Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/379 E. 2021/845 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/379 Esas
KARAR NO : 2021/845

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 23/07/2020
KARAR TARİHİ : 10/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu 23/07/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; 17.07.2010 tarihinde … plakalı aracın sürücü …’ın sevk ve idaresinde iken sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucunda karşı şeride geçerek, karşı yönden gelen … idaresindeki … plakalı kamyon ile çarpıştığını, yine sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracıyla … istikametinden … istikametine seyri sırasında savrulan … plakalı otomobilin sağ arka kısmına aracının sol yan kısmına çarpması neticesinde ölümlü, yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, trafik kazası sonucunda davacı müvekkilinin desteği …’ın vefat ettiğini, müvekkilinin kazanın oluşumunda kusuru bulunmadığını, dava konusu kazaya karışan … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle … nezdinde Zorunlu Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile teminat altında olduğunu, bu nedenle davalının müvekkilinin zararlarından sorumlu olduğunu, meydana gelen kaza sebebi ile vefat eden …’ın desteğinden dini nikahlı eşinin yoksun kaldığını, müvekkili ile desteğinin kaza tarihinden 2 ay önce boşandıklarını, ancak aynı evde yaşamava devam ettiklerini, …’ın müvekkilinin hayatını idame ettirmek için tek dayanağı, tek geçim kaynağı olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına göre, açılan bir dava üzerine trafik kazasında ölen kişi tam kusurlu olsa da yakınlarına tazminat ödenmesi kararlaştırıldığını, desteğin bilindiği üzere, yakınlarına veya yakın ilişkide bulunduğu başka kimselere sürekli ve düzenli bir biçimde yardım eden, eğer ölmeseydi ilerde yardım etmesi beklenen veya büyük bir olasılıkla yardım edecek olan kişi olduğunu, dolayısıyla, müvekkilinin eşini kaybetmesi nedeni ile destekten yoksun kaldığını, kaza sebebiyle … Cumhuriyet Başsavcılığı’nca… numaralı dosyası ile soruşturma başlatıldığını, soruşturma dosyası kapsamında … Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden rapor alındığını ve rapora göre …’ın asli ve tam kusurlu olduğunun, diğer sürücülerin ise kusursuz olduklarının rapor edildiğini, davalıya yapılan tazminat talepli başvurularına cevap verilmediğini ve ödeme de yapılmadığını beyan ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu 04/09/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Huzurdaki dava hem yasa hem de sözleşme hükümlerinde öngörülen sürelerin geçmiş olması nedeniyle zamanaşımına uğramıştır. Davacının talebinin zamanaşımına uğradığından öncelikle bu yönden reddi gerektiğini, sigortalı araç sürücüsünün, tamamen kendi kusuru ile meydana gelen kazada vefat etmiş olduğundan, davacıların destekten yoksun kalma taleplerinin poliçe teminatı kapsamında yer almadığını, davaya konu talebin; davacının imam nikahlı eşin , destekten yoksun kalma tazminatı talebinin devamlılık, süreklilik ve eylemlilik şatlarını oluşturmadığı gerekçesi ile davanın reddi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte; müteveffa açısından destekten yoksun kalma tazminatı talep eden davacının, müteveffanın ölmeden önceki sürekli ve düzenli desteğini maddi olgularla ispat etmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla; sigorta şirketinin sigortalısının kusuru oranında tazminat ödemesi yapmakla yükümlü olduğu gözönüne alınarak öncelikle davacı tarafından müvekkili şirket sigortalısı araç sürücüsünün kusuru bulunduğunun ispat edilmesi gerektiğini, meydana gelen kazada sigortalı araç sürücüsünün kusurunun belirlenmesinde hayati önemi olan hususların yeniden değerlendirerek Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nce bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmesini ve akabinde zarar hesabı için seçilecek bilirkişinin aktüerler siciline kayıtlı kişilerden olması gerektiğini, müterafik kusur hususlarının araştırılarak, tazminat tutarından indirim yapılmasını ve davacıların dava konusu kaza nedeniyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkili şirketin sigorta bedelini ödeme yükümlülüğünün dava tarihinde muaccel hale geldiğini, bu sebeple faize hükmedilmesi halinde hükmedilecek ise faizin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz olacağını beyan ile öncelikle usule ilişkin itirazlarının kabulü ile davanın usulden reddine, aksi halde esasa ilişkin itirazları kapsamında davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce davacının hizmet dökümlerinin celbi ile kaza sebebiyle davacıya rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığına ilişkin ilgili SGK’ya müzekkere yazılmış, davacının ikametgahı kolluğa müzekkere yazılarak davacının sosyal ve ekonomik durumunun araştırılarak mahkememize gönderilmesinin istenilmiş, … plakalı aracın ruhsat kayıtlarının, davalı nezdindeki … plakalı araca ait sigorta poliçe örneği ve diğer kayıtları ve soruşturma dosyası örneği celp edilmekle dosyamız içerisine alınmıştır.
