Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/495 E. 2021/813 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/495 Esas
KARAR NO : 2021/813

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/09/2020
KARAR TARİHİ : 03/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin …. şase numaralı, … plakalı, 2016 model, … marka, … model aracı davalı … A.Ş.’nin 07.06.2016 tarihli ve … numaralı proforma faturası ile bu davalı tarafından … genel mümessili …Tic. A.Ş’nin … tarih ve … nolu faturasına istinaden düzenlenen 09.06.2016 tarihli ve … numaralı, 295.289,44 TL (91.000,00 Euro) bedelli e- faturaya ( dayanarak satın aldığını, müvekkilin bu satın alma işlemine binaen banka kanalı ile davalıya; 06.06.2016 tarihinde 5.000,00 TL, 07.06.2016 tarihinde 21.000,00 TL, 10.06.2016 tarihinde 1.600,00 TL, 10.06.2016 tarihinde 225.000,00 TL olmak üzere toplam 252.600,00 TL ödeme yaptığını ve ayrıca müvekkili tarafından bedeli davaya konu araç bedelinden mahsup edilmek üzere davalı şirkete 48.000,00 TL değerinde bir araç verildiğini, nihayetinde müvekkilinin araç için son ödeme tarihindeki (10.06.2016) kur üzerinden 91.000,00 Euro bedele karşılık gelen 300.600,00 TL davalıya ödediğini, ancak müvekkilinin, alınan araçta çıkan hatalar, ayıplar, eksikler nedeni ile araçtan beklediği faydaları sağlayamadığını, aracın satın alındığı 09.06.2016 tarihinden itibaren yaklaşık 25 kez servise gittiğini ve yaklaşık 220 günü serviste geçirdiğini, bu hususun davalıya sözlü olarak ve mail ile bildirilmesine rağmen bir sonuç alınamadığından, … tarihinde … 20. Noterliği’ nin … sayılı ihtarnamesi ile tüm bu hususların muhataplara bildirilerek müvekkilinin sözleşmeden döndüğü ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3 gün içerisinde aracın iadesi için teslim edileceği adresin müvekkilire bildirilmesi, müvekkilin ödemiş olduğu Ödeme Tarihindeki kur üzerinden 295.289,44 TL (91.000,00 Euro ) satış bedelinin aracın satın alındığı 09.06.2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte ve aracın serviste kaldığı 210 gün boyunca müvekkil aracı kullanmadığından dolayı toplam 21.000,00 Euro mahrum kalınan zarar bedelinin ödenmesi talep edildiğini, davalı … A.Ş. Nin … 21. Noterliği’ nin … tarih ve … sayılı cevabi ihtarnamesi müvekkiline satılan … marka aracın Türkiye distribütörünün … A.Ş. Olduğunun ve taleplerin distribütör tarafından karşılanması gerektiğinin ifade edildiğini, aracın hayati tehlikeye sebep olacak arızalardan sonra 13.04.2020 tarihinde seyir halinde iken arızalanması sonucunda, serviste yapılan kontroller sonucu komple motorun değişmesi gerektiğinin, motorun yenisi ile değiştirilmesi için mecburen … A.Ş.’ nin … IBAN numaralı hesabına ödeme tarihlerindeki Euro kuru üzerinden ihtirazi kayıt ileri sürerek 08.05.2020 tarihinde 40.000,00-TL ve 09.07.2020 tarihinde 49.155,51-TL olmak üzere toplamda 89.155,51 TL olan motor değişim ve onarım bedelini ödendiğini, müvekkiline teslim edilen aracın gizli ayıplı olduğunu ve davalıların araçtaki ayıplardan müteselsil sorumlu olduğunu, satıcının ağır kusuru bulunduğunu, araçta en son ortaya çıkan motor arızasının da üretimsel hataya dayandığını, düzenli bir şekilde bakımı yapılan sıfır aracın motorunun komple değişiminin gerekmesinin de bunun bir göstergesi olduğunu, ayrıca müvekkilinin yaşamış olduğu davaya konu olay neticesinde ticari itibarının zedelendiğini beyan ile davalarının kabulünü ve davaya konu araç ile aynı marka ve özellikte, ayıpsız, aynı veya daha üst bir model aracın davalılardan alınarak müvekkile verilmesini, bu mümkün olmadığı takdirde müvekkilinin ödemiş olduğu 91.000,00 Euro satış bedelinin aracın satın alındığı 