Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/48 E. 2021/198 K. 15.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/48 Esas
KARAR NO : 2021/198

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 21/01/2020
KARAR TARİHİ : 15/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan 21/01/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkil … Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası bulunmayan … plaka sayılı traktörün 20/09/2014 günü neden olduğu kazada ağır derecede yaralandığını ve malul kaldığını, olaydan sonra açılan kamu davasının … Asliye Ceza Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası ile halen derdest olup iş bu davada alınan 17/07/2019 günü bilirkişi raporunda kazaya neden olan … plakalı araç sürücüsü …’ın asli kusurlu bulunduğunu, geçirdiği kaza sonrasında sağ el iki parmağı kesilen ve üçüncü parmağı da zarar gören …’ın … Devlet Hastanesi Baş Hekimliğinden … gün ve … sayılı rapora göre %15 oranında malul kaldığının belli olduğunu, olay tarihi itibari ile yapılacak aktüerya hesaplamalarında PMF mortalite tablosunun kullanılması gerektiğini, kazaya neden olan aracın traktör olması sebebiyle avans faizi talebinin yargısal kararlar uyarınca haklı ve yerinde olduğunu bildirerek fazlaya ilişkin talep haklarımız saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan 03/02/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; 20/09/2014 tarihli … ili, … ilçesi, … Mah. … bahçesi içinde trafiğe kapalı alanda meydana geldiği, kazanın meydana geldiği yerin kamuya açık olmayan, trafiğe kapatılmış ayçiçek tarlası içinde olup 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu madde 2’ye göre karayolu kapsamında bulunmadığını, dava konusu olayın trafik kazası niteliğine haiz olmaması sebebiyle müvekkil kurumun sorumluluğunun bulunmadığını, kazaya sebebiyet veren ve sigortasız olduğu iddia edilen araç sürücüsüne ve işletenine davanın ihbarının gerektiği, davaya konu kazaya ilişkin kusur oranlarının tespiti ATK vasıtasıyla yapılmasının gerektiği, maluliyet tazminat hesaplamasında ölüm tablosu olarak TRH 2010 tablosu teknik faiz 1,8 olarak dikkate alınması gerektiği, …nın sorumluluğu teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, …nın sorumluluğu, söz konusu aracın kusuru oranı ile sınırlı olup kaza tarihindeki teminat limitini de asla aşamayacağını, müvekkil kurumun davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, öte yandan davacı tarafın olay tarihinden itibaren avans faiz talebinin mesnetsiz olduğu, müvekkil kurum yönünden ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini bildirerek haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce verilen 28/09/2020 celse ara kararı uyarınca, tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller ve dosya incelenerek öncelikle kazanın trafik kazası sayılıp sayılamayacağı, Yargıtay 17. HD içtihatlarına göre dosyadaki belgeler değerlendirilerek tespitinin yapılması, akabinde kusur durumunun oransal olarak belirlenmesi ile davalı … hesabının sorumlu olup olmadığının tespiti konusunda rapor düzenlenmek üzere bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, bilirkişi …, …, … tarafından ibraz edilen 16/11/2020 tarihli raporda özetle; “Yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda, … plakalı traktörün sürücüsü …’ın olayda %25 oranında kusurlu olduğu, farik ve mümeyyiz olmayan davacı … bu dikkatsiz, tedbirsiz ve nizamlara aykırı düşen davranışı faktörlerinin sonuç üzerinde %75 oranında etken olduğu” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Davacı taraf 20/09/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazasında malul kaldığını beyan ederek sürekli iş göremezlik tazminatının kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın ZMMS poliçesi olmaması nedeniyle davalı … Hesabından tazminini talep etmiştir. Davalı taraf olayın kara yolunda gerçekleşmediğini, teminat kapsamında olmadığını beyan ederek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Dosya kapsamında bulunan ceza dosyası, bilirkişi raporları ve tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; 20.09.2014 günü … İlçesi, … Mahallesi’nde … idaresindeki … plakalı traktörün … motoru çalışır vaziyette durakladığı esnada yaşı küçük davacı …’ın babası ile traktörün yanına geldiği ve davacı …’ın elini traktörün motor kısmına sokmasıyla yaralandığı anlaşılmıştır.