… CBS’nca yapılan soruşturma neticesinde 11/10/2010 tarihinde kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizce kolluk vasıtasıyla tahkikat yaptırılmış ve müteveffa … ile davacı …’ün dini nikah ile birlikte yaşayıp yaşamadığı, neden boşandıkları, boşandıktan sonra aynı evde oturup oturmadıkları, oturuyorlar ise boşanmadan sonra müteveffa …’ın ölümüne kadar oturdukları yerin adresi ve ayrıca müteveffanın boşanmadan sonra da ölüm tarihine kadar davacıya fiilen ve düzenli olarak bakıp bakmadığı hususlarının araştırılması bakımında, tanıkların dinlenmesi için talimat yazılmış, tanık …, davacının rahmetli amcasının eşi olduğunu, … ile … birlikte yaşamadıklarını, boşandıklarını, neden boşandıklarını bilmediğini, …’ın boşanmadan sonra davacıya bakıp bakmadığını bilmediğini, tanık … … aynı mahallede oturduklarından tanığını, … ile davacının birlikte yaşadıklarını, ancak dini nikahları olup olmadığını bilmediğini, mahallenin muhtarı olduğunu, birlikte oturdukları … Mahallesi, … Caddesindeki binadır, numarası tahminen 50-56 arasında bir numara olduğunu, bina numarasını tam bilemediğini, boşanma gibi bir olay duyduğunu ama 15 yıl olduğu için net hatırlayamadığını, tanık …, Susam’ın kızının gelini olduğunu, … ile … dini nikah ile birlikte yaşadıklarını, boşandıklarını bilmediğini, … öldükten sonra boşandıklarını öğrendiğini, ne zaman boşandıklarını bilmediğini, yaklaşık 30 senedir karı koca gibi aynı çatı altında yaşadıklarını bildiğini, sonuç olarak davacıya ölene kadar …’ın baktığını, tanık …’un … eski mahallemden komşusu olduğunu, …’ı da tanıdığını, Susam ve Mustafa ile ailece görüştüklerini, Mustafanın borçlarından kurtulmak için davacı ile anlaşmalı boşandığını, boşandıktan sonra da aynı evde yaşamaya devam ettiklerini, oturdukları yerin … Mahallesinde olduğunu bildiğini, ancak tam adresi hatırlamadığını, … ölene kadar …’a fiilen ve düzenli olarak baktığını beyan etmiştir.
