Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/464 E. 2021/747 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/464 Esas
KARAR NO : 2021/747

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/08/2020
KARAR TARİHİ : 13/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan 31/08/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkil ve davalı arasında yazılı sözleşme bulunmadığını, yalnızca uzun süreli olarak devam etmiş olan bir sözleşmesel ilişki olduğunu, müvekkil davalının yolculara (kullanıcı) verdiği taşıma hizmetinin gerçekleşebilmesi için minibüs tipi aracını sağladığını, davalı, bu taşımacılık hizmetinden çok büyük miktarda gelir elde ettiğini, müvekkile hizmetin bedeli olarak komisyon ödemesi yapıldığını, taraflar arasındaki ilişki bir anda davalı tarafından tek taraflı olarak sona erdirildiğini, müvekkilin davalı …’le olan uzun süreli ilişkisi uyarınca çeşitli yatırımlar yaptığını, … standartlarında araçlar temin ettiğini, bu araçları … standartlarına göre dizayn ettirdiğini, ancak davalının tek taraflı olarak ilişkiyi sonlandırması müvekkilin birçok zarara (araç satın alınması, kullanılan krediler, aracın dekorasyonu için yapılan masraflar, kazanç kaybı, sürücülere ödenen tazminatlar gibi) uğramasına sebep olduğunu, davalının müvekkilin zararlarını karşılamaması üzerine işbu davanın açılması zorunluluğu doğduğunu, müvekkilin araç sahibi olarak, davalı … Turkey’e araç sağladığını ve davalı tarafından Yolcuya (Kullanıcı) sunulan taşımacılık hizmetinin gerçekleşmesine yardım ettiğini, müvekkil ile davalı arasındaki sözleşmesel ilişki sayesinde davalı yolcularına taşımacılık hizmetini verebildiğini, müvekkilin … sistemi hizmetine sunduğu araçların: …, … plakalı araçlar olduğunu, … , müvekkilin … sistemine girmesi için başvurusunu alan, gerekli belgeleri düzenleyen ve talep eden, müvekkilin ödeme kontrollerini yapan şirket olması nedeniyle husumetin tarafı olduğunu, … müvekkili … uygulaması üzerinden yazışmalar yaparak taşımacılık hizmetinin tarafı olduğunu da ortaya koyduğunu, müvekkilin … sistemine girebilmesi ve sistemde kalabilmesi için gerekli şartlar ile yolculukların niteliklerinin davalı tarafından belirlendiğini, araç sahibi yalnızca davalı tarafından verilen taşımacılık hizmetine yardım ettiğini, müvekkilin, taşıma hizmetini tamamen … ad ve hesabına ifa ettiğini, müvekkil ile … arasında koşulları tamamen davalı tarafından belirlenen, hizmet standartları bakımından davalıya bağımlı olarak yürütülen bir hukuki ilişki olduğunu, taşınma hizmetinin görülmesinde kullanılacak araçları, araçların teknik özelliklerini, araçlarda istihdam edilecek şoförü belirleme, denetleme, hizmet standartlarına uymaması halinde hizmetin dışına çıkarma davalı …’e ait olduğunu, müvekkil ile davalı arasında ticari ilişki olarak iş görme ilişkisi olduğunu, müvekkilin, sisteme kaydolmak amacıyla 07/05/2018 tarihinde 125.000 TL satış fiyatıyla … plakalı … marka Vito model, 21/05/2018 tarihinde 99.037 TL satış fiyatıyla … plakalı … marka Transporter model, araç satın aldığını, gerekli belgeleri … yetkililerine elden ve … uygulaması üzerinden ibraz ederek 15.05.2018 tarihinde … sistemine dahil olduğunu, daha sonra müvekkil her bir aracında çalışmak üzere bir sürücü bulundurduğunu ve … sistemine bu sürücüyü de kaydettirdiğini, müvekkilin, davalının sistemini kullanmaya başladığı tarihten davalı tarafın faaliyetleri durdurduğunu açıkladığı 31.05.2019 tarihine kadar … sistemi içerisinde çalışmalarını sürdürdüğünü, davalı tarafça 31.05.2019 tarihinden