Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/46 E. 2020/632 K. 02.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/46 Esas
KARAR NO : 2020/632

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 21/06/2016
KARAR TARİHİ : 02/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin çocukları müteveffa …’nın 16/10/2015 tarihinde … plaka sayılı motorsikleti ile seyir halinde iken aynı istikamette bulunan müteveffa …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motorsikleti kavşağa geldikleri sırada sürücüsü sanık …’in sevk ve idaresindeki … plakalı … marka kepçenin tali yoldan ana yola çıkarken geçiş üstünlüğü kuralına uymadığından müteveffa …’nın direksiyon hakimiyetini kaybederek boş araziye girmiş ve idaresindeki motorun devrildiğini, …’in idaresindeki araç ile kepçenin çarpıştığını, kazadan kısa bir süre sonra …’in hayatını kaybettiğini, müteveffa …’nın ise tedavi gördüğü hastanede 10/11/2015 tarihinde yaşamını yitirdiğini, dava konusu kaza ile ilgili olarak … C.Başsavcılığının … sayılı soruşturma dosyasından alınan bilirkişi raporunda müteveffaların tali kusurlu, sürücü …’in asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, müteveffa …’nın ölüm tarihinde 17 yaşında bulunduğunu, anne ve babanın belirli bir gelirinin olmasının ölenin desteğinden yoksun kalmadığı sonucunu doğurmayacağını, bu nedenle anne ve babanın maddi tazminat isteme hakkının bulunduğunu, meydana gelen kaza nedeniyle müvekkillerinin ruhsal ve yaşamsal olumsuzluklar içerisinde bulunduğunu, bu nedenle anne … için 50.000 TL, baba … için 50.000 TL toplamda 100.000 TL manevi tazminat taleplerinin bulunduğunu, davalı işletene ait … plaka nolu aracın sigortası bulunmadığından poliçelerde belirtilen limite kadar maddi tazminatın davalı … Hesabının ödemesi gerektiğini, davalılar … ve …. Tic Ltd Şti’den olan alacaklarının ödenmemesi halinde mal kaçırma ihtimalleri mevcut olduğundan ihtiyati haciz mahiyetinde kazaya karışan … plaka nolu araç ile başkaca malvarlığının bulunması halinde söz konusu mal varlığına ihtiyati tedbir konulmasını talep ettiklerini bildirerek: müvekkilleri … ve … içinn 6100 sayılı yasanın 107.maddesi uyarınca belirlenen destekten yoksun kalma tazminatının işleten ve sürücü yönünden olay tarihinden sigortacı yönünden dava tarihinden itibaren işletilecek faiziyle birlikte davalılardan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, baba … için 50.000 TL, anne … için 50.000 TL olmak üzere toplam 100.000 TL manevi tazminatın işleten ve sürücüden olay tarihinden itibaren işleticek faiziyle davalılardan tahsili ile müvekkillerine ödenmesine, ihyati tedbir taleplerinin kabulüne, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılara usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalılardan … ve …Tic Ltd Şti’nin vermiş olduğu 01/07/2016 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın ticari anlamda bir dava olmadığından görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, davacıların yerleşim yeri ve kazanın meydana geldiği yerin Karaman olduğunu, bu nedenle de yetkili mahkemenin … Asliye Hukuk Mahkemesinin olduğunu, dava konusu kaza ile ilgili olarak … Ağır Ceza Mahkemesinde açılan … Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, halen derdest bulunduğunu ve sonucunun beklenilmesi gerektiğini, dava konusu trafik kazasında kusurun tamamen davacıların murisinde bulunduğunu, kendilerinin kusurlarının bulunmadığını, kazada vefat eden murisin davacılara hiçbir desteğinin bulunmadığını, davacıların manevi tazminat talebinin hukukça aykırı olup aynı zamanda fahiş olduğunu bildirerek; öncelikle görev ve yetki itirazlarının kabulüne, … Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı ceza dosyasının sonucunun beklenilmesine, davanın reddine, yargılama giderlerinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde; davacı tarafların dava konusu kaza ile ilgili olarak daha önce müvekkili kuruma yapmış olduğu müracaatı incelenmiş olup müvekkili kurum tarafından davacı …’ya 8.927,00 TL, …’ya ise 5.849,00 TL toplamda 14.776,00 TL olmak üzere 25/12/2015 tarihinde destekten yoksun kalma tazminatı ödendiğini, müvekkili kurumun sorumluluğunun teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, davacılara yapılan ödeme neticesinde sorumluluklarının bulunmadığını, davanın reddi gerektiğini bildirerek; davanın reddine, davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesne karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 05/09/2017 tarihli dilekçesi ile talebini arttırarak … için 38.988,76 TL, … için de 33.573,10 TL maddi tazminatı davalıdan tahsilini talep etmiş, ıslah harcını da yatırmıştır.
