Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/488 E. 2020/714 K. 23.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/488 Esas
KARAR NO : 2020/714

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 09/05/2012
KARAR TARİHİ : 23/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesi özetle; 07/09/2010 günü müvekkilinin yönetimindeki … plakalı kamyonet ile davacı … yönetimindeki ve diğer davalı … tarafından sigortalı … plakalı otomobil ile çarpışması sonucu yaralandığını, kazanın davalı tarafından şerit ihlali yapması sonucu meydana geldiğini, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, kaza nedeniyle müvekkilinin ağır derecede yaralandığını, müvekkilinin kaza nedeniyle iş gücü kaybına uğradığını, maddi ve manevi zorluklar yaşadığını, davalı … şirketine dava öncesinde usulüne uygun olarak başvuruda bulunulduğunu, hasar dosyası açıldığını ve davalı … tarafından 03/11/2011 tarihinde müvekkiline 44.418,09 TL ödeme yapıldığını ancak ödenen miktarın gerçek zararın çok altında kaldığını bildirmekle 1.000,00 TL maddi tazminatın (sürekli iş göremezlik) sürücüden olay tarihinden itibaren, sigortacıdan başvuru tarihi itibariyle müştereken ve müteselsilen tahsiline, 30.000,00 TL manevi tazminatın sürücüden olay tarihi itibariyle işleyecek faiziyle birlikte tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … şirketine usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde; davalıya ait … plakalı aracın 21/04/2010 tarihinden başlayarak bir yıl süreyle KTK Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, bu poliçeden dolayı sorumluluklarının sigortalısının kusuru oranında olmak üzere, bedeni zararlarda azami 175.000 TL ile sınırlı olduğunu, müvekkili tarafından davacıya 44.418,09 TL ödendiğini belirterek; davacıya maluliyet tazminatı ödenmiş olduğundan davacının maluliyet tazminatına ilişkin talebinin reddine, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesine, müvekkili şirket açısından manevi tazminata ilişkin talepler hakkında hüküm kurulmamasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı …’a usulüne uygun dava dilekçesi, tensip zaptı duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş olup, davalı süresi içerisinde herhangi bir cevap vermemiştir.
Mahkememizin 01/06/2015 tarihli 2014/344 Esas 2015/380 Karar sayılı kararı ile maddi tazminat talebi açısından konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 5.000,00 TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu 18/10/2016 havale tarihli dilekçesi ile müvekkilinin %16 sürekli iş gücü kaybına uğradığını bu nedenle manevi tazminatın daha yüksek belirlenmesini talep etmekle dosyanın temyizi ile bozulmasına karar verilmesini talep ettiği, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/5941 Esas 2020/3788 Karar sayılı kararı ile “Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi(TBK 56. mad) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370) Belirtilen hususlar, kusur durumu ve meydana gelen zararın ağırlığı da gözönüne alınarak davacı için takdir olunan manevi tazminatın az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.” şeklindeki kararı ile mahkememizin 01/06/2015 tarihli 2014/344 Esas 2015/380 Karar sayılı kararı bozulmakla dava mahkememizin 2020/488 Esas sayılı sırasına kaydı yapılarak açık yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce … İlçe Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davalı …’ın sosyal ekonomik durumuna ilişkin bilgi ve belgelerin dosyamız arasına alındığı görüldü.
Mahkememizce … İlçe Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davacının sosyal ekonomik durumuna ilişkin bilgi ve belgelerin dosyamız arasına alındığı görüldü.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Dava trafik kazası neticesinde meydana gelen yaralanma nedeniyle işgücü kaybı tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/5941 Esas 2020/3788 Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Bu doğrultuda davacının manevi tazminat talebi yönünde değerlendirme yapılması gerekmektedir. Somut olayda; davacının meydana gelen trafik kazası nedeniyle %16 oranında maluliyete uğradığı, kazanın oluşumunda davacının kusursuz olduğu, davalı …’ın ise %100 oranında kusurlu olduğu anlaşılmıştır.
Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları değerlendirilerek davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 20.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan olay tarihi olan 07/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine, kesinleşen yönler hakkında yeniden karar verilemeyeceğinden maddi tazminat talebi hakkında verilen karar kesinleştiğinden bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
H Ü K Ü M… : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜNE, 20.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan olay tarihi olan 07/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Maddi tazminat talebi hakkında verilen karar kesinleştiğinden bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
3-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 1.366,20 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 92,07 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.274,13 TL harcın davalı …’dan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 92,07 TL peşin harcın davalı …’dan tahsil edilerek davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından manevi tazminat yargılaması amacıyla yapılan toplam 54,00 TL posta giderinin davanın kabulü reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 36,00 TL yargılama giderinin davalı …’dan tahsil edilerek davacıya verilmesine,
Bakiye kısmın davacının üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı … tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen manevi tazminat miktarı itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalı …’dan tahsil edilerek davacıya verilmesine,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı tarafın yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile Yargıtay TEMYİZ kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/11/2020

Katip …
¸¸

Hakim …
¸¸