sonra müvekkile, tazminat ödemesi yapılması teklif edildiğini, işbu ödemenin alınması karşılığında her türlü yasal haklarından vazgeçilmesinin talep edildiğini, müvekkilin bu ödemeyi kabul etmediğini, davalı tarafın yapmış olduğu bu zarar giderim talebi, esasında davalı tarafın hukuken haksız olduğunu ve müvekkilin zarara uğradığını zımnen kabul ettiğinin göstergesi olduğunu, teklif edilen tutar gerçek zarar miktarını karşılamayacak kadar az olması nedeniyle reddedildiğini, müvekkilin araç sahibi olarak, davalının yürüttüğü taşımacılık hizmetinde ifa yardımcısı olarak çeşitli masraflar yaptığını ve bu masrafların davalı tarafından müvekkile ödenmediğini, bu nedenlerle; araç satın almak için yapılan masraflar, aracın dizaynı için yapılan masraflar, gerekli taşıma belgelerinin alınması için yapılan masraflar, faaliyet süresi boyunca araçta meydana gelen teknik sorunlar nedeniyle ve 15.000 km’de periyodik bakımlar için yapılan masraflar, uğradığı zararlar ve yaptığı giderlerin karşılığı olarak fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla ve alacak kalemlerinin belirsiz olması sebebiyle yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde haklı taleplerimizi arttırma hakkımızı ve fazlaya dair haklarımızı saklı tutmak kaydıyla şimdilik kredi faizleri için 3.000 TL, firma mutad masrafları için 500 TL, D2 Belgesi, Ulaştırma Bakanlığı Taşıt Kartı, TÜRSAB üyelik ücreti, Kültür ve Turizm Bakanlığı A Grubu Seyahat Acentası İşletme Belgesi ücreti, Karayolları Motorlu Araçlar zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ücreti, karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu koltuk ferdi kaza sigorta poliçesi için 3.500 TL, araç servis ve bakım, muayene ücreti, Araç Kasko ücreti, Noter ücreti, … Yol ve Güzergah Belgesi ücreti, taşıt kira sözleşmesi ücreti olarak 2.000 TL, Davalının şart koştuğu araç içi dizaynın yapılması için 900 TL, yoksun kalınan kar olarak 100 TL olmak üzere toplam 10.000 TL’nin davalıdan tahsil edilerek müvekkile verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan 26/10/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığını, sadece uzun süreli sözleşmesel bir ilişkinin mevcut olduğunu, bu ticari ilişkinin bir iş görme ilişkisi olduğunu ve bu sebeple uygun düştüğü ölçüde vekâlet hükümlerinin uygulanması gerektiğini, davalı’nın söz konusu sözleşmesel ilişkiyi haksız şekilde tek taraflı olarak feshettiğini iddia ederek davalı’dan mesnetsiz taleplerde bulunduğunu, haksız ve hukuki temelden yoksun tüm taleplerin reddi gerektiğini, … uygulamasının sahibi dava dışı … . olduğunu, … ‘in bu uygulama üzerinde hiçbir kontrolü veya mülkiyet hakkı olmadığını, tüm Sözleşme ilişkisi (Sözleşme’nin akdedilmesi ve ifası), nakit akışı, ödemeler ve faturalandırmalara ilişkin süreçler dava dışı … tarafından yürütüldüğünü, … ‘ in tek faaliyetinin, davacı ile dava dışı … arasındaki sözleşmeden bağımsız olarak pazarlama ve destek hizmetleri sunmaktan ibaret olduğunu, … ‘nin dava dışı … için pazarlama ve destek sağlamak dışında hiçbir kontrolü ve yetkisi bulunmadığını, … ile davacı arasında yazılı bir sözleşme ve … , davacı ile dava dışı … arasındaki yazılı sözleşmeye taraf olmadığını, müvekkilin … ‘e pasif husumet tevcih edilemeyeceğini, davacı ile müvekkil … arasında doğrudan herhangi bir ticari ilişki olmadığını, dava dışı … ile … arasında da müteselsil sorumluluğu doğuracak herhangi bir kanuni veya akdi ilişki mevcut olmadığını, … uygulamasına ilişkin tüm teknolojik hizmetler ve nakit akışı dava dışı … üzerinden