Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/553 E. 2020/533 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/553 Esas
KARAR NO : 2020/533

DAVA : Menfi Tespit (Yayımlama Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/07/2015
KARAR TARİHİ : 08/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Yayımlama Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 21/07/2015 tarihli dava dilekçesinde; Davalı-… Dairesi’nin … vergi kimlik numarasında kayıtlı, mükellefi …Ltd. Şti.‘nin, davalı …’ne olan vergi borcundan dolayı, davalı … müdürlüğünce müvekkili şirkete hâciz ihbarname gönderildiğini, müvekkili şirket tarafından hataen iş bu haciz ihbarnamesine süresi içerisinde itiraz edilmediğini, bunun üzerine davalı … müdürlüğü tarafından 6183 sayılı AATUHK’nun 79.maddesi gereğince müvekkilinin banka hesaplarına, e-haciz işlemi uygulandığını, bu haciz işleminin müvekkilinin ticari işlerini durma noktasına getirmesi sebebiyle, müvekkilinin şirket banka hesaplarına uygulanan e-haczin kaldırılması için 09.02.2015 tarihinde borç tutarı olan 191.000 TL bedelli, 09.02.2015 tarihli, … bankası AŞ’den alınmış teminat mektubunu davalı …’ne sunmak zorunda kaldığını, akabinde, 11.02.2015 tarihinde davalı …’ne dilekçe ile başvurarak müvekkili şirketin, davalı … Ltd.Şti.’ye borçlu değil, aksine alacaklı olduğu belirterek taraflar arasındaki tüm fatura ve cari hesap ekstrelerini ibraz ettiğini, buna rağmen davalı … Müdürlüğünce, teminat mektubunun iadesi talebi reddedilmiş olduğundan; taraflarınca davalılardan … Tic. Ltd.Şti.’ye borçlu olmadığının tespiti ile davalılardan …’nün haksız yere uhdesinde tuttuğu müvekkiline ait teminat mektubunun iadesi için işbu davanın açıldığını, davalı …Ltd. Şti firmasının, müvekkilinin ticari ilişki içerisinde bulunup, mal satışı yaptığı müşterilerinden olup, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 2011 yılında 4 adet toptan mal satış İşlemi gerçekleştirildiğini, müvekkili şirketçe 2011 yılında; 04.06.2011 tarih … nolu fatura ile 13.952,79 TL, 11.06.2011 tarih … nolu fatura ile 15.449,49TL, 18.06.2011 tarih … nolu fatura ile 13.010,04 TL, 20.06.2011 tarih … fatura ile 13.005,76 TL olmak üzere toplamda 55.418,08 TL tutarında mal satışı yapıldığını, müvekkili şirket tarafından yapılan mal satışlarının 28.07.2011 tarih … nolu fatura ile 6.278,12 TL, 18.10.2011 tarih … nolu fatura ile 25.229,61 TL olmak üzere toplamda 31.507,73 TL’lik kısmı iade faturası ile iade edildiğini, 2011 yılında davalı … Ltd. Şti.’nin 02.11.2011 tarihinde 7.000,00 TL banka havalesi aracılığı ile tahsilat yapıldığını, müvekkili firmaya kalan 16.910,35 TL borcunun 15.000,00 TL’sini 10.06.2014 tarihinde müvekkilinin banka hesabına göndermiş olduğunu, müvekkili şirketin halen davalı … Ltd.Şti.’nin 1.910,35 TL alacaklı bulunduğunu, davalı … tarafından uygulanan e-haciz işlemine konu olan faturaların davalı … Ltd.Şti.’ne mal satımı olup, müvekkili firmaya kesilen faturaların satış iade faturaları olduğunu, bu satış işleminden müvekkilini şirketin davalı … Ltd.Şti.’ne borcu bulunmayıp, aksine davalı firmadan halen dahi 1.910,35 TL alacaklı durumunda olduğunu, ticari defter ve kayıtlar üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi ile bu husus ortaya çıkacağını bildirerek müvekkili şirketin davalılardan …Tic. Ltd.Şti.’ye borçlu olmadığının tespiti ile davalılardan …’nün davalı … Ltd.Şti.’nin borcundan dolayı haksız yere uhdesinde tuttuğu müvekkiline ait teminat mektubunun iadesine karar verilmesini, davalı …’nün haksız ve kötü niyetli olarak teminat mektubunu iade etmekten kaçınması nedeni ile dava değerinin % 20sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmektedir.
