Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/595 E. 2021/896 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/595 Esas
KARAR NO : 2021/896

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/10/2020
KARAR TARİHİ : 24/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 22/10/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı şirkettin müvekkil şirketten ürün alımı yaptığını ve müvekkil şirket ile davalı şirket arasında süregelen alım-satım ilişkisi bulunduğunu, davalı şirket tarafından talep edilen ürünlerin kendilerine teslim edilirken Euro olarak düzenlenen faturalarda Türk Lirası karşılığının gösterildiğini, davalı tarafından ödemelerin fatura tarihlerinden daha sonraki bir tarihte yapıldığını, ödeme günü Euro tutarını ödemesi gereken davalının, hatalı olarak fatura tarihindeki kur üzerinden ödeme yaptığını, kendisine bir kur farkı faturası düzenlendiğini, davalının e-arşiv sistemi üzerinden faturayı teslim aldığını ve faturanın bedelini ödemediğini, bunun üzerine … 9. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında faturaya dayalı ilamsız icra takibi açıldığını, borçlu şirketin, haksız ve kötüniyetli takibe itiraz ettiğini, yabancı para ile yapılan satışlarda faturalar da Türk Parası cinsi gönderilmesi koşulu ile yurt içinde yabancı bir para birimi üzerinden fatura düzenlemenin hukuka uygun olduğunu, faturanın düzenlendiği günkü kur üzerinden TL karşılığının gösterilmesinin zorunlu olduğunu, müvekkilin, davalıya yaptığı satışlara istinaden 25.02.2020 tarihinde 26.101,60 Euro bedelli ve 4.731,80 Euro bedelli iki adet fatura tanzim edildiğini, davalının bu faturaların bedelini 14.07.2020 tarihinde TL olarak ödediğini, 25.02.2020 tarihli faturada 26.101,60 Euro toplam ödenecek tutarın gözüktüğünü, döviz kuru ise faturada 6,5772 TRY şeklinde olduğunu, faturanın o günkü TL değeri 171.675,45 TL olduğunu, bu ödemenin 14.07.2020 tarihinde yapıldığında döviz kurunun 7.8072 TRY olduğunu ve buna bağlı olarak fiili ödeme günündeki ödenmesi gereken tutarın 203.780,41 TL olduğunu, bu faturanın özelinde 4.018,32 Euro’luk bir bakiye kaldığını, 25.02.2020 tarihli faturada ise 4.731,80 Euro toplam ödenecek tutar gözüktüğünü, döviz kuru ise fatura tarihinde 6,6529 TRY şeklinde olduğunu, faturanın o günkü TL değerinin 31.480,19 TL olduğunu, bu ödemenin 14.07.2020 tarihinde yapıldığında döviz kuru 7.8072 TRY olduğunu, buna bağlı olarak fiili ödeme günündeki ödenmesi gereken tutarın 36.942,10 TL olduğunu ve bu faturanın özelinde 682,38 Euro’luk bir bakiye kaldığını, bu durumu gidermek için kalan 4.700,70 Euro borcunun üzerinden 12.08.2020 tarihinde, vadesinde ödenmeyen yabancı para borcu için, o günün kuru üzerinden TL olarak “Kur Farkı” faturası kesildiğini, davalının faturayı defterine kaydettiğini ve itiraz etmediğini, tarafların tacir olduğunu, ticari defterlerin tarafların leh ve aleyhine delil teşkil ettiğini, tarafların ticari defter ve kayıtları incelenerek uyuşmazlığın çözülmesinin mümkün olduğunu, takip konusu alacağın likit bir alacak olduğunu, likit bir alacağa haksız şekilde itiraz eden borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi gerektiğini, … Arabuluculuk Bürosu’nun… büro numaralı ve … arabuluculuk numaralı dosyasında başlatılan arabuluculuk süreci 05.10.2020 tarihli son tutanakla, davalı tarafın da katılımı ile anlaşamadıklarını, bu nedenle itirazın 40.398,76-TL’lik alacak yönünden iptaline ve takibin devamına, haksız ve kötü niyetli itiraz nedeniyle davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatı hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin 23/11/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile davalı