Ceza dosyasının incelenmesinde; Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin 29.11.2018 tarihli yazısı ile olayın oluş şekli itibariyle trafik kazası olmadığını bildirdiği görülmüştür.
Olay yeri görgü tutanağında, olay mahallinin … arkasındaki bahçe olduğu, bahçenin etrafının duvar ve tel örgülerle çevrili birkaç girişi ve çıkışı olan bölge olduğu, araç girişinin ve yolun olmadığı tespit edilmiştir.
Yargılama sırasında meydana gelen olayın trafik kazası olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği konusunda trafik bilirkişilerinden rapor alınmıştır. Bilirkişiler tarafından tanzim edilen raporda; olayın taşıt yolu üzerinde meydana gelmediği, tarımsal faaliyet gösterilen etrafı çevrili içine giriş-çıkışın bulunduğu, karayolu ile bağlantısı bulunan ve Yargıtay ilamına göre karayolu sayılan bahçelik alanda meydana geldiği, davacı …’ın motoru çalışır halde ancak sabit-hareketsiz durmakta olan traktörün değişik dönen parçaların bulunduğu motor kısmına elini sokmasıyla kaza meydana geldiğinden trafik kazası sayılamayacağı mütalaası bildirilmiştir.
Uyuşmazlık meydana gelen kazanın trafik kazası olup olmadığı ve buna bağlı olarak davalı …’nın sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktalarına ilişkindir.
Karayolları Trafik Kanunu’nun tanımlar başlıklı 3. maddesinde; Trafik; yayaların, hayvanların ve araçların karayolları üzerindeki hal ve hareketleri, Karayolu; trafik için, kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlar, Trafik kazası; karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm,yaralanma ve zararla sonuçlanmış olan olay, Duraklama; trafik zorunlulukları dışında araçların, insan indirmek ve bindirmek, eşya yüklemek, boşaltmak veya beklemek amacı ile kısa bir süre için durdurulması olarak tanımlanmıştır. Kanun’un 59. Maddesinde; yerleşim birimleri dışındaki kara yolunda zorunlu haller dışında taşıt yolu üzerinde duraklamanın veya park etmenin yasaklandığı, 60. maddesinde ise duraklamanın yasak olduğu yerlerin düzenlendiği görülmüştür.
Somut olayda; davacı …’ın … plakalı traktörün … bahçesinde motoru çalışır vaziyette durakladığı esnada traktörün motoruna elini sokarak yaralandığı, … plakalı aracın duraklama halinde olduğu, duraklanılan yerin taşıt yolu ve karayolu sayılabilecek yerlerden olmadığı, duraklama yerinin yasak olan yerlerden olmadığı, duraklamanın gerektiğinden fazla sürede yapıldığına dair somut bir delil bulunmadığı, traktörün eylemsiz ve sabit bulunduğu, hareket halinde olmadığı, davacı …’ın hareket halinde olmayan ancak motoru çalışır vaziyette olan traktörün motoruna elini soktuğu anlaşılmakla yukarıda açıklanan KTK hükümleri doğrultusunda dava konusu kazanın trafik kazası olmadığı sonucuna varılmıştır. Dava konusu olay trafik kazası olmadığından 5684 sayılı Kanun’un 14. maddesi uyarınca davalının meydana gelen zarardan sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu nedenle davanın reddine karar verilmiştir. Kaldı ki, olay tamamen davacı …’ın davranışı sonucunda meydana geldiğinden, kazanın meydana gelmesinde zarar görenin ağır kusuru bulunduğundan yine …’nın sorumluluğu bulunmamaktadır.
Tüm bu açıklanan nedenlerle; davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 59,30 TL’nin, peşin alınan 54,40 TL harçtan mahsubu ile eksik harç olan 4,90 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından belgelendirilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı vekili yararına AÜTT gereği tayin ve takdir olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/03/2021

Katip … ¸¸

Hakim …
¸¸