Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/504 E. 2021/886 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/504 Esas
KARAR NO : 2021/886

DAVA : Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 16/09/2020
KARAR TARİHİ : 23/11/2021

Mahkememizdeki Sigorta davasının mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … şirketine sigortalı, işleteni davalı … olan … plakalı aracın 26.09.2019 tarihinde dava dışı …’nin idaresinde iken kontrolden çıkarak bariyerlere çarpması sonucu arka koltukta yolcu konumunda olan müvekkilinin darbeye bağlı olarak yaralandığı, ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı, tedavisine başlandığı, günlerde hastanede tedavi gördüğü, iş göremez duruma düştüğü, vücudunun çeşitli yerlerinde kırılmalar ve kalıtsal yaralanmalar oluştuğu, yerleşim yerinin … olması nedeniyle … Hastanesi’ne başvurarak tedavisine burada devam edildiği, fizik tedavi gördüğü, müvekkilinin kazada kusuru bulunmadığı, kollarını kaza nedeniyle kullanamadığı, maluliyetinin asgari ücret göz önünde bulundurularak hesaplanmasını talep ettikleri, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı, hesap bilirkişisinden alınacak rapora göre harcın yatırılacağı, trafik kazasının ve kalıcı sakatlığın ruhsal ve yaşamsal olumsuzluklar yaşattığı, … Sigorta A.Ş.’ne yapılan başvuruya karşı olumlu bir yanıt verilmediği, başvurunun ulaşma tarihi olan 02.01.2020 temerrüt tarihinden avans faizi işletilmesini talep ettikleri, taraflar arasında arabuluculuk görüşmesinin olumsuz sonuçlandığı diğer hususlarla birlikte belirtilerek tazminat hesabı yaptırılarak sigorta limiti aşılmamak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 200,00 TL’nin temerrüt tarihi olan 02.01.2020’den itibaren işletilecek faizi, ayrıca 60.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden işletilecek avans faiziyle birlikte tahsili ile yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davalı taraflara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekilinin 12/10/2021 havale tarihli beyan dilekçesi ile dava değerini toplamda 82.226,53 TL bedele yükselterek süresinde harcını yatırdığı anlaşıldı.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin işleten sıfatı olmadığı, … plakalı aracın şahsi aracı olduğu ve herhangi bir ticari faaliyet yürütmediği, … Sigorta A.Ş.’nin aracın trafik sigortasını yaptığı, davanın ticari bir dava olmadığı, trafik kazası sonucu oluşan zararlar nedeniyle tazminat davalarının yasal dayanağının Ticaret Kanunu değil Borçlar Kanunu hükümleri olduğu, davanın Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiği, davanın …’ye ihbarını talep ettikleri, kazanın meydana gelmesinde yol ve hava şartları ile ilgili herhangi bir olumsuzluğun bulunmadığı, asli kusurlunun … olduğu, müvekkilinin haksız ve hukuka aykırı bir eylemi bulunmadığı, davanın sadece müvekkiline yöneltilmesinin kötü niyetli olduğunu gösterdiği, davacıya tedavi gördüğü döneme ilişkin olarak 02.07.2019 tarihinde 2.300,00 TL, 31.07.2019 tarihinde 5.000,00 TL, 28.08.2019 tarihinde 5.000,00 TL-toplam 12.300,00 TL nakdi ödeme, 02.07.2019 tarihinde 8.928,00 TL, 23.07.2019 tarihinde 1.269,00 TL, 18.09.2019 tarihinde 1.020,00 TL, 26.11.2019 tarihinde 1.060,00 TL-toplam 12.277,00 TL hastane masrafı olmak üzere toplam 24.577,00 TL ödeme yapıldığı, davacının kaza öncesi gelirini, maddi tazminata hak kazandığını ve bu dönemde mahrum kaldığı kazancı ispat etmesi gerektiği, manevi tazminat şartlarının müvekkili yönünden oluşmadığı, muhatabın sürücü … olduğu, ticari dava sayılamayacağından avans faizi talep edilemeyeceği, kazanın oluşunda müvekkilinin kusuru bulunmadığı, aracın kullanılamaz hale geldiği ve müvekkilinin maddi-manevi zarar görüp üzüntü duyduğu, davacıya maddi zararını karşılamak amacıyla nakdi ödemede bulunduğu, hastane