Mahkememizin 13/11/2017 tarihli 2016/703 Esas 2018/878 Karar sayılı kararı ile “Davanın kısmen kabulüne, Maddi tazminat talepleri açısından; davacı … için 23.253,47-TL, davacı … için 21.657,78-TL maddi tazminatın davalı … hesabından 21/06/2016 tarihinden, diğer davalılar … ve …Ltd Şti den olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, Manevi tazminat açısından davanın kısmen kabülüne, Davacı … için 15.000-TL , Davacı … için 15.000-TL olmak üzere toplam 30.000-TL manevi tazminat … ve …Ltd şti den olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, maddi ve manevi tazminatlar açısından fazlaya ilişkin istemin reddine,” dair karar verilmiş, davacılar ve davalılar vekillerinin mahkememize sunmuş oldukları dilekçeler ile istinaf yoluna gidildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 05/12/2019 tarihli 2018/3300 Esas ve 2019/3901 Karar sayılı kararı ile “İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken 01/06/2015 tarihli Yeni Genel Şartların ” Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Hesaplaması” başlıklı Ek:2 maddesinin 3. bendine göre destekten yoksun kalma tazminatı hesaplamalarında ölüm tablosu olarak TRH 2010 tablosuna göre davacıların ve ölen desteğin kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresi belirlenerek, 4. bendine göre de işleyecek dönem için %1,8 teknik faiz uygulanarak hesaplama yapılması için ek rapor alınarak sonucuna göre davacıların destekten yoksun kalma tazminatı ve yukarıda açıklandığı şekilde manevi tazminat talepleri hakkında karar verilmelidir. Tarafların istinaf başvurularının kısmen KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,” dair karar verilerek dosya mahkememizin 2020/46 Esas sayılı sırasına kaydı yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizin 29/06/2020 tarihli celsesinin 2 numaralı ara kararı uyarınca dosyanın bilirkişi aktüer …, sigortacı …ve makine mühendisi …’ya tevdi edildiği, bilirkişilerin mahkememize sunmuş oldukları 28/09/2020 tarihli raporunda; ödeme tarihindeki verilere göre yapılan incelemede davacılara yapılan ödemelerin yetersiz olduğunun tespit edildiğini, davacı …’nın nihai ve gerçek tazminat zararının 41.594,84 TL olarak hesaplandığını, talebinin ise 38.988,76 TL olduğunu, davacı …’nın nihai ve gerçek maddi zararının 32.312,19 TL olduğunu, davalı … yönünden temerrüt başlangıç tarihinin talep ile bağlı kalınarak 21/06/2016 dava tarihi olduğunu, davalı … ile davalı … Ltd. Şti. Yönünden ise temerrüt başlangıç tarihinin haksız fiilin başlangıcı olan 16/10/2015 kaza tarihi olduğunu, işleyecek faizin yasal faiz olduğu görüş ve kanaatini bildirmişlerdir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe;
Dava; ölümlü trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat isteminden ibarettir.