09.06.2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun uyarınca işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsilini, davaya konu aracın motor değişimi için müvekkili tarafından ihtirazi kayıt ile ödeme tarihlerindeki Euro kuru üzerinden ödenen toplam 89.155,51 TL’ nin ödeme tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun uyarınca işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte müvekkile iadesini, aracın serviste kaldığı yaklaşık 220 günlük süre boyunca müvekkili aracı kullanmadığından ve ikame araç kendisine verilmediğinden fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 tl ticari kazanç kaybının aracın satın alındığı 09.06.2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun uyarınca işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsilini, dava konusu aracın ayıplı olması müvekkilinin adı ve ticari itibarını zedelediğinden müvekkilinin zedelenen itibarını bir nebze de olsa yerine getirebilmek adına ticari itibar kaybının giderilmesine ilişkin 1.000,00 TL’ nin aracın satın alındığı 09.06.2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun uyarınca işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı …Tic. A.ş vekilinin mahkememizce sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava konusu araçta gizli ayıp olduğunu kabul etmemekle birlikte araçta gizli ayıbın mevcut olduğu kabul edilecek dahi olsa , hak düşürücü sürelerin aşıldığını, ayıp ihbarı için de hak düşürücü sürenin dolduğunu, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağının düzenlendiğini, davaya konu aracın 09.06.2016 tarihinde satın alındığını ve bu zamana kadar sorunsuz bir şekilde kullanıldığını, davacının 25 kez servise gittiğini belirttiğini, her ne kadar davaya konu aracın ayıplı olmadığı ortada ise de ; yargıtay’ın emsal nitelikteki kararları doğrultusunda, aracın ücretsiz onarılmasına ya da bedel indirimine karar verilmesi gerekirken bedelinin iadesine yönelik karar verilmesinin hakkaniyete aykırılık teşkil edeceğini, davacının, aracı satın aldığı tarihten bu yana araçtan yararlandığını, bu nedenle, mahkemenin bedel iadesi yönünde karar vermesi ihtimalinde araçtan yararlanılan bedelin iade edilecek araç bedelinden indirimi gerektiğini, aracın üretimden kaynaklı ayıplı olduğunu kabul etmemek kaydıyla, araç müvekkili şirkete iade edilmediğinden ve fiilen kullanılmaya devam edildiğinden faiz isteminin yerinde olmadığını, davacı tarafın tazminat talebinin de haksız olup talebin reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın ticari itibarının zedelendiğine yönelik iddia ve taleplerinin bu zarar miktarını nasıl belirlediği veya bu zararın nasıl meydana geldiği belli olmadığından kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davaya konu aracın 220 gün serviste kaldığına ilişkin iddiaların ve buna bağlı taleplerin gerçeği yansıtmadığını beyan ile müvekkili hakkındaki davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı … A.Ş vekilinin mahkememizce sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, dava konusu aracın ithalatçısı olduğunu, satış bedelini tahsil eden taraf olmaması itibari ile mali yükümlülükleri içeren taleplerin müvekkili şirkete yöneltilmesinin doğru olmadığını, öncelikle bu yönden müvekkili aleyhindeki davanın reddi gerektiğini, husumet itirazlarını tekrarla ve ayıp iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacın talepleri zamanaşımına uğradığını davanın bu yönü ile de reddi gerektiğini, ayıp iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafın, yasanın öngördüğü ayıp ve ihbar yükümlülüğüne uygun davranmadığını; bu nedenle de dava hakkının ortadan kalktığını, davacı tarafça