gerçekleştiğini, … in ticari ilişkinin muhatabı olmadığını, … ile dava dışı … arasında da şube-merkez, acentelik veya temsilcilik ilişkisi olmadığını, davacı’nın iddia ettiği alacak kalemlerinin hiçbir surette belirsiz olmadığını, davacı ile … arasında vekâlet benzeri bir iş görme ilişkisi olmadığını, … ‘nin faaliyeti taşıma faaliyeti olmadığı gibi davacı da ifa yardımcısı konumunda olmadığını, taraflar arasındaki sözleşme vekâlet sözleşmesinin özelliklerini taşımadığını, davacı vekil sıfatıyla … ‘e karşı iş görme borcu altına girmediğini, davacı taşımacılık işini kendi menfaatine olarak yürütmediğini, davacı taşımacılık işini tamamen kendi iradesine uygun ve bağımsız şekilde yürüttüğünü, davacı yaptığı işten sonuç elde edememesi riskini üzerinde taşıdığını, vekâlet veren herhangi bir gerekçe ileri sürmeksizin vekâleti her zaman sona erdirdiğini, davacı’nın tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, müvekkilimiz … turkey’nin kusuru yoktur; …’in Türkiye’deki faaliyeti kendi kontrolü dışında gelişen hem fiili hem de hukuki imkânsızlık nedeniyle sona erdiğini, davacı … ‘nin sağladığı pazarlama ve destek hizmetlerinin durması sebebiyle zarara uğradığını ispat edemediğini, müspet ve menfi zararın birlikte talep edilmesi mümkün olmadığını, … ‘in pazarlama ve destek hizmetleri ifa imkânsızlığı nedeniyle sona erdiğinden müspet zararın tazmini talep edilemediğini, taraflar arasında vekâlet benzeri bir iş görme sözleşmesi olsa dahi davacı iddia ettiği masraf kalemlerini nitelikleri itibariyle talep edemeyeceğini, talep edilebilecek menfi zarar olsa olsa uygun olmayan zamanda vekâletin sona ermesi sebebiyle ortaya çıkan zarar ile sınırlı olduğunu, davacı’nın talep ettiği zarar kalemlerinin reddi gerektiğini, aracın satın alınması için yapıldığı iddia edilen masraflar … ‘den talep edilemeyeceğini, aracın satın alınması için kullanılan kredilerin faizlerine ilişkin taleplerin reddi gerektiğini, aracın değerinde herhangi bir düşüş yaşanmadığını, eksik ödendiği iddia edilen ücret, ikramiye, komisyon gibi alacaklar ile mahrum kalınan kârın … ‘den tahsili talebi hukuki temelden yoksun olduğunu, bu nedenlerle davada müvekkil şirkete pasif husumet tevcih edilemeyeceğinden davanın usulden reddine, mesnetsiz ve ispatlanamayan davanın esastan reddine, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin davacı’ya tahmiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce verilen 20/01/2021 celse ara kararı uyarınca, Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, tarafların ticari defter ve kayıtları ve dosya incelenerek öncelikle davacı ile davalı arasında akdi ve ticari ilişkinin mevcut olup olmadığının belirlenmesi, davalının hizmet ve faaliyetleri ile davacı ile dava dışı … arasındaki hukuki ilişkinin hangi aşamasında bulunduğunun ticari yazışmalar, mali kayıtlar ve mail yazışmaları kapsamında tespitinin yapılmasına, ödemelerin kim tarafından yapıldığının tespit edilmesine, davacı ile davalı arasındaki hukuki ilişkinin yine bu kayıtlar kapsamında konusunun ve kapsamının belirlenmesi, … sistemine giriş, … sistemi adına iş görme ve … ilişkisinin devamı süresince tarafların hukuki durumlarının hak ve borçlarının tespit edilmesi, dava dışı … ile davalının ortaklık yapısı, şirket esas sözleşmesi, ticaret sicil kayıtları değerlendirilerek nihai olarak taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tespiti konusunda rapor düzenlenmek üzere bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, Mali müşavir … ve Ticaret hukukunda nitelikli hesaplamalar