Davalılar … ve … Ltd Şti tarafından görev ve yetki itirazında bulunulmuş, davalılar arasında … olduğundan TTK.nun 4-5 maddesi uyarınca görev itirazının reddine, yetki itirazının da HMK 7.maddesi uyarınca reddine karar verilerek açık yargılamaya devam olunmuştur.
Somut uyuşmazlıkta ceza dosyası kapsamında alınan kusur raporu ile yine bu raporu da değerlendiren Mahkemece alınan kusur raporlarının aynı/benzer tespitleri, maddi olguları içerdiği ve sanık olarak yargılanan davalı …’in mahkumiyetine karar verildiği nazara alındığında ceza dosyasının kesinleşmesini beklenmesi yargılamayı uzatacaktır. Bu nedenle davalıların bekletici mesele yapılması talebinin reddine karar verilmiştir. Kazanın oluşumunda 70.2006.38 plakalı aracın sürücüsünün %75 oranında kusurlu olduğu, müteveffa …’nın %25 oranında kusurlu olduğu sonucuna varılmıştır.
İstinaf mahkemesinin kaldırma kararı öncesinde alınan ek raporda; kök raporun netice kısmında belirtilen “kazanın oluşumunda … plaka numaralı iş makinası sürücüsü …’in %75 oranında asli kusurlu olduğu, motosiklet sürücüleri … ve …’nıon her biri kendi kazasında olmak üzere %25 er oranda kusurlu oldukları,” kanaatinin mevcut olduğu, trafik kazasının oluşumunda sürücülere izafe edilen kusur oranlarının kanunun ilgili maddeleri ve illiyet bağları nedeni ile muhafazası gerektiği, kaza anında kask takıp takmadığına ilişkin herhangi bir belge mevcut olmadığından ve sürücünün kask takıp takmadığı araştırılmadığından … plakalı motosikletin dava dışı sürücüsü …’ya müterafik kusur izafe edilemeyeceği, davacı anne …’nın destekten yoksun kalma nedeniyle nihai ve gerçek maddi zararının 38.988,76 TL olduğu, davacı …’nın ise 33.573,10 TL olduğu, … yönünden temerrüt başlangıç tarihinin talep ile bağlı kalınarak 21/06/2016 dava tarihi olduğu, davalı … ile davalı … Ltd Şti yönünden ise temerüt başlangıç tarihinin haksız fiilin başlangıcı olan 16/10/2015 kaza tarihi olduğu, işleyecek faizin yasal faiz olduğu davacılara yapılan ödemeler ile ödeme tarihindeki verilere göre tespit edilen maddi zararlar arasında açık nispetsizlik olduğundan ibranamelerin makbuz niteliğinde olduğu bildirilmiştir. Aktüer bilirkişi … tarafından düzenlenen ek raporda … tarafından yapılan ödemelerin güncellenmiş tutarları tenzil edilmediğinden bu konuda aktüer bilirkişiden ek rapor alınmış, aktüer bilirkişi mahkemeye sunmuş olduğu 24/10/2017 tarihli düzeltme beyanında; … tarafından yapılan ödemenin güncellenmiş değerinin düşülmesi sonucunda davacı anne …’nın nihai ve gerçek zararının 29.066,83 TL olduğu, davacı baba …’nın nihai ve gerçek maddi zararının 27.072,22 TL olduğu bildirilmiştir.
İstinaf mahkemesinin kaldırma ilamı doğrultusunda 01/06/2015 tarihli Yeni Genel Şartların ” Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Hesaplaması” başlıklı Ek:2 maddesinin 3. bendine göre destekten yoksun kalma tazminatı hesaplamalarında ölüm tablosu olarak TRH 2010 tablosuna göre davacıların ve ölen desteğin kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresi belirlenerek, 4. bendine göre de işleyecek dönem için %1,8 teknik faiz uygulanarak hesaplama yapılması için ek rapor alınmıştır. Ancak Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle iptal kararının bu dava yönünden uygulanmasına ilişkin olarak değerlendirilmesi yapılması gerekmektedir.