onarım bedelinin ödendiğini, huzurdaki dava ile diğer seçimlik hakların talep edilmesinin bu nedenle hukuka aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı tarafça keşide edilen ihtarname ile sözleşmeden dönme seçimlik hakkının kullandığı belirtilerek bedel iadesi talep ettiğini, bu nedenle davaya konu seçimlik hakkın değiştirilmesi hukuka aykırı olduğunu, dava konusu araçta üretim hatasından kaynaklanan herhangi bir ayıp bulunmadığını, davacının “ayıp” olarak nitelendirdiği hususların kullanım hatasına ve/veya müşteri memnuniyetsizliğine dayandığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte yetkili servis tarafından orijinal parçalarla yapılan motor değişimi sebebiyle araçta değer kaybının meydana gelmeyeceği göz önüne alındığında misli ile değişim veya beden iadesi kararının satıcıyı daha ağır zarara uğratacağını, davanın reddine karar verilmesi gerekirse de mahkemenin aksi kanaatte olması halinde davacının araç kullanımından elde ettiği faydaları ve hasarlar nedeniyle meydana gelen değer kaybını iade etmesi gerektiğini, davaya konu aracın 220 gün serviste kaldığına ilişkin iddialar ve buna bağlı talepler gerçeği yansıtmadığını, ayıp iddialarının kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafın tazminat talebi haksız olup talebin reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın reddine karar verilmesi gerekirse de sayın mahkemenin aksi kanaatte olması halinde dava konusu araçta meydana gelen değer kaybının ve araçtan elde edilen faydaların iade edilmesi gerektiğini, aracın mevcut durumuna ait kaza ve hasar durumunun araştırılması gerektiğini, hâlihazırda davacının kullanımında olan araca faiz işletilmesinin hukuka aykırı olduğunu, araç 91.000 Euro üzerinden Türk Lirası olarak satın alındığından, davacının talebinin para cinsi açısından da haksız olduğunu beyan ile davanın müvekkil şirket açısından husumet yokluğundan ve esastan reddi gerektiğini savunmuştur.
Tarafların arasındaki uyuşmazlık; 27/06/2016 tarihinde davalı … otodan satın alınan …marka araçta gizli ayıp olduğu iddiasıyla araçta meydana gelen zararın, ticari kazanç kaybının davalıdan tahsili ile ayıp nedeniyle aracın misliyle değiştirilmesi, mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme ile ödenen bedelin iade edilmesine ilişkindir.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller ve dosya incelenerek öncelikle araç üzerinde teknik bilirkişi tarafından bizzat yerinde inceleme yapılarak, dava konusu aracın ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise gizli ayıplı olup olmadığı, satıcının ağır kusurunun bulunup bulunmadığının araç üzerindeki incelemeler ve servis kayıtları doğrultusunda tespit edilmesine, yapılan parça değişimlerinin, yetkili servis onarımlarının ayıba sebep olup olmadığı, ayıpların ortaya çıktıkları tarihler ile ayıp ihbarları tarihlerinin tespit edilmesi, ayıbın imalat hatasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı, devam eden ayıpların ise yine imalat hatasından ya da değiştirilen yedek parça veya onarım hatasından kaynaklanıp kaynaklanmadığının açıkça tespit edilmesi, davacının sözleşmeden dönme hakkını kullanılmasının somut olaya uygun olup olmadığı, ayıbın araçta beklenilen faydayı ne derecede azalttığı ve aracın onarımının yapılması halinde sorunsuz olarak davacı tarafından kullanılıp kullanılamayacağının tespit edilmesi, ayıp bedeli ve maliyetin ne kadar olabileceği, davacının ayıplı maldan elde ettiği yararın maddi olarak tespit edilmesi, ayıp nedeniyle sözleşmeden dönme, malın ayıpsız benzeri ile değiştirilmesi ve satış bedeli indirilmesi hallerinden hangisinin teknik kayıtlara göre somut olaya uygun