uzmanı … tarafından ibraz edilen 18/06/2021 tarihli raporda özetle; “Davacının tanzim ettiği faturalar ve gelirler hesapları incelendiğinde dava dışı 3 şahıslara ve über yolcu açıklamalı verilen ücret, yolcu transferi vs. açıklamalı faturalar tanzim ettiği, davacının sunmuş olduğu faturalar ve işletme defteri kayıtları incelendiğinde, davacıya dava dışı … tarafından “… Hizmet bedelleri” açıklaması ile 18.09.2018 – 03.06.2019 tarihleri arasında çok sayıda fatura tanzim edildiği ve bu faturaların davacının işletme defterine “… ” olarak kayıtlandığının tespit edildiği, davacı tarafından sunulan fatura içeriklerinde davalı … Ltd. Şti. tarafından tanzim edilen herhangi bir fatura tespit edilemediği, yine işletme defterlerinde de … Ltd. Şti. açıklamalı kayıt bulunmadığı, uğranıldığı bildirilen kredi faizleri ile ilgili sunulan işletme defteri nevi gereği ödemelerin görülmesinin mümkün olmadığı, davacı tarafından da dosvada sunulmuş bilgisi belgesi görülemediği, mutad masraf olarak bildirilen giderlerin ayrışımlı olarak somutlaştırılamadığı, söz konusu işin yapılması için yapılan giderler işletme defterinde “Esnaf Odası kayıt belgesi: 590,75 TL” ve “Esnaf odası faaliyet belgesi: 32 TL” şeklinde tespit edildiği, servis gideri olarak 2.821,45 TL davacı giderinin tespit edildiği, araç bedeli faturasının 125.000 TL olduğu, … adına 172.500 TL’lik ödeme yapıldığı, araç içi dizaynına ilişkin 47.500 TL masraf yapıldığı, söz konusu araç 147.500 TL bedelle satıldığı, ancak bu satış bedeli içerisinde iç dizaynın ödenen bedelden ne kadarlık bedelden karşılandığının uzmanlık alanımız kapsamında belirlenmesi mümkün olmadığı, davacı tarafın yukarıda da tespit edildiği gibi yapılan gelir vergisi beyannamesinde zarar raporlandığı, davacının kayıtları kapsamında kar tespitinin mümkün olmadığı, taraflarca akdedilmiş yazılı bir sözleşmeye rastlanamadığı, dosyadan anlaşıldığı kadarı ile davacının, kendisine ait araçlarla kendi nam ve hesabına yolcu taşıma iş yaptığı, taşıma sözleşmesinin, davacı ile dava dışı 3. Kişiler (yolcular) arasında kurulduğu, “…” uygulaması tarafından verilen hizmetin, taşıyıcı ile yolcuyu bir araya getirme hizmeti olup “…”in sadece taşıma sözleşmesinin kurulmasına aracılık ettiği (ancak gerçekte “…” uygulamasının tam olarak nasıl çalıştığı konusunda, herhangi bir tereddüte yer bırakmayacak açıklıkta bir belgeye dosyada rastlanamadığı), mali inceleme kısmındaki tespitler de dikkate alındığında, “…” uygulaması altında verilen hizmetin dava dışı … tarafından verildiğinin görüldüğü, … Davalının, dava dışı … tarafından sunulan taşıma sözleşmesine aracılık hizmetinin ifası için Türkiye pazarında teknik ve teknolojik destek sunduğunun anlaşıldığı, bu durumda ise davalının bu ilişkideki vasfının (simsar, temsilci, vekil, ifa yardımcısı vb) belirlenmesinin gerektiği, ancak gerek yazılı sözleşmelerle desteklenmeyen dava konusu “…” uygulaması hakkında kesin ve net bir bilgiye sahip olmayışımız, gerekse de ihtilafın önemine ve benzer davalar için emsal oluşturma ihtimaline binaen, bahsi geçen bu sorunun “Borçlar Hukuku” alanında uzman bir Öğretim Üyesi bilirkişi tarafından tartışılmasının daha doğru olacağının düşünüldüğü” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe;
Davacı taraf, … araç sahibi olarak hizmet verdiğini, … tarafından tek taraflı olarak sözleşmenin haksız olarak feshedildiğini beyan ederek uğramış olduğu maddi zararlar ve yapmış olduğu masrafların davalıdan tazminini talep etmiştir. Davalı taraf, pasif husumet itirazında bulunmuştur.
