa açığının gösterildiği, davalının davacıya bu hususta daha evvel gönderdiği ihtarnamelerin ve bundan başka ihtar ve cevabi ihtarlarında mevcut olduğu, davacının dava dilekçesi ile , sözleşme ile davalının aylık ücret yanında performansa dayalı ödeme yapmayı ve personel özlük hakları, iaşe ve SSK giderleri, Kira, aidat ve stopaj, sigorta primi fatura gideri gibi giderlerde de ortaya çıkan ilave masrafları ödemeyi kabul ve taahhüt etmesine rağmen, bu edimlerini tamamen yerine getirmediği ve zarara uğramalarına sebep olduğundan bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere sözleşmede belirtilen ve ödenmeyen masrafların, kendilerinden tahsil edilen demirbaş bedellerinin, ödenmeyen hak edişlerin ve acentelik sözleşme tarihinden önceki döneme ilişkin davalı tarafından ödenmesi gereken işçi alacaklarının davalıdan tahsilini talep ettiği, davalı taraf davacının masraf taleplerinin ve sözleşmeyi feshinin haksız olduğunu, davacıya borçlu olunmadığını ve davanın reddi gerektiğini savunduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki Acentelik Sözleşmesinin Demirbaş, Araç temini ve kullanımı başlıklı 7. Maddesinde, tüm demirbaş, araç, mefruşat v.s kullanım haklarının mülkiyeti …kalmak üzere acente tarafından kullanılacağının, 8. Maddesinde kira bedelinin ve stopajının MNG kargo tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığı, sözleşmenin 21, 24, 26, 27 ve 28. Maddelerinde de acentenin faaliyetini sürdürmesi için gerekli fatura giderleri, bakım onarım, personel giderleri, vergi vb giderler ve poşet, karton gibi giderlerin hangi tarafın sorumluluğunda olduğu düzenlenmiş, daha sonra imzalanan Cari Hesap Sözleşmesi Ek Protokolü ile bir çok uygulamada değişiklikler yapıldığı, en önemlisi de acentenin tespit edilen masraf kalemlerinde güncelleme ve artış talep etmeyeceğine dair yeni düzenlemeler eklenmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 40. maddesinde “Acente ile MNG Kargo arasında çıkacak çekişmelerde …’nun defter ve kayıtları geçerli ve kesin delil olacağının” düzenlendiği anlaşılmakla, mahkememizce davalı taraf ticari defter ve kayıtlar üzerinde inceleme yaptırılmış davalının incelenen 2011-2012-2013-2014-2015-2016-2017 ve 2018 yıllarına ait ticari defterlerinin TTK hükümlerine uygun tutuldukları anlaşılmış, davalının ticari defterlerine göre, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2011 yılında 129.223,30 TL tutarında ticari hacim ile başlatığı, bundan itibaren ticari ilişkinin sürdüğü her bir yılın kayıtları ve devir bakiyelerinin incelendiği, davalı tarafça davacı acenteye hakedişlerin süresinde ödendiğinin ve ayrıca son olarak taraflar arasındaki ticari ilişkinin fesih ile sona erdiği 2017 yılı kayıtlarına davacının davalıdan 39.024,64 TL alacaklı, olarak mali yıla başladığı, 31.12.2017 tarihli yevmiye kapanış maddesine göre; davacının davalıdan olan borç/alacak bakiyesine ilişkin herhangi bir bakiye kaydı olmadığı tespit ve rapor edilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşme ile uyuşmazlık halinde kesin delil olarak başvurulacağı düzenlenen davalı taraf ticari kayıtlarına göre, davalının davacıya borçlu olmadığının tespit edilmiş olması karşısında ve davacının sözleşmeyi feshine kadar geçen süre zarfında her ay hakediş düzenlenmesine karşın, davcının bir itirazının olmadığı sözleşme ile kararlaştırılan faaliyet giderleri ve diğer giderler yönünden eksik ödeme yapıldığına dair davalıya gönderdiği bir ihtarının da bulunmadığı göz önünde bulundurulduğunda, davacının davalıdan taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinden kaynaklanan bir alacağının olmadığı kanaatine varılmış ve dava ispatlanamadığından, davacının davasının reddine karar vermek gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davacının davasının REDDİNE,
2–Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 59,30 TL’den, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye harç olan 23,4‬0 TL nın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın reddedilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 400 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 2.400,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede İSTİNAF YOLU açık olmak üzere karar verildi. 23/11/2021

Katip
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”