masraflarını karşıladığı diğer hususlarla birlikte belirtilerek savunarak haksız davanın reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davayı açmadan önce müvekkili şirkete başvuruda bulunmadığı, maluliyet raporu ibraz etmediği, dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiği, kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirkete ZMS poliçesi ile sigortalı, sorumluluğun sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ve poliçe limiti ile sınırlı, davacının kaza anında emniyet kemeri takıp takmadığı hususunun belirsiz, sağlık giderleri teminatının SGK sorumluluğunda, geçici iş göremezlik haline ilişkin taleplerin poliçe teminat kapsamı dışında olduğu, sürekli sakatlık halinin teminat kapsamına alındığı, davacının araçta yolcu konumunda olduğu ve hatır için taşındığı, yapılacak hesaplamalarda bu hususun göz önünde bulundurulması, müterafik kusur nedeniyle hakkaniyet icabı tazminattan indirim yapılması gerektiği, davacının tazminat taleplerinin tam olarak karşılandığı, yalnızca dava tarihinden itiabren yasal faiz işletilebileceği, müvekkili sigorta şirketinin manevi tazminat taleplerinden sorumlu olmadığını savunarak haksız davanın reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
Dava konusu kazaya ilişkin davacının maluliyet oranının tespiti amacıyla İstanbul ATK İkinci İhtisas Daire Başkanlığınca tanzim olunan 03/06/2021 havale tarihli tanzim olunan maluliyet raporu dosya arasına alınmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; 26/06/2019 tarihli kazada yolcu olarak bulunan davacının geçici ve kalıcı iş gücü kaybına dayalı bedensel zararlarının tazminine ilişkin açmış olduğu maddi ve manevi tazminat davasıdır.
İstanbul ATK İkinci İhtisas Daire Başkanlığı 03/06/2021 havale tarihli maluliyet raporunda, mevcut belgelere göre … ve … kızı 1965 doğumlu …’ın 26.06.2019 tarihli trafik kazası sebebiyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre E cetveline göre: % 11,0 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin (iş göremezlik süresi) olay tarihinden itibaren 3 aya kadar uzayabileceği tespit edilmiştir.
Değiştirilmesi gereken hasarlı parçalar arasında sol ön emniyet kemeri bulunduğu, emniyet kemerinin takılı olduğu anlaşılan sürücünün de sağ omuz kesiminden yaralandığı, otomobilin sağ ön köşe kesimi ile yaşanan sadme sırasında darbe yönüne doğru savrulabilecekleri, otomobilin sağ ön kapı kesiminden içerisine giren çelik bariyerin sol arka kapı kesiminden dışarı çıktığı bir durumun söz konusu olduğu, …’ın otomobilden dışarıya fırladığına dair tespit bulunmadığı, maluliyetine neden olan yaralanmasının sağ omuz ve çene bölgesinde kırık şeklinde belirginleştiği, dalgın, dikkatsiz ve tedbirsiz davranış sergileyen sürücünün neden olduğu çarpışmada hatalı bir davranışı, sürücüye-direksiyona fiziki müdahalesi vb. etkili rolü, kazaya engel olabilmek adına alabileceği herhangi bir tedbir bulunmayan, kendi can güvenliği ve sağlığına göstermesi gereken azami dikkat ve özen gereği emniyet kemeri kullanması durumunda da benzer şekilde aynı bölgelerden yaralanabileceği, emniyet kemeri hususunun zararın doğmasında ve artmasında etkili bir faktör olmadığı, yaralanması ile sonuçlanmasında illiyet bağı bulunmadığı, sürücünün yeterli sınıf ehliyete haiz olduğu, alkol izine rastlanmadığı, kazazede yolcu …’a hadisenin meydana gelmesinde, yaralanması ile sonuçlanmasında, dava konusu zararın doğmasında ve artmasında ortak kusurunun bulunmadığı hükme elverişli kusur raporundan anlaşılmıştır.
Somut olayda, davalı …’a ait otomobilde bulunan yolcuların … ile anlaşarak …’de bulunan yazlık evin temizliği için birlikte gittikleri esnada kazanın meydana geldiği, davalının işini yapmak üzere bizzat davalı aracında götürüldüğü anlaşılmakla hatır taşıması şartları olayda oluşmamıştır.