Davalılara usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalı … vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde; davanın öncelikle dava şartı yokluğundan görev nedeniyle reddi gerektiğini, 6102 sayılı Ticaret Kanunun 5/3 maddesi değiştirilerek bir davanın ticari veya hukuki niteliği nedeniyle mahkemenin iş alanına girip girmediğini, taraflarca sadece ilk itiraz şeklinde ileri sürülebileceği düzenlemesinin “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasında ki görev ilişkisi olup. Bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır “ şeklinde değiştirildiğini, TTK’nun 4.maddesi gereğince bir davanın görülmesinde Ticaret Mahkemelerinin görevli sayılması için davanın her iki tarafının da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davası olması veya tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın kanun maddesinin devamında sayılan davalardan olması gerektiğini, somut olayda müvekkili idarenin tacir olmadığını, davalı idare yönünden huzurdaki davanın ticari işletme ile ilgili bir husustan doğmadığının tartışmasız olduğunu, davanın; konusu ve taraflar arasındaki ilişki nedeniyle de TTK nun 4. Maddesinde mutlak ticari dava olarak sayılan dava tiplerinden olmadığını, dolayısıyla dava mahkemenin görev kapsamında olmayıp, genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülerek sonuçlandırılması gereken davalardan olduğunu, 6183 sayılı Yasanın 2. Maddesinde alacaklı amme idaresi terimi Devlet, vilayet, hususi idare ve belediyeleri ifade ettiğinden, husumetin müvekkili idare yönünden Maliye Bakanlığına izafeten yöneltilmesi gerekirken Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün münferiden davalı gösterilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu bakımdan haksız davanın hatalı husumet tevcihi nedeniyle reddi gerektiğini, …Vergi dairesi Müdürlüğü’nün … vergi kimlik numarasında kayıtlı … Ltd. Şti.’nin vergi borçlarına istinaden … sayılı AATUHK’nün 79. Maddesine göre mükellefin mal veya hizmet satışında bulunduğu BS formunda adı geçen üçüncü şahıslara 21.01.2013 tarihinde alacak haczi yapıldığını, … Müdürlüğü‘nün … vergi numarasında kayıtlı davacı …Tic. Ltd. Şti.’ne … dairesi mükellefi …Tic. Ltd. Şti’nin nezdindeki hak ve alacaklarına haciz konulduğuna dair 21.01.2013 tarih 1528 sayılı haciz bildirisi 05.02.2013 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak muhatabınca yasal sürede ilgili vergi dairesine herhangi bir bilgi verilmediğinden, beyanda bulunulmadığından, haciz bildirisi tutan kadar 79. Maddeye göre ödeme emri düzenlenerek 03.05.2013 tarihinde mükellefe tebliğ edildiğini, ayrıca … Vergi Dairesi’nce düzenlenen … sayılı haciz bildirisiyle davacı mükellef hakkında bankalar nezdinde e haciz tatbik edildiğini, mükellefin Vergi Dairesine ibraz etmiş olduğu teminat mektubuna istinaden e-haciz iptal edildiğini, ödevli şirket vergi dairesine verdikleri 24.02.2015 tarih 3835 sayılı dilekçeleri ile daire mükellefi …’den herhangi bir mal ve hizmet alışlarının bulunmadığı, aksine mal satışı yaptığı müşterisi olduğu ve hatta ilgili firmadan alacaklarının bulunduğunu, …’in BS formunda yer alan faturaların ise iade faturası olduğu belirtilerek, gerekli değerlendirmenin yapılarak e-hacze istinaden vergi dairesine ibraz ettikleri teminat mektubunun iadesi talebinde bulunduklarını, başvuru nedeniyle Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 31.07.2012 tarih ve 78233 sayılı yazıları göz önünde bulundurularak mükellefin talebinin yerine getirilip getirilmeyeceği hususunda görüş isteminde bulunulduğunu, Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan alınan 02.06.2015 tarih esas 52032 sayılı yazılarında; ilgili şirkete gönderilen 21.01.2013 tarih 1528 sayılı haciz bildirisine 6183 sayılı Yasanın 79. Maddesine göre yedi gün içinde itirazda bulunulmadığı, tebliğden itibaren 1 yıl içinde menfi tespit davası da açılmadığından, firmanın 11.02.2015 tarihli dilekçelerine konu edilen hususların bu aşamada kabul edilebilecek itirazlar olmadığının değerlendirildiğini, davacı mükellefe 19.06.2015 tarih 8635 sayılı yazı ile de bilgisi verildiğini, süresinde yapılmayan itiraz sebebiyle 6183 sayılı Kanunun 79/3 maddesi gereği davacı şirkete, davalı şirket hakkında haciz bildirisine konu borç için ödeme emri tebliğ edildiğini, kurum borçlusunun vergi borcu ve fer’ilerinden oluşan borcundan dolayı 6183 Sayılı Kanunun 79. maddesi kapsamında gönderilen haciz ihbarnamesine karşı davacı 3. şahıs şirketlerin 7 günlük yasal süre içinde itirazda bulunmadıklarından, borç zimmetinde sayılıp, bu borçtan dolayı kendilerine ödeme emri düzenlenip tebliğ edildiğini, davanın yasal dayanaklarından olan 6183 sayılı Kanunun 58. Maddesi hükmüne göre; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kamu