müvekkil şirket arasında kur farkı talep edilebileceğine ilişkin herhangi bir sözleşme olmadığını, davacı şirket tarafından kur farkı faturasına dayanak olarak gösterildiğini, iki adet faturada kur farkı talep edilebileceğine ilişkin herhangi bir şerh de bulunmadığını, bu sebeple kur farkı talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, dava dilekçesinde, davacı şirket tarafından davalı müvekkil şirket adına düzenlenmiş olan: 25.02.2020 düzenleme tarihli, 26.1010,60 Euro bedelli 6,5772,-TL kur karşılığı 171.675,45-TL tutarında düzenlenmiş olan faturanın, Müvekkil Şirket tarafından 14.07.2020 tarihinde ödendiği, ödeme yapıldığı tarihte kurun 7,8072-TL olduğu ve dolayısıyla 4.018,32 Euro tutarında fark kaldığı, 25.02.2020 düzenleme tarihli, 4.732,80 Euro bedelli 6,6529,-TL kur karşılığı 31.480,19-TL tutarında düzenlenmiş olan faturanın, Müvekkil Şirket tarafından 14.07.2020 tarihinde ödendiği, ödeme yapıldığı tarihte kurun 7,8072-TL olduğu ve dolayısıyla 682,38 Euro tutarında fark kaldığının davacı tarafından iddia edildiğini, müvekkil Şirket’e 12.08.2020 tarihinde KDV dahil 43.128,50-TL tutarlı kur farkı faturası düzenlendiği ve faturanın ödenmemesi sebebi ile başlatılan icra takibine Müvekkil Şirket tarafından haksız olarak itiraz edildiğinin iddia edildiğini, kur farkı faturası düzenlenebilmesi için, taraflar arasında yapılmış bir sözleşme ve buna ilişkin düzenlemenin bulunması gerektiğini, davacı Şirket ile Davalı Müvekkil Şirket arasında yapılmış herhangi bir sözleşme bulunmadığını, Davacı Şirket ile Müvekkil Davalı Şirket arasında 2019 yılından beri devam etmekte olan ticari uygulamada, kur farkına ilişkin herhangi bir uygulama olmadığını, davacı’nın dava dilekçesinde kur farkı talebinin dayanağı olarak gösterdiği iki adet faturada, fatura bedellerinin zamanında ödenmediği durumda kur farkı alınacağı yönünde herhangi bir şerh bulunmadığını, davacının ilk olarak Müvekkil Şirket adına 29.07.2020 tarihli ve … numaralı, “Kur Farkı” açıklamalı, “Temel Fatura” senaryolu KDV dahil 77.133,00-TL tutarlı E-Fatura (“Fatura”) düzenlendiğini, bahis konusu faturanın Müvekkil Şirket tarafından kabul edilmediği için 06.08.2020 tarihli ve … sayılı iade faturası düzenlendiğini ve iade faturası … 35. Noterliği’nin… tarihli ve … Yevmiye numaralı İhtarnamesi ekinde Davacı Şirket’e tebliğ edildiğini, davacının bunun üzerine, huzurdaki davaya konu olan Kur Farkı faturasını düzenlediğini ve bu sefer KDV dahil 43.128,50-TL kur farkı olduğunu iddia ettiğini, hesaplamanın ve kdv hesabının hatalı yapıldığını, davacı Şirket tarafından her iki faturaya ilişkin KDV dahil fark tutarı olarak toplam 36.549,58-TL olarak hesaplandığını ve hesaplanan bu tutara da ayrıca KDV uygulanarak 43.128,50-TL tutarlı fatura kesildiğini, bu şekilde kesilmiş faturanın, Vergi Usul Kanunu’nda yer alan düzenlemelere aykırı olarak, zaten KDV dahil olan kur farkı için yeniden KDV eklenerek düzenlendiğini, davacı Şirket’in kur farkı alacağının olduğu düşünülse bile, kur farkı faturasının iç yüzde dikkate alınarak KDV dahil düzenlenmesi gerektiğini, faturanın hatalı düzenlendiğini, davacı Şirket’in kur farkını her seferinde farklı hesapladığı dikkate alındığında, ortada likit bir alacak olmadığını %20 icra inkar tazminatı talep edilmesinin herhangi bir hukuki dayanağı bulunmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce celp edilen … 9. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı icra takip dosyasında; davacı/alacaklının 43.128,50-TL bedelin tahsiline ilişkin icra takibine geçtiği, davalı 25/08/2020 tarihli dilekçesi ile takibe, borca, faize ve borcun tüm ferilerine itirazı üzerine takibin durduğu görüldü.
