Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/258 E. 2021/312 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/258 Esas
KARAR NO : 2021/312

DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/10/2017
KARAR TARİHİ : 15/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından ibraz edilen 18/10/2017 tarihli dava dilekçesinden özetle; davalı …’nun haksız iddiaları ile müvekkili ile iflas halinde olan … A.Ş nin uğradığı ve uğrayacağı zararların tespiti ve tazminini talep ettiklerini, müvekkillerinin borca batık devlete vergi borcunu ve 3. Kişilere borcunu ödeyemez durumda olan iflas halinde … A.Ş nin 37.000 adet çoğunluk hissesini satın aldığını, davalı …’nun ise şirkette 100 adet hisseye sahip olduğunu, %0,16 ‘lık hissesi ile şirketi kitlemeye çalıştığını ve borç batıklığından kurtulmuş olan şirketi tekrardan zarara sokmaya çalıştığını, davalının bilerek ve isteyerek tescil işlemleri ile yönetim kurulu atamasını engelleyerek şirket faaliyetlerini durdurmakta olduğunu, davalının bilinçli olarak basiretli davranmadığını, gerekli özeni göstererek şirketin devamı için geçici önlemlere izin vermesi gerekirken şirketi zarara uğratmak için çabaladığını, şirketin iflas etmekte olduğunu, müvekkili …’in şirketi kurtarmaya ve ticari hayatını devam ettirmek için çabaladığını, ancak davalının müvekkili ve şirket hakkında açmış oldukları davalar ile birlikte tedbir talepleri doğrultusunda şirketin kitlenmekte olduğunu, ve şirketin borca batık hale geri dönmekte olduğunu, şirketin yaklaşık yılda en az bir milyon TL tutarında ciro yapması gerekirken davalının kötü niyetli davranışları yüzünden şirketin zarara uğramakta olduğunu, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000-TL maddi tazminatın davalıdan tahsili ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş olup davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinden özetle; davacı yanın şirketin yılda en az 1 milyon TL ciro yapması gerekirken yapamadığını, ve müvekkilinin kötü niyetli davranışları yüzüne şirketin zarara uğradığı iddialarının yersiz olduğunu, şirketin iflas halinde olduğunu ekonomik olarak ciddi sıkıntılarda olduğunu, şirkete ait olan otelin mülkiyetinin şirketin borçları sebebi ile … teminat amacı ile devredildiğini, şirketin iflas dosyasının … 2. İflas Müd. Nün …İflas sayılı dosyasının derdest olduğunu, davacı yanın ilgili şirketin borçlarını ödediğini ve şirketin iflastan kurtardığını iddia ettiğini, … ile anlaşma sağlayarak oteli işletmeye başlayabilecek veya iflas idaresi tarafından işletilmesini talep edebileceğini, hali hazırda iflas halinde olan bir şirkete ait işletmenin iflas idaresinin veya iflas idaresinden alınan yetki ile ilgilisinin işletebileceğini, davacı yanın şirketin zarara uğradığını somut veriler ve deliller ile ispat edemediklerini, kabul anlamına gelmemekte birlikte bir an için şirketin zarara uğradığı kabul edilse dahi iş bu zararın müvekkilden kaynaklandığının da ispat edilememiş olduğunu, varlığı iddia edilen zarar ile müvekkili arasında bir illiyet bağı olmadığını, davanın husumet yokluğu ve dava ehliyet yokluğu nedeni ile reddine, mahkeme aksi kanaatte ise davanın esastan reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafına yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dışı davacı ve davalının ortağı olduğu … A.ş. Şirketinin … 2 Asliye ticaret mahkemesinin … karar sayılı 16/07/2007 tarihli kararıyla iflas etmiş olduğu, iflas işlemlerinin iflas idaresi tarafından devam ettirilmekte olduğu görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; davacı iflas halindeki … A.