Zorunlu Trafik Sigorta poliçesinin düzenlenme tarihi 01.06.2015 sonrasına aittir. Anayasa Mahkemesinin 2019/40 sayılı iptal kararından sonra Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2019/3292 E sayılı son kararında özetle; “…Bu durumda mahkemece, ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellere göre (devre başı ödemeli belirli rant yöntemi, % 1,8 teknik faizle) tazminat hesabının yapılmasına ilişkin olarak KTK’nun 90. maddesinde yapılan değişikliğin Anayasa Mahkemesince iptal edildiği, Dairemiz Yargıtay’da uygulama birliğinin sağlanması yönünde tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınması için içtihat geliştirdiği ancak hesaplamalarda progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle tazminatın hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi için yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir…” şeklindedir.
Her ne kadar 7327 sayı ve 09.06.2021 tarihli Kanunun 18.maddesi ile Karayolları Trafik Kanunun 90.maddesinde: “c) Sürekli sakatlık tazminatı, ulusal doğum ve ölüm istatistikleri kullanılarak hazırlanan hayat tablosu, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında yüzde 2’yi geçmemek üzere belirlenen iskonto oranı ve sürekli sakatlık oranı esas alınarak hayat anüiteleri ile genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun olarak, hesaplanır..” şeklinde düzenleme yapılmış ise de; Anılan yasal düzenlemeden sonra verilen Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/14963 E, 2021/2953 K ve 14.06.2021 tarihli kararı; “Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı iptal kararı da gözetilerek, tazminat hesaplamalarında 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları’ndaki düzenlemelerin değil Borçlar Kanunu ve Karayolları Trafik Kanunu düzenlemelerinin esas alınması, hesaplamaların TRH 2010 Tablosuna göre ve progresif rant yöntemiyle yapılması ilkeleri Dairemizce benimsendiğinden, tazminat hesap biçimine ilişkin temyiz itirazlarının yerinde görülmemesine göre, davalı vekilinin diğer tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.” şeklindedir. İş bu kazanın 09.06.2021 tarihli yasal düzenlemeden önce meydana gelmiş olması, yasal düzenlemeden sonra verilen Yargıtay kararı dikkate alınarak; Hak sahiplerinin bakiye ömür süreleri TRH 2010 yaşam tablosuna göre, bilinmeyen dönem kazançlar ise Yargıtay kararlarında belirtilen %10 artış ve iskonto esasına(progresif rant yöntemine) göre belirlenerek hesaplama yapılması uygun olacaktır. Yine ATK raporuna taraflarca bu yönde ayrıca ve açıkça itiraz edilmemiş olması nedeniyle ATK tarafından belirlenen %11 maluliyet oranı üzerinden davacının sürekli iş göremezlik dönemindeki zararının hesaplanması yoluna gidilmiştir.
Davalı araç sahibi tarafından davacıya bir kısım ödeme yapıldığına dair belgeler ibraz edilmiştir. İş bu davanın konusu tedavi giderine ilişkin olmadığından hastaneye yapılan ödemeler dikkate alınmayacaktır. Bunun dışında davacıya 31.07.2019 tarihinde 5.000,00 TL ve 28.08.2019 tarihinde 5.000,00 TL olarak yapılan ödemeler dikkate alınacaktır. Bu ödemelerin ödeme tarihindeki verilere belirlenecek zararı karşılaması mümkün gözükmediğinden ödeme tarihindeki verilere göre hesaplama yoluna gidilmeyecektir. Elden ödeme iddiası olan 2.030 TL ye ilişkin belgenin olmaması ve diğer hastane ödemelerinin ise tedavi giderlerine ilişkin olması nedenleriyle iş bu davada da tedavi gideri talep edilmediğinden bu bedeller dikkate alınmamıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2011/4-824 E, 2012/134 K. ve 14.03.2012 tarihli bu konudaki en son kararında özetle; “ödemenin, ödeme tarihinden rapor tarihine kadar işlemiş yasal faizi ile güncellenerek güncel tutarın hesaplanan tazminattan indirileceği” yönündedir. Buna göre davalı tarafından yapılan ödemenin, ödeme tarihinden rapor tarihine kadar işlemiş faizi ve güncel tutarı 11.913,42 TL’dir.
Davacı geçiçi iş göremezlik süresi içindeki bakıcı giderinin de hesaplanmasını talep etmiş ise de iş bu davada bakıcı gideri tazminatı talep edilmemiş olup bu hususun tespitinin de ancak ATK raporuyla geçici iş göremezlik döneminde ne kadar süre ile bakıcıya ihtiyaç duyulduğunun tespit edilmesi neticesinde ortaya çıkacağı tespit edileceğinden bu itiraza itibar edilmemiştir.