borçlusu, tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde açacağı iptal davasında “böyle bir borcu olmadığı” nedenine dayanabileceğini, kamu borçlusunun bu davada hukuken ve maddeten böyle bir borcu olmadığını kanıtlayarak ödeme emrini iptal ettirmesinin mümkün olduğunu, ancak 6183 Sayılı Kanunun 79. maddesinde öngörüldüğü üzere, yasal sürede itiraz edilmemesi sebebiyle haciz ihbarnamesinin kesinleşerek hacze konu 3. şahsın zimmetinde sayılması takip hukuku kapsamında bir kesinleşme olup, bu durumun özellikle 6183 Sayılı kanunda, İcra İflas Kanununun 72. maddesine muadil bir hüküm bulunmadığı, başka bir ifade ile menfi tespit davası açılmasına cevaz verilmediği olgusu gözetildiğinde; 3. şahsın maddi hukuk anlamında borçlu olmadığını 6183 Sayılı Kanunun 58. maddesine göre idare aleyhine açacağı ödeme emrinin iptali davası ile kurum borçlusuna karşı borçlu olmadığı yada malın yedinde bulunmadığı iddiasını ispat etmek sureti ile gerçekleştirmesi gerektiğini, hak düşürücü sürenin geçirildiğini, dava konusu borç niteliği uyarınca 6183 sayılı yasa gereği takibi yapılan vergi borcu olduğunu, davacı yan kurum borçlusunun borcundan dolayı kendisine 6183 sayılı Kanunun 79. maddesi gereği tebliğ edilen haciz ihbarnamesine karşı yasal sürede, itiraz etmediği ve borç zimmetinde sayılmış olup, bu borçtan dolayı aleyhine 6183 Sayılı Kanunun 58. maddesi hükmü gereğince gönderilen ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük hak düşürücü süre geçirildikten sonra dava açıldığını, dava konusu muamelelerde müvekkili idarece tamamen usul ve yasa dairesinde 6183 sayılı kanun uyarınca işlem yapıldığını, davacı yan yasal sürede itirazda bulunmamalarının sonucuna katlanmak durumunda olduğunu, 6183 sayılı Yasa uyarınca kesinleşen takip nedeniyle uhdesinde kalan borcun davacı yanca, karşılanması gerektiğini, iadesi talep olunan kesin ve süresiz teminat mektubunun ise konusu ve muhteviyatı ile de sabit olduğu üzere iade şartlarının tekemmül etmediğini, idarece takip konusu edilen alacak vergi borcu olduğunu, bu nevi alacakların takibi 6183 sayılı Yasaya tabi olduğu, müvekkilince yapılan takibat tamamen mevzuata uygun nitelikli olduğunu, davacı yanın vergi mükellefi ile olan ticari ilişki ve münasebetlerinin, hakkındaki kesinleşen amme alacağı takibini etkilemesinin düşünülemez olduğunu, dolayısıyla davacı yanın haciz tatbik işlemlerinin hatalı olduğu iddialarını kabul etmediklerini bildirerek davanın reddini ve 6183 sayılı Yasa uyarınca davacı yan hakkında inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalılara usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından davaya cevap verilmemiştir.
Dava; haciz ihbarına itiraz edilmemesi nedeni ile yapılan hacizden dolayı borçlu olmadığının tespiti ve verilmiş olan teminat mektubunun iadesi istemine ilişkindir.
Mahkememizce 2015/766 Esas sayılı dosya üzerinde yapılan yargılama neticesinde, 2018/188 Karar numarası ile 27/02/2018 tarihinde, davacının davasının reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen karar davacı tarafça istinaf edilmiş olmakla, İstanbul bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nce 2018/2246 Esas sayılı dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi neticesinde, 2020/3535 Karar sayısı ile 17/09/2020 tarihinde, davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu, bu nedenle mahkemece esas hakkında yargılama yaparak karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Dava dosyası mahkememiz esas defterinin 2020/553 Esas sırasına kaydı yapılmakla, yargılamaya devam olunmuştur.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Kanununun 79. maddesinde, haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahsın, borcunun olmadığı, malın kendisinde bulunmadığı yada haczin tebliğinden önce borcun ödendiği vd iddiası var ise, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorunda olduğunun, yedi günlük süre geçtiği takdirde ise borçlu duruma düşen üçüncü şahısların, borçlu olmadıklarının tespiti bakımından haciz bildirisinin kendilerine tebliğinden itibaren bir yıl içinde yetkili mahkemelerde menfi tespit davası açmasının mümkün olduğunun düzenlendiği ve ayrıca bu davalara genel yetkili mahkemelerce bakılacağı hususu öngörülmüş olmakla, davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli olduğu kanaatine varılmış, mahkememizin görevsizliğine, davanın görev nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememiz GÖREVSİZLİĞİNE, davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan, davanın görev nedeni ile REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, tarafların yokluğunda KESİN olmak üzere karar verildi.08/10/2020

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”