ş.’nin ortaklarından olan davalıya karşı TTK’nın 555. Maddesi uyarınca şirketi uğrattığı zararın tazminini sağlamak amacıyla maddi tazminat davası açmıştır. TTK’nın 556. Maddesinin 1. Fıkrasında zarara uğrayan şirketin iflası halinde tazminatın şirkete ödenmesini isteme hakkına şirket alacaklılarının haiz olduğu ancak pay sahiplerinin ve şirket alacaklılarının istemlerinin önce iflas idaresince ileri sürülebileceği 2. Fıkrasında iflas idaresinin 1. Fıkrada öngörülen davayı açmaması durumunda her pay sahibinin veya şirket alacaklısının bu davayı açabileceği düzenleme konusu yapılmış olup davacı tarafından pay sahibi sıfatıyla şirketin uğramış olduğu zararın tazmini için dava açmak üzere iflas idaresine bildirimde bulunulduğuna ilişkin herhangi bir delilin dosyaya ibraz edilmediği öncelikli olarak dava açma hakkının iflas idaresine ait olduğu iflas idaresi tarafından böyle bir davanın açılmaması durumunda davacının dava açma hakkının bulunduğu gerekçesi ile erken açılmış olan davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilmiş olan 15/03/2018 tarih 2017/927 Esas 2018/304 sayılı karar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk dairesinin 2018/1770 Esas 2020/265 Karar sayılı ilamı ile kaldırılmış, bozma ilamında “…Dosya kapsamından anlaşılacağı üzere, davacı dava dilekçesinde çoğunluk hisse ile ortağı olduğu iflas halindeki dava dışı… A.Ş.’nin, azınlık hisse sahibi davalı tarafından açılmış bulunan ve halen derdest olan davalarda verilen tedbir kararlarıyla şirketin zarara uğratıldığını, …A.Ş.’nin .. 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin …E.- .. K. sayılı, 16.07.2007 tarihi kararıyla iflasına hükmedildiğini belirterek, ortak aleyhine tazminat talebinde bulunmuştur.
Eldeki dava, şirketin iflasına hükmedildikten sonra açılmıştır. Dava dilekçesindeki anlatımdan, … 14.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas, … 13.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …esas, … 11.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyalarının halen derdest olduğu ve söz konusu dosyalarda şirket aleyhine alınmış tedbir kararları sebebiyle şirketin uğramış olduğu zararın tazmininin talep edildiği anlaşılmaktadır. Davacının, dava dilekçesinde şirket zararının şirkete ödenmesi için ortağın dava açma hakkı bulunduğunu açıklamış, neticei talebinde sadece zararın tazmini talep ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, aydınlatma ödevi kapsamında, davacının tazminatın şirkete ödenmesini mi istediği açıklattırılmalıdır. Diğer taraftan, gerek dava dilekçesinde gerekse ilk derece mahkemesinin karar gerekçesinde, davanın hukuki dayanağının TTK’nın 555.maddesi olduğu belirtilmiş ise de davacı vekili, davalının şirket yöneticisi olduğun dair bir iddia ileri sürmediği gibi, zarar iddialarını da kötü yönetimi dayandırmamıştır. Sadece, çok az bir paya sahip davalı ortağın, şirket aleyhine haksız davalar açarak ve tedbir kararı alarak şirkete zarar verdiğini iddia etmiştir. Bu durumda tazminat talebinin haksız ihtiyati tedbir nedeniyle şirketin uğradığı zarara ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. TTK’nın 553, 554, 555 ve 556. maddeleri şirkete sermaye taahhüdünde bulunanların, değer biçilmesinde yolsuzluk yapanların, usulsüz olarak halktan para toplayanların, kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının şirkete ve ortaklara karşı sorumluluğunu düzenlemektedir. Somut olayda, şirket yöneticisinin sorumluluğuna yukarıda açıklanan hususlara dair bir iddia ileri sürülmediği halde, davanın hangi nedenle TTK’nın 555. maddesi kapsamında kaldığı da açıklığa kavuşturulmamıştır. Mahkemenin bu konuda gerekçesi denetlenememektedir. Bu durumda, davacı, davalı ortağın açtığı davalarda aldığı haksız ihtiyati tedbirlerle şirkete zarar verdiğini iddia ettiğine göre, iddia edilen alacak şirket alacağı niteliğindedir. Bu nedenle, alacağı talep hakkı şirkete aittir. Ortağın, davayı takip yetkisi bulunmamaktadır. Ancak davacının ortağı olduğu şirket iflas etmiş olup iflas