olduğu, satış bedelinden indirilmesi halinde nispi yönteme göre hesaplama yapılması ve davacının tüm maddi zarar taleplerinin ve kazanç kaybı talebinin ayrı ayrı hesaplanması konusunda rapor alınmak üzere resen tayin edilen bilirkişiler makine mühendisi … ve borçlar hukukunda nitelikli hesaplamalar uzmanı … ve mali müşavir …’e tevdine karar verilmiş olmakla, bilirkişi heyetinin 20/09/2021 tarihli raporunda; “Dava konusu … marka, … tipi, 2016 model araç, … plakalı aracın 11.03.2021 günü İTÜ Makine Fakültesi Motorlar ve Taşıtlar Laboratuvarına getirtilerek teknik bilirkişi tarafından görüldüğünü ve incelendiğini, aracın şu anda yürür vaziyette olduğu, her hangi bir arızası bulunmadığı ifade edilmiş olduğu için araç arıza durumu ile ilgili olarak detaylı bir incelemeye ve test sürüşüne tabi tutulmadığını, dava dosyasındaki veriler değerlendirildiğinde aracın toplam 15 defa servise gittiği bu servis ziyaretlerinin 8 tanesinin rutin bakımlar veya fren balatası vb. gibi kullanımla eskiyen elemanların değişimi için yapıldığının, aracın 4 defa geçirdiği kazalar sonucu onarım için servise gittiğinın , aracın 2 defa turbo doldurucu değişimi için servise gittiğinin ve son olarak 111.000 km’de iken motor değişikliği için servise gittiğinin görüldüğünü, rutin bakımlar dışında, fren bakımı ve balatası değimi için yapılan servis ziyaretlerinin normal kullanım mesafeleri içinde kaldığını, fren balatası eskimesinin tamamıyla kullanım şekliyle ilgili olduğunu, turbo doldurucu değişiminin garanti kapsamında yapılmış olduğu, ancak motor değişiminin aracın garantisi hem km hem de süre olarak (100.000 km veya 3 yıl, hangisi önce dolarsa) dolduktarı sonra ücreti karşılığında yapılmış olduğu belirlendiğini, araçların sistemleri ve sistemi oluşturan elemanlar (rutin eskimeler dışında) genellikle ortalama 200.000 km ve üstü ömürlere sahip olacak şekilde tasarlanıp üretildiğini, bununla beraber bazen erken (100.000 km’den de önce) arızalar oluşabildiğini, garanti müessesinin bu nedenle mevcut olduğunu, erken arılanan turbo doldurucu iki defa garantiden yenilendiğini, bu açıdan bu arıza değişim şartı oluşturmuş olarak veya TBK md. 227/2deki diğer seçeneklerin tatbik mevkiine gelmesi açısından kabul edilemeyeceği,, teknik açıdan uzun bir mesai sarfiyla izhar edilen bu görüşün hukuki takdiri tamamen mahkemeye ait olacağını, aracın motoruhuh ise, her ne kadar erken arızalanmış olsa da, gene de garanti süresi dışında arızalarımadığı için garanti kapsamına sokulmadığını, bu bakımdan, teknik olarak, bu arızanın da misli ile değişim veya bedel iadesi koşuları oluşturduğu ve/veya araçta gizli ayıp olarak nitelenecek bir halin olduğunun söylenemeyeceğini, davacı tarafın her ne kadar aracın 220 gün serviste kaldığı iddiasında ise de, mevcut iş emirlerinde servise giriş ve çıkış tarihleri belirtilmediği için bu konuda bir teknik kanaat beyan etmenin mümkün olmadığını, ancak kanun tarafından konulan en yüksek servis süresi 30 gün olup, servis zamanı aşımı teknik bakımdan (asli hukuki takdir sayın Mahkemeye ait kalarak) aracın ömrü boyunca toplam olarak değil, her servis ziyareti için ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğini, servislerin 8 tanesinin rutin bakım ve kullanımla aşınmış elemanların yenilenmesi, 4 tanesinin karoseri onarımı için yapıldığını, 2 tanesinin turbo doldurucu ve tanesinin motor yenilenmesi için yapıldığını, bu onarımcıların üretimden kaynaklanan gizli ayıp niteliğindeki arızaların onarımı sayılamayacağını, araçta bir değer kaybı doğurmayacağı” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe;