26.06.2019 olay tarihinde geçerli olan tarifeye göre davalının zorunlu trafik sigorta poliçesine istinaden sorumluluk limiti sakatlık teminatı bakımından 360.000,00 TL.dır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/16455 ile 2013/2073 E sayılı kararlarında açıkça geçici iş göremezlik zararının zorunlu trafik sigorta poliçesi kapsamında ve sakatlık teminatı limitine dahil olduğu belirtilmektedir.
26.06.2019 tarihinde meydana gelen trafik kazasında; … plaka numaralı otomobilin sürücüsü …’nin kazanın meydana gelmesinde %100 oranında tamamen asli kusurlu olduğu, … plaka numaralı otomobilin kazazede yolcusu davacı …’ın kazanın oluşumunda, dava konusu zararın doğmasında ve artmasında kusursuz olduğu, hadisenin meydana gelmesinde, dava konusu zararın doğmasında ve artmasında başkaca kusurlu kişi, kurum, kuruluş veya etkili faktör bulunmadığı, davalıların %100 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre davacı … ‘ın, geçici iş göremezlik dönemine ait maddi zararının 6.062,70 TL, sürekli iş göremezlik dönemine ait %11 maluliyet oranı ile ilgili bakiye maddi zararının 76.163,83 TL olduğu, davacının yukarıda belirlenen maddi zararlarının poliçe limitleri içinde kaldığı, başvuru tarihine göre sigorta şirketi bakımından temerrüt 14.01.2020 tarihinde, işleten bakımından her hangi bir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın temerrüdün 26.06.2019 olay tarihinde gerçekleşmiş olacağı, sigortalı aracın kullanım şeklinin hususi gözükmesi nedeniyle yasal faize hükmedilmesi gerektiğinden davanın kabulü ile 82.226,53 TL tazminatın davalı … yönünden 14/01/2020 davalı …’ yönünden 26/06/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki ekonomik sosyal verilere göre davacının çalışmadığı, davalının tam kusurlu olduğu, davacının %11 oranında malul kaldığı, geçici iş göremezlik süresinin 3 ay olduğu, 1 nolu celse gereğince davalı şahsın üzerine kayıtlı lüks arabaların ve adına kayıtlı birden fazla taşınmazının olduğu, lizing ticareti yaptığı uyap sorgulamasından tespit edilmekle davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 20.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile 82.226,53 TL tazminatın davalı … yönünden 14/01/2020 davalı … yönünden 26/06/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacının manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile 20.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 6.983,09 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.028,07 TL + 1.404,23 TL tamamlama harcından oluşan toplam 2.432,3‬0‬ TL harçtan mahsubu ile bakiye 4.550,79 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalılardan … A.Ş. bakiye 3.184,59 TL harç bedeline kadar müştereken ve müteselsilen sorumlu olması kaydıyla)
4-Davacı tarafından yatırılan 1.028,07 TL peşin harç ile 1.404,23 TL tamamlama harcından oluşan toplam 2.432,3‬0 TL harç bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından maddi tazminat dava değerine ilişkin yapılan; posta, tebligat, müzekkere ve bilirkişi ücretleri ile ATK fatura bedelinden oluşan toplam 2.777,56‬ TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından manevi tazminat dava değerine ilişkin yapılan; posta ve tebligat yargılama giderinden oluşan toplam 27,00 TL masrafın davanın kabulü reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 9,00 TL yargılama giderinin davalı …’dan alınarak davacı tarafa verilmesine,
Bakiye kısmın davacının üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen maddi tazminat dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesap olunan 11.489,45 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
8-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen manevi tazminat dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalı …’dan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
9-Davalı … tarafı duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen manevi tazminat dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı … tarafına verilmesine,
10-Davalılar tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
11-Davanın kabulü reddi oranında Arabuluculuk ücreti olan 948,75 TL bedelin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla bakiye 763,15 TL akabuluculuk ücretine kadar davalı … A.Ş.’nin müştereken ve müteselsilen sorumlu olması kaydıyla)
12-Davanın kabulü reddi oranında Arabuluculuk ücreti olan 371,25 TL bedelin davacıdan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,
13-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı ve davalı … vekillerinin yüzlerine karşı davalı … vekilinin yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK. 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.23/11/2021
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”