Mahkememizce dosyanın Aktüer … ve kusur bilirkişisi …, sigortacı …’e verilerek, tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller ve dosya incelenerek kusur durumunun oransal olarak belirlenmesi, davacının talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının TRH 2010 ve prograsif rant yöntemine göre hesaplanması konusunda rapor düzenlemelerinin istenilmiş, bilirkişi heyetinin 27/09/2021 tarihli raporunda; “… plakalı kamyon sürücüsü …’nin ölüm ile neticelenen dava konusu trafik kazasında kusursuz olduğunu, …plakalı otomobil sürücüsü …’nin ölüm ile neticelenen dava konusu olayda kusursuz olduğunu, … plakalı otomobil sürücüsü …’ın ölüm ile neticelenen dava konusu trafik kazasında % 100 (yüzde yüz) oranında asli derecede kusurlu olduğunu, … plakalı aracın poliçe başlangıç tarihi dikkate alınarak; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.02.2012 Tarih ve 2011/17-787 E, 2012/92 K.Sayılı kararında belirtildiği üzere; … plakalı araç sürücüsü müteveffa … %100 kusurlu olsa bile; destekten yoksun kalan davacı hak sahibi eşin zarar gören üçüncü kişi konumunda olduğu kabul edilerek maddi tazminat hesabının yapıldığını, davacının talep edebileceği maddi zararının 175.000,00 TL olduğunu, temerrüt başlangıcının 23.07.2020 dava tarihi ve faiz nev’inin yasal faiz olduğu” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davacılar vekilinin mahkememize sunmuş olduğu 04/10/2021 havale tarihli ıslah dilekçesinde; müvekkili için 10.000,00 TL olan maddi tazminat talebimizi 165.000,00 TL arttırarak 175.000,00 TL’nin kabulüne karar verilmesini talep ettikleri ve 565,00 TL ıslah harcı yatırdığı görülmüştür.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe;
Dava; davacı taraf 17/07/2010 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde desteği …’ın vefat ettiğini, … plakalı aracın davalı … şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, müteveffa ile dini nikahli olarak birlikte yaşadığını, kaza tarihinden 2 ay önce boşandığını beyan ederek destekten yoksun kalma tazminatını davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı tarafın, ileri sürdüğü zamanaşımı defi, TBK m.72 gereğince haksız fiillerde uzamış ceza zamanaşımı uygulanacağından, dava konusu olay bakımından TCK m.85 ve m.66 gereğince ceza zamanaşımının 15 yıl olduğundan ve zamanaşımı süresinin henüz dolmamış olduğundan reddine karar verilmiştir.
Davacı, müteveffa ile dini nikahla birlikte yaşadığını, müteveffanın destek olduğunu beyan ederek destekten yoksun kalma tazminatı talep etmiştir. Bu durumun irdelenmesi gerekir. Dosya kapsamında bulunan nüfus ve yerleşim yeri kayıtlarından, müteveffa ve davacının 03/08/2009 tarihinde boşandıkları, davacının 18/05/2009 tarihinden 19/09/2018 tarihine kadar müteveffanın son yerleşim yerinde ikamet ettiği anlaşılmıştır. Nitekim … İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından yapılan araştırma sonucunda düzenlenen tutanakta, davacı ve müteveffanın kaza tarihi olan 17/07/2010 tarihinde dini nikahla birlikte yaşadıkları, kaza tarihinde aynı evde oturdukları tespit edilmiştir. Yine yargılama sırasında davacı ve müteveffanın dini nikahlı olarak birlikte yaşayıp yaşamadığı hususunda tanık dinlenilmiştir. Tanık … beyanında: … ile …’ün dini nikah ile birlikte yaşadığını, boşandıklarını bilmediğini, yaklaşık 30 senedir onların karı koca gibi aynı çatı altında yaşadıklarını, davacıya ölene kadar …’ın baktığını bildiğini beyan etmiştir. Tanık … beyanında: davacı ile …’ın borçlarından kurtulmak için anlaşmalı boşandıklarını, boşandıktan sonra da aynı evde yaşamaya devam ettiklerini, …’ın ölene kadar davacıya fiilen ve düzenli olarak baktığını beyan etmiştir. Tanık … beyanında: … ile davacının birlikte yaşadığını beyan etmiştir. Diğer tanık … aksi yönde beyanda bulunmuştur. Ancak tüm dosya kapsamı, nüfus ve adres kayıtları, kolluk araştırması ve diğer tanıkların beyanları nazara alındığında davacının müteveffa ile kaza tarihi itibariyle birlikte yaşadığı, müteveffanın fiili ve düzenli olarak davacıya baktığı sonucuna varılmıştır. Destekten yoksun kalanın talep hakkı, bir miras hakkı olmayıp, bir tazminat hakkıdır. Gerçekten yoksun kalanların çevresi, mirasçıların çevresi ile aynı olmayıp, daha geniştir. Yoksun kalan, desteğin aynı zamanda mirasçısı olsa ve mirası reddetse dahi, şartlar gerçekleşmiş ise, destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilir. Destek tazminat talebinde bulunanan, fiilen ve düzenli olarak bakan veya ileride bakması kuvvetle muhtemel olan kimsedir. Bu anlamda destek kavramı, hukuki ilişkiyi değil, fiili durumu hedef alır. Ölüm anında, başkasına fiilen ve düzenli olarak bakan kimseye gerçek destek denir. Somut olayda, davacı ile müteveffa arasında medeni nikah bulunmasa da karı koca hayatı yaşayanlar arasında kurulmuş olan hayat birliği bulunduğu, ölüm gerçekleşmemiş olsaydı gelecekte de bu şekilde devam edeceğine dair ciddiyet ve süreklilik bulunduğu, taraflar arasındaki fiili bakım ilişkisi ve destek olgusunun ispatlandığı anlaşılmakla davacının destekten yoksun kalma tazminatı talep edebileceği sonucuna varılmıştır.