Davacı ile dava dışı … arasındaki hukuki ilişkinin belirlenmesi uyuşmazlık ve görev noktalarında önem arz etmektedir. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler doğrultusunda yapılan değerlendirmede; davacının dava dışı … ‘nin sistemi üzerinden belirlenen yolcuların taşınması için minibüs tipi araç temin ettiği, dava dışı … ‘nin bunun karşılığında davacıya hizmet bedeli ödediği, davacının temin ettiği araç ile taşıma hizmetini ifa eden sürücünün üçüncü bir kişi olduğu, davacının temin ettiği araç ile sürücü tarafından yolcunun bulunduğu yerden alınıp varma yerine ulaştırıldığı, bu taşıma işleminin … isimli dijital platform aracılığıyla gerçekleştirildiği, … uygulamasının taşıyıcı ile yolcuyu bir araya getirdiği ancak taşıyıcının taşıma ücretini doğrudan tahsil etmediği, taşıma ücretinin yolcular tarafından dava dışı … ‘ye ödendiği, bu nedenle yolcu taşıma sözleşmesinin … ve yolcular arasında kurulduğu, yolcu taşıma sözleşmesi kapsamında … tarafından üstlenilen taşıma hizmetinin … adına davacı ve sürücü tarafından yerine getirildiği anlaşılmakla yolcular açısından davacı, sürücü ile dava dışı … arasındaki iç ilişki taşıma hizmetinin ifası bakımından bir önem arz etmediğinden ve ifa maddi bir fiilin yerine getirilmesinden ibaret olduğundan, davacıyı … tarafından taşıma hizmetinin ifasının kısmen bırakıldığı üçüncü bir kişi olarak tanımlayabiliriz. Bu halde … ‘nin üstlendiği ifa, üçüncü kişiler olan davacı ve sürücü tarafından birlikte yerine getirildiği için davacıya ifa temsilcisi ya da ifada borçlu yerine geçirilen kişi denilir. Bu hukuki durum yolcu taşıma sözleşmesi çerçevesinde değerlendirildiğinde; yolcuları bulunduğu yerden alıp varma yerine ulaştırmayı yolculara karşı üstlenen dava dışı … ‘nin üstlendiği taşıma edimini kısmen yerine getiren ve bunun karşılığında ücret alan davacının yolcu taşıma sözleşmesinin fiili taşıyıcısı olduğu sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla davacı ile dava dışı … arasında, taşımanın gerçekleşmesi için gerekli olan aracın davacı tarafından sürekli olarak sağlanması konusunda yazılı olmayan vekalet benzeri iş görme sözleşmesi akdedildiği açıktır. Sonuç olarak, davacı ile dava dışı … BV arasında konusu taşıma işinin görülmesi olan vekalet benzeri bir hukuki ilişki bulunduğu kanaatine varılmıştır. Somut olayda uyuşmazlık, yolcu taşıma sözleşmesinin fiili taşıyıcısı ile asıl taşıyıcısı arasındaki sözleşmenin feshinden kaynaklandığından TTK m.850/3 ve TTK m.4 uyarınca davanın mutlak ticari dava olduğu ve mahkememizin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Davalının ticaret sicil kaydının incelenmesinde; meslek grubunun işletme destek hizmetleri olduğu, Nace kodunun işletme ve diğer idari danışmanlık faaliyetleri olduğu, iş konusunun şirketlere sürücüsü ile birlikte otomobil ve limuzin vb. özel araç kiralamaya ilişkin mobil cihazlar ve İnternet üzerinden sağlanan talepler üzerine aracı ulaşım hizmetleri sağlama konusunda destek ve pazarlama hizmetleri vermek olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 53. maddesine göre, davacı ve davalı olma sıfatı maddi hukuktaki talebin sonucuna ilişkin tasarruf yetkisine ve bu hakka katlanma yükümlülüğüne göre belirlenir. Yine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 