Olay tarihinde yürürlükte olan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 90. Maddesinde “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” Şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.
Anayasanın 152. Maddesinde “Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır. Mahkeme, Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia, temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır.
Anayasa Mahkemesi, işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır. Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır.
Anayasa Mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının Resmî Gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz.” düzenlemesi yapılmıştır. Madde metninden de anlaşılacağı gibi somut norm denetimi amacıyla Anayasa Mahkemesine başvuru yapılan hallerde mahkeme Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakacağı ve Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkemenin buna uymak zorunda olduğu düzenlenmiştir. Anayasası’nın 153/5,6 maddesinde “…İptal kararları geriye yürümez. Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.”şeklinde düzenleme mevcuttur.
Danıştay ve Yargıtay tarafından kabul edilen uygulamaya göre iptal kararının bağlayıcılığı ve ne zaman hukukî sonuç doğuracağı sorununa ilişkin olarak T.C. Anayasası’nın 153./6. maddesinde, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir. (Danıştay 4. Dairesi. 09.05.2011 tarih ve 2011/2546 E., 2011/3384 K. sayılı kararı). Bu konudaki Anayasa Mahkemesinin 12.12.1989 tarih ve 1989/11-48 sayılı kararında; “Anayasanın 152. maddesine göre, itiraz yoluna başvuran mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nce verilecek kararlara uymak zorundadırlar. Bu durumda, itiraz eden mahkeme, elinde bulunan ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce açılmış olan bir davayı Anayasa Mahkemesi kararına göre çözecek ve doğrudan iptal kararının etkisini önceye uygulayacaktır. Ayni durum, itiraz yoluna başvurmayan mahkemeler yönünden de geçerlidir. İptal davası veya itiraz üzerine bir kuralın iptali sonucu, mahkemeler bakmakta oldukları davaları bu karara göre çözmekle yükümlüdürler.” 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da; “Sonradan çıkan içtihattı birleştirme kararının, Temyiz Mahkemesinin bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule ait müktesep hak esasının istisnası olarak henüz mahkemede veya Temyiz Mahkemesinde bulunan işlere tatbiki gereklidir. Anayasa Mahkemesi iptal kararlarında da aynı ilke geçerlidir.” şeklinde açıklama yapılmış, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.07.2011 tarihli ve 2011/1-421 Esas, 2011/524 K. sayılı kararında da “Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesince iptal edilip, yürürlüğün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun 05.09.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK’da da belirtildiği üzere maddi anlamda kesinleşmemiş olup, derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur.” denilmiş, aynı yöndeki içtihat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.03.2012 tarihli ve 2012/20-12 E., 2012/232 K. sayılı kararında da oy birliği ile kabul edilmiştir. Keza 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 E., 2004/19 K. sayılı ve 03.02.2010 tarihli ve 2010/4-40 E., 2010/54 K. sayılı kararlarında da: “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulü kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Açıklanan nedenlerle Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacıların zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Mahkememizce verilen 13/11/2017 tarihli 2016/703 Esas 2018/878 Karar sayılı kararda esas alınan ek raporda davacıların zararının PMF tablosu esas alınarak Yargıtay uygulamalarına göre belirlendiği anlaşıldığından Anayasa Mahkemesinin 2019/40 E. 2020/40 K. Sayılı kararı uyarınca maddi tazminat konusunda kaldırma kararı öncesi alınan son ek rapor hükme esas alınmıştır. Hükme esas alınan ek raporda; davalı … tarafından 25/12/2015 tarihinde davacı … için 8.927,00 TL, … içinde 5.849,00 TL maddi tazminat ödemesi yapılmış olduğundan sigorta şirketi tarafından ödemenin yapıldığı tarihten itibaren hesap raporunun düzenlendiği tarihe kadar geçen dönem içinde yasal faizi ile birlikte güncelleştirilerek hesaplanan maddi tazminat miktarının düşülmesi sonucunda …’nın maddi zararının 29.066,83 TL , …’nın maddi zararının 27.072,22 TL olduğu tespit edilmiştir. İstinaf mahkemesinin kaldırma gerekçesi, tarafların istinaf sebepleri, usuli kazanılmış haklar ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararı gözetilerek bu yönde karar verilmiştir.