Mahkememizce 26/04/2021 tarihli celse ara kararı uyarınca, Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, tarafların ticari defter ve kayıtları ve dosya incelenerek öncelikle taraflar arasındaki ticari satım ilişkisinin yabancı para üzerinden yapılıp yapılmadığının tespiti, satış faturalarının tarafların ticari defterlerine kaydedilme tarihi, faturaların ödeme tarihleri, yapılan ödemelerin tarihleri dikkate alınarak TBK m.99 hükümleri değerlendirilerek kur farkı faturasının ve alacaklarının hesaplanması, davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı varsa miktarının nelerden ibaret ve ne kadar olduğu konusunda rapor alınmasına karar verilmiş olup, Mali Müşavir … tarafından ibraz edilen 26/07/2021 tarihli raporunda özetle; Davacı tarafından 25.02.2020 tarihinde 60 gün ödeme vadeli “İş bu Fatura Döviz Faturasıdır” açıklamalı Euro ve TL tutarları içeren aşağıdaki 26.101,60 Euro(171.675,45 TL) ve 4.731,80 Euro (26.678,13 TL) tutarlı faturaları tanzim ettiği ve davalı kayıtlarında mevcut olduğu , Davalı tarafından faturaların 14.07.2020 tarihinde fatura üzerinde mevcut TL tutarları üzerinden ödemelerinin yapıldığı , Faturalar ve yapılan ödemelerin tarihleri dikkate alınarak TBK m.99 hükümleri değerlendirilerek kur farkının 37.566,88 TL hesaplandığı, sonuç ve kaanatine varılmıştır.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe;
Dava; Kur farkından kaynaklı fatura alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Davacı taraf, davalı şirkete satış yaptığını, ticari ilişki kapsamındaki satışa ilişkin 25/02/2020 tarihli 26.101,60 EURO bedelli ve 4.731,80 EURO bedelli iki adet faturanın tanzim edildiğini, davalının yapmış olduğu ödemelerin fatura bedellerini karşılamadığını, davalının ödeme yapmaması üzerine icra takibinin başlatıldığını beyan ederek davalının yapmış olduğu itirazın iptalini talep etmiştir. Davalı taraf, ticari ilişki kapsamında keşide edilen faturaların ödendiğini, borcunun bulunmadığını, taraflar arasında kur farkının istenebileceğine dair sözleşme bulunmadığını beyan ederek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Kur farkı alacağının talep edilebilmesi için taraflar arasında akdedilen sözleşmede hüküm bulunması ya da faturaya konu malların yabancı para birimiyle satımının yapılmış olması gerekir. Somut olayda; taraflar arasında kur farkı alacağını öngören sözleşme bulunmamakla birlikte dosyada bulunan satış faturaları nazara alındığında, taraflar arasındaki ticari ilişkinin yabancı para birimi üzerinden gerçekleştiği, malların EURO cinsinden satıldığı ve faturaların EURO cinsinden düzenlendiği, sadece mevzuat gereği faturalarda yabancı para biriminin TL karşılığının gösterildiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla şartları oluşmuş ise davacının kur farkı alacağı talep edebileceği sonucuna varılmıştır.
Türk Borçlar Kanunu m.99/f.2’de; ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borcun, ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebileceği düzenlenmiştir. Dolayısıyla yabancı para borçlarında TBK m.99/2 uyarınca borçlu dilerse yabancı para ile dilerse ödeme günündeki rayiç Türk parası ile borcunu ödeyebilecektir. Türk Borçlar Kanunu m.99/f.3’de; ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklının, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebileceği düzenlenmiştir. Bu hükümlerin birlikte değerlendirilmesinde, vade tarihine kadar TBK m.99/2 uyarınca aksi kararlaştırılmışsa yabancı para borcunu ödeme tarihindeki Türk Lirası karşılığı ile ödeme hakkına sahip olan borçlunun temerrüte düşmesi durumunda seçimlik hakkını kaybedeceği, alacaklının alacağını aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesi konusunda seçimlik hakka sahip olacağı, borçlunun alacaklının talebine göre ödeme yapmak zorunda kalacağı sonucuna varılmıştır. Ayrıca belirtmek gerekir ki, vadenin belirlenmediği para borçlarında da, borç TBK m.90 uyarınca vade kararlaştırılmadığı için doğduğu anda muaccel olacağından TBK m.99/2 hükmü uygulanabilecektir. TBK m.90 uyarınca borcun doğduğu an ise işin niteliğine ve dürüstlük kuralına göre belirlenecektir. Satış sözleşmesinde aksi kararlaştırılmamışsa borcun muaccel olduğu an alıcının malı teslim aldığı andır.