Dosya kapsamından; davacının desteği …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın …yönetimindeki … plakalı araç ile çarpışması sonucu ötelenen … plakalı aracın … idaresindeki … plakalı araç ile çarpıştığı, meydana gelen kazada …’ın hayatını kaybettiği, kazanın meydana gelmesinde müteveffa …’ın %100 oranında kusurlu olduğu, davacının destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Davalı …nin, kaza tarihi itibariyle … plakalı aracın ZMMS poliçesi ile sigortacısı olduğu, poliçe başlangıç tarihinin 24/08/2009 tarihi, bitiş tarihinin 27/08/2010 tarihi olduğu görülmüştür.
Davacının destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdikleri zarar; işletenin (veya sürücü) ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte işleten üzerinde doğan bir zarardan ayrı ve salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Böyle bir zararın işletenin kendisinin sahip olacağı hakla bir ilişkisi olmadığı gibi, doğrudan işletenin zararıyla bağlı ve onunla sınırlı bir zarar da değildir. İşletenin ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur. Buradaki zarar, mirasçıların salt bu sıfatla devraldıkları murislerinin uğradığı ve ondan intikal eden bir zarar da değildir.
Davacının, ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtığına, ölüm nedeniyle doğrudan davacı üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacıya yansıtılamayacağına; dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olmaları halinde, desteğinden yoksun kalan davacıyı etkilemeyeceğine; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre davalı … şirketinin işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacı da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı …’nın sorumlu olduğu sonucuna varılmıştır. (HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas 2012/92 karar sayılı vs. İlamları uyarınca)
Yargılama sırasında aktüer bilirkişi tarafından TRH 2010 tablosuna göre davacının muhtemel bakiye ömrü belirlenerek progressive rant yöntemine göre yapılan hesaplamada, davacının talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının 175.000,00 TL olduğu tespit edilmiştir. Aktüerya esaslarına ve güncel Yargıtay kararlarına uygun olarak hesaplama yapıldığından rapor hükme esas alınmıştır. Davacının davalıdan 175.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı talep edebileceği sonucuna varılmıştır.
Davacının davalıya başvuru tarihine dair delil bulunmadığından, dava tarihinde davalının temerrüte düştüğü sonucuna varılmış ve dava tarihinden itibaren aracın kullanımı da dikkate alınarak yasal faiz uygulanmasına karar verilmiştir.
Tüm bu açıklanan nedenlerle; davanın kabulüne, 175.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihi olan 23/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE, 175.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihi olan 23/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 11.954,25 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL harç ile 565,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 619,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 11.334,85‬ TL harcın davalıdan tahsil edilerek Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 619,40 TL peşin harcı ve 54,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 673,8‬0 TL harcın harcın davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 261,00 TL posta ve talimat gideri ve 2.100 TL bilirkişi ücreti gideri olmak üzere toplam 2.361,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 20.575,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. Maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/11/2021

Katip …
¸¸

Hakim …
¸¸

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”