Dava; taşınır satış sözleşmesi kapsamında satın alınan araçtaki gizli ayıp nedeniyle aracın misli ile değiştirilmesi, mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönülerek araç bedelinin iadesi ile uğranılan zararın tahsili istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından; davacının … plakalı, 2016 Model … marka … model aracı davalı … A.Ş’den 07/06/2016 tarihinde satın aldığı, satın alma işlemine istinaden davalı …Tic. A.Ş’ye 252.600,00 TL ödeme yapıldığı ve 48.000,00 TL bedelinde bir araç verildiği, dava konusu aracın birden çok defa arızasının meydana geldiği ve satın alındığı tarihten itibaren 25 kez servise gittiğinin beyan edildiği, aracın gizli ayıplı olduğunun ve davalıların ağır kusurlu olduğunun iddia edildiği, davalıların araçtaki ayıptan TTK m.7 uyarınca müteselsilen sorumlu olduklarının iddia edildiği, aracın gizli ayıplı olduğu ve imalat hatasından kaynaklandığı, davaya konu aracın ayıpsız benzeri ile değiştirilmesi, mümkün olmadığı takdirde ödenen bedelin iadesi ve motor değişimi için yapılan ödemenin, serviste kaldığı 220 günlük süre için kazanç kaybının ve ticari itibarının kaybı nedeniyle 1.000,00 TL’nin davalılardan müteselsilen talep edildiği, araç satış sözleşmesinin davacı ile davalı…. A.Ş ile yapıldığı, davacı tarafından … tarihinde … 20. Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile dava konusu aracın ayıplı olduğundan bahisle sözleşmeden döndüğünü bildirdiği ve ödenen bedelin iadesi ile mahrum kalınan zarar bedelinin tahsilini talep ettiği görülmüştür. Davalı … Tic. A.Ş dava konusu aracın …A.Ş tarafından satıldığını, kendisinin sadece distribütör olduğunu, satış sözleşmesinin tarafı olmadığını, sorumluluğunun bulunmadığını beyan ederek pasif husumet itirazında bulunmuştur. Davalı … A.Ş ayıbın süresi içerisinde bildirilmediğini, ayıp ihbarı için hak düşürücü sürenin dolduğunu, talebin zamanaşımına uğradığını, aracın gizli ayıplı olmadığını beyan ederek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Her ne kadar davalı … tarafından pasif husumet itirazı ileri sürülse de dava konusu aracın davalı …’in yetkili servislerinde onarıldığı, yedek parça değişimlerinin davalı … tarafından yapıldığı, yedek parçaların … tarafından garanti kapsamına alındığı dosya kapsamındaki faturalardan anlaşıldığından pasif husumetin tespiti için öncelikle araçta ayıp olup olmadığı, ayıp var ise davalı … tarafından yapılan onarımların ve yedek parça değişimlerinin sebep olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Bu nedenle bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
Yargılama sırasında; dava konusu aracın ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise gizli ayıplı olup olmadığı, satıcının ağır kusurunun bulunup bulunmadığının araç üzerindeki incelemeler ve servis kayıtları doğrultusunda tespit edilmesine, yapılan parça değişimlerinin, yetkili servis onarımlarının ayıba sebep olup olmadığı, ayıpların ortaya çıktıkları tarihler ile ayıp ihbarları tarihlerinin tespit edilmesi, ayıbın imalat hatasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı, devam eden ayıpların ise yine imalat hatasından ya da değiştirilen yedek parça veya onarım hatasından kaynaklanıp kaynaklanmadığının açıkça tespit edilmesi konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişiler tarafından tanzim edilen raporda; dava dosyasında bulunan iş emirlerine göre dava konusu aracın, 24.11.2016 tarihinde, 9.178 km’de iken bakım için yetkili servise götürüldüğü, 22.12.2016 tarihinde, 10.768 km’de iken fren balatalarının değişimi için yetkili servise götürüldüğü, 06.05.2017 tarihinde, 25.461 km’de iken arka fren balataları aşınma sensörünün değişimi için yetkili servise götürüldüğü, 09.10.2017 tarihinde, 37.103 km’de