Yargılama sırasında uyuşmazlığın aydınlatılması için tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi tarafından tanzim edilen rapor, faturalar, ödemeler ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; tarafların ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu ve sahiplerinin lehine delil olma vasfına haiz oldukları, davacı tarafından 25/02/2020 tarihinde 60 gün ödeme vadeli “iş bu fatura döviz faturasıdır” açıklamalı 26.101,60 EURO(171.675,45 TL) ve 4.731,80 EURO(26.678,13 TL) tutarlı faturaların tanzim edildiği, faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, faturalara karşılık davalı tarafından 14/07/2020 tarihinde 171.675,45 TL ve 31.480,19 TL tutarında ayrı ayrı ödeme yapıldığı, kur farkına ilişkin düzenlenen 12/08/2020 tarihli 43.128,50 TL bedelli faturanın tarafların ticari defterlerine kayıtlı olduğu, davalı tarafından bu faturanın kabul edildiği ve kayıt altına alındığı, tarafların ticari defterlerine göre davacının 43.128,50 TL alacaklı olduğu, kur farkından kalan bakiye davacı alacağının bilirkişi tarafından 37.566,88 TL olarak hesaplandığı, faturaların belirlenen vadede ödenmediği, davalının TBK m.99/2’ye göre faturaların bedellerini muaccel olduğu tarihlerde rayiç Türk Lirası karşılığını ödemek zorunda olduğu, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada davalının ödemelerinin faturaların konusu borçları karşılamadığının tespit edildiği, davalının fatura bedellerini ödeme günündeki rayiç Türk Lirası üzerinden yapmadığı, bu durumda davacı alacaklının TBK m.99 uyarınca kur farkından kaynaklı alacağını talep edebileceği sonucuna varılmıştır. Kur farkına ilişkin düzenlenen dava konusu fatura her iki tarafça kabul edilip, ticari kayıtlara işlenmiş, tarafların defterinde davacının 43.128,50 TL alacaklı olduğu kayıtlanmış ise de davacı tarafından bilirkişi raporuna itiraz edilmemiş ve 24/11/2021 tarihli celsede bilirkişi raporunun kabul edildiği beyan edildiğinden raporda hesaplanan 37.566,88 TL alacak açısından takibin devamına karar verilmiştir.
İcra inkar tazminatı açısından yapılan değerlendirmede; taraflar arasındaki akdi ilişkinin yabancı para cinsinden kurulduğu, TBK m.99 hükmü uyarınca davalının yabancı para cinsinden olan borcunu ödeme günündeki kur üzerinden kolaylıkla rayiç Türk Lirasına çevirip karşılığını hesaplayabileceği ve ödeme yaptığı tutarın borcu karşılayıp karşılamayacağını tespit edebileceği, nitekim kur farkı faturasının davalı tarafından kabul edilip ticari defterine işlendiği dikkate alınarak dava konusu alacağın likit ve belirlenebilir olduğu sonucuna ulaşılmış, İİK m.67/2 uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
Tüm bu açıklanan nedenlerle; davanın kısmen kabulüne, … 9. İcra Dairesinin … Esas sayılı icra takibine yapılan itirazın kısmen iptaline, takibin 37.566,88 TL üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren 37.566,88 TL ‘ye avans faizi uygulanmasına, alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, … 9. İcra Dairesinin … Esas sayılı icra takibine yapılan itirazın kısmen iptaline, takibin 37.566,88 TL üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren 37.566,88 TL ‘ye avans faizi uygulanmasına,
2-Kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 7.513,37 TL icra inkar tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 2.566,19 TL karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 474,27 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 2.091,92‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 474,27 TL peşin harç ile 54,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 528,67‬ TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan posta, tebligat, ve bilirkişi ücretinden oluşan toplam 840,25 TL yargılama giderinden davanın kabulü oranında yapılan hesaplama neticesinde 781,34 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacının üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından belgelendirilen yargılama masrafı bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf duruşmalarda vekille temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca 5.635,03 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine,
8-Davalı taraf duruşmalarda vekille temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca 2.831,88 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine,
9-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. Maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin, davanın kabul ve reddolunan miktarları dikkate alınarak 92,52 TL’nin davacıdan, 1.227,47 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
10-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; Tarafların yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.24/11/2021

Katip …
E-imzalıdır.

Hakim …
E-imzalıdır.