tasfiye sürecine girdiğinden, iflas masası tarafından davalı aleyhine tazminat davasının açılıp açılmayacağı konusunda bir karar alınıp alınmadığı, masa tarafından davacıya dava takip yetkisinin verilip verilmediği anlaşılamamaktadır. Bu durumda, davacının tazminat talebi TTK’nın 556. Maddesi kapsamında kalıyorsa anılan maddenin 2. fıkrasına göre, eğer kalmıyorsa İİK’nın 245. maddesine göre iflas idaresince bir karar alınarak ortaklara ya da alacaklılara dava takip yetkisinin verilmesi gerekir. Bu yetki verilmeden davacı ortağın dava takip yetkisi bulunmamaktadır. HMK’nın114/1.e maddesi uyarınca, davacının dava takip yetkisinin bulunması dava şartıdır. Bu şart, HMK’nın 115/2. maddesi anlamında tamamlanabilir dava şartıdır. Davacı ortağın bu davayı takip edebilmesi için, iflas idaresinin bu davayı takip etmeyeceğini bildirmesi gerekir. Davacı vekili, iflas idaresinin bu yönde alınmış bir kararının bulunduğunu iddia etmiş ise de bu husus mahkemece incelenmelidir. İlk derece mahkemesince, dava şartı niteliğindeki dava takip yetkisi ile davanın erken açılması birbirine karıştırılarak hüküm verilmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesince, öncelikle davanın gerekli şekilde aydınlatılması sağlanmadan, iflas idaresinden gerekli bilgiler istenmeden ve dava şartlarının bulunup bulunmadığı değerlendirilmeden karar verildiği…” şeklinde hüküm oluşturulmuştur.
Mahkememizce İst. BAM 14. HD.’ nin bozma ilamı kapsamında davacıya davalı ortağa karşı açtığı davada haksız ihtiyati tedbirler nedeniyle şirkete verilen zararın tazminini mi talep ettiği konusunda talebinin açıklaması için 2 haftalık kesin süre verilmiş, davacı vekili verilen kesin süre içinde herhangi bir beyanda bulunmadığı gibi 10/09/2020 tarihli 26/11/2020 -24/12/2020 tarihli celselere de katılmayarak mazeret dilekçesi ibraz etmiş, 01/04/2021 tarihli celsede davacı vekilinin mazeretinin son kez kabulüne karar verildiği, bir daha mazeret sunduğunda kabul edilmeyeceğinin ve dosyanın karara çıkartılacağının davacıya ihtaren bildirildiği, davacı vekilinin 15/04/2021 tarihli oturumda yine mazeret dilekçesi ibraz ettiği görüldüğünden davacının mazeretinin reddine karar verilmiş , 15/04/2021 tarihli oturumda davalı vekili davacı tarafından takip edilmeyen davayı takip ettiğini beyan ettiğinden açık yargılamaya devam olunmuştur.
Davacı vekili tarafından dava dilekçesinde sadece zararın tazmini talep edildiğinden tazminatın şirkete mi yoksa kendisine mi ödenmesinin istediği yönünde beyanda bulunması konusunda verilen kesin sürelere uyulmadığı, ihtarlı tebligata rağmen herhangi bir cevap sunulmadığı, iflas idaresine yazılan müzekkereye verilen yanıtta da; Davacının bu davayı açması veya takip etmesi konusunda alınmış bir kararın olmadığı, mahkememizde görülmekte olan davaya ilişkin her hangi bir yetki talebinde bulunulmadığı gibi bu hususta iflas idaresince verilmiş bir yetkiye de rastlanılmadığının bildirildiği görülmüştür.
Davacının ortağı olduğu şirket iflas etmiş olup iflas tasfiyesi sürecine giren şirketin iflas masası tarafından davalı aleyhine tazminat davası açılıp açılmayacağı konusunda bir karar alınmadığı davacının dava açması için iflas masası tarafından davacıya her hangi bir yetki verilmediği, davacının netice-i talebinin verilen tüm sürelere rağmen açıklamadığı anlaşıldığından dava takip yetkisi bulunmayan davacının açmış olduğu davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 59,30-TL’nin, peşin alınan 170,78-TL harçtan mahsubu ile fazla harç olan 111,48‬-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekilinin yokluğunda davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341.maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi 15/04/2021

Başkan …
E imzalıdır.
Üye …
E imzalıdır.
Üye …
E imzalıdır.
Katip …
E imzalıdır.