Belirli sürücülerin ve yolcuların, araçların sürülmesi sırasında koruyucu tertibat kullanmalarının zorunlu olduğu, Sürücü ve yolcular İçin, nicelik ve nitelikleri Yönetmeliğin ekinde yer alan 1 sayılı cetvelde ve Karayolları Trafik Kanunu’na göre çıkarılan diğer yönetmeliklerde gösterilen koruyucu tertibatlardan; üç tekerlekli yük motosikletleri hariç, motorlu bisiklet ve motosikletlerde sürücülerin koruma başlığı ve koruma gözlüğü, yolcuların ise koruma başlığı bulundurulması ve kullanılmasının zorunlu olduğu, (K.T.Y. Mad. 150). Sürücü …’nın olay anında kask kullanmadığının davacı vekilinin beyanı ile tespit edilmiş olduğu, müteveffanın kask kullanmaması kazanın sonucunu ve zararını kısmen ağırlaştırıcı etkisi bulunduğu, kendi can güvenliği ve sağlığına göstermesi gereken azami dikkat ve özeni göstermeyerek özensiz ve tedbirsiz davrandığı, bu sebeple %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği sonucuna varılarak davacı …’nın talep edebileceği 29.066,83 TL tazminattan %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak …’nın talep edebileceği maddi zararın 23.253,47 TL olduğu, …’nın talep edebileceği 22.072,22 TL maddi tazminattan %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak …nın talep edebileceği tazminat miktarının 21.657,78 TL olduğu, 5684 sayılı Sigorta Kanununun 14.maddesinde rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için …na başvurulabileceğinin düzenlendiği, ibranamenin zarar ile ödeme arasında açık nispetsizlik bulunması nedeniyle makbuz niteliğinde olduğu, davalı … Hesabının ZMMS poliçe limitleri kapsamında sorumlu olduğu, poliçe teminat limitinin 290.000 TL olması nedeniyle talep edilebilecek tazminat miktarının ZMMS poliçe limitlerinin altında kaldığı ve …nın maddi tazminatttan sorumlu olduğu anlaşıldığından; 23.253,47 TL maddi tazminatın davacı …’ya, 21.657,78 TL maddi tazminatın davacı …’ya davalı … Hesabından davacıların talebi doğrultusunda dava tarihi olan 21/06/2016 tarihinden itibaren , diğer davalılar … ve … Ltd Şti’nden olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar vermek gerekmiştir. TBK’nın 51. ve 52. maddelerinden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeniyle, davanın kısmen reddedilmesi halinde, indirimden dolayı reddedilen kısım için davalılar yararına vekalet ücreti takdir edilemeyeceğinden davalılar yararına bu kısım açısından vekalet ücretine hükmedilmemiştir. Ancak harçlandırılan ve ıslahla talep edilen miktarla davacıların gerçek zararları arasındaki reddedilen miktar yönünden mevzuata göre davalılara vekalet ücreti hükmedilmiştir.
Manevi tazminat açısından yapılan değerlendirmede; Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları değerlendirilerek davacı … için 22.500,00 TL, davacı … için 22.500,00 TL olmak üzere toplam 45.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir.