iken bakım için yetkili servise götürüldüğü, 09.12.2017 tarihinde, 41.468 km’de iken arka tampon onarımı için yetkili servise götürüldüğü, 21.03.2018 tarihinde, 50.000 km’de iken bakım için yetkili servise götürüldüğü, 26.07.2018 tarihinde, 58.872 km’de iken onarım ve bakım için yel servise götürüldüğü, 02.10.2018 tarihinde, 61.459 km’de iken bakım için yetkili servise götürüldüğü, 12.12.2018 tarihinde, 67.091 km’de iken onarım için yetkili servise götürüldüğü, 16.01.2019 tarihinde, 68.994 km’de turbo doldurucu ve katalitik konvertör değişimi için yetkili servise götürüldüğü, 21.02.2019 tarihinde, 71.630 km’de iken balata değişimi için yetkili servise götürüldüğü, 20.04.2019 tarihinde, 76.243 km’de iken balata değişimi için yetkili servise götürüldüğü, 15.08.2019 tarihinde, 85.276 km’de iken turbo doldurucu değişimi servise götürüldüğü, 20.01.2020 tarihinde, 106.088 km’de ön ızgara değişimi için servise götürüldüğü, 29.05.2020 tarihinde, 111.624 km’de iken komple motor değişimi servise götürüldüğünün anlaşıldığı, dava konusu … marka, … tipi, 2016 model araç, … plakalı aracın 11.03.2021 günü İTÜ Makine Fakültesi Motorlar ve Taşıtlar Laboratuvarına getirtilerek teknik bilirkişi tarafından görülüp incelendiği, bu inceleme sırasında teknik bilirkişiye, aracın şu anda yürür vaziyette olduğu, her hangi bir arızası bulunmadığı ifade edilmiş olduğu için araç arıza durumu ile ilgili olarak detaylı bir incelemeye ve test sürüşüne tabi tutulmadığı, dava dosyasındaki veriler değerlendirildiğinde aracın toplam 15 defa servise gittiği bu servis ziyaretlerinin 8 tanesinin rutin bakımlar veya fren balatası vb. gibi kullanımla eskiyen elemanların değişimi için yapıldığı, aracın 4 defa geçirdiği kazalar sonucu onarım için servise gittiği, aracın 2 defa turbo doldurucu değişimi için servise gittiği ve son olarak, 111.000 km’de iken motor değişikliği için servise gittiği, rutin bakımlar dışında, fren bakımı ve balatası değimi için yapılan servis ziyaretlerinin normal kullanım mesafeleri içinde kaldığı, fren balatası eskimesinin tamamıyla kullanım şekliyle ilgili olduğu, turbo doldurucu değişiminin garanti kapsamında yapılmış olduğu, ancak motor değişiminin aracın garantisi hem km hem de süre olarak (100.000 km veya 3 yıl, hangisi önce dolarsa) dolduktarı sonra ücreti karşılığında yapılmış olduğu, araçların sistemleri ve sistemi oluşturan elemanlar (rutin eskimeler dışında) genellikle ortalama 200.000 km ve üstü ömürlere sahip olacak şekilde tasarlanıp üretildiği, bununla beraber bazen erken (100.000 km’den de önce) arızalar oluşabileceği, Garanti müessesinin bu nedenle mevcut olduğu, nitekim erken arılanan turbo doldurucunun iki defa garantiden yenilendiği, aracın motoru ise, her ne kadar erken arızalanmış olsa da, gene de garanti süresi dışında arızalarımadığı için garanti kapsamına sokulmadığı, bu bakımdan, teknik olarak, bu arızanın da misli ile değişim veya bedel iadesi koşuları oluşturduğu ve /veya araçta gizli ayıp olarak nitelenecek bir halin olduğu söylenemeyeceği, davacı tarafın her ne kadar aracın 220 gün serviste kaldığı iddiasında ise de, mevcut iş emirlerinde servise giriş ve çıkış tarihleri belirtilmediği için bu konuda bir teknik kanaat beyan etmek mümkün olmadığı, davacının aracının 111.000 km içinde yapmış olduğu servis ziyaretlerinin 8 tanesinin rutin bakım ve kullanımla aşınmış elemanların yenilenmesi, 4 tanesinin karoseri onarımı için yapıldığı, 2 tanesinin turbo doldurucu ve | tanesinin motor yenilenmesi için yapıldığı, bu onarımcıların üretimden kaynaklanan gizli ayıp niteliğindeki arızaların onarımı sayılamayacağı, araçta bir değer kaybı doğurmayacağı belirtilmiştir.