114/1-e hükmüne göre dava takip yetkisi dava şartıdır. Dava takip yetkisinin davalıya yansıması pasif husumet ehliyeti şeklindedir. Pasif husumet ehliyeti, maddi hukuka göre talebin tarafı olabilme ehliyetidir. Davalının pasif husumet ehliyeti bulunup bulunmadığı noktasında yapılan değerlendirmede; davacının yolcu ücreti ve yolcu transferi vb. açıklamalı faturaları … aleyhine düzenlediği, birtakım faturaların içeriğinin … hizmet bedeli olduğu ve davacının işletme defterine … olarak kaydedildiği, davalı … ‘e fatura tanzim edilmediği, davacı ile davalı arasında ticari defterler ve mali incelemeler sonucunda akdi ve ticari ilişki tespit edilemediği, dosyaya sunulan yazışmaların … ile yapıldığı, sunulan protokolün … ile yapıldığı, dava dışı yolcular ile davacı arasında gerçekleştirilen taşıma işleminin … isimli dijital platform aracılığıyla gerçekleştirildiği, akdi ve ticari ilişkinin dava dışı … ile olduğu, davalı … ile … arasında imzalanmış ve davalı … ‘in … ‘nin temsilcisi olduğunu gösterir herhangi bir sözleşme veya delil bulunmadığı, davalının sadece dava dışı … ‘nin faaliyetlerini kolaylaştırmak adına pazarlama ve yönetsel destek hizmeti verdiği, verilen bu hizmetlerin davalıyı sözleşmenin tarafı veya … ‘nin temsilcisi haline getirmeyeceği anlaşılmakla davalının pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Nitekim İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. HD’nin 2021/517 E. 2021/845 K. Sayılı ” Somut olayda, ulaşım hizmeti sağlamaya yetkili kişiler (araç sahipleri) ile bu ulaşım hizmetinden faydalanmak isteyen yolcuların (… uygulaması kullanıcılarının) çevrimiçi (online) bir platformda bir araya getirilmesine hizmet eden … mobil uygulamasından yararlanmak isteyen davacının söz konusu uygulamayı sunan Hollanda’da mukim davalı … ‘den hizmet aldığı sabit olup, eldeki davada, sözleşmenin hizmet sağlayıcısı davalı … tarafından tek taraflı olarak sonlandırılması nedeniyle uğranılan zararların tazmini istenmiş olup, davalı … şirketin, davacı ile diğer davalı … arasındaki hizmet sözleşmesine konu, … mobil uygulaması hizmetinin tedarikçisi olmadığı gibi, sözleşmeye taraf olduğunun ispat edilemediği, kaldı ki, davalı şirketin iştigal konusunun, aracı ulaşım hizmetleri sağlamak konusunda yazılım ve teknoloji desteği ve pazarlama hizmetleri sağlamak olduğu, dava dışı … şirketinin temsilcisi veya acentesi olduğunun dosya kapsamı itibari ile delillendirilemediği hep birlikte gözetildiğinde, davalı … Ltd Şti yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddinde karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.” şeklindeki ilamı da aynı yöndedir.
Tüm bu açıklanan nedenlerle; pasif husumet yokluğu nedeniyle HMK m.114/1-e ve 115/2 uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Pasif husumet yokluğu nedeniyle DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 170,78 TL harçtan mahsubu ile bakiye 111,48 TL harcın davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri olmadığından, karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
6-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 13. fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı 13/10/2021

Katip …
E-imzalıdır.

Hakim …
E-imzalıdır.