Tüm bu açıklanan nedenlerle; Maddi tazminat açısından; Davanın kısmen kabulüne, davacı … için 23.253,47 TL davacı … için 21.657,78 TL, maddi tazminatın davalı … Hesabından dava tarihinden diğer davalılar … ve … Tic Ltd Şti’den 16/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, Manevi tazminat açısından; Davanın kısmen kabulüne, davacı … için 22.500,00 TL, davacı … için 22.500,00 TL olmak üzere toplam 45.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve … Ltd Şti’den 16/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM / Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Maddi tazminat açısından;
-Davanın kısmen kabulüne, davacı … için 23.253,47 TL davacı … için 21.657,78 TL, maddi tazminatın davalı … Hesabından dava tarihinden diğer davalılar … ve …Tic Ltd Şti’den 16/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Manevi tazminat açısından;
-Davanın kısmen kabulüne, davacı … için 22.500,00 TL, davacı … için 22.500,00 TL olmak üzere toplam 45.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve … Ltd Şti’den 16/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 6.141,83 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 341,55 TL + 298,90 TL ıslah harcından oluşan toplam 640,45 TL harçtan mahsubu ile bakiye 5.501,38 TL harcın davalılar …, … ve …Tic Ltd Şti’den tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalı … bakiye 2.427,44 TL harca kadar müştereken ve müteselsilen sorumlu olması kaydıyla)
4-Davacı tarafından yatırılan 640,45 TL peşin harç ile 29,20 TL başvurma harcından oluşan toplam 669,65 TL’nin davalılardan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından maddi tazminata ilişkin olarak yapılan bilirkişi, posta, müzekkere ve tebligat masrafından oluşan toplam 2.252,00 TL yargılama giderinin davanın kabulü oranında yapılan hesaplama neticesinde 1.345,52 TL yargılama giderinin davalılar …, … ve … Tic Ltd Şti’den tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
Bakiye kısmın davacının üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından manevi tazminata ilişkin olarak yapılan posta masraflarından oluşan 18,00 TL yargılama giderinin davanın kabulü oranında yapılan hesaplama neticesinde 8,10 TL yargılama giderinin davalılar … ve … Tic Ltd Şti’den tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
Bakiye kısmın davacının üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı … tarafından yapılan posta, müzekkere ve tebligat masrafından oluşan toplam 246,70 TL yargılama giderinin davanın reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 99,30 TL yargılama giderinin davacılardan tahsil edilerek davalı …’e verilmesine,
7-Davalı … tarafından yapılan posta, müzekkere ve tebligat masrafından oluşan toplam 50,00 TL yargılama giderinin davanın reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 20,12 TL yargılama giderinin davacılardan tahsil edilerek davalı …’na verilmesine,
8-Davalı …Ltd Şti tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davacı …’ duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen manevi tazminat dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …Tic Ltd Şti’den tahsil edilerek davacı …’ya verilmesine,
10-Davacı … duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen manevi tazminat dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve … Tic Ltd Şti’den tahsil edilerek davacı …’ya verilmesine,
11-Davacı … duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen maddi tazminat dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalılar …, … ve … Tic Ltd Şti’den tahsil edilerek davacı …’ya verilmesine,
12-Davacı … taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen maddi tazminat dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 3.488,02 TL vekalet ücretinin davalılar …, … ve …Tic Ltd Şti’den tahsil edilerek davacı …’ya verilmesine,
13-Davalı … duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen maddi tazminat dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan tahsil edilerek davalı …’na verilmesine,
14-Davalı … duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen maddi tazminat dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan tahsil edilerek davalı …’na verilmesine,
15-Davalı … Tic Ltd Şti duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen maddi tazminat dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan tahsil edilerek davalı … Tic Ltd Şti’ne verilmesine,
16-Davalı …Tic Ltd Şti duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen maddi tazminat dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan tahsil edilerek davalı … Tic Ltd Şti’ne verilmesine,
17-Davalı … Tic Ltd Şti tarafı duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen manevi tazminat dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan tahsil edilerek davalı …Tic Ltd Şti’ne verilmesine,
18-Davalı … Tic Ltd Şti tarafı duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen manevi tazminat dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan tahsil edilerek davalı …Tic Ltd Şti’ne verilmesine,
19-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacılar vekili ve davalı …Şti’nin yüzüne karşı diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/11/2020

Katip …
¸¸

Hakim …
¸¸