Davacı tarafından ileri sürülen teknik itirazlar rapor kapsamı içerisinde bulunduğundan ve rapordaki tespitlere göre yerinde olmadığından reddedilmiştir. Ayrıca aracın davacının aracın halihazırda iyi durumda beyan etmesi üzerine test yapılmadığı anlaşılmış olup bu itiraz da yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak; bilirkişi tarafından servis kayıtları üzerinden yapılan değerlendirme, aracın uzun süreli olarak kullanımı ve mevcut durumu dikkate alınarak itirazlar yerinde görülmemiştir.
TBK m.219’da, satıcının; herhangi bir surette alıcıya bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması durumları ve niteliği veya niteliği etkileyen niceliğe aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıplardan sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Teknik inceleme sonucunda; dava konusu araçta TBK m.219 uyarınca kullanım amacı bakımından aracın değerini veya alıcının araçtan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan bir ayıp bulunmadığı, satıcının ağır kusurunun bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Davalı … açısından; satım sözleşmesine taraf olunmaması ve ayrıca bir garanti taahhüdünde bulunulmaması nedeniyle TTK m.7 hükmünün uygulanamayacağı, davalının garanti yükümlülüğünün sona erdiği, ayrı bir garanti yükümlülüğü bulunmadığı, satım sözleşmesinin taraflar arasında geçerli olduğu, bu sözleşmeden kaynaklanan defilerin üçüncü kişilere ileri sürülemeyeceği, davalının kanundan kaynaklanan bir yükümlülüğünün bulunmadığı, araçta ayıp söz konusu olmadığından onarım ve yedek parçadan kaynaklı bir sorumluluğunun bulunmadığı kanaatine varılarak davalı … Paz. Ve Tic. A.Ş hakkındaki davanın pasif husumet nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı … tarafından ileri sürülen zamanaşımı hakkında yapılan değerlendirmede; satıcının ağır kusurunun bulunup bulunmamasına göre uygulanacak zamanaşımı süresinin değişebileceği dikkate alınarak öncelikle bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, bilirkişi incelemesinde aracın ayıplı olmadığının tespit edildiği, dolayısıyla davalı satıcının ağır kusurunun bulunmadığı, bu durumda TBK m.231/1 uyarınca iki yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, somut olayda satım sözleşmesinin 07/06/2016 tarihinde yapıldığı, dava tarihi itibariyle iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, zamanaşımını durduran veya kesen bir durum söz konusu olmadığı anlaşılmakla aracın ayıplı olmaması ve dolayısıyla davalı satıcının ağır kusurlu olmaması nedeniyle davalı … A.Ş hakkındaki davanın TBK m.231 uyarınca zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu açıklanan nedenlerle; davalı … A.Ş hakkındaki davanın TBK m.231 uyarınca zamanaşımı nedeniyle reddine, davalı … Tic. A.Ş hakkındaki davanın pasif husumet nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … A.Ş hakkındaki davanın TBK m.231 uyarınca zamanaşımı nedeniyle reddine,
2-Davalı …Tic. A.Ş hakkındaki davanın pasif husumet nedeniyle reddine,
3-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 6.690,21 TL harçtan mahsubu ile fazla harç olan 6.630,91‬ TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … Tic. A.Ş taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesap olunan 35.872,88TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
6-Davalı … A.Ş taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden ve hakkındaki dava pasif husumet nedeniyle reddedildiğinden AAÜT uyarınca hesap olunan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. Maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/11/2021

Katip
¸¸

Hakim
¸¸